OPERASYON BÖLÜM 8
Yunanistan kurtuluş kapısı mı?
Öcalan, Suriye’den kovulduğunda, kendisini taşıyan uçağın indiği Yunanistan’da büyük bir sevgiyle karşılaşacağını sanarken yanıldığını çok geçmeden anladı ve şöyle anlattı:
“Yunanistan’a geldiğimizde o zamana kadar bana büyük ilgi gösteren PKK’ya dost olduğunu ifade eden Yunanistan, son derece kötü yüzünü gösterdi. Bana 3 saat içinde ya geldiğin yere geri döneceksin veya istediğin yere gideceksin dediler. Bu arada Rozerin Yunan gizli servisinden Dimitri’yle görüştü Yunanistan’dan ayrıldık”
Öcalan’ın Yunanistan’da barınamama nedeni Amerika’ydı.Bir yandan Yunan gizli servisi, diğer yandan Dışişleri Bakanlığı Amerika’nın büyük baskısı altında tutuluyordu. Yunanistan teröre destek veren ülke olarak ilan edilecekti.
İlişkiler askıya alınacaktı. Amerika’nın tutumundan korkan Yunanlılar, Öcalan’ı bindirdikleri ilk uçakla daha geleli üç saat bile olmadan sınır dışı ettiler. Hem de iltica dilekçesine bile bakmadan. Öcalan doğruca Jirinovski’ye Moskova’ya
postalanıyordu. Kızgınlıktan çok, yıkılmış bir adam hali vardı üzerinde:
Ayının İninde
“Moskova’ya gitmeden evvel Yunanistan’a iltica talebinde bulundum ama kabul edilmedi. Moskova’da Jirinovski kanalıyla temasa geçtim, zaten beni davet etmişlerdi. Mitropano beni Suriye’deyken de davet etmişti. Bu Mitropano,
Jirinovski’nin partisine mensup bir şahıstır. 33 gün süre içerisinde bunların bulduğu evde kaldım. Bu süre içerisinde Ariski isimli iç güvenlik sorumlusu olan şahısla temaslarda bulundum. Duma 298 oyla benim Rusya’da kalmamı bir
çekimser oya karşılık kabul ettiği halde Başbakan Primakov anlayamadığım bir nedenle bu kararı uygulatmadı. 33 gün sonra Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldım.”
MİT Bırakmıyor
Öcalan, aslında kaçış oyununda Ruslara sığınarak kendisini saklamayı başarmıştı. Ama onu yine kendi alışkanlıkları ele verdi. Yanında taşıdığı çanta tipi bir uydu telefon aracılığıyla sürekli görüşmeler yapıyordu. Bu görüşmeleri
Amerika’nın teknik takip yapan gizli servisi NSA tarafından saptanınca yeri belirlenmiş oldu. CİA, Öcalan’ın Rusya’da bulunduğunu MİT’e bildirdi. Hem de Moskova’nın ne kadar uzağında olduğunu da aktardı.
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Rus büyükelçisini makamına çağırarak durumu aktardı. Elçi bizde yok derken, aldığı adres karşısında şaşkın, geri döndü. Mesut Yılmaz görüşmenin ayrıntılarını şöyle anlattı:
Rus Elçinin Utancı
“Apo’nun Suriye’yi terk ettiğini bana MİT bildirdi.Bana Rusya’ya gittiğini söylediler. Ben ‘Rusya’ya gittiğini söylemeniz yeterli değil bana nereye gittiğini söyleyin’ dedim.
Hakikaten Şenkal Atasagun bir gün sonra bana Amerikalıların telefon konuşmalarını dinleyip Öcalan’ın bulunduğu yerin koordinatlarını bulduğunu söyleyip, Öcalan’ın koordinatlarını verdi. Ben o sırada Rus elçisini çağırdım. ‘Sizde olduğunu biliyoruz. Ya teslim etmenizi ya da tutuklamanızı istiyoruz.
Bu insan şu kadar insanın ölümünden sorumludur, çağımızın en büyük teröristlerinden birisidir’ dedim. ‘Rusya devletinden bizim talebimiz budur’, dedim. Büyükelçi bana ‘Ben bunu teyit edebilecek durumda değilim, ama hemen konuşacağım Rusya’daki yetkili makamlara bildireceğim, size de yanıt vereceğim’ dedi ve gitti.
Şimdi tam hatırlamıyorum ya iki gün sonra ya üç gün sonra benden randevu isteyerek geldi ve ‘Yaptığımız araştırmada Rus hükûmetinin bilgisi dahilinde şu anda Rusya’da bulunmamaktadır.’ Ben de kendisine ‘Ben size söylemiştim biz
Rusya da olup olmadığını sormuyoruz sadece Rusya’dan verilmesini istiyoruz ya da tutuklanmasını istiyoruz. Ben size koordinatlarını vereyim şurda şurda bulunuyor. Moskova’nın bilmem kaç kilometre dışında şu isimli bir kasabada şu
koordinatlarda kalıyor’ diyerek kendisine notu verdim. Bozuldu tabiî. Aldı gitti onu, ertesi gün beni ziyarete gelen gazeteciler vardı onlara söyledim, onlar da gazeteye bastı. Ondan sonra artık inkâr etme imkânları kalmadı.
Bundan sonra Rus büyükelçisi dedi ki, ‘Hükûmet dışında bazı güçler var, parlamenterlerden bu adama destek olanlar var, onun için işimiz zor, ama şunu bilin ki, Başbakan Primakov bu konuda size yardımcı olmak için elinden geleni yapacağını söylememi istedi.’
Sonra Cumhuriyet’in yıldönümü için dışişleri bakanları gelmişti. Bana Primakov’un bir mesajını getirdi orada da aynı şeyleri söylüyordu . Neticede bizim baskımız sonucu Ruslar buna ülkeden gitmesi için baskı yaptılar.”
Rusya’dan Kaçış.
Rusya’da milliyetçi unsurların temsilcisi olan eski KGB ajanı ve Türkiye uzmanı Vilademir Jirinovski’nin Öcalan’dan aldığı paralar da onu kurtarmaya yetmemişti. Baskı büyüktü. Türkiye Rusya’nın üzerine çalışırken, Amerika tutumunu kararlılıkla koruyordu. Öcalan istenmeyen kişiydi. Oradan oraya kaçmak durumunda olan Öcalan başına gelenleri ve gelecekleri henüz kavrayamamıştı. Olayları yorumlayamıyor, sadece kaçıyordu. Yaşadıkları üzerinde hiçbir kontrolü yoktu:
“33 gün sonra Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldım. Avrupa temsilciliğimiz vasıtasıyla İtalya’dan davet alıp almadığımı araştırdım. Nitekim bana ‘yeniden yapılanma’ adı altındaki bir oluşuma mensup olan gerek muhalefet gerekse iktidardaki bazı milletvekillerinin daveti olduğunu söylediler. Esasen bu milletvekillerinden Mandovani yanında bir arkadaşıyla Suriye’ye gelerek daha evvel benimle görüşmüştü. Bunu üzerine yanımda Roma temsilcim Ahmet
Yaman olduğu halde bir Rus yolcu uçağıyla Roma’ya geldim.”
Kanlı Makarna
“İtalya’da siyasî iltica talebim kabul edilmesini beklerken tutuklama olayı gündeme geldi, hastane adı altında bir tecrit yerine konuldum. Daha sonra Adalet Bakanlığı benim serbest kaldığımı belirtti ancak ben Roma yakınında
Cehennem Vadisi denilen bir evde kalmaya başladım. Burada kalmamı söylediler. İltica talebim konusunda belirsizlik devam etti. Bazen kabul edecek gibi bir davranış gösterdiler daha sonra iltica talebimin kabulünü beklemeye aldılar halen de bu talebim askıdadır. Daha önce gerek İtalya gerekse Avrupa devletleri her gün yüzlerce Kürt’ün siyasî bile olmayan iltica taleplerini kabul ederken, benim siyasî olan iltica talebimi kabul etmediler. Giderek üzerimdeki baskı arttı. Kaç kurtul şeklinde bana karşı olan bir tutum göstermeye başladılar. Bu baskılar karşısında İtalya’dan ayrılmam ve tekrar Moskova’ya gitmem gündeme geldi. Şunu da belirtmek istiyorum. Yunanistan’dan Rusya’ya küçük bir uçakla gittim. Bu Yunan istihbarat servisinin özel bir uçağıydı. İtalya’da toplam 66 gün kaldıktan sonra 16 ocak 1999 günü İtalya’dan ayrıldım. İtalya’da kaldığım süre zarfında Tayfun Talipoğlu isimli bir gazeteci geldi kendisi ile röportaj yaptım. Daha sonra Milliyet gazetesinden Nilgün Cerrahoğlu geldi, bununla da fazla kapsamlı olmayan bir röportaj yaptık, bilahare Haluk Gerger isimli doçent gelerek benimle görüştü, bunun dışında Avrupa’da bulunan Kürtler, Avrupa milletvekilleri, heyetler, gazeteciler geldiler görüşmeler yaptık.”
9. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder