30 Haziran 2019 Pazar

17- 25 ARALIK OPERASYONU TBMM. KOMİSYON RAPORU BÖLÜM 17

17- 25 ARALIK OPERASYONU TBMM. KOMİSYON RAPORU BÖLÜM 17


4 ESKİ BAKANLA İLĞİLİ., İşte TBMM Soruşturma Komisyonu Raporu,


Komisyonumuz ekseriyetle, Anayasanın 6. maddesinde “… Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” 
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 20.01.2006 tarih ve 100 sayılı Genelgesinde “ … 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği'nin 17 Kasım 1997 tarih ve 9427/23887 sayılı yazısında da belirtildiği üzere; görevde bulunan 
veya görevinden ayrılan Başbakan ve bakanlar hakkında Bakanlar Kurulu'nun genel siyaseti veya Bakanlıkların görevleriyle ilgili olarak yapılan şikâyet ve 
ihbarların, ancak Anayasa'nın 100'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 107'nci maddelerine göre işleme tâbi tutulacağı, …” şeklindeki 
düzenlemeleri nazara alarak; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu ve emrinde çalışan Emniyet Organize Suçlar 
Şube Müdürlüğü tarafından yasaların hileli yollar denenerek aşılması suretiyle yetkisiz-hukuksuz olarak yürütülen soruşturma neticesinde 4 eski Bakan 
hakkında düzenledikleri rapor ve ekinde yer alan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ve teknik araçlarla takip sonucu elde edilen bulgular yok 
hükmünde mülahaza etmek suretiyle kendisine aksettirilen soruşturma evrakını bir ihbar mahiyetinde kabul ettiği ve bu düşünce ile tetkik ve tahkikata 
başlayarak yeniden usule uygun delil araştırması yaptığı ve ilgiliye atfedilen, “Rıza SARRAF’tan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi 
menfaatler karşılığında; a) Bu şahsın İran'a altın ihracatı yapması işlerinde imtiyaz sağladığı, b) Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia 
edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruşturmaları engelleyerek, altının Dubai'ye çıkışını sağlamaya çalıştığı” şeklindeki eylemlerin hiçbirisi Ekonomi 
Bakanlığının doğrudan görevleri arasında kabul edilecek hususlar olmayıp 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, 5237 sayılı TCK’nın 204. 
maddesinde tanımlanan resmî belgede sahtecilik ve 252. maddesindeki Rüşvet suçlarının yukarıda izah edildiği üzere unsurları itibariyle oluşmasına vücut 
vermeyeceği gibi yine zikredilen hukuka uygun olarak elde edilen deliller muvacehesinde kanıtlanamamıştır. 

Rıza SARRAF’tan temin edildiği iddia edilen haksız temin edilen menfaatler kapsamında ele alınan: 

Halk Bankası üzerinden yaptığı işlemlerde Rıza SARRAF´a kolaylık sağlandığı ve yine bankacılık işlemlerinde uygulanan yasal komisyon oranlarında indirim 
yapıldığı hususuna ilişkin olarak Halk Bankası Teftiş Kurulu tarafından yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen 22.01.2014 tarih ve 114006 sayılı rapora 
göre; 
“Rıza SARRAF´a ait firmaların ihracat işlemleri hakkında Halk Bankasına ibraz ettiği belgelerin kendi içinde tutarlı olduğu ve doğruluğunun Gümrük ve Ticaret 
Bakanlığının resmi internet sitesinde teyit edilebilecek belgeler niteliğinde olduğu, gümrük beyannamelerinde sahtelik arz edebilecek herhangi bir emarenin bulunmadığı ve iddia edildiği gibi işlemlerin sahte belgelere dayalı olarak yapıldığına dair herhangi bir bilgi ya da bulgunun mevcut olmadığı, dolayısıyla işlemlerin banka mevzuatına ve genel bankacılık teamüllerine uygun olduğu, Peşin ödeme kapsamında İran ülkesinden gelen havalelere yönelik olarak, işlem adetleri ve ciroları göz önünde bulundurularak yapılan analizler sonucunda, özellikle iddiaların odaklandığı Royal şirketler grubunun gerçek ticari ilişkilerden kaynaklandığı sonucuna varıldığı, Halk Bank yönetiminin Rıza SARRAF´a ait şirketlere yapılan işlemlerde uygulanan komisyon oranlarında indirim yapılmak suretiyle ayrıcalık tanındığı yönündeki iddianın da aynı şekilde incelemeye tabi tutulduğu ve başka şirketlere yapıldığı gibi Rıza SARRAF´a ait şirketlere de komisyon oranları uygulanırken; taşıdığı risk primi, ilgili firmaların Halk Bank ile olan çalışma düzeyi, verimliliği ve işlem hacmi ile ticarete konu sektör gibi hususların dikkate alınarak aynı sektördeki firmalar arasında benzer fiyat belirleme politikasının göz önünde tutulduğu, ülkemiz ihracat rakamlarına katkıda bulunmak amacıyla Türk malı ürünlerin ihracatını gerçekleştiren ya da ticaretini Türkiye´de yerleşik firmalar üzerinden yaparak ülkemizde katma değer üretilmesini sağlayan firmaların durumlarının göz önüne alındığı ve bu firmalara da daha düşük komisyonlar uygulanabildiği, bu çerçevede komisyon oranlarında indirime gidildiği, bunda da yadırganacak bir durumun bulunmadığı, İran ilintili dış ticaret ilişkilerinde Halk Bankasının komisyon kaybının olmadığı, firmalara 
uygulanan komisyon oranlarının piyasa koşullarına göre makul koşullarda olduğu ve herhangi bir firma için özel bir uygulama yapılması yoluna gidilmediği, bu itibarla işlemlerin bankacılık mevzuatı ile birlikte genel bankacılık teamüllerine uygun olarak yerine getirildiği,” sonuç ve kanaatine varılmıştır. 

Söz konusu mütalaadan anlaşılacağı üzere; Ekonomi Bakanı direktifi ile Halk Bankası üzerinden Rıza SARRAF´a kolaylık sağlandığı, komisyon oranlarının 
düşürülerek Halk Bankasının zarara uğratıldığı, diğer şirketlere engel çıkarıldığı savları kabul görmemiştir. 

Ekonomi Eski Bakanı Zafer Çağlayan ile oğlu Salih Kaan Çağlayan arasında; 30.08.2013 tarihinde saat 20.24.17´de geçen (TK 2292387889) telefon görüşme kaydı imha edilmeyerek bakanların dosyalarına eklenmek suretiyle soruşturmanın usulsüz işlemlerle desteklenip güçlendirme kaygı ve çabası dikkat çekmiş, gözaltılar ve aramaelkoyma işlemleri medyayla birlikte yapılmış, Anayasa ile teminat altındaki ‘masumiyet karinesi’ hiçe sayılarak gizli yürütülme si soruşturmanın tüm bilgi ve belgeleri medyaya sızdırılmak suretiyle usulsüz- kanunsuz işlem-yöntemlerin adeta üstü örtülmeye çalışılmıştır. 

30.08.2013 tarihinde Rıza SARRAF’ın talimatıyla, Abdullah HAPPANİ tarafından hazırlanan ve Atatürk Havalimanı’ndaki Polis Memurunun sorması üzerine 
ve telefon görüşmelerinden 2.000.000 Euro, 2.000.000,00 Dolar ve 1.500.000 TL olduğu anlaşılan paranın valiz ve sırt çantası içerisinde taşınarak 
Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG ve Ahmet Murat ÖZİŞ tarafından Yaşam Kent Mahallesi 3037 Sokak Royal City Sitesi 3 C İç Kapı No: 41   Yenimahalle /Ankara sayılı adrese (Telefon görüşmelerinde KAAN’ın evi olduğu anlaşılıyor) götürüldüğü hususunda, Salih Kaan ÇAĞLAYAN ile babası Ekonomi eski Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN arasında irtibatın sağlandığı noktasında yapılan malvarlığı araştırmasında herhangi bir bulgunun elde edilememiş olması ve bakan bilgisi ve talimatı doğrultusunda paranın oğlu Salih Kaan ÇAĞLAYAN tarafından teslim alındığına yönelik başkaca delilin de elde edilememiş olması karşısında bakanın savunmasına itibar etmek gerekmiştir. 

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’nın 29.03.2013 tarih ve 44566287-663.07.052-5772 sayılı üst yazısı ile Gana’dan Dubai’ye 1,5 ton altın taşıyan kargo uçağının eksik evrak nedeniyle İstanbul Atatürk Havalimanı ’nda 01.01.2013-16.01.2013 tarihleri arasında bekletilmesine ilişkin olarak ulusal basında çıkan haberler üzerine yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda tanzim edilen Değerlendirme Komisyonu Raporu ve Gümrük ve Ticaret Müfettişliği’nin 052-6 sayılı soruşturma raporu ve ekinde yer alan belgelerin adli yönden gereğinin yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca Özel Belgede Sahtecilik, Görevi Kötüye Kullanma ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanununa Muhalefet suçlarından soruşturma başlatıldığı, ‘Özel Belgede Sahtecilik’ suçundan 2013/112787 soruşturma numarası üzerinden yürütülen tahkikat sonucunda, şüpheliler İbrahim Halil Çalışkan, Mehmet Hakan Bayramiç, Cebrail Karaarslan, İsmail Karaarslan, Döndü Irmak, Atakan Kum, Emin Hayyam, Babak Zanjanı, Soraya Asadı, Vahit Moradi Moghaddam ve Sima Khorramdel haklarında özel belgede sahtecilik fiiline rastlanmadığı gerekçesi ile 25.11.2013 tarih ve 2013/51549 no’lu takipsizlik kararı verildiği, ‘Görevi Kötüye Kullanma’ suçundan 2013/113240 soruşturma numarası üzerinden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosunca yürütülen tahkikat sırasında, şüpheliler Özgür Yılmaz (Gümrük Muhafaza Memuru), İsmail Tosun (Gümrük Muayene Memuru), İsrafil Albayrak (Gümrük Muhafaza Memuru), Selvet Kaplan (Ahl Kargo Gümrük Müdürü), Tevfik Usta (İstanbul (Eski) Gümrük Ve Ticaret Bölge Müdürü) , Haldun Yılmaz (Ahl Kargo Gümrük Müdür Yardımcısı), Dara Ceylan (Gümrük Muayene Memuru), Cemil Canyürek (İstanbul Gümrük Ticaret Bölge Müdür Yardımcısı), Cemil Aydın (Gümrük Memuru), Teoman Coşkun Dudak (Ahl Kargo Gümrük Müdür Yardımcısı), Alper Kaçmaz (Gümrük Muayene Memuru), Abbas Şahin (Gümrük Muhafaza Kısım Amiri), Tamer Düz (Gümrük Muayene Memuru), Volkan Çınar (Gümrüh Muhafaza Memuru), Fahri Paslı (İstanbul Gümrük Ve Ticaret Bölge Müdür Yard. V.), Erhan Paycı (Atatürk Hava Limanı Kargo Gümrük Şefi), Ceylan Er (İstanbul Gümrük Muh. Kaçak Ve İstihbarat Şube Müd.) Ve Ramazan Acet (Ahl Kargo Müd. Görevli Memuru) hakkında 4483 sayılı Yasa hükümleri uyarınca İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nden soruşturma izni istendiği, İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nce 12.03.2014 tarih ve 2014/35 sayılı kararla ilgili şahıslar hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verildiği ve 28.05.2014 tarihli yazı ile itiraz edilmediğinden söz konusu kararın kesinleştiğinin bildirilmesi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 18.06.2014 tarih ve 2014/30716 sayılı kovuşturma ya yer olmadığına dair karar verildiği, ‘1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanununa Muhalefet’ suçundan 2013/902 kabahat numarası üzerinden yürütülen soruşturma sonucu; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca görevlendirilen bilirkişi Öner Yıldız (E.Gümrük Başmüfettişi)’dan alınan 07.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda, söz konusu altınların gerçek alıcısının-sahibinin İran uyruklu Vahit Moradi Moghaddam adlı kişi, alıcısının ise Dubai’de kurulu ve yine bu şahsa ait Swift Inverstment & Development Co. ltd. firması olarak gösterildiği ve bedelinin de bu kişi tarafından ödenmiş bulunduğu, İran’ın bazı şirketlerine yönelik ambargo kararı nedeniyle ve herhangi bir el konulma olasılığına karşılık Türkiye’deki Duru Döviz firmasının da bu amaçla devreye sokulmuş olduğu, böyle bir durumda söz konusu altınların İran asıllı kişi ve firmalara ait olmadığı, Türk firmasına gönderildiğinin tevsikine yönelik olarak fatura ve konşimento düzenlenmiş olduğu, düzenlenmiş olan belgelerin sahte özel belge olmaktan ziyade muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olduğu, gerek Gümrük İdaresi ve gerekse Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi tarafından yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda da söz konusu külçe altınların Türkiye’ye ilk girişinde beyan edilmiş olması nedeniyle 5607 sayılı Kanun hükmüne aykırılık teşkil etmediği, ancak söz konusu altınlara ilişkin Airwaybill taşıma senedi gibi belgelerin uçağın hareketi sırasında uçağa verilmemiş bulunması, yük indikten 
birkaç gün sonra bu belgelerin tanzim edilmesi, söz konusu külçe altınların Türkiye’de Gümrük İdaresine bir bildirimde bulunulmadan sokulmaya teşebbüs 
edilmiş olduğu, ancak Gümrük İdaresinin ve HAVAŞ görevlilerinin müdahalesi ile bu eylemden vazgeçildiği ve eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı, bu 
suretle Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunun 3/2. maddesindeki hükmün ihlal edilmiş bulunduğu mütalaası üzerine, 18.12.2013 tarih ve 2013/902 
kabahat-2013/2199 karar sayılı idari yaptırım kararı ile 1567 sayılı Yasanın 3/2 maddesi uyarınca Emin Hayyam ile Duru Döviz ve Kıymetli Madenler Anonim 
Şirketi’nin ayrı ayrı 57.789.210.00 TL idari para cezası ödemesine karar verildiği, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı adına İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’nün itirazı üzerine Bakırköy 20.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 14.02.2014 tarih ve 2014/95 değişik iş sayılı kararı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulunca hazırlanan raporda bahsi geçen ve haklarında suç duyurusunda bulunulan Kont Group ve Master Sara şirketleri ve bu şirketlerin yönetim kurulu üyeleri hakkında bir karar verilmediği ileri sürülerek kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Başsavcılıkça bir kısım kabahatler hakkında idari yaptırım uygulandığı, bir kısım kabahatler hakkında herhangi bir karar verilmediği gerekçesiyle mahkemeye itirazda bulunulduğu, ancak 5326 sayılı Yasanın 25. maddesinde idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemeleri nezdinde itirazda bulunulabileceğinin belirtildiği, haklarında karar verilmeyenlerle ilgili olarak mahkemelerine bir itirazda bulunulamayacağı, bu yöndeki itirazın kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılması gerektiği gerekçesi ile söz konusu itiraz ile ilgili bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, yine Bakırköy 3.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 04.03.2014 tarih ve 2014/63 değişik iş sayısı ile Emin Hayyam vekili Av. Şeyda Yıldırım’ın 20.01.2014 tarihli idari para cezasına itirazının reddedildiği, Bakırköy 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 28.03.2014 tarihli 2014/105 değişik iş sayılı kararı ile Bakırköy 3.Sulh Ceza Mahkemesinin 04.03.2014 tarih ve 2014/63 değişik iş sayılı kararına Emin Hayyam vekili Av. Şeyda Yıldırım’ın itirazının reddine karar verildiği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 02.05.2014 tarihinde idari para cezasına ilişkin kararın 6183 sayılı 
Amme Alacaklarının Tahsili Usulu Hakkındaki Kanun Hükümlerine göre tahsili için Yeditepe Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne gönderildiği, Bakırköy 10.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2014 tarih ve 2014/49 değişik iş sayılı kararı ile Duru Döviz ve Kıymetli Madenler A.Ş vekili Av. Şeyda Yıldırım’ın 
itirazı üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 2013/902 kabahat numaralı 2013/2199 karar sayılı 18.12.2013 tarihli idari yaptırım 
kararının kaldırılmasına karar verildiği, 08.05.2014 tarihinde Yeditepe Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak söz konusu idari 
para cezasının tahsilatının yapılmamasının istendiği, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Mutlu Pekman tarafından 09.05.2014 tarihinde Bakırköy 10.Sulh 
Ceza Mahkemesi’ne itiraz edildiği, bunun üzerine Emin Hayyam vekilleri Av. Şeyda Yıldırım, Av. Ayten Hiçyılmaz tarafından kanun yararına bozma talebi ile 
evrakın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesinin istendiği, 09.06.2014 tarihinde Bakırköy 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/105 değişik iş sayılı kararla kanun yararına bozma istemiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne ihbarda bulunulduğu, 09.07.2014 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğü’nce dosya kapsamına, dayandığı gerekçeye ve mahkemenin takdirine nazaran Bakırköy 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 28.03.2014 tarih ve 2014/105 değişik iş sayılı kararı aleyhinde kanun yararına bozma yoluna gidilmediğinin bildirildiği, bu kararın da 09.05.2014 tarihinde temyizi üzerine dosyanın Yargıtaya gönderildiği anlaşılmıştır. 

Tanık olarak dinlenen Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız da, Gana´dan gelen 1,5 ton altınla ilgili olarak bilgi alış verişi dışında gümrük 
çalışanlarına müdahale anlamına gelebilecek herhangi bir taleple karşılaşmadığını kendisinin de bilgi alma dışında olaya müdahil olmadığını ifade etmiştir. 
Dolayısıyla Gana´dan ülkemize gelen 1,5 ton altınla ilgili olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin harekete geçerek soruşturma yaptıkları, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının olaydan haberdar edilerek olaydan dolayı adli soruşturma başlatılmasının sağlandığı, herhangi bir şekilde ülkemize kaçak yoldan altın girişinin olduğu yönünde başkaca bir delilin elde edilemediği nazara alındığında, Ekonomi Bakanı hakkında bu konuda isnat olunan iddianın da asılsız 
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2014 tarih ve 2012/120653 soruşturma sayılı yazısı ve ekindeki 28.01.2014 tarihli Bilirkişi Raporunda yer alan hususlarının değerlendirilmesi konulu ‘Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Başkanlığı’nın 01.04.2014 tarih ve 2014/VA-1 sayılı raporunda, Rıza SARRAF’a ait dizüstü bilgisayarın bilirkişiler tarafından incelenmesi neticesinde elde edilen bilgilerin değerlendirilerek Rıza SARRAF, Salih Kaan Çağlayan ve 1. derece aile bireyleri, Onur Kaya, Mustafa Behcet Kaynar ve Mehmet Şenol Çağlayan’ın banka hesapları ile karşılaştırılması, Rıza SARRAF’ın dizüstü bilgisayarından çıkan belgelerdeki bilgilerin yukarıda sayılan kişilere yapılan para transferleri olup olmadığı ve bilgisayardan çıkan kayıtlarda yer alan kısaltmaların ne anlama geldiğinin belirlenmesinin talep edilmesi üzerine Rıza SARRAF, Onur Kaya, Mustafa Behcet Kaynar, Salih Kaan Çağlayan, Mehmet Zafer Çağlayan, Songül Çağlayan, Ahmet Çağan Çağlayan, Cansu Çağlayan, Mehmet Şenol Çağlayan, Emine Çağlayan, Salih Çağatay Çağlayan ve Emre Çağlayan’ın rapor kapsamına dahil edilerek yapılan inceleme ve araştırma sonucunda; 

28.01.2014 tarihli bilirkişi raporunun 2 ve 3. sayfalarında geçen “CAG EUR UBDATE.xlsx” ve “CAG EUR.xlsx” başlıklı iki belgede geçen ve “31 Eki.12 SIMAY B.ASYA-MEHMET SENOL CAGLAYAN B.ASYA TRL 2.465.000” ibaresi yer alan işlemi ile Mehmet Şenol Çağlayan´ın Asya Katılım Bankası nezdindeki hesabına aynı tutarda bir para transferinin yapıldığı tespit edilmiştir. 
Ayrıca; komisyonumuzca görevlendirilen bilirkişinin hazırladığı 18.12.2014 tarihli raporunda da 31.10.2012 tarihinde Rıza SARRAF´a ait “Simay Altın Ticaret 
İthalat ve İhracat Ltd. Şti” isimli firmanın Bank Asya İstanbul/Sultahamam şubesindeki hesabından Mehmet Şenol ÇAĞLAYAN’ın Bank Asya’daki Ankara/Sincan şubesinde bulunan şahıs hesabına 2.465.000,00 TL para transferi yapıldığı belirlenmiştir. 
Ancak, Zafer Çağlayan Ekonomi Bakanı olarak göreve başladığında TBMM Başkanlığına sunduğu 04.11.2012 tarihli mal bildiriminde; “AKEL Alüminyum A.Ş.” isimli şirketteki ortaklık payının kardeşi Mehmet Şenol Çağlayan´a devrettiğini ve buna mukabil 4.736.810 TL alacaklı olduğunu beyan ettiği ve söz konusu parayı alacağına mahsuben kardeşinden almış olduğunu savunduğu, kardeşi hakkında da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “rüşvet almak ve vermek” suçlarından dolayı yürütülen soruşturma sonucunda da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği hususları ile Mehmet Şenol Çağlayan´ın 2.465.112,50 TL mukabilinde 24 ayar 24.875 gram altın bozdurduğuna ilişkin 31.10.2012 tarihli ve 453010 seri nolu gider pusulası birlikte değerlendirildiğinde isnat konusu eylem iddiadan öteye geçmemiştir. 

18. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder