21 Kasım 2019 Perşembe

Yeşillikler arasında olmak son arzusuydu,

Yeşillikler arasında olmak son arzusuydu

     Kendisi için nasıl bir kabir arzu ettiğine dair yazılı bir vasiyet bırakmayan 

Atatürk sağlığında yaptığı bazı konuşmalarında ipuçlarını vermişti...


Afet İnan, hatıralarında, Atatürk’ün ‘Milletim beni istediği yere gömsün ama 

unutmasın’ dediğini, son hastalık günlerinde ise çam ormanlığı içinde olmayı 

çok özlediğini anlatıyor...



Yeşillikler arasında  olmak son arzusuydu

Vasiyetnamede diğer maddeler ise Atatürk’ün el yazısıyla şöyle sıralanıyor:
1-Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2-Her seneki nemadan, bana nisbetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda bin, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
3-Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.
4-Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5-İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6-Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir.

Yeşillikler arasında  olmak son arzusuydu



Yeşillikler arasında  olmak son arzusuydu

Ankara’yı kucaklayan tepe
 “Bugünkü Anıtkabir yerine gelince, orası için olan hatıram da şöyledir: M. Kemal, Ankara’yı karış karış gezer ve her yerini çok iyi tanırdı. Hattâ otomobille civarda gezintiler yaparken, düz yollardan gitmekten canı sıkılır ve şoföre ekseriya ‘Sür’, diyerek, düzlükler ve bayırlara saptırırdı. O, bu hareketleriyle Ankara’nın görünüşünü çeşitli noktalardan mütalaa etmek ister ve bilhassa kalenin eski stratejik durumunu daima mütalaa ederdi. Türkiye Cumhuriyeti’ne devlet merkezi olarak seçtiği Ankara’nın coğrafî ve tarihî yerini tam olarak tespit etmek isterdi. 1930 yılında bahar mevsiminde, Muhafız Kıtalarının bir manevra yapacağını haber vermişlerdi. Atatürk, beni oraya gönderdi. Kıt’alar havagazı fabrikası civarında mevzi almış ve hücuma hazırlanıyorlardı. O zamanlar tamamen boş olan bu yerden, hücuma kalkan askerlere kumandanın verdiği hedef, ‘Rasat-Tepe’ idi. Buraya kadar manevrayı takip ederek, Rasat-Tepeye çıktığımız vakit, yağmur başlamıştı. Fakat ben manevra kritiğini dinledikten sonra etrafa bakmaktan kendimi alamamış ve Ankara’yı şehir olarak buradan görmenin hususiyetine dikkat etmiştim. Bu müşahademi Atatürk’e de anlattım. Ondan sonra bir gün oradan hep beraber Ankara’yı ve civarını seyrettik. O, bu tepenin bilhassa kaleye bakan yamacını pek beğenmiş ve kalenin semaya mürtesem duruşunun buradan en iyi görüldüğüne işaret etmişti. Hakikaten bu yer eski ve yeni Ankara’nın en merkezi bir tepesidir. Oradan şehrin her tarafını insan, gözleriyle kucaklar ve Atatürk’ün de sağlığında bilhassa kaleye karşı beğendiği en hâkim bir yerdir. Aynı zamanda Atatürk’e kabir olarak seçilen bu yer, öteden beri Anadolu toprağında yaşayanlara mezar olmuş bir yerdir. Dolma bir yığıntıdır. Nitekim toprak tesviyesi yapılırken Frigya devrine (M.Ö. VII) ait iki tümülüs içlerinde eşyalarıyla beraber TTK tarafından tetkik edilerek meydana çıkarılmıştır.”

Yeşillikler arasında  olmak son arzusuydu

Anıtkabir’e nakil sırasında neler yaşandı?
Anıtkabir eski Müze Komutanı Tarihçi Doç.Dr. Ali Güler’in “Sorularla Atatürk’ün Hastalığı ve Ölümü” başlıklı kitabında Ata’nın naaşının Anıtkabir’e nakli sırasında yaşananlar şöyle anlatılıyor: “Atatürk’ün Anıtkabir’e nakil törenine Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, İsmet İnönü, TBMM. Başkanı Şükrü Saraçoğlu ve Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Atadan başta olmak üzere; bütün mülki ve askeri erkân ile kalabalık bir halk topluluğu katıldı. Atatürk’ün İstiklal Madalyası, Tuğamiral Şerafettin Karapınar tarafından taşınıyordu. Top arabasına konulan Harbiyeli Mustafa Kemal’in naşını 1953 mezunu Harbiyeliler çekiyorlardı. Tabut alınarak, daha önce vatan toprakları ile hazırlanmış bulunan mezara baş kısmı batıya, ayak kısmı doğuya gelecek şekilde indirildi. Saatler 13.30’u gösteriyordu. Gömme işi ile meşgul olan Diyanet İşleri Başkanlığı temsilcisi mezara girerek tabutun kapağını açtı. Ata’nın naşını hafif sağına, Kıbleye çevirdi. Yürümekte zorluk çeken Atatürk’ün kız kardeşi Makbule hanım, Milli Eğitim Bakanı Rıfkı Salim Burçak’ın yardımıyla geldi. Ağlayarak, ağabeyinin mezarına toprak attı ve su serpti.

Yeşillikler arasında  olmak son arzusuydu

O sıra görevli olarak bulunan öğrenci temsilcisi Yekta Güngör Özden koluna girerek çıkmasına yardımcı oldu. Bu arada, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın eşlerinin gönderdiği sure yazılı bir kâğıt Daire Müdürü Memduh Bey tarafından toprağa karıştırıldı. Ayrıca, Mozole’nin girişinde sağ ve solda yer alan Onuncu Yıl Nutku ve Gençliğe Hitabe’nin yazı şablonlarını da hazırlamış bulunan Prof. Dr. Emin Barın’ın ceylan derisi üzerine hat sanatının incelikleriyle yazdığı Atatürk’ün ölüm raporu bir gümüş muhafaza içinde mezara konuldu.”

Yeşillikler arasında  olmak son arzusuydu






***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder