8 Aralık 2017 Cuma

TÜRKİYEDEKİ IRAK TÜRKMENLERİ, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI BAŞKANLARI ORSAM SÖYLEŞİLERİ, BÖLÜM 2


TÜRKİYEDEKİ IRAK TÜRKMENLERİ, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI  BAŞKANLARI ORSAM SÖYLEŞİLERİ, BÖLÜM 2



           Mustafa Ziya,3* 
*Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı 6 Temmuz 2009


ORSAM: Tazehurmatu Katilamı, Kerkük’ü bir kez daha gündemin ön sıralarına taşıdı. Son aylarda Kerkük’ün statüsüyle ilgili gelişmeler ne yönde seyrediyordu? 

Mustafa Ziya: 

Mevcut süreç geçtiğimiz yıl İl Seçim Yasası’na eklenen 23. Madde ile şekillenmeye başlamıştı. Buna göre Kerkük’te otorite 3 grup arasında eşit biçimde paylaştırılmıştı. 
Hatta dördüncü grubun da yüzde 4’lük katılımı sağlanmıştı. Nüfus hareketlerindeki sorunun incelenmesi için nüfus ve tapu kayıtları gözden geçirilecek, ardından Kerkük için ayrı bir yasa çıkartılarak seçimlere gidilecekti. Madde 23’ün uygulanması için kurulan 7 kişilik Komisyon’un Ocak ayında başlayan çalışmalarını Mart ayında tamamlaması ve Irak Parlamentosu’na raporunu sunması planlanmıştı. Fakat Komisyon çalışmalarına başladıktan hemen sonra Kürt yöneticiler maddenin fıkralarında yorum farklılığına giderek otoritenin paylaşılması yerine devletin memurlarının bir an evvel paylaşılmasını istediler. Bu sorun aşılamadığı için 23. Madde Komisyonu hiçbir şey yapamadı. Ardından her grup Parlamento’ya kendi raporunu sundu. Süreç burada durdu. İkinci önemli konu, Irak ordusu ile Kürt güçlerinin burun buruna gelmiş olmasıdır. Hatırlanacağı üzere Bağdat yönetimi, 30 Haziran 2009’a kadar şehir merkezlerini boşaltacak ABD ordusunun çekilme sürecine paralel olarak Irak ordusunu yeni bölgelere kaydırmaya başlamıştı. İşte bu yeni durumla birlikte karşı karşıya gelen Irak ordusu ve Kürt güçleri arasında gergin bekleyiş devam ediyor. Şu an Kerkük’teki askerlerin çoğunluğu, Kürtlerden oluşan 4. Tümen’den. Kerkük’te Peşmerge güçleri, KDP ile KYB’nin asayiş güçleri ve Kürtlerden oluşan polis gücü var. Aslında Irak Anayasası Kürtlerin silahlı güçlerinin ancak kendi bölgelerinin sınırları dâhilinde bulunmasına veya özerk yönetimin sınırlarını korumasını imkân tanıyor. Dolayısıyla şu an Kürt bölgesi dışındaki durumları anayasaya aykırı. İhtilaflı bölgeler adı altında buraların kendilerine ait olduğu şeklinde bir fiili durum yaratıp statükoyu kabul ettirmeye 
çalışıyorlar. Son aylarda Kerkük’le ilgili yaşanan bir diğer gelişme, BM Özel Temsilcisi Staffan De Mistura’nun raporudur. 

Raporda; 

Kerkük’le ilgili öneriler özellikle bilhassa Kürt gruplar tarafından kabul görmedi. Diğer grupların da itirazı var. Kerkük için 4 alternatif vermiş ve her grup bir öneriye sarılıyor: Madde 140’ın düzeltilerek uygulanması, özerk statü tanınması, Kerkük’ün federe bölge ilan edilmesi, Kürt yönetimi- Merkezi yönetim arasında müşterek yönetime dönüştürülmesi. Rapor sonrasında da belirsizlik hâkim olmaya devam ettiği için tansiyon halen yüksek. Bundan en fazla Türkmenler endişe ediyor çünkü diğer grupların elinde kendi gündemlerini yürütecekleri bazı araçlar var. 

Katliamın olduğu Tazehurmatu’nun jeostratejik konumu hakkında neler söylenebilir? 

Tazehurmatu beldesi, Kerkük’ün Bağdat yolu üzerindeki giriş noktasıdır. Kendisine bağlı 18 köyü vardır ve toplam nüfusu 15-16 bin civarındadır. 
Nüfusunun tamamı Türkmen ve Şia’dır. Ön plana çıkmış olan kimliği ise Türkmenliktir. Türkmen milli hareketine büyük desteği vardır. 
Tazehurmatu aynı zamanda Türkmen kuşağının genişleme yönündedir. Tıpkı Kürtlerin Erbil-Süleymaniye hattı gibi. 2003’teki ABD işgalinden bu yana Kürt gruplar Tazehurmatu’yu kontrol etmeye çalışıyorlar ama başaramadılar. Büro açma girişimleri sırasında halkın protestosuna maruz kaldılar. Belde merkezinde takriben 8-9 bin kişinin olduğu düşünüldüğünde 100’e yakın kişinin ölmesi ve 200’den fazla kişinin yaralanması bütün beldede deprem etkisi yarattı. Ölü ve yaralı sayısının sonuçlarını nüfusa oranlayarak düşünmek gerekir. Pek tabii bu katliamın en temel hedeflerinden biri Kerkük’ün statüsüyle ilgili süreci etkilemektir. 

Tazehurmatu Katliamı’nın daha önceki Türkmen yerleşimlerinde meydana gelen büyük bombalama olaylarıyla da bir ilişkisi olabilir mi? 

Dikkat edilirse son dönemlerde Türkmenlerin büyük can kayıplarının olduğu olaylar “Tartışmalı Bölge” olarak tarif edilen şerit üzerinde yoğunlaştı. 
Telafer, Emirli, Yengice, Karatepe, Tazehurmatu gibi. Tüm bu “Tartışmalı Bölge” hattında fiili hâkimiyeti olan, buna karşılık nüfusu bulunmayan, yine de hak iddia etmeye devam edenler Kürt gruplardır. İddialarının kabul edilmesi ise ancak yerel sakinlerin sindirilmesiyle mümkün olabilecek. Ayrıca ne kadar fazla istikrarsızlık yaşanırsa Kürtlerin eli o kadar güçleniyor. Çünkü Amerikalıların çekilmesini istemiyorlar. 
İstikrarsızlık arttıkça kendilerinin haklı olduğunu göstermeye çalışıyorlar. İlaveten, istikrarsızlık yaratan olaylar, sözkonusu bölgedeki hâkimiyeti daha iyi sağlamak için gerekçe olabiliyor. Nitekim Kürt yöneticiler olaydan iki gün sonra, faillerin yakalanması için Kerkük’ün güvenliğinden sorumlu, Süleymaniye’de konuşlu ve tamamı Kürtlerden oluşan 4. Tümen’den takviye asker gönderildiğini açıkladı. Dördüncü gün Bağdat’tan Savunma Bakanlığı bu durumu yalanlamış olsa da sevkiyat gerçekleşti. 

Önümüzdeki günlerde benzer katliamlar olabilir mi? 

Bence bombalama olayları giderek artacak. Herkes ABD’nin çekileceği tarihin sonrasına hazırlık yapıyor. Şimdiden güç gösterileri yoluyla mesajlar veriliyor. 

Bu yeni istikrarsızlaşma dalgasının önüne geçmenin bir yolu var mı? 

En iyi çözüm, Uyanış Konseyleri örneğindeki uygulamanın genişletilmesi. Zaten ülkede federe bir yapı var. Yerel sakinlerin kendi güvenliklerini 
sağlamasına izin verilmeli. Kerkük’te buna büyük ihtiyaç var. Aslında Amerikalılar da bu çözümü kabul ediyor ve makul buluyor. 
Fakat Kürt grupların çok büyük itirazları var. Kerkük için Merkezin bir an önce asker takviyesi yapması elzemdir. Çünkü ABD askeri çekilince 
ortaya çıkan boşluğu şehirde mevcut olan Peşmerge gücü doldurmaya hazırdır. Bu durum şehri patlama noktasına getirebilir.


***




Abdurrahman Kızılay:4* 
*4. Türkmeneli İşbirli ği ve Kültür Vak fı Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanat çı Abdurrahman Kızılay 21 Ağustos 2009


ORSAM: Irak Türkmenleri ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz? 


Irak Türkmenlerinin genel durumu şu anda maalesef iç açıcı değil. Her gün bombalar patlıyor, her gün şehitler veriliyor. Bu ne zaman bitecek belli 
değil. Sonumuz ne olacak belli değil. Sayım yapılacak mı, yapılmayacak mı, Erbil’deki mağlum seçim olacak mı olmayacak mı konuları belirsiz. 
Genel olarak konuşuyorum. Yalnız Kerkük için değil. Erbil de bizim canımız ciğerimiz. 

Oradaki seçimde ne olacak? 
Kaç oy alınacak? 
5 kişi mi 7 kişi mi seçilecek? Seçilince ne olacak? 

Bunların hepsi muğlâk. 

Önümüzdeki dönemde Irak’ta yeni bir siyaset şekilleniyor. Türkmenlerin yeni Irak siyasetindeki rolü ne olabilir, ABD’nin Irak’tan çekilme sürecinde neler olabilir? 

Genel olarak çok iyi olacağını hiç zannetmiyorum. Amerikalılar daha tam çekilmediği halde yaşananları görüyorsunuz. Kıyamet kopuyor her tarafta. Onun dışında Kürtler Musul’dan, Diyala’dan sadece arazileri değil, il ve ilçeleri bile kendi bölgelerine katma çabasında. Bu durumu hiç iyi görmüyorum. Amerikalılar çekilirse maalesef daha da kötü olacak. Çünkü Irak ordusu maalesef bu işe hazır değil. 
Kerkük’ün statüsüyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Öteki taraftan Telafer’in il olma durumu da bu tartışmalara eklendi. Önümüzdeki dönemde bu tip tartışmalı bölgelerin nasıl neticelenmesini bekliyorsunuz? Her şeyden önce Telafer’deki mezhep kavgasının bitmesi gerekiyor. 
Çünkü en büyük problemimiz mezhep kavgası. Son zamanlardaki olayları biliyorsunuz. Ondan da yararlanan El Kaide grubu oluyor. 

Kerkük’ün statüsü için neler söyleyeceksiniz? 

Kerkük’te Türkmen nüfusunu %33 olarak söylüyorlar. Bizim siyasiler bunu kabul edecek mi bilmiyorum. Şahsen taraftar değilim. % 33 olunca Kerkük 1 milyonsa demek ki 300 bin tane Türkmen var. Diğer taraftan ne yapacağız? Başka çözüm mü var? 

Ne açıdan? 

Türkiye’nin öncelikle bu işi bastırması gerekir. Bize sahip çıkan yegâne devlet Türkiye’dir. Türkiye, eğer bu işi Kuzey Irak’taki yönetimle bu işi çözmezse maalesef sonu çok kötü olacak. %33 oranını kabul edecekler mi etmeyecekler mi? O da ayrı bir problem. 

Son olarak Irak Türkmenlerinin Türkiye’den beklentilerini alabilir miyiz? 

Irak Türkmenlerinin beklentisi Türkiye’nin sahip çıkması yanında olması, yalnız bırakmamasıdır. Sağ olsunlar bizim her şeyimize koşuyorlar; 
hastamıza, cenazemize. Maddi yönden yardım yapıyorlar. Ama bu yeterli değil. Irak’ın kuzeyindeki yönetimle masaya oturup Irak Türkmenlerinin durumunun ne olacağını tartışmalıdır. Bu % 33 konusunu Türk yönetimi kabul ediyor mu etmiyor mu bilmemiz gerekiyor. Evet diyorlarsa evet diyeceğiz. Başka ne yapalım, çünkü, bizim arkamızda Amerika gibi bir güç yok. Bizim arkamızdaki tek güç Türkiye’dir. 

***



5. Türkmeneli Öğrenci Gençler Birliği Başkanı ,



           Mardin Gökkaya5* 
*Türkmeneli Öğrenci Gençler Birliği Başkanı 
21 Ağustos 2009

ORSAM: Kerkük’ten geliyorsunuz. Irak’taki Türkmenlerle ilgili genel bir değerlendirme yapabilir misiniz? 

*Mardin Gökkaya: Irak’taki Türkmenler 1980’lerden bugüne kadar işkenceye veya zulme maruz kalmıştır. 

Önce 1980’lerde Irak-İran Savaşı yaşanmıştır. 1991’de Körfez Savaşı gerçekleşmiştir. 2003’te bir işgal var. İşgalden sonra Iraklılar özellikle Türkmenler özgürlüğe kavuşmak amacıyla yürüdü. Bugüne kadar Irak’taki bütün etnik grupların, bütün partilerin özgürlük konuşmaları vardı. Ama sadece Türkmenler bugüne kadar sıkıntı yaşadı, işkence gördü. 

Patlamalar da özellikle Türkmen bölgelerinde oluyor. Belki de 2003’ten bugüne kadar Irak’ta en fazla zarar gören, en fazla patlamalara maruz kalan millet Türkmenler olmuştur. Bunun da siyasi nedenleri olabilir. Bugüne kadar Türkmen yetkilileri ve parti yöneticileri Irak hükümetine veya parlamentosuna birkaç defa seslendi. Irak’taki Türkmenler için en azından bir sivil savunma ekibinin veya bir milli güvenlik konseyinin kurulmasını talep ettiler. Buna izin verilmemektedir. 

Buna izin verilmemesinin siyasi nedenleri olabilir. Türkmenlerin yaşadıkları bölgeler hassas bölgeler ve Kürtlerle çatışma içindeler. Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde Kürtler hâkim. En fazla Kürt peşmergeleri hâkimiyet sürüyor, baskı yapıyor. Bir millet işkenceye, baskıya maruz kalırken bir millet de güçlü birisi olarak özgürce yaşamaktadır. Irak devletinin bir kanunu olmadığı için böyle işler meydana gelmiş olabilir. 

Önümüzdeki dönemde Türkmenlerin Irak’taki durumu ile ilgili neler söyleyeceksiniz? 

Irak’taki Türkmenler olarak bir şeyi iletmek istiyoruz yöneticilere. Yöneticilerimiz yeter ki bir araya gelsinler. Bir araya geldikten sonra söylem, bildiri yayınlasınlar. 
Milletimizi daha önemli günler bekliyor. Sayım var, parlamento seçimleri var. Irak’ın Kerkük bölgesinin hassas bir durumu var. Kuzey bölgesine bağlanma düşüncesi var. Merkeze bağlanma düşüncesi var. 

Türkmenlerin bir araya gelmeleri, söz birliğine sahip çıkmaları önemli. 

Gençler olarak nüfus sayımı ve parlamento seçimleri için çalışmalarınız var mı? 

Sayım ve seçim için Öğrenci Gençler Birliği olarak seçim propagandası ve seminerler yapılsın diye bütün Türkmeneli bürolarımızı, teşkilatlarımızı 
yönlendirdik. 
Çalışmalar ekip halinde yapılsın istiyoruz. 
Gençler içinde farklı bir anlayış yok. Sadece millete hizmet için çalışıyoruz. 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder