15 Aralık 2017 Cuma

DÜNYADA VE TÜRKİYEDE SINIRI AŞAN SULARIN HUKUKİ DURUMUNUN İNCELENMESİ BÖLÜM 5

DÜNYADA VE TÜRKİYEDE SINIRI AŞAN SULARIN HUKUKİ DURUMUNUN  İNCELENMESİ BÖLÜM 5


3.2.2 DİĞER DİREKTİFLER 

Yukarıda yer alan tarihsel gelişim bölümünde de izah edildiği üzere AB, 
1 0’li yıllardan itibaren yüzey suları, yeraltı suları ve kıyı sularına ilişkin 
geniş kapsamlı düzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemeleri suların kalitesinin 
korunması ve iyileştirilmesine ilişkin olanlar, tehlikeli bazı maddelerin suya 
salınımının yasaklanmasına ilişkin olanlar ve belli koşullar altında suların 
korunması için uyulması gereken asgari standartlara ilişkin olanlar şeklinde 
başlıca üç gruba ayırmak mümkündür. Bunlar aşağıda ayrı başlıklar altında 
sıralanmıştır. 

3.2.2.1 Suların Kalitesinin Korunması ve İyileştirilmesine İlişkin 
Direktifler 

a. Su Çerçeve Direktifi’nin yürürlüğe girdiği tarihten 7 sene sonra yani 
22.12.200 tarihinde yürürlükten kaldırılmış olan 5/440 sayılı içme 
suyu elde etmek amacıyla tahsis edilmiş yüzey sularının kalite 
standartlarını belirleyen direktif. 
b. İçme suyu direktifi olarak da adlandırılan / sayılı insani tüketim 
amaçlı suların kalitesine ilişkin direktif. Bu düzenleme insan sağlığını 
korumak amacıyla Birlik içindeki içme sularının sağlaması gereken 
sağlık ve saflık koşullarını belirlemektedir. 
c. 15/02/2006 tarihinde kabul edilen ve 76/160 sayılı yüzme suyu 
direktifini 31.12.2014 tarihinde yürürlükten kaldıran 2006/ sayılı 
yüzme suları direktifi. 

d. 2006/ sayılı yüzme sularının kalitesi ve yönetimine ilişkin direktif. 
e. Balıkların ve kabuklu canlıların yaşadığı suların kalitesine ilişkin 
düzenlemeler içeren 2006/44 ve 2006/11 sayılı direktifler, /65 ve 
/ 2 sayılı direktiflerin yerini almışlardır. 

3.2.2.2 Tehlikeli Bazı Maddelerin Suya Salınımının Yasaklanmasına 
İlişkin Direktifler 

a. Tehlikeli maddeler direktifi olarak da adlandırılan 6/464 sayılı bu 
direktif, AB su koruma hukukunun SÇD’den önceki en önemli 
düzenlemesi olup 22.12.201 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır. 
b. Belirli tehlikeli maddelerin yeraltı suyunda sebep olduğu kirliliği 
önlemeyi amaçlayan 0/6 sayılı yeraltı suları direktifi, 22.12.201 
tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. 
c. 2006/1 sayılı direktif ise yeni yeraltı suları direktifi olarak 
adlandırılmakta olup esas olarak SÇD’nin 1 nci maddesinde yer alan 
yükümlülükleri yerine getirmeyi amaçlamaktadır. 
d. Tarımsal kaynaklı nitrat kirliliğinin önlenmesine ilişkin direktif ise 
1/6 6 sayılı nitrat direktifidir. 
e. Yüzey sularının iyi duruma getirilmesi amacıyla getirilen çevresel 
kalite normlarına ilişkin düzenlemeler içeren 200 /105 sayılı direktif, 
kaynağını SÇD’nin 16 ncı maddesinin yedinci fıkrasından almaktadır. 

3.2.2.3 Belli Koşullar Altında Suların Korunması İçin Uyulması Gereken 
Asgari Standartlara İlişkin Direktifler 

Bu kategorideki direktiflerin en önemlisi, 1/2 1 sayılı kentsel 
atık su arıtma direktifidir. Bu direktif genel olarak, kentsel atık suların 
toplanmasına, arıtılmasına ve boşaltılmasına ve bazı sanayi dallarının 
sularının arıtımına ve boşaltılmasına ilişkin düzenlemeler 
içermektedir.153 


3.3 AB SU HUKUKUNA İLİŞKİN KURUMSAL YAPI 

AB’nin su hukuku ve politikaları, çevreye ilişkin faaliyetleri çerçevesinde geliştiğinden154, AB su hukukunun oluşturulmasında ve uygulanmasında rol alan organlar, genel olarak çevre ve su politikasının belirlenmesinde etkili olan yasama, yürütme ve yargı organları ve bu konuda çalışmalar yapmak üzere oluşturulmuş kurumlardır.155 

Bu sebeple AB su hukukuna ilişkin kurumsal yapı, AB’nin genel 
kurumsal yapısı ile örtüşmektedir. AB kurumlarını ise temel kurumlar ve 
yardımcı kurumlar olmak üzere iki gruba ayırmak mümkündür. Avrupa 
Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, Bakanlar Konseyi, Avrupa Konseyi, 
Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa Sayıştayı ve Avrupa Merkez Bankası 
temel kurumları oluştururken; Avrupa Çevre Ajansı, Ekonomik ve Sosyal 
Komite, Bölgeler Komitesi, Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Arabulucusu 
yardımcı kurumları meydana getirmektedir.156 

Temel kurumlar Birliğin siyasi, ekonomik ve adli konularda yasama, 
yürütme ve yargı yetkilerini kullanmakta iken yardımcı kurumlar temel 
kurumların işleyişini kolaylaştıran ve onlara çalışmalarında kullanacakları 
verileri ve maddi olanakları sağlamaktadırlar.157 

Bu çerçevede, aşağıda AB çevre ve su hukuku ve politikasının 
oluşumunda ve uygulanmasında etkili olan kurumlar incelenecektir. 

3.3.1 AVRUPA KOMİSYONU 

Avrupa Birliği’nin ulusüstü organı olan Komisyon, Avrupa Birliği 
politikalarının tasarlayıcısı ve koordinatörü konumundadır. Elinde 
bulundurduğu girişim tekeli, icra yetkileri, idari görevler ve denetim yetkileri 
vasıtasıyla Birlik çevre politikalarının şekillenmesinde ve gelişmesinde kilit rol 
oynamaktadır.158 

Atamayla göreve gelen bürokrat ve uzmanlardan meydana gelen 
Komisyon, her üye ülkeden bir temsilci barındırır. Birlik düzeyindeki yasama 
çalışmalarının başladığı, düzenleme önerilerinin yapıldığı yer olan Komisyon 
bu işlevini Çevre Genel Müdürlüğü aracılığı ile yerine getirmektedir. 159 

3.3.2 AVRUPA PARLAMENTOSU 

Üye devlet vatandaşlarının seçtikleri temsilcilerden oluşan Parlamento, 
Konsey ile birlikte Avrupa Birliği’nin yasama yetkisini kullanmakta ve tüzük, 
yönerge ve karar gibi ikincil hukuk kurallarının oluşumunda rol oynamaktadır. 
Bunun yanı sıra mali denetim ve siyasi denetim görevlerini yerine 
getirmektedir.160 

3.3.3 BAKANLAR KONSEYİ 

Hükümetlerarası nitelik taşıyan bakan düzeyindeki temsilcilerden 
oluşan Konsey, ulusal sistemlerdeki ayrımın aksine yasama ve yürütme 
erklerini bünyesinde toplamış olup bu görevleri Avrupa Parlamentosu ile 
birlikte yerine getirmektedir.161 Bünyesinde farklı konularda çalışmak üzere 
kurulmuş olan on konsey barındırmakta olup bunlardan birisi de Çevre 
Konseyi’dir.162 

3.3.4 AVRUPA KONSEYİ 

Üye devletlerin devlet ve hükümet başkanlarından oluşmakta ve 
Avrupa Birliği’nin gelişmesi için gerekli ivmeyi sağlamak ve genel siyaseti 
belirlemek görevlerini yürütmektedir.163 

3.3.5 AVRUPA BİRLİĞİ ADALET DİVANI 

Avrupa Birliği’nin kurucu antlaşmaları ile belirlenen hedeflere ulaşmak 
için öngörülen ilke ve politikalara üye devletler ve birlik organlarınca 
uyulmasını sağlamak üzere yürütülmesi gereken hukuki denetimler Adalet 
Divanı eliyle yapılmaktadır. Bu kapsamda Birlik hukukunun doğru uygulanıp 
uygulanmadığını denetler. Kural olarak Adalet Divanı’nın kararları kesin olup 
bir üst yargı merciinde kararlara itirazda imkanı bulunmamaktadır. Birlik 
organlarının ve üye devletlerin tasarruflarını bağlayıcı şekilde yorumlayan ve 
faaliyetlerinin hukuka uygunluğunu denetleyen Adalet Divanı çevre hukuku ve 
su hukukunun etkinliğinin sağlanmasında ve gelişmesinde önemli rol 
oynamaktadır.164 

3.3.6 AVRUPA ÇEVRE AJANSI 

Avrupa Çevre Ajansı’nın temel amacı, çevrenin şimdiki ve gelecekteki durumunu tanımlayarak Birliğin çevre politikasının uygulanması için gereken bilgileri sağlamaktır.165 

İlgili kuruluşlara ve kamuoyuna çevre konusunda güvenilir ve 
karşılaştırılabilir bilgi sunmak amacıyla bilim ve gözlem ağı oluşturma, verileri 
toplama ve kayıt altına alma, istatistiksel verileri karşılaştırma faaliyetleri 
yürüten Ajansın çalışma alanları hava kirliliği, su kalitesi, toprak, flora, fauna, 
arazi kullanımı, doğal kaynaklar, atık yönetimi, gürültü, kimyasal maddeler, 
kıyı alanları ve deniz çevresidir.166 

3.3.7 AVRUPA YATIRIM BANKASI 

Avrupa Birliği’nin finans organı olan Avrupa Yatırım Bankası, tüzel 
kişiliği ve mali özerkliği haiz bir kurumdur. Birliğin entegrasyonunu sağlamayı 
amaçlayan devlet ve özel sektör projelerini finanse ederek istikrarlı büyümeye, 
ekonomik ve sosyal uyumun gelişmesine katkıda bulunur.167 

Avrupa Birliği çevre yönetimi bakımından önemli bir mali kurum olan 
Banka, özellikle iklim değişikliği, enerjinin etkin kullanımı, yenilenebilir enerji, 
biyolojik çeşitliliğin korunması, su ve atık yönetimi, doğal kaynakların 
sürdürülebilir kullanımı, kentsel çevrede yaşam kalitesinin geliştirilmesi 
konularındaki projelere verdiği destekler ile çevrenin korunması ve 
sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında önemli rol oynamaktadır168. 


3.4 AB SU HUKUKUNDA SINIR AŞAN SULAR 

AB üyesi ülkelerin su kaynaklarının önemli bir kısmını sınıraşan sular 
oluşturmaktadır. Örneğin; Macaristan’ın su kaynaklarının % 5’i, Hollanda’nın 
su kaynaklarının % 0’ı ve Slovakya’nın su kaynaklarının % 5’i komşuları 
olan diğer ülkelerden gelmektedir. Almanya ve Portekiz’in toplam su 
kaynaklarının yaklaşık yüzde 40’ını sınır aşan sular oluşturmaktadır.169 

Kapladığı alan bakımından AB üyesi ülkeleri için büyük önem teşkil 
eden sınıraşan sulardan kaynaklanan ilişkiler ve AB su mevzuatı daha ziyade 
kirliliğin giderilmesi ve ekolojik kalite kontrolü çerçevesinde şekillenmiştir. 

Zira Avrupa’da, sanayi devrimine parallel olarak gelişme gösteren 
kentleşme sonucunda sanayi ve kentsel atıksular ciddi bir kirlilik yükü 
oluşturmuş ve bu durum 20. yüzyılın başlarından itibaren daha da belirgin hale 
gelmiştir. Bu sorununun çözümüne yönelik önlemler ise ancak 1950’li 
yıllardan itibaren alınmaya başlanmıştır.170 

Nitekim sınıraşan bir su niteliği taşıyan ve İsviçre, Almanya, Fransa, 
Lüksemburg topraklarını katederk Hollanda’dan denize dökülen Ren Nehri’nin 
kirliliğinden en çok etkilenen ülke konumundaki Hollanda, AB’nin su 
mevzuatının oluşturulmasında ve uluslararası antlaşmalara taraf olmasında 
etkin rol oynamıştır.171 
AB su mevzuatının anayasası niteliğindeki SÇD ile getirilen düzenlemeler hem iç suları hem de sınıraşan suları kapsamakta olup fark gözetilmeksizin uygulanması öngörülmüştür. Bu düzenlemelerden sınıraşan sulara ilişkin olanlar aşağıda ayrıntılı olarak ele alınmıştır. 


SÇD’nin sınıraşan sulara ilişkin temel hükümleri; Giriş bölümünün 
35’inci maddesinde ve nehir havzası yönetim planlarının hazırlanmasına ilişkin 
13 üncü maddesinde yer almaktadır. 

Giriş bölümünün 35’inci maddesi; ‘Suyun kullanımının sınırları aşan 
etkilerinin olabileceği bir nehir yatağında, bu Direktif uyarınca oluşturulan 
çevresel hedeflerin gerçekleştirilmesi şartları ve özellikle bütün önlem 
programları bütün nehir yatağı bölgesi için koordine edilmelidir. Topluluk 
sınırlarını aşan nehir yatakları için, üye devletler ilgili üye olmayan devletlerle 
uygun koordinasyonu sağlamaya çaba göstereceklerdir. Bu Direktif su koruma 
ve yönetimi hakkındaki uluslararası sözleşmelerden, özellikle Sınıraşan su 
yolları ve uluslararası göllerin korunması ve kullanımı hakkında 
95/ 308 /EC 1sayılı Konsey Kararıyla onaylanan, Birleşmiş Milletler 
Sözleşmesinden doğan Topluluk yükümlülüklerinin uygulanmasına katkıda 
bulunacaktır.’ şeklinde düzenlenmiştir. 

Madde metninde atıfta bulunulan AB’nin taraf olduğu sınıraşan sulara 
ilişkin sözleşmeler; Sınıraşan Suyolları ve Uluslararası Göllerin Korunması ve 
Kullanılması Sözleşmesi Helsinki Sözleşmesi), Sınıraşan Boyutta Çevresel 
Etki Değerlendirilmesi Sözleşmesi Espoo Sözleşmesi) ve Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Karar Alma Sürecine Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi Aarhus Sözleşmesi) dir. 

Direktifin nehir havzası yönetim planlarını düzenleyen 13 ’üncü 
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları AB sınırları içinde kalan ve AB 
sınırlarını aşan, sınıraşan su havzalarında hazırlanacak havza yönetim 
planlarına ilişkin hükümler ihtiva etmektedir. 

Buna göre üye devletlerin sınırlarını aşmakla birlikte tamamen topluluk 
sınırları içinde yer alan bir uluslararası nehir havzası bölgesinin sözkonusu 
olması halinde, üye devletlerin tek bir uluslararası nehir havzası yönetim planı 
hazırlamak amacıyla koordinasyon sağlamaları ve bunun yanı sıra bu havza 
bölgesinin kendi topraklarında kalan kısmı için de Direktifin amaçlarını 
gerçekleştirmek maksadıyla, nehir havzası yönetim planları hazırlamaları 
gerekmektedir. 

Ancak uluslararası nehir havzası bölgesinin, üye devletlerin sınırlarını 
aşmakla kalmayıp topluluk sınırlarını da aşması halinde, üye devletler tek bir 
nehir havzası yönetim planı hazırlamak için çaba gösterecekler, bunun 
mümkün olmaması halinde, en azından uluslararası nehir havzası bölgesinin 
ilgili üye devletin toprakları dahilinde kalan kısmını kapsayacak bir plan 
hazırlayacaklardır. 

3.4.1 AB ÜYESİ ÜLKELER ARASINDA YAŞANAN SINIRAŞAN 
SULARA İLİŞKİN SORUNLARDAN ÖNE ÇIKAN BAZILARI 

AB sınıraşan su hukukunda üye ülkeler arasında yaşanan sorunlar ve 
bunların çözümleri önemli yer tutmaktadır. Bunlardan öne çıkan İspanya ve 
Portekiz, Ren Nehri, Tuna Nehri ve Yunanistan ve Bulgaristan örnekleri 
aşağıda ayrı başlıklar altında incelenmiştir. 

3.4.1.1 İspanya ve Portekiz Arasında Yaşanan Sorunlar 

İspanya ve Portekiz arasında yaşanan sınıraşan ve sınır oluşturan sulara 
ilişkin meselelerin geçmişi günümüzden 150 yıl öncesine dayanmaktadır. 
Şöyle ki, iki ülke arasında sınır teşkil eden Minho, Duero ve Guadina 
nehirlerine ilişkin ihtilafın giderilmesi amacıyla 1864 yılında sınır tespiti ve 
sabitleştirilmesi antlaşması yapılmıştır. 



Şekil 6 İspanya Portekiz Sınaraşan Suları172 

Bu antlaşmayı diğerleri izlemiş; 1912 yılında sınır oluşturan sulardan 
eşit oranlarda faydalanılması antlaşması, 1927 yılında hidroelektrik enerji 
üretimine ilişkin çerçeve antlaşma imzalanmıştır. 1964 yılında imzalanan özel 
antlaşma ile de Duero Nehri’ndeki ortaklaşa tesislerde elde edilecek 
hidroelektrik enerjinin yarı yarıya paylaşımı esası benimsenmiştir. 

1968 yılında, iki ülke arasında sınıraşan Tejo Nehri’nden belli miktarda 
suyun İspanya’nın iç suyu olan Segura havzasına transferine ilişkin antlaşma 
imzalanmıştır.173 

1986 yılında AB üyesi olan İspanya ve Portekiz bu tarihe kadar sınıraşan ve sınır oluşturan havzaları da dahil olmak üzere tüm havzalarındaki su kaynaklarını büyük ölçüde geliştirmiştir. Bu dönemde Portekiz hidroelektrik enerji üretimine ağırlık verirken İspanya geniş alanları sulamak amacıyla sulama tesisleri inşa etmiştir.174 

İlerleyen yıllarda çevrenin korunması, sularda kirlilik kontrolü, sürdürülebilir su kullanımı için işbirliği ve yeni su ihtiyaçlarının karşılanması konuları önem kazanmış ve 0 Kasım 1 tarihinde ‘Portekiz-İspanya Nehir Havza Sularının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı İçin İşbirliği 


Antlaşması’ imzalanmıştır. Bu antlaşma taraflar arasında miktarsal su tahsisine 
ilişkin hükümler barındırmamakta, inşa edilmiş tesislerin teknik kurallara 
uygun olarak ve taraflara zarar vermeyecek şekilde işletilmesine ilişkin 
düzenlemeler getirmektedir.175 

Prof. A.G. Henriques’in değerlendirmelerine göre antlaşmanın temel 
niteliği, sınıraşan ortak nehir havzalarının yönetiminde işbirliğini sağlamak 
üzere tarafların birbirlerinin egemenlik haklarına karşılıklı olarak saygı 
göstermesi ve her devletin havzanın kendi sınırları içinde kalan kısmındaki 
suların yönetiminde işbirliği yapmasıdır. Taraflar ortak havza sularının iyi 
duruma getirilmesi ve korunması için eşgüdüm içinde hareket edecektir. Bu 
durum SÇD, Helsinki ve Espoo sözleşmeleri ile de uyum arz etmektedir.176 

3.4.1.2 Tuna Nehri Sorunu 

Napolyon’un ‘Avrupa Nehirlerinin Kraliçesi’ diye tanımladığı Tuna nehri (Danube), 2857 km uzunluğunda olup Volga nehrinden sonra Avrupa’nın 
ikinci en uzun nehridir. 18 devletin ülkesini katetmekte ve sularını 
Karadeniz’e boşaltmaktadır. 817 .000 kilometrekarelik yüzölçümü ile AB’nin 
en büyük nehir havzası oluşu onu dünyanın en uluslararası nehir havzası haline 
getirmektedir.177 

Macaristan’ın tamamı, Romanya’nın %97 ’si, Avusturya, Slovenya, 
Hırvatistan, Slovakya ile Bulgaristan, Almanya, Çek umhuriyeti, Moldovya 
ve Ukrayna’nın büyük kısmı, Sırbistan-Karadağ, Bosna ve İtalya, İsviçre, Arnavutluk, Makedonya ve Polonya’nın küçük bir bölümü nehir havzasına dâhil dir.178 


Şekil Tuna Nehri179 

Günümüzde milyon kişinin yaşadığı Tuna Nehri havzasında yer alan 
ülkelerin ekonomik kalkınma düzeyleri yanı sıra iklimleri ve coğrafi koşulları 
da çeşitlilik göstermektedir. Bununla birlikte gerek ana kol gerekse yan kollar 
üzerinde inşaa edilmiş olan hidroelektrik santraller vasıtasıyla havzanın enerji 
potansiyelinden faydalanma çabaları da ülkeden ülkeye önemli ölçüde 
farklılaşmaktadır. Şöyle ki; Avusturya’nın enerji ihtiyacının üçte ikilik bölümü 
hidroelektrik enerji yoluyla karşılanırken; Çek umhuriyeti, Slovakya, 
Macaristan, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerde bu ihtiyaç büyük ölçüde 
kömür, sıvı yakıtlar ile nükleer santrallerden elde edilen enerji yoluyla 
karşılanmaktadır.180 

Havzada genel olarak ulaşım koşullarının iyileştirilmesi, enerji üretimi ve taşkınlar konularında sorunlar yaşanmış olmakla birlikte kıyıdaş devletler 
arasında miktarsal sorunlar değil suların kirlenmesinden kaynaklanan sorunlar 
yaşanmıştır. 

Kıyıdaş devletlerin atık su arıtım oranları, standartları arasında bir 
bütünlük bulunmadığı gibi arıtılmadan alıcı ortama verdikleri atıksu miktarları 
da %10 ila % 80 arasında değişen farklılıklar göstermektedir.181 

Gerek Tuna Nehri’nden gerekse Rusya Federasyonu topraklarından 
Karadeniz’e dökülen Don, Dinyeper gibi suların sebep olduğu kirliliğin 
izlenmesi ve denetlenmesi amacıyla Karadeniz’e sahili olan altı ülke Türkiye, 
Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Gürcistan) arasında 
1 2 yılında kısaca Bükreş sözleşmesi olarak anılan Karadeniz’in Kirliliğe 
Karşı Korunması Sözleşmesi imzalanmıştır. 
1994 yılında ise Tuna Nehri’nin Sürdürülebilir Kullanımı ve Korunması 
için İşbirliği Sözleşmesi Convention on the Cooperation for the Protection and 
Sustainable Use of the Danube River diğer adıyla Danube River Protection 
Convention) imzalanmış ve 1998 yılında yürürlüğe girmiştir. 

1992 BM ‘Sınıraşan Su Yolları ve Uluslararası Göllerin Korunması ve 
Kullanılması’ veya diğer adıyla Helsinki Sözleşmesi ilkelerinin benimsendiği 
bu sözleşme ile Tuna Nehri havzasındaki sınıraşan suların işbirliği halinde 
yönetimine ilişkin esasları düzenlenmiştir. Sözleşmenin tarafları, Tuna 
Nehri’ne kıyısı bulunan Avusturya, Bulgaristan, Hırvatistan, Çek umhuriyeti, 
Almanya, Macaristan, Romanya, Slovakya, Slovenya, AB üyesi olmayan 
Moldovya, Ukrayna, Sırbistan-Karadağ ve Avrupa Topluluğu’dur.182 

Havzadaki işbirliğini düzenleyen bu temel metin, Tuna Nehri 
Havzasında yer alan yerüstü ve yeraltı sularının yönetimi ve sürdürülebilir ve 
hakça kullanımının sağlanması amacını taşımaktadır.183 
Sözleşmenin uygulanmasını sağlamak üzere, Tuna Nehri’nin 
Korunması için Uluslararası Komisyon International Commission for the 
Protection of Danube River) kurulmuş ve esas olarak Tuna çevre programını 
yürütmekle yükümlü kılınmıştır.184 
Tuna Nehri havzası uygulamaları, SÇD’nin AB sınırlarını aşan su 
havzalarında hazırlanacak havza yönetim planlarına ilişkin düzenlemelerini 
içermekte ve yukarıda izah olunan 13 üncü maddesinin uygulanmasına örnek 
teşkil etmektedir.185 

Havzada yer alan; on adet AB üyesi ülke, katılım sürecindeki ülkeler ve 
AB üyesi olmayan ülkeler gibi Komisyon da SÇD ile getirilen şartları 
sağlamak için çaba sarf etmektedir. Nitekim 10 Aralık 200 tarihi itibariyle 
Komisyon ve üye ülkeler Tuna Nehir Havzası Yönetim Planını uygulamaya 
başlamışlardır.186 

3.4.1.3 Ren Nehri Sorunu 

Avrupa’nın en zengin ülkeleri olan İsviçre, Almanya, Fransa, Lüksemburg ve Hollanda topraklarından geçerek Hollanda’nın sınırları içinde yer alan ve dünyanın en büyük liman kenti olan Rotterdam’dan Kuzey 
Denizi’ne boşalan Ren Nehri (Rhine), 1 00 kilometre uzunluğunda olup 
220.000 kilometrekarelik yüzölçüme sahiptir. 


Şekil Ren Nehri187 

Ren Nehri’nden ile ilgili olarak yaşanan sorunlar, taşkınlar dışında esas olarak miktara ilişkin olmayıp daha ziyade kalite yönetimine ilişkindir. Bu sorunların çözümü için 1 .yüzyıldan bu yana çaba sarf edilmekte olup beşyüzün üzerinde antlaşma yapılmış ise de halen çözüme kavuşturulamamış olan uyuşmazlıklar bulunmaktadır.188 

1960 yıllarının sonlarında dahi ‘Avrupa’nın en romantik kanalizasyonu’ ve ‘Avrupa’nın çöplüğü’ olarak anılan Ren Nehri’nin kirliliğe karşı korunması 
amacıyla 1 50 yılında Hollanda’nın girişimi ile Ren Nehri’nin Korunması için 
Uluslararası Komisyon (International Commission for the Protection of the 


Rhine) kurulmuştur. 1963 yılında kıyıdaş ülkeler tarafından imzalanan ve 1976 
yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun taraf olduğu Bern Antlaşması ile  uluslararası komisyona bazı görevler verilmiştir. Buna göre Komisyon’un; 
kirlenmenin boyutunun, sebeplerinin araştırılması ve sonuçların 
değerlendirilmesi, taraf devletlere kirliliğin önlenmesine dair tavsiyelerde 
bulunulması ve anlaşma taslakları hazırlanması gibi görevleri bulunmaktadır. 
Çalışmalar, hem oluşturulan çalışma grupları vasıtasıyla hem de Bakanlar 
düzeyinde yürütülmüştür.189 
1986 yılında İsviçre’deki bir sanayi tesisinde çıkan yangının söndürülmesi sırasında kullanılan su ile beraber zehirli maddelerin Ren Nehri sularına karışması sebebiyle nehirdeki canlı hayatı büyük zarar görmüştür. Bu olay üzerine çalışmalara hız verilmiş, yeni hedefler belirlenmiş ve bu hedeflere 
ulaşmak için de 1987 yılında Ren Eylem Planı devreye konmuştur. 

1999 yılında İsviçre, Fransa, Almanya, Lüksemburg, Hollanda ve Avrupa Topluluğu tarafından imzalanarak 200 yılında yürürlüğe giren Ren Nehri’nin Korunması Sözleşmesi onvention on the Protection of the Rhine) 
1963 tarihli Bern Antlaşmasının yerini almıştır.190 

Bu sözleşme ile 1992 BM ‘Sınıraşan Su Yolları ve Göllerin Korunması ve Kullanılması’ veya diğer adıyla Helsinki Sözleşmesi ilkeleri benimsenmiş, 
Uluslararası Ren Nehri Komisyonu’nun görevleri tekrar belirlenmiş, 
antlaşmadan kaynaklanan ihtilafların görüşmeler yoluyla çözülmesi kural 
olarak getirilmiş ancak bu şekilde çözüm sağlanamazsa hakeme başvurulması 
öngörülmüştür. 

Ren Nehri’nin kirliliğe karşı korunması çabaları uzun yıllar süren uğraşlar ve büyük yatırımlar sonucunda olumlu sonuçlanmıştır. Bunda kıyıdaş 
ülkelerin ekonomik refah seviyeleri yüksek, gelişmiş ülkeler olmaları, 
kalkınma düzeylerinin eşdeğer olması önemli rol oynamıştır.191 

Ren Nehri Havzası, SÇD’nin AB sınırları içinde kalan sınıraşan su 
havzalarına örnek teşkil etmektedir. Buna ilişkin düzenleme, SÇD’nin sınıraşan 
su havzalarında hazırlanacak havza yönetim planlarına ilişkin hükümler içeren 
13 üncü maddesinde yer almakta olup ilgili bölümde ele alınmıştır. 

3.4.1.4 Yunanistan – Bulgaristan Arasındaki Nestos Nehri Sorunu 

Nestos Nehri Havzası Yunanistan ve Bulgaristan arasında paylaşılan 
5693 kilometrekarelik küçük bir havzadır. 



Şekil Nestos Nehri192 

Bu nenrin sularının kullanımı konusunda yaşanan ihtilaf, 1964 yılında 
müzakerelere konu olmuş ve nihayet 1995 yılında Bulgaristan topraklarında 
oluşan suyun %29 ’unun 35 yıllığına Yunanistan’a tahsisi konusunda 
uzlaşmaya varılmıştır. 

Bu esaslar çerçevesinde bir antlaşmaya varılmış olmasına rağmen, 
uygulanması konusunda karşılıklı olarak çaba gösterilmemesi, finansman 
yetersizliği ve yerel yönetimlerin isteksizliği gibi nedenlerle antlaşma işlerlik 
kazanmamış; kurulması öngörülen komisyon tek bir toplantı dahi yapmamıştır. 
Bu durum, suların miktarsal açıdan paylaşımına ilişkin uyuşmazlıkların 
çözümünün ne denli zor olduğuna dair dikkat çekici bir örnektir.193 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

153 Güneş, A. M.: 2010, a.g.m., s. 2 – 4. 
154 Sümer, V.: AB Su Politikası ve Türkiye: Uyum Sürecine Kuramsal Bir Yaklaşım, Ortadoğu Analiz, 2013, 5 (53), 32 – 40, s. 34. 
155 Duru, B.: Avrupa Birliği Politikaları, Der.) Erhan, Ç.; Senemoğlu D., İmaj Yayınevi, Ankara 2007, s. 12. 
156 Güneş, A. M.: 2011, a.g.e., 5 . 
157 Palabıyık, M. S.; Yıldız, A.: Avrupa Birliği, ODTÜ Geliştirme Vakfı, Ankara 200 , s. . 
158 Güneş, A. M.: 2011, a.g.e., s. 60. 
159 Duru, B.: 2007, a.g.e., s. 12. 
160 Ünal, Ş.: Avrupa Birliği Hukukuna Giriş, Yetkin Yayınevi, Ankara 200 , s. 64. 
161 Palabıyık, M. S.; 200 , a.g.e., s. 44. 
162 Güneş, A. M.: 2011, a.g.e., s. 2, . 
163 Ünal, Ş.: 200 , a.g.e., s. 65. 
164 Güneş, A. M.: 2011, a.g.e., s. 2, . 
165 Senemoğlu, D. vd.: 2011, Avrupa Birliği Kurumları, Avrupa Birliği Temel Konular, İmaj Yayınevi, Ankara 2011, s. . 
166 Duru, B.: 2007, a.g.e., s. 13. 
167 Senemoğlu, D. vd.: 2011, s. 4. 
168 Duru, B.: 2007, a.g.e., s. 13. 
169 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 226. 
170 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 22 . 
171 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 1 . 
172 https://tinyurl.com/n5nlftu (17.06.2014) 
173 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 201. 
174 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 201,202. 
175 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 20 . 
176 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 204. 
177Tuna Nehrinin Korunması İçin Uluslararası Komisyon, Resmi İnternet Sitesi, International 
Commission for The Protection of The Danube River, http://www.icpdr.org 
178 Tuğaç, Ç.: 201 , a.g.e., s. 1. 
179 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/96/Danubemap.png (17.06.2014) 
180 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 206,20 . 
181 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 20 . 
182 Tuna Nehrinin Korunması İçin Uluslararası Komisyon, Resmi İnternet Sitesi, International Commission for The Protection of The Danube River, http://www.icpdr.org 
183 Tuna Nehrinin Korunması İçin Uluslararası Komisyon, Resmi İnternet Sitesi, International Commission for The Protection of The Danube River, http://www.icpdr.org 
184 Maden, D. T.: AB SÇD AB Üyesi Olan ve Olmayan Ülkeler Arası İşbirliği Uygulamaları, Tuna Nehri Örneği, ORSAM Resmi İnternet Sitesi, 2011, 
http://www.orsam.org.tr/tr/sukaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=2996. 
185 Maden, D. T.: a.g.m., 2011. 
186 Maden, D. T.: a.g.m., 2011. 
187 http://www.uniworld.com/images/Regions/Europe/Cruises/Castles_along_the_Rhine/maps/2014/2014_CAR.jpg (17.06.2014) 
188 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 201 – 216. 
189 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 201 , 214. 
190 Ren Nehrinin Korunması İçin Uluslararası Komisyon, Resmi İnternet Sitesi, International Commission for The Protection of The Rhine, www.iks.org 
191 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 216. 
192 http://www.inweb.gr/workshops2/sub_basins/12_Nestos_files/image002.jpg (18.06.2014) 
193 Bilen, Ö.: 200 , a.g.e, s. 21 . 

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
 ****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder