25 Şubat 2020 Salı

KÜRT HALKIN BİRLİĞİ PARTİSİNİN ESKİ LİDERİ VE ÖNDE GELEN SURİYELİ KÜRT SİYASETÇİ SALAH BEDRETTİN İLE SÖYLEŞİ

KÜRT HALKIN BİRLİĞİ PARTİSİNİN ESKİ LİDERİ VE ÖNDE GELEN SURİYELİ KÜRT SİYASETÇİ SALAH BEDRETTİN İLE SÖYLEŞİ 


Suriye Kürt hareketinin önde gelen isimlerinden biri olan Salah Bedrettin uzun yıllar aktif siyasetin içinde yer almıştır. Bedrettin son dönemde Suriye Kürt bölgelerinde yaşanan devrim hareketinin gerçek sahibinin siyasal partiler değil sokaktaki gençler olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle de aktif siyasetin içinde yer almamakla birlikte devrimin gerçek sahipleri olarak gördüğü Kürt gençlik hareketleri ile ilişkisini ve desteğini sürdürmektedir. Salah Bedrettin ile halen yaşamakta olduğu Irak’ın Erbil şehrinde görüşme imkanı elde ettik. Bedrettin Suriye’nin geleceği, Kürtlerin beklentileri ve Türkiye ile ilişkiler konusundaki görüşlerini bizlerle paylaştı. 



SALAH BEDREDDİN: “SURİYE REJİMİ DÜŞTÜĞÜ ANDA GENÇLERİN OLUŞTURACAĞI BAŞKA BİR PARTİ ORTAYA ÇIKACAK. ESKİ PARTİLERİN HİÇBİRİ KALMAYACAK.” 

Söyleşi; 

ORSAM: Öncelikle kısaca kendinizi tanıtabilirmisiniz?  

Salah Bedrettin: 40 yıldır Suriye’de muhalefetin içindeyim. Şu an tek başıma çalışıyorum. Yazılarım var. Tüm muhalefeti yakından tanıyorum.  Onlar da beni tanırlar ancak hiçbir partiye üye değilim. 

ORSAM: Suriye Ulusal Konseyi ile bir ilişki Suriye’nin özgürleşmesi adına çalışmalarım, yaniz var mı? 

ORSAM Konuk Salah Bedrettin: Hayır. Hiçbir partiyle ilişkim yok. Gelecekte de olacağını sanmıyorum. 

ORSAM: Suriye’de mevcut çatışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz, bu çatışma sizce nasıl sonuçlanacak? 

Salah Bedrettin: Suriye’de 16 Kürt partisi KürtUlusal Konseyi’ni kurdu. 
Bu partiler Suriye Kürtmuhalefetini temsil etmemektedir. Kuruldukları 
zaman hiçbir tarafa yakın olmadıklarını ilan ettiler; ne rejimin yanındalar ne de muhalefetin. PYD rejimin bir parçasıdır. Suriye muhalefeti Kürtlerin parti kurmasına izin vermiyor. Gençler caddelerde gösteri yapıyorlar. Kürtler parti 
programlarında ne rejime ne de muhalefete taraf olmuşlardır. Ama bugün rejim çok zayıflamıştır. Düşme ihtimali vardır. İki seneden sonra Kürt partiler “Biz de rejimin yıkılmasından yanayız” diyorlar. Suriye’de şu an bulunan muhalefet klasik muhalefet değildir. Bu savaş sadece caddede gösteri yapan gençlerin savaşıdır. Biz, rejimin düşmesini ve özgür olmayı istiyoruz. Ben caddelerde 
kendilerini gösteren gençlerin yanındayım. İnanıyorum ki zafer, gelecekte gençlerin ve eziyet çekenlerin olur. 

ORSAM: Her ne kadar gençler sahada olsa daPYD’nin silahlı kanadı olduğunu biliyoruz. Sizce devrimi PYD mi kontrol edip yönlendirecek yoksa sokaktaki gençler mi? 

Salah Bedrettin: PYD, rejimin projesiydi. PYD, gösteriler başladıktan sonraki ilk 8 ay yoktu. 8 aydan sonra PKK ve Esad arasında Süleymaniye’de bir görüşme oldu. Beşar Esad’ın kız kardeşi ile evli ve askeri istihbarat başkanı Asıf Şevket geldi ve o anlaşmayı yaptı. Esad ve PKK, Süleymaniye’de düşmanlarının Türkiye olduğu konusunda anlaştılar. Esad rejimi onlara silah ve ülkeye girme izni verdi. Birinin elinde silah varsa kendini ispat etmeye çalışır. PKK’nın Suriye’de kaç grubu var bilmiyorum ama hepsi Kürt meselesi için çalışmıyor. Bazıları rejiminin çıkarları için çalışıyor. Aslında açık bir şekilde Hafız Esad’la birlikteydiler. Onların programları Suriye’ye yönelik değil Türkiye’ye yöneliktir. 

ORSAM: Suriye Kürtleri’nin federalizm talepleri var. Bu talebin gerçekleşeceğini düşünüyor musunuz? 

Salah Bedrettin: Savaş iki aşamadır. Biz şu an birinci aşamadayız. Birinci aşama rejimin yıkılmasıdır. İkinci aşamada ise birçok adım var. Kürtler de bu adımlar dan biridir. Ben Kürtlerin federalizm isteğiyle Araplarla savaşacaklarını düşünmüyorum. Çünkü bunun için uygun zaman şu an değil. Bu istek Kürtlerin hakkıdır. İnşallah gelecekte bu haklarını elde ederler. Kürtlerin dışında sorun yaşayan başka gruplar da vardır; Hıristiyanlar, Türkmenler. Din ve mezhep sorunları da var. Ancak tüm bu sorunlar ikinci aşamanın konularıdır. Şu an Kürtlerin “federalizm istiyoruz” demeleri siyasi amaçlıdır. Gerçeklik payı şu 
an için yoktur. Biz Hafız Esad zamanında “federalizm istiyoruz” derken, şu an konuşanlar “biz istemiyoruz” diyorlardı. 

ORSAM: Suriye Kürtleri arasında en güçlü siyasal hareketlerin hangileri olduğunu düşünüyorsunuz? Yoksa az önce bahsettiğiniz hiçbir hareketi desteklemeyen gençler mi daha kuvvetli? 

Salah Bedrettin: Suriye rejimi düştüğü anda gençlerin oluşturacağı başka bir parti ortaya çıkacak. Eski partilerin hiçbiri kalmayacak. Hatta bu sadece Kürtler için değil Araplar için de geçerli. Araplar içinde de çok parti var. Bu partilerin 
de bir anlamı yok. Kimse ne olduklarını bilmiyor. Toplumun %60’ı gençtir. Demek ki geleceğin %60’ı gençlerindir. 

ORSAM: En güçlü gençlik hareketleri hangileridir? 

Salah Bedrettin: Yerel Koordinasyon Komiteleri, Özgür Suriye Ordusu gibi yapıların gençler içinde koordinatörleri vardır. Özellikle Haseke vilayetinde. Afrin’de Özgür Kürt Ordusu var. Bunlar Özgür Suriye Ordusu’nun bir parçasıdır. 
Bu grubun ismi El Meclisi Askeri Kürdi Hur’dur. 4 birlikten (ketibe) oluşur: Selahattin Eyyübi, Yusuf Azmi, Kaval Hattat, El Bab (Kürtler ve Türkmenler birlikte). Bunların hepsi bir meclistir. Başında Suriye ordusundan ayrılmış bir albaybulunmaktadır. Şu an Suriye’deki savaş budur. Genç Koordinatörler ve Özgür Ordu’nun birlikteliği. Dışarıdan insanlar onlara destek veriyor. 
Bunların içinde bazı insanlar var. Hangisi yenerse onun tarafında yer alacaklar. Bazılarına ise Şebiha diyoruz. PKK da Esad’ın Şebihası sayılmaktadır. Öcalan ve Türkiye arasındaki görüşmeler sonuç verirse Suriye’nin durum çok değişecektir. 

ORSAM: Nasıl bir değişim olur? 

Salah Bedrettin: Şu an PKK’nın Esad’la aralarında bir bağ var. Ama Türkiye ve Öcalan anlaşırsa hiçbir bağ kalmaz. Mantık böyle olacağını göstermektedir. Türkiye ve Suriye milleti dosttur. Öcalan Kandil’e bir mektup göndermiş. Buna 
göre Öcalan ilişkilerin düzeleceğini söylemiştir. Öcalan çok kuvvetli bir liderdir. 

ORSAM: Irak Kürt Bölgesi’nde peşmergelerin eğittiği Suriyeli peşmergeler var. Bu peşmergelerin Suriye’ye dönmesi olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Salah Bedrettin: Bana göre bunun zamanı geçmiştir. 

Suriye’de iki senedir savaş vardır. Irak’a1000 kişi geldi ve eğitim gördü. Ancak Suriye’ye dönmedi. Dönmeleri de gerekmiyor. Bugün görülmekteki rejim ve muhalefet arasında diyalog gereklidir. Bu konu siyasidir. Eğer bu peşmergeler 
dönerse PKK ile çatışma yaşanır. 

ORSAM: En güçlü gençlik örgütleri hangileridir? 


Salah Bedrettin: Hepsinin başkanlığını yapacak tek bir isim yok. Bunlar 4-5 gruptur. Bazen birleşir bazen ayrılırlar. Bir ay başka bir şey olur diğer ay başka bir şey. Mesela bir grup var. Başkanını hapse attılar ve o grup dağıldı. Sonra başka bir grup oluştu. Bunlar ne partidirler ne de askeri örgüttürler. Suriye’deki savaşın bir özelliği var. Kürtler nerede gösteri yaparsa bu gençler onların 
peşinden gider. Ama bir sorun çıkarsa hepsi dağılırlar. 

ORSAM: Serikaniye olayları hakkında ne düşünüyorsunuz? 


Salah Bedrettin: Rakka’dan bazı Arap aşiretler Kamışlı’dan da PYD grupları Serikaniye gitmiştir. Bu aşiretler Serikaniye’de fitne oluşmasına sebep olmuş ve karışıklık yaratmıştır. Ben bu işin içinde rejimin elinin olduğunu düşünüyorum. 
Fitne Müslümanlar için çok kötüdür. Serikaniye’de her türlü insan var; Arap, Çeçen, Çerkes. Özgür Ordu’nun Suriye’nin her yerini kontrol etme hakkı vardır. Bunlar savaşın önemli bir parçasıdırlar. Araplar oraya geldiklerinde PYD’liler “Bunların hepsi Erdoğancı” diyordu. Ancak bildiğiniz gibi yakın zaman önce PYD ile bu gruplar anlaştı. Şimdi hepsi dostlar. Ortayaçıktı ki bunlar Erdoğancı değil Esatçıdırlar. PKK Serikaniye’ye El Kaide’nin Türkiye’den geldiğini iddia ediyor. 
Bu işin aslı yoktur. Türkiye bugüne kadar orada problem yaratmayı istememiştir. Türkiye’nin istediği tüm grupların birbirleriyle değil rejimle savaşmaları. Gelecekte belki bu isteği değişebilir ama şimdiye kadar böyle bir tavrı olmamıştır. 

ORSAM: Türkiye’nin Suriye Kürtleri’ne yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Salah Bedrettin: Şubat 2012’de Dışişleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak Türkiye’deydim. Müsteşar Feridun Sinirlioğlu ve Yardımcısı Halit Çevik’le görüştüm. Onlara; “Biz Türkiye’yle komşuyuz. 900 km sınırımız var. Her iki ülkede Kürtler vardır. Bu durumda iki ülkenin birlikte çalışması gereklidir.” dedim. Ben üç ayaklı bir komite kurulmasını önerdim; Türkiye, Irak Kürdistan’ıve Suriye. Bu üç taraf anlaşmalıdır. Esad’ın gitmesi hepsinin çıkarınadır. 

Ortadoğu’da Kürt ve Türk birbirlerini anlamalı ve anlaşmalıdır. İnanıyorum ki Türkiye’de Kürt sorunu çözülmeden bu meselenin sonu gelmeyecektir. Ben Öcalan ve Türkiye arasında yapılan görüşmelerden çok umutluyum. İnşallah bir sonuca ulaşır. 

ORSAM: Suriye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Esad rejimi çökecek mi? 

Salah Bedrettin: Esad rejimi yıkılacaktır ve Suriye parçalanmayacak tır. Yeni bir anayasa yürürlüğe girecektir. Bu anayasada Suriye milletinin sadece Araplardan oluşmadığı, çeşitli milletlerin de var olduğu yazacaktır. Her millet Suriye’nin bütünlüğü içinde hakkını alacaktır. Esad, Suriye’nin parçalanmasını istiyor. Ayrışma Esad’ın planıdır. Suriye’nin %50’si ya Arap değildir ya da Sünni 
değildir. Radikal İslam gruplarının Suriye’de geleceği yoktur. Suriye milleti laiktir. 

Teşekkür ederiz. 

* Bu söyleşi ORSAM Uzmanları tarafından 26 Şubat 2013 tarihinde Irak’ın Erbil şehrinde gerçekleştirilmiştir. 

***




KUZEY IRAK’IN TOPLUMSAL SİYASAL YAPISI VE KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ., BÖLÜM 2

KUZEY IRAK’IN TOPLUMSAL SİYASAL YAPISI VE KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ., BÖLÜM 2



2.1.3. Gorran (Değişim) Hareketi 


KBY sınırları içinde en güçlü üçüncü siyasal hareket Gorran ya da diğer adıyla Değişim Hareketi’dir. Liderliğini Noşirvan Mustafa’nın yaptığı Gorran’ın kuruluşu, KYB içindeki fikir ayrılıklarına ve Süleymaniye’de gelişen yeni bir siyaset yapma biçimine dayanmaktadır. 

Gorran Hareketi’nin temelleri düşünsel olarak 1990’ların ortalarına kadar geri götürülebilir. Fakat bu hareketi asıl tetikleyen parti içinde uygulanan politikalar dan ve parti örgütlenmesinin geldiği durumdan memnun olmayan KYB’deki farklı hiziplerin yeni bir adres arayışı olmuştur. 

İlk gerçek varlığını 2009 KBY Parlamento seçimlerinde gösteren Gorran Hareketi’nin lideri Noşirvan Mustafa’dır. Mustafa’nın yanı sıra parti sözcüsü Muhammet Tevfik, Ömer Seyit Ali gibi isimler de önde gelen figürler arasındadır. Başlangıçta bir medya hareketi olarak doğan Gorran yukarıda sayılan isimlerin dışında çok sayıda genç siyasetçiye, öğrencilere, gazetecilere ve entelektüellere dayanmaktadır. Gorran’ın kadrosunda bölge siyasetindeki 
eski tüfeklerin yanı sıra daha önce siyasete hiç girmemiş yeni yüzler de bulunmaktadır. 

Hem KBY Parlamentosu’nda hem de Irak parlamentosunda muhalefet konumunda olan Gorran, gün geçtikçe muhalefetini sertleştirmektedir. 2011 yılının Şubat ayında Süleymaniye’de yaşanan olaylar doğrudan Gorran tarafından gerçekleştirilmiş olmasa da halkın taleplerinin açığa çıkarılmasında bu parti küçümsenemeyecek bir role sahiptir. Söylemlerinde genellikle yolsuzluk lara, iki büyük partinin otoriter eğilimlerine, demokratikleşmeye ve yeni bir tip siyaset yapılmasına duyulan ihtiyaca vurgu yapan Gorran Hareketi’ nin kısa süre içinde göstermiş olduğu başarıyı sürdürüp sürdüremeyeceği daha önce bahsedilen Vilayet Meclisi seçimine bağlı olacaktır. 

2.1.4. Kürdistan İslami Birliği (KİB) 


Kuzey Irak’ta uzun bir süre boyunca KDP ve KYB’den sonra üçüncü önemli güç konumunda olan İslamcı partiler arasında en güçlüsü olan KİB büyük ölçüde Müslüman Kardeşler Hareketi’nden etkilenmiştir. 1994 yılında kurulan KİB’in lideri Selahattin Bahattin’dir. Kurulduğu dönemden itibaren diğer pek çok 
partinin tersine silahlı mücadeleden uzak duran KİB, ılımlı bir muhalefet yürütme arayışındadır. 

Süleymaniye ve Duhok vilayetlerinde güçlü olan KİB, KBY Parlamentosu’nda 6, 
Irak Parlamentosu’nda 4 milletvekiline sahiptir. Son 2 yılda bölge partilerinin yakalandığı Kongre furyasına kapılan KİB de bir değişim talebiyle karşı karşıyadır. Gorran Hareketi’nin ortaya çıkmasıyla birlikte partinin KBY’deki 4. 
güçlü parti konumuna gerilemesi bu değişim talebinin önemli nedenlerinden birisidir. Pek çok konuda büyük 2 partiyle ortak noktaları bulunmasına rağmen İslam’a yaptığı vurgu ve Müslüman Kardeşler ilişkisi bu partiyi diğer partilerden farklı kılmaktadır. KİB’in önümüzdeki seçimde alacağı sonuçlar bu partinin 
içinde de yeni meydan okumaların olup olmayacağını göstermektedir. 

2.1.5. Kürdistan İslami Cemaati (KİC) 


Bölgenin en köklü İslamcı Kürt partisi olan Kürdistan İslami Hareketi’nden ayrılarak 31 Mayıs 2001 tarihinde kurulan KİC bölgenin en ilginç partilerinden birisidir. Kurulduğu dönemden beri sadece siyasi alanda değil kendisine bağlı gruplarla askeri alanda da adından söz ettiren partinin başkanı Ali Bapir’dir. ABD’nin Irak’ı işgaline karşı çıkan, işgali din merkezli ele alarak reddeden Ali Bapir, ABD tarafından El Kaide’yle işbirliği yapan örgütlere destek verdiği gerekçesiyle tutuklanmıştır. 22 ay tutuklu kalan Bapir serbest bırakıldıktan 
sonra, KİC silahlı gücünü lağvetmemesine rağmen silahlı eylem yapmamaktadır. Halihazırda KBY parlamentosunda 4, Irak parlamentosunda iki milletvekili bulunan parti bölgenin Şeriat hükümlerine göre yönetilmesini savunmaktadır. 

2.2. Siyasi Yapının Kısa Analizi 

KBY, Irak’ın geri kalanına göre açıkça çok daha istikrarlı bir siyasi yapıya sahiptir. Öncelikle ciddi bir kamu otoritesi bulunmaktadır. Güvenlik kurumları ciddi bir şekilde çalışmakta bölgede istikrarsızlık yaratabilecek durumların 
önüne geçmektedir. Fakat siyasi yapının istikrarlı olması bütün partilerin aynı görüşte olduğu bir siyasal dengeyi yansıtmamaktadır. Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran KDPKYB koalisyonu bölgenin iç dinamikleri açısından bakıldığında siyasi dinamikleri kontrol eder gibi görünmektedir. 

Irak’ın geri kalanın büyük bir siyasi istikrarsızlığa ve güvenlik bunalımına düştüğü bir ortamda dahi kendilerini koruyabilen Iraklı Kürtler uzun süre büyük mücadelelerle elde etmiş oldukları siyasi konumlarını kaybetmek  istememekte dirler. Bunun için bir yanda Bağdat’taki merkezi otoritede önemli bir rol 
oynarken aynı zamanda KBY sınırları içinde bir siyasi dinamizm yaratılmaya çalışmaktadırlar. 

Bölgedeki partiler içinde en güçlü olan partinin KDP olduğu düşünülmektedir. Ancak asıl mesele, seçimlerde oy almak değil, bu oyları yönetimde söz hakkına dönüştürmektir. 

Bu açıdan bakıldığında KDP ile KYB arasındaki ittifak devam ettiği sürece bir başka parti ya da ittifakın Kuzey Irak’ta seçim kazanması olası görünmemek tedir. Yıllarca birbirleriyle hem siyasi hem de askeri olarak mücadele vermiş olan KDP ve KYB’nin yapmış olduğu stratejik ittifak bölgede işgal sonrası yaşanan siyasi istikrarın en önemli unsurlarından birisi olmuştur. Irak’ın geri kalanında 
Sünni ve Şii Araplar hem birbirleriyle hem de kendi içlerinde büyük bir güç mücadelesine tutuşmuşken bu ittifak sayesinde Iraklı Kürtler büyük ölçüde birlikte hareket etmişlerdir. Son seçime kadar bu ittifakın dışında kalan 
partilerin dahi Kürtleri ilgilendiren petrol, federalizm, Kerkük gibi stratejik konularda birlikte hareket etmeleri 2003 sonrasında KBY’nin pek çok kazanım sağlamasını ya da elde ettiği kazanımları korumasını sağlamıştır. 
KDP-KYB ittifakı Bağdat ile ilişkiler konusunda bir avantaj yaratırken bölge içi siyasette de büyük kutuplaşmaların ortaya çıkmasını engellemiştir. Bununla birlikte, 2009 Bölgesel Parlamento Seçimi ve 2010 Irak Genel Seçimi sırasında KDP ile KYB’nin oyları ve kazandığı sandalyeler arasındaki farkın açılması her iki 
parti içinde de temelde “eşit güç paylaşımına” dayanan bu ittifakın sorgulan masına neden olmuştur. Dolayısıyla 10 Eylül 2011’de KBY’de yapılması planlanan Vilayet Meclisi Seçimi’ne iki partinin birlikte girip girmeyeceği henüz kesin değildir. Ayrıca son seçimlerden dersler çıkaran ve örgütlenmesinde önemli gelişmeler kaydeden İslamcı muhalefet ile Gorran Hareketi’nin de seçimde ciddi bir performans göstermesi mümkün olabilir. Sonuç olarak, kısa ve orta vadede bölgedeki siyasi istikrarın devam edeceği, ancak bölgenin çok daha 
renkli bir siyasal yaşama kavuşacağını kestirmek mümkündür. 

3. Türkiye ile İlişkiler 

Bugünkü Irak topraklarının İngiltere tarafından Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmasından sonra Türkiye ile Irak topraklarında yaşayan Kürtler arasındaki ilişkiler kopmamıştır. 

Bu ilişkiler, önce Musul Vilayeti meselesi çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk yıllarında daha sonra ise 20.yüzyılın geri kalanı boyunca siyasi, iktisadi, toplumsal ve kültürel olarak devam etmiştir. Fakat ilişkilerdeki en önemli dönemeci Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi sonrası yaşanan gelişmeler oluşturmuştur. Irak’ta 36. Paralelin kuzeyinde oluşturulan “Uçuşa Yasak Bölge”nin kurulması ve sonrasında devamı büyük ölçüde Türkiye aracılığıyla sağlanmıştır. Türkiye ile yapılan ticaret Kuzey Irak’taki ekonomik faaliyetleri besleyen can damarı olmuştur. Ancak, özellikle PKK terör örgütünün bölgedeki devlet otoritesi yokluğundan ötürü Kuzey Irak’a yerleşmesi ve buradan Türkiye’ye terörist saldırılarını gerçekleştirmesi Türkiye’nin Kuzey Irak’a bakışındaki perspektifinin güvenlik temelli olmasına neden olmuştur. 

1990’lar boyunca Türkiye’nin aklına Kuzey Irak denildiğinde kabaca iki şey gelmiştir: PKK terör örgütüyle mücadele ve Irak’ın parçalanması sonucunda kurulacak olan bir Kürt devletinin Türkiye’nin parçalanmasına neden olması olasılığı. Bu iki boyut nedeniyle Türkiye’nin politikası güvenlik perspektifinden 
yürütülmüştür. Ancak güvenlik perspektifinin son derece ağır bastığı dönemlerde dahi Türk şirketlerinin bölge ekonomisinde oynadığı rol karşılıklı ilişkilerin bir çeşit karşılıklı bağımlılığa dönüşmesine neden olmaya başlamıştır. 

Türkiye ile Iraklı Kürtler arasında 1990’lı yıllarda güvenlik boyutu daha yoğun olmasına rağmen ilişkilerdeki gerginlik tonu 2003 sonrasına göre daha düşüktür. Türkiye’nin 1991’den sonra yaklaşık 10 yıl boyunca gerçekleştirmiş olduğu sınır ötesi operasyonlara KDP ve KYB farklı zamanlarda farklı biçimlerde iştirak etmişlerdir. İlişkilerdeki gerginliği doğuran asıl unsur ise 2003 yılında Irak’ın 
işgalinden sonra yaşanmaya başlamıştır. Türkiye ile Iraklı Kürtlerin Saddam Hüseyin’in devrilmesi noktasında farklı pozisyonlar alması bu gerginliğin başlangıç noktası sayılabilir. 

Türkiye, Saddam Hüseyin’in devrilmesini Irak’ın parçalanmasının ilk adımı olarak algılarken, Iraklı Kürtler ise eski rejime karşı yürüttükleri mücadelenin başarılı olmasında tarihi bir fırsat olarak görmüşlerdir. Türk kamuoyunda “Çuval Olayı” olarak bilinen ve Kuzey Irak’ta görev yapan Türk askerlerinin ABD askerleri ve onlara eşlik eden peşmerge güçleri tarafından kötü bir muameleyle gözaltına alınması olayından sonra karşılıklı güven ve diyalog büyük bir zarar görmüştür. Buna ek olarak, PKK’nın Türkiye’ye yönelik eylemlerini yeniden başlatması, Irak’ın genelinde yaşanan siyasal istikrarsızlık ve iç savaşının bu ülkenin parçalanma korkusunu canlı tutması, Kerkük’ün statüsü konusunda Türkiye ve Iraklı Kürtlerin taban tabana pozisyonlar alması ve Kürtler ile Türkmenlerin arasındaki gerginlikler ilişkilerin karşılıklı olarak güvenlik 
perspektifli algılanmasını devam ettirmiştir. Diyalogun azaldığı, güvenlik sorunlarının arttığı ve basın üzerinden karşılıklı sert demeçlerin verildiği bir atmosfer oluşmuş ve 2004-2008 yılları arasında ilişkiler hiç olmadığı kadar kötüleşmiştir. 

Ancak, 2008 yılının başında Türkiye’nin PKK terör örgütüne yönelik gerçekleştir miş olduğu sınır ötesi operasyonun hemen ardından Celal Talabani’nin Türkiye’yi ziyaret etmesi bu gerginliğin tonunu düşürmeye başlamıştır. Bu tarihten sonra karşılıklı olarak diyalogu artırıcı, sorunlar konusunda ortak bir yaklaşım geliştirici ve işbirliğini öne çıkartan bir tavrın takınılması ilişkinin yeniden düzelmesine ve 
hatta bir bahar havasına girmesine neden olmuştur. 
İlişkinin iyileşmesinde Türkiye’deki “Demokratik Açılım” projesinin Türkiye’deki 
Kürt sorununa yapmaya çalıştığı katkı ve Türkiye’nin bölgeye yönelik ekonomik ilgisinin artması kadar KBH’nin Türkiye’ye verdiği önem ve ilişkileri geliştirme isteğinin payı büyüktür. 

“Demokratik Açılım” projesi Iraklı Kürtler arasında Türkiye’nin Kürt Sorunu’nu çözme konusunda attığı çok önemli bir adım olarak algılanmaktadır. Bölgede yapılan görüşmelerde projenin ne kadar yakından takip edildiği görülmektedir. Iraklı Kürtlerin bu projenin içeriği ve uygulanması konusunda daha güçlü 
beklentiler içinde olduğu görülmektedir. 

Bununla birlikte, henüz içeriğindeki belirsizlikler ve uygulamadaki yetersizliklere rağmen bu projenin bugüne kadar Türkiye’nin konuya ilişkin yaklaşımından farklı olduğu bu nedenle de desteklenmesi gerektiği kanaatinin ağır bastığı söylene bilir. Bölgedeki siyasetçilerin ya da analizcilerin çoğu bu projeyi AK Parti’nin 
politikalarına bağlamaktaysa da bazı kesimler projenin bir devlet projesi olması arzusu ve gerekliliğini, bu şekilde daha kalıcı olabileceğini düşünmektedirler. 

İlişkinin gelişmesinde diğer bir önemli unsur karşılıklı ekonomik ilişkilerdir. Türkiye ile Irak arasındaki ticaret hacmi 2010 yılı verilerine göre 7,4 milyar doları aşmıştır. Bunun 6 milyar doları Türkiye’nin ihracatı, 1,4 milyar dolara yakını ise ithalatıdır. Bu ticaret kapasitesinin büyük bir kısmının Kuzey Irak’ta 
gerçekleştiği bilinmektedir. Bu konuda net verilere ulaşılamasa da Kuzey Irak’ta iş yapan yabancı şirketler arasında Türk şirketlerinin başı çektiği açıktır. 
Az sayıda da olsa Türk şirketleri bölgeye doğrudan yatırım da yapmaktadır. 
Ancak bölge ekonomisinde canlılığı yaratan ticari ilişkilerin Türkiye kaynaklı olduğu görülmektedir. Özellikle Erbil ve Duhok’ta çok sayıda Türk şirketi faaliyet göstermektedir. 

Bölgede açılmış alışveriş merkezlerinin çoğunda Türkiye’den giden tanınmış firmaları bulabilmek mümkündür. Iraklı Kürtlerin de malların kalitesi nedeniyle Türkiye’de yapılmış ürünlere rağbet ettikleri görülmektedir. 1990lı yıllardaki ekonomik ilişkinin yerini bugün çok daha kapsamlı, organize, gelecek vaat eden hatta stratejik seviyeye yükselmeye başlamış bir ekonomik ilişki almaktadır. Bu ekonomik ilişki Türkiye’nin küresel ekonomik krizden göreli olarak az etkilenmesinin nedenlerinden birisini (en büyük ilişki olmasa da) oluştururken, KBY sınırları içinde yaşam şartlarının iyileşmesine paralel halkın ihtiyaçlarının daha rahat karşılanması açısından da kritik öneme sahip olmaktadır. Halihazırda planlanan ancak teknik sorunlar nedeniyle hayata geçirilemeyen Serbest Ticaret Bölgesi’nin kurulması karşılıklı olarak ekonomik ilişkinin çok daha önemli ve verimli hale gelmesini sağlayabilecektir. 

Son olarak Vakıfbank ve İş Bankası gibi önde gelen Türk bankalarının bölgede faaliyet göstermeye başlaması ekonomik ilişkinin vardığı noktayı göz önüne sermektedir. 

İlişkilerin gelişmesinde yapısal faktörler kadar son dönemde gerçekleşen bazı ziyaretlerin de altının çizilmesi gerekmektedir. Bu ziyaretlerin başında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kasım 2010’daki Irak ziyareti gelmektedir. Bu ziyarette, Bağdat’ın yanı sıra Musul, Erbil ve Basra’ya giden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Erbil’de Türkiye’nin Başkonsolosluğu’nun açılmasına öncülük etmiştir. Erbil’de başkonsolosluk açılmasının hem sembolik hem de pratik bir önemi vardır. Sembolik açıdan bakıldığında Türkiye’nin bölgeye olan yaklaşımının değiştiğini ve ilişkiye verdiği önemi göstermektedir. Birçok ülkenin konsolosluk açtığı bir dönemde bölgeyle en güçlü ticari ilişkiye sahip ülke olan Türkiye’nin bir konsolosluk açması siyasi nedenlerle gecikmiş olsa önemli bir adımdır. Bugün, Kuzey Irak’tan Türkiye’ye gelmek isteyen binlerce kişi vize işlemleri için Musul’a gitmek zorunda değildir. Ayrıca, KBY sınırları içinde yaşayan, ticaret yapan, eğitim gören binlerce Türk vatandaşı için de konsolosluk büyük bir 
ihtiyacı karşılamak durumundadır. 

Bu bağlamda değerlendirilmesi gereken ikinci ziyaret KBY Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretidir. KBY Başkanı Barzani’nin Türkiye ziyareti, 2004-2008 yılları arasındaki gerginliğin yaratmış olduğu psikolojik bariyerlerin  kırılmasında büyük bir rol oynamıştır. Celal Talabani’nin 2008 yılı başındaki 
ziyaretinden 2 yıl sonra gerçekleşen ziyaret bundan sonraki ziyaretlerin önünün açılması açısından kritik bir öneme sahipti. 

Son 3 yılda KBY yetkilileri ile Türk yetkilileri arasında pek çok önemli görüşme ve karşılıklı ziyaret yapılmıştır. Fakat bu ziyaretler arasında en önemlisi 28-29 Mart 2011 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak’a yaptığı ziyaret çerçevesinde Erbil’e de gitmesidir. Kuzey Irak’ı ilk kez ziyaret eden Türk Başbakanı olan Erdoğan’ın ziyareti ikili ilişkilerin geldiği noktayı resmetmektedir. Daha birkaç sene öncesine kadar gerginliklerin doruğa çıktığı hatta karşılıklı tehditlerin savrulduğu bir aşamadan ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerin 
bir bahar havasına dönüştüğü bir aşamaya ulaşmak için yoğun bir çaba gerekmiştir. Bu noktadan sonra umulan bu ilişkilerin geliştirilmesi için daha fazla çaba harcanmalıdır. 

Sonuç ve Öneriler 

İlişkilerin geldiği aşamanın ne kadar zor süreçlerden geçtiği yukarıda çeşitli biçimlerde belirtilmiştir. Fakat gelinen bu noktada yapılması gereken şey, ilişkilerin bu noktada kalmaması ekonomik, siyasi ve kültürel boyutlarının 
geliştirilerek daha üst düzeylere taşınmasıdır. 

Bu nedenle bu bölümde 3 tip öneri yapılacaktır. Öneriler, Iraklı Kürtlere, Türkiye’ye ve her iki tarafa olmak üzere sınıflandırılmıştır. 

Türkiye’ye Yönelik Öneriler 

- Türkiye’nin bölgeye yönelik ekonomik açılımı devam etmelidir. Bölgede faaliyet gösteren Türk şirketleri fırsatlarla olduğu kadar sorunlarla da karşılaşmaktadır. Bu sorunların aşılması ya da azaltılması için bölgeye yönelik ekonomik faaliyet leri artıracak girişimlerin özendirilmesi yararlı olacaktır. Bunun için çeşitli 
fuarlar ve ekonomik amaçlı gezilerin sayılarının artırılması ve bu gibi faaliyetleri nin daha organize hale gelmesi önemlidir. 

- Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin bölgeye yönelik ilgisinin artırılması için çaba gösterilmelidir. Türkiye’nin büyük ekonomi örgütlerinin bölgeye kapsamlı bir ziyaret düzenlemesi yararlı olacaktır. İlişkilerin ekonomik boyutu sadece ticaret ile sınırlı kalmamalıdır. Bölgeye daha çok yatırım yapılmalıdır. Böylece 
Türkiye’nin bölgedeki ekonomik etkinliği daha kalıcı olacaktır. 

- Türkiye’nin Iraklı Kürtlerle ekonomik ilişkilerini geliştirilmesi, güvenlik meselesindeki hassasiyetlerinin ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Türkiye’nin Kerkük’ün statüsü, PKK terör örgütüyle mücadelede işbirliği 
ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması konusundaki güvenlik kaygıları ortadan kalkmış değildir. Fakat bu güvenlik kaygıları, ilişkilerin geliştirilmesine yönelik girişimleri engellememelidir. 

- Türkiye, Iraklı Kürtler ile Avrupa arasında köprü vazifesi görmelidir. Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri sadece KBY değil tüm Ortadoğu bağlamında Türkiye’nin önemini artırmaktadır.

- Bölgeye yönelik bir toplumsal ve kültürel politika geliştirilmelidir. İlişkilerin sadece ekonomi ve güvenlik alanlarıyla sınırlanması ilişkilerdeki kalıcılığı etkilemektedir. Bunun için Türkiye’deki sivil toplum örgütleri toplumsal ve kültürel alanlarda işbirliği yapmak üzere özendirilmelidir. 

Kürt Bölgesel Hükümeti’ne (KBH) Öneriler 

- Bölgeye yönelik Türk şirketlerine özel bazı ekonomik avantajlar yaratılabilir. Ayrıca KBY’deki ekonomik fırsatlar Türk şirketlerine daha iyi bir biçimde aktarılmalıdır. Bölgeyle ticaret ve yatırım yapacak şirketlere yönelik bir el kitapçığının ya da özel bir ekonomi raporunun yazılması yararlı olabilir. 
- Türkiye’nin güvenlik algılamaları ciddiye alınmalıdır. Son dönemde en önemli ziyaret olan Başbakan Erdoğan’ın Erbil ziyareti öncesinde dahi terörle mücadele de işbirliği konusunun gündeme getirileceği belirtilmiştir. 

Bu durum, Türkiye’nin KBY ile güvenlik konularında ciddi bir işbirliği beklentisinde olduğunu göstermektedir. KBH güvenlik güçlerinin Kandil Dağı’ndaki PKK terör örgütüne operasyon yapmasını beklemek ne kadar gerçek dışıysa, terörle mücadelede işbirliği yapılmadan kalıcı sonuçlara ulaşmayı beklemek de aynı ölçüde gerçek dışıdır. 
Bu nedenle KBH’nin Türkiye ile ciddi adımları içeren bir ortak güvenlik perspektifi oluşturma çabası geliştirmesi gereklidir. 
- KBH’nin Türkmenler konusundaki tutumunu değiştirmesi ikili ilişkilerde yararlı olacaktır. Son dönemde buna ilişkin ciddi ve önemli adımlar atılmıştır. KBH’nin Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın Erbilli bir Türkmen olması ve Kerkük Vilayet Meclisi Başkanlığı’nda Kürtlerin Türkmenleri desteklemesi önemli adımlardır. 
Fakat Türkmenler ile Kürtler arasındaki mevcut psikolojik bariyerlerin kırılması Türkiye’de bu konuyla ilgili endişeler duyan kesimleri rahatlatacaktır. 

Her İki Tarafa Yönelik Öneriler 

-Son dönemde yaratılan işbirliği dili sürdürülmelidir. Fikir ayrılıklarından ziyade ortak noktalara vurgu yapmak ilişkinin kazandığı ivmenin sürdürülmesi bağlamında son derece önemlidir. Karşılıklı ziyaretler sıklaştırılmalı ve diyalog artırılmalıdır. Fakat bu süreçte mevcut sorunların görmezden gelinmesi ve 
samimi bir çabayla çözülmeye çalışılmaması uzun vadede bir hayal kırıklığı yaratabilir. Bu durum bahar havasının kısa sürmesine neden olabilir. 
- Ekonomik ve siyasi alandaki iyileşmenin toplumsal alana yansıması şarttır. Bunun için karşılıklı olarak toplumsal ve kültürel etkinlikler desteklenmelidir. 

Bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri’nin faaliyetlerine destek verilmelidir. 
- İkili ilişkilerin enerji boyutu güçlendirilmelidir. 

Nabucco Projesi’nin Irak boyutu üzerinde daha çok durulmalı ve Irak’ın enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden dünyaya erişiminin sağlanması için adımlar atılmalıdır. 
-Bölge aydınlar arasındaki işbirliği mutlaka artırılmalıdır. Ortak sempozyum, panel, araştırma projeleri desteklenmeli, bilim adamları ortak çalışmaya özendirilmeli; ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki ilişkileri geliştirmek 
üzere üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, gazetecilerin ve entelektüellerin katılacağı ortak çalıştaylar düzenlenmelidir. 
- Irak’la ilgili güvenlik sorunları konusunda ortak bir dil geliştirilmeye çalışılmalı ve Ortadoğu’nun geleceği konusunda fikir alışverişi artırılmalıdır. 

DİPNOTLAR 

1 Bu konuda tam bir rakam bulunmamakla birlikte bölgede yapmış olduğumuz ziyaretlerde farklı kaynaklardan bize 
verilen rakamlar göç eden Arap ailelerinin sayısının 30.000 civarında olduğu yönündedir. 
2 Hıristiyanların da sayıları konusunda bir belirsizlik sözkonusudur. Bunun için telaffuz edilen rakamlar değişmekle 
birlikte Kuzey Irak’taki resmi makamlara göre bu rakam 20.000 aile civarındadır. “The Status of Christians in the 
Kurdistan Region in Iraq” Aralık 2009, s. 3. http://www.krg.org/uploads/documents/Status_Christians_Kurdistan_
Region_Dec_09__2009_12_22_h16m26s16.pdf 
3 Bu rakamlar Mayıs 2010 verilerine dayanmaktadır. http://www.krg.org/articles/detail.asp?rnr=141&lngnr=12&sm 
ap=03010400&anr=18657 
4 Kurdistan Murkiyani ile Görüşme, 01 Kasım 2010, Erbil. 
5 Rikani Aşireti Reisi Muhammet Kelhi Rikani ile Görüşme, 11 Kasım 2010 Duhok. 
6 Ezidilerin Dini Lideri Hazım Mir Tahsin ile Görüşme, 31 Ekim 2010, Erbil. 
7 Bu nitelemeyi kullanan en son kitap için bkz. Denise Natali, The Kurdish Quasi-State Development and Dependency 
in Post–Gulf War Iraq, Syracuse University Press, 2010. 
8 Serhat Erkmen, Kuzey Irak’ta Yeni Anayasa Taslağı Üzerine Değerlendirmeler, http://www.orsam.org.tr/tr/gundemanalizgoster.
aspx?ID=65 
9 “UN Mission Submits Reports on Disputed İnternal Boundaries in Northern Iraq,” 22 Nisan 2009. http://www. 
un.org/apps/news/story.asp?NewsID=30553&Cr=iraq&Cr1 
10 Emma Sky, “Preventing Arab-Kurd Conflict in Iraq after the Withdrawal of U.S. Forces” USIP, Peacebrief, No 86, 
22 Mart 2011, http://www.usip.org/files/resources/PB%2086.pdf 
11 Bir görüşmemiz sırasında KYBli analizcilerden birisi bu durumu esprili bir şekilde KDP, matematiği bizden daha iyi biliyor şeklinde açıklamıştır. 


ORSAM AKADEMİK KADROSU 

Hasan Kanbolat Başkan 

E. Tümg. Armağan Kuloğlu Başdanışman 
Habib Hürmüzlü Ortadoğu Danışmanı 
Doç. Dr. Özlem Tür Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ 
Doç. Dr. Harun Öztürkler Ortadoğu Danışmanı, Afyon Kocatepe Üniversitesi 
Doç. Dr. Veysel Ayhan Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi 
Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi 
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Şahin Ortadoğu Danışmanı, Gazi Üniversitesi 
Dr. Didem Danış Ortadoğu Danışmanı, Galatasaray Üniversitesi 
Dr. Bayram Sinkaya Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ 
Yrd. Doç. Dr. Esra Pakin Albayrakoğlu 
Ortadoğu Danışmanı, Namık Kemal Üniversitesi 
Dr. İlyas Kamalov Avrasya Danışmanı 
Dr. Süreyya Yiğit 
Avrasya Danışmanı 
Ogün Duru Yönetici Editör 
Bilgay Duman Ortadoğu Uzmanı 
Oytun Orhan Ortadoğu Uzmanı 
Sercan Doğan Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Selen Tonkuş Kareem 
Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Nebahat Tanriverdi.O Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Uğur Çil Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Nazlı Ayhan Uzman Yardımcısı, Ortadoğu ORSAM Su Araştırmaları Programı 
Dr. Tuğba Evrim Maden Hidropolitik Danışmanı, Aksaray Üniversitesi U.İ.B. 
Dr. Seyfi Kılıç Hidropolitik Danışmanı, Aksaray Üniversitesi U.İ.B. 
Kamil Erdem Güler 
Uzman Yardımcısı 
Çağlayan Arslan 
Uzman Yardımcısı 


ORSAM DANIŞMA KURULU 


Dr. İsmet Abdülmecid Irak Danıştayı Eski Başkanı 
Prof. Dr. Muhamad Al Hamdani Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı 
Prof. Dr. Hayati Aktaş 
KTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. Dorayd A. Noori Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Yardımcısı 
Yrd. Doç. Dr. Esra Pakin Albayrakoğlu 
ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Namık Kemal Üniversitesi 
Hasan Alsancak BP & BTC Türkiye, Enerji Güvenliği Direktörü 
Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü 
Prof. Dr. Ahat Andican 
Devlet Eski Bakanı, İstanbul Üniversitesi 
Prof. Dr. Tayyar Arı Uludağ Üniversitesi U.İ.B. Başkanı 
Prof. Dr. Mustafa Aydın Kadir Has Üniversitesi Rektörü 
Prof. Dr. Ali Arslan İstanbul Üniversitesi 
Doç. Dr. Ersel Aydınlı Bilkent Üniversitesi Fulbright Genel Sekreteri 
Başar Ay  Türkiye Tekstil Sanayii İşveren Sendikası Genel Sekreteri 
Doç. Dr. Veysel Ayhan ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi 
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ODTÜ U.İ.B. Başkanı 
Itır Bağdadi İzmir Ekonomi Üniversitesi 
Yrd. Doç. Dr. Ersan Başar 
KTÜ Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. İdris Bal Polis Akademisi ve Turgut Özal Üniversitesi 
Kemal Beyatlı Irak Türkmen Basın Konseyi Başkanı 
Barbaros Binicioğlu Ortadoğu Danışmanı 
Prof. Dr. Ali Birinci Türk Tarih Kurumu Başkanı 
Doç. Dr. Mustafa Budak Başbakanlık Devlet Arşivleri Gen. Md. Yrd. 
E. Hava Orgeneral Ergin Celasin 23. Hava Kuvvetleri Komutanı 
Doç. Dr. Mitat Çelikpala Kadir Has Üniversitesi U.İ.B. Başkanı 
Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü 
Dr. Didem Danış 
ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Galatasaray Üniversitesi 
Prof. Dr. Volkan Ediger İzmir Ekonomi Üniversitesi 
Prof. Dr. Cezmi Eraslan Başbakanlık Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı 
Prof. Dr. Çağrı Erhan 
Ankara Üniversitesi, ATAUM Müdürü 
Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen 
ORSAM OrtadDanışmanı, Ahi Evren Üniv. U.İ.B. Başkanı 
Dr. Amer Hasan Fayyadh Bağdat Üniv. Siyaset Bilimi Fakültesi Dekanı 
Osman Göksel BTC ve NABUCCO Koordinatörü 
Timur Göksel Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi 
Numan Hazar Emekli Büyükelçi 
Habib Hürmüzlü 
ORSAM Ortadoğu Danışmanı 
Doç. Dr. Pınar İpek Bilkent Üniversitesi 
Dr. İlyas Kamalov 
ORSAM Avrasya Danışmanı 
Doç. Dr. Hasan Ali Karasar Bilkent Üniversitesi 
Selçuk Karaçay 
Vodafone Genel Müdür Yardımcısı 
Doç. Dr. Z. Nilüfer Karacasulu 
Dokuz Eylül Üniversitesi U.İ.B. 
Arslan Kaya KPMG, Yeminli Mali Müşavir 
Doç. Dr. Şenol Kantarcı 
Kırıkkale Üniversitesi 
Dr. Hicran Kazancı ITC Türkiye Temsilcisi 
İzzettin Kerküklü Kerkük Vakfı Başkanı 
Doç. Dr. Mustafa Kibaroğlu Bilkent Üniversitesi 
Musa Kulaklıkaya Türkiye Cumhuriyeti Nouakchott Büyükelçisi (Moritanya İslam Cumhuriyeti) 
E. Tümgeneral Armağan Kuloğlu Başdanışman 
Doç. Dr. Erol Kurubaş Kırıkkale Üniversitesi U.İ.B. Başkanı 
Prof. Dr. Mosa Aziz Al-Mosawa Bağdat Üniversitesi Rektörü 
Prof. Dr. Aleksandr Knyazev 
Rus Slav Üniversitesi (Bişkek) 
Prof. Dr. Mahir Nakip Ahmet Yesevi Üniversitesi Rektör Vekili 
Doç. Dr. Tarık Oğuzlu Bilkent Üniversitesi 
Murat Özçelik 
Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçisi 
Doç. Dr. Harun Öztürkler 
ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Afyon Kocatepe Üniversitesi 
Prof. Dr. Çınar Özen Ankara Üniversitesi S.B. Enstitüsü Müdürü 
Dr. Bahadır Pehlivantürk TOBB ETÜ 
Prof. Dr. Suphi Saatçi Kerkük Vakfı Genel Sekreteri 
Ersan Sarıkaya 
Türkmeneli TV-Kerkük Haber Ajansı Türkiye Temsilcisi 
Prof. Dr. Viktor Panin 
Pyatigorsk Üniversitesi 
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Şahin 
ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Gazi Üniversitesi 
Doç. Dr. İbrahim Sirkeci 
Regent’s College, Londra, Birleşik Krallık 
Bayram Sinkaya 
ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ 
Mehmet Şüküroğlu Enerji Uzmanı 
Dr. İrina Svistunova 
Moskova U.İ. Devlet Üniversitesi 
Dr. Aleksandr Sotnichenko 
St. Petersburg Üniversitesi 
Doç. Dr. Oktay Tanrısever ODTÜ 
Prof. Dr. Erol Taymaz ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Rektör Yrd. 
Prof. Dr. Sabri Tekir İzmir Üniversitesi İ.İ.B.F. Dekanı 
Dr. Gönül Tol 
MEI Türkiye Direktörü 
Doç. Dr. Özlem Tür ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ 
M. Ragıp Vural 
2023 Dergisi Yayın Koordinatörü 
Prof. Dr. Türel Yılmaz Şahin 
Gazi Üniversitesi 
Prof. Dr. Vatanyar Yagya 
St. Petersburg Şehir Parlamentosu Milletvekili, St. Petersburg Üni. 
Dr. Süreyya Yiğit ORSAM Avrasya Danışmanı 

ORTADOĞU ETÜTLERİ YAYIN KURULU 

Meliha Benli Altunışık ODTÜ 
Bülent Aras Dış İşleri Bakanlığı SAM Başkanı 
Tayyar Arı Uludağ Üniversitesi 
İlker Aytürk Bilkent Üniversitesi 
Recep Boztemur ODTÜ 
Katerina Dalacoura Londra Ekonomi Üniversitesi 
F. Gregory Gause Vermont Üniversitesi, ABD 
Fawaz Gerges Londra Ekonomi Üniversitesi 
Ahmet K. Han İstanbul Üniversitesi 
Raymond Hinnebusch St. Andrews Üniversitesi, Birleşik Krallık 
Rosemary Hollis City Üniversitesi, Birleşik Krallık 
Bahgat Korany Durham Üniversitesi, Birleşik Krallık 
Peter Mandaville George Mason Üniversitesi, ABD 
Emma Murphy Durham Üniversitesi, Birleşik Krallık 


ORTADOĞU ANALİZ YAYIN KURULU 

Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü 
Hasan Kanbolat ORSAM Başkanı 
Doç. Dr. Hasan Ali Karasar Bilkent Üniversitesi U.İ.B. 
Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ORSAM Danışmanı, Ahi Evran Üniv. U.İ.B. Başkanı 


Mithatpaşa Caddesi 46/6 Kızılay-ANKARA 
Tel: 0 (312) 430 26 09 Fax: 0 (312) 430 39 48 
www.orsam.org.tr, orsam@orsam.org.tr 

***

KUZEY IRAK’IN TOPLUMSAL SİYASAL YAPISI VE KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ., BÖLÜM 1

KUZEY IRAK’IN TOPLUMSAL SİYASAL YAPISI VE KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ., BÖLÜM 1 




ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 
Rapor No: 43, Nisan 2011 
ISBN: 978-605-5330-30-9
Ankara - TÜRKİYE ORSAM © 2011 


Bu raporun içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak 
makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan 
değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır. 

STRATEJİK BİLGİ YÖNETİMİ, ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÜRETİMİ ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 

Tarihçe 


Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum, çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır. 

Ortadoğu’ya Bakış 

Ortadoğu’nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. Ortadoğu ülkeleri, halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak potansiyele sahiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik halklarına, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek 
ulusal ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu’daki sorunların kavranmasında adil ve gerçekçi çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir Sözkonusu çerçevede, Türkiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı 
katkılarını sürdürmelidir. Cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam etmesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendirebilmesi bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir. 

Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM’ın Çalışmaları 

ORSAM, Ortadoğu algalımasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kavranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüel lerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM; bölgesel gelişmeleri ve trendleri 
titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM, web sitesiyle, aylık Ortadoğu Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazeteciler in, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini 
kolaylaştırarak bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. 
www.orsam.org.tr 


İçindekiler 


Takdim................................................................. 3 

Özet..................................................................... 5 

Giriş .................................................................... 7 

1. Kuzey Irak’ta Toplumsal Yapı .............................. 7 

1.1. Kürtler .......................................................... 8 
1.2. Türkmenler.................................................... 9 
1.3. Ezidiler ......................................................... 9 
1.4. Hıristiyanlar ................................................... 9 

2. Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Siyasal Yapısı ............. 10 

2.1. Kürt Bölgesel Yönetimi’de Siyasal Partiler ......... 11 

2.1.1. Kürdistan Demokratik Partisi......................... 11 

2.1.2. Kürdistan Yurtseverler Birliği.......................... 11 

2.1.3. Gorran (Değişim) Hareketi ............................ 12 

2.1.4. Kürdistan İslami Birliği .................................. 13 

2.1.5. Kürdistan İslami Cemaati................................. 13 

2.2. Siyasi Yapının Kısa Analizi.................................... 13 

3. Türkiye ile İlişkiler ................................................ 14 

Sonuç ve Öneriler ..................................................... 15 

- Türkiye’ye Yönelik Öneriler........................................ 16 
- Kürt Bölgesel Hükümeti’ne (KBH) Öneriler .................................................... 16 
- Her İki Tarafa Yönelik Öneriler 


TAKDİM 

Türkiye ile Iraklı Kürtler arasındaki ilişkiler son 2 yıl içinde önemli bir aşama kaydetmiştir. 2000li yılların 
ortalarında ciddi bir gerginlik döneminden geçen ilişkilerde bugünlerde bir bahar havası yaşanmaktadır. 
Son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Erbil’i de kapsayan Irak gezisi sırasında gündeme gelen 
Türkiye ile Iraklı Kürtler arasındaki ilişkiler Türkiye’nin en stratejik meselelerinden birisini oluşturmaktadır. 

Kurulduğu tarihten bu yana Irakla ilgili çeşitli konularda saha çalışmasına dayalı raporlar hazırlayan ORSAM uzun bir süredir Kuzey Irak’ta da benzer bir çalışma yürütmektedir. Son 2 yıl içinde bölgeye çok sayıda araştırma amaçlı gezi düzenlenmiştir. Ayrıca, 2009 yılında yapılan Kürt Bölgesel Parlamento seçimine ORSAM uzman ve danışmanları seçim gözlemcisi olarak katılmışlardır. Bu çalışmalar sırasında elde edilen röportajlar ve görüşmeler çeşitli vesilelerle ORSAM’ın web sitesinde yayınlanmışlardı. Fakat konuyu belli bir bütünlük çerçevesinde ele alan bir çalışma yayınlanmamıştı. Bu nedenle bu rapor, son 
dönemde yapılan çalışmaların en azından bir kısmının sonuçlarını kamuoyuyla paylaşma olanağı sunmaktadır. 

ORSAM danışman ve uzmanları tarafından hazırlanan bu rapor bölgeye ilişkin temel toplumsal ve siyasal dinamikleri değerlendirmektedir. Raporun ilk kısmında bölgenin yapısı aktarıldıktan sonra ikinci kısmında Türkiye ile ilişkiler ele alınmıştır. Zaten raporun yazılmasının temel amacı Türkiye ile Iraklı 
Kürtler arasında son dönemde gelişen ilişkilerin daha da geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Raporun sonunda ise somut öneriler yer almaktadır. 

Hazırlanması uzun bir süre alan ve konunun başka boyutlarını da ele alan başka raporlar tarafından takip edilecek bu rapora ilişkin saha çalışmasının yapılmasında Kuzey Irak’taki çeşitli kişi ve kurumlardan gördüğümüz yardım önemli bir rol oynamıştır. Bu nedenle bu raporda emeği geçen herkese teşekkür 
etmek istiyoruz. 

Saygılarımızla, 
Hasan Kanbolat
ORSAM Başkanı 
Hazırlayan: Yrd. Doç. Dr. Serhat ERKMEN 
ORSAM Ortadoğu Danışmanı 
Oytun ORHAN 
ORSAM Ortadoğu Uzmanı 


KUZEY IRAK’IN TOPLUMSAL SİYASAL YAPISI VE KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ 

Özet 

- Aşiretler Kuzey Irak’ta toplumsal yapının önemli bir bileşenidir. Ancak, bölgedeki siyasal, ekonomik ve toplumsal düzeni aşiretçilik merkezinde açıklamak büyük ölçüde olguların yanlış değerlendirilmesi ve abartılması dır. 
- Kuzey Irak denilince Türkiye’de akla bölgede sadece Kürtlerin yaşadığı gelmektedir. 
Oysa Kürt Bölgesel Yönetimi (KBY) sınırları içinde Kürtler büyük bir çoğunluğu oluşturmalarına rağmen Türkmen, Ezidi, Asuri-Keldaniler gibi irili ufaklı çok sayıda etnik grup yaşamaktadır. 
- Kuzey Irak’ta 1991’den bu yana yeni bir devletsi yapı ortaya çıkmıştır. Bölgede iki büyük parti arasındaki siyasi mücadele ve nihayetinde çıkan iç savaşın 1998’de sona ermesi daha sonra da 2002’den itibaren KDP ve KYB arasındaki işbirliğinin etkisiyle siyasi yapıda önemli bir değişim süreci başlamıştır. Fakat Kuzey Irak’taki siyasi yapının bugünkü halini alması asıl olarak Irak’ın işgalinden sonra bölgenin yaşadığı dönüşümde aranmalıdır. 
- KDP ile KYB arasındaki ittifak devam ettiği sürece bir başka parti ya da ittifakın Kuzey Irak’ta seçim kazanması olası görünmemektedir. KDP ve KYB’nin yapmış olduğu stratejik ittifak bölgede işgal sonrası yaşanan siyasi istikrarın en önemli unsurlarından birisi olmuştur. KDP-KYB ittifakı Bağdat ile ilişkiler konusunda bir avantaj yaratırken bölge içi siyasette de büyük kutuplaşmaların ortaya çıkmasını engellemiştir. 
- 1990’lar boyunca Türkiye’nin aklına Kuzey Irak denildiğinde kabaca iki şey gelmiştir: PKK terör örgütüyle mücadele ve Irak’ın parçalanması sonucunda kurulacak olan bir Kürt devletinin Türkiye’nin parçalanmasına neden olması olasılığı. Bu iki boyut nedeniyle Türkiye’nin politikası güvenlik perspektifinden yürütülmüştür. 
- “Demokratik Açılım” projesi Iraklı Kürtler arasında Türkiye’nin Kürt Sorunu’nu çözme konusunda attığı çok önemli bir adım olarak algılanmaktadır. Iraklı Kürtlerin bu projenin içeriği ve uygulanması konusunda daha güçlü beklentiler içinde olduğu görülmektedir. 
- Türkiye’nin Erbil’de başkonsolosluk açmasının hem sembolik hem de pratik bir önemi vardır. Bu açılardan bakıldığında Türkiye’nin bölgeye olan yaklaşımının değiştiğini ve ilişkiye verdiği önemi göstermektedir. Birçok ülkenin konsolosluk açtığı bir dönemde bölgeyle en güçlü ticari ilişkiye sahip ülke olan Türkiye’nin bir konsolosluk açması siyasi nedenlerle gecikmiş olsa önemli bir adımdır. 
- Türkiye’nin bölgeye yönelik ekonomik açılımı devam etmelidir. Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin bölgeye yönelik ilgisinin artırılması için çaba gösterilmelidir. Bölgeye daha çok yatırım yapılmalıdır. Böylece Türkiye’nin bölgedeki ekonomik etkinliği daha kalıcı olacaktır. 
- Türkiye’nin Iraklı Kürtlerle ekonomik ilişkilerini geliştirilmesi, güvenlik meselesindeki hassasiyetlerinin ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Türkiye’nin Kerkük’ün statüsü, PKK terör örgütüyle mücadelede işbirliği ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması konusundaki güvenlik kaygıları ortadan kalkmış değildir. Fakat bu güvenlik kaygıları, ilişkilerin geliştirilmesine yönelik girişimleri engellememelidir. 
- Bölgeye yönelik bir toplumsal ve kültürel politika geliştirilmelidir. İlişkilerin sadece ekonomi ve güvenlik alanlarıyla sınırlanması ilişkilerdeki kalıcılığı etkilemektedir. 
- Türkiye’nin güvenlik algılamaları Kürt Bölgesel Hükümeti (KBH) tarafından ciddiye alınmalıdır. KBH güvenlik güçlerinin Kandil Dağı’ndaki PKK terör örgütüne operasyon yapmasını beklemek ne kadar gerçek dışıysa, terörle mücadelede işbirliği yapılmadan kalıcı sonuçlara ulaşmayı beklemek de aynı ölçüde gerçek dışıdır. Bu nedenle KBH’nin Türkiye ile ciddi adımları içeren bir ortak güvenlik perspektifi oluşturma çabası geliştirmesi gereklidir. 
- KBH’nin Türkmenler konusundaki tutumunu değiştirmesi ikili ilişkilerde yararlı olacaktır. Türkmenler ile Kürtler arasındaki mevcut psikolojik bariyerlerin kırılması Türkiye’de bu konuyla ilgili endişeler duyan kesimleri rahatlatacaktır. 
-Bölge aydınlar arasındaki işbirliği mutlaka artırılmalıdır. Ortak sempozyum, panel, araştırma projeleri desteklenmeli, bilim adamları ortak çalışmaya özendirilmeli; ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki ilişkileri geliştirmek üzere üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, gazetecilerin ve entelektüellerin katılacağı ortak çalıştaylar düzenlenmelidir. 

Giriş 

Bu çalışma Türkiye ile Iraklı Kürtler arasında son dönemde gelişen ilişkileri konu almaktadır. Türkiye’de Kuzey Irak’a yönelik farklı algılar mevcuttur. Örneğin, bölgenin tamamen aşiretlerden oluştuğu, siyasi partilerin liderlerinin aşiret reisi olduğu gibi klişeler toplumun pek çok kesiminde ağır basmaktadır. Ayrıca, bölgenin toplumsal ve siyasal yapısı hakkında da yeterli değerlendirmenin olmadığı görülmektedir. 

Oysa Türkiye için her açıdan hayati öneme sahip olan Kürt Bölgesel Yönetimi (KBY), daha iyi tanınmalı ve anlaşılmalıdır. Bu nedenle, Kuzey Irak’ın sosyal ve siyasal yapısının ele alındığı çalışmayı tamamlayabilmek için son 2 yılda pek çok kez bölge ziyaret edilmiştir. Pek çok aydın, gazeteci, siyasetçi ve akademisyenle görüşülerek toplumsal ve siyasal dinamikler daha iyi anlaşılmaya çalışılmıştır. 

Saha araştırmalarında pek çok bulgu elde edilmiştir. Fakat bu raporu yazanların temel mantığı Türkiye ile Iraklı Kürtler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine duyulan ihtiyaç olduğundan Kuzey Irak’ın her boyutuna ayrıntısıyla değinilmemiş tir. Fakat çalışmalarda elde edilen bulgular bundan sonraki başka raporlarda farklı konu başlıkları altında incelenecektir. Elinizdeki rapor, KBY’yi biraz daha iyi tanımak, toplumsal ve siyasal dinamiklere ilişkin güncel bazı veriler sunmak ve Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunmak üzere yazılmıştır. 

Bu raporun hazırlanmasında yazarların yanı sıra bölgede saha çalışması yapılması sürecinde birçok kişinin emeği geçmiştir. Bu kişiler arasında Kürt Bölgesel Yönetimi Milli Eğitim Bakanı Sayın Sefin Dizayi’ye, TRT Türk Irak Sorumlusu Çetiner Çetin’e, gazeteciler Rebvar Kerim, Asos Hardi, Azad Çalak, Cemal Hüseyin, Reva Hacı ve Şalav Fatah’a, Dohuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Bayar Sadettin Mustafa’ya, Araştırmacılar Selen Tonkuş Kerim ve Agit Hurşit Zaher’e teşekkür etmek istiyoruz. Raporun birçok eksikliği olduğunu biliyoruz ancak, bu kadar geniş bir konuyu tek bir çalışmaya sığdırmak yerine farklı konu başlıklarında ele alacağımız için bunu bir ilk olarak kabul edilmesi yararlı olacaktır. 

1. Kuzey Irak’ta Toplumsal Yapı Dünyanın her yerinde olduğu gibi Kuzey Irak’ta da toplum hızlı bir farklılaşma yaşamaktadır. 
20. Yüzyılda yaşadığı ekonomik ve siyasal dönüşüme paralel olarak ciddi ölçüde şehirleşmenin yaşandığı bölgede nüfus hızlı bir biçimde artmaktadır. Bu nüfus artışının bir kısmı bölgenin özellikle 1991’den sonra Saddam Hüseyin rejiminin baskısından kurtulmasıyla halkın güvenliğinin sağlanması ve zamanla istikrarlı bir yapıya kavuşmasının sonucudur. 1990’lı yıllarda bölgedeki iki büyük 
parti arasındaki çatışmaların sürdüğü dönemde dahi önceki on yıllarla karşılaştırıldığında (özellikle 1960 ve 70li yıllar) şehirleşme devam etmiştir. Ancak bölgenin siyasal ve ekonomik istikrarı asıl olarak 2003’ten sonra sağlanmıştır. ABD’nin Irak’ı işgali sırasında ve sonrasında Irak muhalefetinin içinde oynadığı rol ve ABD’nin Irak operasyonunda üstlendiği önemli görevlerle Iraklı Kürtler yeni Irak’ın siyasal yaşamında güç kazandıkça ekonomik gelirleri artmış bu da hayat standardının yükselmesine neden olmuştur. Buna ek olarak 
Irak’ın geri kalanındaki bölgelerde işgal sonrası yaşanan istikrarsızlıklardan kendisini uzak tutması bölgedeki doğal nüfus artışına ek olarak Irak’ın diğer vilayetlerinden de göç almasına neden olmuştur. Bu göçün içinde Sünni ve Şii Araplar arasındaki yoğun çatışmalardan ve kitlesel ölümler nedeniyle Bağdat ve civarından kaçan çok sayıda Arap bulunduğu gibi,1 Musul ve Bağdat’ta kendilerine yönelik saldırılardan kaçan Iraklı Hristiyanların da yer aldığı bilinmektedir.2 Bilindiği üzere tüm Irak’ta olduğu gibi Kuzey Irak’ta uzun 
süreden beri nüfus sayımı yapılamamaktadır. Fakat resmi rakamlara göre KBY sınırlarında yaşayan toplam nüfus 4,7 milyon kişidir. 

Bu sayının dağılımı şöyledir: Erbil 1.713.461, 
Süleymaniye 1.800.769, 
Dohuk 1.176.709.3 

Kuzey Irak denilince Türkiye’de akla bölgede sadece Kürtlerin yaşadığı gelmektedir. Oysa KBY sınırları içinde Kürtler büyük bir çoğunluğu 
oluşturmalarına rağmen Türkmen, Ezidi, Asuri-Keldaniler gibi irili ufaklı çok sayıda etnik grup yaşamaktadır. Bu nedenle bölgeye ilişkin bilgilerin artırılması için Kürtler dahil tüm gruplar hakkında özet bir bilgi sunulacaktır. 

1.1. Kürtler 

KBY içinde yukarıda aktarılan nüfusun büyük bir kısmının Kürt olduğu açıktır. Ancak Irak’taki tek Kürt nüfusu KBY ile sınırlı değildir. 

Yukarıda belirtilen nedenlerle ele alınmayacak olan Musul, Kerkük, Diyala gibi vilayetlerin dışında Kut ve Bağdat vilayetlerinde de Kürtler yaşamaktadır. Kürtçe’de 4 lehçe bulunmaktadır. Kuzey Irak’ta bu lehçelerden Aşağı Kırmançisi’nin alt bölümleri olan Behdinani ve Sorani daha çok kullanılmaktadır. İki lehçe arasında farklılıklar vardır. Bu fark, aslında mesafe uzadıkça artmaktadır. Fakat, iki ağızdan birini bilen birisinin diğerini tamamen anlamaması diye bir olgu yoktur. Bu konudaki farklılıkların aşılması için son dönemde KBH tarafından yürütülen faaliyetlerin olduğu ve tek bir yazı ve eğitim diline geçmek konusunda çalışmaların yapıldığı görülmektedir.4 

Kürtlerin toplumsal yapısı denilince akla gelen en önemli özelliklerden birisi aşiretler ve aşiretçiliktir. Bu konu öylesine yaygın bir hale gelmiştir ki; bütün Kürtlerin aşiretçi ya da aşiret üyesi olduğu, toplumun aşiret önderleri tarafından yönetildiği, bütün siyasetçilerin de birer aşiret reisi olduğu algısı yaygındır. Hatta bu algı, zaman zaman resmi açıklamalara da yansımaktadır. 

Kürtlerin arasındaki aşiretçilik olgusunun hala yaşadığını söylemek yanlış olmayacak-tır. Bugün hala bölgede çok sayıda önde gelen aşiret bulunmaktadır. Bölgenin en bilinen aşiretleri, Doski, Barvari, Barzani, Sindi, Rikani, Zebari, Goran, Herki, Surçi, Caf, Hamavand, Dizayi, Barzani, Hoşnav’dır. Burada adı zikredilmeyen irili ufaklı onlarca aşiret bulunduğu da unutulmamalıdır. Ancak, çalışma boyunca görüşmüş olduğumuz aşiret reislerinin çoğu daha çok toplumsal meselelerde rol oynadığını dile getirmişlerdir.5 

Daha çok KDP’nin güç tabanını oluşturan Duhok bölgesinde aşiretçiliğin diğer bölgeler göre daha güçlü olması nedeniyle aşiretler ile KDP arasındaki ilişkiler daha güçlü görünmektedir. KDP’nin lideri ve KBY Başkanı olan Mesut Barzani aynı zamanda bir aşiretin lideri olmasına rağmen özellikle son 20 yılda siyasi konumunu modernleştirilmiş bir milliyetçi liderliğe dönüştürmektedir. 

KBY sınırları içinde diğer bir etkin toplumsal olgu dindir. Bölgede yaşayan Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Sünni Müslüman’dır. Ancak Kürtler arasında çoğu KBY sınırları dışında yaşamak üzere Şii Müslümanlar da bulunmaktadır. Ayrıca Ezidilik, Kakailik ve Şebeklik gibi aralarında farklı dini kimlikler de barındıran topluluklar içinde Kürt olanlar da bulunmaktadır. İleride ele alınacağı için bu konu burada fazla irdelenmeyecektir. Fakat hemen belirtilmelidir ki; bu tartışmalı durumun nedenini aynı dini gruptan gelen insanların etnik kökenlerini ya da kimliklerini birbirinden farklı tanımlamaları olduğu söylenebilir. Yukarıda sayılan dini kimliklerden her birisi için bu kimliğe sahip olan bazı kişiler kendilerini Kürt olarak görmekte, bazıları ise ayrı bir etnik grup olduklarını varsaymaktadır. 

Sünni Müslüman Kürtlerin gündelik yaşamında ise din önemli bir yer tutmakta dır. Fakat din radikalleşmiş bir ideoloji değil, geleneksel değerlerin yapıtaşıdır. Bununla beraber 1990lı yıllardan başlamak üzere bölgede bazı aşırı dinci hareketlerin faaliyetlerini önlemek için siyasi güçler tedbir geliştirmeye başlamıştır. 

Bu tedbirin bugün çok daha etkin olduğu söylenebilir. Bölgede İslami partiler bulunmaktadır. 
Fakat bunlar arasında radikal eğilimler geçmişle karşılaştırıldığında önemli ölçüde zayıflamıştır. Siyasi partilere ilişkin bölümde aktarılacağı gibi bölgedeki İslami partiler yolsuzluk, gelir adaletsizliği, otoriter yapı gibi meseleler üzerinden siyaset yapmaktadır. 

Bölgede Nakşibendilik, Kadirilik ve Kesnezanilik gibi etkin bazı tarikatlar olmasına rağmen bunların gerek toplumsal gerekse siyasi alandaki rolleri zayıftır. 

1.2. Türkmenler 

KBY sınırları içinde Kürtlerden sonra ikinci büyük grubu Türkmenler oluşturmakta dır. Türkmenler KBY’nin 3 vilayetinde de yaşamasına 
rağmen büyük bir çoğunluğu Erbil vilayetindedir. Hatta birkaç yıl öncesine kadar Erbil şehrinin merkezi sayılan Kale bölgesinin büyük bir kısmında Türkmenlerin oturduğu bilinmektedir. Erbil’deki Türkmenlerin sayısı hakkında bir yorum yapabilmek güçtür. 
Ancak, Erbil’de girilen neredeyse 3-4 dükkanın birisinde Erbilli bir Türkmen’e rastlamak mümkündür. Şehrin ileri gelenleri arasında pek çok Türkmen ailesinin bulunmaktadır. Bunlar arasında ekonomik güce sahip olanlar da mevcuttur. 

1990lı yıllarda Türkmenlerin en güçlü siyasi örgütlenmesi olan Irak Türkmen Cephesi’nin merkezinin yer aldığı Erbil’de bugün çok sayıda küçük Türkmen partisi bulunmaktadır. ITC’nin işgalden sonraki ilk kurultayında partinin merkezini Kerkük’e taşıması sonucu ITC’nin bölgedeki siyasi etkinliği azalmıştır. Buna ek olarak, 1990lı yıllarda da bulunan ancak Irak’ın işgalinden sonra artan Kürtler ile Türkmenler arasındaki rekabet Türkmenlerin bölgede siyasi varlık göstermesini engellemektedir. 

KBY’de demokratikleşmenin artırılmaya çalışıldığı bir dönemde Türkmen siyasi örgütlerin bu şekilde sorun yaşaması bölgedeki demokratikleşme süreci açısından bir çelişkidir. Türkmenler ile Kürtlerin ekonomik alan dışında siyasi alandaki ilişkilerinin geliştirilmesi ise hem bölgedeki iç dinamiklere hem de Türkiye’nin KBY ile olan ilişkilerine olumlu bir katkı yapacaktır. 

1.3. Ezidiler 

Ezidilik tek tanrılı dinlerden önceki dönemlere dayanan bölgedeki en eski dinlerden birisidir. Ezidiler, başta Irak olmak üzere, Ermenistan, Rusya, Gürcistan, Suriye, Avrupa, ABD ve Türkiye (çok az miktarda)’de yaşamaktadır. Tüm Irak’taki Ezidi nüfusunun yaklaşık 650.000  700.000 civarında olduğu düşünülmektedir. 

KBY’de ise 150.000 civarında Ezidi yaşadığı ileri sürülmektedir.6 Ezidiler, bölgenin en eski halklarından birisidir. Ancak, Ezidilerin kimliği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. 
Bunlar arasında en kalabalık grup, Ezidilerin Kürt olduğunu savunan ve mevcut KBY ile iyi ilişkileri bulunan gruptur. İkinci büyük grup Ezidilerin ayrı bir etnik kökenden geldiğini, başka bir milletin parçası olmadığını savunan gruptur. Bunların kendisine ait bir siyasi kitlesi ve partisi vardır. Üçüncü grup ise Ezidilerin Arap kökenli olduğunu savunan ve Musul Araplarıyla işbirliği halindeki göreli olarak küçük gruptur. Ezidiler, etnik kökenleri konusunda kendi içlerinde ayrılığa düşseler de dinleri konusunda böyle bir ayrılığa sahip değillerdir. 

Kapalı bir yapıya sahip olan Ezidilerin dini uygulamaları o dönemden bu yana büyük ölçüde değişmeden devam etmiştir. Özellikle Kürt olduğunu iddia eden Ezidiler, Kürtlerin eski dininin Ezidilik olduğunu, zaman içinde Kürtlerin büyük bir kısmının Müslümanlaştığını, bir kısmının ise din değiştirmediğini ve bunların kendileri olduğunu savunurlar. Bunlar, kendilerini Ezidilik dinine inanan Kürtler 
olarak tanımlarlar. 

Ezidiliğin dini merkezi Bahadra, kutsal yerleri de Laleş’tir. Ezidilerin kararlarını ve halkın sosyal yaşamdaki kurallarını belirleyen dini önderlik aslında bir ruhani meclis tarafından yönetilmektedir. Ezidiler arasında da bazı aşiretler vardır, fakat bu aşiretler büyük ölçüde dini liderliğe bağlıdır. Ezidilerin KBY sınırları içinde kalan kısmının temsilcileri ile yapılan görüşmelerde KBY’de rahat oldukları ancak 
Ezidi nüfusunun büyük bir çoğunluğunu oluşturan kısmın Musul civarında yaşadığını onların ciddi sorunları olduğunu dile getirmektedir. 

1.4. Hıristiyanlar 

Irak’ta Hıristiyanlar ülkenin geneline yayılmış bir nüfusa sahiptir. İşgalden önce sayıları 1,5 milyonun üstünde olduğu tahmin edilen Hıristiyanların başta Musul, Bağdat, Kerkük, Dohuk ve Erbil’de yaşadıkları bilinmektedir. Fakat işgal sonrası şiddet olayları nedeniyle bugün Irak’taki Hıristiyan nüfusunun 600.000’e 
düştüğü tahmin edilmektedir. Özellikle son 3 yıldır Hıristiyanlara yönelik artan saldırılar nedeniyle çok sayıda kişinin yurtdışına kaçtığı, yurtdışına gidecek parası olmayanların ise Kuzey Irak’a gittiği görülmektedir. 

Irak’taki Hıristiyanlar birbirine geçmiş üç halktan oluşmaktadır. Bunların hepsine birlikte Aşuriler (Assyrians) denilir. Bu üç topluluktan Süryani ve Keldaniler günümüz itibarıyla Kuzey Irak’ta yaşamaktadır. Çoğu, KBH’nin kontrol ettiği alanlardadır. Buna karşılık Aturilerin çoğu Musul’da ve Bağdat’ta yaşamaktadır. Musul, Kerkük ve Bağdat’tan çok sayıda Keldani Kuzey Irak’a göçmektedir. 
İstatistiklere göre son beş yılda Irak’ın diğer bölgelerinden (orta ve güney Irak’tan) Kuzey Irak’a onbinlerce aile göç etmiştir. Hıristiyanların çoğunluğu, temelde tarım ile uğraşmaktadır. Bunun dışındaki kesim ise kamu veya özel sektörde ücretli olarak çalışmaktadır. 

Genellikle zengin oldukları söylenememekle birlikte son göçmenlerin göç koşulları kötü olduğundan fakir sayısının arttığı söylenebilir. 
Bölgede öteden beri yaşayan Hıristiyanların siyasi partileri de bulunmaktadır. Bunlar arasında güçlüleri Aşuri Demokratik Partisi, Aşuri Ulusal Partisi, Aturi-Keldani-Süryani Meclisi, Keldani Demokratik Partisi’dir. 

Pek çok Hıristiyan parti ve lider için KBY, Irak’ın geri kalanında karşılaşmış oldukları saldırılar nedeniyle “güvenli bir liman” olarak görülmektedir. Bulundukları mekanlarda sürekli saldırıya maruz kalan Hıristiyan topluluğu 
için bu nedenle her geçen gün daha önemli hale gelen Kuzey Irak’a çok ciddi bir göç başlamıştır. 

2. Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) Siyasal Yapısı 

Kuzey Irak’ta 1991’den bu yana yeni bir devletsi yapı ortaya çıkmıştır. Uluslararası literatürde zaman zaman quasistate7 olarak da geçen bu yapı 1991’de 36. Paralelin kuzeyinde “Güvenli Bölge” oluşturulmasından itibaren oluşmaya başlamıştır. Bölgede 1992 yılında yapılan seçimlerden sonra kurulan parlamento iç siyasi karışıklıklar, iki büyük parti arasındaki siyasi mücadele ve nihayetinde çıkan iç savaş nedeniyle işlemez hale gelmiştir. 

Ancak, önce çatışmanın 1998’de sona ermesi daha sonra da 2002’den itibaren KDP ve KYB arasındaki işbirliğinin etkisiyle siyasi yapıda önemli bir değişim süreci başlamıştır. Fakat Kuzey Irak’taki siyasi yapının bugünkü halini alması asıl olarak Irak’ın işgalinden sonra bölgenin yaşadığı dönüşümde aranmalıdır. 

Yeni Irak’ın federal bir devlete dönüşmesi, Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 1970 yılından beri belirsiz olan durumunu netliğe kavuşturmuştur. 2005 yılında yapılan bir referandumla kabul edilen yeni Irak anayasasıyla Irak’ın federal bir ülke olduğunun ilan edilmesinden sonra bu ülkedeki tek federal bölge Kürt Bölgesel Yönetimi’dir. Henüz kendi anayasasını kabul edememiş olsa bile 
temel hak ve yükümlülükleri Irak Anayasası tarafından belirlenen bölgenin siyasal yapısı ve sınırları konusundaki tartışmalar hala devam etmektedir. KBY, kendisini parlamenter bir sistem olarak tanımlamaktadır.8 4 yılda bir seçilen bir parlamentoya sahiptir. Ayrıca halk tarafından seçilen bir başkan bulunmaktadır. 
Iraklı Kürtler kendi bölgeleri için birkaç kez anayasa yazma girişiminde bulunduktan sonra nihai halini 2009 yılının yaz aylarında alan bir metin oluşturmuşlardır. Ancak, bu metnin henüz tam olarak kabul edilme süreci tamamlanmamıştır. Bu nedenle hala bölgenin siyasal yapısı hakkında net bir şey söylemek değildir. Fakat bu haliyle KBY, yasama ve yürütme arasındaki ilişkiler ve başkanın konumu ve yetkileri açısından yarı başkanlık sistemine daha çok benzemektedir. 

Bölgenin sınırları da ayrı bir tartışma konusudur. Mevcut haliyle KBY büyük ölçüde Duhok, Süleymaniye ve Erbil vilayetlerini kapsamaktadır. Irak’ın işgali sırasında yaşanan olaylar ve operasyonlar sonrasında Kürt güçlerin savaş öncesi sınırların dışına çıkarak bazı bölgeleri kontrol ettiği görülmüştür. Bu durum, Musul’un batısındaki Sincar ilçesinden Diyala’nın doğusundaki Hanekin ilçesine 
kadar uzanan bir hat üzerinde Musul, Duhok, Erbil, Kerkük, Süleymaniye, Selahattin ve Di-yala vilayetlerini kapsayan bir “tartışmalı bölgeler” durumu yaratmıştır. Bu bölgelerdeki temel sorun, il, ilçe, nahiye ve diğer ölçekteki yerleşim birimlerinin idari sınırları ve hangi vilayete ait olduklarıyla ilgili bir sorun gibi görünmektedir. Fakat bunun ötesinde bu sorun, merkezi hükümet ile bölgesel hükümet arasındaki yetki sorununu; farklı etnik ve mezhepsel grupların bir arada yaşama sorununu; anılan bölgedeki yer altı ve yerüstü zenginliklerini 
paylaşma sorununu ve partilerin siyasal rüştlerini ispatlama sorununu içinde barındıran son derece çetrefil bir meseledir. Konuyla ilgili BM özel bir grup kurmasına ve bu sorunu çözmek için çeşitli öneriler geliştirmesine rağmen sorunun çözülmesinde şu ana kadar önemli bir gelişme sağlanamamıştır.9 

ABD de dahil olmak üzere birçok devletin endişeyle izlediği bölgede gelecekte bir sorun çıkması ihtimalinin yüksek olduğu ve ülkeyi karmaşaya sürükleyebileceği ileri sürülmektedir.10 Bu nedenle, “tartışmalı bölgeler” sorunu Kuzey Irakta ki mevcut istikrara en önemli tehditlerden birisi olarak varlığını korumaktadır. 

Kuzey Irak’ta siyasetin ana aktörleri dünyanın her yerinde olduğu gibi siyasal partilerdir. Fakat özellikle muhalefet partileri bu durumun KBY için daha farklı olduğunu, partilerin sadece bir örgütlenme aracı olmadığını, devlet ve hükümet gibi hareket ettiğini ileri sürmektedir. Bu eleştiriyi kısmen bölgenin en güçlü 2 partisi olan KDP ve KYB’nin de kabul ettiği, bu nedenle hem partilerini hem de KBY’deki siyasal sistemi reforme etme çabası içinde olduklarını görülmektedir. 

2.1. Kürt Bölgesel Yönetiminde Siyasal Partiler 

Kuzey Irak’ta esas itibarıyla 5 büyük siyasi partiden söz etmek mümkündür. Bu partiler Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Gorran Hareketi (Değişim Hareketi), Kürdistan İslami Birliği (KİB) ve Kürdistan İslami Cemaati (KİC)’dir. 

2.1.1. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) 

16 Ağustos 1946’da İran’da kurulan İran Kürdistan Demokratik Partisi’ne paralel olarak Molla Mustafa Barzani’nin kurulmasına ön ayak olduğu Irak Kürdistan Demokratik Partisi bölgenin en köklü partisidir. İlk başkanı Molla Mustafa Barzani’dir. Molla Mustafa Barzani’nin ölümünden sonra KDP’yi bir süre oğulları İdris ve Mesut Barzani ortak yönetmiştir. İdris Barzani’nin 1987 yılında ölümünden beri partiyi bugün aynı zamanda KBY Başkanı görevini de yürüten Mesut Barzani yönetmektedir. KDP, milliyetçi ve muhafazakâr bir parti olarak tanımlanabilir. Ancak sahip olduğu değerleri ve dinamizmini şehirlere taşıya bildiği için modern bir karaktere de sahiptir. KDP, KBY içinde Duhok ve Erbil’de 
ayrıca, KBY dışında Musul vilayetinde güçlüdür. 

Buna karşılık, Süleymaniye ve Erbil’de daha az destekçisi olduğu söylenebilir. Hem 2009 KBY Bölgesel Parlamento seçiminde hem de 2010 Irak genel seçiminde önemli bir performans gösteren KDP’nin Kuzey Irak’taki partiler arasında en güçlü parti olduğu görülmektedir. 
1999 yılından itibaren bir Kongre yapmayan KDP 2010 yılı sonlarında uzun bir 
aradan sonra Kongresi’ni toplamıştır. Uzun hazırlıklardan sonra gerçekleşen Kongre’ye Irak’taki önde gelen siyasi figürlerin pek çoğu katılmıştır. 
Bu Kongre’de yeniden partinin genel başkanı seçilen Mesut Barzani’nin yanı sıra 
genel başkan yardımcılığına seçilen Neçirvan Barzani’nin partinin en önemli liderleri olduğu söylenebilir. Ayrıca, Mesrur Barzani, Fazıl Mirani ve Hoşyar Zebari gibi isimler KDP’nin en önemli liderleri arasında sayılabilir. 

2.1.2. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) 

1975 yılında KDP’den koparak oluşan KYB, uzun yıllar boyunca bölgedeki en önemli iki siyasi partiden birisi olmuştur. 

Partinin lideri aynı zamanda Irak Cumhurbaşkanlığını da yürüten Celal Talabani’dir. Süleymaniye merkezli bir parti olan KYB, 1996 yılında KDP ile 
yürüttüğü savaşta Erbil’i kaybedinceye kadar bu şehirde de son derece etkiliydi. Seçim sonuçları hala Erbil’de KYB’nin pek çok destekçisi bulunduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, son seçimde KYB’nin Erbil’de milletvekili çıkarmadaki başarısızlığı desteğinin az olmasına değil, seçim stratejisindeki hatalara bağlanmalıdır.11 Şehirli ve göreli olarak sosyal demokrat sayılabilecek bir parti olan KYB uzun bir süre boyunca Kuzey Irak’taki siyasi hareketlere düşünsel öncülük etmiş, halen yeni siyasi akımların en önemli doğuş yeri olan 
ve entelektüel zenginliği ile bölgenin düşünsel lokomotifi durumundaki Süleymaniye şehrindeki en büyük parti olmuştur. Fakat 2006 yılında partinin iki numaralı ismi Noşirvan Mustafa’nın KYB’den ayrılması ve 2007 yılından itibaren parti içi muhalefetin değişim istemesiyle birlikte KYB örgütsel sorunlar yaşamaya başlamıştır. Partinin politbürosundan bazı isimler de dahil olmak üzere önde gelen KYB’lilerin partide reform istemeleri aksi takdirde ayrılacaklarını belirtmeleri partide bir bunalım yaratsa da Talabani’nin devreye girmesiyle 
parti içinde sükûnet kısmen sağlanabilmiştir. Fakat 2009 yılında yapılan seçinde Gorran Hareketi’nin KYB’yi Süleymaniye’de yenmesi parti içi sorunları yeniden gündeme taşımıştır. Bunun üzerine 2010 yılında bir Kongre gerçekleştiren KYB’de göreli bir reform dönemi yaşanmıştır. Bugün KYB’nin Celal Talabani dışındaki en önemli isimleri, son Kongre’de en çok oyu alan Talabani’nin 
eşi Hero Ahmet, KBH’nin halihazırdaki başbakanı Barham Salih, parti teşkilatının önemli isimleri olan Kosrat Resul ve Molla Bahtiyar gibi figürlerdir. 

2010 yılındaki genel seçimle kısmi bir toparlanma yaşayan KYB’nin önümüzdeki dönemde nasıl bir geleceğe sahip olacağını belirleyen faktörlerden birisi de 10 Eylül 2011 tarihinde KBY’de yapılması kararlaştırılan Vilayet Meclisi seçimi olacaktır. 2003 sonrasındaki seçimlere aynı ittifak içinde giren KDP ve KYB’nin önümüzdeki seçimlere tek başlarına mı yoksa ittifakla mı gireceği hem bölge siyasetini hem de bu partilerin geleceğini yakından etkileyecektir. 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

23 Şubat 2020 Pazar

İranda Kürt Sorunu ve Üzerindeki Etkileri İran Türkiye ilişkileri. BÖLÜM 2

İranda Kürt Sorunu ve Üzerindeki Etkileri İran Türkiye ilişkileri. BÖLÜM 2




Türkiye'nin Iraklı Kürtlere ulaşma çabaları özellikle 1991 Körfez Savaşı'ndan sonra arttı.
Irak ordusunun Birleşik liderlerin koyduğu uluslararası bir koalisyon tarafından yenilmesiyle teşvik edildi Devletler, Iraklı Kürtler, Şiilerle birlikte Bağdat'a karşı ayaklandılar. Ancak Saddam Hüseyin’in ayaklanmayı bastırması şiddetliydi ve 1,5 milyon Iraklı Kürt'ü komşuya itti İran ve Türkiye. Bu operasyonların yıkıcı etkilerini önlemek için ve insani yardım sağlamak için BM Güvenlik Konseyi 688 sayılı kararı kabul etti.
Kürt nüfuslu bölgelerde uçuşa yasak bölgenin uygulanmasına zemin hazırladı
Irak ordusunun daha fazla saldırı yapmasını önlemek için. Türkiye, ekonomik
mülteciler tarafından uygulanan siyasi baskı, kararı destekledi ve Operasyona ev sahipliği yaptı ABD'nin Kürtleri savunma çabaları Konforu sağlayın.59 

Bu arada, Türkiye Iraklı Kürt lider Barzani ve Talabani ile görüştü.

Turgut Özal Eylül 1992'de Ankara'da. Ardından KDP ve KYB, Ankara, Türkiye ile ilişkilerini koordine edecek. Ayrıca, Türkiye KDP ve PUK, uluslararası temaslarını kolaylaştırmak için diplomatik pasaportlu liderler. Bunlara ek olarak,
Türkiye ile Irak arasındaki Habur sınır kapısı, KRI için cankurtaran haline geldi.60

    İronik olarak, Körfez Savaşı sonrası gelişmeler dahil olmak üzere Operasyon Konfor ve Türkiye ile Iraklı Kürt liderler arasında uzlaşma, Kürt özerk bölgesi. 688 sayılı karardan kısa süre sonra Irak hükümeti ve Kürt liderler, bu konuyu ele almak için birkaç tur sonuçsuz müzakere düzenledi özerklik. Sonunda Irak hükümeti tek taraflı olarak bölgeden çekildi.

Kürt yönetimini devralmaya. Kısa süre sonra, KDP ve KYB parlamentoyu tasarladı seçti ve kendi hükümetini kurdu.

    Irak Kürt partileriyle ilişkilerine rağmen, hem İran hem de Türkiye yapıldı
geleneksel güvenlik endişeleri nedeniyle KBY'nin ortaya çıkmasından endişe duymaktadır düşmanca bir kaleye dönüşebilecek bağımsız bir Kürt devleti olasılığı güçlerin bölgedeki İran ve Türkiye'nin çıkarlarını tehdit etme potansiyeli vardı. Iraklı Zaten karmaşık ilişkiler geliştirdiğine inanılan Kürt partileri
ABD ve İsrail istihbarat örgütleri her iki ülkedeki yetkilileri rahatsız etti. 

Bu nedenle, Irak’ın toprak bütünlüğüne her zaman destek verdi.

Bu durum. KDP ve KYB liderleri Türk ve İranlı kaygılarını gidermek için
bağımsız bir devlet değil, federal bir Irak içinde özerk bir bölgeye verdikleri destek. Irak Kürt partilerini etkilemek için zaten rekabet halinde olan İran ve Türkiye, diğeri, büyüyen Kürt varlığını kendi çıkarları. 

Böylece Ankara ve Tahran birbirlerinin faaliyetlerini titizlikle izlediler,
yanı sıra bölgedeki üçüncü taraflarınki gibi. İran, Irak'ın kuzeyindeki Türk 
askeri saldırılarını daha geniş jeostratejik olarak görüyordu ve jeo-ekonomik kaygılar, 61 algılanan tarihi çerçevesinde Kuzey Irak'ı ve  Kerkük'teki petrol rezervlerini kontrol etme tutkusu. Büyüyen enerjiye ek olarak talepleri, kalıcı bir milliyetçi söylem.


Kerkük ve Süleymaniye de dahil olmak üzere Osmanlı eyaleti Musul, İran'ın endişelerini alevlendirdi Türkiye'nin niyetleri konusunda. Bazı Türk yetkililerin,
güvenlik nedenleriyle Irak ve Türkiye arasındaki sınır ve içeride bir güvenlik bölgesi kurulması Irak, İran tarafındaki hisseleri artırdı.62

İran, özellikle Iraklı Kürtlere yaklaşan Türkiye'den, 1991 Körfez Savaşı. İran'ın bu yakınlaşma  konusundaki endişeleri çeşitli faktörlerden kaynaklandı.

Her şeyden önce bu, Irak'ın Kürtlerin hayatta kalmak için Tahran'a bağımlılığını azaltacak ve kendini dünyaya açma fırsatları. Gerçekten de İran’ın on yıllardır süren KDP ile ittifakı 1994'te Kürt iç savaşının patlak vermesiyle, ikincisinin kınandığı Tahran, KYB'yi aktif olarak destekleyerek Irak'ın işlerine müdahale ettiği için. Buna karşılık, İran ve KYB, KDP'yi Ankara ile işbirliğinden ciddi şekilde eleştirdi. Dolayısıyla Iraklı Kürt partiler kısmen Türkiye ve İran vekillerine dönüştü. 

   Daha sonra, KDP ve PUK, Dublin, Ankara ve Washington gibi batı şehirlerinde
ABD ve Türkiye'nin sponsorluğu ve İran'ı marjinalleştirmesi.63 Ayrıca,
Iraklı Kürtlerle uzlaşma yoluyla Türkiye güvenliğini ve istihbaratını sağlamlaştırdı
İran'ın algılanan Türklere ilişkin kaygılarını arttıran kuzey Irak'taki mevcudiyet
bölgeyi kontrol etme isteği. Türkiye'nin Türkmenlere ilgisinin artması
Türkiye'nin kuzey Irak'la ilgili tutkularının bir başka işareti. Bu arada Türkiye-İsrail ilişkileri 1990'ların ortalarında Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen stratejik bir ortaklığa dönüşen, İran’ın Türkiye'nin bölgeye katılımıyla ilgili endişelerini artırdı.64 Irak Kürdistanı'na artan Türk katılımına yanıt olarak ve İran Kürt muhalefetinin bu bölgeye yerleşen faaliyetleri, Tahran'ı artırdı KYB'ye siyasi ve lojistik desteği. Ayrıca İran silahlı kuvvetleri
sınır bölgelerinde bazı askeri önlemler. Ağustos 1996'da Devrim Muhafızları,
KYB ile ortaklık, Koy kasabası çevresindeki KDPI karargahına saldırdı
Sanjaq, sınırın 100 kilometre içinde. İran ayrıca Kürt Hizbullah'ı da destekledi.
kuzey Irak'ın Barzani tarafından kontrol edilen bölgelerinde KDP'ye karşı kaldıraç olarak aktifti.65

İran ve KYB'nin koordineli baskısıyla karşı karşıya kalan KDPI ve Komala
İran içindeki silahlı operasyonlarını durdurdu. Türkiye'nin İran’ın kuzey Irak’taki faaliyetlerine ilişkin bazı çekinceleri vardı.66 aksi takdirde Türk makamları, PKK'nın İran’ın müttefikleri aslında PKK ile İran arasındaki anlayışa dayanıyordu. Türkiye ayrıca PKK'nın Suriye, KYB ve İran'ın diğer müttefikleri tarafından desteklendiğinden emin bölgede. Ankara, İran nüfuzunun kuzey Irak üzerinden genişlemesini Suriye'nin Türkiye'nin Bağdat'la bağlarını kesmeye çalışması olarak. Arasında gelişen ilişkiler Tahran ve kuzey Irak'taki İslamcı partiler de Türkiye'yi rahatsız etti. Ankara sürekli İran'ın koruması altında bir Kürt devleti yetiştirmeye çalıştığı ve onu Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak.
Bir işbirliği kaynağı olarak Kürt sorunu (2003-2011) Kürtlerin etrafında dönen yaklaşık yirmi yıllık karşılıklı güvensizlik ve rekabetten sonra konu, İran ve Türkiye çıkarlarının Mart 2003 Amerikan arifesinde yakınsak olduğunu tespit etti
Irak'a müdahale. Her şeyden önce, Amerika'nın geleceğine yönelik niyetleri konusundaki belirsizlikler Irak Tahran ve Ankara'yı yaklaştırdı. Her iki ülke de
Birliğinin ana ortağı gibi görünen Iraklı Kürtlerin bağımsızlığının Devletler. Amerikan müdahalesinden önce, Türkiye her iki Kürtçe de bağımsızlık ve Irak'ta “kırmızı çizgiler” olarak bir federal rejim. Endişelerini gidermek için komşu ülkeler olan Kürtler, İran ve Türkiye'ye liderler ile birlikte heyetler gönderdi
Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan dahil Arap devletleri, güvende kalacakları için
Irak'a bağlı.67

   Irak'a sadakat güvencesine ve Amerikan'ın demokratik olduğunu iddia ediyor
Irak, Türkiye ve İran yaklaşmakta olan savaşı Pandora’nın kutusunun açılmasına benzettiler, sonuçları bunların Irak'ın komşuları tarafından paylaşılacaktı. Böylece, o zamanki Türk Başbakanı Abdullah Gül, Irak’ın komşularını gezerek savaşın önlenmesini istedi. Irak komşularının dışişleri bakanlarıyla bir dizi toplantı, 23 Ocak 2003 tarihinde İstanbul'da yapıldı. Bu toplantılar Irak’ın komşuları için bir platforma dönüştü Irak'ın toprak bütünlüğüne olan bağlılıklarını yineledi.
Her ne kadar Amerikan işgali ile ilgili benzer endişeleri paylaşsalar da Irak'ın, Ankara'nın ve Tahran'ın 'toprak bütünlüğü' Irak ve Iraklı Kürtler. Iraklı Kürt partileriyle derinleşen ilişkilerine rağmen 1990'ların başında, Türkiye bir federal rejimin kurulmasına acilen karşı çıktı ve KRG'nin resmileştirilmesi. 2005 Irak anayasası KBY'yi federal olarak tanıdı bölge; ancak Ankara Irak'ın kuzeyindeki yetkisini tanımak konusunda isteksizdi ve KRG'yi uzun süre göz ardı etti. Tahran’ın işgal altındaki Irak’a yönelik politikası daha karmaşıktı.

Kürt devletinin bağımsızlığına karşı çıkarken, İran tek bölgesel ülkeydi
Irak'taki federal rejimi destekledi. Dahası, siyasi bir ittifak kurmaya çalıştı
Iraklı Şiiler ve Kürtler arasında Tahran'a dost olacaktı. Türkiye'nin aksine,
KBY ile yıllarca yapılan yazışmaları reddeden İran, BKY. İran 2005 yılında Süleymaniye'deki Erbil'de ikinci bir konsolosluk açtı. İçinde Ayrıca, İran'daki Irak Kürt partilerinin bürolarının yanında, KBY bir ‘temsil açtı ofisi "2007 yılında Tahran'da Irak'ta Amerikan güçlerinin varlığı İran ve Türkleri azalttı Kuzey Irak'a yapılan müdahaleler ve istihbarat faaliyetlerini orada sınırlandırdı. Temmuz 2003'te, Amerikan birlikleri Süleymaniye'deki Türk Özel Kuvvetlerinin bir birimini gözaltına aldı. Amerikalılar ayrıca Ocak 2007'de Erbil'deki İran konsolosluğundaki İran istihbarat subaylarını tutukladı.
Böylece, Amerikan askeri varlığı ve Irak'ta bir federal sistemin kurulması
Irak Kürt partilerinin ve KBY'nin özerkliğini artırdı. Önceki tarzlarının aksine
İran ve Türkiye'ye yaklaşırken, KDP ve KYB İran'ı eleştirmek için cesaretlendirildi
Türkiye'nin bölgeye müdahaleleri ve Kürt meselesine yönelik politikaları. Dahası,
KBY, Kürt milliyetçi propaganda, yayın ve yayın merkezine dönüştü.
İran ve Türkiye'deki Kürtlerin geleceğine yönelik çok sayıda konferansa ev sahipliği yaptı, İran ve Türk Kürt muhalefetine katıldı.
Bu arada, her ikisi de Kandil dağlarında bulunan PKK ve PJAK, silahlı birliklerini artırdı Özellikle 2004'ten sonra İran ve Türkiye'ye saldırdı. 

   Ankara, PKK'nın Kuzey Irak'ı ziyaret etti ve ABD'nin buradaki 'terörist eylemleri' sona  erdirmemesi ni ve ilgisizliğini protesto etti.

Ancak işgalci ABD'nin Irak'taki komutanlığı, PKK faaliyetlerini kısıtlamak istemiyordu ve Kürdistan bölgesindeki İran Kürt grupları. 

Türk protestolarına yanıt olarak üçlü Irak, Türkiye ve ABD temsilcilerini içeren komite kuruldu Kasım 2007'de PKK'ya karşı alınan tedbirleri koordine etmek için. Benzer şekilde, Birleşik Devletler PJAK'ı Şubat 2008'de terör örgütü olarak belirlediler. 

Ancak, bunlar Alınan tedbirler, Amerikan politikaları üzerindeki İran ve Türk kaygılarını  etkili bir şekilde azaltmadı bölgede.

   Türkiye'de ve İran'da yeniden canlanan Kürt (PKK / PJAK) militanlığı PKK'yı ortak bir düşman yaptı her iki ülkenin. Amerikanın PKK ve PJAK ile savaşma konusundaki isteksizliği daha fazla işbirliğine yol açtı Ankara ve Tahran arasında. Temmuz 2004'te İran, PKK ve bağlı şirketlerinin terör örgütü. Her iki ülke Kandil Dağları'nı hedeflerken, Türk jetleri sahnelenen hava saldırıları ve İran topçuları PKK ve PJAK tarafından paylaşılan üsleri bombaladı.69 İran ve Türkiye ayrıca istihbarat paylaştı ve zaman zaman askeri operasyonlarını koordine etti
PKK'ya karşı. Örneğin, Ağustos ve Eylül 2007'de hem İran hem de Türkiye sahnelendi Kandil'de PKK üslerini bombalayan ara sıra saldırılar. Haziran 2008'de İran ve Türkiye tekrarladı eş güdümlü grevleri. Türk Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ kabul etti İran-Türkiye işbirliği 'istihbarat paylaşımı açısından ‘ayrılıkçılara karşı mücadelede' ve koordineli saldırıların planlanması. 70 Başbakan Erdoğan Irano-Türk'ü doğruladı PKK'ya karşı işbirliği ve halka karşı ortak askeri operasyonların sinyalini verdi İranlı ve Türk yetkililer kararlılıklarını sürekli yinelediler ve PKK ve PJAK'a karşı mücadelede işbirliği.72

Farklı çıkarlar ve 2011'den sonra çekişmenin canlanması Ankara ve Tahran arasında PKK'ya karşı doğrudan veya dolaylı işbirliği Konu yine Ağustos 2011'de yaşanan bir tartışma ile bir tartışma konusu oldu.
İran'ın önde gelenlerinden Murat Karayılan'ı tutukladığını iddia eden haberlere göre PKK rakamları. Türk ulusal yayın kuruluşu TRT, raporu İran'a atfederken
İranlı yetkililer ele geçirmeyi reddetti. Bu gizem bazı pazarlık spekülasyonlarına yol açtı PKK ile İran arasında Türk medyasında geniş yer buldu.73 

Bu arada, PKK Şemdinli, Hakkari'de bir dizi saldırı düzenledi. Militanlar ve güvenlik güçleri. 
Ardından Türkiye'de hükümet yanlısı medya başladı İran'ı, birçok yetkilinin de paylaştığı  PKK'ya verdiği desteği yenilediği için suçlamak.

Buna göre 2011 yılında PJAK ve İran arasındaki ateşkes Tahran'ı PKK'yı kullanmaya teşvik etti çıkarları ve zıt bölgesel politikalar nedeniyle Türkiye'ye karşı kaldıraç olarak iki ülke.

Türkiye'de Çözüm Süreci.,

İran ve Türkiye de Kürt sorununa yaklaşımlarında farklılıklar gösterdi. İran
Kürt muhalefetini, iktidardaki AK Parti hükümetini içerecek askeri tedbirler
Türkiye'de Kürt meselesine barışçıl bir çözüm yolunda çeşitli reformlar
sonunda PKK'nın silahsızlandırılmasına yol açar. 2009'un 'Kürt açılışı' daha sonra gelişti Ulusal Birlik ve Kardeşlik Projesine. Bu arada, Türk milli istihbaratı
örgütü MİT, Norveç'in Oslo kentinde önde gelen PKK figürleriyle bir dizi toplantı gerçekleştirdi. Şunlar ancak girişimler Ekim 2011'de yeniden canlanan PKK saldırıları nedeniyle durduruldu hükümet 2012 yılının sonlarında MİT tarafından diyalog halinde yürütülen bir 'çözüm süreci' başlattı.

Abdullah Öcalan, PKK'nın tutuklu lideri. BDP (Barış ve Demokrasi Partisi),
PKK'nın siyasi kolu olarak kabul edilen, bu sürece aracılık ederek Öcalan, Kandil'deki PKK liderliği ve Türk hükümeti arasında. Bu duruma göre,
PKK Mart 2013'te ateşkes ilan etti ve Türk toprağını zamanında bırakmayı kabul etti Bununla birlikte, çözüm sürecinin başlamasından iki yıl sonra PKK militanları
henüz geri çekilmemişti. Bunun yerine, hükümetin kurtardığı çözüm süreci, PKK bir kentsel gençlik milisleri (YDG-H) kurdu ve belirli şehirlerde sözde demokratik özerkliği kurumsallaştırarak, reaksiyon. Sonunda görüşmeler durduruldu ve PKK ile Türk güvenliği arasında çatışmalar kuvvetleri Temmuz 2015'te Ceylanpınar'da iki polis memurunun öldürülmesi ile yeniden başladı. Şanlı urfa ili. Müzakere sürecinin başarısız olmasının, Bununla birlikte, Türk yetkililer bazı bölgesel aktörlerin çözüm sürecini bozuyor ve İran da bunlardan biriydi. Buna göre, barışçıl bir durumda Türkiye'deki Kürt meselesine çözüm getiren İran, büyük bir Kürtçeye sahip tek ülke olacaktı nüfus politik ve kültürel haklarından yoksun bırakıldı. Dahası, değişen Kürtçe son yıllarda jeopolitik, Türkiye'de çözüm süreci de dahil olmak üzere artan güç ve Suriye Kürt hareketinin etkili bir aktör olarak ortaya çıkması o ülkenin kuzeyi nihayetinde İranlı Kürt azınlığı İran'daki Kürt sorununu daha da kötüleştirebilecek daha büyük haklar.77 2011 ateşkesine rağmen PJAK ve Tahran arasında İran, yaklaşık 4000 PKK militanının
Türkiye'den çekilmek İran Kürt muhalefetine katılabilir.78 Ayrıca, çözüm
Sürecin başarılı olduğu kanıtlandı, bölgedeki Kürtlerin çoğunun daha dostça olacağı varsayıldı.

İranlı yetkililere arasında 16. yüzyıl ittifakını hatırlatan Ankara'ya
Osmanlılar ve Kürtler Safevi İran'a karşı.79 Çözüm süreci böylelikle
Tahran'ın İran'daki Kürt sorunu üzerindeki potansiyel etkisinden dolayı tehdit ve mahrum etmek Bölgesel siyasette etkili bir enstrümanın Tahranı. 80
Dolayısıyla İran Türkiye'deki çözüm sürecine karşı temkinli davrandı. Ankara'da İranlı bir diplomat yaptığı açıklamada, ülkesinin  .81 

Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Araghchi İran'ın çekilme ile tedirginliğini dile getirdi PKK militanların ve ‘Sınırlarda bazı gelişmeler olduğunda ve kuvvetler hareket ettirilecek, kesinlikle merkezin rızasıyla gerçekleşmeleri gerekiyor
[Irak ve İran hükümetleri ”’ 82. 
   Ancak, Türk hükümeti Süreci kendi ulusal kapasitesi ile, meseleyi dışına getirmedi işleri gündemi. Ancak İran'ın kaygılarını gidermek için PKK lideri Murat Karayılan, PJAK ve İran arasındaki ateşkesin devam etmesi gerektiğini belirtti.83 Bununla birlikte, İran'ın PKK'ya silahlı mücadelesini sürdürmesi için daha fazla baskı yaptığını bildirdi

   Buna göre, Qasem dahil İran istihbarat yetkilileri Qods Force komutanı Suleimani, PKK'ya sunmak için Kandil'e birkaç ziyarette bulundu militanların geri çekilmesinin durdurulması karşılığında ağır silahlara liderlik ediyor. Böylece, PKK
meselesi Ankara ve Tahran arasında bir çekişme kaynağı olarak yeniden ortaya çıktı. 'Irak Kürdistanı' üzerindeki rekabetin yeniden canlanması Federal sistemin “konsolidasyonu” ve kuzeyde kurulan Kürt otoritesi Irak, 2010 yılına kadar Türkiye'nin KBY'ye yaklaşımını gözden geçirmesine yol açtı. 

   Türkiye'nin artan enerji talepleri ve Irak Kürdistanı'ndaki ticari çıkarlarının yanı sıra Bağdat ve Tahran'daki Şii egemen merkezi hükümet, Ankara'yı etkili bir şekilde zorladı KBY ile ilişkilerini gözden geçirmek. Ankara, Irak Kürtünü yeniden canlandırmak istedi yeni Kürt sorunu konusunda barışçıl çözüm stratejisine destek.85

Bu çerçevede, Türkiye ilk kez Mart 2010'da Erbil'de bir konsolosluk açtı.
O zamandan bu yana, Türkiye'nin KBY ile ekonomik ilişkileri önemli ölçüde artmıştır. Rağmen İran ile Iraklı Kürtler arasındaki köklü ilişkiler, Türkiye açısından İran'ı aştı ekonomik ilişkiler. 2013 yılında KBY ile Türkiye arasındaki toplam ticaret işlemleri yaklaşık 11 milyar ABD doları olurken, KBY-İran ticaret ilişkilerinin hacmi 6 milyar. Türkiye ile KBY arasındaki yakınlaşma enerji anlaşmasıyla sembolize edildi. Kürdistan bölgesinden petrol ihracatını kolaylaştırmak amacıyla Mart 2013'te imzaladı Buna göre, KBY yeni bir boru hattı kurdu.

Kerkük-Ceyhan hattı ve Türk kıyılarında Ceyhan petrol terminaline ulaştı
Akdeniz. İlk petrol Nisan 2014'te uluslararası pazarlara tedarik edildi. Yakında
Türkiye-KBY anlaşmasının açığa çıkarılmasından sonra İran, Irak Kürdistan hükümeti.

Türkiye KBY ile resmi ilişkiler kurduğu için, KDP’nin Ankara ile ilişkileri
önemli ölçüde arttı. Talabani’nin Türk yetkililerle pragmatik ilişkilerine rağmen, KYB İran'ın ana ortağı olarak kaldı. Kurucu üyesi Adel Murad'ın KYB, Türkiye'den ziyade İran'ın katılımına verdiği desteği açıkça dile getirdi (ve Suudi Arabistan) Irak işlerinde.87 Eylül 2013'te Irak'ta parlamento seçimlerinden sonra
Kürdistan, KYB, KYB'den ayrılan Goran'a kalelerini kaybetti. Bu arada,
Talabani'nin uzun süredir devam eden hastalığı, kısmen PUK, parti liderliği konusunda önde gelen isimler arasında şiddetli rekabeti ortaya çıkardı. Sonra,
İran'ın liderlik için KYB içi rekabete karıştığı ve KYB için bölgesel hükümette bir yer sağlamak.88 Hükümet sonunda Nisan 2014'ün sonlarında Nechirvan Barzani'nin öncülüğünde kuruldu.

Tahran ve Ankara ile ilişkileri arasındaki hassas dengeyi koruma konusunda çok dikkatli. Bu nedenle düzenli olarak Ankara, Erbil ve Tahran arasında gidip geldi. 

   Yine de, İran tarafından tartışmalı olarak desteklenen PUK ve Goran'ın hoşnutsuzluğu zaman zaman KDP / Barzani yönetimini zayıflatan siyasi krizler. Örneğin, Haziran 2015'te, Goran ve KYB'den bazı parlamenterler cumhur başkanlığını revize etmeye çalıştıklarında KRG ve KRI başkanının yetkisini kısıtlar. Ayrıca Erbil'deki İran konseyi Mesut Barzani'ye verilen teklifi desteklemek için ilgili oturumda görünüşte ortaya çıktı.89
Yeni bölgesel dinamikler ve Kürt sorunu Haziran 2014'te yüzüğe yeni bir oyuncu girdi. IŞİD (Irak İslam Devleti ve Şam), silahlı aşırılık yanlısı grup, ilk olarak Irak'ta El Kaide'nin bir dalı olarak ortaya çıktı ve Suriye'de büyüdü iç savaş yüzünden. Musul'u ele geçirdi, Türk konsolosluğuna baskın yaptı, diplomatları esir aldı iki ay boyunca Bağdat'a doğru yürüdü. Gergin ilişkilerin arka planına karşı ve Bağdat'taki merkezi hükümet arasında yer alan Mesut Barzani
KRI, Kürdistan Parlamentosundan bağımsızlık konusunda bir referandum hazırlamasını istedi. İran ifadeye güçlü tepki gösterdi ve KBY'yi bağımsızlık girişimlerine karşı uyardı, Barzani'yi oportünist olarak kınamak. Hüseyin Amirabdollahiyan, Dışişleri Bakan Yardımcısı Arap işlerinden sorumlu olan ‘İran, Irak'ın dağılmasına karşı çıkan Kürt liderler ”. Üst düzey İranlı yetkililer yineledi
İran'ın Irak'ın toprak bütünlüğünü korumanın önemi 90 

    Son olarak İran yanlısı vali Necmaddin Karim gibi önde gelen KYB rakamları da dahil olmak üzere Irak Kürdistanı , Barzani’nin referandum teklifine karşı çıktı.91  İran’ın güçlü tepkisi kısmen bağımsız bir Kürt devletine ilişkin geleneksel kaygılarından ve İran, Türkiye ve İsrail'in bir Kürdistan üzerinde daha fazla kaldıraç elde edeceğinden endişe ediyor Barzaniler hakimdir.

Türkiye, KBY'nin bağımsızlık çabalarına yönelik kararsız bir yaklaşım benimsemiştir. Hüseyin İktidardaki AK Parti sözcüsü Çelik, röportajda ‘Geçmişte bir bağımsız Kürt devleti [Türkiye ile] bir savaş sebebiydi, ama hiç kimsenin söyleme hakkı yok “Irak bölünmüşse ve bu kaçınılmazsa, [Iraklı Kürtler] kardeşlerimizdir” diye ekledi.92

Bu röportaj, Türkiye'nin KRG'ye karşı geleneksel muhalefetinde bir deniz değişikliği olarak yorumlanıyor bağımsızlık. Ancak, kısa bir süre sonra Çelik, sözlerini netleştirmek için bir açıklama yaptı. Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğünü koruma politikasını yineledi.93 

    KBY yetkilisi bağımsızlık için referandum yapmaktan söz etmeye devam ettiler. İran ısrarla Ancak bu girişimleri reddetti, Türkiye kararsız konumunu korudu Türk yetkililer sürekli olarak Irak'ın toprak bütünlüğüne olan bağlılıklarını dile getirdiler.

Ayrıca, IŞİD'in yükselişinin tehdit altında olmasına rağmen, Türkiye çok az destek sağlamıştır.

IŞİD Erbil ve Sinjar'a doğru yürürken KRG'ye gitti.94 

İran asıl olarak ortaya çıktı silah ve mühimmat sağlayarak KRG'nin IŞİD saldırılarına karşı destekçisi. Dahası, Qods Force'a bağlı İranlı subaylar koordinasyon için Irak ve Irak Kürdistanına akın etti İran ile İran arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunan askeri operasyonlar Bir süre sonra Türkiye, ABD'nin liderliğindeki IŞİD'le savaşmak için ABD liderliğindeki uluslararası koalisyona katıldı.

Ağustos 2014. Ayrıca, KBY ve Irak hükümeti ile koordineli olarak, Türkiye
Musul yakınlarındaki Bashiqa'da küçük bir askeri birlik kurdu.95

insanlar ve Kürt peşmerge güçleri. Ancak Bashiqa'daki Türk askeri varlığı
kısa süre sonra Ankara ile Irak merkez hükümeti arasında tartışmalara neden oldu. Türkiye'nin Sünni kabileleri ve politikacıları desteklemesine karşı duyarlı ve onu 'işgalci' olarak nitelendirdi.95 İran'ın kuzey Irak'taki hırslarıyla ilgili tarihsel kaygıları nedeniyle İran, Bağdat, Türklerin Başi'deki askeri varlığını kınadı.96

Bu arada Suriye'de 2011 yılındaki gösteriler sonrasında yaşanan kriz
Esad yönetimi Suriye Kürtlerini ön plana çıkardı. PYD (Demokratik Birlik Partisi),
PKK'nın Suriye şubesi Suriye'deki alternatif Kürt partilerini yenmeyi başardı ve
Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde 'kanton yönetimleri' kurduğu iddia edildi
Afrin, Kobane ve Jazira. Mart 2016'da, görünüşte diğer etnik gruplarla ortaklaşa
Suriye'nin kuzeyinde PYD, Rojava-Kuzey Demokratik Federal Sistemini ilan etti
Özerk bir yönetim olarak Suriye.97 

   Kürt özerkliğinin arttırılması, özellikle de kuzey Suriye'deki PKK'nın sponsorluğu,  geleneksel Türk ve İran kaygısını yeniden canlandırdı

Kürt devletinin olasılığı üzerine. Kürt faaliyetleriyle ilgilenmelerine rağmen
Rojava, Türkiye ve İran bu gelişmeyle ilgili politikalarını koordine edemediler
bölgesel farklılıkları ve güvensizlikleri nedeniyle. Ek olarak, geleneksel
İran ve Türkiye arasında Irak Kürdistanı ile ilgili rekabet kuzey Suriye.
Suriye'nin kuzeyi İran ile Türkiye arasında rekabet için yeni bir alana dönüştü
Kürt müttefikleri. KDP, Türkiye ile mutabık kalınarak Suriyeli Kürtlerin
muhalefete katılmak ve PYD'nin fiili bir federal bölge kurma girişimlerini kınamak, KYB, PYD ile sıcak ilişkilerini sürdürdü ve özerk kuruluşunu destekledi
bölgeler. Gerçekten de, KNC (Kürt Ulusal Konseyi),

Barzani yanlısı Kürt partilerini Suriye muhalefetine davet etti,
Türkiye ile koordinasyon. KNC ayrıca PYD tarafından ilan edilen federal sistemi de kınadı ve Mart 2016'daki müttefikleri.98 

PYD'ye gelince, karmaşık bir ilişki geliştirdi Esad yönetimi ve müttefikleri, İran ve Rusya ile. Arasındaki yakın ilişkiler göz önüne alındığında İran ve KYB, PKK ve PYD, Türkiye PYD'nin birleşme girişiminden rahatsız oldu IŞİD'e karşı savaşmak ve uzanan bir koridor yapmak için üç bitişik olmayan kanton Afrin'den Irak sınırına, Türkiye'nin hemen güneyinde ve PYD bildirimi. Bitişik PYD kontrolündeki bir Kürt'ün ortaya çıkmasını önlemek için koridorda, Türk Silahlı Kuvvetleri, Özgür Suriye Ordusu birlikleri ile birlikte Suriye'nin kuzeyinde girdi Ağustos 2016'da görünüşte DAEŞ ile savaşmak için. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde İran, Türkleri müdahale. 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bahram Ghasemi, ‘ Mücadele terörizm ve bölgede istikrarın ve  güvenliğin sağlanması için çaba gösterilmesi ... ve bölgesel bütünlüğün ihlali ve başka bir ülkenin  egemenliği ”. ArmyTürk Ordusu derhal Suriye'deki askeri Operasyonları Son vermelidir '. 99

Sonuç

İran'daki Kürt sorununun tarihi, modernin kuruluşuna dayanmaktadır.
1920'lerde devlet. Kürt halkının politik istekleri zaman zaman döndü
İran'ın güvenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden militan hareketlere dönüştü. Tahran Kürt militanlığını tarihin çeşitli noktalarında 'başarıyla' bastırdı ve etkin bir şekilde kullandı dış politikasında 'Kürt kartı'. Devrimden sonra kurulan İslam Cumhuriyeti Kürt sorunuyla da karşı karşıya kaldı. Sıkıntılı tedbirleri “ortak Kürtler” i elektrik çevrelerine dahil eden Tahran, Kürt sorununun üstesinden 1990'lar. Ancak 2000'lerin başında ortaya çıkan Kürt etno-milliyetçiliği devam etti İran'a meydan okumak için. Kürt militanlığı, 10 yıl içinde
PJAK. Sonuç olarak, neredeyse bir asırlık askeri tedbirler ve kapsayıcı Aryanistten sonra veya İslami söylemlerde Kürt sorunu İran'da önemli bir güvenlik meselesi olmaya devam ediyor.

Sonuç olarak, klasik güvenlik temelli yaklaşımlar İranlıları etkilemeye devam etti
Kürt meselesine ilişkin politikaların yanı sıra komşu ülkelerle olan ilişkileri
Türkiye dahil. Türkiye, Türkiye ile yeni gelişen ilişkilerini sürdürmesine rağmen,
KBY, barış ve çözüm çabaları sonuçsuz kaldı ve askeri savaş kullanımı
Kürt militanlığıyla mücadeleye yönelik önlemler ve güvenlik politikaları yeniden gözden geçirildi.

21. yüzyılın başında, uluslararası parametreleri şekillendirmek için yeni parametreler ön plana çıktı Kürt meselesiyle ilgili politika. İlk olarak, Irak'taki milliyetçi rejimin yerini aldı federal bir hükümet tarafından. Buna karşılık Iraklı Kürtler, yarı bağımsız bir devlet haline gelir. 

Güvenlik kaygılarının yanı sıra, bölgesel aktörler politikalarını, özellikle Türk ve İran girişimlerini  şekillendirmeye başladılar.,

KBY ile ekonomik bağlar geliştirmek. Siyasi oyuna yeni oyuncular da katıldı. İçinde bölge ülkelerindeki köklü Kürt partilerine ek olarak yeni siyasi-militan
IŞİD veya PYD gibi hareketler bölgesel politikadaki rollerini oynamaya istekli. En sonunda, komşu ülkeler arasındaki karmaşık ilişkiler göz önüne alındığında, Kürt sorunu Ankara-Tahran etkileşimlerinin gündeminde önemli bir konu haline geldi. Dolayısıyla, Kürt sorunu, İran ve Türkiye de dahil olmak üzere bir dizi bölgesel konuda farklılıklar ekonomik ve politik ilişkilerini genişletmeye devam etti.

Yine de Kürt sorunu uzun yıllar İran-Türkiye ilişkilerini derinden etkiledi.
Hem güvenlik endişelerine neden oldu hem de klasik içinde bir çekişme kaynağı oldu uluslararası ilişkiler parametreleri ve zaman zaman işbirliği için bir neden olmuştur komşular arasında. İki ülke Kürt meselesini görmeye devam etmesine rağmen bir güvenlik meselesi olarak ve Kürtlerin kendi ulusal güvenliklerine bir tehdit olarak özerklik için teklif vermesi, Ankara’nın ve Tahran’ın rekabet eden bölgesel vizyonları ve çıkarları Kürt meselesiyle ilgili koordineli ve tutarlı bölgesel politikaların benimsenmesi. İçinde onların rekabeti bölgedeki Kürt hareketlerinin parçalanmasına yol açtı, ve bölgesel bloklar arasında aralarında rekabet etmek.

Açıklama bildirimi Yazar tarafından herhangi bir potansiyel çıkar çatışması bildirilmemiştir.

DİPNOTLAR;

1 Bkz. Abdurrahman Qasimlo, İran Kürdistanı (İstanbul: Belge, 1991), 27.
2Kaveh Bayat, ‘İran ve Kürt Sorunu’, Ortadoğu Raporu, no.247, (2008 Yaz), 29.
© 2017 İngiliz Ortadoğu Araştırmaları Derneği
İLETİŞİM Bayram Sinkaya bsinkaya@ybu.edu.tr
İngiliz Ortadoğu Araştırmaları Dergisi
2018, Cilt. 45, No. 5, 840–859
3 Robert W. Olson, Kürt Sorunu ve Türkiye-İran İlişkileri: I. Dünya Savaşı'ndan 1998'e (Costa Mesa, CA: Mazda, 1998).
4 Akın Ünver, “Schrödinger Kürtleri: Sınır Değişen Çağda Ulusötesi Kürt Jeopolitiği”, Uluslararası Dergi
İşler, 69 (2) (İlkbahar / Yaz 2016).
5 Kerim Yıldız ve Tanyel B. Taysi, İran'daki Kürtler: Geçmiş, Bugün ve Gelecek (Londra: Pluto Press, 2007), 1-10; Abbas
Vali, 'Rojhelat'ta Kürt Toplumu ve Politika Üzerine Düşünceler', Kürt Meseleleri: Robert W. Olson, Onur Yazısı, ed.
M.M. Gunter (Costa Mesa, CA: Mazda, 2016), 283-314; Soheila Ghaderi-Mameli, 'İslam Cumhuriyeti'ndeki Kürtler: Anket',
Shia Power: Bir Sonraki Hedef İran ?, eds. Michel Korinman ve John Laughland (V. Mitchell Academic, 2007), 251-63.
6 Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler: Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler (çev. A. Dursunoğlu) (İstanbul: Ağaç, 2014), 19.
7 Abbas Vali, İran'da Kürtler ve Devlet: Kürt Kimliğinin Oluşturulması (New York: I.B. Tauris, 2011).
8 David McDowal, Kürtlerin Modern Tarihi (New York: I.B. Tauris, 2007), 249-61.
9 Hamidreza Jalaeipour, “1978-88 Yıllarında Kürt Hareketinin Yükselişi ve Düşüşü”, Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi,
   1 (2) (2011 İlkbaharı), 93; Benjamin Smith, ‘Arazi ve İsyan: Karşılaştırmalı Perspektifte Kürt Ayrılıkçılığı ', 2009, 18.
    https://www.kurdipedia.org/documents/88423/0001.PDF adresinde bulunabilir.
10 Jaeipour, 'Kürt Hareketinin Yükselişi ve Düşüşü', 93–4.
11 Martin van Bruinessen, "İran ve Irak Arasındaki Kürtler", Ortadoğu Raporu, 141 (Temmuz-Ağustos 1986), 20; Charles G. MacDonald, Gulf Körfez Savaşının Irak ve İran Kürtleri Üzerindeki Etkisi ’, Ortadoğu Çağdaş Araştırması, 7 (1982-1983), 268
12 Kamal Nazer Yasin, 'İran Kürdistanı: Kaynama Kazanı', ISN Ağı, 12 Kasım 2007, https://www.isn.ethz.ch/Sayısal-Kütüphane / Makaleler / Detay /? Ots777 = 4888caa0-b3db-1461-98b9-e20e7b9c13d4 & Ing = tr & id = 53697
13 Bayat, “İran ve Kürt Sorunu”, 33; Jalaeipour, “Kürt Hareketinin Yükselişi ve Düşüşü”, 91; McDowal, Modern Kürtlerin Tarihi, 270; Martin van Bruinessen, 'Kürdistan'da Din', Uluslararası Kürt Araştırmaları Dergisi 4 (1/2) (1991), 3-4.
14 Najmeh Bozorgmehr, “İranlı Kürtler yaşam ilerledikçe Şii ile birlikte yaşamak istiyorlar”, Financial Times, 3 Aralık 2014.
15 Tahran'da anonimlik koşulu üzerine konuşan Kürt meselesinde uzmanlarla yapılan görüşmeler, Eylül 2013.
16 Geoffrey F. Gresh, 'Küreselleşme Çağında İran Kürtleri', İran ve Kafkaslar, 13 (2009), 187-96.
17 Vali, 'Rojhelat'ta Kürt Toplumu ve Politika Üzerine Düşünceler', 310–13.
18 Chris Zambelis, 'İran Kürdistanı'nda İsyanın Arkasındaki Faktörler', CTC Sentinel, 4 (3) (Mart 2011), 18-21.
19 Yasin, 'İran Kürdistanı: Kaynayan bir kazan'.
20 Jonathan Spyer, “İran Irak Kürdistanı'na sınır ötesi”, Kudüs Postası, 20 Temmuz 2011.
21 Zambelis, 'İsyanın Arkasındaki Faktörler', 18-21; Bruinessen, 'İran ve Irak Arasındaki Kürtler', 14.
22 Örneğin, KDPI Genel Sekreteri Mostafa Hejri, 16 Haziran 2006'da Paris'te düzenlenen uluslararası bir sempozyuma katıldı, uluslararası topluluğa Islamic İslam Cumhuriyeti’nin tamamen ve barışçıl şekilde kaldırılmasını ’istedi.
 https://www.institutkurde.org/en/conferences/which_way_is_iran_going/Mustafa+HEJRI.html adresinden ulaşılabilir [10 erişildi Haziran 2015].
23 'Vikipedi: Kızılay İran için silah kaçakçılığı yaptı', Ynet News, 29 Kasım 2010, https://www.ynetnews.com/articles/
     0,7340, L-3991099,00.html
24 Seymour M. Hersh, Next Bir Sonraki Kanun: Hasarlı Bir Yönetim İran'a Daha Az Saldırıya mı Daha Fazlası Mı? ”The New Yorker, 27 Haziran
     2006; Seymour M. Hersh, 'Savaş Alanını Hazırlamak: Bush Yönetimi İran'a karşı gizli hamlelerini artırıyor',
     New Yorker, 7 Temmuz 2008.
25 Muhammed Sahimi, 'İran'da Ayrılıkçı Grupları Desteklemeyi Durdur', Anti-War.com, 15 Ekim 2012, 
     https: //orijinal.antiwar.com/muhammed-sahimi/2012/10/14 / durdurmak destekleyen bölücü grupları in iran /; Mohammad Sahimi, ‘Ahzab-e Kord-e
     İran: Az Ettehad ba Esrail ve Saddam Hüseyin ta Tajzeye Talebei ’, Gooya, 8 Dey 1392, 
     https://news.gooya.com/politics/arşivler / 2013/12 / 172844.php.
26 ‘Federalizm İran'daki Çözümdür: Kürt PDKI, Komala Taraflarının Ortak Anlaşması ', Ekurd Daily, 13 Eylül 2012, 
     https://ekurd.net/mismas/articles/misc2012/9/irankurd882.htm.
27 Bayat, ‘İran ve Kürt Sorunu’nda alıntı, 35.
28 Walter Posch, 'Diğer Aryanlar ve Müslüman Kardeşler: Kürtlerin İran Anlatıları', 2013,   https://www.academia.edu/25506135/Fellow_Aryans_and_Muslim_brothers_Iranian_narratives_on_the_Kurds
29 Jaeipour, 'Kürt Hareketinin Yükselişi ve Düşüşü', 99.
30 Kürt muhalefetiyle mücadele stratejisinin bir parçası olarak İran, toprakları nın dışında bile parti liderlerine suikast düzenledi. İran ajanları Temmuz 1989'da Avusturya, Viyana'da KDPI lideri Ghassemlou'ya suikast düzenledi. Halefi Sadegh Sharafkandi de Eylül 1992'de Almanya'nın Berlin kentinde suikast düzenledi. Muhalefet güçleri 1990'ların başından beri yaklaşık 300 Kürt'ün
aktivistler Kuzey Irak'taki İran istihbaratı tarafından öldürüldü. ‘İranlı Kürt partileri Tahran'ı kitlesel suçlamakla suçladı suikastlar ’, Rudaw, 14 Aralık 2014.
31 Vali, 'Rojhelat'ta Kürt Toplumu ve Politika Üzerine Düşünceler', 297–9.
32 Bayat, ‘İran ve Kürt Sorunu’, 34; Jacques Neriah, ‘Kürdistan: Türkiye, Irak ve Türkiye arasındaki Bir Sonraki Parlama Noktası Suriye İsyanı ’, Kudüs Halkla İlişkiler Merkezi, Ağustos 2012, 16.
33 'İran Kürtleri Reformcu Cepheyi Kurdu', Turkish Daily News, 3 Ocak 2006. 
     https://www.institutkurde.org/tr/bilgi / iran-kürtlerin-form-reformist-ön-1136281758.html;    
     Fuad Haqiqi, ‘Kürt Birleşik Cephesi İran’da Büyümeyi Umuyor Yeni Başkan ’, Rudaw, 28 Temmuz 2013, 
     https://rudaw.net/english/middleeast/iran/28072013.  adresinden erişildi.
34 Fuad Haqiqi, 'Kürt Parlamentosu İran Parlamentosunda Kayıp Kaldı', Rudaw, 2 Ocak 2014, 
     https://rudaw.net/english/OrtaDoğu/iran/02012014.
35 Zambelis, 'İsyanın Arkasındaki Faktörler', 18-21.
36 İran: Kürt Bölgelerinde İfade ve Örgütlenme Özgürlüğü ', İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ocak 2009.
37 İran: Güvenlik Kuvvetleri Kürt Protestocuları Öldürdü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, 11 Ağustos 2005, 
     https://www.hrw.org/news/2005/08/10/iran-güvenlik-kuvvetleri-öldürme-kürtçe-protestocular
38  Nazila Fathi, “İran Silahlı Mücadeleyle Suçlanan Kürt Aktivisti Yürütüyor”, New York Times, 11 Kasım 2009;
     Neriah, 'Kürdistan: Bir Sonraki Parlama Noktası', 17.
39 Buddad Bordbar, 'İranlı Kürtler Rouhani'yi hayal kırıklığına uğrattı', Al Monitor, 23 Aralık 2013; Rouhani sözlerini tutmadı
     to Kürtler: Kürt Milletvekili ', K24 News, 12 Aralık 2016, https://www.kurdistan24.net/en/news/bcc06f23-4feb-4045-83dddfb393d5d503/ Rouhani-değildi-keep-onun-sözler-Kürtlere.
40 İran Cumhurbaşkanı Kürt şehirlerini ziyaret etti, Basnews, 31 Mayıs 2016, https://www.basnews.com/index.php/en/news/orta doğu/279009
41 Kemal Kirişçi ve Gareth Winrow, Kürt Sorunu ve Türkiye: Uluslar Arası Etnik Çatışma Örneği
    (Abingdon: Frank Cass, 1997); Metin Heper, Türkiye'de Devlet ve Kürtler: Asimilasyon Sorunu (New York:
    Palgrave Macmillan, 2007).
42 Kerim Yıldız, Türkiye'deki Kürtler: AB'ye Katılım ve İnsan Hakları (Londra: Pluto Press, 2005).
43 Görmek, Sessiz Devrim: Türkiye'nin Demokratik Değişim ve Dönüşüm Envanteri 2002–2013, Türkiye Cumhuriyeti, Başbakan
     Bakanlık, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, Ankara, 2013.
44 Bereketli, 'İran ve Irak Arasındaki Kürtler', 26.
45 Karabekir Akkoyunlu, “Türkiye’nin İran Muhakemesi: Hassas Bir Dengeleme Yasası”, Başka Bir İmparatorluk'ta mı? Türkiye'nin dış politikası
    yeni yüzyılda ed. A. Kadıoğlu, M. Karlı ve K. Öktem (İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2012), 4-8, 16-20.
46 Jasar Haghpanah, Kordha ve Seyasete Khareje-ye Jomhour-e Eslame-ye İran (Tahran: Moessese-ye Abrar, 1387), 148;
    Turgut Tülümen, İran Devrimi Hatıraları, (İstanbul: Boğaziçi Yay, 1998), 77–8.
47 Özgür Bilge, ‘PDK (KDP) ile Türk Devletinin Birafiroş-Birakujîli İttifaki’, Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi, 18 Aralık 2013, 
     https://www.lekolin.net/haber-3837-PDK-KDP-ILE-TURK-DEVLETININ -BIRAFIROS -BIRA KUJILI-ITTIFA KI.html   (erişim tarihi 25 Aralık 2014).
48 Nihat Ali Özcan, ‘İran’ın Türkiye Politikasında Ucuz Ama Etkili Bir Manivela: PKK’, Avrasya Dosyası, 5 (3) (1999 Sonbahar), 333-6.
49 Süha Bölükbaşı, Türkiye ve Yakınındaki Ortadoğu (Ankara: Dış Politika Enstitüsü, 1992), 29-30.
50 Atay Akdevelioğlu ve Ömer Kürkçüoğlu, ‘İran’la İliskiler’, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar,
     Belgeler, Yorumlar, ed. Baskın Oran, cilt. II (İstanbul: İletişim Yay., 2001), 582.
51 Michael M. Gunter, 'Türkiye ve İran Kürdistan'da Karşılaşıyor', Orta Doğu Üç Aylık, Mart 1998, 33-40.
52 ‘İran Operasyonunu MGK durdurdu ’, Aksiyon, 19 Şubat 2007.
53 Haghpanah, Kordha ve Seyasete Khareje-ye Jomhour-e Eslame, 177.
54 Gunter, 'Türkiye ve İran Kürdistan'da Karşılaşıyor', 33-40.
55 'İran, Askeri Saldırı Altı Öldürdükten Sonra Türkiye'yi tehdit ediyor', Washington Orta Doğu İşleri Raporu, Ağustos / Eylül 1996,
     https://www.wrmea.org/1996-august-september/issues-in-the-news.html
56 Bayram Sinkaya, “1990'larda Türkiye-İran İlişkileri ve İdeolojinin Rolü”, Algılar, 10, no.1 (2005), 8-11.
57 Aşeshir Pasang, 'Kordha-ye Irak dar Jang-e İran ve Irak', 11 Mehr 1391, 
     https://ardeshir58.persianblog.ir/post/468/.
58 Macdonald, 'Körfez Savaşının Etkisi', 264–6; Bruinesseen, 'İran ve Irak Arasındaki Kürtler', 14.
59 Baskın Oran, Kalkık Horoz: Çekiç Güç ve Kürt Devleti (Ankara: Bilgi, 1998).
60 Cengiz Çandar, Mezopotamya Expresi: Bir Tarih Yolculuğu (İstanbul: İletişim, 2012), 167-84.
61 Jahangir Karami, “Seyasete İran der Ghabale Kordestan-e Irak”, Pajouhashgahe Olum ve Maarefe Dafaa-ye Moghaddes, 12 Mehr 1388, 9.
62 Gunter, 'Türkiye ve İran Kürdistan'da Karşılaşıyor', 33-40.
63 Oran, Kalkik Horoz, 177–82.
64 Mehmood Sariolghalam, 'İsrail-Türk Askeri İşbirliği: İran Algı ve Cevapları', Siyasi ve
     Askeri Sosyoloji, 29 (Kış 2001), 293-304; Bülent Aras, Doksanlarda ies Türk-İsrail-İran ilişkileri:
     Orta Doğu ’, Orta Doğu Politikası, 7 (3) (2000), 151-64.
65 Haghpanah, Kordha ve Seyasete Khareje-ye Jomhour-e Eslame, 190.
66 Bölükbaşı, Türkiye ve Yakınındaki Ortadoğu 31–2.
67 'Türkiye, Irak Kürtleri ve İran: Kuzey Irak savaşı', The Economist, 20 Mayıs 2003.
68 Bayram Sinkaya, ‘Güvensizlik Kavramı İçinde İran-KRG İlişkileri ', ORSAM, 14 Temmuz 2015, 
     https://orsam.org.tr/index.php/İçerik/Analiz/4460?S=ORSAM%7Cenglish
69 Zambelis, 'İsyanın Arkasındaki Faktörler', 18.
70 İran’la Ortak Operasyon ’, Hürriyet, 6 Haziran 2008.
71 ‘Türk Premier Sinyalleri İran ile Ortak Operasyon ’, Türkçe Haftalık, 27 Eylül 2011.
72 ‘Türkiye ve İran “Kürt isyancılara karşı işbirliği yapıyor”, BBC News, 21 Ekim 2011.
73 Abdülkadir Selvi, ‘Yakalanan Karayılan Urumiye’ye Götürülmüş’, Yeni Şafak, 11 Ekim 2011.
74 Pınar Tremblay, ‘İran-Türkiye Kürtlere karşı savaş römorkörü ', Al-Monitor, 13 Aralık 2016.
75 Yıl Ensaroğlu, “Türkiye'nin Kürt Sorunu ve Barış Süreci”, Insight Türkiye, 15 (2) (2013), 7-17.
76 Michael M. Gunter, TurkeyTürkiye'deki Kürt Sorunu: Kareye Bir mi? ’Türkiye Politikası Üç Aylık, 14 (4) (2016 Kış), 77–86;
     Galip Dalay, 'Türkiye'nin Eşiğinde Kürt Süreci mi', Al Jazeera Araştırma Merkezi, 15 Eylül 2015.
77 Frafra Bengio, Iran İran'da Kürt Uyanışı ’, Haaretz, 26 Ekim 2012.
78 Wladimir van Wilgenburg, “İran'ın PKK-Türkiye barış sürecini bozma nedenleri var”, Al-Monitor, 1 Mayıs 2013.
79 Ünver, ‘Schrödinger’in Kürtleri’, 68–9.
80 İran’dan Türkiye’ye “Kürt Sorunu” Oyunu! ”, Timetürk, 15 Kasım 2013.
81 İran: PKK’lıların ölüme almıyoruz, dirisini de almayız ’, Milliyet, 25 Nisan 2013.
82 'İran'ın Ankara Suriye bakan yardımcısı, PKK görüşmeleri', Hürriyet Daily News, 23 Mayıs 2013.
83 Jake Hess, ‘İran“ Kürt Baharı ”nı bekliyor, El Cezire, 29 Haziran 2013.
84 Aslı Aydıntaşbaş, ‘İran’dan Kandil’e“ Çekilmeyin ”Baskısı”, Milliyet, 29 Nisan 2013; Melik Duvaklı, ‘İranla Kürt Satrancı’, Türkiye
     Gazetesi, 20 Kasım 2013.
85 Macar Charountaki, ‘Türk Dış Politikası ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’, Algılamalar, 17 (4) (Kış 2012), 185-208.
86 Daniel Dombey, “Türkiye kuzey Irak Kürtüyle enerji anlaşması kabul ediyor”, Financial Times, 13 Mayıs 2013.
87 'Zagros genelinde: Irak Kürdistanı'nda İran Etkisi', The Guardian, 21 Kasım 2013.
88 Kamal Chomani, "Türkiye, İran Irak Kürdistan siyasetini etkiliyor", Al-Monitor - Irak Nabzı, 22 Kasım 2013.
89 M. Salih Mustafa, 'İran'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki Rolü', El Cezire Araştırma Merkezi, 20 Nisan 2016, 6.
90 Alex Vatanka, Iran İran Neden Bağımsız Kürdistandan Korkuyor ’, Ulusal Çıkar, 25 Temmuz 2014.
91 Kemal Chomani, 'Kürt bağımsızlığı için itmek Iraklı Kürtleri böler', Al-Monitor - Irak'ın Nabzı, 9 Temmuz 2014.
92 Daniel Bombey, ‘Türkiye Tarihi Vardiyada Kürt Devletini kabul etmeye hazır’, Financial Times, 27 Haziran 2014 ,.
93‘ Hüseyin Çelik’ten Kürdistan Açıklaması ’, Milliyet, 30 Haziran 2014.
94 Aslı Aydıntaşbaş, ‘Erbil Ankara’ya Kırgın’, Milliyet, 11 Eylül 2014.
95 Mohammad-Ali Dastmali, 'İran ve Türkiye: Irak ve Ortadoğu'da Rekabet', İran Diplomasisi, 14 Ekim 2016.
96 İran İran'ı Irak'ın Egemenliğini İhlal Etmeye Karşı Uyarıyor ', Fars Haber Ajansı, 24 Ekim 2016.
97 Suriye iç savaşı: Kürtler kuzeyde federal bölge ilan ediyor ”, El Cezire, 17 Mart 2016.
98 Wladimir van Wilgenburg, 'Suriye'deki Kürt Ulusal Konseyi, Kürt rakibinin federalizm ilanını kınadı', ARA News, 19 Mart 2016, 
     https://aranews.net/2016/03/kurdish-national-council-syria-condemns-federalism-declaration-kurdishrival/
99 ‘FM, Türkiye'nin Suriye'ye askeri müdahalesiyle ilgili endişelerini dile getiriyor ”, Mehr Haber Ajansı, 31 Ağustos 2016.


KAYNAK;
Erişim ve kullanım ile ilgili tüm Şartlar ve Koşullar şu adreste bulunabilir:

http://www.tandfonline.com/action/journalInformation?journalCode=cbjm20
İngiliz Ortadoğu Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1353-0194 (Yazdır) 1469-3542 (Çevrimiçi) Dergi ana sayfası: http://www.tandfonline.com/loi/cbjm20
Atıfta bulunmak için: Bayram Sinkaya (2018) İran'daki Kürt sorunu ve etkileri
-Türkiye ilişkileri üzerine tartışmalar, İngiliz Ortadoğu Araştırmaları Dergisi, 45: 5, 840-859, DOI:
10,1080 / 13530194.2017.1361315
Bu makaleye bağlantı vermek için: https://doi.org/10.1080/13530194.2017.1361315
Çevrimiçi yayın tarihi: 10 Ağu 2017.
Makalenizi bu dergiye gönderin
Crossmark verilerini görüntüleme
https://doi.org/10.1080/13530194.2017.1361315
İran'da Kürt Sorunu ve İran-Türkiye'ye Etkileri ilişkiler
Bayram Sinkaya
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Ankara, Türkiye

***