18 Kasım 2019 Pazartesi

Suriyenin Kuzeyine Operasyon ve yeni Orta Doğu..

Suriyenin Kuzeyine Operasyon ve yeni Orta Doğu.. 


Prof.Dr.Sait Yılmaz 
08 Ekim 2019 

 Türkiye’nin olası operasyonuna destek vermeyeceklerini açıklamasının ardından ABD Başkanı Donald Trump, Twitter hesabından “Askerlerimizi eve geri getirmenin artık zamanı geldi" dedi. 

 Bunu, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü YPG/PKK’nın “ABD güçlerinin 
taahhütleri yerine getirmediği ve Türkiye sınırındaki bölgelerden ayrıldığı” açıklaması takip etti. 

Görünen o ki, ABD ve Rusya Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye planlanmış bir askeri operasyon için onay vermişler. Bu Türkiye için büyük bir başarı mı? 

Bunu söylemek için çok henüz erken çünkü harekâtın ötesinde Türkiye’yi bekleyen çok önemli sorunlar var. Suriye’deki bataklık derinleşebilir yani tuzağa düşebiliriz. Üstelik Ankara’nın operasyonu daha çok iç kamuoyu manevrası olarak kullanma niyeti görülüyor. 

Gelinen aşamada Suriye için kurulan 150 kişilik Anayasa Komisyonu çalışmalarına başlamışken, askeri olarak iki konunun geleceği önümüzdeki günlerin sıcak gündem konuları olmaya devam edecek; 

(1) Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PKK varlığının eritilmesi, 

(2) İdlib’in terör örgütlerinden temizlenmesi. 

Ancak, bunların gerçekleşmesini müteakip ABD, ardından Türkiye, İran ve nihayet Rusya’nın da Suriye topraklarından çıkmasını bekleyebiliriz. 

Üzerinden anlaşılan siyasi çözüm ise her seferinde vurgulandığı gibi; siyasi ve toprak bütünlüğü sağlanmış bir Suriye. Ancak, yeni Suriye Anayasası çalışmalarında her etnik grup ya da mezhep arkasındaki ülkenin masadaki gücüne göre belirli imtiyazlar almaya çalışacak. 

Bu makalede şu konular üzerinde duracağız; Türkiye’nin operasyonu nasıl olur? Ne kadar sürer? Türkiye ve ABD anlaşmasının arkasında ne var? Rusya’nın konumu nedir? Ve nihayet bu gelişmeler yeni Orta Doğu’nun neresindedir? 

Türkiye’nin olası harekatı.. 

Fırat’ın doğusunda YPG/PKK’nın kontrol altında tuttuğu bölge yaklaşık 400 Km. 
genişliğinde, 80-150 km. derinliğindedir. Bölgede 50-60 bin kişilik YPG/PKK gücü olduğu ayrıca 3-5 bin kişilik Batılı askeri şirketlerin paralı askerlerinin bulunduğu değerlendiriliyor. 

Türkiye ise Şanlı Urfa’da Suriyelilerden 10 bin kişilik bir ordu kurulduğunu açıkladı. Bu ordunun harekâtın sorumluluğunu alması beklenemez. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rahatlatmak için kullanılacak olsa da bu tür güçler özellikle Afrin’de çok yetersiz kaldılar. 

ABD’nin lojistik destek ve eğitim için 2.200 kadar özel kuvvetler elamanı var ve 
bunların dönüşü açıklanmış olsa da bunun zamanı belirsiz, üstelik Trump’ın açıklamaları kafa karıştırıyor. Trump’ın ilk açıklamalarında İngilizce olarak “immediate” yani yakın bir bölgeye çekilme iması var. Bu ABD ile yapılmakta olan sırası ile 5, 9 ve 14 km. derinlikteki üç kuşak içinden ABD askerlerinin sınırlarımızdan 5 km.den daha geriye gideceği anlamına gelir ki bu da YPG/PKK açıklaması ile uyumludur. 

Kafa karıştıran diğer bir konu Trump’ın açıklamalarında artık IŞİD ile ilgili işlerin 
Türkiye’ye devredildiği meselesi. Bu bölgede, IŞİD’lilerin kadın ve çocuklarının (toplam 11.700 kişi) toplandığı üç tane sığınmacı kampı var. Ayrıca cezaevlerinde de 3 bin kadar 

IŞİD’li bulunduğu söyleniyor. Bu kampların en yakını 20 km. güneyde, en büyüğü ise 30 km. derinlikte yani IŞİD, Türkiye’ye ihale edilecekse ABD askerleri gibi YPG/PKK da bu derinliğe kadar çekilecek demektir. 

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik harekâtının belirli cepleri hedefleyeceği ve 
genellikle 5, 9 ve 14 km. derinliğe kadar uygulanacak güvenlik angajmanlarına bağlı kalınacağı anlaşılmaktadır. Hava Kuvvetleri’nin etkin kullanılacağı harekâtın kısa sürede bitmesi beklenmemelidir. 

Türkiye’nin operasyonları Tel Abyad, Kobani ve belki Fırat’ın batısındaki Menbiç 
gibi belirli yerlerde küçük çaplı cepler oluşturulmasını öngörüyor. Kasım ayına kadar kamuoyu oyalandıktan sonra harekât zamana yayılacak ve ağırlık siyasi görüşmelere verilecektir. 

Suriye’de barış için Esat ile görüşmeliyiz.. 

Türkiye, askeri harekât yanında bir an önce siyasi çözüme ulaşılmasına ağırlık vermek zorundadır. Beklentimiz yeni Suriye’de bağımsız ya da özerk Kürt bölgesi olmaması. Bazı kaynaklar, ABD ile yapılan anlaşmanın arkasında bunun olduğunu, iki ülkenin “eyalet sisteminin kurulmasını önlemek” konusunda anlaştığını söylüyor. 

Türkiye’nin bir an önce Esat ile şu konuları görüşmesi ve anlaşması gerekiyor; 

 - Suriye’deki YPG/PKK’nın tasfiyesi; Türkiye’den başka sadece Esat, YPG/PKK’yı 
terör örgütü olarak tanıdığına göre bu konuda hala işbirliği yapmamamız büyük hatadır. 

- Suriye Anayasa’nın yazılmasında aktif olmalı, Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol almalıyız. Oluşturulacak yeniden yapılanma faaliyetleri için 43 milyar dolara ihtiyaç var, proje var ama para yok. 

- Türkiye’de sayıları 5.3 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü; bu konu en az PKK kadar Türkiye’nin iç güvenliği ve ekonomisi için önemli hale gelmiştir. 

Türkiye’de en çok Suriyeli G.Antep-Urfa-Hatay-Mersin-Konya hattında yaşamakta ve bir Arap koridoru oluşmuştur. Demografik yapımız büyük tehlikededir. Süreç böyle devam ederse 2040’larda Ş.Urfa %47, G.Antep ise %45 Suriyeli olacaktır. Üstelik Suriyeliler geldikçe, Türkler bölgeyi terk etmektedir. Böyle giderse, Hatay’dan sonra Kilis, G.Antep ve 
Ş.Urfa’nın da konumu hassas hale gelecektir. 

Özetle Anadolu’nun Türk kimliği tehlikede, Araplaşmakta dır. 

Şartlar iyileşse bile Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğu kendiliğinden ülkelerine dönmeyecektir. Üstelik hükümetin sanki Suriyeliler hep kalacak gibi düşündüğünü, onlar için meslek ve iskân planlaması yaptığını duyuyoruz. Türkiye, sığınmacıların ülkemize olan ekonomik yükünden bir an önce kurtulmalıdır. 

 Son haberlere göre, Esat ile dolaylı görüşme olacak, aksi takdirde durum içinden çıkılamaz bir hal alır. Batılı ülkeler, Rusya ve İran Ankara’nın Esat ile görüşmeme inadından istifade etmektedir. 

Türkiye, ne zaman Esat ile görüşmeye niyet etse, İran’dan Esat’ı zayıf gösterecek bir tutum beliriyor. Hamaney’in en son açıklaması “Esat’ı halkı istemezse, halkın yanında dururuz” oldu. İran, kendisinin Kürtlerle sorunu olmadığını zaten her hakkı verdiğini ve bölücü örgüt PEJAK’ı bitirdiğini düşünüyor. Bu yüzden, Türkiye’ye karşı PKK kartını bir koz olarak elinde tutmak istiyor. 

Trump’ın kararının arkasında ne var? 

Buraya kadar anlattıklarımızdan çıkacak sonuç, Trump’ın zaten bu kararı Pentagon ve ABD Merkez Komutanlığı’na (CENTCOM) rağmen aldığıdır. Trump aslında bu kararı çok daha önce almıştı ve alma nedeni Türkiye’nin Kaşıkçı olayı nedeni ile eline geçen koz idi. Bu gelişmelerin içeriğini 02 Kasım 2018 tarihli “Kaşıkçı olayı tarihi bir dönüm noktası” başlıklı makalemde açıklamıştım. 

Ancak, Trump’ın kararı yok sayıldı ve derin Amerika devreye girdi. Son günlerde 
Ankara’nın Kaşıkçı konusunu sık gündeme getirmesi boşuna değildi. Derin ABD söz konusu olduğunda ABD’nin askerlerini tamamen çekmesi söz konusu olamaz. ABD askerleri çekilse bile bunun ne kadar sürede olacağı belli değildir. 

Görünen o ki, ABD askerleri 30 km. derinliğe bile çekilse Türkiye’nin askeri 
müdahalesi sınırlı olacaktır. Bu durumda, YPG/PKK bölgesini büyük ölçüde elinde tutmaya devam edecektir. Kısaca, Türkiye oyalanmaya devam edecektir. 

Dün akşamüstü gelen yeni bir Trump Tweet’inden “Türkiye, benim verdiği sınırların dışına çıkarsa ekonomik olarak mahvederim” tehdidi geldi. Bu mesajın asıl önemi Türkiye’ye verilen iznin sınırsız olmadığı halde kesin bazı çizgilere sahip olduğu sonucudur. 

ABD’nin niyeti tansiyonu düşürmek, Türkiye’yi frenlemek, yumuşatmayı müteakip ana planına devam etmek. Suriye Anayasasını hazırlama süreci başladı; Komisyon, Berlin’de toplanıyor, haftaya Türkiye’de toplantı var. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüşecek. Yani Suriye konusunun siyasi ayağı hızlanmış durumda. 

Yeni Orta Doğu’ya doğru.. 

Yeni bir Ortadoğu’ya gidiyoruz. İsrail’de Netanyahu’nun seçimi kaybetmesinden 
sonra Orta Doğu dengeleri süratle değişiyor. Öncelikle ABD’de Trump’ın kalıcı olmadığı konuşuluyor. Yani Trump’ın Türkiye ile sözü ne kadar güvenilir, sözü kim verdi tartışılır. Trump’ın ardından gidecekler daha önceki makalemizde detaylı şekilde açıkladığımız gibi Trump’ın damadı Kuchner’in dostları Salman ve Sisi. Salman’ın yerine altı ay içinde başta kardeşi olmak üzere diğer adaylar arasından birisi gelecek. Sisi de yolcu. Suriye Anayasası’na görüşmelerine ev sahipliği yapan Almanlar, Mısır muhalefetini de ayaklandırdı ve bu ülkenin geleceğini de planlayanların merkezi oldular. Almanya’dan diğer bir master plan İhvan üzerine; Mısır’da hapisten çıkacaklar ama siyasete katılmayacaklar. 

Irak’ta olup-bitenlerle ilgili bir özet yapacak olursak, ekonomik kriz ile başlayan 
ayaklanma dış güçler tarafından yeni bir yöne çevrildi. Aşırı zengin ve fakirlerin bir arada yaşadığı ülkede elektrik ve su sorunu da sabrı taşırdı. Ayaklananlar ya da sokaktakiler, Şiiler. 
Dış güçler ise ABD, Suudi Arabistan ve BAE; niyetleri, Şii rejimi etkileyerek İran ile ilişkisine gem vurmak. Ambargo altındaki İran için Irak üzerinden yapılan ticaret çok önemli ve şimdi buna engel olmanın yolları aranıyor. 

Son olarak Rusların durumuna değinelim. Ruslar, uzun zamandır Türkiye’nin zaten Adana Mutabakatı’na göre sınırdan 5 km. derinliğe kadar güvenli bölge kurma hakkının olduğunu ve bunu kullanabileceğini ama daha derine gitmemesi gerektiğini söylüyordu. Diğer yandan ABD çekilirse Suriye’nin kuzeyindeki bölge Suriye’ye bırakılmalıdır diyerek uyarıyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası operasyonu ile ilgili olarak, "Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlamaya yönelik eylemlerini biliyoruz ve kabul ediyoruz" dedi. Rusya zaten Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getirmek istiyor. İdlib konusu buzdolabına kaldırılmış gözükürken; Ruslar, “Türkiye Suriye’nin kuzeyine girerse 

İdlib’in bir bölümünü ele geçirebiliriz” açıklamasında bulundular. Menbiç’te Ruslar ve Suriyeliler, YPG/PKK’nın çekilecekleri yeri süratle doldurmak için hareketlenmiş durumdalar. 

Cenevre görüşmeleri 29-30 Ekim’de başlayacak ve Rusya onu bekliyor. Rusya biliyor ki, Türkiye ne yaparsa yapsın eninde sonunda kendisi ile anlaşmak zorundadır. Ruslar, Kürtler konusunda ABD’den daha cömert, bir tür özerklik vermeyi düşünüyorlar. Amaç; Kürtleri tamamen ABD’den kurtarmak, kendi saflarına çekmek. 

Özetle, bahar aylarında yeni bir Orta Doğu ile yaşayacağız. Yeni Orta Doğu’nun 
stratejisi ve aktörleri ABD’de Trump sonrası iktidarı kontrolüne alacak yeni kanat tarafından belirlenecek. Bu yeni stratejinin ana teması büyük ölçüde ‘özgürlük’ ve ‘liberal Orta Doğu’ olacak. 

 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder