Donald Trump etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Donald Trump etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Kasım 2019 Pazartesi

Suriyenin Kuzeyine Operasyon ve yeni Orta Doğu..

Suriyenin Kuzeyine Operasyon ve yeni Orta Doğu.. 


Prof.Dr.Sait Yılmaz 
08 Ekim 2019 

 Türkiye’nin olası operasyonuna destek vermeyeceklerini açıklamasının ardından ABD Başkanı Donald Trump, Twitter hesabından “Askerlerimizi eve geri getirmenin artık zamanı geldi" dedi. 

 Bunu, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü YPG/PKK’nın “ABD güçlerinin 
taahhütleri yerine getirmediği ve Türkiye sınırındaki bölgelerden ayrıldığı” açıklaması takip etti. 

Görünen o ki, ABD ve Rusya Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye planlanmış bir askeri operasyon için onay vermişler. Bu Türkiye için büyük bir başarı mı? 

Bunu söylemek için çok henüz erken çünkü harekâtın ötesinde Türkiye’yi bekleyen çok önemli sorunlar var. Suriye’deki bataklık derinleşebilir yani tuzağa düşebiliriz. Üstelik Ankara’nın operasyonu daha çok iç kamuoyu manevrası olarak kullanma niyeti görülüyor. 

Gelinen aşamada Suriye için kurulan 150 kişilik Anayasa Komisyonu çalışmalarına başlamışken, askeri olarak iki konunun geleceği önümüzdeki günlerin sıcak gündem konuları olmaya devam edecek; 

(1) Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PKK varlığının eritilmesi, 

(2) İdlib’in terör örgütlerinden temizlenmesi. 

Ancak, bunların gerçekleşmesini müteakip ABD, ardından Türkiye, İran ve nihayet Rusya’nın da Suriye topraklarından çıkmasını bekleyebiliriz. 

Üzerinden anlaşılan siyasi çözüm ise her seferinde vurgulandığı gibi; siyasi ve toprak bütünlüğü sağlanmış bir Suriye. Ancak, yeni Suriye Anayasası çalışmalarında her etnik grup ya da mezhep arkasındaki ülkenin masadaki gücüne göre belirli imtiyazlar almaya çalışacak. 

Bu makalede şu konular üzerinde duracağız; Türkiye’nin operasyonu nasıl olur? Ne kadar sürer? Türkiye ve ABD anlaşmasının arkasında ne var? Rusya’nın konumu nedir? Ve nihayet bu gelişmeler yeni Orta Doğu’nun neresindedir? 

Türkiye’nin olası harekatı.. 

Fırat’ın doğusunda YPG/PKK’nın kontrol altında tuttuğu bölge yaklaşık 400 Km. 
genişliğinde, 80-150 km. derinliğindedir. Bölgede 50-60 bin kişilik YPG/PKK gücü olduğu ayrıca 3-5 bin kişilik Batılı askeri şirketlerin paralı askerlerinin bulunduğu değerlendiriliyor. 

Türkiye ise Şanlı Urfa’da Suriyelilerden 10 bin kişilik bir ordu kurulduğunu açıkladı. Bu ordunun harekâtın sorumluluğunu alması beklenemez. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rahatlatmak için kullanılacak olsa da bu tür güçler özellikle Afrin’de çok yetersiz kaldılar. 

ABD’nin lojistik destek ve eğitim için 2.200 kadar özel kuvvetler elamanı var ve 
bunların dönüşü açıklanmış olsa da bunun zamanı belirsiz, üstelik Trump’ın açıklamaları kafa karıştırıyor. Trump’ın ilk açıklamalarında İngilizce olarak “immediate” yani yakın bir bölgeye çekilme iması var. Bu ABD ile yapılmakta olan sırası ile 5, 9 ve 14 km. derinlikteki üç kuşak içinden ABD askerlerinin sınırlarımızdan 5 km.den daha geriye gideceği anlamına gelir ki bu da YPG/PKK açıklaması ile uyumludur. 

Kafa karıştıran diğer bir konu Trump’ın açıklamalarında artık IŞİD ile ilgili işlerin 
Türkiye’ye devredildiği meselesi. Bu bölgede, IŞİD’lilerin kadın ve çocuklarının (toplam 11.700 kişi) toplandığı üç tane sığınmacı kampı var. Ayrıca cezaevlerinde de 3 bin kadar 

IŞİD’li bulunduğu söyleniyor. Bu kampların en yakını 20 km. güneyde, en büyüğü ise 30 km. derinlikte yani IŞİD, Türkiye’ye ihale edilecekse ABD askerleri gibi YPG/PKK da bu derinliğe kadar çekilecek demektir. 

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik harekâtının belirli cepleri hedefleyeceği ve 
genellikle 5, 9 ve 14 km. derinliğe kadar uygulanacak güvenlik angajmanlarına bağlı kalınacağı anlaşılmaktadır. Hava Kuvvetleri’nin etkin kullanılacağı harekâtın kısa sürede bitmesi beklenmemelidir. 

Türkiye’nin operasyonları Tel Abyad, Kobani ve belki Fırat’ın batısındaki Menbiç 
gibi belirli yerlerde küçük çaplı cepler oluşturulmasını öngörüyor. Kasım ayına kadar kamuoyu oyalandıktan sonra harekât zamana yayılacak ve ağırlık siyasi görüşmelere verilecektir. 

Suriye’de barış için Esat ile görüşmeliyiz.. 

Türkiye, askeri harekât yanında bir an önce siyasi çözüme ulaşılmasına ağırlık vermek zorundadır. Beklentimiz yeni Suriye’de bağımsız ya da özerk Kürt bölgesi olmaması. Bazı kaynaklar, ABD ile yapılan anlaşmanın arkasında bunun olduğunu, iki ülkenin “eyalet sisteminin kurulmasını önlemek” konusunda anlaştığını söylüyor. 

Türkiye’nin bir an önce Esat ile şu konuları görüşmesi ve anlaşması gerekiyor; 

 - Suriye’deki YPG/PKK’nın tasfiyesi; Türkiye’den başka sadece Esat, YPG/PKK’yı 
terör örgütü olarak tanıdığına göre bu konuda hala işbirliği yapmamamız büyük hatadır. 

- Suriye Anayasa’nın yazılmasında aktif olmalı, Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol almalıyız. Oluşturulacak yeniden yapılanma faaliyetleri için 43 milyar dolara ihtiyaç var, proje var ama para yok. 

- Türkiye’de sayıları 5.3 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü; bu konu en az PKK kadar Türkiye’nin iç güvenliği ve ekonomisi için önemli hale gelmiştir. 

Türkiye’de en çok Suriyeli G.Antep-Urfa-Hatay-Mersin-Konya hattında yaşamakta ve bir Arap koridoru oluşmuştur. Demografik yapımız büyük tehlikededir. Süreç böyle devam ederse 2040’larda Ş.Urfa %47, G.Antep ise %45 Suriyeli olacaktır. Üstelik Suriyeliler geldikçe, Türkler bölgeyi terk etmektedir. Böyle giderse, Hatay’dan sonra Kilis, G.Antep ve 
Ş.Urfa’nın da konumu hassas hale gelecektir. 

Özetle Anadolu’nun Türk kimliği tehlikede, Araplaşmakta dır. 

Şartlar iyileşse bile Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğu kendiliğinden ülkelerine dönmeyecektir. Üstelik hükümetin sanki Suriyeliler hep kalacak gibi düşündüğünü, onlar için meslek ve iskân planlaması yaptığını duyuyoruz. Türkiye, sığınmacıların ülkemize olan ekonomik yükünden bir an önce kurtulmalıdır. 

 Son haberlere göre, Esat ile dolaylı görüşme olacak, aksi takdirde durum içinden çıkılamaz bir hal alır. Batılı ülkeler, Rusya ve İran Ankara’nın Esat ile görüşmeme inadından istifade etmektedir. 

Türkiye, ne zaman Esat ile görüşmeye niyet etse, İran’dan Esat’ı zayıf gösterecek bir tutum beliriyor. Hamaney’in en son açıklaması “Esat’ı halkı istemezse, halkın yanında dururuz” oldu. İran, kendisinin Kürtlerle sorunu olmadığını zaten her hakkı verdiğini ve bölücü örgüt PEJAK’ı bitirdiğini düşünüyor. Bu yüzden, Türkiye’ye karşı PKK kartını bir koz olarak elinde tutmak istiyor. 

Trump’ın kararının arkasında ne var? 

Buraya kadar anlattıklarımızdan çıkacak sonuç, Trump’ın zaten bu kararı Pentagon ve ABD Merkez Komutanlığı’na (CENTCOM) rağmen aldığıdır. Trump aslında bu kararı çok daha önce almıştı ve alma nedeni Türkiye’nin Kaşıkçı olayı nedeni ile eline geçen koz idi. Bu gelişmelerin içeriğini 02 Kasım 2018 tarihli “Kaşıkçı olayı tarihi bir dönüm noktası” başlıklı makalemde açıklamıştım. 

Ancak, Trump’ın kararı yok sayıldı ve derin Amerika devreye girdi. Son günlerde 
Ankara’nın Kaşıkçı konusunu sık gündeme getirmesi boşuna değildi. Derin ABD söz konusu olduğunda ABD’nin askerlerini tamamen çekmesi söz konusu olamaz. ABD askerleri çekilse bile bunun ne kadar sürede olacağı belli değildir. 

Görünen o ki, ABD askerleri 30 km. derinliğe bile çekilse Türkiye’nin askeri 
müdahalesi sınırlı olacaktır. Bu durumda, YPG/PKK bölgesini büyük ölçüde elinde tutmaya devam edecektir. Kısaca, Türkiye oyalanmaya devam edecektir. 

Dün akşamüstü gelen yeni bir Trump Tweet’inden “Türkiye, benim verdiği sınırların dışına çıkarsa ekonomik olarak mahvederim” tehdidi geldi. Bu mesajın asıl önemi Türkiye’ye verilen iznin sınırsız olmadığı halde kesin bazı çizgilere sahip olduğu sonucudur. 

ABD’nin niyeti tansiyonu düşürmek, Türkiye’yi frenlemek, yumuşatmayı müteakip ana planına devam etmek. Suriye Anayasasını hazırlama süreci başladı; Komisyon, Berlin’de toplanıyor, haftaya Türkiye’de toplantı var. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüşecek. Yani Suriye konusunun siyasi ayağı hızlanmış durumda. 

Yeni Orta Doğu’ya doğru.. 

Yeni bir Ortadoğu’ya gidiyoruz. İsrail’de Netanyahu’nun seçimi kaybetmesinden 
sonra Orta Doğu dengeleri süratle değişiyor. Öncelikle ABD’de Trump’ın kalıcı olmadığı konuşuluyor. Yani Trump’ın Türkiye ile sözü ne kadar güvenilir, sözü kim verdi tartışılır. Trump’ın ardından gidecekler daha önceki makalemizde detaylı şekilde açıkladığımız gibi Trump’ın damadı Kuchner’in dostları Salman ve Sisi. Salman’ın yerine altı ay içinde başta kardeşi olmak üzere diğer adaylar arasından birisi gelecek. Sisi de yolcu. Suriye Anayasası’na görüşmelerine ev sahipliği yapan Almanlar, Mısır muhalefetini de ayaklandırdı ve bu ülkenin geleceğini de planlayanların merkezi oldular. Almanya’dan diğer bir master plan İhvan üzerine; Mısır’da hapisten çıkacaklar ama siyasete katılmayacaklar. 

Irak’ta olup-bitenlerle ilgili bir özet yapacak olursak, ekonomik kriz ile başlayan 
ayaklanma dış güçler tarafından yeni bir yöne çevrildi. Aşırı zengin ve fakirlerin bir arada yaşadığı ülkede elektrik ve su sorunu da sabrı taşırdı. Ayaklananlar ya da sokaktakiler, Şiiler. 
Dış güçler ise ABD, Suudi Arabistan ve BAE; niyetleri, Şii rejimi etkileyerek İran ile ilişkisine gem vurmak. Ambargo altındaki İran için Irak üzerinden yapılan ticaret çok önemli ve şimdi buna engel olmanın yolları aranıyor. 

Son olarak Rusların durumuna değinelim. Ruslar, uzun zamandır Türkiye’nin zaten Adana Mutabakatı’na göre sınırdan 5 km. derinliğe kadar güvenli bölge kurma hakkının olduğunu ve bunu kullanabileceğini ama daha derine gitmemesi gerektiğini söylüyordu. Diğer yandan ABD çekilirse Suriye’nin kuzeyindeki bölge Suriye’ye bırakılmalıdır diyerek uyarıyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası operasyonu ile ilgili olarak, "Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlamaya yönelik eylemlerini biliyoruz ve kabul ediyoruz" dedi. Rusya zaten Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getirmek istiyor. İdlib konusu buzdolabına kaldırılmış gözükürken; Ruslar, “Türkiye Suriye’nin kuzeyine girerse 

İdlib’in bir bölümünü ele geçirebiliriz” açıklamasında bulundular. Menbiç’te Ruslar ve Suriyeliler, YPG/PKK’nın çekilecekleri yeri süratle doldurmak için hareketlenmiş durumdalar. 

Cenevre görüşmeleri 29-30 Ekim’de başlayacak ve Rusya onu bekliyor. Rusya biliyor ki, Türkiye ne yaparsa yapsın eninde sonunda kendisi ile anlaşmak zorundadır. Ruslar, Kürtler konusunda ABD’den daha cömert, bir tür özerklik vermeyi düşünüyorlar. Amaç; Kürtleri tamamen ABD’den kurtarmak, kendi saflarına çekmek. 

Özetle, bahar aylarında yeni bir Orta Doğu ile yaşayacağız. Yeni Orta Doğu’nun 
stratejisi ve aktörleri ABD’de Trump sonrası iktidarı kontrolüne alacak yeni kanat tarafından belirlenecek. Bu yeni stratejinin ana teması büyük ölçüde ‘özgürlük’ ve ‘liberal Orta Doğu’ olacak. 

 ***

30 Ağustos 2018 Perşembe

Amerikan Derin Devleti, Trump ve Siyonist Plan


Amerikan Derin Devleti, Trump ve Siyonist Plan 


Prof.Dr.Sait Yılmaz 
16 Mayıs 2018 




 














Bir Amerikalıya ülkelerinde „derin devlet. diye var mı diye soracak olsanız, derin devletin Üçüncü Dünya Ülkelerine ait olduğunu, kendi ülkelerinde kesinlikle olmadığını söyleyecektir. Hâlbuki ABD.deki derin devleti açıklamak için kullanılacak doğru terim “derin devlet ve onun da arkasındaki derin devlet” olmalıdır. Derin devletin ana parçaları atanmış ya da daimi bürokratik tabaka ve 17 istihbarat teşkilatından oluşan istihbarat toplumudur. 
Bunlarla daha derin arasında büyük iş dünyası ve Wall Street vardır1. 
Daha derin devleti CFR, Üçlü Komisyon ve Bildelberg temsil eder. Bununla beraber, derin devletin deliği daha da derinlere uzanır. Bu deliğin arkasında daha gizli olan „Skull and Bones. ve „Bohemian Grovegibi örgütler vardır. Kamu ve özel kuruluşlar arasında melez bir yapı derin devlet olarak ülkeyi ve dünyayı yönetmeye çalışır. Wall Street ve Washington D.C..deki beyinler derin devletin en önemli düğüm noktalarıdır. Bütün bu kuruluş ya da Örgütlerin Anahtarı Paradır. 

Para ve hırs ilişkileri iki düğüm noktasını birbirine bağlar. Wall Street.in nakit para desteği derin makineyi yağlar ve ön tarafta aldatıcı bir kukla tiyatrosu oynanır. Eğer siyasiler çizgileri aşar ve statükoyu bozmaya kalkarsa, kiralanmış eller onlara kaybedeceklerini hatırlatmak için hazırda bekliyordur. 

 David Rockefeller, ölene kadar ABD.deki „derin devletin arkasındaki derin devlete yön veren ve merkez bankaları ile siyasi kuruluşları yöneterek kendi gündemini uygulayan ve gücünü geliştiren sistemin başı idi. Küresel olarak derin devletin diğer ana aktörü olan Avrupa merkezli Rothschildin bankacılık hanedanı, 200 yıldır savaşlara ve savaşların sonuçlarına karar veriyor. Arka plandaki derin devletin amacı finansal kapitalizm yolu ile elit bir tabakanın yöneteceği bir (yeni) dünya düzeni diğer adı ile “tek dünya hükümeti” kurmaktır2. 
Bu sistem, kişilerin gizli anlaşmalarına uygun olarak dünya merkez bankalarının uyumlu çalışması ile feodal bir düzende yönetilecektir. 7.5 milyar olan dünya nüfusu nükleer silahların kullanıldığı Üçüncü Dünya Savaşı ile 2 milyara düşürülecektir. Ancak, Rockefeller ve Rothschild arasında uzun zamandır süren çekişme 2012 yılında çatışmaya dönüştü. Küresel hedef değişmese de planlar konusunda anlaşmazlık çıktı. Bunlar olurken derin devlet iki kutba ayrıldı ve ABD.deki derin devletin Rothschild tarafı yeni başkan Trump.ı öne sürdü. Ruslarla kirli işleri olan Trump.ı yönlendirme işinde Siyonist küreselciler ve emekli şahin generaller öne çıktı. Orta Doğu.da neler olduğunu anlamak için önce ABD.de olup-bitenleri analiz etmek zorundayız. 

 Donald Trump, kimin adamı? 

 Trump, 2016 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde ekonomik ve sosyal durumu iyi olmayan özellikle eğitimsiz çalışan sınıfın oylarını aldı. ABD.de artan gelir eşitsizliği Trump.ın popülizmi için uygun bir ortam sağlamıştı. Kendini beğenmiş ve otoriter bir kişiliğe sahip Donald Trump.ın sıkı prensipleri yok, ego merkezli ve her olaydan kişisel olarak yararlanmaya çalışır. Eğer birisi ona zevk, prestij veya para verirse o da ona istediği herhangi bir şeyi verebilir. Ondan önce hiçbir ABD başkanı başkalarını açıkça aşağılamadı, devlet politikalarını twitter üzerinden açıklamadı. Bu yüzden “bebe-başkan” lakabı ile anılıyor ve normal biri olarak görülmüyor. Otelleri, gazinoları ve diğer gayrimenkulleri ile emlak oligarkı olan Trump, Beyaz Saray.a otoriter ve plutokratik yönetim ve acımasız bir ahlak anlayışı getirdi. Beyaz Saray.da cahil beyaz çiftçilerin temsilcisi oldu3. Hâlbuki Wall Street.in başkanlık adayı gündemlerini kesintiye uğramadan sürdürecek olan Hillary Clinton idi. Clinton Ailesi.nin Rothchild ailesi ile eskiye dayanan yakınlığı var. Ancak, herkes Hillary Clinton.ın kazanacağını düşünürken son anda ortaya saçılan iddialar, seçim sürecinin Trumpın lehinde işlemesine neden oldu. 

 Trump iktidarı Wall Street tarafından değil ama petrol, gaz ve kömür endüstrileri tarafından satın alınmıştı. Dış İşleri Bakanı Rex Tillerson, Exxon Mobil.in eski başkanı ve CEO.su idi. Enerji, savunma ve beyaz milliyetçi alternatif sağın medyası Trump kanadını oluştururken; finans, istihbarat ve teknoloji satan „büyük para. karşı tarafta kaldı. Özetle, Trump derin devlet ile mücadele etmiyor, Amerikan derin devleti içindeki yapısal çekişmenin 
bir ürünüdür. Aralık 2016 da Trump a ABD derin devletinden Henry Kissinger takviye oldu. 

Rockefellerin adamının nasıl takviye olduğunu başka bir makaleye bırakalım. Kissinger ile birlikte Trumpın Çin ve Rusya dış politikası şekillenmeye başladı. Trump.ın Yahudi damadı Jared Kushner Ortadoğu konusunda baş danışmanı. Kushner, ABD.nin İsrail büyükelçisi David Friedman ve Jason Greenblatt ile birlikte Ortadoğu politikalarına İsrail ayarı veriyorlar. 
Trump, önceki yönetimlerin “terörle savaş” vizyonunu İran.ı hedef almakla değiştirerek Orta Doğu.da dengeleri yeniden kurguluyor. Şimdi İran savaşının sahnesi geliştiriliyor. Siyonist Plan, İslam ülkelerinin bir araya gelmesinin önlenmesini, Ortadoğu.nun daha küçük devletlere bölünmesini ve İsrail.in bölgesel bir emperyal güç haline gelmesini öngörüyor. Yeni politika temelde Körfez ülkeleri kadar İran petrolünü de hedefliyor olsa da Büyük İsrail ve 
Armageddon (Kıyamet Savaşı) için en doğru zamanın geldiği düşünülüyor. 

 Rockefeller ve Rothschild’in yolu neden ayrıldı? 

30 Mayıs 2012.de Rosthchild.in yatırım şirketi (Rothschild Investment Trust "Capital Partners”) Rockefeller.in finansal hizmetler şirketinin büyük hissesini satın aldı. Bu medyada küresel krizde iki büyük arasındaki savaşın yeni bir dönemeci olarak kabul edildi. Peki, iki kesim arasındaki gerçek sorun neydi? Rothschild.in ana yatırımı hep “altın” olmuştu. 

Dünyada ne olursa olsun Rothschild.in altını hiç bitmeyecekti. Bu dikkatten kaçan ve gürültüsüz bir servet birikimi idi. Rockefeller.in tek dünya hükümetine giden yoldaki savaş planlarında Orta Doğu.nun parçalanması sürecine girilmiş ancak, plan istenildiği gibi yürümemişti. Sırada İran olacaktı ama Obama, buna hazır olmadıkları için İran ile nükleer anlaşma yaparak zaman kazanmak istemişti. Ama asıl sorun gene de bu değildi çünkü ana plan, İran ile birlikte Rusya.yı parçalamayı da öngörüyordu. ABD.deki hâkim elitin planına 
göre; önce Beyaz Rusya ve Kazakistan koparılacak, Katar-Türkmenistan doğal gaz hattının inşası ile Moskova.nın Avrupa üzerindeki etkisi asgariye inecekti. Rusya.da ekonomik krize yol açılacak, çoklu terörist saldırılar (Kafkas Emirliği üzerinden) yapılacaktı. Sonunda Rusya sokaklarını dolduracak protestocular, ülkeyi 1990.lardaki ortama geri getireceklerdi. 

Rosthchild Rusya bölümüne takılmış ve nükleer savaş istemiyordu. Rosthchild.e karşı küreselci gruptan önce organize olmamış bir tepki başladı; ailesini korkutmaya çalıştılar, helikopterini düşürdüler, çocuklarını kaçırdılar. Rosthchild düşman haline gelirken, o da Trump.ın önünü açtı. Trump.ın yanına emekli generaller ile ittifak halindeki Siyonist-küreselciler geldi. Trump, Bannon.un ekonomik milliyetçi stratejisini Obama.nın çoklu savaş askeri yaklaşımı ile değiştirdi ve artık ABD gücünü emekli general elit yönetiyor. Dünyada ki 
gerçek mücadele ne sağ-sol ne de jeopolitik kapsamlı devlet savaşlarıdır; asıl savaş ile Derin Devlet ile Ulus Devletler arasında diğer adı ile Fransız sağcı Marine Le pen.in ifade ettiği gibi küreselciler ve milliyetçilik arasındadır4. Yani Rothschild tarafı da tek dünya hükümetine ulus-devletleri yok ederek ulaşacak hatta Çin ile Üçüncü Dünya Savaşına girecektir. 

   Şimdi gelelim Rothschild.in Trump Planına 5; ABD Federal Rezerv Sistemi „ Dolar Yerine „ Altın esasına dönecektir. ABD, Rothschildten uzun dönemli altın borcu alacak ve Wall Street, borsalar ve ticari bankalar büyük ölçüde çökecektir. Özetle küresel dizginler en büyük altın rezervine sahip olan Rothschild.in eline geçecektir. 

Sonuç.. 

 Küresel derin devletin merkezi İkinci Dünya Savaşı sonunda Londra.dan 
Washington.a taşınmıştı ve o zamandan beri Amerikan ve İngiliz askerlerini kullanarak kendi planlarını uyguluyorlardı. Ancak, iki ana aktörün yolları Rusya konusunda ayrılınca derin devlet kendi içinde ayrıştı. Rothschild tarafına göre Rusya ile barış mümkündür ve nükleer savaştan kaçınılabilir. Ancak, Trump.ın arkasında küreselciler bu sefer İran senaryosunu öne çekmek istediler. Gelinen aşama Rockefeller tarafının ve onun ölümü ile yerini alan ve başını şimdilik Tony Blairin çektiği Batılı yönetici elitin yenilgisi değildir. Sadece geri çekiliyorlar 
ve yerlerini değiştiriyorlar. Irak ve Türkiye, Avrupa.dan parayı kontrol eden Rothschild ailesinin payına düşmüştü. Amerikan atına binen Rockefeller ailesi ise CIA ve benzeri istihbarat ve askeri kurumları üzerindeki etkisi ile Türkiye içindeki oyunların arkasındaki baş aktör oldu. 

Buraya kadar Alattıklarımız içinde Bahsetmediğimiz çok önemli bir konu var; 

Rusyanın Rothschild, Trump ve İsrail ile derin ilişkileri. Rothschildin Rusya sevgisi (!) ve Rusyanın İsrail Sessizliği. 

Onları da başka bir makaleye bırakalım. 


DİPNOTLAR;

1 Alex Newman, Deep State: Follow the Rothschild, Soros, and Rockefeller Money, The New American, (Jan 08, 2018). 
2 Caroll Quigley, The Anglo-American Establishment, G S G & Associates Pub, (1981), 104. 
3 Steven Levitsky and Daniel Ziblatt, How Democracies Die, Crown Publisher, (2018), 87. 
4 Jc Wilcox, Globalists Caused the Chaos, not President Trump, The Nation, (September 29, 2017). 
5 Christina Gerhardt, Rothschilds vs Rockefellers = Trump vs Clinton, Ron Paul Forums, (Oct 12, 2016). 


***

3 Temmuz 2017 Pazartesi

ABD KÜRDİSTAN TOPRAK TALEBİ


ABD KÜRDİSTAN TOPRAK TALEBİ

Amerika, Kürdistan’ı kurarsa Türkiye’den toprak talep edecek!

Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'ün haberine göre, Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, " Güneydoğu sınırında Irak ve Suriye'deki gelişmelerin Türkiye için kaygı verici olduğunu" savundu.

Pamukoğlu, "Bazı adımları atmak için geç kalınıyor. Türkiye'deki NATO ve ABD üsleriyle ilgili yeni düzenlemeler ve güvenlik unsurlarımızın öne alındığı konular 
görüşülmeli. Yeni anlaşmalar yapılmalı" dedi.




Irak ve Suriye’de kurulacak Kürdistan’ın Türkiye’yi de etkileyeceğini ve Türkiye’de otonomi, özerk bölge gibi taleplerin gündeme geleceğini savunan Pamukoğlu “Irak'ın kuzeyinde Barzani üzerinden Kürdistan'ın kuruluşu tamamlandı. Şimdi Suriye Kürdistanı'nın ağır silahlarla, tanksavarlar takviye ederek, sınır boyundaki yaklaşık bin 100 kilometrelik alanda Kürdistan kuruluyor. Kürdistan kurulmasıyla ilgili zamanı ABD, siyasi ve askeri koşullar nedeniyle erteliyor.” dedi.




Osman Pamukoğlu, ABD Başkanı Donald Trump'ın YPG'ye ağır silah verilmesine dair kararı imzalamasıyla ilgili olarak "ABD'nin Suriye’de yaptığı oradaki Kürtleri 
gerilla tarzından ordulaşmaya geçirmek. Bunun adı devlettir. Komşumuz Irak ve Suriye'de kurulacak Kürdistan, hemen arkasından bize de sirayet eder. 

Ülkemizde de devleti zorlayacak otonomi, özerk bölge gibi talepler gündeme gelecektir. Kürdistan kurulmasıyla ilgili zamanı ABD, siyasi ve askeri koşullar 
nedeniyle erteliyor. Akıllarında İskenderun Limanı bulunuyor. Bunun anlamı, ileride Türkiye'den de toprak alınacağıdır" görüşünü dile getirdi.

ABD’nin Suriye Kürdistan’ı için Türkiye’yi uzak tuttuğunu öne süren Pamukoğlu, Suriye Kürdistanı'yla ilgili çalışmalarda hep ABD’nin konuşulduğunu lakin 
planın içinde İngiltere, Fransa ve Rusya’nın da olduğunu savundu.

Afrin üzerinden enerji naklinin yapılmasıyla ilgili akıllarda İskenderun Limanı’nın bulunduğunu belirtern Pamukoğlu, “bunun anlamı, ileride Türkiye'den de 
toprak alınacağıdır. Amanos Dağları'nı PKK'nın terk etmemesi ve sürekli o bölgede dolaşması da İskenderun hesabının bir parçasıdır." İfadelerini kullandı.

Kaynak Sözcü

http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/amerika-kurdistani-kurarsa-turkiyeden-toprak-talep-edecek-1849811/




*********




ABD, Türkiye’ye Rağmen Suriye’de bir Kürt yönetimi oluşturur mu?


Yurdagül Şimşek, 
Hikmet Durgun, 
Elif Örnek
17:31 24.03.2017




Suriye’deki terör ve iç karışıklık devam ederken, ABD destekli grupların başarıya ulaşamayacağı netlik kazandı. ABD'nin ülkeyi üçe bölme planını gündemine 
alıp almayacağı belirsizliğini korurken, Türkiye’ye rağmen Kürt güçleriyle yakın işbirliği içinde kuzeyde ABD destekli bir yapı kurulması olasılığını uzmanlar ve 
aktörler Sputnik’e değerlendirdi.

Sergey Lavrov
SPUTNİK

Lavrov: Rusya, Türkiye ve İran'ın üçlü mekanizması yürürlükte,

Suriye’yi üç bölgeye ayırma planı 2013 yılında önce Türkiye, hemen ardından İsrail ve ABD tarafından gündeme getirilmişti. Washington’ın tasarrufunda ülkenin kuzeyinde Türkiye ve Irak’taki gruplarla bağlantılı Kürtlerin; sahil şeridinde Suriye hükümetinin; ülkenin doğu ve kuzey kesimlerinde radikal İslamcıların yönetimi alması vardı. Bu plan zamanla daha ‘yumuşak’ bir şekilde ‘Alevi, Sünni ve Kürt bölgeleri’ olarak ifade edilmeye başlandı. Moskova ile yaşadığı krizi geride bırakarak sahada daha fazla ortak hareket etmeye başlayan Ankara, Astana sürecinde Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulduğuna ilişkin deklarasyonların altına imza attı.

ABD son dönemde Suriye’nin kuzeyindeki Kürt gruplarla işbirliğini Türkiye’nin sert ikazlarına rağmen giderek artırıyor. ABD Başkanı Donald Trump, seçimler 
öncesinde New York Times’a verdiği demeçte ‘Kürtlerin hayranı’ olduğunu ifade ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kürtleri yan yana 
getirebileceğini ileri sürmüştü. Ancak Trump’ın Beyaz Saray’daki koltuğa oturmasından bu yana Washington ile Ankara arasındaki açı, Suriye’deki Kürt 
gruplara yönelik farklı tutumlar nedeniyle daha da artmışa benziyor.

Suriye’de ABD operasyonlarının önemli kara güçlerinden birini oluşturan Kürtleri, bu ortaklığın sonunda bağımsız bir devlet olma ihtimali mi bekliyor? 
ABD Türkiye’ye rağmen Suriye’nin kuzeyinde bağımsız ya da özerk bir Kürt bölgesi yaratabilir mi?

Rusya'nın Suriye'de hava operasyonu,

© SPUTNİK/ DMİTRİY VİNOGRADOV

‘Türkiye ve Rusya’nın sürekli koordinasyonu, Suriye’nin geleceği için anahtar’


PEKİN: TÜRKİYE’NİN İKNA KARTI RUSYA, SURİYE VE İRAN


CANLI TELEFON BAGLANTISI;
 < https://soundcloud.com/sputnik-tr/ismailhakkipekin-online-audio-convertercom-1  >

Konuyu Sputnik’e değerlendiren emekli Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Türkiye’nin doğru adımları atması durumunda Suriye’nin 
kuzeyinde bağımsız ya da özerk bir Kürt yönetimi kurulmasının zor olduğunu savundu. Pekin’e göre Türkiye bunun için Suriye, Rusya, İran, hatta Irak’la ortak hareket etmeli:

“Eğer kartlarını iyi oynarsa, Türkiye’ye rağmen o bölgede bağımsız ya da özerk bir Kürt yönetimi oluşturulamaz. ABD’nin planı açık; Suriye’yi bir federasyon 
haline getirmek ve Kürtleri de bu federasyonun bir parçası yapmak. Rusya da şu anda Afrin bölgesine ateşkesi gözetim adı altında bir birlik yerleştirdi. 
Onlar da Afrin’i bir bütün olarak Suriye’nin içinde tutmaya çalışıyorlar. Bütün sorun Türkiye’nin Suriye ile işbirliğinde yatıyor. Eğer Türkiye Suriye ile işbirliği 
yapıp ABD ve Rusya’yla denge politikasını tutturabilirse, Suriye’nin kuzeyinde özerk bir Kürt bölgesi oluşturulması çok zor.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

© AA/ ONUR ÇOBAN

Kılıçdaroğlu: Suriye ile işbirliği yapılmalı,

‘BU ŞEKİLDE DEVAM EDERSE TÜRKİYE KAYBEDER’

İsrail ile ABD’nin politikaları ve Kürt güçlerinin sahadaki işbirliğine rağmen, Türkiye’nin özerk ya da bağımsız bir yönetim kurulmasını engelleyecek kadar 
güçlü bir kartı olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Pekin, şunları söyledi:

“Bence güçlü kartı Türkiye’nin; Rusya, Suriye ve İran’la işbirliği var. Türkiye ideolojik körlükten kurtulup da bunları kullanabilirse emin olun  ABD’ye yaptırmaz bunu. En azından kısa vadede yaptırmaz, zaman kazanır. Daha basit, mahalli idarelere verilen özerklik gibi konularla ancak bu işi halledebilirler. Ancak bu şekilde devam ederse Türkiye kaybeder. Türkiye’nin İran, Rusya, Suriye hatta Irak’la işbirliği yapması gerekiyor.”

ÇONKAR: NATO MÜTTEFİKİMİZ ABD’YLE GÖRÜŞ AYRILIĞIMIZ VAR,

Sputnik'e değerlendirmede bulunan Türkiye — Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul milletvekili Ahmet Berat Çonkar ise 
şunları söyledi:


CANLI TELEFON BAGLANTISI;
< https://soundcloud.com/sputnik-tr/berat-conkar-4 >

“Bizim NATO içerisinde müttefikimiz olan Amerika ile YPG-PKK ile ilişkileri konusunda bir görüş ayrılığımız var. PKK-YPG-PYD bunların hepsi aynı çatı altında farklı odalar olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan hiçbir NATO üyesi ülkenin kendilerinin de terör örgütü olarak kabul ettiği bir örgüte böyle bir özerklik, devletleşme tarzı bir şey sağlaması düşünülemez.”


Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz

© AA/ SEFA KARACAN

Büyükelçi Diriöz: Trump'ın Suriye'de güvenli bölge planının detaylarını bilmiyoruz

‘TÜRKİYE’NİN TEPKİSİNİ YUMUŞATMAYA ÇALIŞIYORLAR’

ABD’nin, ‘IŞİD’e karşı savaşta YPG’ye ihtiyacımız var’ gerekçesinin, Türkiye’nin tepkisini yumuşatmaya yönelik olduğunu kaydeden Çonkar, şöyle devam etti:

“Amerika’nın başından beri söylediği, ‘Bizim onlara IŞİD ile savaşmak için sahada ihtiyacımız var. Bu yüzden işbirliği yapıyoruz. Onu da SDG adı altında 
içine başka unsurlarda katarak yapıyoruz’ bir anlamda Türkiye’nin tepkisini yumuşatmaya çalışan söylemler. Yalnız şunu görmek lazım. Biz bin yıldan fazladır bu topraklarda olan ve daha önceden de o toprakları yönetmiş kadim bir ülkeyiz, kadim bir milletiz. Bizim isteğimizin muhalifinde bir terör örgütünün buralarda devletleşmesi mümkün olmaz. Türkiye bunu her şekilde engeller. Bunu ne Amerika ne bir başkası hiç kimse başaramaz. Burası bizim hinterlandımız, bizim sınırımızdır.”

Numan Kurtulmuş

© FOTOĞRAF: DHA

'ABD ve Rusya 3-5 bin PYD militanını mı tercih edecek, Türkiye'yi mi?'

‘PYD ETNİK TEMİZLİK YAPIYOR’

Koridor olarak adlandırılan bölgenin Kürt bölgesi olmadığının ifade eden Çonkar, “PKK ve PYD’nin büyük ölçüde Menbiç’e doğru ilerleyerek Türkmenleri, 
Arapları etnik bir temizlikle arındırdığı ve işgal altına aldığı birtakım yerler var. Ne coğrafya olarak ne sosyolojik olarak Kürt koridoru diye bir şey yok. 
Fakat Suriye’de yaşayan Kürtlerin oluşacak çözüm sonrasında Suriye içerisindeki yapıda nasıl yer alacakları, ortaya çıkacak yeni yönetimle birlikte anayasal 
sistem içerisinde bir karara bağlanacaktır” diye konuştu.

Menbiç'te konuşlanan ABD askerlerinin görüntüleri yayınlandı.

© AFP 2017/ DELIL SOULEIMAN

ABD, Menbiç'e 200 asker ve zırhlı araç daha gönderdi

‘TÜRKİYE MÜSAADE ETMEYECEK’

Çonkar, Suriye’nin kuzeyinde PYD öncülüğündeki bir girişime  Türkiye’nin, kesinlikle müsaade etmeyeceğini de ekledi:

“Bu Türkiye’yi açıktan tehdit eden, 40 yıldır askerimizi, polisimizi, insanımızı şehit eden, Türkiye’ye çok büyük zararlar veren eli kanlı bir örgüttür. 
Bu anlamda oradaki Kürtlerle, terör örgütünü ayırt ediyoruz. Terör örgütünü Türkiye’nin düşmanı görüyoruz. Ama orada yaşayan farklı siyasi partilerden, 
farklı görüşlerden, farklı inançlardan oluşan grupları da Türkiye Suriye’nin içerisinde hak ve özgürlüklerine sahip olarak yer almalarını destekleyecektir. 
Bu konuda Türkiye çözüm noktasında herkesle işbirliği yapacak durumdadır.”

DSG Güçleri

© AFP 2017/ DELIL SOULEIMAN

DSG: Rakka operasyonunda Türkiye’nin rolü olmamalı

SURİYE TÜRKMEN MECLİSİ: ABD, ‘PYD KORİDORU’ OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR

Suriye’nin kuzeyinde ABD destekli bir Kürt yönetimi olasılığını Sputnik’e değerlendiren Suriye Türkmen Meclisi yetkilisi Abdurrahman Mustafa ise ABD'nin bir PYD koridoru kurmak ve Suriye'yi bölmek istediğini savundu.

CANLI TELEFON BAGLANTISI;
< https://soundcloud.com/sputnik-tr/abdulrahman-mustafamp3 >

“ABD'nin Suriye'de bir Kürdistan devleti kurma amacının olduğunu söylemeyelim” diyen Mustafa, şöyle devam etti: “ABD'nin amacı PYD — PKK işbirliği yaparak orada bir PYD terör örgütü koridoru yapmaktır. Ancak Fırat Kalkanı’yla birlikte bunun yapılmasına bir set çekildi. Türkiye milli güvenliği konusunda diretecektir, bir oluşuma izin vermeyecektir. Türkiye’nin buna engel olması gerekiyor hem kendi milli güvenliği açısından hem Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından; hem de o bölgede bir Türkmen varlığı var.”

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov

HOST PHOTO AGENCY

Peskov, Suriye'de özerk Kürt bölgesi kurulmasına ilişkin soruyu yanıtladı

‘SURİYE TÜRKMENLERİ, BÖLÜNMEYE KARŞI’

Suriye’nin kuzeyinde Türkmenlerin de yaşadığını belirten Mustafa, ABD’nin baştan beri Suriye’yi bölme amacı güttüğünü ifade etti:

“Azez — Cerablus arası bir Türkmen bölgesidir, Kürt toprağı değildir. Orada yüzde 2 veya 3 civarında Kürt vatandaşlar da olabilir. Amerika baştan beri Suriye'yi bölmeye çalışıyor. Amerika'nın projesi budur. (eski ABD Dışişleri Bakanı John) Kerry, döneminden beri. ABD'nin bu projesi su yüzüne çıkmıştır;  somut bir şekilde Suriye'yi bölmeye çalıştığını görüyoruz.  Ama biz Suriye Türkmenleri olarak karşıyız. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması gerekiyor. 
Ayrıca Suriye'nin yönetim şekline Suriyelilerin karar vermesi gerekiyor, dış güçlerin değil. Nasıl bir yönetim şekli federatif mi yoksa daha 
değişik bir şey mi buna Suriye halkının karar vermesi lazım.”

Musul'da cephedeki Peşmerge güçleri

© SPUTNİK/ HİKMET DURGUN

ENKS: Rojava Peşmergeleri’ni NATO eğitiyor

ENKS: ABD, TÜRKİYE’DEN VAZGEÇEMEZ

Sputnik'e konuşan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) yöneticisi Enter Nehsan ise Kürtlerin özerklik kazanmasının ABD’nin çıkarlarıyla ilgili olduğunu belirtti. 
Nehsan şunları söyledi:

“Bu konu ABD’nin çıkarlarına bağlı.  Eğer Amerikalılar isterlerse bir özerklik kurdurabilirler. ABD her şeyden önce çıkarına bakıyor. Fakat ben Türkiye’nin 
tutumundan dolayı, böyle bir özerkliğin kurulabileceğini sanmıyorum. Çünkü ABD'nin Türkiye ile ilişkileri çok eskilere dayanıyor. Çıkarları vardır. 
İncirlik üssünü kullanıyor. ABD’nin Türkiye'den vazgeçebileceğini sanmıyorum.”

Rojava
© SPUTNİK/ HİKMET DURGUN

ENKS, Suriye’nin kuzeyi için federalizm talebiyle ‘anayasa’ hazırlıyor

‘KÜRTLER BİRLEŞİK FEDERAL BİR SURİYE İSTİYOR’

ABD’nin bağımsız bir Kürdistan yapılanmasını hedeflemediğini savunan Nehsan, Suriye’deki Kürtlerin de böyle bir bağımsızlık talebi olmadığını kaydetti:

“Şimdiye kadar ABD'nin bağımsız bir Kürdistan amacı yoktur. ABD bu konuda şimdiye kadar hiçbir şey söylememiştir. Türkiye yönetimi, Kürtlerin karşısında 
olmadığını belirterek, ‘biz PKK'ya karşıyız ve YPG ve PKK birdir’ diyor. Hiç kimse Suriye toprağında bir Kürdistan istemiyor. Kürtler dahi istemiyor. 
Kürtler en çok Suriye'de bir federalizm istiyorlar. Birleşik, federal bir Suriye istiyorlar. Bütün halkların haklarının içerisinde yer aldığı bir Suriye istiyorlar. 
Suriye'de Çerkesler, Süryaniler de vardır. Kürt haklarının da korunduğu bir Suriye istiyorlar.”


https://tr.sputniknews.com/columnists/201703241027789459-abd-turkiye-suriye-kurt-bolgesi/