31 Temmuz 2017 Pazartesi

1946 Seçimleri ve DP’nin Muhalefet Süreci BÖLÜM 2

1946 Seçimleri ve DP’nin Muhalefet Süreci  
BÖLÜM 2

CHP’lilerden sadece İnönü yurt gezilerine ve toplantılarına gitmemiştir. CHP’li bakanlar, milletvekilleri ve milletvekili adayları birçok yerde halkın ayağına kadar gitmiş, mitinglerle, toplantılarla ve radyo konuşmaları ile halktan oy istemişlerdir. Çünkü, bu ülkede tarihi bir genel seçim olacaktır. Başta Başbakan Şemsettin Günaltay olmak üzere, Tarım Bakanı Cavit Oral, CHP Genel Başkan Vekili Hilmi Uran, Çalışma Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas, Bayındırlık Bakanı Şevket Adalan, CHP Genel Sekreter Yardımcısı 
Cevat Dursunoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nihat Erim gibi birçok CHP ileri geleni yurt gezileri, toplantıları, radyo konuşmaları ile yoğun seçim çalışmaları içerisinde olmuşlardır. 

Mitinglerde ve toplantılarda CHP’nin ileri gelenleri tarafından muhalefetin ayrımlaştıran tarzı eleştirilmiş, CHP’nin ise ne kadar hoşgörülü olduğu, aşağıda Ulus gazetesinde yayınlanan haberlerde de görüleceği üzere, vurgulanmıştır: 
CHP Genel Başkan Vekili Hilmi Uran: “Bu memlekette ve bu rejimde bütün istekler hatta bütün ihtiraslar millet iradesini ifade eden kanunlar çerçevesi içinde yürürler ve onun dışına cıkınca ya susarlar yahut susturulurlar’’,  “Ne iğfal ne tahrik ne tehdit bizim bugünde dünde iltifat etmediğimiz ve davamızın samimi inancı içinde iltifat etmeye de asla lüzum hissetmediğimiz vasıtalardır.” 

Kemal Satır (Ulaştırma Bakanı): “İnsafsız bir muhalefetin terbiye hudutlarını aşan iftira ve istinatlarına aynı şekilde cevap vermemeyi bir memleket vazifesi sayıyoruz. Biz memlekette huzur ve sükûnu temine ve vatandaşlar arasında karşılıklı sevgi hislerinin artmasına çalışıyoruz…” 

Şevket Adalan (Bayındırlık Bakanı): “Huzur ve sükûn bozan her fikir milletçe geri çevrilmektedir.” Cemil Sait Barlas (Devlet Bakanı): “Bizim kan dökme ile elde ettiğimiz inkılâpları tehlikeye düşürecek propagandalar yaptılar. Askerlik kalkacak dediler, eski harfler dönecek dediler. Muhalefetin şuurlu insanlarından 1950 seçimlerinde bu yola gitmeyecekleri hususunda şimdiden ahdu peyman etmelerini beklemekteyim…” Ülkenin ilk kez yaşadığı böylesi hareketli bir seçim döneminde artık halkı etkilemek, yönlendirmek çok önemlidir. Bunun o dönem için en etkili yöntemlerinden biri de gazetelerdir. Partilerin gazetelerle sağladığı bu gücü yönlendiren ve makaleleriyle halkı etkileyen önemli yazarlar, CHP’nin vazgeçilmezleri olmuştur. Bunlara örnek olarak Ulus gazetesinde başyazar olan Hüseyin Cahit Yalçın ve Peyami Safa gibi yazarlar gösterilebilir. 

Peyami Safa bir makalesinde muhalefeti şöyle eleştirmektedir: Milli husumet andının kardeş kavgası çıkarmak için değil rey hırsızlığına mani olmak için hazırlandığını iddia ediyorlar. Türkiye’de hiçbir namuslu emniyet ve adalet mercii yokmuş gibi bunlar kendi başlarına bir sandık polisi ve adliyesi mi kuracaklar?... 

8 Mayıs 1950’de ise “Niçin mi Halk Partisi?” isimli makalesinde Peyami Safa, halkın neden CHP’ne oy vermesi gerektiğini değerlendirmiştir: 
Çünkü: CHP iktidarının yıkılmasını bütün muhalif partilerimizden daha fazla 
isteyen kapıdaki düşman, gözünü anahtar deliğine uydurmuş aramızdaki 
çekişmeyi seyrediyor ve 14 Mayıs günü sandıklarımızdan çıkacağını umduğu 
yıkılış müjdesini bekliyor. Onu sevindirmemek lazım. Yarın bugünkünden fazla 
muhtaç olacağımız milli birliği ve yoğunluğu temelinden sarsacak bir değişiklikten sakınmamız lazım. Üçüncü bir dünya harbinin mümkün olduğu ve barışın muhakkak olmadığı bu karanlık ve sallantılı günlerde hiçbir iktidar stajı ve denemesi olmayan toy partilerce devlet binasını bir prova salonu gibi teslim 
etmemek lazım…354 

Sonuç olarak CHP’nin seçim çalışmaları 1946’dakine göre daha etkindi. CHP, geçmiş kampanyalara oranla daha olumlu bir hava sergilemiştir. Diğer muhalif partiler gibi, vatandaşlarla birebir yakınlaşmaya çalışılmış, bütün kadrosuyla halkın ayağına gitmiştir. CHP seçimler için parti geleneğinden tavizler vermiştir. İlköğretime din derslerinin konulması, İmam Hatip kurslarının açılması ve türbelerin yeniden ziyarete açılması gibi düzenlemelere gitmesi akıllarda soru işareti bırakmıştır. Başbakan Yardımcısı Nihat Erim’e bu gidişatı soran 
Nadir Nadi şu cevabı almıştır: “Şimdi seçim kampanyasına girmek üzereyiz. Bu sırada devrim ilkelerini ele almak seçim taktiği bakımından doğru olmaz. Atatürk’ün kurduğu CHP elbette yürekten devrimlere bağlıdır. Bir kere şu seçimleri kazanalım, o zaman bütün gücümüzle büyük esere sarılacağız. Vatandaşın bizi desteklediği anlaşıldıktan sonra devrimleri daha 
büyük bir güvenle koruyacağımıza inanmaz mısınız”.355 

Toprak Reformu da bu arada kabul edilmiştir. Ancak reformun en temel noktaları metinden çıkarılmıştır. Bu yasa, özellikle seçim zamanında köylerde nüfuzlu olan toprak sahiplerine, CHP’nin tanıdığı bir ayrıcalık olarak nitelendirilmiştir. 

CHP’nin seçim çalışmaları boyunca öne sürdüğü çeşitli propaganda araçları şunlar olmuştur: “Cumhuriyeti biz kurduk, ülkeyi düşmanlardan biz kurtardık. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın. DP, ülkeyi birbirine düşürmeye çalışıyor, hizipleşme yaratıyor. Köyler zenginleştirilecektir. Deneme zamanında değiliz”. Tüm bu söylemlerle ülkede mitingler düzenlemiş, halkın sevgisini tekrar kazanmaya çalışmıştır. 9 Mayıs 1950’de DP seçim beyan namesini açıklarken, 10 Mayıs’ta İnönü İstanbul'da Taksim Meydanında son konuşmasını yapmıştır. Celal Bayar ise Güneydoğu Anadolu'da bulunmuştur. 

Yeni Seçim Kanunu bütün ülkede hiç kimsenin şikayetine yer vermeyecek şekilde uygulanmıştır. Celal Bayar’ın İzmir’e geleceği haberi tüm İzmir’de heyecanla karşılanmıştır. Bursa’dan İzmir’e geçen Bayar, yol boyunca DP’li halkın ilgisiyle karşılaşmış bazı yerlerde küçük konuşmalar yapmıştır. 10 Mayıs sabahı birçok İzmirli Celal Bayar’ın konuşma yapacağı Cumhuriyet Meydanı’na toplanmaya başlamıştır. Yeni Asır’ın bir muhabirinin görüşüne göre, 
kalabalık, İnönü’nün topladığı kalabalığın üç katıdır.356 

Bayar, Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran kalabalığa karşı uzun bir konuşma yapmış ve CHP’lilerin kendilerini sürekli olarak huzur bozmakla itham etmelerine değinmiştir: Biz her zaman olduğu gibi milletimizin asil ruhuna ve memlekette yalnız huzur ve sükûnun selâmet temin edeceği kanaatinde bulunduğuna inanmaktayız. Biz memleketimizi her şeyden fazla sevdiğimiz için memlekette istikrarı, sükûn ve huzuru bizzat müdafaa etmek azmindeyiz. Ama haksızlık edenlere karşı "haksızsınız" demeği de vicdan borcu, mukaddes vazife bileceğiz. …Hâkimiyet ve millî irade ebedî olacaktır. Çünkü Türk milletinin saadetini başlı başına temin eden bir kaziyedir. Yaşasın Türk milleti.357 

DP seçim propagandası boyunca CHP’ye yüklenmiştir. Ancak gizliden gizliye de Parti ile bürokrasiyi ayırarak bürokrasiye daha az baskı uygulamaya başlamıştır. Çünkü kendisine cephe almış bir bürokrasinin, seçim sonuçlarını olumsuz etki etmesinden endişe etmiştir. Bununla birlikte bürokrasinin, DP’nin iktidara gelmesi durumunda, Partinin programı üzerinde bir fren oluşturacağı düşünülmektedir. Bu nedenle bürokrasi kazanılmalıdır. Bu nedenle ‘devr-i sabık yaratmayacağız’ sözü bürokrasi açısından önemlidir. CHP’nin geçmişle ilgili yaptıkları hatalar bürokrasiden sorulmayacaktır. Demokratlar seçim beyannamesinde, bir iktidar değişikliği halinde ülkede maddi ve ruhi hiçbir sarsıntıya meydan vermeyeceklerini açıklamışlardır: “Hiçbir vatandaş, hiçbir sınıf veya zümre iktidar değişmesinden zerre kadar yıkıntıya maruz kalmayacak aksine olarak, memleket, millet iradesine ve fikirlere dayanan bir iradenin nimetlerinden faydalanmaya başlayacaklardır”358. Bu hem bürokratlar için hem de halk için bir güvencedir. 

Bu iki partinin yanında seçimlere katılan Millet Partisi (MP), kurulduğu günden itibaren hem CHP’ye, hem de ayrıldığı DP’ye ağır eleştirilerde bulunmuştur. 
CHP’nin din ve laiklik anlayışına karşı çıkan parti DP’yi muvazaalı parti olmakla suçlayıp gerçek muhalefeti kendisinin yaptığını ileri sürümüştür. 

MP 1949’da meclisteki Müstakil Demokrat Grubu ile Öz Demokratlar Partisi’nin katılımıyla güçlense de pek fazla etkinlik oluşturamamıştır. 

Parti’nin en büyük kozu Mareşal Fevzi Çakmak’tır. Ancak Çakmak, seçimlerden önce vefat etmiştir. Yerine eşi İstanbul’dan aday olarak gösterilse de 
seçilememiş tir. Millet Partisi’nin propagandasında genel olarak Milli Şef’e yönelttikleri eleştiriler ağırlık kazanmıştır. Partinin programında demokratik bir 
yönetim kurulması, Altı Ok’un Anayasa’dan çıkarılması, kişi özgürlüklerinin genişletilmesi, genel bir kalkınma programının hazırlanması ve liberal bir 
iktisat politikası izlenmesi gibi düşünceler ve görüşler yer almıştır. Bunların yanı sıra parti, cumhurbaşkanının tek dönem için seçilmesi ve çift meclis 
sistemine geçilmesini de savunmuştur.359 

Nihayet propaganda süresi bitmiş, 
14 Mayıs 1950'de artık söz seçmene geçmiştir.  

325 Cumhuriyet, 31.5.1946. 
326 Cumhuriyet, 13.6.1946. 
327 Cumhuriyet, 19.7.1946. 
328 Alkan, a.g.e., s. 53–54. 
329 Eroğul, “Çok Partili…”, s. 116. 
330 Cumhuriyet, 2.4.1947. 
331 Vatan, 12.1.1947. 
332 Cumhuriyet, 13.7.1947. 
333 Bu sürecin, basın açısından tam anlamıyla trajedi olduğu görülüyor. 
İlk kapatılan gazete ve dergiler, Tevhid–i Efkâr, İstiklâl, Son Telgraf, Aydınlık, 
Orak Çekiç ve Sebilürreşat’dı. Şeyh Sait İsyanını dolaylı olarak kışkırttıkları gerekçesiyle tutuklanan bazı gazeteciler ise şunlardı: Eşref Edip, Velid Ebüzziya, 
Abdulkadir Kemali (Öğütçü), Fevzi Lütfi (Karaosmanoğlu), Sadri Ethem (Ertem), İlhami Safa, Gündüz Nadir, Ahmet Emin (Yalman), Ahmet Şükrü (Esmer), 
Suphi Nuri (İleri), İsmail Müştak (Mayakon). Bkz. Mete Tunçay, T.C.’nde Tek–Parti Yönetiminin Kurulması (1923–1931), İstanbul: Cem Yayınevi, 1992, ss.142–143. 
334 Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması, İstanbul: Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 1989, s.273 vd. 
335 Alpay Kabacalı, Türk Basınında Demokrasi, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1999, s.142 vd. 
336 Ahmet Yeşil, Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçiş, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 2001, s.54 vd. 
337 Takririn tam metni için bkz. Yeşil, Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçiş, ss.189–192. 
338 Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi (Sosyal, Ekonomik, Kültürel Temeller), İstanbul, AFA Yayıncılık, 1996, s.154 vd. 
339 Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, İstanbul, Gerçek Yayınevi,1973, s.172. 
340 Ulus, 14.2.1950. 
341 Cumhuriyet, 1.5.1950. 
342 Cumhuriyet, 13.1.1950; Vatan, 14.1.1950. 
343 Cumhuriyet, 16.1.1950. 
344 Ulus, 19.1.1950. 
345 Cumhuriyet, 28.1.1950 
346 Cumhuriyet, 30.1.1950; Ulus, 25.3.1950. 
347 Cumhuriyet, 29.5.1950. 
348 Cumhuriyet, 25.5.1950. 
349 Cumhuriyet, 27.5.1950. 
350 Ulus, 28.3.1950. 
351 Ulus, 26.3.1950. 
352 Ulus, 11.5.1950. 
353 Ulus, 7.5.1950. 
354 Ulus, 8.5.1950. 
355 Nadi, Nadir, Perde Aralığından, 3. Baskı, İstanbul Çağdaş Yayınları, 1979, s. 357. 
356 Yeni Asır, 10.5.1950. 
357 Zafer, 10.5.1950. 
358 Cumhuriyet, 9 .5. 1950. 
359 Daha geniş bilgi için bkz: Mithat, Atabay, Çok Partili Dönemde Bir Muhalefet Partisi: Millet Partisi (20 Temmuz 1948-27 Ocak 1954), Ankara Üniversitesi 
Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1991. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder