9 Haziran 2019 Pazar

OPERASYON BÖLÜM 11

OPERASYON BÖLÜM 11



Acil Uçuş 

“Uçakta Öcalan’ın daha önce Atina’dan Moskova’ya (Öcalan’ın Suriye’den kaçışının ardından) götürülmesi sırasında tanıdığım bir pilot ile tanımadığım bir yardımcı pilot bulunuyordu. Uçakta, Öcalan’ın dışında Melsa ile Zorz adındaki Kıbrıslı bir işadamı ve Hollandalı bir avukat oturmaktaydı. Bu avukat, Öcalan’ın vekâlet verdiği Britte’nin eşiydi. 

Naksakis’i getirmiş olan pilota, hareket saatimizi sordum, 23.30’da gidileceğini söyledi. Hareket emrinin acil olarak verilip verilmediği konusundaki soruma da ‘Evet, acil’ dedi. Pilot, devletin gizli bir işiyle ilgili olarak görevli olduğunu 
belirtti, kasım ayında Öcalan’la Atina’dan Moskova’ya yaptığımız yolculuğu örnek olarak gösterdi. 

Öcalan, bana, Yunanistan’a geliş nedenlerini şöyle anlattı: ‘Perşembe akşamı KGB yetkilileri, beni ziyaret etti. 

Üzerinde fotoğrafım bulunan sahte bir Rus pasaportu verdiler. Ardından da ertesi gün sabah saat 08.00’de beni zorla Şam’a giden uçağa bindireceklerini söylediler. Şam’daki tanıdıklarımızla görüştüm. Onlara, Ruslar’ın kararını bildirdim. 

Suriyeliler, bana tekrar Suriye’ye girdiğim takdirde tutuklanıp, Türkiye’ye teslim edileceğimi belirttiler. Daha sonra Rozerin’e telefon ederek, cuma sabahı bir uçak ayarlayıp, beni Rusya’dan Atina’ya getirin, dedim.’ 

Öcalan’ın bu açıklamalarından sonra, KGB’nin (Rus gizli servisi), EİP’yi niçin haberdar etmediğini düşündüm. 

Çünkü, her iki gizli servis arasında iletişim kanalları bulunmaktaydı. Ülkemizin (Yunanistan), KGB tarafından bilgilendirilmeme konusu benim için önemliydi. 

Öcalan ve beraberindekilerle birlikte Atina’dan havalanıp, saat 18.00’de Minsk’e (Beyaz Rusya’nın başkenti) ulaştık. Orada, Riga’dan (Letonya’nın başkenti) gelecek ‘Antonov’ tipi bir uçağı bekledik. Bu uçakla, Hollanda’nın Rotterdam şehrine gidecektik. Bu planın esin kaynağı Zorz’du. Isı dışarıda -19 dereceydi. Beklediğimiz uçağın rötarı devam ediyordu. Önce saat 23.00’te geleceğini belirttiler. Zorz uçaktan çıkıp, telefonla bilgi aldı. Sonuçta, bizi Rotterdam’a götürecek uçağa iniş izni verilmediğini 01.00’de öğrendik. 03.00’te tekrar Atina’ya döndük.” 

Korfu Adası 

“Atina Havaalanı’nda bizi EİP başkanı ile öteki EİP yetkilileri karşıladı. Bir kahve içtikten sonra tekrar bilmediğim bir istikamete hareket ettik. Bizimle birlikte seyahat eden Hollandalı, Hellinikon Havaalanı’nda gruptan ayrıldı. Bu defa 
uçağa İsveç vatandaşı ve Kürt kökenli bir şahıs ile Polis Müdürü Tzovaras bindi. 
Saat 05.30’da Kerkira’ya (Korfu Adası) ulaştık. Güvenli bir yere yerleştik. Öcalan, orada istirahate çekildi, biz de kendisini ülkeden (Yunanistan) çıkarma planlarını görüştük. 

Bu arada bazı kişileri, hemen İtalya’ya gönderdim. Gerekirse onların, Öcalan’ı İtalya kıyılarında karşılamaları için tedbir almalarını planladım. Ayrıca, Öcalan’ı İtalya’ya 2,5 saatte götürecek bir sürat teknesi bulduk.” 

Öcalan Kararsız 

“Abdullah Öcalan, Sırbistan’a, hatta Arnavutluk’a gitmek istiyordu. Daha sonra saat 17.00’de Kurum başkanından Zorz’a telefon geldi. Bu yeni karar, Öcalan’a şu şekilde nakledildi: ‘İlk aşamada, Afrika’daki bir ülkeye götürüleceksiniz. Orada, ülkemizin sorumluluğu altında konaklayacaksınız. Bu arada Güney Afrika’dan sizin için siyasî sığınma hakkı ayarlanacak. Daha sonra Güney Afrika’ya gönderileceksiniz.’ 

İşin başında gideceğimiz Afrika’daki ara ülke bana bildirilmedi. Ancak Zorz, Öcalan’ın kulağına bunu fısıldadı. 

Koridorda ayakta duran Öcalan, bana doğru dönerek, ‘Fikrin nedir?’ diye bir soru yöneltti. Ben kendisine, planın tamamını bilmediğim için fikir belirtemeyeceğimi söyledim. Bu arada Zorz, EİP başkanına, Öcalan’ın kararsızlığını 
bildirdi. 
Biraz sonra başkan bana telefon ederek şunları söyledi: ‘Öcalan’a baskı yap, hareket planını kabul etsin. Gideceği yerde Yunan devletinin resmî koruması altında bulunacak. Sığınma hakkı onaylandığı zaman biz onu Güney Afrika’ya 
götüreceğiz. Söyle.’ Telefonu kapatıp, başkanın ifade ettiği planı Öcalan’a aktardım. O da bana görüşümü sordu. Ben de kendisine, gidilecek yeri bilmediğimi, ancak resmî Yunan koruması altında tutulacağını, bunun bir teminat olduğunu kendisine söyledim. Bu arada Öcalan’a, şöyle bir değerlendirmede bulundum: ‘Bu yeni gelişme, ülkemizin sizin şahsınıza ve genel olarak Kürt sorununa yönelik bir politika değişikliğini ifade ediyor.’ Çünkü ben ilk kez böyle bir kararı duyuyordum. 

Abdullah Öcalan, fikrimi dikkatle dinledi, belirli bir süre ısrarla gözlerime baktı ve ‘Gidiyoruz’ dedi.” 

Öcalan Kenya kararını anlatıyor., 

Kalenderides’in anlatımlarını burada kesip, Abdullah Öcalan’ı dinlemekte fayda var: 

“Seni hemen Kenya’ya gönderelim dediler. Böylece bir Kenya modelinin hazırlandığını gördüm. Bu arada beni Korfu Adası’na götürüp getirdiler. Burada dikkat çeken husus Kenya’nın tesadüfen seçilmediği, planlı olarak seçildiğidir. Avrupa’daki olmazlar ve Yunan hükûmetinin bu tutumu karşısında Kenya’ya gitmek zorunda kaldım. 2 şubat 1999 günü sempatizanlardan İbrahim isimli arkadaşla ve Yunanlıların yine o küçük uçağıyla Kenya’ya hareket ettim. Kenya’da Yunan Büyükelçiliği görevlileri bizi alarak Yunan Büyükelçisi Kostulas’ın evine götürdüler. Önce bana pasaport çıkartıp Güney Afrika’ya göndereceklerini söylediler, bu bir vaatti ancak günler geçmesine rağmen bu pasaport gelmedi, daha sonra benim başka bir eve yerleştirileceğim söylendi. Bende bunun benim için büyük tehlike olduğunu, korumasız bir yere gidemeyeceğimi söyledim, evden ayrılmadım ve yazılı olarak iltica talebinde bulundum. 

Büyükelçi ‘hay hay memnuniyetle’ dediği halde benim dilekçeme cevap vermedi. Benim Kenya’ya gelişimden bir iki gün sonra da Dilan kod adlı Şemsi Kılıç Kenya’ya geldi, olaylara şahittir.” 

Kenya Kıskacı 

“Giderek benim büyükelçilik evinden ayrılmam konusunda baskı arttı. Hatta zorla çıkaracaklarını söylediler ve beni bu evden çıkarmak için Yunanistan’dan dört kişilik bir ekip göndermişler. Bizde çıkmayız gerekirse kendimizi 
savunuruz dedik. Kendi çapımızda tedbirler alarak çatışmayı da göze alarak direnişe hazırlandık, ancak bu dört kişilik ekip bekledi, bize karşı harekete geçmedi. Son gün Yunan büyükelçisi, Kenya Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı, evvela büyükelçi davete uymayacağını bildirdi, bilahare araba gönderdiler, büyükelçi Dışişleri Bakanlığı’na gitti. Dönüşte bana istediğim bir ülkeye gidebileceğimi bu ülkelerin Güney Afrika veya Hollanda olabileceğini söyledi. Yunan hükûmetinin de Hollanda’nın beni kabul etmeye hazır olduğunu bildirdiğini ifade etti. Ertesi gün, 15 şubat 1999 günü beni havaalanına götürmek için Kenyalı bir yetkili geldi, Yunan büyükelçisi de beni kendisinin ve kendi arabasıyla havaalanına götüreceğini söyledi. Aralarında münakaşa çıktı, neticede Yunan büyükelçisi kendi toprağında, kendi misafirini, kendi arabasıyla götüremedi. Beni Kenyalı yetkilinin arabasına tek başıma bindirdiler. Havaalanına getirdiler. Ben zaten neticeyi anlamıştım. Bindirildiğim uçakta enterne edildim. Bindirildiğim bu uçağın hangi ülkenin uçağı olduğunu bilmiyordum.” 

Kenya’daki Rum: Lazaros Mavros 

Öcalan’ın anlatımlarını burada Kalenderides’inkilerle karşılaştırdığımızda hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz. 

Ama Kalenderides daha fazla ayrıntı veriyor: 

“Ben, ara istasyonla (Kenya) ilgili en ufak bir şey duymamıştım. 
Kerkira’dan, Afrika’daki ara istasyona hareket saati 17.30’du. Bu arada Tzovaras, havaalanına gitti. Orada iki televizyon kamerası bulunuyormuş. Onları, usulüne uygun bir şekilde havaalanından uzaklaştırmaya çalışmış, ama başaramamış. Saat 20.30’da bineceğimiz uçağa karartma uygulandı. Biz de farları kapalı otomobillerle havaalanına gittik. İbrahim (Öcalan’la Kenya’ya giden İsveç pasaportlu İbrahim Ayas), Öcalan ve Melsa’nın içinde bulunduğu ‘Land Rover’ marka araba hızla uçağa yaklaştı, şoför uçağın kanadını görmedi ve doğrudan üzerine çakıldı. Kanat, ön camdan içeri girdi, yüzüme kadar geldi. Korunmak için ellerimi öne uzatınca, iki elimin avuç içinden yaralandım. 
Daha sonra bir eve gidip, sahil güvenliğe ait bir tekneyle İgumenitsa’ya geçtik. Oradan karayoluyla havaalanına gittik. Yabancı bir şirketin özel uçağına binerek, saat 04.30’da Afrika’nın ara ülkesine hareket ettik. Uçakta, Kenya’nın 
başkenti Nairobi’ye gittiğimizi öğrendim. 

Kerkira’da olduğumuz sırada, uçak yolcularının isimleri ve pasaport numaraları istenmişti. Bunları yazıp, faksla Atina’ya gönderdim. Bu isimleri, gideceğimiz ülke giriş vizelerinin ayarlanması için oradaki büyükelçimize göndereceklerini belirttiler. Abdullah Öcalan, Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) makamlarına ait ‘Lazaros Mavros’ adına düzenlenmiş sahte bir pasaportla seyahat ediyordu. 

Nairobi’ye vardık, bizi Yunanistan Büyükelçiliği Kâtibi Diakofotakis karşıladı. Kontrollerden normal olarak geçtik, büyükelçilik otomobillerine binip, büyükelçilik ikâmetgâhına hareket ettik. 


12. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder