4 Kasım 2020 Çarşamba

DAĞLIK KARABAĞ SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞI. BÖLÜM 2

DAĞLIK KARABAĞ SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞI.  BÖLÜM 2



Dağlık Karabağ, Azerbaycan, Rusya, Ermenistan, Askeri Güç Kullanımı, Ahmet SAPMAZ, Gökhan SARI,


Dağlık Karabağ sorununda tarafların konuya bakışlarını aşağıdaki gibi açıklamak mümkündür: 
“Dağlık Karabağ Ermenilerinin 1988’den itibaren bağımsızlık taleplerini esaslandırdıkları temel sebepler; ‘tarihsel haksızlığa maruz kaldıkları’, 
‘kendi kaderlerini belirleme hakları’, ‘soydaşları ile beraber yaşama istekleri’ ve ‘Azerbaycanlıların kendilerine karşı yürüttükleri ayrımcı ve baskıcı politikalar’ savlarına dayanmaktadır. Buna karşılık Azerbaycanlılar için Karabağ sorunu; “toprak bütünlüğünün ve sınırlarının dokunulmazlığı prensibinin ihlali”, “tarihsel anavatanlarından kovulma girişiminin bir simgesi”, ‘Ermenilerin büyük Ermenistan yaratma projelerinin bir aşaması”, ‘topraklarının Ermeni tecavüzü ve işgali”, ve “vatandaşlarının anavatanlarından kovulmuş olması” olarak algılanmaktadır.”13 
Dağlık Karabağ sorununda çözümün zorlaşmasının en önemli nedenlerinden birisi de sorunun ortaya çıkış zamanıdır. Söz konusu sorun, her iki ülkenin de bağımsızlıklarını elde etmeleri esnasında ortaya çıkmış ve ulusal kimlikler bu sorun üzerinden “biz” ve “ötekiler” olarak tanımlanmıştır.14 
Her iki taraf da, sorunun diğer devletin hükümetinden değil, diğer devletin halkından kaynaklandığını düşünmektedir.15 
Günümüzde Bakü, toprak bütünlüğü ilkesini savunmaya devam ederken; Erivan, milletlerin self determinasyon hakkına vurgu yapmaktadır. 
Azerbaycan’ın pozisyonunun temel dayanağı, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ın bir parçası olduğudur. 
Bakü, sözde Dağlık Karabağ yönetiminin çözümün taraflarından biri olmasına da karşı çıkmaktadır. 
Ermenistan ve sözde Dağlık Karabağ yönetimi, soruna Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a katılması ya da bağımsızlık kazanması ile çözüm bulunması gerektiğini ileri sürmektedirler.16 Bu durumlardan biri gerçekleştiği takdirde, Ermenistan “güvenlik bölgesi” olarak tanımladığı Dağlık Karabağ dışında işgal altında tuttuğu yedi Azerbaycan rayonunun bazılarından çekilmeyi kabul edeceğini öne sürmektedir. 1998’den beri Dağlık Karabağ kökenli politikacılar tarafından yönetilen Ermenistan, kendisini Dağlık Karabağ’ın güvenliğinin garantörü olarak görmektedir. 
Bu garantinin temel dayanaklarını ise Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Örgütü Anlaşması üyesi olması ve Gümrü’de bulunan 102’nci Rus üssü teşkil etmektedir.17 
Kimi analistlere göre sorunun tarafları bilinçli olarak sorunun çözümünü geciktirmektedir. Ermeniler tüm tarafların statükoya alışacağını umut etmektedir. Azerbaycan ise ümitlerini petrol fiyatlarının artışına ve ordusunu güçlendirmeye bağlamaktadır. Her iki taraf da zamanın kendi lehine olduğunu düşünmektedir.18 

3. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a Yönelik Kuvvet Kullanmasının İncelenmesi 

a. Azerbaycan Karar Alıcılarını Etkileyen Nedenler: 

Azerbaycan Cumhuriyeti, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti de dâhil olmak üzere 86.800 km2 yüzölçüme sahiptir. Azerbaycan, Güney Kafkasya’nın en büyük nüfusa sahip ülkesi olup, 2008 yılı itibariyle nüfusu 8,6 milyondur. Bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu zengin doğal kaynaklar tarih boyunca ülkenin jeopolitik durumunu etkilemiş, bu özellikleri nedeniyle dönemin büyük güçlerinin ilgisini çekmiştir. Azerbaycan günümüzde de sahip olduğu petrol ve doğal gaz rezervleri ile büyük güçler ve çok uluslu şirketlerin ilgi odağındaki bir ülkedir.19 
Enerji sektörü, Azerbaycan ekonomisinin en önemli dayanağını oluşturmakta ve politik nüfuzunu sınırları ötesine taşımaktadır.20 
Azerbaycan’ın ihracatı içerisinde enerji sektörü %90 gibi çok büyük bir orana sahiptir.21 
Azerbaycan, 21 Eylül 1994’de “Asrın Antlaşması”nı imzalamıştır ve bu antlaşma çerçevesinde çıkarılan petrol, Bakü – Tiflis – Ceyhan (BTC) boru hattı ile 
uluslararası pazarlara taşınmaya başlanmıştır. 
Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından karşılaştığı en önemli sorun, topraklarının %20’sinin Ermenistan tarafından işgal edilmiş olmasıdır. 
Bu sorun günümüzde, Bakü’nün iç ve dış politikasına yön veren en önemli etkendir ve Azerbaycan’da yol açtığı büyük ekonomik, siyasi, askeri, sosyal 
ve kültürel olumsuzluklar vardır.22 
40.000’i Dağlık Karabağ’dan, 560.000’i ise Dağlık Karabağ’ı çevreleyen yedi rayondan olmak üzere toplam 600.000 Azeri kendi ülkelerinin topraklarında göçmen (kaçkın) durumuna düşmüştür. 250.000 Azeri ise iki devlet arasındaki çatışmalar nedeniyle Ermenistan’dan Azerbaycan’a göç etmek zorunda kalmıştır.23 
Dağlık Karabağ ve çevresinin işgali sorununun diplomasi yolu ile çözümü için yoğun çaba sarf edilmesine rağmen yaklaşık 20 yılın sonunda, herhangi bir barış sağlanamadığı gibi, barışın hangi esaslar üzerinde inşa edileceği konusunda bile ortak bir görüşe varılamamıştır. 
Bu nedenle taraflar arasında yeni bir savaşın ortaya çıkma olasılığı da artmaktadır. Çünkü iki taraf arasındaki güç dengesi Ermenistan açısından 
statik görünürken, Azerbaycan ekonomisi ve askeri gücü büyümeye devam ettiğinden dolayı daha dinamik görünümlüdür.24 
Henry Kissinger’ın da belirttiği gibi, diplomasi dünyasında dolu bir tabanca, hukuki bilgiden her zaman daha güçlüdür.25 
Buna karşın askeri güç kullanma kararı, çok ayrıntılı olarak düşünülüp irdelenmesi gereken, devlet adamlarının verdiği en önemli kararlar arasında bulunmaktadır. 
Politikanın belirlediği hedeflere ulaşmada askeri güç kullanımı veya savaş, aklın rehberliğinde bir araç olarak kullanıldığında anlamlıdır. 
Zira “saf askeri başarı” diye bir şeyden bahsedilemez. 
Askeri başarının dayanması gereken bir takım siyasi ve moral değerlerin var olması gerekmektedir.26 
Azerbaycan’ın günümüzdeki durumu, kendisi açısından bir ikilem yaratmaktadır. Bir yandan ekonomik kalkınma paralelinde silahlanıp 
Ermenistan’a karşı üstünlük elde ederken, diğer yandan muhtemel bir savaşın yıkıcı etkileri sonrasında ekonomik gelişiminin önünün kesilmesi ihtimali Bakü’yü frenlemektedir. Ermenistan’ın Rusya ile ittifak kurarak Türkiye ve Azerbaycan’a karşı bölgede tesis etmeye çalıştığı güç dengesi Azerbaycan’ı askeri bir harekâta başvurma hususunda dikkatli davranmaya itmektedir.27 

Azerbaycan birçok ortamda diplomatik görüşme sürecinin yetersizliğini öne sürmüş ve Devlet Başkanı İlham Aliyev, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü yeniden sağlamak için kuvvet kullanma da dâhil olmak üzere her yola başvurulabileceğini ifade etmiştir.28 28 Haziran 2011’de barış görüşmelerinin 1994’ten bu yana onuncu kez başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Aliyev, savaşın daha bitmediğini bildirmiş ve bağımsızlığın kazanılmasından sonra yapılan en büyük askeri geçit töreninde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün sağlanması gerektiğini ve sağlanacağını vurgulamıştır. Bu konuşmadan birkaç hafta sonra Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan, “Ermenistan ne kadar çabuk tanınır ise, bu Azerbaycan da dâhil olmak üzere herkes için iyi olacaktır. Hedefimiz hiçbir zaman Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan yönetimine bırakmamaktır” açıklamasında bulunmuştur.29 

Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununu gerektiğinde askeri güç kullanarak çözme iradesini resmi politika ve doktrinlerinde de ilan etmektedir. Bunların en önemlilerinden biri Azerbaycan’ın 8 Haziran 2010’da kabul edilen askeri doktrinidir. Bu doktrinde, Azerbaycan’ın uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları çerçevesinde, Dağlık Karabağ ve çevresindeki yedi rayonun Ermeni işgalinden 
kurtarılması hususu defalarca vurgulanmaktadır.30 Yeni askeri doktrinin bir yansıması olarak, 24 Haziran 2010 tarihinde Azerbaycan en büyük askeri tatbikatını gerçekleştirmiştir. Cumhurbaşkanı Aliyev’in de izlediği tatbikata 4000 Azeri askeri, 100 tank, 77 zırhlı araç, 125 topçu silahı, 17 savaş uçağı ve 12 savaş helikopteri katılmıştır. 
Tatbikatın senaryosu; Azerbaycan’a yönelik askeri bir saldırıya karşılık olarak, toprak bütünlüğünü sağlamak maksadıyla karşı taarruz icra edilmesi hususlarında olduğu bildirilmekle beraber;31 askeri güç gösterimi, başka anlamlara da yorumlanabilmektedir. 
Bakü’nün askeri harcamalarında son yıllarda istikrarlı bir artış görülmektedir. 2010’da askeri harcamalar 1.42 milyar dolara çıkmış ve 2004’te yapılan askeri harcamanın yaklaşık üç katı olmuştur. Ayrıca 2010 yılında Azerbaycan’ın yaptığı 1.41 milyar dolarlık askeri harcama tutarı, Ermenistan’ın aynı yıla ait milli bütçe tutarını aşmıştır.32 
Ermenistan’ın askeri bütçesi ise 2010’da 404 milyon dolara ulaşarak, 2004 yılının yaklaşık 2 katı olmuştur.33 


Her iki ülkenin Dağlık Karabağ Savaşı sonrası sağlanan ateşkesten itibaren (1995-2010 yılları arası) askeri harcamalara ayırdığı bütçe karşılaştırıldığın  da; Ermenistan’ın 3.4 milyar dolar, Azerbaycan’ın ise 11 milyar dolar harcama yaptığı ortaya çıkmaktadır. Azerbaycan, söz konusu süre içerisinde yaklaşık olarak Ermenistan’ın yaklaşık dört katı büyüklüğünde askeri harcama yapmıştır. Özellikle 2006 yılından itibaren Bakü’nün askeri harcamalarında belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Bunun nedenini soruna diplomatik yollardan barışçı olarak çözüm bulunamaması ve buna bağlı olarak Azerbaycan’ın çözümü giderek askeri seçenekte aramaya başlaması şeklinde yorumlamak mümkündür. 

Askeri literatürde, genel olarak başarılı bir taarruzun icra edilebilmesi için düşman kuvvete göre askeri anlamda üç katı büyüklüğünde kuvvete sahip olunması gerektiği belirtilir. Azerbaycan’ın askeri bütçesini ayırdığı mali kaynak, gerçekleştirdiği silah ithalatı ve yerli savunma sanayisi geliştirme çabalarını orta vadede Bakü’nün Ermenistan’a göre 3 katı büyüklükte bir askeri güce ulaşmasına imkân sağlayacak gibi görünmektedir. 

SIPRI 2012 raporuna göre, Azerbaycan’ın 2007-2011 döneminde silah ithalatı, 2002-2006 dönemine göre % 164 artmış ve Azerbaycan dünyada en çok silah ithal eden 38’inci ülke olmuştur. Aynı raporda, Ermenistan’ın aynı dönemler arasında silah ithalatının düştüğü ve dünya sıralamasında 71’inci sıradan 84’üncü sıraya indiği belirtilmektedir. Rusya, iki ülkenin ana silah ithalatçısı durumundadır. 
Moskova’nın Azerbaycan’ın silah ithalatındaki payı %55, Ermenistan’ın silah ithalatındaki payı ise %96’dır. 34 

Bu durum Dağlık Karabağ sorununun ortaya çıkmasından günümüze kadar Rusya’nın oynadığı rolü gözler önüne sermektedir. Moskova, silah satışlarında 
izlediği politika ile sorunun tarafları arasında askeri bir denge kurmaya çalışmakta, güçlenen ekonomisi ile birlikte giderek silahlanan Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ı desteklemekte ve çözümün ancak Rusya ile birlikte olacağı mesajını vermektedir. 
Ateşkes hattında kontrolden çıkması her an mümkün olan ateşkes ihlallerinin sayısı giderek artmaktadır.35 

3. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder