20 Ekim 2017 Cuma

NATO ve Türkiye’nin., Güncel NATO Konularına İlişkin Görüşleri BÖLÜM 2


 NATO ve Türkiye’nin., Güncel NATO Konularına İlişkin Görüşleri BÖLÜM 2


4. Ortaklık İlişkileri 

Kafkaslar, Orta Asya ve Doğu Avrupa’dan Ortak ülkelerin askeri ve savunma bağlantılı konularda NATO’yla bireysel temelde pratik işbirliği yapmalarına olanak sağlayan Barış için Ortaklık Programı (BİO) 1994 yılında başlatılmıştır . NATO ile Ortaklar arasında çok taraflı bir danışma forumu olan Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyi (AAOK) ise 1997 yılında kurulmuş olup, 28 NATO üyesi ile 22 Ortak ülkeyi bir araya getirmektedir. Ülkemiz, BİO Programının temelini teşkil eden “güvenliğin bölünmezliği”, “yeni bölünme çizgilerinin, gri alanların veya etki alanlarının oluşturulmasından kaçınılması”, “kapsayıcılık”, “self-differentiation” ve “şeffaflık” ilkelerinin korunması gerektiğine inanmaktadır.
AAOK ve BİO çerçevesinde yapılan işbirliğine somut bir nitelik kazandırılarak, işbirliğinin kalitesinin arttırılması, Ortaklık ilişkilerinin günün koşullarına uyarlanarak özellikle terörizmle mücadele ve NATO harekatları bağlamında oluşan yeni ihtiyaçlara daha iyi yanıt verir hale getirilmesi amacıyla İttifak bünyesinde yürütülen çalışmalar sonucunda bazı yeni mekanizmalar oluşturulmuştur. Bu çerçevede örneğin, AAOK ülkelerinin terörizme karşı ortak mücadele yönünde taahhütte bulundukları “Terörizme Karşı Ortaklık Eylem Planı (Partnership Action Plan Against Terrorism / PAP-T)” belgesi, Prag Zirvesinde NATO Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından uygun bulunmuştur.
Prag Zirvesi’nde oluşturulan bir diğer mekanizma da Bireysel Ortaklık Eylem Planı’dır (IPAP). Bireysel Ortaklık Eylem Planı, Ortakların, 28+1 düzeninde NATO’yla işbirliği yapmalarına ve çeşitli alanlarda NATO’nun uzmanlığından yararlanmalarına imkan verecek bir mekanizma olarak ortaya çıkmıştır. IPAP çerçevesinde, NATO ile Ortak ülkeler arasında, savunma reformu ve sınır güvenliği gibi konularda hem nitelik hem de nicelik bakımından daha yoğun ve takvime dayalı işbirliği yapılması öngörülmüştür. Sözkonusu mekanizmaya katılacak Ortak ülkelerin, işbirliği yapılacak öncelikli alanları kendilerinin belirlemesi ve bir IPAP Sunuş Belgesi hazırlamaları beklenmektedir. Katılımın gönüllülüğe dayandığı IPAP sürecine halihazırda Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Moldova, Kazakistan ve Bosna-Hersek katılmaktadır.
İttifak’ın, Ortaklık ilişkilerinin Orta Asya ve Kafkasya ülkelerine ağırlık verecek şekilde geliştirilmesi yönündeki çalışmaları ülkemizce de desteklenmiştir. NATO İstanbul Zirvesi bu bakımından bir dönüm noktası oluşturmuştur. İstanbul Zirve Bildirisinde, stratejik öneme sahip Orta Asya ve Kafkasya bölgelerindeki Ortaklarla ilişkilere özel önem atfedilmesi kararlaştırılmıştır. Bu doğrultuda, sözkonusu bölgelerden sorumlu bir Genel Sekreter Özel Temsilcisi atanmış, Ortak ülkelerin savunma kuruluşlarının NATO standartlarına uygun hale getirilmesini hedefleyen PAP-DIB (Partnership Action Plan on Defence Institution Building) inisiyatifi hayata geçirilmiş ve Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde rotasyon temelinde çalışacak iki NATO irtibat görevlisi atanmıştır.
Öte yandan, Ortak ülkelerin NATO ile birlikte çalışabilir nitelikteki kuvvetlerinin tespiti ve geliştirilmesine yönelik bir mekanizma olan Planlama ve Gözden Geçirme Süreci (PARP), başta barışı destekleme operasyonları olmak üzere, İttifak’ın üstlendiği yeni görevlere ortakların etkin katılımına katkıda bulunmaktadır.
Ortak ülkelerin sivil ve askeri personelinin, BİO genel prensipleri doğrultusunda eğitimi ve Ortakların NATO ile müşterek çalışabilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak amacıyla, 29 Haziran 1998 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde “Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi (BİOEM)” kurulmuştur. BİOEM, Müttefik ve Ortak ülkeler ile Akdeniz Diyalogu ülkeleri personeline stratejik ve taktik düzeyde kapsamlı eğitim vermektedir. Sözkonusu merkezin faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgiye www.bioem.tsk.mil.tr adresinden erişilebilmektedir.
Ülkemiz, İttifak’ın NATO, BİO ve Akdeniz Diyalogu üyesi olmayan Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore gibi ülkelerle “Küresel Ortaklar”la (önceden “Temas Ülkeleri” olarak anılmaktaydılar) “case-by-case” temelinde temaslarda bulunmasını ve pratik işbirliği faaliyetleri gerçekleştirilmesini de, kurumsal yapılar oluşturulmaması ve mevcut Ortakların statüsüne halel getirilmemesi kaydıyla, desteklemektedir.
Lizbon Zirvesi’nde, NATO’nun ortaklıklarının reforma tabi tutulmasının yanısıra kapsamlı ve esnek bir ortaklık siyasasına ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede hazırlanan ve “Berlin Paketi” olarak anılan üç belge (Yeni Ortaklık Siyasası, Ortaklık İlişkilerinin Daha İyi İdare Edilmesi Kağıdı -“Toolbox”- ve yeni Siyasi-Askeri Çerçeve (PMF) 14-15 Nisan 2011 tarihlerinde Berlin’de yapılan Dışişleri Bakanları Gayrıresmi Toplantısında onaylanmış ve böylelikle yeni ortaklık siyasası resmen kabul edilmiştir.
“Berlin Paketini” temel alan yeni Ortaklık Siyasası, güçlendirilmiş danışmalara ve tema-odaklı işbirliğine öncelik vermektedir. Ortaklık ilişkilerini daha etkili, esnek ve pratik hale dönüştürecek bu yeni siyasanın ortaklıkların ilerletilmesine önemli katkısı olacağı değerlendirilmektedir.

5. Akdeniz Diyalogu ve İstanbul İşbirliği Girişimi 

1994 yılında oluşturulan NATO’nun Akdeniz Diyalogu (AD), Akdeniz Bölgesi’nin bütününde barış ve istikrara katkıda bulunulmasını, bölge ülkeleri ile NATO arasında ortak anlayışın geliştirilerek İttifak hakkında oluşabilecek yanlış anlama ve algılamaların giderilmesini amaçlamaktadır. Halihazırda Cezayir, Mısır, İsrail, Ürdün, Fas, Moritanya ve Tunus Diyaloga katılmaktadır.
Bir Akdeniz ülkesi olarak Türkiye, kuruluşundan bu yana Akdeniz Diyalogunu desteklemektedir. Avrupa güvenliğinin Akdeniz’in güvenliği ve istikrarı ile yakından bağlantılı olduğu inancıyla Türkiye, İttifak’ın, Akdeniz Diyalogunun NATO’nun katma değer sağlayabileceği alanlarda güçlendirilmesi hedefini paylaşmaktadır. 17 yıl önce başlatılan Akdeniz Diyalogu’nun özgün bir ortaklığa dönüştürülmesi yolunda önemli adımlar atılmıştır. Ülkemiz bu çerçevede, AD’nin siyasi boyutunun ve uygulama alanının geliştirilmesini teşvik etmektedir. Lizbon Zirvesi Bildirisinde ülkemizin de çabalarıyla, İttifak’ın AD ülkeleriyle ilişkilerinin daha da geliştirilmesi niyeti bir kez daha güçlü ifadelerle teyit edilmiştir. Yeni Stratejik Konsept’te ise, yukarıdaki hususlara ilaveten AD ülkeleri arasındaki işbirliğinin derinleştirilmesinin amaçlandığı ve AD sürecinin diğer bölge ülkelerinin katılımına açık olduğu kaydedilmektedir.
Yıllık formatta hazırlanan Akdeniz Diyalogu Çalışma Programı kapsamında, askeri işbirliği, olağanüstü hal planlaması, kriz yönetimi, lojistik ve dil eğitimi gibi alanlarda çok sayıda faaliyet icra edilmektedir. Terörizme karşı mücadele bağlamında AD ülkelerinin Akdeniz’de sürdürülmekte olan Etkin Çaba Harekatı’na (OAE) katkıları üzerinde yapılan çalışmalara da devam edilmektedir. Bu ülkelerden bazıları NATO operasyonlarına katkıda bulunmaktadırlar.
Öte yandan ülkemiz, yine İstanbul Zirvesi’nde, Orta Doğu bölgesinde ve özellikle Körfez İşbirliği Konseyinde yer alan ülkelerle ikili temelde pratik işbirliği yapılabilmesi amacıyla oluşturulan “İstanbul İşbirliği Girişimi”ni de desteklemektedir. İstanbul İşbirliği Girişimi (İİG) çerçevesinde İttifak, Orta Doğu bölgesindeki ülkelerle güvenlik ve istikrarın arttırılmasına yönelik ilişkiler geliştirmeyi hedeflemektedir. Girişime bu aşamada Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri iştirak etmektedir.
Türkiye, tüm Akdeniz Diyalogu ülkelerinin yanısıra İİG üyesi ülkelerle de iyi ilişkiler yürütmekte olup, sözkonusu ülkelerle askeri alanda pek çok ikili teknik anlaşma imzalamış bulunmaktadır. Akdeniz Diyalogunun ve İİG’nin geliştirilmesine aktif katkısının bir göstergesi olarak Türkiye, Ankara’da yerleşik Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezini (BİOEM) AD ülkelerinin katılımına açmıştır. İİG ülkeleriyle işbirliğinin geliştirilmesi konusunda izlediğimiz etkin tutum çerçevesinde sergilediğimiz çabalar sonucunda Lizbon Zirvesi Bildirisi’nde ve yeni Stratejik Konsept’te İİG’ye ilişkin güçlü ifadeler kullanılmıştır.

6. NATO-Rusya İlişkileri 

Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından İttifak, Avrupa-Atlantik bölgesinde güvenlik ve istikrarın sürdürülebilmesi amacıyla Rusya Federasyonu ile bir diyalog başlatmıştır. NATO-RF ilişkilerinde, 1997’de NATO-Rusya Daimi Ortak Konseyi (DOK) kurucu senedinin imzalanmasıyla istikrar ve işbirliği tesis olunmuştur. NATO’nun Kosova’ya müdahalesi, 1999’da RF’nin DOK işbirliğini askıya almasına neden olmuştur. 11 Eylül saldırıları sonrasında gelişen yeni işbirliği anlayışı çerçevesinde, 2002’de NATO-RF Zirvesinde kabul edilen “Roma Bildirisi”yle NATO-Rusya Konseyi (NRC) kurulmuştur. NRC’nin amacı siyasi diyalog ve pratik işbirliği sağlanmasıdır.
NATO-RF ilişkilerinde 2008 yılındaki Gürcistan krizinin ardından yaşanan olumsuz dönem, 4 Aralık 2009 günü gerçekleştirilen NATO-RF Konseyinde alınan ve Bakanlar düzeyindeki diyalog ve işbirliğini resmen yeniden başlatan kararlarla sona ermiştir.
20 Kasım 2010 tarihinde düzenlenen NRC Lizbon Zirvesi, NATO-RF ilişkilerinde yeni bir dönem açmıştır. NRC Zirvesi sırasında, “NRC Ortak Bildirisi” ve “21. Yüzyıldaki Müşterek Güvenlik Sorunlarına İlişkin NATO-Rusya Ortak Değerlendirmesi” belgeleri kabul edilmiş; ayrıca, NRC Uyuşturucuyla Mücadele Eğitimi Projesi ile Afganistan’a Transit Nakliye Düzenlemelerinin genişletilmesi, 2011 yılında helikopter bakım/onarımı için NRC Emanet Fonu kurulması, Harekat Alanı Füze Savunması (TMD) işbirliğinin sürdürülmesi ve gelecek füze savunması işbirliğinin çerçevesini oluşturmak amacıyla kapsamlı bir Ortak Değerlendirme hazırlamak üzere NRC’nin görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır.
NATO Lizbon Zirvesi’nde kabul edilen yeni Stratejik Konsept ve Zirve Bildirisinde NATO-RF ilişkileri hakkında yapıcı ve olumlu ifadelere yer verilmiştir. Yeni Stratejik Konsept’te NATO ile RF arasında “gerçek bir stratejik ortaklık “ amacı vurgulanmış, NRC’nin azami ölçüde yararlanılması iradesi teyid edilmiştir.
Ülkemiz, NATO-Rusya ilişkilerinin geliştirilmesini desteklemekte ve NATO ile Rusya arasında yapıcı, karşılıklı anlayış, şeffaflık ve işbirliğine dayalı kurumsal ilişkiler kurulmasının, Avrupa-Atlantik bölgesinin barış ve istikrarı için gerekli olduğunu düşünmektedir. Bu doğrultuda, Türkiye, NRC’nin faaliyetlerine tam destek vermektedir.
Hem istişare, hem de pratik işbirliği boyutu olan NRC çerçevesindeki başlıca işbirliği alanları arasında, terörizmle mücadele, savunma reformu, kriz yönetimi, yayılmanın önlenmesi, hava sahası işbirliği, sivil olağanüstü hal planlaması, silahların kontrolü ve güven ve güvenlik artırıcı önlemler yer almaktadır.
NRC’nin gündemindeki diğer bir önemli işbirliği alanını ise, Afganistan ve Orta Asya ülkeleri personeline uyuşturucu ile mücadele eğitimi verilmesine dair NRC Projesi oluşturmaktadır. Sözkonusu projeye katkı olarak Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı Uluslararası Uyuşturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisinde (TADOC) Afgan personel için kurslar düzenlemektedir.
Berlin’de düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayrıresmi Toplantısı sırasında 15 Nisan 2011 tarihinde Dışişleri Bakanları seviyesinde NRC toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda, füze savunması, terörizme karşı işbirliği, Afganistan ve diğer mevcut işbirliği konularının yanısıra Libya ve Kuzey Afrika’daki gelişmeler ele alınmıştır.
Toplantıda ayrıca, NRC Terörle Mücadele Eylem Planı ve İzleme Çizelgesi Dışişleri Bakanlarınca onaylanmış, Afganistan Helikopter Bakım Emanet Fonunun başlatılması kararlaştırılmıştır.

7. NATO-Ukrayna İlişkileri 

Ukrayna, Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyine ve Barış için Ortaklık (BİO) Programına katılmaktadır. Ayrıca, 1997 yılında kurulan NATO-Ukrayna Komisyonu (NUC) vasıtasıyla NATO ile Ukrayna arasında özel bir ilişki mekanizması da oluşturulmuştur. Nisan 2005’te Vilnius’ta düzenlenen Dışişleri Bakanları Gayrıresmi Toplantısında, Ukrayna’nın reform süreci ve İttifaka katılma hedefleri konusunda bu ülkeyle Yoğunlaştırılmış Diyalog (YD) başlatılmasına karar verilmiştir.
NATO Dışişleri Bakanlarının Aralık 2008’de Brüksel’de yapılan toplantısında, Ukrayna’ya MAP verilmesi konusunda Müttefikler arasında oydaşma bulunmadığından, (Gürcistan ve) bu ülkeyle Yıllık Ulusal Program (ANP) uygulaması başlatılmasına karar verilmiştir.
Bu ülke, NATO’nun yürüttüğü harekatlara önemli miktarda katkı sağlamaktadır. NATO’yla ilişkiler ve olası NATO üyeliği, Ukrayna’nın gündeminin ön sıralarında yer almaktadır. Ancak, ilişkilerin İttifak’a üyelik aşamasına taşınması konusu gerek siyasi çevreler, gerek kamuoyu bakımından hassasiyet arzetmektedir.
7 Şubat 2010 tarihinde yapılan seçimlerden sonra kurulan yeni hükümet “bloklar-dışı” politika izlenmesini kararlaştırmıştır. Bu bağlamda, Ukraynalı yetkililer yaptıkları açıklamalarda, Ukrayna’nın hiçbir askeri bloğa üye olmamasını öngören bu yeni siyaset çerçevesinde artık NATO’ya üye olmayı hedeflemediğini, ancak ANP çerçevesinde NATO'yla işbirliğinin devamının hedeflendiğini, Ukrayna’nın ulusal çıkarlarıyla örtüştüğü ve Avrupa güvenliğine katkı yaptığı ölçüde, NATO'yla ilişkilerin geliştirilmeye devam edileceğini ifade etmektedirler.
Ülkemiz, önemli bir bölgesel ortak olarak gördüğü Ukrayna’nın Avrupa-Atlantik yapılarıyla bütünleşmesine ve NATO ile yakın ilişkiler geliştirmesine verdiği desteği sürdürmektedir. Bu bağlamda, Ukrayna’nın savunma reformu alanındaki çabaları özel bir önem taşımaktadır. Türkiye bu ülkenin hiçbir askeri bloğa taraf olmama yönündeki “bloklar dışı” siyasetini saygıyla karşılamakta, bununla birlikte, Avrupa-Atlantik güvenliği açısından özel bir konuma sahip Ukrayna’nın NATO ile ortaklık ilişkilerini mevcut mekanizmalar çerçevesinde geliştirmesinin bölgesel ve uluslararası istikrara önemli katkıları olacağına inanmaktadır.
Lizbon Zirvesi Bildirisi’nde, Ukrayna’nın “blok-dışı” statüsüne saygı duyulduğu, bununla birlikte İttifak’ın kapılarının açık kalmaya devam edeceği, bu ülkenin reform sürecinin desteklendiği, Avrupa-Atlantik güvenliğinde önemli bir unsur olan Ukrayna’nın üst düzey siyasi diyalogu ve NATO-Ukrayna Komisyonu vasıtasıyla “Özgün Ortaklığı”nı sürdürme niyetinin memnuniyetle karşılandığı kaydedilmiştir.

8. Son yıllarda gerçekleştirilen önemli NATO Zirveleri 

2012 Şikago Zirvesi 

20-21 Mayıs 2012 tarihlerinde ABD’nin evsahipliğinde Şikago’da düzenlen 25. NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, genişletilmiş ISAF toplantısı bağlamında yapılan oturuma 60 civarında ülkenin katılması münasebetiyle İttifak tarihindeki en geniş katılımlı Zirve olmuştur. 
Şikago Zirvesi vesilesiyle, İttifak’ın kollektif güvenlik açısından taşıdığı önemin ve Libya Harekatıyla transatlantik bağın sağlamlığını bir kez daha kanıtlamış olduğu vurgulanmış, İttifak’ın 21. yüzyılda ortaya çıkan yeni sınamalar karşısındaki durumunun ve kemer sıkma döneminde savunma harcamalarının daha etkin hale getirilmesi konusunda neler yapılabileceği ele alınmış; Lizbon başta olmak üzere muhtelif Zirvelerde mutabık kalınan kararların uygulanması gözden geçirilmiştir. 
Şikago Zirvesi’nin en önemli konusu Afganistan olmuştur. Zirve öncesi ABD'de yaklaşan Başkanlık seçimleri, uzun süreli konuşlanmanın neden olduğu toplumsal yorgunluk ve mali kriz ışığında, Afganistan, Zirve’nin uluslararası basında en ağırlıkla işlenen boyutunu da oluşturmuştur. Afganistan bağlamında, 20 Mayıs 2012 tarihinde gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanlarının çalışma yemeğinde ve 21 Mayıs 2012 tarihinde ISAF Hükümet ve Devlet Başkanları Toplantısında, Afganistan’a ilişkin Lizbon Yol Haritasının uygulanması, Afganistan’daki güvenlik sorumluluğunun Afgan makamlarına aşamalı olarak devrini öngören “İntikal-Geçiş” sürecinin 2014 yılı sonuna kadar tamamlanması ve 2014 sonrasında NATO’nun Afganistan ile kalıcı ortaklığı, Afganistan’da barış ve güvenliğin sürdürülebilirliği için Afganistan Ulusal Güvenlik Güçleri’ne mali destek konuları ele alınmıştır. 
Zirve’de İttifak’ın Caydırıcılık ve Savunma Yapısının Gözden Geçirilmesi (DDPR) ve Akıllı Savunma ve Balistik Füze Savunma Sistemi gibi kritik yetenekler ile Afganistan ve NATO’nun ortaklıkları gibi konular görüşülmüş ve bu konularda önemli kararlar alınmıştır. Şikago Zirvesi’nde, ülkemizin de katkıda bulunduğu NATO Balistik Füze Savunma (BFS) Sisteminin Ara Yeteneği ilan edilmiştir. Ara Yetenek ilanı, Kasım 2010’da düzenlenen Lizbon Zirvesi’nde alınan NATO BFS sistemi kurulması kararının uygulamaya geçirilmesi açısından önemli bir adımdır. Ülkemizin NATO sistemi çerçevesinde erken uyarı radarına evsahipliği yaptığı Zirve Bildirisinde vurgulanmıştır. İttifakın güvenliğinin bölünmezliği ilkesi çerçevesinde geliştirilecek füze savunma mimarisi tek tek ülkelerden kaynaklanabilecek olası tehditten ziyade, küresel düzeyde mevcut balistik füze yeteneklerini gözönünde bulunduran ve bunlara karşı korunma kabiliyetinin geliştirilmesine yönelik, belli bir ülkeyi hedef almayan tamamen savunma amaçlı bir sistemdir. 
Şikago Zirvesi marjında, NATO’nun ihtiyacı olan yeteneklerin kemer sıkma döneminde tedarik ve muhafazasını 2020 yılı ve ötesine yönelik bir bakış açısıyla ele alan Şikago Savunma Paketi kabul edilmiştir. 
Şikago Zirvesi’nde NATO’nun genişlemesine yönelik herhangi bir karar alınmamıştır. Ancak, ülkemiz İttifak’ın “açık kapı” politikasının teyidi bağlamında üyelik perspektifi bulunan ülkelere açık bir mesaj verilmesine önem atfetmektedir. Şikago bir genişleme Zirvesi olmamakla birlikte, İttifaka üyelik perspektifine sahip Gürcistan, Bosna-Hersek, Makedonya ve Karadağ'la Dışişleri Bakanları seviyesinde 28+4 formatında yapılan toplantı, anılan ülkelere ulusal reformlarını devam ettirerek, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşmeleri yönünde olumlu ve teşvik edici güçlü bir mesaj oluşturmuştur. 
Öte yandan, NATO’nun Yeni Stratejik Konseptinde üç asli görevden biri olarak benimsenen “işbirliğine dayalı güvenlik” anlayışının doğal bir uzantısı olarak, NATO’nun ortaklarıyla ilişkileri de İttifak gündeminde giderek ön plana çıkmaktadır. NATO’nun küresel barış ve güvenliğe yapmakta olduğu katkılar bağlamında, ortaklık mekanizmaları İttifak’ın yumuşak gücü olarak önem kazanmıştır. Bölgesel ve küresel güvenliğe yönelik genel yaklaşımımızla uyumlu olarak, NATO’nun ortaklık ilişkilerinin geliştirilmesinde yapıcı bir rol oynamaktayız. 

3 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder