9 Haziran 2019 Pazar

OPERASYON BÖLÜM 17

OPERASYON BÖLÜM 17



Büyükelçi Yok diyin 

“Yunanistan Dışişleri Bakanlığı bürosuyla irtibat kurmaya çalıştım. Bakan, uçakla bir Balkan ülkesinden Atina’ya doğru yol alıyormuş. Saat 21.30 civarında henüz Atina’ya inmiş olan ve evine doğru gitmekte bulunan Papaiannou’yla görüştüm. Bizi, kısa sürede bilgilendireceğini söyledi. 

Bu arada pazar günü öğle saatlerinden itibaren, çarşamba günü akşam saatlerine kadar, büyükelçiliğin Papaiannou’yla veya konuyla ilgili Dışişleri Bakanlığı’ndan başka bir yetkiliyle görüşmesi olmadı. 

Geç saatlerde Öcalan’ın iki refakatçisi büyükelçiliğe geldiler. Konu hakkında kendilerine bilgi verildi. Gelenler (Avrupa’dan beklenen PKK militanları) hemen Öcalan’ı görmek istediler. 

Panos, Kalenderidis ve Öcalan’ın iki refakatçisi ikametgâha hareket ettik. Orada bir toplantı yaptık. Panos, Öcalan’ı Şeyseller’e götürme konusunda kendisine ikna edici bilgiler verdi. 

  Şeysel’in devrimci geçmişi ve bugünkü cumhurbaşkanının ABD’yle olan gergin ilişkilerini anlattı. Adalar’ın ikamet etmek için güvenli bir yer olduğunu 
vurguladı. Öcalan, ikna olmuş gibi gözüktü ve hatta ‘Eğer oraları dediğiniz gibiyse, gidip yatırım yapalım’ dedi. 

Perşembe, 11 şubat 1999. Saat 11.00 civarında yabancı bir kişi büyükelçiliği telefonla arayarak, kendisinin UPİ Ajansı (United Press İnternational) muhabiri olduğunu belirtip, büyükelçiden, Öcalan’ın Kenya’da bulunup bulunmadığını doğrulamasını istiyordu. Bu telefona idarî ataşe cevap verdi. ‘Büyükelçi burada yok, konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyorum’ dedi. 

Saat 12.00 civarında Aristidou, bize Atina’dan ön ödeme için para bulmanın mümkün olmadığını, söz konusu parayı PKK aracılığıyla temin etmek için Avrupa’ya hareket ettiğini belirtti. Bu bilgileri Papaiannou’ya bildirdim. Kendisi, 
Öcalan’ın ‘millî topraklar’dan ivedilikle uzaklaştırılması gerektiğini tekrarladı. 
Kalenderidis’le birlikte hemen ikametgâha giderek, Öcalan’ı bilgilendirdik ve bir kez daha başka bir ülkeye götürülmesi amacıyla konuttan ayrılmasını talep ettik. Bize, gerekli garantiler verildiği takdirde binayı terk edeceğini, aksi halde çok tehlikeli olduğunu tekrarladı. 
Kalenderidis’le birlikte büyükelçiliğe döndük. Son durumu Papaiannou ve EİP başkanına bildirdik. Papaiannou, ‘Büyük Şarkıcı (Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos), oradakilerin ivedilikle konuttan uzaklaştırılmasını istiyor’ dedi. 
Konuttakilerin Ortodoks Metropolitliği’ne taşınmalarını söyledi.” 

Öcalan Direniyor 

“Saat 20.00 civarında büyükelçilikte Panos ve Diakofotakis’in katılımıyla bir toplantı düzenlendi. Benim ve Diakofotakis’in kullanacağı iki araçla, karayoluyla Tanzanya’ya gitme olasılığını inceledik. Ertesi sabah saat 04.00’te hareket etmeyi Kenya sınırından da 06.00 gibi çıkmayı planladık. 

Önerimizi Papaiannou’ya aktardık. Bunu, ‘Büyük Şarkıcı’ya iletmeyi ve daha sonra bize, duruma göre ‘şarkı söyleme’yi vaat etti. Biraz sonra bizi arayarak, otomobiller ve bizlerin bu seyahate katılmamızla ilgili ayrıntılı bilgi istedi. Kendisine, başka ulaşım yolu olmadığını söyledik. Bunları bakana aktarmış. 

Sonuç olarak bazı sıkıntıları bulunmasına rağmen, önerimiz kabul edilmiş.

Kalenderidis’le birlikte tekrar ikametgâha geçtik. Ancak Öcalan, kararında taviz vermez görünüyordu. Saat gecenin 01.00’i olmuştu.” 

Kenyalıların sorgusu 

“Diakofotakis’e şunlar sorulmuş: 

Soru: Gelenler nereli? 
Cevap: Üçünü bilmiyorum, birisi gitti, birisi burada ve pasaportu da bu. 

Soru: Uçağın tipi neydi? 
Cevap: Uçaklardan anlamıyorum. (Adı bilinmeyen üçüncü görüşmeci, bunun Falcon olduğunda ısrar ediyor.) 

Soru: Uçuş ve iniş iznini kim verdi? 
Cevap: İzin notayla talep edildi. Daha sonra yetkili makamlar açısından (kontrol kulesi vs...) bilmiyorum. Protokol müdürü, iznin yazılı olarak verilmesi gerektiği ni söylemiş. Bize yazılı iznin verilip verilmediğini sormuş, meslektaşımın cevabı ise olumsuz olmuş. 

Soru: Yolcular havaalanından nasıl çıktı? 
Cevap: Diğer yolcular gibi. Protokol müdürü bu olasılığı reddederek, yolcuların havaalanından gizlice çıktığını, büyük bir ihtimalle sadece bakanların kabulünde açılan VİP salonundan çıktıklarını belirtmiş. Diakofotakis, giriş kaşesi bulunan Kalenderidis’in pasaportunu göstermiş, Kathourima, pasaportu 24 saat tutma izni istemiş. Diakofotakis, bunun için büyükelçiyle görüşmesi gerektiğini belirtmiş, Kathourima ise ısrar etmemiş, bu arada kendisiyle tanıştırılmayan bir 
şahsa pasaportun fotokopisini almasını söylemiş. 

Soru: Gelen şahıslar ne iş yapıyorlar? 
Cevap: Bilmiyorum. Zannedersem işadamları. 

Soru: Bu şahıslar, Yunan hükûmetinin emriyle büyükelçilik binalarını teftişe mi geldiler, büyükelçiliğe mi geldiler? 
Cevap: Hayır. Bu adamların Yunan hükûmetiyle hiçbir ilgileri yok. Şu anda itirazda bulunduğumuz, Nairobi Havaalanı’nda sebepsiz yere tutulan Kalenderidis haricindekiler, büyükelçiliğe herhangi bir iş nedeniyle gelmiş değiller. 

Protokol müdürü, bu pasaportun sahte olup olmadığını sormuş, meslektaşım da buna ‘hayır’ diye cevap vermiş. Müdür, Kenya içerisinde aynı numarada ve aynı kimlik bilgilerini taşıyan bir başka Yunan pasaportunun bulunduğunu belirtmiş. 
Diakofotakis ise, Kalenderidis’in pasaportunun sahte olmadığını, aynı sayılı sahte başka bir pasaportun bulunmasını anlayamadığını belirtmiş. Protokol müdürü de görüşünde ısrar ederek, sahte pasaportla ilgili araştırmaların devam ettiğini söylemiş. 

Soru: Uçağın yolcularını kim karşıladı? 
Cevap: Ben. 

Soru: Büyükelçi havaalanında mıydı? 
Cevap: Evet, ancak karşılamada yoktu. Ayrıca, makam otomobilim nedeniyle, havaalanındaki varlığımın tespit edilmiş olduğunu burada vurgulamak istiyorum. Meslektaşım, yolcuların nereye götürüldükleri hakkında ve diğer üç kişiyle ilgili soru sorulmamasını ise garipsemiş.’ 

Bu bilgiler Kalenderidis tarafından, EİP başkanına aktarıldı. Başkan, ‘dost’un gelişini beklemesi gerektiğini söylemiş. 
Bakanın bürosu aracılığıyla, Papaiannou’yla irtibat kurmaya çalıştık, ancak bu mümkün olmadı. 
Cuma, 12 şubat 1999. Sabah saat 09.30 civarında Kathourima’dan (Kenya Dışişleri Bakanlığı genel sekreteri) bir telefon aldım. Kathourima, beni görüşmeye çağırıyordu. Ancak hasta olduğumu bahane ederek, bu görüşmeyi 
gelecek haftaya erteledim.” 

Ona Aptal olduğunu söyleyin 

“Saat 10.00 civarında Kalenderidis (Öcalan’la birlikte Kenya’ya giden Yunan gizli servis elemanı), başkanıyla (Yunanistan gizli servis başkanı) görüşme yaptı. Başkan, sığınma hakkı talebi (Apo, Yunanistan’dan sığınma hakkı istemişti) konusunu öğrenir öğrenmez çok asabî bir şekilde şunları söyledi: 
‘Ona, aptal olduğunu söyle. Sefilce davranıyor. Bu yaptığı iş değil, geçerli de değil. Ona söyle, hemen defolup istediği yere gitsin. Biz, kendisine hiçbir şey vaat etmedik. Savvas (Kalenderidis’in ilk adı), o adamı dışarı at, iş bitsin. Rica ediyorum oğlum.’ 

Saat 10.30 civarında Kalenderidis, Bay Aristidou’nun (Apo’yla birlikte Kenya’ya giden, Yunan gizli servisi elemanı) Seyşeller’e vardığını öğrenmiş. Ardından da başkanından Aristidou’nun telefon numarasını alıp, kendisiyle görüşmüş. Kalenderidis’in bize naklettiği bilgiye göre, Aristidou, Öcalan’ın kimlik bilgilerini Seyşel Adaları yöneticilerine vermiş. Onları, Öcalan’ı kabul etmeleri için iknaya çalışıyormuş. Öcalan, Ada’ya yabancı bir pasaportla geldiği takdirde, kendisini kabul edeceklerini, ardından da diplomatik pasaport vermeye çalışacaklarını belirtmişler. 

Kalenderidis, Aristidou’ya şunları söylemiş: ‘Öcalan’a, Seyşel Adaları’na ulaştığı gün pasaport çıkartılması şart. 

Çünkü Öcalan, büyükelçilik konutundan ayrılıp, Seyşeller’e gitmek için bunu ön şart olarak belirtiyor.’ 

Aristidou, Öcalan’ın bu şartını öğrendikten sonra, ertesi gün (13 şubat 1999 cumartesi) saat 07.30 sıralarında güvendiği bir kişiyle, bize pasaportu göndermesinin muhtemel olduğunu söylemiş. Bütün bu gelişmeler üzerine 
Papaioannu (Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Büro müdürü) ve EİP başkanı (Yunanistan gizli servisi başkanı) emreder bir şekilde, Öcalan’ın hemen Nairobi’deki Ortodoks Kilisesi’ne nakledilmesini istediler. 
EİP Başkanı,   Kalenderidis’e, ‘Öcalan’ı eğer iknâ edemezsen, sen orayı derhal terk et’ demiş. EİP başkanı, Kalenderidis’in Nairobi’den en kısa sürede ayrılması talimatını vermiş.” 


18. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder