1 Kasım 2019 Cuma

'Bir Grup' Ne Demek?

'Bir Grup' Ne Demek?

Cüneyt Arcayürek

“Baktım bir grup çıkmış bir şeyler söylüyor” diye başlıyor konuşmaya.
“Bir grup” dediği, küçümseyerek sözünü ettiği acep kim ola?
Ne mutlu Türküm andını kaldıran, kamuda da türbanı serbest bırakan kararlarına karşı çıkan, eleştiren; en azından on beş yirmi beş milyon seçmenin vekili, Meclis’te bulunan muhalefet partileri...
...ya da 76 milyon nüfusun dörtte üçünün gönlünde yer etmiş olan Türklük andını yok saymasını sindiremeyerek daha sert biçimde eleştirenler mi?
Kim mi, kimler mi bu “grup”? 
Ülkenin bölünmez bütünlüğünü, laik, sosyal demokrat ülkenin birlik ve dirlik ilkelerini…
...örneğin Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun son kapalı grup toplantısında yinelediği gibi; Cumhuriyetin temellerini saptayan, anayasadaki “ilk dört maddenin CHP’nin kırmızı çizgileri” olduğunu, vazgeçilmez ilke, laikliği iktidara karşı ve karşın savundukları ve…
...parti içinde ve dışında; Türk ve Türklük ifadelerinin hazırlanmakta olan yeni anayasada yer almamasında direnenlerle savaştıkları için ulusalcı diye anılanlar...
Ulusalcı mulusalcı yok, millet var, diyor.
Millet dediği de son seçimde aldığı yüzde 50 oy!
Ya geride kalan yüzde 50 oy? 
Yok, onlar “bir grup”!
Ya da laik, demokratik Cumhuriyeti dinci çerçeveye hapsetmeye çalışan iktidara özgü zihniyete karşı savaşım verenler? 
Millet veya milletin vekili bile değil; “bir grup”! 
Muhalif olsun olmasın herkesin başbakanıyım der; lakin köşeyi dönerken halkın belleğine kazınmış ilkeleri silmeye çalışan çabalarına karşı duranları karalamak için, bir anda, o sırada işine geldiğinden daha önceki bir seçimden sonra parti balkonundan söylediklerini, vaatlerini unutur; tam tersini savunur... 
Muhalefet sözcülerinin dün söylediğinin, bugün tersini savunur olmasını açığa çıkaran eleştirine, çoktan kuldan vazgeçtik; inandığı Allah için bir gün olsun; hayır öyle demedim dediğine tanık oldunuz mu?..

***
Taze örnek bir olay günlerdir gündemde.
45 gün önce; anadilinde özel veya resmi okullarda Kürtçe eğitimin ülkenin bölünmesine neden olacağını söyledi.
45 gün sonra açıkladığı demokratikleşme paketinde, Kürtçe eğitimi özel okullarda serbest bıraktığını ilan etti.
Şimdi muhalefet ağzı diye karşılaması olası ve hazindir; yalaka yandaş ya da öyle olmaya heveslenen medyanın sessiz kaldığı bu ikilemi; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye yorumlamaz mısınız?

***
1946’da demokrasiye ilk adımı attığımız, ilk çok partili seçimin yapılacağı sırada; propaganda gezisine çıkan bir muhalif vekil adayının Kızılırmak kenarındaki Orta Anadolu’nun bir ilinde bir vesile; “Burada deniz yok!” diyen seçmene; “İktidar olalım, buraya denizi de getireceğiz” dediğini Falih Rıfkı Atay’da okumuş, hayli gülmüştüm.

Önceki akşam Star TV’nin ana haber bülteninde, Denizli’de bir adayın “Denizli’yi deniz getirerek liman kenti yapacağını” vaat ettiğini, üstelik canlı yayında kendi sesinden izleyince hayret etmekle gülmek arasında bocaladım doğrusu.
Üstelik belediye başkanı olmaya aday kişi; soru üzerine Denizli’ye deniz getirmeyi yetkili kişilere incelettiğini ve... bu projenin araştırılması gereğini içeren, herhalde nezaket gereği olacak, başvuruya olmaz demeyen bir yanıt aldığını da çok ciddi ifadelerle söyledi.

2013 yılında da bazılarında hâlâ 1946 modeli demokrasi ve seçmeni enayi yerine koyan, birbirini aynısı kafa yapısını sergileyen bu iki örneğin sonuncusu...
...iktidarın sözde kalan, kimi propağanlarından cesaret alındığını kanıtlamıyor mu?

***
Arife günü ve bayramın ilk üç günü izninizi rica ediyorum.
Gelecek cumartesi görüşmek üzere... 

İyi Bayramlar...


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder