3 Aralık 2017 Pazar

TÜRKİYEDEKİ IRAK TÜRKMENLERİ ORSAM SÖYLEŞİLERİ BÖLÜM 2

TÜRKİYEDEKİ IRAK TÜRKMENLERİ ORSAM SÖYLEŞİLERİ BÖLÜM 2




           Sadun Bey3*;
3*. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Sadun Köprülü 8 Aralık 2009

 ORSAM: Öncelikle bize zaman ayırdığınız için teşekkürler. 2003 sonrası dönemi hemen hemen hepimiz takip etmeye çalıştık ama 2003 öncesi dönemde 
Türkmenler’in durumuna ilişkin çok fazla şey bilmiyoruz. Siz Türkmen olduğunuz için zorluklar yaşadınız. 
2003 öncesi dönem, kendi yaşadıklarınız ve genel olarak Türkmenler hakkında bize bilgi verebilir misiniz? 

Sadun Köprülü: Öncelikle gelip bizimle burada görüştüğünüz için çok teşekkür ederim. Biliyorsunuz ki Saddam dönemi, Arap Baas Partisi’nin tek parti olarak 
Irak’ta hüküm sürdüğü dönem, tam 35 sene sürdü. Bu dönem öncesinde de zulüm ve işkence çoktu. Saddam dönemi bütün dönemlerden daha kötü ve baskıcı bir dönem oldu. 

Çok sayıda katliama maruz kaldık. Bunun yanında Türkçe konuşmak yasaklandı. Televizyonlarda yarım saatlik bir Türkçe bölümü vardı. Orda da saürekli 
Saddam’la ilgili konular ve marşlar vardı. Türkiye Türkçesi yasaktı. Osmanlı Türkçesiyle yayın yapılıyordu. Yüzlerce köyümüz yıkıldı. 

Irak Türkleri birbirlerinden uzaklaştırıldı, Irak’ın güneyindeki Araplara da para ve ev verilerek Kuzey’e yerleşmeleri sağlandı. Yani Araplaştırma 
politikası gerçekleştirildi. Asimilasyon devam etti, ayrıca bizden yüzlerce kişi hapse atıldı ya da idam edildi. Necdet Koçak, Adil Şerif, Abdullah 
Abdurrahman gibi liderlerimiz bu kişilerin arasındaydı. 70’li yıllar çok kötüydü fakat 1979’dan 2003’e kadar süren Saddam dönemi en acısıydı.
Türkmenleri bölmek için iki plan kullandılar. Biliyorsunuz ki bizim Sünnimiz de var Şiimiz de var. Buna bağlı olarak Şii olan birçok kişiyi İran’la işbirliği yaptıkları gerekçesiyle idam ettiler, Dava Partisi’yle ve Hizbullah’la bağlantılı birçok kişi ya hapse atıldı ya da idam edildi. 
Sünniler de aynı zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bizdeki Şiilik, Sünnilik Arapların aksine aşırı değildir. Yani birbirimizle ilişkilerimiz daha düzgündür. Şiilik, Sünnilik yerine Türklük ve Türkçe sevgisi ortaya çıktı. Fakat bazıları Türkiye’nin ajanı olduğu, bazıları Türkmenlerin haklarını savunan partilere üye olduğu iddiasıyla hapse atıldı ve idam edildi. O dönem çok çileliydi. Türkçe kitaplar çarşıda bulunmazdı. 
Türkçe albümler yasaklanmıştı, kasetler sadece evlerde çalınabiliyor, çarşıda onlar da bulunmuyordu. Türklüğe karşı tam bir ambargo söz konusuydu. 
1979 yılında ben Hukuk Fakültesinden mezun olduğum zaman tutuklandım. Nedeniyse Türklük sevgim ve 1967’de daha on yaşındayken Süleyman Demirel’in Irak ziyaretinde onu karşılayanlar ve yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Türklük yazan pankartı tutanlar arasında olmamdı. Bunun için beni 8 ay cezaevinde tuttular. 1973’te Fahri Korutürk’ün Kerkük ziyaretiyle ilgili 6 ay tutuklu kaldım. En sonunda da 1979’dan 1996’ya kadar 17 sene hapis yattım. 17 senemi hep kitap okuyarak geçirdim. 1996 yılında Saddam’ın bazı mahkumları affettiği söylendi. 
Ben de o kapsamda serbest kaldım. Önce Kerkük’e gittim, daha sonra Erbil’e ve Türkiye’ye geldim. Türkiye’den de ABD’ye iltica ettim. Orada 7 sene kaldıktan sonra 2003’ün sonlarına doğru mücadeleye devam için Türkiye’ye geldim. Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) Türkiye Temsilciliğinde Halkla İlişkiler Müdürlüğü yaptım. Mayıs ayında da Türkiye Temsilcisi olarak göreve başladım. 

Bugün Türkiye’deki Türkmenler’in en tepesindeki isim olarak yer alıyorsunuz. Türkiye’deki halk, Irak Türkmen Cephesinin amacı ve görevlerinin ne olduğunu pek bilmiyor. Bize bu konuda bilgi verebilir misiniz? ITC, 1995’te kuruldu. Hemen ardından Türkiye’de bir temsilcilik açıldı. ITC’nin Türkiye Temsilciliğinin amacı Türkiye’deki Türkmen halkına hizmet etmektir. Irak Türkmen 
Cephesi’ne mensup olmasa da birçok dernek, vakıf vb. kuruluşlarla işbirliği içindeyiz. Hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese kapımızı açtık. 
Ankara içinde ve dışında birçok faaliyete katıldık. Birincil amaç Türkiye’deki Türkmen siyasetinin yükseltilmesidir. Yani Türkiye’nin Irak politikasında Türkmenlerin daha fazla yer almasının sağlanmasıdır. Bir de Türkiye’de olan değerimizi kamuoyuna göstermek onlara bildirmektir. 
Türkmenlerin çektiği çileleri –Türkmen milletinin yaşadığı 18 ayrı katliam var – özellikle yayın organlarında göstermek de amaçlarımız arasındadır. 

Bir de bunların yanında bizim “www.kerkuk. net” adresli bir sitemiz var. Her gün güncellenen bir site. 6 dilde ulaşılabiliyor. Bunların arasında İngilizce, Rusça, Almanca, Arapça, Farsça var. Türkmenlerin ve Türkiye’nin, Türk dünyasının gündemini bu siteden takip edebilirsiniz. Kitaplarımız yayınlandı. Ayrıca bülten ve dergi projelerimiz var. Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı ya da 7 Ekim Milli bayramımızı kutladık. 
Tek amacımız Türkiye’deki insanların bizi tanımasını bize yakınlaşmasını sağlamak. Onlar bize gelmese bile onlara gitmek. Başka dernekler 
kuruluşlar vakıflarla, mesela ORSAM bunlardan biri, işbirliği yapmaya devam edip faaliyetlerimizi yoğunlaştırmak bizim ana hedefimiz. 

2003’ten günümüze kadar Türkmenlerin Irak’taki durumu neydi? 
Yani siyaset açısından nereye geldiler?

Saddam dönemini konuşmuştuk. Saddam dönemi 35 sene boyunca asimilasyon politikasını sürdüğü bir dönemdi. Dilin yozlaştırılması, köylerimizin yıkılması, sürgünler, hapis ve idamlar hep bu politikanın araçlarıydı. Son derce yoğun bir Araplaştırma faaliyeti söz konusuydu. Bence bu son dönem, Saddam döneminden pek de farklı değil. Örneğin 1991’de Altunköprü diye andığımız bir katliam gerçekleşmişti. Telafer’de birçok tutuklama olayı olmuştu. 2003’ten bugüne gelen döneme bakarsak; ABD “demokrasi getiriyoruz” diyordu fakat aslında sadece gözyaşı getirdi. 2004’ten 2007’ye kadar katliamlar durmadı. Geçenlerde Şerihan’da, Tuzhurmatu’da ve Tazehurmatu’da olan patlamalarda yaklaşık 500 şehit verdik. Yani Saddam gitti, yerine kopyası insanlar geldi. 

Kerkük’ün demografisini değiştirmek için Kerkük’e yüz binlerce insan getirip yerleştirdiler. Yani Araplaştırma politikası yanında bir Kürtleştirme politikası ortaya çıktı. Tek fark, son dönemde bu politikayı gerçekleştirmek için “demokrasi”nin kullanılması. Bakarsanız; patlamalar, kaçırmalar, suikastlar gibi birçok olay hep Türkmen bölgelerinde gerçekleşiyor. Bunun amacı tabii ki Türkmenleri başka bir ülkeye gitmeleri için baskı altına almak. Görüyorsunuz, Türkmenlerden birçok insan Türkiye’ye ya da başka Avrupa devletlerine göç etti. 
Kerkük’e baktığımız zaman, Saddam döneminde 600.000 nüfusluyken, son dönemde yaklaşık 750.000 nüfus arttığı görülüyor. Bu gelenlerin neredeyse hepsi Kürttür. Peki bu Kürtler nereden geliyor? Bir kısmı İran’dan, bir kısmı Türkiye’den, bir kısmı da Suriye’den geliyor. 
Çoğu da PKK mensubudur. Radyoları ve gazeteleri var Kerkük’te. Geçenlerde de Şorca dedikleri bir mahallede Türkiye karşıtı gösteri yaptılar. Yani sonuç olarak son dönem daha da kötü oldu. Katliamlar arttı. Erbil’de, Telafer’de, Tazehurmatu’da, Şerihan’da, olan patlamalarda 
birçok insanımız şehit oldu. Bunları yapanların kim olduğu açıklanmalı. 

Demokrasi demişken en temel kavramlardan bir tanesi de seçimler. Irak’ta seçimlere yaklaşıyoruz. Amerikan işgalinden sonra ilk genel seçim 2005’te olmuştu. 2005’teki seçimlerden farklı olacak mı? 2010 Ocak’ında olacak seçim Irak’a ne getirecek? Türkmenlerin bu konudaki politikasına yönelik ne söyleyebilirsiniz? Nasıl bir tablo ortaya çıkar? 

Geçmiş seçimlere baktığımız zaman, bambaşka hileler olduğunu biliyoruz. Süleymaniye, Duhok ve Erbil’den kamyonlarla insanlar geldi. 
Bu insanlar Kerkük’te oy kullandılar. Ama bence bu süreç öncekinden daha sağlam olacak. Çünkü Şii gruplar birbiriyle kaynaştı. 
Sünni gruplar da belirli topluluklar oluşturdu. Türkmenler de başka oluşumlarla katılacak. Daha önce olan hileler yüzünden Türkmenlerin sayısı belli olmamıştı. 
Bu seçimler yapılırken Türkiye’nin Türkmenlerin yanında olması çok önemli. Mesela geçenlerde Erbil’de bir seçim oldu. Uluslararası kuruluşlar tam olarak 
seçimlere müdahil olabilseydi, Türkmenlerin tam nüfusu ortaya çıkardı. Böyle olmadığından hilelere başvuruldu. Türkmen partilerinin yanında biliyorsunuz 
ki Sünni ve Şii partiler de var. Yani Maliki’nin, Allavi’nin ya da Caferi’nin listesinden seçime giren Türkmenler de var. Türkmenler başka bir süreç içine girdiler. 
Bunun yanında Irak Türkmen Cephesi, Milli Türkmen Partisi, Adalet partisi de planlarını oluşturuyor. Irak’taki çeşitlilik Türkmenlere de yansımış gözüküyor. 
Türkmenler de ileri gelen Şii Arap partilerle ya da diğer İslami partilerle seçimlere katılıyor. Bu sefer farklı olacağını hissediyorum. Maliki çok tutulmasına rağmen Caferi de ön plana çıkabilir. Yalnız bence, Maliki daha fazla oy alacaktır. Irak’ta çok şey değişecektir. Bütün partilerin, kesimlerin, mezheplerin yer aldığı bir hükümet bekliyoruz. 

Irak’taki siyasal süreçle beraber Amerika’nın Irak’tan çekilmesi de devam ediyor. Amerika’nın çekilmesinden sonra nasıl bir Irak bekliyorsunuz? Amerika sizce tamamen çekilecek mi yoksa güçlerinin bir bölümünü bırakacak mı? Bu sıralar biliyoruz ki patlama ve şiddet olayları artış gösterdi. Amerika sonrasında Irak eski günlerine mi dönecek yoksa daha mı iyi olacak sizce?

Bence Amerika’nın çekilmesi söz konusu değil. Yine kalacak. Şimdi de mesela Kuzey Irak’ta üs bırakmaya çalışıyor. Şu anda güçlü olan guruplar; 
Peşmerge, Kürtler, Şiiler hep Amerika’nın yanında bulundular. Bunlar güçlendikleri için Amerika’yla beraber halka zulmettiler. Amerika yarın öbür gün buradan çekilince ne olur diye hiç düşünmediler. Amerika bu şartlar altında Irak’tan %100 çekilirse ve güçlü bir hükümet olmazsa ülkede şiddet olayları artacak, hatta halk bir iç savaşın içine sürüklenme tehlikesine girecektir. Çünkü Amerika’nın yanında yer alan güçlere karşı halk içinde bir nefret ve düşmanlık duygusu oluştu. Türkiye Irak politikası bakımından oldukça etkin bir süreç yaşıyor. 

Siz Türkiye’nin Irak politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Bence Türkiye’nin politikası yerinde bir politika. Iraktan valiler, aşiret reisleri, parti başkanlarıyla görüştüm. Hepsi Türkiye’nin orada olmasını istiyor. 
Samara’da konsolosluk açılmasını istiyorlar mesela. Türkiye’nin millet ya da din ayrımı yapmaksızın Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyor olması onlar için önemli. Savaşta sadece Türkmen yaralıları değil, Kürt ve Arap yaralıları da getirdi. Irak’ta hatta Ortadoğu’da Türkiye’nin ne kadar demokratik bir ülke olduğu anlaşıldı. Onun için Amerika çekildikten sonra Türkiye bölgedeki yerini alacak ve söz sahibi olacaktır. 

Türkmenler için nasıl bir gelecek bekliyorsunuz? Türkmenler hak ettikleri yerlerini bulabilecekler mi, yoksa dediğiniz şartlar altında daha da geriye mi giderler? 

Bu konuda ben yine Türkiye’ye dönmek istiyorum. 
Türkiye Türkmenlere ve politikalarına ilgi gösterirse ve Kuzey Irak politikasına yönelirse Türkmenler yerini bulacaktır. Türkmenlerin maddi değil manevi desteğe ihtiyacı vardır. Başka milletlere baktığımız zaman İsrail’den, Amerika’dan, Fransa’dan ve diğer Avrupa devletlerinden destek aldıklarını görüyoruz. Bizim yanımızda olan bir devlet varsa o da Türkiye’dir. Türkiye bize ne kadar yakın olursa ve hakkımızı savunursa, geleceğimiz o kadar parlak olacaktır. Zannedersem Türkiye’de bize önem vermesi gerektiğinin farkında; çünkü hükümet halk desteğini bize vereceği önemle arttırabiliyor. Türk halkı bize önem veriyor. Söylediğim gibi önümüzdeki seçimlerde Türkiye gözlemci olarak katılırsa bizim sayımız belli olacak ve parlamentoda temsil gücümüz artacaktır. Ben Türkiye’den umutluyum bu konuda. 

Hem Türkiye’deki kamuoyuna hem Türkmenlere bir mesajınız var mı? 

Türkiye’ye mesajım Irak’ta yaşayan yüce Türk milletine mensup insanlar olduğu ve onlara yardım etmenin kendilerine yarar sağlayacağıdır. 

Türkiye bizim ona olan sevgimize, bir medya organı aracılığıyla cevap verse bizim için inanılmaz bir moral olacak. Çünkü insanımızın buna çok ihtiyacı var. Başka bir ümidimiz de Telafer yolunun geldiği sınır kapısını Türkmenlerin kullanması. Çünkü İran sınır kapısı dahil tüm sınır kapılarından Barzani ve Talabani yararlanıyor ve ticaret yapıyor. Kerkük ve Türkmen bölgelerinde yatırımlar olmasını da umut ediyoruz. 
Türkiye’deki Türkmenlerin temsilcisi olarak Türkmenlere bir mesajınız var mı? Türkmenlere mesajım 2010’da yapılacak seçimlere katılmalarıdır. Seçimden sonra bir sayım da gerçekleştirilecek. İnsanlarımız Saddam dönemindebaskı yüzünden Arap olduklarını yazdılar, işgalden sonra Kürt baskısı yüzünden Kürt yazdılar. Bu insanlarımız kendilerini Türk olarak yazsınlar. 

Sayın Köprülü, değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. 

Ben de teşekkür ederim.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder