10 Haziran 2019 Pazartesi

OPERASYON BÖLÜM 28

OPERASYON BÖLÜM 28

Beni buraya gönderenlerin stratejik bazı amaçları olduğu kesindir. Türkiye’yi çokça sevdikleri için bunu yapmamışlardır. Türkiye’nin gerçek yurtseverlerinin, bu gerçekleri bilmeleri gerektiğini düşünüyorum. 

Oyunun derinliğini kavramalıdırlar. 

Tüm bu konuların aydınlatılması gerektiğini önemle vurguluyorum. 
Israrla şunu vurgulamak istiyorum, bu oyunda Yunanistan’ın rolü mutlaka açığa çıkarılmalıdır. Bu nedenle Yunanistan’da dev kadar araştırmaya ihtiyaç var. Kostulas, bana ‘20 yıldır NATO’da seninle ilgili raporlar bana geliyordu, çuvallar dolusu’ demişti. Benim yakalanmama NATO’nun çekirdek kanadının işidir. Yunanistan’ın NATO’daki subayları Amerika emriyle Türkiye’ye hizmet olsun diye mi, yoksa birlikte Türkiye’nin başını belaya sokmak için mi yaptılar? Bu oyunun en büyüğü Türkiye’ye oynamıştır. 

Araştıralım diyorum. 

NATO nezdinde istihbarat nezdinde subayların örgütlenmesi var. Kostulas’ın 20 yıl NATO’da çalışması var. O günleri hatırlarsak ilk görünüşte bir ayrıntı olan bir olay vardı. Gazeteler yazmıştı, Simitis Apo’nun Kenya’da olduğunu duyar duymaz yere düşmüştü. Çok ilginç bir olay. İyi yorumlamak lazım. Tarihî bir olay. Pangalos, Sırbistan’daki bir konuşmasında ‘Öcalan, Ruhül kudüs’ 
oldu diyordu. Yani artık ölmem gerektiğini düşünüyorlardı.” 

Abdullah Öcalan yakalanışıyla ilgili olarak bunları dile getiriyor. Ancak “Gladio” veya derin devlet diye tanımladığı çevrelerin Türkiye’de etkin olmasının nedenlerinden biri kendisi ve PKK’nın yarattığı terör oldu. Türkiye’de çeteler ve 
oluşumları PKK terörü yüzünden büyüdü. PKK ve Öcalan Türkiye’nin demokratikleşmesi ve gelişmesinin önündeki en büyük engeller olarak oyundaki yerlerini aldılar. Bugün duyulan şey, bu pişmanlık olsa gerektir. 

Yine de ne denirse densin ne gariptir ki, Abdullah Öcalan’ın kaderi, Türkiye’nin kaderiyle kesişmeye devam ediyor. Tıpkı Türklerle Kürtlerin bir arada ve kardeşçe yaşama zorunlulukları gibi. 


EKLER;

Ek: 1 

Abdullah Öcalan’ın gün gün yakalanış serüveni.,

9 Ekim 1998 

Türkiye’nin, baskısı üzerine, Öcalan, Suriyeli yetkililerin, “Lübnan’a da gidemeyeceğini’’ söylemeleri karşısında,Yunanistan’a gitmek için bu ülkedeki temsilcisi Rozalin kod adlı Ayfer Kaya’dan gerekli hazırlıkları yapmasını 
istedi. Bu arada, Abdullah Sarıkurt adına sahte bir pasaport edindi. 

Yunanistan’daki dostlarından “gelebilirsin” mesajını alması üzerine fiam’dan ayrıldı. fiam’dan, Stockholm’e giden tarifeli bir uçakla Ayfer Kaya’yla birlikte, iki saatlik yolculuktan sonra saat 12.00 sıralarında Atina’ya indi. Burada Yunanistan istihbaratının Dimitri isimli üst düzey bir sorumlusu tarafından karşılandı. Üst düzey istihbarat görevlisinin, “Abdullah Öcalan’’ olup olmadığını sorması üzerine 
kendisini tanıtarak, “Dostlarını beklediğini’’ söyledi. Yunanlı yetkili, bunun üzerine “Yunanistan’da saat 17.00’ye kadar kalabileceğini’’ söyledi. “Dostlarımı görmek istiyorum’’ yönündeki ısrarı üzerine, Yunanlı yetkililer Öcalan’a “Başbakanlık talimatıyla gönderileceğini’’ bildirdiler. İltica etme ve hava alanındaki bir otelde konaklama isteminin kabul edilmemesi üzerine, Rusya’ya gitmeye karar verdi. Bunun üzerine havaalanında Rusya’daki yandaşlarından Mahir kod adlı militanı telefonla arayarak, bu ülkeye gitmelerinin mümkün olup olmadığını sordu. Rus yetkililerden izin çıkmasının ardından, Rusya macerası başlamış oldu. 3 saat içinde Yunanlı yetkililer tarafından kendisine tahsis edilen 8 kişilik bir jetle, Ayfer Kaya’yla birlikte Rusya’ya hareket etti. Rusya’da Mahir kod adlı adamı, Jeopolitik Parlamento Komisyon Sorumlusu bir Rus yetkili ve İstanbullu iki tüccar tarafından karşılandı. 

10 Ekim 1998 

Apo’nun Suriye’den sınır dışı edilişi, Türk istihbaratı tarafından belirlendi. İstihbarat raporları Cumhurbaşkanı Demirel’e sunuldu. Biraz önce Demirel’i ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı Harazi, Apo’nun, Suriye’yi terk edeceği işaretini vermişti. 

Bu arada Başbakan Mesut Yılmaz, Apo’nun Suriye’yi terk ettiğini Rusya, Ermenistan veya Lübnan’da olabileceğini basına açıkladı. 

11 Ekim 1998 

Başbakan Mesut Yılmaz, Öcalan’ın Rusya’da olduğunu açıkladı. 
19 ekim 1998 MİT, Abdullah Öcalan’ın izini Rusya’da buldu. Terörist başı başkent Moskova’nın 30 km batısındaki Odintsovo kasabasında, bir villada koruma altında tutuluyordu. Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Lebedev, Dişişleri Bakanlığı’na çağrılıp, Apo konusundaki bilgiler kendisine aktarıldı. Lebedev, “Apo, bizde değil” diyordu. 

20 Ekim 1998 

Türkiye ile Suriye yeniden masada. Suriye Siyasî Güvenlik Başkanı Tümgeneral Adnan Badr Al-Hassan başkanlığındaki bir heyet, Adana’da Türk Dişişleri yetkilileriyle yaptıkları iki günlük müzakereden sonra, PKK’lıların, ülkelerinde 
barındırılmayacaklarına dair bir taahhütnameyi imzaladı. Türkiye, Suriye’nin bu taahhüdünü yerine getirip getirmeyeceğini izleme garantisi de aldı. 

Başbakan Yılmaz, ikinci kez konuştu: “Terörist elebaşının bir haftadır Moskova’da bir banliyöde bulunduğunu tespit ettik. 
Bırakın terör örgütünü yönetmeyi, yandaşlarıyla telefonda bile görüşemiyor...’’ Ancak bütün bulgulara rağmen, Rus yetkililer “Apo bizde değil’’ iddiasını sürdürdüler. 

22 Ekim 1998 

Abdullah Öcalan, Odintsovo kasabasında kaldığı villada gün ışığına çıktı. 50 000 nüfuslu kasabada Rusya Devlet Misafirhanesi olarak kullanılan bir villada barındırıldığı belirlendi. 

27 Ekim 1998 

Türkiye’den Rusya’ya Apo notası: “Terörist başını Türkiye’ye iade edin!’’ 

29 Ekim 1998 

Türkiye, Suriye’nin PKK konusundaki yapıcı yaklaşımı üzerine fiam’a jest yaparak, Antalya açıklarında İsrail’le birlikte yürütmeyi planladığı “Güvenirlik Denizkızı Tatbikatı”nı iptal etti. Bu arada Türkiye-Suriye Özel Güvenlik Görüşmeleri’nden ikincisi Suriye’nin başkenti fiam’da büyük bir gizlilik içerisinde gerçekleşti.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Cumhuriyetin 75. yıl kutlamalarına katılmak amacıyla Ankara’ya gelen Rusya Dışişleri Bakanı İvanov’u kabul edip, Apo’nun Türkiye’ye iadesi konusunda uyarıda bulundu. 

4 Kasım 1998 

Bölücü başı Öcalan, Rusya’ya iltica etmek için başvuruda bulundu. Rusya Parlamentosu’nun alt meclisi Duma, sığınma istemini kabul etti. Duma’nın kararı, Türkiye-Rusya ilişkilerini gerginleştirdi. Bütün gözler bu kararı onaylayıp onaylamama yetkisini elinde bulunduran Devlet Başkanı Yeltsin’e çevrildi. 

11 Kasım 1999 

Moskova’da 30 gün kalan Öcalan, burada da umduğunu bulamadı. Öcalan, Rus yetkililerinin isteği üzerine, sığınacak yeni bir ülke aramaya başladı. Öcalan Yeniden Yapılanma Partisi Milletvekili Montovani’nin daveti üzerine, “İtalya’nın 
AT’yle olan ilişkilerini de göz önüne alarak’’, Rus Havayolları’na ait tarifeli bir uçakla bu kez İtalya’ya hareket etti. 
Dönemin Başbakanı Yılmaz’a Rusya Başbakanı Primakov’un özel mesajını ileten Ankara Büyükelçisi Lebedev, “Terörist elebaşının bugünden itibaren Rusya topraklarında bulunmadığını ve bundan sonra ülkeye girişine izin verilmeyeceğini’’ bildirdi. 

12 Kasım 1998 

Saat 22.00 sıralarında Roma Havaalanı’na inen Öcalan yandaşı Ahmet Yaman ve “Montovani isimli bir milletvekili dostu’’ tarafından karşılandı. Yanına yaklaşan ilk polise, “Ben PKK lideri Abdullah Öcalanım’’ dedi. İltica sürecini başlatan 
İtalyan yetkililer, “Seni Türkiye’ye teslim etmeyeceğiz. Ama Schengen Anlaşması çerçevesinde, istekte bulunması halinde Almanya’ya iade edebiliriz’’ sözünü verdiler. Almanya Öcalan’ı hiçbir zaman istemedi. Öcalan, sahte pasaport kullanmaktan tutuklandı. İtalya’da yakalandığı haberi, Türkiye’de büyük bir sevinç dalgası yarattı. Abdullah Öcalan’ın “NATO müttefiki’’ İtalya tarafından Türkiye’ye iade edileceği ve Türk yargısı önüne çıkarılacağı ümidi boş çıktı. Türkiye ayağa kalktı. İtalya kınandı ve malları boykot edildi. 

Adalet Bakanlığı, Türkiye’ye iadesi için İnterpol kanalıyla ilk başvurusunu yaptı. Başvuruda, iade talebine ilişkin dosyanın hazırlandıktan sonra gönderileceği belirtildi. Öcalan, “Abdullah Sarıkurt” adına düzenlenmiş sahte bir pasaport taşıyordu. İtalya, Türkiye’ye Öcalan’la ilgili bilgi verdi. 

13 Kasım 1998 

MİT, Apo’nun Roma’ya ulaştığını tespit etti. Bu arada, Alman güvenlik yetkilileri de, ülkelerine resmî bir ziyarette bulunan Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican’a aynı konuda bilgi verdiler. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu önemli 
bilgiyi Kırgızistan seyahati sırasında öğrendi. Başkent Bişkek’teki Ak Keme Oteli’nde temaslarda bulunurken, Öcalan’ın İtalya’da olduğu haberi geldi. 

14 Kasım 1998 

Ancak, İtalya’nın takındığı tutum sonucu, ümitler bir anda hayal kırıklığına dönüştü. Terör örgütü yandaşları, bazı Avrupa ülkelerinde gösteriler düzenledi. Adalet Bakanlığı, Apo’nun iadesi için İtalyan makamlarına resmen başvuruda 
bulundu. İtalya Adalet Bakan Müsteşarı Carleone, “İtalya, ölüm cezasıyla karşı karşıya olan birini veremez” dedi. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Roma’ya gelen PKK’lılar, Türk gazetecilere saldırdı. 

15 Kasım 1998 

Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, Öcalan’ın Türkiye’ye iadesinde sorun yaratacağı ileri sürülen idam cezasının kaldırılması için Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik taslağı hazırlandığını açıkladı. Türkiye, İtalya’ya karşı ekonomik boykota başladı. Bu arada, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde İtalya aleyhinde büyük 
gösteriler yapıldı. 

16 Kasım 1998 

Öcalan’a destek çıkan “dost ve müttefik’’ İtalya’ya karşı yüksek sesle boykot çağrıları yapılmaya başlandı. Öcalan İtalya’da bulunduğu süre içinde “Cehennem Vadisi’’ndeki bir villada kaldı. Burada rahatça hareket eden terörist elebaşı, çok sayıda gazeteci, parlamenter ve hatta bir İngiliz lorduyla görüştü. Amerika’nın baskıları sonucu İtalya’da da “istenmeyen misafir’’ ilan edilen terörist başı şaşkındı. Avrupa’nın bütün havaalanları yüzüne kapandı. 

17 Kasım 1998 

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, idam cezasının kalkmayacağını söyledi. Roma’ya, “ortada insanlık suçu var” mesajını yolladı. Bu arada Avusturya’ya iki günlük resmî bir ziyarette bulunan Demirel, ev sahibi ülke yöneticilerine PKK 
terörü konusunda ayrıntılı bilgi verdi. Öcalan, İtalyan hâkimler tarafından ilk kez sorgulandı. Kimlik tespiti yapılan terörist başı, iki saatlik sorgulamasında 
gerçekleştirttiği kanlı eylemlerden “pişmanlık duyduğunu’’ ileri sürdü. 

18 Kasım 1998 

Avrupa Parlamentosu, Yunanlı, İspanyol ve İtalyan parlamenterlerin, terör örgütü başına İtalya ya da başka bir Avrupa ülkesinde siyasî sığınma hakkı verilmesi önerisini reddetti. Bu arada, İtalya’ya yönelik tepkiler artarak, sürdü. TBMM terörü ve İtalya’nın tutumunu kınayan bir kararı oybirliğiyle onayladı. 

19 Kasım 1998 

İtalya Adalet Bakanı Diliberto, terörist başının tutuklanması kararını hafifleterek onayladı. Kararnamede, “kaçmayacağı ve hastalığı göz önüne alınarak, Öcalan’ın evde tutulması’’ öngörüldü. 

20 Kasım 1998 

Sahte pasaport kullanmaktan tutuklanan Abdullah Öcalan, Roma İstinaf Mahkemesi’nce, “tutuklu kaldığı sürenin yeterli olduğu’’ gerekçesiyle serbest bırakıldı. Tutukluluğu süresince bir hastanede tutulan Öcalan, buradan polis kontrolünde Cehennem Vadisi’ndeki bir villaya yerleşti. Terörist elebaşına, “evde serbest olduğu, ancak güvenlik nedeniyle evden ayrılmaması’’ öğütlendi. 

23 Kasım 1998

Öcalan’ın Sudan veya Libya’ya gönderilme planı ABD tarafından önlendi. 

27 Kasım 1998

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder,Öcalan’ı ülkelerine istemediklerini açıkladı. Aslında Almanya, Öcalan’ı bir koz olarak kullandığı dönemde yargılamak üzere arıyordu. Başbakan Schröder, “İadesini istemiyoruz, çünkü Almanya, 
Avrupa’da en çok Türk ve Kürt asıllı kişinin yaşadığı bir ülkedir” dedi. 

30 Kasım 1998 

İade dosyası Roma’da: Öcalan’ın Türkiye’ye iadesi istemini içeren 4 klasörden oluşan 900 sayfalık dosya İtalyan yetkililere verildi. 

29. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder