13 Aralık 2017 Çarşamba

Anayasa’yı İhlâl

Anayasa’yı İhlâl


Yekta Güngör Özden 
yektagungorozden@mucadele.com.tr
07 Ağustos 2007 



Devletin kuruluş ve yapılan dırılma tasarımı (projesi) ulusal uzlaşma belgesi niteliğiyle yetki ve görevlerini, yükümlülüklerini belirleyen, hak ve özgürlüklerin güvencesi, ulusal hukukun dayanağı Anayasa´ya saygı yurttaşlık bilincinin özüdür. Değişinceye kadar kesin uymak, İçtenlikle bağlı kalmak, üstünlük ve egemenliği özen göstermek en zorunlu, en doğal, en uygar tutum sayılmalıdır. Ne var ki iktidarların geçerliğinin kaynağını oluş turan Anayasa´ya başta iktidarlar saygı gös termemekte, amaçları ve eğilimleri doğrultusunda değişikliklerini sağlayarak yasal yönelişlere olanak hazırlamakta, sorumsuzluklarına araç yapmaktadırlar. Boşluklardan ve bozukluklardan 
yararlanarak, dokunulmazlılık zırhını sığınarak aykırılıklarını sürdürmekte, bildiklerini okumak ta, işlerine gelmeyenlere direnmekte, engellemeyi beceri saymaktadırlar. 
Yetkilerini kötüye kullanıp değişik yöntemler, kurnazlık ve oyunlarla kendi düzenlerini oluşturmaya çalışmaktadırlar. İktidar kanadının çelişki ve aykırılıkları birbirini izlemektedir. 

Kanımca, her gün birçok konuda Ana yasa´yı ihlal etmektedirler. Cumhurbaşkanının bir kez daha görüşülmek üzere Meclis´e geri gön derdiği yasalarla anayasa Mahkemesi´nin yürür lüğünü durdurduğu ve iptal ettiği yasalar bu tutu mun örneğidir. Başbakanın göreve gelmeden ön ceki yıllarda yaptığı aykırı konuşmalarını, kimlik konusunda ayrımcı, Türklük konusunda dışlayıcı, yurttaşları aşağılayıcı yaklaşımları ve yanıtlarıyla sürdürmesi kimi, bakanların uluorta konuşmaları, bağlı kalıp güçlendirmekle yükümlü oldukları ilkelere karşı tutumları, yargıyı etkileme ve yön lendirme çabaları, kimi siyasal girişimleri kimi milletvekillerinin dokunulmazlığı kötüye kullan ma eylemleri, neler neler hepsi Anayasa ihlâlidir. Bu tür davranışın Türk ceza Yasası´ndaki yaptırım koşulu “cebir ve şiddet” olduğundan cezalandır ma olanağı güçlük taşısa bile siyasal bağlamda ya sama organındaki denetimler yoluyla kimi so nuçlar alınabilir.

Kötü gidişin en belirgin örneklerinden biri milli Eğitim alanında izlenenler, saptananlardır. Anayasa´nın Başlangıcında açıklanan doğrultuyu, ilkeleri ve anlamları göz ardı etmekten başka 2. maddesindeki nitelikleri, yasa önündeki eşitliği içeren 10. din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin 24., eğitim-öğrenim hakkı ve ödevi başlıklı 42. mad deyi, milletvekili andını ve öbür ilgili kuralları unutup lâiklik başta olmak üzere tüm gerekleri çiğnemektedirler. Milli Eğitim Temel Yasası’nın öngörüleri, 430 no.lu Öğrenim Birliği Yasası, 2547 no.lu Yüksek Öğretim Yasası, tüm ilgili ku rallar bir yana atılarak atamalardan, öğrenci yer leştirmelerine, yurtdışı burslara değin her alanda yıkım sayılacak girişimlerde bulunulmakta, Cum hurbaşkanı’nın uyarıları saygıyla bağdaşmayacak çıkışlarla karşılanmakta, Anayasa’nın Devrim yasalarına ilişkin 174. maddesi geçersiz sayılmak tadır. Kimi Belediyelerin dağıttığı broşürler yet miyormuş gibi ilköğretim okullarına dağıtılacak kitaplar yanında Başbakanı ve Milli Eğitim Bakanı’nı öven broşürler dağıtılmakta, önerilen kitaplarda Atatürk ve öbür devlet adamları için hakaret sayılacak bölümler bulunmaktadır. Üniversitelerle kavgayı mârifet sayan Bakan, yakınmalar üzerine, kendisinin yapması gereken leri Cumhurbaşkanı’na yüklemeye çalışmakta, Talim Terbiye Kurulu’nda yaptıklarını tüm Bakanlığa yaymak istemektedir. “Kutlu Doğum Haftası” yarışmaları, 100 Temel Eser skandalı, öğrenim birliğine aykırı düzenlemeleri, din bilgisi öğretmeni atamaları, okullarda yaz aylarında Kur’an kursları açılmasına olur verilmesi, kitaplardan ulusal konuları ayıklatıp dinsel konulara öncelik tanınması, Anadolu liselerindeki 5 binden fazla açığa karşın 3. tercih hakkı tanımayarak öğrencileri özel okullara yönlen dirmesi, imam hatip dayatmaları, dinsel çabaların suç olmaktan çıkartılması gibi sayısız aykırılık, siyasal ve hukuksal yönden suç oluşturacak olumsuz örneklerdir. Gericilik eylemleri ayyuka çıkan öğretmen ve yöneticilerin korunması ayrı. Son Milli Eğitim Şûrası aykırılığı doruğa çıkardı.

Ulusu ve ülkeyi kapsayan bir insan ve hukuk kurumu olan devlet, hepimizin, partilerin de üstündedir. Yıkım sayılacak davranışlar, işlemler bilinçli ve uygar tepkilerle önlenmeli, engellen meli, anamuhalefet partisi başta tüm muhalefet partileri bu konularda iktidar kadar sorumlu ol duklarını unutmamalıdırlar.

Anayasa’yı ihlal, kendilerini inkâr demektir.


http://www.mucadele.com.tr/yazarlar/anayasayi-ihlal-56286/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder