10 Nisan 2016 Pazar

1960'lardan 2000'lere Türkiye


1960'lardan 2000'lere Türkiye


Ulusal Sol Yerine ‘ Dinci-Bölücü Koalisyon ’
   
Sol Elim

Sarhoş oldum da 
Seni hatırladım yine; 
Sol elim, 
Acemi elim, 
Zavallı elim!

Orhan Veli Kanık


 Yol, Önder Sayan ABD 1960'lı ve 1970'li yıllarda Türkiye’de artan sol ve Amerika karşıtı gelişmeleri engellemek için hangi araçları kullandı? Bunun yanıtlarını verdiğimiz zaman Türkiye’nin 2000'li yıllarda, “ AKP yönetimine nasıl getirildiğini de” Kolayca Anlamış Oluruz.1960'lı ve 70'li yıllardaki sol ve ABD karşıtı muhalefet hareketleri 1961 Anayasası’nın getirdiği toplumcu yapılanmaların sonucudur. Şöyle ki; 

1) 1961 Anayasası Türkiye’de, ABD’nin (ve Batı’nın) hiç de hoşlanmadığı bir yapıyı yavaş yavaş sağlıyordu. Demokrat Parti’nin Amerikancı, liberal ve kapitalist felsefesine ve uygulamalarına karşılık sosyal devleti öne çıkaran bir anlayış yeşeriyordu.

Devletin iktisadi kurumlarının hızla piyasaya hâkim olmaları gerçeği vardı. Petro-kimya, demir-çelik, alüminyum, motor sanayii, elektronik gibi birçok alanda devlet devreye girmişti. Karma ekonomik yapı “sistemin esasını oluşturmaya başlamıştı”.

Bunlar ABD’nin (ve Batı’nın) Türkiye’de istemediği şeylerdir.

2) 1961 Anayasası ile kapı gibi bir Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştu. Beş yıllık planlar ve yıllık programlarla sanayi, tarım, enerji, ulaştırma, eğitim, sağlık gibi alanlar; “ulusal çıkarlar gözetilerek” , planlı ve programlı bir biçimde yürütülmeye başlandı.

Birinci Beş Yıllık Plan döneminde başbakan olan Morrison Süleyman bile, ABD’nin vermek istemediğini gidip Sovyetler Birliği’nden almıştı. Sol ve ulusalcı kesim bu işin başını çekiyordu. Sol dışında, ABD’ye karşı olan İslamcılar da Türkiye’nin sanayileşmesinden yanaydılar. Sol ve ABD karşıtı İslamcılar Ecevit-Erbakan koalisyonu ile iktidara gelmişler ve 1974'te Batı istemediği halde ulusal çıkarlarımızı Kıbrıs’ta korumuşlardı. ABD’nin bölge uzmanları şöyle karara vardılar:

1) Sağ ve sol aralarında çatıştırılmalıydı.

2) “ABD karşıtı” cephe yerine, onun yandaşı dinciler yaratılmalıydı.

3) “Sermayenin sisteme egemen olacağı” bir değişiklik yapılmalıydı.

Ama her şeyden önce ABD’nin baş belası 1961 Anayasası budanmalıydı.

- 12 Mart 1971 darbesi ABD karşıtı cepheyi, sol hareketleri ortadan kaldırmak için ilk basamak oldu. Amerikancı kimi generaller ve kimi sağ çevreler ABD istihbarat örgütleri tarafından solun üzerine gönderildiler.

- 24 Ocak 1980 iktisadi kararları ile 12 Eylül 1980 darbesi ABD’nin ortak operasyonlarıdır. 1978 Washington Uzlaşması’nın Türkiye’de uygulanması için 12 Eylül generalleri tarafından 1982 Anayasası’nın getirilmesi gerekiyordu. (*)

1980-83 Askeri Konsey ve 1983 sonrası Özal hükümetlerinde üç belirgin hareket oldu.

1) Sermaye çevrelerinin siyaseti ele geçirerek Türkiye’yi Batı’ya bağlamaları için “Özalcılık” geliştirildi. Sermaye çevreleri, sisteme egemen kılınmaya başlandı. Özal Türkiye’yi birkaç büyük işadamı ile birlikte yönetiyordu.

2) PKK kuruluyor ve “Devlete Karşı yeni bir Ayrılıkçı Muhalefet” ve terör oluşturuluyordu.

3) Askeri Konsey (1980-83) ve Özal dönemi ile birlikte İslamcı yapılanma sistemli bir biçimde devreye sokuluyordu. Atatürkçü geçinen 12 Eylül’ün Amerikancı generalleri bu konuda ellerinden geleni yaptılar. Özalcılıkla birlikte tarikatçılık devletin tepesine yavaş yavaş sızmaya başladı. Fethullahçılık bu dönemde sistem tarafından desteklendi.

İlk tohumlar…

Böylelikle sol kesim başta olmak özere ABD karşıtı ulusal öğelere alternatif olacak “Amerikancı işbirlikçiler” ilk filizlerini vermeye başladılar.

- Bir yanda Amerikancı (Batıcı) büyük sermaye çevreleri;

- Onun yanında Amerika’ya yakın İslamcılar (ve tarikatlar);

- Ve tabii Türkiye Cumhuriyeti’ne, Lozan’a ve devlete karşı PKK terör örgütü. Bu birbirinden tamamen farklı görülen unsurlar yavaş yavaş ABD ve AB tarafından “terbiye edilecekler” ve 2000'li yıllardaki ortaklıklarını kuracaklar. ABD ve AB’nin güdümüne girmiş olan “ Büyük Sermaye, Köktendinci ve Bölücü ” koalisyonu işin esasını oluşturdu.

Amerika ve (Sonra AB), 1960'lı ve 1970'li yıllardaki solun karşısına büyük sermaye-köktendinci-bölücü koalisyonunu 2000'li yıllarda oturtmayı başarmıştır (**). Eski solun bir bölümü dinci ve liberal çevrelere yamandı. İşin en ilginç yanı şu:

- İslamcıların tabanının büyük çoğunluğu ABD’nin (ve AB’nin) karşısındalar.

- Kürt kökenli yurttaşların da çoğunluğu PKK’ye karşılar. Çünkü terörden en büyük zararı onlar gördü. Terör yüzünden Güneydoğu geriledi;

- İş çevrelerinin çok küçük bir bölümü “gözü kapalı Amerikancı ve AB’ci”.

Çoğunluğu, İktisadi İşgale Karşı.

- Bu kesimler dışındaki insanlarımızın yine büyük çoğunluğunun ABD’ye karşı olduğunu kamuoyu yoklamaları gösteriyor.

Ve bütün bunlara rağmen Amerikancılar iktidarda. Bu sonucun bir tek açıklaması bulunmaktadır; Türkiye’de demokrasi işlemiyor. Sadece demokrasi oyunu oynanıyor.

O zaman düşünmemiz gereken şey bu işi nasıl ve hangi yolla düzelteceğimizdir.

Türkiye’yi emperyalizmin güdümündeki oligarşiden nasıl kurtaracağımızı, “büyük çoğunluğu oluşturan kesimler bütün güçlerini kullanarak” çözmek zorundalar. Bugünkü gidişe karşı olan bütün kesimlerin kenetlenmesi gerekiyor.

Sağcısı, solcusu, işbirlikçi olmayan ve Atatür k’ü seven Müslümanıyla…


Prof. Dr. Erol Manisalı

(*) Hayatım Avrapa, Birinci kitap 2006, Truva.
(**) AKP, Ordu, ABD Üçgenindeki Türkiye, 2007, Truva
1 Orhan Veli Kanık

http://www.transanatolie.com/turkce/Turkiye/1960lardan_2000lere_turkiye.htm



..

9 Nisan 2016 Cumartesi

Saltanat Uğruna Verilen Kayıplar


Saltanat Uğruna Verilen Kayıplar


Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:14/10/2014 
Türü:İç Politika 


İyi de,böyle acı bir sonuca neden olan o ulvi görev ne idi acaba ?

Cumhurbaşkanı’nın Karadeniz mitingleri.

Hem de gelecek yıl ki seçimlere hazırlık kapsamında,sanki bir parti lideri gibi yine ayrıştırıcı yine düşmanlar ilan eden mitingler.

Güvenlik için bu illerin polisleri,çevre illerdeki polisler ve de Cumhurbaşkanı peşinde dolaşan koca koruma ordusu yetmiyor da Malatya’dan Polis getirtiliyor.

Şu işe  ve şu abartıya bak.Malatya nire,Gümüşhane nire.



www.acikistihbarat.com
14.10.2014


Gümüşhane yolunda Polisleri taşıyan bir otobüs devrildi.

Üç Polisimiz Şehit,sekiz’i ağır olmak üzere 33 Polisimiz yaralı.

Allah rahmet eylesin,Ailelerine sabır versin.

Yaralı Polislerimiz de en kısa sürede sağlıklarına kavuşsun.

İyi de,böyle acı bir sonuca neden olan o ulvi görev ne idi acaba ?

Cumhurbaşkanı’nın Karadeniz mitingleri.

Hem de gelecek yıl ki seçimlere hazırlık kapsamında,sanki bir parti lideri gibi yine ayrıştırıcı yine düşmanlar ilan eden mitingler.

Güvenlik için bu illerin polisleri,çevre illerdeki polisler ve de Cumhurbaşkanı peşinde dolaşan koca koruma ordusu yetmiyor da Malatya’dan Polis getirtiliyor.

Şu işe  ve şu abartıya bak.Malatya nire,Gümüşhane nire.

Hem de bu kadar Polisle ne diye ve de nereye.

Sanırsın ya afat bölgesine yardıma,ya da harbe çarpışmaya!...

Eğer müsadeleri olursa,Cumhur olarak Başkanına sormak lazım.

Beylik laflarla seçim yatırımı yapmaya,düşmanlar ilan edip taraftarlarını sıkı tutmaya çalışmak için yaptığın bu mitingin sözde güvenliği için kaybedilen bu canlara değdi mi ?

Değer mi kuru laflar için Malatya’dan,Gümüşhane’ye polis sevkine.

Bu ne israf. Bu ne abartı ve de savurganlık.

Devlet’in parası,malı hadi bir yana,yok yere harcanan emek  ve  Canlar’ın da mı önemi yok !...   

Cumhurbaşkanı için televizyon mu yok, gazete mi yok bu Ülke’de.

Bu kadar çok seviyorsan topla basını köşke, otur konuş, kalk konuş.

Onlarda gece gündüz yayınlasınlar.

Çakma yorumcular da sözlerinden inciler dizip bize yuttursunlar.

Ey o meydanlarda toplanıp destan yazan,alkış tutan beyinler. 

Kaybedilen Canlar adına ne olur sizler de bir düşünün.

Harp değil,afat değil.Sözüm ona bir konuşma.

Korunan kim ve de  kimlere karşı, hem de Gümüşhane’de.

Değdi mi o ölümler,sizlerin birçoğu kuru ve hezeyan dolu bilinçsiz gürültünüzün güvenliğini sağlamaya.

Hiç mi duymadınız yıllardır tekrarlanan o beylik lafları.

Yok mu televizyon ya da radyonuz.

Basın tuşuna,oturun dinleyin,kalkın dinleyin.

Üç Şehidimizin bir hiç uğruna kaybını ve benzeri olayların sebebini daha iyi anlamak için şöyle durup, sözüm ona koruma sağlamak için güvenlik görevlilerini, insan gücünü abartılı bir şekilde ucuza kullanan ve hiçe sayan anlayışı kısaca bir düşünelim.

Öylesine garip ve abartılı  uygulamalara muhatap oluyoruz ki.

Sanki herkes potansiyel bir düşman.

Bir yanda bazı Devlet yetkilileri ve önemli denen kişiler,güvenlik çemberleri altında kundakta bebek gibi kat kat korunur.

Allah’ın kulu Vatandaş’a gelince,

Her gün biri yada birkaçı,

Ya hırsızlarca soyulur,

Ya da serseri bir silah kurşunu veya sapık bir bıçak darbesi ile suçsuz ve günahsız yok yere canından olur.

İzliyoruz ve görüyoruz.

Ankara’nın bir bölümünde yetkililer yaşıyor,

Koca bir koruma ordusu ve yüzlerce özel tip araç ve de helikopter onların peşinde koşuşturuyor.

Hele bir de, Devlet yetkilisi gidince taşra’da bir yere, 

Öyle güvenlik çemberleri  oluşuyor ki çevrede,

Sanırsınız Sultan Abdülhamit döndü geldi geriye…

Güvenlik güçleri ve korumalara  göre ise,

İnsanların hepsi hazır saldırmak için Haşmetliye..

Mümkün değil anlamak ey yetkili sizleri,

Nedendir bu korku,söyleyin şu görünmez riskleri.

Ömür boyu saltanatsa esas mesele,

Ne olur,korkutmayın,ürkütmeyin bizleri,

Kısaca ve dürüstçe saltanat bitmesin deyin,açıklayın gerçeği.

Evet yetkililer ;

Eğer korkuyor ve güvenmiyorsak ne Millete ne de kendimize , 

Bırakın korkmayanlar taht kursun hem tepemize hem de gönlümüze.

Yok sorun gerçekten güvenlik ise,

Can sizde mi sadece,biraz da Cumhur’u düşünsenize.


Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10514


..

RÜŞVET VE YOLSUZLUĞU ÖNLEME SEMPOZYUMU..,


Rüşvet ve Yolsuzluğu Önleme Sempozyumu 


Ali İhsan Gürcihan
Açık İstihbarat
Tarih:02/10/2014
Türü:İç Politika 


 Tayyip Erdoğan ne yaptı etti,% 51.8  gibi bir oy alarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
Her yerde ve her fırsatta konuşmaya,etrafa sataşmaya alışmış bu kişilik, Başkanlık sevdası ile bu tarzını devam ettirmek istese de mevcut konumu gereği artık istediği kadar konuşamıyor ve de sataşamıyor.

Şimdilik bu ihtiyacını özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının düzenlediği her oturuma katılarak alçak perdeden de olsa gidermeye çalışıyor.

www.acikistihbarat.com
02.10.2014

Tayyip Erdoğan ne yaptı etti,% 51.8  gibi bir oy alarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
Her yerde ve her fırsatta konuşmaya,etrafa sataşmaya alışmış bu kişilik, Başkanlık sevdası ile bu tarzını devam ettirmek istese de mevcut konumu gereği artık istediği kadar konuşamıyor ve de sataşamıyor.

Şimdilik bu ihtiyacını özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının düzenlediği her oturuma katılarak alçak perdeden de olsa gidermeye çalışıyor.

Üç gün önce YEŞİLAY’IN uyuşturucu kullanımını önleme konusunda düzenlediği oturumda,ya da Türkçe olmayan tanımlama ile sempozyumda da konuşma yaptı.

Uyuşturucu belası konusunda özellikle herkesçe bilinen geleneksel doğru sözlerinin aksini söylemek elbette mümkün değildir. Ancak bu sorunun çözümünü ağırlıklı olarak dindar gençlik açısından izah etmesi ya sorunun bütününü görememesinden ya da her zaman ki gibi din odaklı ve ötekileştirici çağ dışı siyasi anlayışından kaynaklanmaktadır. 

Zaten bilinen ve %50 gibi bir kesim tarafından da destek gören bu bakış açısı bir kenara, eğer hak ediyorsa Cumhurbaşkanı sıfatında birinin bu tür oturumlara katılarak kişisel, toplumsal DEĞER üretmesinde ve samimi ise ANAYASAL DEĞERLERİ pekiştirmesinde elbette yarar bulunmaktadır.

Sağlanacak bu faydadan hareketle ve iyi niyetle diyorum ki ;

Söylemlerimize göre hepimizin hem fikir olduğu DÜRÜST İNSAN,DÜRÜST TOPLUM konusundaki değerlerimizi hatırlamak,yüceltmek  ve tartışmak üzere

” RÜŞVET,YOLSUZLUK ve KAMUSAL YETKİLERİN KÖTÜYE KULLANILMASININ ÖNLENMESİ” 

konulu bir oturum ya da sempozyumun da yapılmasında büyük yarar görülmektedir. 

Elbette Cumhurbaşkanı’nın katılımı ve açılış konuşması ile.

Ülkenin geleceği açısından çok önemli olduğuna inandığım böyle bir oturumun düzenleneceği günü ve Cumhurbaşkanı’nın rüşvet ve yolsuzluğun önlenmesi konusunda bize neler söyleyeceğini,geniş tecrübeleri ile bize ne gibi tavsiyelerde bulunacağını merakla bekliyorum. 

Kalın Sağlıcakla.


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10513

..


Tek Eksiği Yüzen Saraycık



Tek Eksiği Yüzen Saraycık 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:11/09/2014
Türü:İç Politika 


 Tüm bu kötü gelişmelere rağmen bu Başkan ve avanesi ise Milleti aptal yerine koyarak hep birlikte “İleri Demokrasi,Yeni Türkiye” söylemleri ile esas olarak halk için değil, kendilerinin ve ailelerinin  saltanatı ve geleceği için çalışırmış.Tek dertleri kendi canları ve çıkarları imiş.

Halkın güvenliği bu durumda iken kendisi yüzlerce muhafız ile dolaşır,yanına kendi uşakları dışında kimsecikler de yanaştırılmazmış.Arabasının önünde ve arkasında onlarca lüks araç ve kara gözlüklü ” body guard” lar  da sözüm ona koruma yaparmış.

Halkı gırtlağına kadar  borç içerisinde olan bu Başkan , Arap krallarınınkine benzer  banyolu,salonlu yeni bir “Uçan Saray ” alarak ülkeleri  gezer dururmuş.


 
www.acikistihbarat.com
11.09.2014



Yüce Yaratan’ın ömre takdiri bilinmez ama bu Ülke’de belki otuz,belki elli,hadi diyelim yüz yıl sonra, Boğaz’da Çamlıca sırtlarındaki bir Cami ve Türbe’yi seyreden ailenin anne ya da babası çocuklarına şöyle bir masal anlatacak.

Bir varmış,bir yokmuş.

Bu Ülke’de Eski Türkiye’yi yıkıp “Yeni Türkiye” diye sözüm ona 17 nci Türk Devleti’ni kurduğunu sanan bir Başkan  varmış. 

Çıkarcı yandaşları ve de uşaklarının  propagandası sayesinde halka karşı her şey toz pembe,etraf güllük gülistanlık gösterilirmiş ama Ülkesinde büyük bir kısım insan da haksızlıklardan, soygunlardan, saldırılardan cefa çeker, kan ağlar  dururmuş.

Eşinin pompalı tüfeği ve bıçak darbeleri altında ölen kadınlar, 

tanker çarpınca yıkılan köprüler altında kalıp can veren gençler, 

Ülkenin batısında,doğusunda çöken maden ocaklarında ve inşaatlarda bedavaya ölen gariban işçiler, 

İŞİD terör örgütü elinde aylarca rehin kalan görevliler,

Balkonunda otururken serseri kurşunla vurulanlar,

Banka önünde gündüz gözü ile parası gasp edilenler, 

Gelin arabasının önü kesilerek öldürülen  damatlar,

Kafası bozulun caniler tarafından yok yere bıçaklananlar,

Mezhep farkı nedeni ile saldırılan camiler  ve benzeri birçok olay  her gün Ülke’nin dört bir yanında olur dururmuş.

Bu yetmiyormuş gibi bölücü teröristler de Ülkenin batısında çadır kurup bayrak asacak, doğusunda ise terörist heykeli dikecek,törenler yapacak ve yol kapayacak kadar Devlet’i hiçe sayarlarmış. 

Tüm bu kötü gelişmelere rağmen bu Başkan ve avanesi ise Milleti aptal yerine koyarak hep birlikte “İleri Demokrasi,Yeni Türkiye” söylemleri ile esas olarak halk için değil, kendilerinin ve ailelerinin  saltanatı ve geleceği için çalışırmış.Tek dertleri kendi canları ve çıkarları imiş.

Halkın güvenliği bu durumda iken kendisi yüzlerce muhafız ile dolaşır,yanına kendi uşakları dışında kimsecikler de yanaştırılmazmış.Arabasının önünde ve arkasında onlarca lüks araç ve kara gözlüklü ” body guard” lar  da sözüm ona koruma yaparmış.

Halkı gırtlağına kadar  borç içerisinde olan bu Başkan , Arap krallarınınkine benzer  banyolu,salonlu yeni bir “Uçan Saray ” alarak ülkeleri  gezer dururmuş.

Yeni Türkiye yani sözde 17 nci Türk Devleti’nin kurucusu olarak Atalarının kullandığı Köşkü de beğenmeyip Ülkesi’nin paralarını harcayarak çok büyük ve şaşalı yeni bir saray da yaptırmış.

Kendini eski Türk Büyükleri ile bir tuttuğu, hatta daha üstün gördüğü için ölünce gömüleceği yeri bile işaret ederek, türbeye hazırlık olmak üzere Çamlıca Tepesine başlangıçta işte bu Cami’yi bile yaptırmış.

Tüm bu bencilliğe ve saltanata rağmen, hitabet kabiliyeti ve çıkarcı yandaşlarının propagandası sayesinde halkını düşündüğünü ve çok sevdiğini iddia eden ve %50 sinin de desteğini alan bu Başkan’ın, fani dünyada tek bir eksiği kalmış.

O da  deryalarda yüzen bir saraycık.                     

Eh bu sıkıntıya da ,Oğlumun gemicikleri var,bana bir gemi alınırsa yanlış anlaşılır diye seve seve katlanırmış. 

Onlar ermiş muradına,darısı,biz aciz kulların aklı başına.


Açık İstihbarat @ 2014



http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10511


..


Milli Eğitim'e Atılan Parça Tesirli Bomba: TEOG


Milli Eğitim'e Atılan Parça Tesirli Bomba: TEOG



Av. Mehmet Ali Ersoy
Tarih:27/08/2014
Türü:İç Politika 



İşin özü, olay öğrencinin ev adresinden soyuna kadar dayanıyor anlaşılan. Anayasa ile teminat altına alınmış eğitim hakkı, "dindar nesil" yetiştirmek uğruna gasp ediliyor...


TEOG ( Liseye geçiş) sınavı değerlendirme sistemi;
(Bu bilgi dershane müdürünce öğrencilere verildi)
- Teog sınavları ortalaması + okul not ortalaması. 
(Birden fazla öğrencide eşit çıkarsa)
- Öğrencinin devamsızlık gün sayısı. 
Durum yine eşitse. 
- Öğrencinin adının alfabetik sıralaması. 
Yine eşitse. 
- Öğrencinin doğum tarihi.
İşin özü, olay öğrencinin ev adresinden soyuna kadar dayanıyor anlaşılan. Anayasa ile teminat altına alınmış eğitim hakkı, dindar nesil yetiştirmek uğruna gasp ediliyor.
Sınavdan sonra sistemin yukarıdaki bilimsel!! Kıstaslara göre yerleştirmesini beğenmeyen öğrenci ve velisi 5 hafta internet bağlantılı bilgisayar başında oturduğu ildeki okullarda kontenjan boşalmışmı nöbetine girecek.
Kontenjan boşalmışsa e okul üzerinden on line kayıt yapıp öğrencinin önceki okulundaki kaydını nakil aldıracak.
Her hafta bir kez nakil yaptırılabilecek. Beş hafta boyunca en fazla beş nakil olacak.
Eğer ilk hafta nakil yaptırmazsan sonraki haftaların naklinden yararlanamayacaksın.
Nakildeki kıstas puan değil köşe kapmaca. Hızlı veli iyi okulu kapacak.
Teog sınavı sonucunda bir devlet okuluna kayıt yapmadan özel okula kayıt yapamayacaksın.
Düzgün olan sistem nasıl çorba edilir sorusunun cevabı budur.
Bu durumda bu çocuklar neden bu kadar sınava alınıyor ve yıpratılıyor sorusunun cevabı yok.
 PERSOPOLİS filminden bir Replik:

" Sadece Sakalı var ve Rejim dindarı diye bir Kasap Hastane Yöneticisi yapılırsa ..."


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10506


..



Erdoğan'ın Çiftliğinde Bir Bürokrat , Bir Kahya, Bir de Gül


Erdoğan'ın Çiftliğinde Bir Bürokrat , Bir Kahya, Bir de Gül 



Fatma Sibel Yüksek 
Açık İstihbarat
Tarih:11/08/2014 
Türü:İç Politika 


Erdoğan'ın tahmin edilenden çok daha düşük bir profili Başbakanlık koltuğuna oturtması güçlü bir ihtimaldir.

Öyle ki Ahmet Davutoğlu bile hayalleri ile başbaşa kalabilir..

Başbakanlık koltuğuna 28 Ağustos'ta Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, hatta Çağatay Kılınç bile oturabilir..

Böyle bir Başbakan'ın üstünde sadece Çankaya'daki Erdoğan'ın değil, hükümetin iki derin gücü  Hakan Fidan ve Efgan Ala'nın da vesayeti olacaktır. 


 
www.acikistihbarat.com
11.08.2014



Cumhurbaşkanlığı muhabirlerine veda eden Abdullah Gül, (Bu arada böyle bir muhabirliiğin var olduğunu öğrendik) 

"Bu partinin kurucusuydum. İlk başbakanı  ve cumhurbaşkanıyım. Partiye dönmekten daha doğal bir şey yok. Cumhurbaşkanlığım bittiğinde şüphesiz ki partime döneceğim" sözleri ile siyasetin gündemini bir anda epey erken bir Erdoğan - Gül savaşına çekti.

Takip etmeyenler için özetleyelim, bu şu demek: 

Gül'ün "devam" mesajı vermesi, " Başbakan olmak istiyor " olarak algılandı ve AKP bu açıklamanın ardından olağanüstü kongre tarihini Gül'ün görev süresinin bitiminden bir gün önceye, yani 27 Ağustos'a aldı. Böylece Gül'ün genel başkan adayı olmasının önü kesildi.

AKP yetkilileri kongre tarihinin asla Gül'ün pozisyonunu düşünerek alınmadığını söyleseler de cin şişeden çıktı ve  Cumhurbaşkanlığı seçiminin üzerinden 24 saat geçmeden ilk büyük krizin ayak sesleri duyuldu..

Bu durum ilginç bir durumdur ama Gül-Erdoğan savaşının başladığına inanıp erken sevinçlere kapılınmasının ne kadar mantıklı olduğundan emin değiliz.

Bir kere Gül, "Partimde devam edeceğim" sözünü "Genel Başkan adayıyım" anlamında değil, "öylesine" söylemiş olabilir. Ya da sırf kendisine bir dokunulmazlık zırhı ayarlanmasının pazarlığını yapıyor olabilir...

Neden? 

Çünkü Gül, açık meydan okumaların, yüksek sesle savaş ilan etmelerin adamı değildir.

Sonra Gül, parti teşkilatlarının Erdoğan'a ne kadar bağlı olduğunu en iyi bilen kişilerden biri olarak  bu şartlar altında genel başkan adayı olmanın ağır bir yenilgiye uğramak anlamına geldiğini bilmez mi?

Tabii bizlerin bilemeyeceği, Gül'ün bildiği başka bir şey yoksa..(Gülen'in sinsi bir şekilde teşkilatları ele geçirmiş olması gibi...)

Neticede, Tayyip Erdoğan'ın işaret etmeyeceği bir ismin Genel Başkan ve Başbakan olması mevcut durumda imkansız.

Ve Tayyip Erdoğan, Gül ve Arınç gibi parti kodamanlarını kesinlikle emekliye ayırmak istiyor. 

Gül, bu şartlar altında riske girmez..

Erdoğan'ın tahmin edilenden çok daha düşük bir profili Başbakanlık koltuğuna oturtması güçlü bir ihtimaldir. 

Öyle ki Ahmet Davutoğlu bile hayalleri ile başbaşa kalabilir..

Başbakanlık koltuğuna 28 Ağustos'ta Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, hatta Çağatay Kılınç bile oturabilir..

Böyle bir Başbakan'ın üstünde sadece Çankaya'daki Erdoğan'ın değil, hükümetin iki derin gücü  Hakan Fidan ve Efgan Ala'nın da vesayeti olacaktır. 

"Partinin bütünlüğünü kim ayakta tutacak?" 

diye sorulacak olursa, partide bu konuda "bürokrat" veya "kâhya" sıkıntısı yaşanacağını sanmıyoruz, ipler nasılsa Erdoğan'ın elinde olacak..

Vitrine oturtulan düşük profilli Başbakan'ı nasıl Efkan Ala idare edecekse, partiyi de yine Erdoğan adına Hüseyin Çelik gibi orta düşüklükte profiller pekâlâ idare edebilir...

Sorun, Erdoğan'ın artık kendini bile aşmaya başlayan "tek adamlığı" doğanın ve Allah'ın kurallarına rağmen nasıl idare edeceği sorunudur..


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10504

...


Senin Hasmınım; Türkiye'nin Asla


Senin Hasmınım; Türkiye'nin Asla 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:11/08/2014 
Türü:İç Politika 


Müteahhitlere satın aldırtılan havuz medyanın gözdesi Sabah denen gazete senin söylediklerinden  aynen şöyle manşet yapmıştı : 

“ Türkiye’nin Hasımları Ekmel’in yanında.”

Ne dendiğinin farkında mısın ?

Ben dürüst ve demokrat biri olan Ekmeleddin Bey’e oy verdim.

Şimdi ben Türkiye’ye hasım,yani Türkiye aleyhtarı ya da Türkiye düşmanı mıyım ?

Sen kimsin,kendini ne sanıyorsun ?


 
www.acikistihbarat.com
11.08.2014



Bu yazı okunurken belki Cumhurbaşkanısın
.
Yok,yok... Anayasa’ya uymasa da  sen Devlet Başkanı’sın.

İstemesem de seçildiğini kabul edelim ama daha iki gün önce söylediğini hatırlıyor musun ?

Müteahhitlere satın aldırtılan havuz medyanın gözdesi Sabah denen gazete senin söylediklerinden  aynen şöyle manşet yapmıştı : 

“ Türkiye’nin Hasımları Ekmel’in yanında.”

Ne dendiğinin farkında mısın ?

Ben dürüst ve demokrat biri olan Ekmeleddin Bey’e oy verdim.

Şimdi ben Türkiye’ye hasım,yani Türkiye aleyhtarı ya da Türkiye düşmanı mıyım ? 

Sen kimsin,kendini ne sanıyorsun ?

Yaptığın yanlışlar ve usulsüzlükler nedeni ile sana oy vermeyenleri ve özellikle beni bizzat kendine hasım kabul edebilirsin ama Türkiye’ye hasım ilan etmek, bu Ülke’ye yapılabilecek en büyük düşmanlık ve demokrasi hazımsızlığıdır.
  
Her türlü talan ve soygunu yapanlar baş tacı edilirken, bu Ülke sevdalısı, sevdalı olmaktan öte ülkesi için yıllarca senden çok daha fazla hizmet vermiş ve vermeye devam eden bir insanı sen nasıl Türkiye’nin hasmı ilan edersin. 

Üstelik ailece kırk yılı aşan çalışma hayatı sonrası kendim de, ailem de ne bir gemi, ne boğazda bir köşk ne de izah edilemeyecek tek bir kuruşa sahip olmaksızın.

Yazıklar olsun nefret saçan bu söylem karşısındaki duyarsızlığa da,  hukuksuzluğa da .
Ey Erdoğan şunu bil ki ;

Sana oy vermedim diye bir yandan beni düşman ilan edip NEFRET SUÇU işleyeceksin.

Ondan sonra da utanmadan Çankaya’ya çıkıp kardeşlik,birlik beraberlik,ben 76 milyonun Cumhurbaşkanı’yım diye bir de rol yapacaksın.

Yok öyle şey.

Kınıyorum bu densizliği ve tanımıyorum bu densizliği yapanı .

Cumhurbaşkanı da olsa Başkan da olsa...



Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10505


..

AKP İçi Savaşın Tweetleri


AKP İçi Savaşın Tweetleri 



Açık İstihbarat
Tarih:09/08/2014
Türü:İç Politika 


 Bir devleti çökertmek için,  bünyesine  paranoya virüsü salıp, başına da RTE karakterinde birini oturtmaktan daha garanti bir yol olabilir mi ?

 "paralel yapıya" karşı atadığın emniyet müdürünü,bir yıl geçmeden "Emniyet'te yeni bir paralel yapılanma olduğundan şüpheleniyor" ile görevden almak hangi akla sığabilir?

Bu öyle bir virüs ki, sadece devleti ve milleti değil, bu sürecin baş aktörü AKP'yi bile parçalamaya başladı.

RTE'nin Çankaya'ya çıkması durumunda AKP içi savaşlar daha da şiddetlenecek ve kaçınılmaz son gerçekleşecek. 

Beşir Atalay'dan Davudoğlu'na ; Varank'tan Akdoğan'a ; Bulut'tan Babacan'a ; Gül'den Cemil Çiçek'e bir düzine klik sayılıyor şimdiden AKP içinde.

Tek umut, AKP'nin Devlet'ten daha önce parçalanması.


www.acikistihbarat.com
10.08.2014

İnanmamızı çok isterlerdi; başlattıkları yeni "Ergenekon"-Balyoz sürecinin, eski dönemin haksızlıkların ve hukuksuzluklarının hesabını soracak bir süreci olduğuna.

İnananlar çıktı;  inanmak isteyenler ve inanıyormuş  gibi yapmak işine gelenler. 

Halbuki akıl ve ahlak zaafına uğramayanlar için son "Paralel Operasyonu"nun , "Ergenekon"-Balyoz sürecinin birebir kopyalanmış şablonu olduğu gün gibi aşikar.

AKP'nin, eski ortağı yeni düşmanı Gülen şebekesine  karşı ülkenin namus cephesinden kendisine ortak koparmak için kopardığı yaygaraya kanan bazı dangalaklar, sanki kendileri aynı tezgahtan geçmemiş gibi , "Paralel Operasyonu" 'na destek mesajları vermeye başladılar.

"Paralel Operasyonu" vasıtasıyla "Ergenekon"-Balyoz sürecindeki hukuksuzlukların hesabının sorulacağını zannettiler veya Meclis'te 1 tane bile olsa milletvekilliği hayali kurdular.

Halbuki çok geçmeden resim netleşti ve polislere "Ergenekon"'la ilgili tek soru sorulmayıp, RTE ve şurekasının yolsuzluk ve İran bağlantılı faaliyetlerini deşifre eden operasyonlarla ilgili sorgulandıkları ortaya çıktı. 

Ve AKP, yıllardır Emniyet'i emanet ettiği kadroyu bir de üstüne üstlük casuslukla suçladı.

TSK'yı terör örgütü ilan ettiği gibi.

Bunlar, toplumların ve kurumların iç savaş ortamlarında kapılabileceği türden paranoya ve delirme belirtileri.

Bir devleti çökertmek için,  bünyesine  paranoya virüsü salıp, başına da RTE karakterinde birini oturtmaktan daha garanti bir yol olabilir mi ?

 "paralel yapıya" karşı atadığın emniyet müdürünü,bir yıl geçmeden "Emniyet'te yeni bir paralel yapılanma olduğundan şüpheleniyor" ile görevden almak hangi akla sığabilir?

Bu öyle bir virüs ki, sadece devleti ve milleti değil, bu sürecin baş aktörü AKP'yi bile parçalamaya başladı.

RTE'nin Çankaya'ya çıkması durumunda AKP içi savaşlar daha da şiddetlenecek ve kaçınılmaz son gerçekleşecek. 

Beşir Atalay'dan Davudoğlu'na ; Varank'tan Akdoğan'a ; Bulut'tan Babacan'a ; Gül'den Cemil Çiçek'e bir düzine klik sayılıyor şimdiden AKP içinde. 

Tek umut, AKP'nin Devlet'ten daha önce parçalanması.

Fakat ne yazık ki, önümüzdeki süreçte Türk siyasetini AKP içi bu savaş belirleyecek. Tarafların  sosyal medya üzerindeki uçları bu savaşı yakinen takip etmek için büyük fırsat sunuyor.

Bizde sizler için , AKP içi savaşı takip etmeniz için twitter üzerinde dikkat etmeniz gereken bazı hesapların listesini çıkardık:


@fuatavnifuat  : Uzun lafa gerek yok. Herkes tanıyor , bir internet fenomeni. Kim olduğu konusunda spekülasyon muhtelif olsa da, bir kişiden çok bir ekip işi olduğu iddiası güçlü. 
Bir emniyetçi-akademisyen ekibi tarafından yönetildiği iddia edilen hesabın, Erdoğan'ı çevrelemiş danışmanların dengesini bozduğu kesin. 

NSA'in Almanya hükümeti dahil bütün hükümetleri kılcal damarlarına kadar dinlediğinin belgeleri ile deşifre olduğu bir dönemde bu hesabı yöneten ekibe istihbari bilgilerin nasıl geldiğini sormak abes olur. Sonuçta @fuatavnifuat 'ın "her yerde" olma havası yaratabilmesinin tek nedeni , her yerde olan iletişim hatları. 

@fuatavnifuat bu istihbari operasyonun üslup arayüzü sadece. Bir twitter hesabı ile sallanabilecek kadar ahlaksızlaşmış ve akılsızlaşmış bir iktidarın başında sallanan bir Demokles'in kılıcı.

                                                         ******

@kuscuesref    : Neo-İttihatçı AKP'nin , "Pirim Enver Paşa" sloganlı propaganda hesabı. Bir iddiaya göre Erdoğan'ın en yakınındaki Mustafa Varank tarafından yönetiliyor.

1918'den kalma hesaplardan sözedecek kadar tarihsel perspektif vermeye çalışsa da, yeni düşmanları Gülen şebekesi için O.Ç ve P.İ.Ç ifadelerini kullanacak kadar da ergen bir karaktere sahip. 

@fuatavnifuat 'ın danışmanların sinirini ne kadar bozduğunu takip etmek için ideal bir barometre. Gülen şebekesi için " O.Ç." ve " P.İ.Ç " ifadelerini kullanması arttıkça bilin ki @fuatavnifuat doğru noktaya parmak basmış. 

                                                            *******

@omradymn :  AKP'nin yeni yetme propagandistlerinden; Ömer Adıyaman.  Diğerleri tarafından MİT'in kontrolünde olmakla suçlanıyor. Doğruysa vay MİT'in haline. "Paralel" bahanesi ile yapılan kadro temizliklerini en ince ayrıntıya kadar duyuruyor... "Hatay İl Sağlık Müdürlüğü Vs. Şubesi Başkanlığına şu atandı" tweetleri bu bağlamda çok bilgilendirici.

Her yeni yetmenin gösterdiği acullukları yapıyor, boşa efelenmeleri sıkça yapıyor. "Senin dosyanı açıyorum" deyip de, açmadığı/açamadığı bir dizi dosya var. Son olarak,  kavganın Fetullah tarafına düşen Emre Erçiş ile ilgili dosya açacaktı, efelendiği ile kaldı. Hitap ettiği kitlenin zeka seviyesine, patronu nasıl güveniyorsa, o da güveniyor.

AKP içi savaşlarda Davud'un oğlunu başbakanlığa taşımak isteyen ekibin uzantısı. 

Ayrıca "Paralel operasyonu" kontrolden çıkıp, "paralelci" diye kendi adamlarını yemeye başlayınca, "herkesi paralelci ilan edip paralelcilerin ekmeğine yağ sürmeyin" diye feryat ettikten sonra bazı Emniyet müdürlerine onlar paralelci değil diye kefil oluyor.

Düşünün devletin geldiği hali. Veledlerden medet uman psikolojik harp bu kadar oluyor.

                                                           ****

@fatihtezcan :  Son zamanlarda piyasaya sürülen bir diğer veled. Sakal bıraktırılan Yiğit Bulut'un resmi bir ünvana kavuşturulmasının ardından parlatılan bu yeni sakallı;  Bulut'a benzer üslupla Erdoğan'sız Türkiye'nin nasıl batacağını, Erdoğan'la nasıl cihanı yöneteceğimiz masallarını anlatmakla görevli.

Ulusalcı cephenin on yıllardır yazdığı teorileri kendi teorisiymiş gibi pazarlamada usta. 

Suriye'yi karıştırma operasyonunun rafa kaldırılmasının ardından , Suriyeli teröristlerle çektirdiği resmini tepeden indirip yakışıklı bir pozunu koydu tepeye. Tabi ki münasip olduğu üzere uzun adamının resminin hemen altına.

Yiğit Bulut bakanlık, o danışmanlık hayalleri kuruyor. Her şey sırayla.

                                                        *****

@emreerci1 :   Gazeteci Emre Erciş'in hesabı. TKP'li bir geçmişten, hayatın şartları gereği Fetullahçı cenaha düşmüş bir portre. 

Belgelerle tek başına etkili muhalif yayın yapıyor. Eski dosyalarla, yeni dosyaları harmanlayarak AKP'nin ipliğini en etkili şekilde pazara çıkaran isimlerden biri. 

AKP'ye yönelik , bel üstü ve uzun vadeli vuruşların dalga boyunu takip etmek için önemli bir hesap. Üslubunu bozmadan sakin , etkili ve belgeli bir karşı duruşun elindeki doneleri akıtacağı önemli bir kulvar.

                                                        ******

@fidelokan : Son dönemde, Sevilay Yükselir üzerinden peydahlanan avukat portresi. Bu yükselişin Yükselir'in avukatlık masraflarını aşağı çektiği kesin.

Okan, "Ergenekon"cu cepheden cemaate karşı AKP safına geçen rolünde. Hanefi Avcı ekolü ile bağlantılı olarak Emniyet'teki dönüşümü de yakından takip ediyor. 

O da Ömer Adıyaman gibi "Paralel" operasyonun, "Ergenekon" gibi sulandırılmasından çok endişeli. 

Dirsek temasında olduğu Emniyet'teki isimleri "onlar paralelci değil", "abilerinin paralelci olması onları da paralelci yapmaz" mealinde cümlelerle savunup, "Paralel Operasyonu"'nun Emniyet'te ve HSYK'da "yanlış" yollara sapmaması için canla başla çalışıyor. 

Herkesin kendi tanıdığını ipten alıp rakibini ipe götürmeye çalıştığı bu sirkte en canhıraş cabalardan birini takip edebileceğiniz bir hesap

                                                         *****

@mekanizeler  : Fuat Avni kadar ünlü değil. "Bilgiler mekanize olursa haramzadeler son bulur" şeklinde anlayan beri gelsin bir sloganı olsa da, arasıra önemli deşifrasyonlar yapmıyor değil.

İnce propaganda yeteneği Fuat Avni kadar gelişmiş değil, rakiplerinde sürekli takip ediliyoruz hissi de yaratmıyor fakat durup durup vuruyor.

Davud'un oğlu ile Fidan arasındaki çatlak büyüdüğünde daha da ilginçleşecek gibi.

                                                       *****

@gizliarsiv    :   AKP cephesinin en çığırtkan operatif hesaplarından. Direk karargahla bağlantılı çalışıyor. Klasik, "önce yayınla, sonra tutukla" döngüsünün ana uygulanma noktalarından biri.

Merkez Bankası mı hedefe konulacak?... @gizliarsiv bir kaç hafta önceden MB'de kimlerin paralelci olduğunu yayınlamaya başlıyor...

Sonra Allah'ın hikmeti, bir kaç hafta bu isimler görevden alınınca da, "abi helal olsun, nasıl bildin" tweetleri eşliğinde okuyucu kazanıyor. 

İtibar infazı açısından en kullanışlı hesaplardan bir. " Paralelci " ilan ettiklerinin cinsel içerikli telefon mesajlarını yayınlayacak kadar düşmekte beis görmüyor. Hemen arkasından Allah, müslümanlık tweetleri ile atmayı da ihmal etmiyor. 

                                                        ******

@acemusaklari   :   Fetullah kanadının bu fırtınanın başından beri yayın yapan etkili hesaplarından biri. Kopyalanan istihbarat arsivlerinden birinin yayınlanma adresi.  

Fidan'ın "İran ajanı" olduğu iddiasının ana takipçilerinden. Selam Tevhid soruşturması ile bağlantılı görüntüleri ve belgeleri yayınlarken ve Fidan - Faruk Koca - İran ajanları arasındaki bağlantı konusunda ısrarcı. 

CB süreci sonrası Fidan-Davudoğlu ikilisinin etkisi azalırsa bu hesabın da miadı dolacak demektir. Bu ikilinin etkisi arttığı durumda bu hesabı izlemeye devam.

                                                       *************
@onderaytac     :   AKP ile işler güllük gülistanlıkken keyfi yerinde olan, Polis Akademisi'nde karargah kuran Önder Aytaç, bu kavganın ilk kurbanlarından. 

Twitter'ın hasbihal ortamını hocası Fetullah için çok etkili kullanıyor ve tabiki Emniyet'in bir kanadı ile yakın mesai içinde karşı propagandayı ustaca yürütüyor. Yalnız Ali Fuat Yılmazer'in ismini diğer polis şeflerini andığı kadar anmaması dikkat çekiyor. Kanadın da kanatları var elbet.

Bütün etkinliğine rağmen çarpıcı deşifrasyon yapmıyor , çizgiyi propaganda ve belagat kavgası boyutunda tutuyor. 

***                                                 

Bu furyada , Cem Küçük (cemkucuk55) ; Nazlı Ilıcak (notredamdesion) ;  Nedim Şener (nedimsener2010) , Emre Uslu (emreuslu ) ; Mehmet Baransu (mehmetbaransu) ; Abdurrahman Şimşek (@ozelistihbarat1)  gibi görevli gazetecileri saymıyoruz bile.

Bir de son operasyonla gündeme gelen polislerin avukatları Kemal Şimşek ( @kemalsimsek ) ; Sıddık Filiz ( avsddkfiliz ) ; Ömer Turanlı ( @avomerturanli )  ; polis şefleri Erol Demirhan ( @edmirhan ) , Yakup Saygılı (@yakubsaygili) gibi isimleri de unutmamakta fayda var.

Türkiye'nin sadece son 10 yılını değil, önümüzdeki yüzyılı da çalan bu çetenin dağılma süreci hepimizi etkileyecek. 

Yakın Takipte fayda var.

Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10503

..


Yetmedi mi Böldüğün?


Yetmedi mi Böldüğün? 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:08/08/2014
Türü:İç Politika 


 Onları duyup,görüyoruz da; Bülent Arınç ve bu görüşteki siyasi kişilerin daha düşük düzeyde konular üzerinden bile olsa esasta özellikle kadını kısıtlayan benzeri zihniyeti Ülkemizde seslendirmesine kahroluyoruz ve şaşıyoruz .  
                                                  
Bülent Arınç ve benzeri düşüncede olanların AKP ve özellikle Erdoğan’ın  mitinglerini daha  dikkatle izlemelerini ,otobüslerle taşınan bir çoğu İmam Hatip’li genç kızların  ve kadınların aşırı tezahürat,taşkınlık ve hatta çığlıklarına kulak vermelerini tavsiye ediyoruz. 

Eğer coşkularında samimi iseler bu genç kız ve kadınlarımızı  da  özgür davranışlarından dolayı kutluyoruz.

Ancak destekledikleri zihniyet ile kendi davranışları arasındaki çelişkiyi de sorgulamalarını bekliyoruz. 

www.acikistihbarat.com
09.08.2014

Nedir bu çirkin söylemler ,anlamak mümkün değil.

Her mitingde, her konuşmada, hatta iftar sofralarında bile  saldırgan, ayrıştıran kindar söylemler.
Düşünce farklılıklarından dolayı ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye çalıştılar...

Yetmedi…

Cumhuriyetle hesaplaşma yolunda kendilerine engel gördüklerini düşman ilan ettiler ve özellikle Silahlı Kuvvetler mensuplarını Ergenekon’cu, darbeci, casus diye özel senaryolarla cezaevlerine attılar...

Yetmedi…

Bu senaryoları uygularken beraber çalıştıkları ile çıkar çatışması ortaya çıkınca onları paralel devlet ve düşman ilan edip,kumpası onların üzerine yıktılar,

Yetmedi…

Miting meydanlarında bizim Allah’ımız var, Allah bizimledir diyerek Yüce Yaratan’ımızı bile kendi siyasetlerine  taraftar ettiler...

Yetmedi…. 

Siyasi rakibine "o Alevi, bu Zaza, ben Sunni’yim bunun saklanacak nesi var" diyerek,aslında  dolaylı ve örtülü mezhepçi,ırkçı söylem ve yaklaşımlarla kendilerini iktidarda tutacak kemik bir % 50 yaratmaya çalıştılar... 

Yetmedi…

Ülkenin rejimini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek için Eski Türkiye,Yeni Türkiye söylemleri ile Cumhuriyetle son kozlarını oynamaya kalktılar,

Yetmedi….

Seçim propagandası kapsamında iftar sofralarını bile kendi çirkin amaçları için kullanarak,Ramazan Ayı’nın kutsallığını lekelediler...

O da Yetmedi… 

Kahkaha ve benzeri davranışlar üzerinden insanları, özellikle kadınları ahlak açısından sınıflandırmaya  bile kalkıştılar.                   

Yazıklar olsun bu söylemlere siyaset, bunu söyleyenlere de siyasetçi hatta Cumhurbaşkanı adayı diyenlere.

Hem de çevremizde böyle  mezhep ve etnik çatışmalarının yaşandığı hassas bir dönemde.

Bu düşünce tarzının Mısır’da,Irak’da,Suriye’de ve Arap dünyasında kimlere ait olduğunu ve ülkelerini ne duruma soktuklarını çok iyi biliyoruz.

Bir türlü terör örgütü diyemedikleri İŞİD’in işgal ettiği yerlerde koyduğu kuralları ve uygulamalarını da görüyoruz.

Onları duyup,görüyoruz da; Bülent Arınç ve bu görüşteki siyasi kişilerin daha düşük düzeyde konular üzerinden bile olsa esasta özellikle kadını kısıtlayan benzeri zihniyeti Ülkemizde seslendirmesine kahroluyoruz ve şaşıyoruz .  
                                                   
Bülent Arınç ve benzeri düşüncede olanların AKP ve özellikle Erdoğan’ın  mitinglerini daha  dikkatle izlemelerini ,otobüslerle taşınan bir çoğu İmam Hatip’li genç kızların  ve kadınların aşırı tezahürat,taşkınlık ve hatta çığlıklarına kulak vermelerini tavsiye ediyoruz. 

Eğer coşkularında samimi iseler bu genç kız ve kadınlarımızı  da  özgür davranışlarından dolayı kutluyoruz.

Ancak destekledikleri zihniyet ile kendi davranışları arasındaki çelişkiyi de sorgulamalarını bekliyoruz.

Arınç ve benzerleri,eğer bu görüşümüze katılmıyorsa o zaman Arınç’ın seviyesine inmekten utanarak ve kadınlardan özür dileyerek kendisine sormak istiyorum... 

AKP mitinglerinde taşkınlık yapan,çığlıklar atan o genç kız ve kadınları ahlaki tasnifte nereye koyuyorsunuz ?

Bu ayrımcı söylemlerin  ve saldırıların ,oy uğruna % 50’yi arkalarında tutmak isteyenlerce bilinçli olarak uygulandığını ve de  işe  yaradığını  biliyoruz ama,biz vatandaşlar bu çirkinlikten bıktık. 

YETTİ  ARTIK  BU AYRIŞTIRMA ….

Kalın Sağlıcakla….

Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10502

..