OPERASYON BÖLÜM 18
Yunanistan’ın iyiliği için
“Saat 12.00 civarında, bir gün önce Atina’dan dönmüş olan Kenya Metropoliti Serafim, büyükelçiliğimizi ziyarete geldi. Mesai arkadaşlarımla birlikte kendisini büroya götürdük. Bu görüşme sırasında Metropolit’e şunları söyledik:
‘Sizden, Yunanistan’ın iyiliği için bir ricada bulunuyoruz. Bu ricamız kişisel, hatır işi değil. Tamamen millî bir mesele. Burada bir çift var. Bu akşam, o çifti misafir etmenizi rica ediyoruz.’
Metropolit Serafim, söylediklerimizden birşey anlayamamıştı. Ancak neşeli, ümitvar ve hatta biraz da şüpheli bir şekilde ‘Konstantinos mu burada?’ (devrik Yunan kralı)’ diye sordu.
Bu cevap karşısında arkadaşlarım ve ben soğukkanlılığımızı zor tuttuk.
Bu arada Öcalan’ın beraberindeki kişilerden, Yunanlı bir avukatın Nairobi’ye geleceğini, bunu İtalyan ve Hollandalı avukatların izleyeceğini öğrendik. Öcalan’ın beraberindeki şahıslardan Şemse Kılıç, Avrupa’daki arkadaşlarıyla sürekli telefon görüşmesi yapmakta, ikametgâhtan dışarı çıkıp, kartlı telefonları kullanmaktaydı. Avukatların geleceği haberini Atina’ya ‘Yunanlı ve başka Likourezos’ların gelmesi bekleniyor’ şeklinde bildirdik.
Bir yandan da Panos (Öcalan’ı Seyşel Adaları’na götürmeye çalışan Rum işadamı), Öcalan’ın Portekiz pasaportuna vurulmak üzere sahte Seyşel Adaları vize mühürleri bulmaya çalışıyordu. Bu gelişmeler Atina’ya bildirildi. Papaioanou, Öcalan’ın hemen ikametgâhtan uzaklaştırılmasını istedi.
Kalenderidis’le birlikte kiliseye gittik. Çevrede sivil polislerin mevcudiyetini fark edip, büyükelçiliğe döndük. Bu olayı da Atina’ya bildirdik. Ayrıca, Öcalan’ın Seyşeller’e normal sefer sayılı bir uçakla gitmesi konusunu bakanlığa
önerdim. Konuyu Kenya makamlarına açabileceğimi, yerlilerden yardım isteyebileceğimi söyledim. Papaioannou, bu teklifimi de üzerinde hiç durmadan reddetti. Biz, Öcalan’ın Kenya’dan güvenli bir şekilde çıkmasıyla ilgili çabaları
sürdürdük.
EİP başkanı, Kalenderidis’e telefon ederek, Aristidou’nun Seyşeller’de olduğunu bildirdi. PKK’nın Kıbrıs sorumlusu (Güney Kıbrıs Rum Bölgesi sorumlusu Nurcan Derya), 10 şubatta Nairobi’ye gelmişti. Seyşeller’deki Aristidou ile Öcalan’ın yanındaki Nurcan’ı telefonla görüştürdük. Bu konuşma sırasında Aristidou, Nurcan’a şunları söylemiş: ‘Ben şu anda Seyşeller’deyim. Öcalan’ın buraya güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlayacağız. Kendisini burada ben karşılayacağım. Öcalan’ı bu konuda ikna edin.’
Bu telefon konuşmasının sonucundan da bir şey çıkmadı. Konu, Atina’da değerlendirilmiş, EİP başkanı, Seyşeller’de bulunan Aristidou’ya, 13 şubat cumartesi günü 03.00’te Nairobi’de olması ve Öcalan’la görüşmesi için
talimat vermiş.”
Turizmci Öcalan
“Bay Aristidou, Kalenderidis’e şöyle dert yanmış: ‘Ben, söylenecek her şeyi Bayan Nurcan’a bildirdim. Tekrar Nairobi’ye gelmenin nedenini bir türlü anlayamadım.’
Her şeye rağmen Aristidou’nun Nairobi’ye gelme ihtimalini düşünüp, Kalenderidis’le birlikte saat 20.00’de konuta geçtik. Yine Öcalan’ı Seyşeller’e gitme konusunda iknaya çalıştım. Öcalan, Seyşeller’e gitmek için ortada hiçbir garanti göremediğini söyleyip, teklifimizi yine reddetti. Öcalan’a, Aristidou’nun pasaport getirip veya göndereceğini hatırlattık; gerçek Seyşeller pasaportunun eline geçmesi halinde konuttan çıkabileceğini, üçüncü bir ülke üzerinden Seyşeller’e gidebileceğini, bu üçüncü ülkeyi de büyükelçinin takdirine bıraktığını belirtti.
Öcalan’ın konuttan ayrılıp, Seyşeller’e seyahatinin organizasyonu için bir turizmciyle konuşma konusunda Papaioannou’dan izin aldım. Turizmci işadamı, kimliğini bilmediği Öcalan’ı Nairobi dışındaki ıssız bir turistik tesiste misafir etmeye söz verdi. Ayrıca, büyükelçilik konutuna otomobil göndereceğini de söyledi. Ertesi gün saat 09.00’da ise, önemli bir bedel karşılığında, bir İtalyan pilotla uzlaşma imkânlarını inceleyip, Öcalan’ın Kenya’dan ayrılmasını
ayarlayacağını bildirdi.
Yukarıdaki konuları sabah 01.00’de Atina’ya bildirdik. Papaioannou ve EİP başkanı bu durum için mutabık kaldılar ve Öcalan’ın konuttan hemen ayrılması konusundaki baskılarını durdurdular. Saat 18.00 civarında büyükelçiliği, UPİ
Ajansı’na mensup bir gazeteci aramış, kendisiyle Diakofotakis (Yunanistan’ın Kenya Büyükelçiliği başkâtibi) konuşmuş. UPİ muhabiri, Öcalan’ın Kenya’da olup olmadığını sormuş. Mesai arkadaşım bu konuşmayı bana esprili bir şekilde anlatıp, gazetecinin sözlerini şu şekle sokarak aktardı: ‘Gazeteci, eğer pazartesi sabahına kadar Büyükelçiliğinizden cevap alamazsam, ajansımın sahibine gideceğim’ diyor.
Sabah bana Free Lancer’in muhabiri telefon edip, ertesi gün saat 09.00’da fotograf çekmek üzere büyükelçilik konutunu ziyaret edeceği tehdidinde bulundu, ama gelmedi.
Cumartesi, 13 şubat 1999. Cumartesi günü sabah saatlerinde Öcalan’ın Yunanlı avukatı Failos Kranidiotis Nairobi’ye geldi. Ancak, Seyşeller’den beklenen Aristidou ise gelmedi. Bu arada Öcalan’ın konuttan ayrılması için ön
şart olan pasaportu da getiren olmadı.”
Öcalan Evden çıkmam diyor
“Saat 09.00 civarında, bir gün önce anlaştığımız turizmci işadamından telefon aldık. Kendisi bize, bir otomobilin konuttan 500 m mesafede Muthaiga Club’ın park yerinde harekete hazır beklediğini söyledi. Ancak Öcalan, konuttan ayrılmayı reddetti. Öcalan, beraberindeki kişiler ve avukatı Kranidiotis’le özel bir toplantı yapmak istedi. Öcalan, bu toplantıdan sonra bize Yunanistan’dan, hayatının korunması için gerekli bütün önlemlerin alınmasını, zira artık
‘tehlikenin çok yakın olduğundan’ emin olduğunu açıkladı. Bizden de, Kenya makamlarından resmen koruma önlemleri talep etmemizi istedi. Sığınma talebine Yunanistan’ın resmen cevap vermediğini belirten Öcalan, söz konusu cevap gelinceye kadar Kenya’dan bunu istememiz gerektiğini belirtti.
Öcalan, şunları söyledi: ‘Yunanistan, bana sığınma hakkı vermese dahi, beni kabul etmek, yargılamak ve gerekirse Türk makamlarına iade etmekle mükellef. PKK lideri veya bir politikacı olarak değil, hayatı tehlikede bir insan olarak,
Yunan hukuku ve uluslararası hukukun gereği olarak bunu istiyorum. Yunanistan’ın imzalamış olduğu Uluslararası Sözleşmelere göre korunmamı taleb ediyorum.’
Öcalan’ın taleplerini ayrıntılı bir biçimde Atina’ya bildirdik. Bu arada Kranidiotis büyükelçiliğe geldi. Bana ve
Kalenderidis’e, müvekilinin (Öcalan’ın) yasalara göre korunmasını talep etti.”
Atina: Öcalan’ı Kovun
“Atina ise, Öcalan’ın ikametgâhtan hemen ayrılması için baskılarını tahammül edilmez bir halde artırdı.
Kalenderidis’e, EİP başkanı telefon ederek, gidip Öcalan’ı zorla ve hemen ikâmetgâhtan dışarı atmasını emretti.
Kalenderidis, pratik nedenlerle emrin uygulanmasındaki imkânsızlığı belirtti. EİP başkanı ise, Kalenderidis’i azarlamış, Öcalan’ı desteklemekle suçlamış ve teşkilatın (Yunan gizli servisi) kararlarını uygulamamakla suçlamış.
Biraz sonra Diakofotakis telefonda Mihalis isminde birisinin aradığını söyleyip, telefonu Kalenderidis’e verdi. Kalenderidis’e telefonda, açık görüşmede şunlar söylendi: ‘Savvas beni dinle! Ben, Kovaras, üç bakan ve başkan burada. Üç bakanın kaderi sana bağlı. Anlıyor musun? Git ve hemen onu zorla dışarı at!’
Kalenderidis, sert bir şekilde, kendisinden böyle bir şey istenmesinin mümkün olmadığını söyledi. Konuşma çok sert geçti, bu, avukatın da dikkatini çekmiş. Koridorda bulunan Kranidiotis, büronun kapısını açarak dinlemeye geldi.
Kovaras, sözlerine şöyle devam etti: ‘Rica ediyorum Savvas, o âdet bezlerini (refakatçi bayanları kastediyor) dışarı at ve işi bitirelim. Bunu yapabilirsin. Dikkat et, yapamazsan, geri geldiğinde seni ordudan atacaklar. Yapabilirsin. Üç
bakan burada.’
Kalenderidis’in, Atina’yla konuşması Öcalan ve beraberindekileri şiddet kullanarak atmasının mümkün olmadığını belirtmesiyle bitti. Biraz sonra Papaioannou bize telefon ederek, piyasadan, Öcalan ve beraberindekileri büyükelçilik ikametgâhından zorla uzaklaştırma operasyonunu üstlenecek yerli gorillerin bulunmasını istedi. Ben, bunun mümkün olmadığını söyledim. Ardından Papaioannou ve EİP’den telefon geldi.
Öcalan’ı sefarethaneden zorla uzaklaştırma operasyonunu üstlenecek dört gorilin Atina’dan gönderileceği bildirildi.
Papaioannou, bu gorillerin ‘futbol takımı’ kimliğiyle geleceğini ve gerektiğinde orada top oynayacağını söyledi. Bu konuşma sırasında yanında ‘üç şarkıcı’, yani üç bakan ve ‘Bayan Katehaki’nin yani EİP başkanının bulunduğunu ifade etti. Daha sonra ayrıntıların bildirileceğini söyledi. Hemen ardından EİP başkanı, Kalenderidis’in derhal Nairobi’den ayrılması için baskı yapmaya başladı.”
Öcalan’ı yasal olarak verin
“Kalenderidis, EİP başkanına şunları söyledi: ‘Bunlar olmamalıdır. Böyle şeyler yapılacağına, kendisini yasal şekilde teslim etmemiz daha iyi olur. Dikkat edin, bütün bunların ciddi sonuçlar yaratacağını bakanlara söyleyin. Bizi, kötü bir oyuna sokuyorlar. Bunlar, ülkeyi istikrarlaştırma politika planlarının bir bölümüdür.’
EİP başkanı, Kalenderidis’i dinledikten sonra derhal Atina’ya dönmesini emretti. O da valizlerini hazırlayıp, Kranidiotis’le birlikte Atina’ya dönmeyi planladı. Kranidiotis, bütün bunların yasadışı ve yapılmaması gereken şeyler olduğunu, Atina’ya döndüğünde hemen Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşmeye çalışacağını ifade etti.
Saat artık 16.00 olmuştu. Kalenderidis’le birlikte Öcalan’ı, arzu ettiği şekilde kendiliğinden ikametgâhtan çıkmaya ikna etmek ve Atina’da hâkim olan havayı kendisine anlatmak amacıyla son bir gayret sarf etmek üzere konuta döndük.
Öcalan, hiç kımıldamadan yerinde oturmaktaydı. Beraberindekiler, yine ikametgâh içerisinde kendilerini yakmak tehdidinde bulundular. Öcalan, hemen bir bildiri metni dikte etti, Bayan Kılıç da (Öcalan’ın, Nairobi’ye sonradan gelen
koruması Şemse Dilan Kılıç) bunları sefaret dışından telefon veya faksla Avrupa’ya nakletti. Öğrendiğimize göre Öcalan bu bildirisiyle Yunanistan, İtalya ve Rusya’dan himaye ve sığınma istemekteydi.”
Seyşeller’in bedeli 15 milyon dolar
“Arkadaşlarımla birlikte sefarete döndük. Biraz sonra Bayan Kılıç da geldi, garanti alınmadan Öcalan’ın ikametgâhtan herhangi bir şekilde çıkmasının mümkün olmadığını söyledi, bizlerden de şunları istedi:
1- Atina’dan hareket edecek olan bir uçak, Seyşeller-Nairobi-Seyşeller güzergâhını izlemelidir.
Aynı uçakla Aristidou, Öcalan için hazırlanmış Seyşeller pasaportuyla gelmelidir. Seyşeller’den Öcalan’ı kabul edeceklerine dair güvence alınmış olmalıdır.
2- Öcalan’ın Seyşeller’den uzaklaştırılması halinde Atina’ya götürülmesi için yazılı garanti verilmelidir. Seyşeller’in istediği 15 milyon doları Yunanistan ödemelidir.
3- Kenya makamları, Öcalan’ın ülkeden güvenli bir şekilde çıkışı için garanti vermelidir.
4- Öcalan’a Kenya’dan Seyşeller’e gidişinde Yunanistan’ın Nairobi büyükelçisi eşlik etmelidir.
Bayan Kılıç’ın şartları hemen Papaioannou’ya iletildi. Beklendiği gibi bunlar da kabul görmedi.” Yunanistan ikili oynuyor
Büyükelçinin anlattıklarıyla Kalenderides’in anlattıkları arasında bir fark gözlenmiyor.
Abdullah Öcalan’ın yakalanması Yunanistan’da neredeyse depreme yol açtı desek yeridir. Özellikle Yunan basını bu konu üzerine oldukça sert yayınlar yaptı. Yunanistan’da pek çok üst düzey yetkili görevlerinden oldu.
Burada Yunanistan’da yaşanan depreme değinmekte yarar var. Olayları zaman sıralaması içinde şöyle gözlemek mümkün:
9 şubat 1999 Atina’daki, fanatik PKK yanlısı Yunan milletvekillerinden oluşan “Öcalan’a destek lobisi” bir basın toplantısı düzenledi.Simitis Hükûmeti’nden, Öcalan’a siyasî iltica vermesini istedi.
PKK’nın düzenlediği toplantıya 6 Yunan milletvekili, 3 büyük siyasî partiyi temsilen katıldı.
Basın toplantısında, Yunan basınınca, Öcalan’ın Atina’ya gelişinde, Simitis Hükûmeti’ne “iltica verin” baskısı yapan iki milletvekili, Kostas Badouvas ve Hristos Kipouros, Öcalan’a AB üyesi ülkelerce siyasî sığınma hakkı
verilmesi gerektiği üzerinde durdular ve Yunan hükûmetinin tutumunu protesto ettiler. Diğer milletvekilleri ise “300 milletvekilinden 168’i Öcalan’ı davet eden yazı imzaladık, PKK şefi gelsin” ve “cesaretimiz yok” gibi ifadeler
kullanarak hükûmeti tahrik etmeye çalıştılar. PKK’nın Yunanistan’daki yetkilileri ise, Öcalan’ın Atina’da “siyasî sığınmacı” olarak ağırlanması yolunda, imza kampanyası açtıklarını açıkladılar.
Yunan Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos “Normal pasaportu varsa, Öcalan Yunanistan’a gelebilir” dedi. Saraybosna ziyareti sırasında, refakatindeki gazetecilerin sorularını yanıtlayan Pangalos, “Normal bir pasaportla gelirse onu tutuklayamayız, Öcalan için uluslararası tutuklama emri yok. Ayrıca, Türkiye’nin de bizden bu yönde bir istemi yoktur” iddiasında bulundu.
Öcalan’ın Yunanistan’a geldiğini doğrulamaktan da kaçınan Pangalos, gazetecilerin ısrarlı sorularına alaycı bir üslupla şöyle cevap verdi:
Pangalos’tan PKK’ya: “Hayvanlar!”
“Öcalan için Lahey’dedir, İtalya’dadır, Atina’dadır şeklinde söylentiler var, Kutsal Ruh (Holay Spirit) gibi.”
Aynı Pangalos 16 şubat 1999’da Öcalan yakalandıktan sonra PKK’lıların yaptıkları gösterilere adeta köpürerek, PKK’ya “Saat 12’ye kadar hayvanca eylemlerinizi sona erdirin, aksi takdirde fena olacak” diye seslendi.Pangalos, yaptığı açıklamada, PKK’nın Avrupa’daki 5 Yunan büyükelçilik ve 5 konsolosluğunda yaptığı işgal eylemlerini aşırı sert ifadelerle eleştirdi, “Hayvanlık, canilik, teröristlik” olarak niteledi. Pangalos “Eğer saat 12’ye kadar Yunan
temsilciliklerini boşaltmazlarsa, PKK’ya karşı Yunanistan’da eylem başlatacağız.
Ayrıca, işgal edilmiş temsilciliklerimizin bulunduğu ülke makamlarına da müdahale isteminde bulunacağız. Protesto ediyoruz, Lahey büyükelçimizin evini işgal edenler eşi ile 8 yaşındaki çocuğunu el bombası tehdidiyle rehin tutuyorlar, bu aşırı hayvanlıktır” dedi.
19. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder