13 Temmuz 2017 Perşembe

SORULAR & CEVAPLAR ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU BÖLÜM 13




SORULAR & CEVAPLAR  ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU BÖLÜM 13


90. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruların incelenmesinde resen bilgi ve belge toplayabilir mi ve gerekli gördüğü kişileri dinleyebilir mi? 

Anayasa Mahkemesi, kendisine verilen görevlerin yerine getirilmesi sırasında yasama, yürütme, yargı organları, kamu idareleri, kamu görevlileri, bankalar ile 
diğer gerçek ve tüzel kişilerle doğrudan yazışır. Gerekli olan her türlü bilgi ve belgeyi isteyebilir; her türlü belge, kayıt ve işlemi inceleyebilir. Mahkemece bilgi 
almak üzere her derece ve sınıftan kamu görevlileri ile ilgililer çağrılabilir, idare ve diğer tüzel kişilerden temsilci isteyebilir. 

Mahkeme, başvurucu ya da kamu otoritesinin, istenen bilgi ya da belgeyi sunmaktan kaçındığı ya da bir delili gizlediği yahut her ne suretle olursa olsun davet edildiği hâlde yargılamaya etkili bir şekilde katılmadığı kanaatine varırsa, bu durumdan gerekli sonuçları çıkararak kararını verir. 

Öte yandan, Anayasa Mahkemesine UYAP sistemi üzerinden sistem içinde bulunması kaydıyla yüksek mahkemeler ve ilk derece mahkemelerinin dosyalarına erişim imkânı sağlanmıştır. Başvuru ile bağlantılı olan diğer mahkemelere ait dava dosyaları sistem üzerinden ilişkilendirilmek suretiyle zaman kaybedilmeden ilgili dava dosyası yanı sıra bu dosya ile bağlantılı hazırlık ve infaz evrakındaki bilgilere de ulaşabilmektedir. Ayrıca bu yolla özellikle başvuru formunda ya da ekleri arasında yer verilen belge ve bilgilerin doğruluğu kontrol edilebilmektedir. 

91. Anayasa Mahkemesi tanık dinleyebilir mi, bilirkişi atayabilir mi, keşif ya da duruşma yapabilir mi? 

Bilindiği üzere Komisyonlar başvuruların kabul edilebilirliği konusundaki kararlarını dosya üzerinden vermek zorundadırlar. 
Bölümler de kural olarak başvuruları dosya üzerinden incelemekle beraber, resen ya da başvurucu veya Adalet Bakanlığının talebi üzerine gerekli görülmesi 
hâlinde duruşma da yapabilirler. Duruşma yapılmasına karar verilmesi hâlinde, duruşmanın yeri, günü ve saati ilgililere bildirilir. Duruşma esnasında duruşma 
tutanağı düzenlenir. Tutanak örnekleri, talepleri hâlinde başvurucu ve Adalet Bakanlığı ile varsa diğer ilgililere verilir. 
Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruların incelenmesi esnasında istisnai de olsa tanık dinleyebilir, bilirkişi atayabilir veya keşif yapılmasına karar verebilir. 

92. Bireysel başvurunun incelenmesinde Anayasa Mahkemesine ulaşan bilgi ve belgeler başvurucu ile paylaşılacak mıdır? 

Anayasa Mahkemesi önünde incelenmekte olan başvuruyla ilgili olarak resen temin edilen ya da ilgililerce dosyaya sunulan bilgi ve belge, adil yargılamanın 
gerektirdiği hallerde 15 (onbeş) günlük süre içinde görüşlerini sunabilmeleri için başvurucuya tebliğ edilir. 
Ayrıca kabul edilebilirliğine karar verilen başvurunun bir örneğinin bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmesinin ardından, eğer Adalet Bakanlığı yazılı görüşünü bildirirse, bu görüş de varsa kendi değerlendirmelerini 15 (on beş) gün içinde sunması için başvurucuya tebliğ edilir. Ancak Adalet Bakanlığının bir görüş bildirmediği hâllerde dosyaya giren yeni bir bilgi olmadığından başvurucuya bu anlamda bir tebligat yapılması söz konusu olmayacaktır. 
Başvurucunun kendisine yapılan tebligatlar üzerine verdiği cevabında daha önceki şikayetlerinden farklı ihlal iddiaları ileri sürmesi halinde bunlar kabul 
edilebilirlik kriterleri bağlamında ayrıca değerlendirilip bir karara bağlanacaktır. 

93. Bireysel başvuru yapılması, başvuruya konu kamu işleminin infazını ya da icrasını durdurur mu? 

Bireysel başvuru yapılmasının kesinleşen kamu işlemine yönelik doğrudan bir etkisinin bulunmaması nedeniyle,bu işlemin infaz ya da icrasının durdurulması söz konusu olmamaktadır. İlke olarak Anayasa Mahkemesinin nihai kararına kadar başvuru konusu işlem geçerliliğini sürdürür vedolayısıyla da etkili olmaya devam eder. Bunun tek istisnasıaşağıdaki soruda açıklanan tedbir kararının alınmasıdır. 

94. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda tedbir kararı verebilmesinin şartları nelerdir? 

Anayasa Mahkemesi, tedbir kararı almayı çok istisnai durumlarda kabul etmektedir. Başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine, Bölümlerce esas inceleme aşamasında gerekli tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verilebilir. 

Bu gibi istisnai durumlara özgü olarak başvurunun esas incelemesine geçilmesini de hızlandıran mekanizmalar kabul edilmiştir: Tedbir kararına başvurulmaması 
hâlinde başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine, Komisyonlarca başvurunun 
kabul edilebilirlik incelemesi derhâl yapılarak, tedbir hususunu karara bağlamak üzere başvuru ilgili Bölüme gönderilir. 

Anayasa Mahkemesi tedbir talepli başvurularla ilgili uygulamasında başvuruların tedbire ilişkin kısmı ile kabul edilebilirlik ve esasa dair incelemesini birbirinden 
ayırmakta, tedbir talebini işin aciliyetine binaen ayrı ve öncelikli olarak ele almakta ve sonuçlandırmaktadır. Mahkeme, başvurucunun sınır dışı edilme işlemine karşı doğrudan tedbir talepli olarak Anayasa Mahkemesine başvurduğu 2013/6782 bireysel başvuru numaralı dosyada, tedbir talebine ilişkin incelemeyi kabul edilebilirlikten metin olarak da tamamen ayırmış ve bu konuda münhasıran bir karar vermiştir. Başka bir anlatımla Mahkeme tedbir konusunda kararını verip bunu başvurucuya bildirirken kabul edilebilirlik hususunu daha sonraya bırakmıştır. Başvuru, ivedilikle ve öncelikli olarak ele alınmış ve sınır dışı edilmesi durumunda başvurucunun yaşamına ya da maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir riskin var olup olmadığı dosya içeriğinde sunulan bilgi ve belgeler ile yetkili birimlerinden derhal getirtilen belgeler ışığında değerlendirilmiş ve başvurucunun sınır dışı edilmesi halinde yaşamına ya da maddi ve manevi varlığına yönelik ciddi bir risk ile karşılaşacağı konusunda esaslı bir neden gösterilmediği belirtilerek tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. 
Mahkeme 2013/1243 bireysel başvuru numaralı kararında ise idari bir işlem olan sınır dışı edilme işlemine karşı hukukumuzda idari yargı yollarına başvurulması 
ve yürütmeyi durdurma talebinde bulunulmasının mümkün olduğunu, ancak idari yargı yoluna başvurunun sınır dışı edilme kararını otomatik olarak askıya alma etkisi olmadığını tespit ederek ilgilinin bireysel başvuruda tedbir talebinde bulunabilmek için idari yargı mercileri önündeki davasının sonuçlanmasını beklemek zorunda bırakılamayacağını ifade etmiştir 

Nitekim Mahkemenin bir kararında, başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik bir tehlike olduğu iddiasının ciddi bulunması 
nedeniyle “tedbir talebinin kabulüne”, Mahkemece yeniden bir karar verilinceye kadar başvurucunun Cezayir’e sınır dışı edilmesine ilişkin idari işlemin 
uygulanmamasına ve ara kararının gereğinin ivedi olarak ifası için İçişleri Bakanlığına bildirilmesine karar vermiştir (B. No: 2013/9673, 30/12/2013). 

Bölüm tedbire karar vermesi hâlinde gereğinin ifası için bunu ilgili kişi ve kurumlara bildirir.

Öte yandan tedbir kararı verilen başvurunun esası hakkındaki kararın en geç altı ay içinde alınması gerekir. Tedbirin devamı konusunda yeni bir karar 
alınmadığında, başvurucunun hakkının ihlal edilmediğine ya da başvurunun düşmesine karar verildiği durumlarda tedbir kararı kendiliğinden kalkar. 

Neticede Anayasa Mahkemesi mevzuatı ve içtihadıçerçevesinde, sınır dışı etme kararına karşı ilgililer, diğerbaşvuru yollarını tüketme zorunda olmaksızın 
doğrudantedbir talebi ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilmekte, tedbir talepli başvurular durumun gerektirdiğişekilde çok kısa sürede karara 
bağlanmakta ve başvurunun niteliğine göre derhal tedbir kararı verilebilmektedir. 

95. Anayasa Mahkemesi, AİHM önündeki başvurularda olduğu gibi dostane çözüm yolunu kullanabilecek midir? 

Anayasa Mahkemesi önünde başvuruların dostane çözüm usulüyle sonuca bağlanması düzenlenmemiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi, kendisi dışında başka bir usulle de olsa ihlalin ve sonuçlarının giderildiğini yani mağdur sıfatının ortadan kaldırıldığını tespit etmesi hâlinde başvuru hakkında düşme kararı verebilecektir. 
Bilindiği üzere, 6384 sayılı Kanun ile 23/9/2012 tarihinden önce AİHM’e yapılmış makul sürede yargılanma hakkı şikâyeti içeren başvuruları inceleyip, ihlal tespit 
ettiğinde tazminat ödemek suretiyle ihtilafı çözüme kavuşturmak üzere Bakanlık nezdinde bir Komisyon oluşturulmuştur. Hatta bu Komisyonun yetki alanının 
Bakanlar Kurulu kararı ile AİHM önündeki diğer temel hak ihlallerine yönelik şikâyetleri içeren başvuruları da kapsayacak şekilde genişletilmesi imkânı vardır. 
Anayasa Mahkemesine yapılan belli nitelikteki başvurular açısından da benzer bir yolun ihdasının hem bu tür uyuşmazlıkların kısa sürede sonuçlanması 
hem de Anayasa Mahkemesinin önündeki yoğun iş yükünün azaltılması açısından yararlı olacağı değerlendirilmektedir. 

96. Bireysel başvurudan vazgeçmek mümkün müdür? 

Sonuçları nelerdir? 
Bireysel başvurudan feragat mümkündür. Başvurucunun davasından feragati hâlinde düşme kararı verilir. 

Ancak feragat edilen bir başvuru hakkında, Anayasa’ nın uygulanması veya yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kılması hallerin de düşme kararı verilmeyerek Anayasa Mahkemesi tarafından incelemeye devam edilmesi kararı alınabilir ve bu başvuru esastan sonuçlandırılabilir. 
Anayasa Mahkemesi başvurucunun daha sonra gönderdiği bir dilekçeyle, talep sonucundan vazgeçtiğini bildirmesini 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (5) 
numaralı fıkrası ve İçtüzük’ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında bir feragat olarak değerlendirmiş ve başvurunun İçtüzük’ün 
80. Maddesinin (2) numaralı fıkrasına uyarınca incelenmesine devam edecek bir durum da tespit etmediğinden başvuru hakkında düşme karar vermiştir 
(B. No: 2012/69, 12/2/2013).

Öte yandan, başvurudan feragat halinde başvuru harcının iade edilip edilmeyeceği sorusu gündeme gelmektedir. Başvurunun düşme kararıyla sonuçlanması durumunda bireysel başvuru harcının iade edilip edilmeyeceği konusu, 6216 sayılı Kanun ve İç tüzük’te özel olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle sorunun çözümü için “bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İç tüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır.” hükmünü içeren 6216 sayılı Kanun’un 49. maddesi gereğince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 312. maddesine dayanılmıştır. Bu maddedeki “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyet, ona göre belirlenir” ifadesi feragat beyanında bulunan tarafın yargılama giderlerinden sorumlu olacağını düzenlemektedir. 

Düşme kararına rağmen başvuru harcının iade edilmemesi, başvuru harcının ne amaçla tahsil edildiğiyle de doğrudanilişkilidir. Bilindiği üzere bireysel başvuru 
harcı, başvuru sürecinin başlatılması için alınmaktadır. Anılan sürecin, esas hakkında inceleme ile sonuçlanması zorunlu olmayıp, ön inceleme veya kabul edilebilirlik incelemesi neticesinde de sonaermesi mümkündür. Bu yüzden, Mahkeme, fazla veya yersizolarak tahsilat yapılması hâlleri hariç, başvurudan 
feragat durumunda bireysel başvuru harcının iadesinin mümkün olmadığına karar vermiştir (B.No: 2012/69, 12/2/2013). 

14 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder