30 Kasım 2019 Cumartesi

KÜRTLER, PKK ve ABDULLAH ÖCALAN.., BÖLÜM 11

KÜRTLER, PKK ve ABDULLAH ÖCALAN.., BÖLÜM 11



OTURDUĞU YERDE GECE VE GÜNDÜZ KOMPLO TEORİLERİ GELİŞTİRMEK!  

APO, kongreye katılanlara en acımasız eleştirileri yükleyip bunların önden gelenlerinin idam fermanlarını beyan ederken; "Nasıl olsa bu adamlar enerjilerini tükettiler. 
Bunlardan yararlandığım kadar yararlandım. 
İyi gitmeyen işleri bunların üzerine yıkarsam ve bunların görevlerini yenilerine verirsem bir taşla iki hatta birkaç kuş vurmuş olurum!" diye düşünüyordu.   

Bu şeklide alt düzeydekilerin de ruhlarını okşamış olacaktı.Eskiler mızmızlanmaya, yaltaklanmaya başladılar. Yapmış oldukları fedakarlıkları anlattılar.
"Şu kadar eyleme katıldık, şu kadar adam öldürdük, şu kadar adam kazandık, yeni işler planladık vb." demek istediler. APO, tek tek cevap yetiştiriyordu; 
"Senin üç eylemin neyi kurtarır? Sen beşadam örgütlemeyle Kürdistanı kurtaracağını mı zannediyorsun? Sen iki eylem planı yapmaklaönder olduğunu mu zannediyorsun?
"içlerinden her birisi; "Her birimizin üç eylemi yüzlerce eylem ediyor. Bunları kendine mal edip kral kesiliyorsun, her birimiz üç-beş adam kazanıp sana gönderdiğimizde halk ordusundan bahsediyorsun" diyemiyordu. Kimse bunları açık açık dile getiremiyordu. APO, bu insanların artık birer posa olduğunu anladığından yüklendikçe yükleniyordu; "Eğer 117 size sunduğum onca imkânı değerlendirebilecek on tane adamım olsaydı şimdiye kadar halkın yarısı ayaklanmış, ülkenin önemli bir bölümü kurtarılmış olurdu. 
Sizler şansınızı kullanamadınız. 

Bu işi yürütemediniz bırakın da bu işi gerçek ustaları gelip yapsın!"Bu konuşmalar alt düzeydeki saf ve daha meselenin iç yüzünü kavrayamamış olanların yüreğini kıpır kıpır oynatıyordu. İşte yol açılıyordu. Kendileri de artık Merkez Komite Üyesi, Bölge Sekreteri, Eyalet Sekreteri olabileceklerdi. Bu taktik; APO'nun gerçekçi olmayan hedeflerinin sürekli gündemde kalması, bunun için sürekli taze kuvvet bulmasının tek yoluydu. Eğer gerçekten bir Kürdistan mücadelesi söz konusu olsaydı lider kadrolar harcanmaz, kurumlaşmadan dolayı kadroların istihdamı sorun teşkil etmezdi. Amaç farklı olduğu için APO yapıyı daima canlı tutmaya çalışıyor ve doğal olarak sürekli budama yapıyordu.Bütün bunlardan başka APO, kongre toplanacağı zaman AZMAN kod isimli sapık bir militanı kongrenin güvenlik sorumluluğuna atadı.  Kongredekileri baskı altında tutmak ve militanları etkilemek için yapılan plan gereği;"Kontrgerilla kongreyi sabote etmek ve Abdullah ÖCALAN yoldaşı öldürmek amacıyla bölgeye gelmiştir." söylentisi yayıldı. Söylentiye göre Kontrgerillanın bazı adamları da örgüt içersine sızmıştı.İlk etapta kampta 10 militan ajan olmakla suçlanıp kurşuna dizildi. Daha sonra AZMAN denen sapık, Suriye istihbaratının da yardımı ile Lübnan'ın çeşitli şehirlerindeki otel ve çarşılardan ele geçirdiği Türk vatandaşlarını toplayarak HELVE Kampına getirdi. Klasik Kontrgerilla ve ajan suçlamalarından sonra bu şahıslar da kurşuna dizildiler. 
Ardından sıra, Suriye'nin Şam ve diğer şehirlerindeki Türk vatandaşlarına sıra geldi. Böylece kongre öncesi ve sonrası kongrenin yapıldığı HELVE Kampında yüzlerce insan kurşuna dizilmiş oluyordu. İnfazlar vahşi işkence seanslarından sonra yapılıyordu. Eğer bir gün HELVE Kampı civarındaki çukurlara gömülen cesetler gün ışığına çıkarılırsa, bunların sayısı en az beş yüz civarında olacaktır.118 Nihayet kongrenin resmi süresi sona erdiğinde şu kararlar alındı:- HRK isimli askeri teşkilat kaldırılarak yerine ARGK (Arteşa Rızgariya Gele Kürdistan-Kürdistan Halk Kuruluş Ordusu) kurulacak.- Askeri mücadelenin genel kurmayı olarak ARGK Konseyi kabul edilecek.- HELVE Kampı adı, değiştirilerek Masum KORKMAZ Akademisi olacak. Kuvveti bir tabur çapında tutulacak.- Bir genel Koordinatör ve bunun yardımcısı durumundaki iki kişi Akademi Yönetimi adını alacak.- Bu Akademi PKK'ya ARGK'ya Askeri siyasi bilgiyle donatılmış(!) komutanlar(!) yetiştirecektir.- Türkiye Kürdistan'ın da faaliyetler yedi eyaletçe yönetilecektir. 

Bu Eyaletler:

1- BOTAN (Siirt- Şırnak- Uludere- B. Şebap- Hakkari - Van)
2- GARZAN (Batman, Kurtalan, Sason, Bitlis'in bir bölümü) 
3- ORTA EYALET (Diyarbakır, Muş Bingöl, Elazığ'ın bir bölümü)
4- SERHAD (Kars- Ağrı)
5- DERSİM (Tunceli)
6- MARDİN7- GÜNEY BATI ( Urfa, Antep, Adıyaman, Maraş)

Bu eyaletlerin altında Bölge Komiteleri, Bölge Komitelerinin altında ise yerel komiteler olacaktır. ARGK savaşçıları bu komitelerce yönetilecekler, eyaletlerde bir ya da iki hareketli ana birlik kurulacak, diğer yandan takım ve gruplar şeklinde gerilla birlikleri bulunacaktır. Yerel komiteleri olacaktır. Her bölgenin bir yada iki gerilla takımı ve grupları her yerelin ise grubu kurulacaktır.119 - Avrupa faaliyetleri ise artık tamamen ERNK adıyla, ayrıca ülke içinde ERNK faaliyetleri de yine mevcut örgütlenme hiyerarşisi içinde yürütülecektir.Kongrede bir yandan bu kararlar alınırken, diğer yandan da APO'nun posası çıkmış eskigözdelerinin işleri bitiriliyordu. 
Bunlar önce tasfiyecilik le suçlandı daha sonra orta yolcu olduklarına karar verildi. APO; "Aslında suçunuz ağır, cezanız ölüm ancak, sizlere yeni bir şans veriyorum. 
Bundan sonra örgüte yeni katılmış bir eleman gibi sıfırdan başlayacaksınız. Tüm yetkileriniz ve güçlü konumunuz sıfırlanmıştır. 
Haydi görelim sizi, kendinizi ispat edin!"diyordu.Kendilerini ispat edecek olanlar:

- Duran KALKAN (ABBAS),
- Kesire YILDIRIM (FATMA),
- Selahattin ÇELİK (SELİM HOCA),
- Abdullah EKİNCİ (ALİ),
- İsmet DOĞRU (SADUN),
- Ali ÇETİNER (GÖZLÜKLÜ CAFER),
- Ali ÖMÜRCAN (CEMAL) 

İsimli militanlardı. 1976 yılından beri PKK ve APO'ya hayatveren bu şahıslar, artık birer posa idiler. 
Bunlardan Abdullah EKİNCİ, rezalete dayanamadığı için intihar etti. 
Kesire YILDIRIM, bir yolunu bulup kaçlı. 
Ali ÇETİNER, Almanya'ya kaçıp Alman polisine sığındı. 
Selahattin ÇELİK de Almanya ya yerleşti. 
Diğerleri yaltaklanarak ve türlü kılıklara girerek APO'nun bir günkendilerini affedeceği günü büyük bir utanmazlıkla bekliyorlar. 
İntihar eden Abdullah EKİNCİ, 12 EYLÜL 1980 öncesi PKK'nın Siverek ilçesindeki askeri sorumlusuydu. 1984 yılında kurulan HRK'nin 5 kişilik yürütme komitesinde görev almıştı. 21 MART Silahlı Propaganda birliği ile Şemdinli baskınına katılmıştı ve PKK'nin önde gelen Merkez Komitesi üyelerindendi. 
PKK, bu şahıslar ve daha önce 120 APO tarafından hain damgası vurularak öldürülenlerle PKK olmuştu. PKK 3. Kongresinin flaş adamı ve APO'nun göz bebeği KÖR CEMAL kod isimli Halil KAYA'nın yıldızı iyice parlar hale gelmişti. KÖR CEMAL, BOTAN bölgesinde başta kadın ve çocukların öldürülmesi olmak üzere birçok sansasyonel eylemi organize ederek gerçekleştirdiği ve sürekli PKK adını gündemde tuttuğu içinKongrede APO tarafından taltif ve takdir edilen tek kişiydi. 
Yani KÖR CEMAL, APO'nun damızlığı olarak hep ön planda tutulmuştur. Halil ATAÇ (EBUBEKİR) ve Cemil BAYIK (CUMA), yine her zamanki gibi orta sıraları 
muhafaza etmişlerdir. 
Damızlık KÖR CEMAL, 4. Kongrede APO tarafından hain olarak ilan edilecek ve " KÖR CEMAL PRATİĞİ " deyimi, PKK literatüründe aşağılayıcı bir deyim olarak 
yerini alacaktır.3. 

KONGRE SONRASI PKK FAALİYETLERİ

1986-87 Kışı boyunca APO bir yıllık eylem perspektifini planladı. Her eyaletin sorumluları, bu perspektifleri kendi eyaletlerinin özgülüne indirgeyerek yıllık plan hedeflerini saptadılar. Eyalet planlarını yapanlar; yıllık planları üçer aylık, daha özgün planlar haline getirerek bahar, yaz, güz ve kış faaliyetleri şeklinde ayrı ayrı ele aldılar. Her üç aylık döneme de birer isim taktılar. Örneğin; "Ulusal Kahramanlık harekatı", "Kızıl direniş harekatı", "Özgür kaleler yaratma harekatı", 
"Kurtuluş Kuvvetlerinin güçlendirilmesi harekatı" gibi.APO ayrıca, 1987 yılında hedeflerin gerisinde kalmayı önlemek maksadıyla her altı ayda bir çözümlemeler ile genel durum değerlendirmesi yapıp kadrolara yön vermeyi kararlaştırdı.Eyalet planlamalarının pratik hedeflerinden biri de "BÎR PARÇA ÖZGÜR VATAN İÇİN"  sloganına hayat vermekti.121 1984 yılında, Şemdinli civarının kurtarılması, 1985 ve 86 yıllarında, İran sınırından Büyük Zap vadisine kadar olan kısmın kurtarılmasını planlamış olan APO, bu bölgenin kurtarılmasını 1987yılı içinde plan hedefi olarak dayatıyordu. Bu dayatmanın temelinde, sürekli kaçıp kovalamaktan bıkan militanların heveslendirilmesi yatıyordu. Militanların her biri de kurtarılmış bölgelerde birer kral olacaklarını düşünüyorlardı. "BİR PARÇA ÖZGÜR VATAN" bütün eyaletlerde faaliyet planlarına alınmasına rağmen, esasında sadece BOTAN eyaleti için düşünülüyordu.Eylem hedefleri olarak çok çeşitli hedefler seçilmiştir. Ancak en önemli hedef; PKK'yasempati ile bakmayan, bir başka deyişle örgütün otoritesini kabul etmeyen aşiret, kabile, aile,köy, mezraları kısaca, tüm kişi ve kurumları  İBRET OLSUN DİYE ÇOK ACIMASIZCASİNDİRİP BOYUN EĞDİRMEK tir.

Bu amaçla; her eyalet ya da bölge bahsedilen yapılan tahlil edecek ve PKK' ya düşman olanlar belirlenecektir. Düşman olanların kadını, çocuğu, genci, ihtiyarı, 
hayvanı, malı ezilip yok edilecektir.Tarafsız durumda bulunanlar ise, İKNA-TEHDİT metodu ile kazanılacaktır. PKK'nın tehdit ölçüsü; ikna edilmek istenen kitlenin içinden alınan rasgele üç-dört kişinin diğerlerinin gözleri önünde kurşuna dizilmesi dir. Bu durumda geri kalanlar derhal ikna(!) olmaktadırlar.Günümüzde insanlığın yüzkarası PKK=APO, bu yöntemlerle Güneydoğu'da güçlenmiştir. İştebunun için PKK'nın her talimatı yerine getirilmekte, gençler kendilerinin ve ailelerinin korkularından örgüte katılmaktadırlar. Buna benzer uygulamalar antik çağlarda barbarlar tarafından yapılmaktaydı. PKK, barbar ikna yöntemleri konusunda tüm Kürtlere kendisini ispat etmiş durumdadır. Devlet, vatandaşını barbar PKK'nın elinden kurtaramamaktadır. Bu durumda vatandaş ne yapsın? Elbette PKK desteklenecektir. Siz olsaydınız ne yapardınız? Bu yöntem, PKK'nın kuruluşundan itibaren APO vampirinin başvurduğu bir yöntemdir. 1984 yılından beri açıktan açığa uygulanmaktadır. Bu yöntem giderek PKK'nın vaz geçilmez biricik mücadele yöntemi haline gelmiştir.1984 yılında bazı militanlar APO'ya rapor yazarak; "Halil bizi desteklemek istemiyor, kimsebize kapısını açmıyor, ekmek bile alamıyoruz." diyorlardı. APO, militanlarına gönderdiği cevabi talimatlarda militanlarına şöyle öğüt vermektedir; "BARZANİ Irakla yönetime ilk baş kaldırdığın da kendi aşiret fertlerinden başka destekçisi yoktu. Bu nedenle aşiretinden 2000 seçme adamını yanına alarak Kuzey Irak'ı baştan başa dolaştı, diğer aşiret ve kabileleri sindirdi.Birçok köyü yağmaladı, birçok insanı kurşuna dizdi. Neticede otoritesini tesis etti. Hatta her köyden ve kabileden onlarca genci zorla alıkoyarak süreç - içersinde bütün Kuzey Irak'ı kendisinebağladı. Yanına aldığı gençler zaman içinde çatışmalarda öldüler, komutan oldular, evlendiler yeni nesiller bunun için BARZANİ ye sempati duyar ve destekler. "Abdullah ÖCALAN bu cümleleri sıraladıktan sonra, "Sizler BARZANİ kadar da mı olamıyorsunuz?" diyerek onlara neler yapmaları gerektiğini anlatmış oluyordu. PKK 3. Kongresinin daha doğrusu Abdullah ÖCALAN'ın diğer bir karan da şudur:1987 yılı başından itibaren; GÖNÜLLÜ-YÜKÜMLÜ ve ZORUNLU Askerlik Yasası yürürlüğe konacaktır. 

O güne kadar APO ve patronlarının kafalarındaki planlara yetecek sayıda militanın toplanması sağlanamamıştır. Her ne kadar yalan dolan 
içerikli propagandaların etkisiyle, yarınından endişe eden bir yığın genci ağlarına düşürüyor idiyseler de, ki bunlara gönüllü kesim deniyordu, bunlar ihtiyaca 
cevap vermiyordu. Kaldı ki, bunların gönüllülüğü de örgüte adım atana kadardı. Ondan sonra bunlarda zorunlu askerlik yasasına tabi oluyorlardı. Yani giriş serbest, çıkış yasaktı. Çıkışın cezası, hain damgası ile birlikte idam edilmekti.123 APO yayınladığı talimatta kongre gereği olarak; "Bize bazı yurtseverler(!) katılıyor, bu gönüllü kesim, ihtiyaca cevap vermiyor. Ayrıca denetimimizdeki bazı köylerdeki taraftarlarımıza,mücadele için yükümlülüğünü yerine getir diyoruz bize katılıyorlar. 
Bunların katılımı da ihtiyaca cevap vermiyor. O halde zorunlu askerlik yasası gereğince köyleri basıp her aileden en az bir erkek ve bir kadını dağa kaldıracaksınız. 
Bunları dağda kısa bir eğitimden geçirdikten sonra hızla savaşa süreceksiniz. Böylece, gücümüzün ve etki alanımızın kısa sürede geliştiğini göreceksiniz."diyordu. 
Bu yöntem tam bir ahlaksızlıktı. Örgüte sempati ile bakmayan aşiret ve kabilelerin köyleri basılacak, erkek ve genç kızları dağa kaldırılacak, eylemlere sokulacak, bir daha kaçmaları mahkum ettirilerek önlenecek ve bunların bir kısmı çatışmalarda ölecekler! Böylece akrabalık bağlan kullanılarak insanlar hizmete ve PKK'ya katılıma mecbur edilecekler. İşte, PKK'nın çıkarmış olduğu zorunlu askerliğin mantığı budur.Yükümlü askerlik de pek farklı değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yetişemediği pek çok mezra halkı yaşamak için, PKK militanlarının ateşli destekleyicileri oluyorlar, sonra da bunların hayatları ipotek altında olduğundan örgütün bir dediğini iki etmiyorlar! Sonuçta yükümlü asker oluyorlardı. İşte bu nedenlerle PKK, 1987 baharından itibaren erişebildiği her yerde vahşet boyutlarındaki terörü hissettirdi. Bu vahşet ortamı içerisinde 242 vatandaş PKK saldırılarında öldürüldü 115 vatandaş da yaralandı. APO, Kongre 
kararlarını ülke içinde uygulamaya koymak, bunları kendi adına denetlemek ve tüm faaliyetleri koordine etmek için de kongre boyunca bir gözde haline getirdiği KÖR CEMAL'İ görevlendirdi. APO kongrede, faaliyetlerin giderek kırsal kesimde yoğunlaştığını ve bu faaliyetleri yürütenlerin de kırsal kesim kökenli olduklarını iyi kavramıştı. Köylüleri pohpohlamak için; "Bu savaş sizin savaşma dır. Bu savaşın savaşçısı da komutanı da sizler olmalısınız. Pısırık durmayın,atik olun" diyordu. KÖR CEMAL'e de bu anlayışın yaygınlaştırılması görevini vermişti. KÖR CEMAL' de zaten BOTAN daki katliam 124 çalışmalarının temelini atan kişi olduğundan BOTAN' dan başlayarak APO'nun talimatlarını uygulamaya başladı.

Birçok köylü kökenli elemanı yönetici kadrolara getirdi.Bunun üzerine işler bir anda arap saçına döndü. APO, taktik bir hata yapmıştı. Bunu düzeltmek için tek çare KÖR CEMAL'İ (Halil KAYA) harcamaktı. Tereddüt etmeden en büyük gözdesini; rakip olduğundan, komplolar tertiplediğinden, kontrgerilla ile işbirliği yaptığından dem vurarak derhal kurşuna dizdirdi.PKK'nın 1987 yılı boyunca estirdiği sivillere yönelik vahşi teröründen ürken ve 1985 yılındanberi efendisinin sunduğu olanak ve ilişkileri kullanarak Avrupa kamuoyundan Kürtler için insan hakları(!) dilenen Avukat Hüseyin YILDIRIM, bunalıma girdi. O zamana kadar ERNK'nın Avrupa temsilcisi olan bu zavallı avukat bozuntusu, her basın toplantısında " PKK terörist değil bir ulusal kurtuluş hareketidir, Kürdistan 'da katliamları PKK değil, Türk ordusu yapıyor."yalanlarını savunuyordu. Ama, 1987 yılındaki eylemler artık herkesin gözünü açmaya başlamıştı.Dolayısıyla bu avukat bozuntusu daha fazla kıvırtamıyor du. Avrupa'daki itibarına güvenerek Abdullah ÖCALAN'a; "Bu tür eylemler bizi Avrupa'da zor duruma sokuyor. Bunlar belki zorunlu eylemlerdir ama hiç olmazsa parti üslenmesin" demek gafletine düştü. APO'dan derhal idamfermanı çıkmıştı. Avukat bozuntusu da hemen izini kaybettirdi. 
Birçok çirkin ve alçakça olayın tanığı olan Hüseyin YILDIRIM, gerçekleri kamuoyuna açıklama cesareti gösteremedi. Ancak;" Ben Kürdistan davasına inanıyorum, ama PKK yöntemlerini benimsemiyorum." diyebildi. Bu açıklama, onun alet olduğu suçların kefaretini ödemeye elbette yetmiyordu. Çünkü gerçekleri açıklama cesaretini gösteremiyordu. Galiba efendileri ona yeni bir yardımcı rol vermişlerdi.Demek ki, beceri sahibiymiş! PKK'nın hedefi haline gelmişti ama birtakım güçlerce korunuyor du. PKK terörünün kangren olmaya başladığı bu dönemde mevcut yöneticiler, biraz daha yetkinleştirilmiş(!) tedbirler paketi üzerinde düşünmeye  başlamıştı. Bizimkiler paketler hazırlayadursun çok sayıda125  gencin örgütçe kaçırılması, çok sayıda Geçici Köy Korucusunun ailesine ve yakınlarına vahşet boyutlarında katliamların düzenlenmesi sonucu BOTAN olarak isimlendirilen çok geniş bir bölgede örgüt elemanı sayısında hızlı bir artış baş gösterdi. 
Mevcut PKK grupları da buna paralel olarak artıyordu. Artık BOTAN bölgesinde 50 hatta 100 kişilik grupların rahatça dolaşmaları söz konusu oluyordu. 
Bu büyümede APO'nun gençlik aşıları ve katliamlarıyla mecburi askerlik yasası önemli rol oynamıştı.Bütün bunlara rağmen APO için; sağlam, istikrarlı, 
problemsiz bir yapı oluşmuyordu. BOTAN eyaletinde 1987 yılı için eleman sayısı bakımından hedefe belki yaklaşılmıştı fakat diğer genel hedefler bu yıl da 
tutturulamamış tı. "BİR PARÇA ÖZGÜR VATAN" hedefi çok uzaktı. Aynı şey diğer eyaletler için de geçerliydi. Mardin Eyaleti sürekli kan kaybediyordu. 
Mardinliler bir türlü ayaklanmıyorlar dı. Garzan ve Orta Eyalet sürekli darbeler yiyordu. Serhad Eyaletinden birtakım sesler gelmesine rağmen gene de yetersizdi. 
Dersim Eyaleti neredeyse tümden "Düşmana" teslim olacaktı. 
   Güneybatı eyaletinde durum daha acıklıydı, giden gruplar bir türlü yerleşemiyor du. Her şeye rağmen BOTAN' daki katliamlar, APO'yu uzun süre 
gazete manşetlerine misafir etmişti. Yazar, çizer takımı sütunlarına onu konu etmekteydi. "SÖMÜRGE VALİLİĞİ"yakıştırmasıyla Bölge Valiliği APO'ya siyasi 
itibar kazandırmış, Jandarma Asayiş Komutanlığı ÖZEL . SAVAŞ ORDUSU olarak algılanmış ve bu şekilde malzeme olmuştu. Avrupa'da propaganda imkanları artarak APO'nun ciddi bir güç olduğu kanaati yavaş yavaş yerleşmişti. APO genel sonuçlar yönünden memnundu. 1987-88 kışı için daha büyük planlar düşünmeye başladı. Mevcut grupların yöneticilerini tekrar Lübnan'da toplayarak kış boyu onları yeni görevlere hazırlamak ve hem de onları takviye etmek için hazırlıklara girişti.126 

1988 YILINDA BOTAN BÖLGESİNDE PKK' NIN ORDULAŞMA FAALİYETLERİ

1988 yılının en önemli görevi, ARGK'nin örgütlenmesi göreviydi. 
Elde çok sayıda birikmiş eleman mevcuttu ve bunların mutlaka uygun yerlerde kullanılması gerekiyordu. İşte bu nedenle,1987-88 kışının her gününü değerlendirmek lazımdı. APO artık hiçbir çatlak ses duymak istemiyordu. Herşey mükemmel planlanmalı, kendisi yurt dışında da olsa bütün militanlar, APO yanı başındaymış gibi varlığını hissetmeliydi.Bu maksatla her eyaletin sorumluları günlerce kafa kafaya verip gerçekçi olmasa bile APO' nun hoşuna gidecek planlar yapıyorlardı.    

Bu planlar her sene yapılırdı. Genelde her sene eyalet ve benzeri kuruluşların sorumluları değişmiş olurdu. Yeni sorumlular eski sorumluların başarısızlıklarını 
şu şekilde izah ederlerdi:"Geçmiş planlamalar sağlıksız yapılmıştır. Planlarda dogmatizm hakimdir: Şekilcilik vardır bu nedenle mevcut imkânlar çar-çur edilmiştir.
" Planlar bu şekilde eleştirilirken pratik faaliyetlere de aşağı yukarı şu eleştiriler yöneltilirdi:"Parti önderliği güçlü çözümlemelerle net perspektifler vermişti. 
Dünyadaki ve ülkedeki genel gelişmeler lehimizdeydi. Sömürgeci TC'nin ekonomik, siyasi, askeri politikaları iflas etmişti.Tek yapılacak şey, azim ve kararlılıkla 
çok elverişli Kürdistan coğrafyası koşullarında halkımızın muazzam desteğini mücadeleye seferber etmekti. Bu, yapılmamıştır! Yapamayanlar objektif olarak 
düşmana hizmet ettiler." Evet, PKK içinde bir önceki sorumluyu bu şekilde değerlendirmek gelenek haline gelmiştir. Çatışmalarda ölen veya gizlice kendisinin öldürttüğü militanlara " Kürdistan Devrim Şehidi " diyerek resimlerini basıp her yere asan APO'nun hizmetanlayışı budur.
BERXWEDAN, SERXWEBUN gibi dergilerde övücü yazılar yazdırttığı ölmüş militanlarınçok önemli bir bölümü için, "Alçağın cesedi de bir şeye yaramadı!" demesine çok kişi tanık olmuştur.127 

APO' ya hoş görünmek ya da gerçekten öyle bir görevi başarmak veya APO'nun anlattıklarının etkisiyle yeni plan ve programlarla Türkiye'ye giriş yapanlar, 
ilk bir-iki ay çok hızlı bir pratik sergilerlerdi. Sonra yavaş yavaş gerçeklerle yüzyüze gelinir, ardından eleştirdikleri eski militanlardan daha yaygın bir tavır 
yahut vurdumduymazlıkla gününü gün eder. "Ne kadar yaşarsam o kadar kârlı dır" mantığı hakim olmaya başlardı. Yılgınlığın yarattığı ruh haliyle intihar vari eylemler de sık sık söz konusu olurdu.Şimdi 1988 yılının planlamalarına; APO'nun nezaretinde hazırlanan Eyalet Planlamaları ve ulaşmayı amaçladıkları çok gerçekçi (!) hedeflerine kısaca bir göz atalım:
- GÜNEY BATI EYALET PLANLAMASI Plan hedefleri; 
Engizek Dağlarında Eyalet karargahı kurmak, 5 tane bölge komitesi (Elbistan-Pazarcık-G.Antep-Adıyaman ve Ş. Urfanın batısı) oluşturmak, yüzlerce irili ufaklı gasp, soygunve öldürme gibi eylemler gerçekleştirmek, tabur düzeyinde bir gerilla birliği kurmak.
- DERSİM EYALETİ PLANLAMASI Bir yığın laf ebeliği yapıldıktan sonra yıl sonunda ulaşılmak istenen hedef söyle  anlatılıyor;"Eyalette planlanan hareket sonucunda, savaşçı kadro ve kadro adayı olarak 750 kişilik bir güceulaşmayı hedeflemekteyiz. Sonuçta; 3000-5000 kişi arasında milis güce ve onbinlerce sempatizana kavuşmuş olacağız. Gerilla gücü olarak bir alay hedeflenmektedir. "Diğer eyaletlerle ilgili olarak da bol bol kafa patlatılmıştır fakat, BOTAN eyaleti biraz daha farklıdır. Abdullah ÖCALAN, BOTAN eyaletine farklı roller atfetmiş olduğundan, BOTAN'ın konumu bir eyalet örgütlenmesinin üzerinde olagelmiştir. Buna göre BOTAN Eyaleti; Parti(PKK), Cephe (ERNK), ordu (ARGK) örgütlenmelerinin merkezi olacaktır. Bu yönüyle hem diğer eyaletlerin pratikte sevk ve idare merkezi olacak, hem de buraları takviye ve destekleme alanı olacaktır. 

12.Cİ  BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder