20 Haziran 2019 Perşembe

Suriye ve Su Sorunu Bağlamında Terör. BÖLÜM 3

Suriye ve Su Sorunu Bağlamında Terör. BÖLÜM 3



Suriye, Türkiye’ye karşı düşmanca tavrın neticesi olarak 1995 yılında 
Yunanistan’la askeri iş birliği anlaşması yaptı. Ayrıca PKK’lı teröristlerin 
Suriye sınırından Hatay’a geçmesine müsaade ederek, Çalı Boğazı 
Karakolu’na yapılan saldırıya ortam hazırladı. Türkiye, saldırıyı yoğun 
topçu atışlarıyla bertaraf etti ve bu top atışlarının bir kısmını da Suriye 
topraklarına yaptı. Ancak Suriye topraklarından herhangi bir karşılık 
gelmedi. Bu olay sonrasında Türkiye’nin Suriye’ye karşı politikası daha da 
sertleşti (Özdağ, 1999: 209). Amerika’nın 1996 yılında hazırladığı terör 
konulu raporda Suriye teröre destek veren ülkeler listesinde yer aldı. Hatta 
Suriye destekli PKK’nın dünyadaki en faal terör örgütü olduğu belirtildi. 
Militan sayısının 10-15 bin arasında olduğu, Irak ve İran tarafından da 
desteklendiği, Avrupa’da da destekçilerinin bulunduğu da raporda yer aldı 
(Erciyes, 2004: 108). 

1996 yılına gelindiğinde Ortadoğu dengeleri çok farklı bir boyut kazandı. 
Hafız Esad su sorunu konusunda Türkiye ile anlaşmazlığını ABD gözetimi 
altında yapılan Suriye-İsrail Barışı ile ilişkilendiren bir politika izlemeye 
başladı. Ortadoğu’nun en önemli su kaynaklarından biri olan Golan 
Tepeleri’nin Tel Aviv yönetimi tarafından Suriye’ye verilmesi İsrail - Suriye 
ilişkilerini iyileştirdi. Bu durumu Türkiye’ye karşı fırsata dönüştürmek 
isteyen Suriye yönetimi su sorununu barış görüşmelerinin gündemine 
getirerek ABD ve İsrail’in bu konuda Türkiye’ye baskı yapmasını amaçladı. 
Bu politikasında büyük başarı kaydetti. Hatta bu süreçte İsrailli bir yetkili 
Türkiye, su konusunda Suriye ile anlaşırsa terör baskısının azalacağını dile 
getirdi. Ayrıca İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Daniel Shek, İsrail ve dünya 
basınına verdiği bir demeçte yeni bir uluslararası su rejimi oluşturulmadığı 
sürece Türkiye’nin artan baskılarla karşı karşıya kalabileceğini söyledi. Bu 
dönem içerisinde ABD’de yapılacak seçimlerden dolayı Clinton Musevi 
Lobisinin desteğini kazanmak amacıyla İsrail politikalarına sıcak bakıyordu. 
Böylece en önemli müttefikimiz olan ABD de su sorununda Suriye’nin 
yanında yer almış oluyordu (Balcı, 1996: 11). 

Ancak 1997 yılında İsrail ile Türkiye arasında imzalanan askeri anlaşmalarla 
iki ülke arasındaki ilişkiler tekrar normalleşmeye başladı. Bu durum aynı yıl 
İran Lideri Rafsancani ile Esad arasında yapılan görüşmede geniş yer tuttu. 
Türkiye-İsrail arasında imzalanan askeri anlaşmalar üzerine Irak’ı ve diğer 
Arap ülkelerini yanlarına çekip bu yakınlaşmaya karşı bir cephe 
oluşturmaya çalıştı (Cumhuriyet Gazetesi, 02.08.1997). Hafız Esad, Mısır 
Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile İskenderiye kentinde yaptığı 
görüşmeden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye ile Suriye 
arasında söylendiği gibi terörizm sorunu olmadığını konunun Türkiye’nin iç 
sorunu olduğunu savundu. Esad, Suriye’nin bu sorunun bir parçası 
olmadığını, Türkiye ile iyi ilişkilerinin olmamasına rağmen hiçbir komşu 
ülkenin ıstırap çekmesini istemediğini, hiç kimsenin Suriye’den Türkiye için 
bekçilik yapmasını isteyemeyeceğini, yardım edebilirse edeceğini daha 
fazlasını yapamayacağını söyledi (Cumhuriyet Gazetesi, 19.09.1997). 

PKK’nın 1998 yılına kadar yaptığı birçok terör faaliyetleri nedeniyle artık 
Türkiye’nin sabrı taşmıştı. Şam yönetiminin yıllardır PKK’ya verdiği 
destekten ötürü binlerce insan ölmüş ve askerlerimiz şehit olmuştu. 
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 
yaptığı bir konuşmada PKK terör örgütü ile ilgili şunları söyledi: 

PKK'nın terör eylemleri sonucunda, Emniyet Genel Müdürlüğünün, dün 
akşam itibariyle, dünkü tarih itibariyle bana vermiş olduğu bilgiye göre, 
toplam 27.630 insanımız hayatını kaybetmiş, güvenlik güçlerimiz ve sivil 
vatandaşlarımızdan toplam 16.219 kişi de yaralanmıştır. Kanlı terör örgütü 
PKK'nın, ayırım gözetmeksizin katlettiği vatandaşlarımızdan 4.960'ı güvenlik güçlerimizden, gerisi ise, yaşlı, kadın, çocuk ve hatta bebeklerden 
oluşmaktadır (TBMM Zabıt Ceridesi, 1998: 463). 

1998 yılında Türkiye, Suriye sınırına askeri yığınak yapmaya başladı ve her 
iki ülke arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. İki ülke arasındaki bu 
kriz “1998 Ekim Krizi” olarak adlandırıldı. Türkiye ile Suriye arasında 
tırmanan gerginliğe çözüm bulmak için devreye Mısır Devlet Başkanı 
Hüsnü Mübarek girdi ve Ankara’ya geldi. Ankara’da konu ile ilgili 
temaslarda bulunduktan sonra Şam’a giderek Esad’la görüştü (Cumhuriyet 
Gazetesi, 08.10.1998). 1998 Ekim Krizi Hüsnü Mübarek’in ara buluculuğu ile 
sona erdirildi. Şam yönetiminin geri adım atması sağlandı ve Adana 
Mutabakatı imzalandı. Suriye kendi sınırları içerisindeki PKK faaliyetlerine 
son vererek terörist başı Abdullah Öcalan’ı sınır dışı etti. Bölücü terör 
örgütü lideri Abdullah Öcalan 1998 yılının Kasım ayında bir Rus uçağıyla 
İtalya’ya gitti. Roma Hava alanına iniş yaptığı sırada, burada İtalyan polisleri 
tarafından gözaltına alındı (Milliyet Gazetesi, 14.11.1998). Ancak İtalya 
Türkiye’den gelen diplomatik tepkiler üzerine Abdullah Öcalan’ı İtalya’dan 
çıkartmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Terör örgütü lideri Yunanistan’a 
sığındı. Fakat Yunanistan da diplomatik baskılara dayanamayarak sınır dışı 
etti. Öcalan’ın nerede olduğu konusunda birçok spekülasyonun yapıldığı 
dönemde Kenya’nın başkenti Nairobi’de olduğu ve Yunan elçiliğinde 
saklandığı öğrenildi. Bu gelişme üzerine Yunan hükümeti, Abdullah 
Öcalan’ın Nairobi’de Yunan elçiliğinde koruma altında olduğunu kabul 
etmek zorunda kaldı. Fakat bu açıklamanın yapıldığı gün Abdullah 
Öcalan’ın kaybolduğunu ve izini de kaybettirdiğini açıkladı. Ayrıca Yunan 
hükümet sözcüsü Dimitris Peppas PKK elebaşı Öcalan’ın Yunanistan’a 
sığınma talebinin kesin bir dille reddedildiğini de söyledi (Milliyet Gazetesi, 
19.02.1999). Türkiye’nin 25 yıldır yakalamaya çalıştığı PKK elebaşı Abdullah 
Öcalan sığındığı Kenya’da yakalandı. Yunanistan büyükelçiliğine yapılan 
gizli operasyon ile Türkiye’ye getirildi ve PKK’ya çok büyük bir darbe 
indirildi. Böylece Türkiye karşı terör kozunu kullanan Suriye’nin elinden bu 
koz alınmış oldu (Cumhuriyet Gazetesi, 19.02.1999). 

Sonuç 

Suriye’de Hafız Esad’ın iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye-Suriye ilişkilerinde sürekli sorun çıktı. Özellikle su paylaşımı konusundaki problemler iki ülke arasında su sorununun ortaya çıkmasına neden oldu. 

Türkiye’nin su kaynaklarını verimli bir şekilde kullanabilmek amacıyla 
uygulamaya koyduğu GAP projesi iki ülke arasındaki ilişkilerinin daha da 
bozdu. Suriye GAP’ın başlamasıyla birlikte su sorununu uluslararası 
kamuoyunda işlemeye başladı. Ortadoğu ülkelerini de bu soruna dahil 
etmeye çalışarak elini güçlendirmeye çalıştı. Su sorunun çözümü için 
komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlar teknik sorunları müzakereden öteye 
gidemedi ve suyun kullanımı ile ilgili belirsizlik günümüze kadar sürdü. 

Suriye Hükümeti, bölgede Türkiye aleyhine eylemlerde bulunan eli kanlı 
terör örgütlerini ülkesinde barındırdı ve her türlü olanağı sundu. Türkiye 
Cumhuriyeti, Suriye’nin bu düşmanca tutumunu değiştirmesi için defalarca 
uyarılarda bulundu. Özellikle PKK terör örgütü Suriye’nin büyük desteğini 
alıyordu. Bu durum iki ülkeyi savaşın eşiğine kadar getirdi. Bu olumsuz 
ilişkileri düzeltmek maksadıyla Mısır iki ülke arasında arabuluculuk görevi 
üstlendi ve bunun neticesinde Adana protokolü imzalanarak Abdullah 
Öcalan Suriye topraklarından çıkarıldı ve Suriye’nin PKK’ya aktif desteği 
kesilmiş oldu. 

Kaynakça 

1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Cerideleri TBMM Zabıt Ceridesi,(1998, 18 Kasım). 20 Dönem, 4. Yasama Yılı, cilt 65. 

2. Süreli Yayınlar 

Cumhuriyet Gazetesi, 02.04.1974. 
Cumhuriyet Gazetesi, 25.06.1984. 
Cumhuriyet Gazetesi, 25.06.1984. 
Cumhuriyet Gazetesi, 01.07.1987. 
Cumhuriyet Gazetesi, 17.07.1987. 
Cumhuriyet Gazetesi, 04.06.1988. 
Cumhuriyet Gazetesi, 04.10.1989. 
Cumhuriyet Gazetesi, 15.12.1989. 
Cumhuriyet Gazetesi, 27.05.1990. 
Cumhuriyet Gazetesi, 15.07.1990. 
Cumhuriyet Gazetesi, 02.08.1997. 
Cumhuriyet Gazetesi, 19.09.1997. 
Cumhuriyet Gazetesi, 08.10.1998. 
Cumhuriyet Gazetesi, 19.02.1999. 
Cumhuriyet Gazetesi, 06.04.1988 

Milliyet Gazetesi, 22.05.1983. 
Milliyet Gazetesi, 14.10.1984. 
Milliyet Gazetesi, 19.10.1984. 
Milliyet Gazetesi, 21.10.1984. 
Milliyet Gazetesi, 10.10.1985. 
Milliyet Gazetesi 19.04.1987 
Milliyet Gazetesi, 17.07.1987. 
Milliyet Gazetesi 25.03.1988. 
Milliyet Gazetesi, 15.07.1993. 
Milliyet Gazetesi, 14.11.1998. 
Milliyet Gazetesi, 19.02.1999. 

3. Kitaplar ve Makaleler 

Alpagut, T. (1989, 15Aralık). PKK ve Doğu’da Güven Bunalımı.Cumhuriyet Gazetesi,s. 6. 

Balcı, E.(1996, 21 Mayıs).Politikada Sorunlar, Türkiye’nin Sırtından Su 
Pazarlığımı? Cumhuriyet Gazetesi, s. 11. 

Erciyes, E. (2004).Ortadoğu Denkleminde Türkiye-Suriye İlişkileri,İstanbul: IQ 
Kültür Sanat Yayıncılık. 

Duran, H. (2011). Adana Protokolü Sonrası Türkiye-Suriye İlişkileri. editör 
K. İnat, M. Ataman (Ed.).Ortadoğu Yıllığı, (501-518). Ankara: Açılım 
Kitap Yayınları. 

Gönlübol, M.Bingün, H. (2014). 1990-1995 Yılları Türk Dış Politikası.Olaylarla 
Türk Dış Politikası (1919-1995),Ankara:Siyasal Kitapevi, 635-727. 

Erdağ, R. (2015). Türkiye’nin Sınır Aşan Sular Sorunu.Yalova Sosyal Bilimler 
Dergisi, 5( 9), 27-52. 

Gönlübol, M. Ülman, Haluk,A. Bilge, A. Suat ve Sezer, D. (2014). İkinci 
Dünya Savaşı Sonrası Türk Dış Politikası.Olaylarla Türk Dış 
Politikası (1919-1995),(191-330).Ankara: Siyasal Kitapevi. 

Kışlalı, M. A.(1987, 26 Temmuz). Haftaya Bakış.Milliyet Gazetesi,s. 7. 

Kurubaş, E. (2004). Kürt Sorununun Uluslararası Boyutu ve Türkiye, cilt 2, 
Ankara: Nobel Yayınları. 

Maden, T. E.(2011). Türkiye-Suriye İlişkilerinde Suyun Rolü. Ortadoğu 
Analiz, 3(35), 33-40. 

Manaz, A. (2003). Dünden Bugüne Suriye.Stradigme.Com Aylık Strateji ve 
Analiz, Kasım(10), 1-8. 

Memiş, E.(2002). Kaynayan Kazan Ortadoğu, Konya: Çizgi Yayınları. 

Oran, B. (2001).Türk Dış Politikası (1919-1980),İstanbul: İletişim Yayınları. 

Özdağ, Ü.(1999)Türkiye, Kuzey Irak ve PKK, Bir Gayri Nizami Savaşın 
Anatomisi,Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi 
Yayınları, Ankara. 

Sinkaya, B.(2011). Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve 
Batı Etkisi.Adam AkademiSosyal Bilimler Dergisi,(1), 79-100. 

Soysal, İ.(1999). Türk-Arap İlişkileri 1918-1997, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 
Yıllık Süreç,Ankara: Türk Tarih Kurumu. 

Şalvarcı, Y, (2003). PaxAqualis, İstanbul: Zaman Kitap Yayınları. 

4. Tezler 

Bulut, M. T. (2008). Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye-Suriye İlişkileri 
ve Su Sorunu(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi. 

Çelebi, O.(2009). Türkiye’nin Suriye ve Irak ile Olan İlişkilerinde Sınır Aşan 
Suların Etkisi(YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi).Erzurum: Atatürk Üniversitesi. 

Gündoğdu, S.(2011). Türkiye- Suriye İlişkilerinde Su Sorunu ve Terörizme 
Etkisi (YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi).Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi. 

 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder