9 Haziran 2019 Pazar

OPERASYON BÖLÜM 10

OPERASYON BÖLÜM 10



KİTABIN Dördüncü Bölümü 


Atina’nın Açmazı.,

Abdullah Öcalan’ı 2 şubat 1999 günü Kenya’ya kadar götüren Yunan gizli servis ajanı Savvas Kalenderidis’in 26 şubat 1999 ve 3 mart 1999 tarihlerinde Atina Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ifade verdi. 

Savvas Kalenderidis ‘in bir solukta okunan, ifadesi Öcalan’ın yarım bıraktıklarını tamamlıyor: 

Casus Anlatıyor 

“Yeminli tanık ifadesi: Sapfous 157 Numara Atina adresinde ikamet eden, 1960 doğumlu ve mesleği binbaşı olan, Helen ve Hıristiyan Ortodoks, Stavros oğlu Savvas Kalenderidis, 26 şubat 1999 cuma günü saat 23.00’te soruşturma 
memuru İoannis Sakellakou ve kâtibe Fotini Ntaskaanni’nin de tanıklığında, Atina Asliye Hukuk Savcısı Hristos Markoannis’in huzuruna çıktı. 

Yukarıdaki kimlik bilgileri, kendisi tarafından gösterilen Milli Savunma Bakanlığı tarafından verilme 12.06.1989 tarih ve 16113 sayılı kimlik belgesine dayanılarak yazıldı. Sağ elini İncil üzerine koyarak, Ceza Yargılama Usul Kanunu’nun 218. ve 219. maddelerine uygun olarak yemin etti. Kendisine, İçişleri ve Kamu Düzeni Bakanlığı tarafından Abdullah Öcalan’ın yasadışı şekilde Yunanistan’a gelişi ve ikameti hakkında tanık olarak dinlenmesi amacıyla gerekli iznin verildiği hatırlatıldı. Soruşturmanın devamında, olası diğer konuların ortaya çıkması durumunda kendisine Ceza Uygulama Usul Kanunu’nun 212.maddesinin 1.paragrafının, d fıkrası hükümleri hatırlatıldı. (Tanığa, konuşmama hakkı veren madde.) 

Şu şekilde cevap verdi: Binbaşıyım ve 1992 yılından beri EİP’de (Yunan gizli servisi) görev yapıyorum. 

Hatırlatılanları tamamen anladım. İtalyan makamları tarafından, Abdullah Öcalan’ın özgür bir kişi olarak değerlendirmesinden sonra, kendisine o ülkeden ayrılması için resmî makamlar tarafından baskı yapılıyordu. 
Bunun üzerine Öcalan’ın yasadışı yollardan Yunanistan’a gelme olasılığını değerlendirdim. Bu değerlendirmelerimi ve korkularımı, Kurum’un (Yunan gizli servisi) Başkanı’na Haralambos Stavrakakis aktardım. Kendisine, hükûmeti 
aydınlatacak bir yazı hazırlamamız için teklifte bulundu. 

Öneriler, Öcalan’ın yasadışı olarak ülkeye gelmesi durumunda, hazır çözümleri içeriyordu. Teklif, Kurum başkanı tarafından reddedildi. Öcalan’ın İtalya’dan Rusya’ya hareket etmesinden biraz önce, geceyarısı saat 01.00 civarında 
tarihini hatırlayamadığım bir gece, Naksakis’ten (Andonis Naksakis, emekli bir deniz subayı, fanatik bir Türk düşmanı) bir telefon aldım. Naksakis, benden, Öcalan’ın Yunanistan’a yasadışı ve habersiz olarak getirilmesi çabalarına 
katılmamı istiyordu. Hemen Kurum başkanına telefon edip, Naksakis’in niyetini bildirdim. Daha sonra Badouvas (Kostas Badouvas, PASOK eski milletvekili. Öcalan’ın Yunanistan’daki hamilerinden. Bu eyleminden dolayı daha sonra partisiden ihraç edildi) tarafından da telefon edildi. Bu arada aynı amaçla EİP başkanına da telefon edilmiş. 

Sonuçta, Öcalan’ın Yunanistan’a girişine engel olundu. 

Abdullah Öcalan İtalya’dan, bilinmeyen bir istikamete gitmek üzere ayrıldı. Başta Rusya’ya geçeceği ve Dağlık Karabağ’a (Ermenilerin işgali altında bulunan Azerbaycan toprakları) gideceği şeklinde söylentiler vardı. EİP başkanı, 
29 ocak 1999 cuma günü saat 13.40’ta bir yurtdışı gezisinde bulunduğu sırada beni telefonla arayarak, elindeki bilgilere göre, Ruslar’ın, Öcalan’a Rusya’yı terk etmesi için baskı yaptıklarını söyledi. 
Öcalan’ın, Yunanistan’a gelmeyi düşünmemesine rağmen, bizim dikkatli olmamız gerektiğini belirtti. Ben, Öcalan’la ilgili bu hususları biliyordum.” 

Davetsiz Misafir 

“Aynı gün saat 19.40 civarında işten henüz eve girdiğim bir sırada, EİP başkan yardımcısından telefon geldi. Bana, yeni gelişmeler olduğunu ve Kurum’a dönmem gerektiğini söyledi. Başkan yardımcısı, aynı gün öğleden sonra, 
başkanın bana telefonda söylediklerini tekrarlamıştı. Hemen Kurum’a döndüm. Orada, başkan yardımcısının odasında Naksakis, Rozerin ve Pirro’nun birlikte, zannedersem Egeo şirketine ait özel bir uçakla Petersburg’dan geldiklerini 
öğrendim. Kesin olmayan bilgilere göre, gerekli gümrük işlemleri yapılmadan dördüncü bir şahsın VİP salonuna sokulduğunu, aynı şahsın daha sonra siyah renkli ‘Cadillac’ veya benzeri özel bir otomobile bindiğini tespit ettim. 

Söz konusu otomobile havaalanından ayrılışta büyük bir ihtimalle beyaz renkli ‘Hundai’ marka iki otomobil refakat etmiş. Dördüncü şahsın A.Öcalan olup olmadığı konusunda kesin bilgi yoktu. Bu arada başkan yardımcısıyla anlaşarak, 
kendisinin bürosundan, durumu aydınlığa kavuşturmak için Naksakis ve Rozerin’le (Rozerin Laser, uzun yıllar Yunanistan’da siyasî göçmen olarak yaşayan ve PKK’nın Yunanistan sorumluluğunu yapan bayan) görüşmeye çalıştım. Öcalan’ın Yunanistan’a gelip gelmediği konusu ile bulunduğu yeri tespit etmek amacıyla Naksakis’e telefon edip, kendisini iknaya çalıştım. Naksakis, bunu kesinlikle reddetti. Konuyla ilgili olarak bana aynen şunları söyledi: ‘Bana, ne dediğini anlamıyorum...’ Bu arada elimize geçmiş olan pasaport fotokopilerini kullanarak, kendisini tekrar ikna etmek istedim, şu cevabı verdi: ‘Bu, hiçbir şey ifade etmez. Ne dediğini yine anlamıyorum...’ Naksakis, aynı konuyla ilgili 
olarak başka çevrelerden de telefonlar edildiğini ve baskı gördüğünü belirtti.” 

Yunanistan Telaşta 

“Sabah saat 03.30 civarında tamamen kontrolden çıkmış olan Naksakis, kendisini bir daha telefonda rahatsız etmememi kesin bir dille söyledi. 

Eldeki tüm bilgilere göre, Yunanistan’a girmiş olan Öcalan’ı başka yöntemlerle tespit etmek amacıyla bütün gece başkan yardımcısının bürosunda kaldım. 

Saat 03.30 civarında başkan, Öcalan’ın saklandığı yeri tespit edebilmemiz için Rozerin’e telefon etmemi istedi. Rozerin’e ettiğim telefona Melsa (Melsa Deniz, Öcalan’la Kenya’ya giden PKK’lı bayan militanlardan biri) çıktı. Rozerin’in uyuduğunu söyledi. Uyandırmasını istedim. Bana, ‘yapamam’ dedi. Sonuçta, o gece Rozerin’le görüşemedim. 

Ertesi gün sabah saatlerinde Naksakis telefon edip, kendinden geçmiş bir halde, iki-üç polisin yakınında bulunduğunu söyleyip, onlardan şikâyetçi oldu. Kendisine, sakin olmasını ve onlarla konuşmasını söyledim. O ise, panik halinde savcıya ve Kamu Düzeni bakanının yaverine telefon edeceğini belirtti. Ayrıca, tansiyonunun yükseldiğini, Deniz Hastanesi’ne götürülmek için ambulansa telefon edeceğini belirtti. Ben de kendisine, yatağa uzanmasını ve bir 
ilaç alarak sakinleşmesini tavsiye ettim. 

Benim açımdan, öğleden sonra Öcalan’ı tespit etme çabaları azaldı. Akşam saatlerinde, Öcalan’la bir randevu ayarlandığını öğrendim. Ama bu randevunun nerede olacağını bilmiyordum. EİP başkanının, bu randevuya gitmek amacıyla yurtdışından gelmesini bekliyorduk. Hava koşulları kötü olduğu için başkan gelmekte gecikti. Saat 23.00 civarında Tümgeneral Roubis’in Öcalan’la görüşmeye gideceğini öğrendim. Roubis, Kurumumuzdan, tercüman çevirmen 
istedi. 

Ben, çevirmenlik yapabilecek durumdaydım. Ancak, başkanın bana ihtiyacı olma ihtimaline karşı bir başka çevirmen bulmaya çalıştık. Önerim üzerine, EİP daimi kadrosundan memur Mihalis Lioumis bu iş için görevlendirildi. 

EİP başkanı ise, saat 01.00 civarında havaalanına gelmiş. Doğrudan Öcalan’la randevusuna hareket etmiş. Öcalan’la görüşüp görüşmediğini bilmiyorum. 
Pazar, sabah saat 07.00’de uyumaya gittim. Saat 09.30’da Polis Müdürü Tzovaras (Atina emniyet müdürü) telefon edip, Öcalan’la sohbet etmemi istedi. Ancak, gideceğimiz yeri bilmiyorduk. Öcalan, yalnızmış. Benim, kendisiyle 
oturup sohbet etmem isteniyormuş. Evde bulduğum bazı Türkçe kitapları yanıma alıp, Kurum’a gittim. Öcalan’la ne kadar birlikte olacağımızı bilmediğim için bu kitapları gerekli olur diye yanıma aldım. Motosikletimle EİP’ye gittim, orada Kurum’a ait bir otomobile bindim, şoför, beni ‘Agios Andreas Tesisleri’ne götürdü. Orada, Tzovaras ve hangi kurumdan olduğunu bilmediğim bir polis vardı. Ancak bu görevli, EİP’den değildi. 

Öcalan’ı salonda bulup, kendisine selam verdim. Bu arada tipik sorular yönelttim. Kendisi, bir önceki gece yaptığı görüşmelerden söz etti. Öcalan’la Türkçe konuşuyorduk. Tahminen bir saat birlikte oturduk. Ardından Tzovaras, bir arabayla Hellinikon Havaalanı’na (Atina havaalanı) gideceğimizi söyledi. Saat 12.30 civarında havaalanına gittik. Orada bulunan EİP başkanı, bana, Öcalan’la birlikte önce Minsk’e, ardından da Hollanda’ya gideceğimizi bildirdi. Ancak, 
kesinlikle uçaktan inmemem talimatını verdi.” 

11. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder