18 Ekim 2020 Pazar

ANKARA'DAKİ MUHALEFET: TEK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞ. BÖLÜM 2

 ANKARA'DAKİ MUHALEFET: TEK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞ. BÖLÜM 2 



CUMHURİYETİN  KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI.
Halide Edip Adıvar,Tekpartili Sisteme Geçiş, Terakkiperver Cumhuriyet fırkası,Hıyanet-i Vataniye Kanunu,Takrir-i Sükun,Muhalefet Partisi,

İlk Muhalefet Partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın (TCF) Kuruluşu" 
İkinci BMM'deki farklılıklar, genel olarak mecliste ele alınan kanunların ruhundan ya da içeriğinden ziyade, onları geçirmekte kullanılan yöntemlerden kaynaklanır. Birinci ve ikinci meclisteki muhale[ et arasındaki temel fark budur. TCF'yi meydana· getiren gruptaki üyelerin tamamı değilse de çoğu, devletin modernizasyonu konusunda Mustafa Kemal'le benzer bir siyasi vizyonu paylaşıyorlardı. Gerçi halkın taleplerine karşı daha duyarlı idiler, dolayısıyla evrimci olarak tanımlanmaları mümkündü. Öte yandan, genellikle devrimci diye kabul edilen diğer grup, yeni inkılaplar yapmak ve yapılanları ilerletmekte boşa geçirilecek bir dakika bile olmadığına inanıyordu. Halka yol göstermek ve ülkenin 
iyiliği için, mümkünse inkılapların yukarıdan aşağıya dayatılması gerekiyordu. 
Bu düşünce çizgisi, Jön Türkler dönemindeki meclis içi ve dışı muhalefeti ve onun yola çıktığı "halk için, halk tarafından" sloganını hatırlatır, şu farkla ki söz konusu slogan "halk için, halka rağmen" olarak değişmişti."12 

Meclisteki fikir ayrılığının en gözle görülür örneği, kuşkusuz cumhuriyetin ilanı konusunda yaşandı. Bilindiği gibi cumhuriyet, 29 Ekim 1923'te, mecliste doğru dürüst tartışılmadan ilan edildi. Yeni rejimin adının konulması gibi böylesine önemli bir kararın, Mustafa Kemal ve onun yakın çevresindeki grubunun talimahyla alınması, birçok muhalefet mensubunda hayal kırıklığı ve kızgınlık yarattı. Kazım Karabekir Paşa, Rauf Bey ve Ali Fuat Paşa gibi muhalefet liderleri oturumda hazır bulunamamış, hatta meclisin kararından haberdar dahi edilmemişlerdi. Eski başbakan ve Mustafa Kemal'in siyasi rakibi Rauf Bey,1J cumhuriyetin ilanını istanbul'da, basından öğrendi. Kendisine haber verilmediği için üzgün ve kızgın vaziyette, iki İstanbul gazetesine, Vatan ve Tevhid-i Efkara bu konuda demeç verdi ve hükümeti, doğru dürüst tartışma ve danışmada bulunma dan, yangından mal kaçırır gibi davranmakla eleştirdi.14 CHF, buna cevaben, üyelerini Rauf Bey'in sözlerinin tarhşılacağı bir toplantıya çağırdı ve ondan da pozisyonunu açıklaması istendi. Rauf Bey, cumhuriyet karşıtlığı ve saltanat taraftarlığı gibi genel bir suçlamayla karşılaştı ve bu, onun yeni rejime bağlılığına leke süren başlıca slogan olmaya devam etti.15 Cumhuriyet konusundaki tutumunu kayda geçirmesi istendiğinde, Rauf Bey şöyle dedi:

 "Ben, halkın kayıtsız şartsız kendi kaderini belirlemesinden yanayım.

 [Eğer] bunun adı cumhuriyetçilikse, ben Cumhuriyetçiyim."16 Burada Rauf Bey'in, cumhuriyetçiliğin halkın iradesine dayanma vasfını belirtmesi, onun, Mustafa Kemal ve radikal unsurların cumhuriyetçilik ve demokrasiyi sadece lafta kalan bir bağlılıkla hatırlamalarından korkarak duyduğu hoşnutsuzluğu açığa vurur. Rauf Bey, çok geçmeden, Mustafa Kemal'in otoriter eğilimlerinden 
tamamen emin olacaktır. 

Londra' da yayınlanan The Times gazetesinde çıkan bir yazısında, Mustafa Kemal'i tanımlarken "diktatör" kelimesini kullanmaktan kaçınmayan Rauf Bey, 
onun kendisine ve TCF'dekmarkadaşlarına yönelttiği vatan hainliği ithamlarına cevaben şöyle yazdı: 

The Times Gazetesi Editörüne, 

Beyefendi, İstanbul' daki muhabirinizin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Reisicumhur ve aynı zamanda Halk Fırkası'nın da genel başkanı olan Mustafa Kemal Paşa'nın konuşmasıyla ilgili olarak geçtiği bilumum haberleri okudum. Gazi, bunların hepsinde, Kazım Karabekir Paşa, Refet Paşa, Ali Fuad Paşa ve şahsımdan, istiklal mücadelesinde hizmet etmemiş şahıslar olarak bahsetmekle kalmayıp, bizi aynı 
zamanda saltanah diriltmek ve müşkülat yaratmak, dolayısıyla da memleketi anarşiye sürüklemeye çalışmakla itham etmektedir. Ve bununla da yetinmeyip, ciddi bir demokrasi kurma ve her zaman her yerde milli bir felaketle sonuçlanmış olan şahıs diktatörlüğünün [vurgu bana ait] önüne geçme açık arzusuyla kurmuş olduğumuz Terakkiperver Parti'yi mürtecilik ve Kürt İsyanı'na sebebiyet vermekle 
itham etmektedir. 

Milli istiklal mücadelemizde Türk Ordusu'nu zafere götüren Mustafa Kemal Paşa, adının taşıdığı itibar, şan ve şerefi, bir diktatörlük [vurgu bana ait] kurmak için kullanmaktadır ve üzüntüyle görüyorum ki, son birkaç yıldır yapılan yolsuzlukları ve işlenen mezalimi gerekli ve mazur göstermek için, önemli tarihi olayları da çarpıtmaktadır. Ben, bu olayların hakikatte nasıl cereyan ettiğine ışık tutacak 
belgeleri er ya da geç yayınlamak niyetindeyim. Bugün, Türkiye'de konuşma hürriyeti veya vicdan hürriyeti yoktur; ama eğer Diktatör, benim bu belgeleri yayınlamama müsaade eder ve onlarda sözü geçen şahısların dava edilmeyeceği ne veya öldürülmeyeceğine alenen söz verirse, bunu Türk basınında yapmaktan memnun olurum.'7 

Bu beyanat, Mustafa Kemal'in bütün otoriteyi toplayarak tek adamlığını çoktan ilan etmiş olduğu 1927'de verildi. Raufun, Mustafa Kemal'in "Diktatörlüğünden" ne zaman emin olduğunu tam olarak bilmiyoruz. 

Her ne ise, 17 Kasım 1924'te kurulan TCF'nin kurucuları arasında Ali Fuad Paşa (Cebesoy), Refet Paşa (Bele), Rauf Bey (Orbay) ve Dr. Adnan Bey (Adıvar) gibi, Mustafa Kemal'in eski ve önde gelen yol arkadaşları bulunuyordu. Partinin başına Rauf Bey değil Kazım Karabekir geçti. Şunu da belirtmek gerekir ki Rauf Bey, yukarıda bahsedilen, kendisinin cumhuriyete bağlılığının sorgulandığı, 22 Kasım 1923 tarihli toplantıda, bir muhalefet partisi kurmayı yeni devletin çıkarlarına aykırı bulduğunu ve bu tür herhangi bir parti kurmayacağını üzerine basa basa söyleyeli, daha ancak bir yıl kadar oluyordu. 

Anlamıyorum, [muarızlarım] benim bir muhalefet fırkası mı kurmamı mı istiyorlar? Muhalefet fırkası kurmayacağım, çünkü böyle bir fırka kurmak devletin ali menfaatlerine aykırıdır. .. Arkadaşlar, fırka kurmayacağım. Eğer beni fırkadan [CHF] atıyorsanız, giderim ... ama ayrı bir fırka kurmayacağım.18 

     Yine, Rauf Bey'in, kendini bir muhalefet partisi kurmaya her şeyiyle hasretmeden önce, fikrini tam olarak ne zaman değiştirdiğini bilmiyoruz. 
Mustafa Kemal'e yönelik, meşum 1926 İzmir suikastı girişimiyle ilgili olarak, Ankara'da eski İTC mensuplarını yargılayan Ankara İstiklal Mahkemesi tutanakları arasında Vatan gazetesi başyazarı Ahmet Emin Bey'in (Yalman) ifadesi de vardır. Ahmet Emin Bey, bir soruya cevaben, Rauf Bey'in kendisini 15 Kasım 1924'te ziyaret ettiğinden ve bir muhalefet partisi kurmakla ilgilendiğini söylediğinden bahsetmiştir.19 
Şu var ki, fikir CHP kurucuları arasında daha önce de tartışılmış olsa gerek.20 
Rauf Bey'in 1923'ten önce bir parti kurma fikrini kafasında evirip çevirdiğine inanmak için hiçbir neden yok. Burada kayda değer olan, onun düşüncesinin ve kararının bir yıl içinde tamamen ters yüz olmasıdır. Bu onun, CHF'li efrattan dolayı uğradığı hüsrana delalet eder. 

   DİPNOTLAR;

1 Halide Edib Adıvar, The Turkish Ordeal (New York: The Century Co., 1928), 355. 
2 Bazı modern araştırmacılar, erken Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tabiatını faşizmle kıyaslarlar.
Örneğin, Fikret Adanır makalesinde faşizm ve Kemalizm arasındaki benzerlikler konusunu ele alır ve rejimde faşist unsurların kesinlikle bulunduğu, ama Türkiye'deki tek partili rejimin lıalya'daki faşizmle aynı şey olduğunun inandırıcı bir şekilde savunulmayacağı sonucuna vanr; ancak her ikisinin  de benzer gelişmeler olduğunu söylemek doğru olacaktır; "Kemalist Authoritaıianism and Fascist Trends in Turkey Duıing the Inter-War Period,"  Fascism Outside Europe: The European Impulse against Domestic Conditions in the Dijjiısion of Global Fascism, yay. haz. Stein Ugelvik Larsen (New York: Columbia Univ. Press, 2001), 313-61. 
3 Daha sonra Şark İstiklal Mahkemesinde, günlük Sebilürreşat gazetesinin editöıü, İslamcı Eşref Edip'e hilafetin lağvı hakkında ne düşündüğü  sorulduğunda, "BMM'nin aldığı kararlar üzerine yorum yapmak [kanunla] yasaklanmıştır. 
Bu yüzden, bana bu suali sormamanızı tercih ederim, efendim,"diye cevaplamıştı; Eşref Edip Fergan, İstiklal Mahkemelerinde Sebilürreşad'ırı Romanı, yay. haz. Fahrettin Gün (İstanbul: Beyan, 2002),  53. Bu özel olay ı925'te geçmekle birlikte, vatana hıyanet kanununun yarattığı korkuya iyi bir örnektir. 
4 Kapsamlı bir çalışma için, bkz. Ahmet Demirel. Birinci Mecliste Muhalefet: ikinci Grup (İstanbul: iletişim, 1994). 
5 Dokuz Umde Beyannamesi, Tarık Zafer Tunaya'da yayınlandı, Türkiye'de Siyasi Partiler (lstanbul: Doğan Kardeş, 1952), 580-82; Ayrıca Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek-Parti Yonetiminin Kurulması 1923-1931 (lstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999), 366-68; bkz. özellikle ikinci makale. 
6 Michael M. Finefrock, "From Sultanate to Republic: Mustafa Kemal Atatürk and the Structure  of Turkish Politics 1922-1924." (Doktora tezi: Princeton University, 1976), 195-97; Ayrıca Ali Fuat Cebesoy, Siyasi Hatıralar, cilt l (İstanbul: Doğan Kardeş, 1960), 316. 
7 Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde ... , 46. Bkz. örneğin, Alevi lideri Veliyeddin Çelebi'nin, taraftarlarından Mustafa Kemal'in desteklediği adaylara oy vermelerini isteyen mektubu; age, 47-48. 
8 Age., 49. 
9 Bu duruma iyi bir örnek, Mustafa Kemal'in muhalefetine rağmen, Nurettin Paşa'nın seçilmesidir. Bkz. Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde, 124-27. 
10  867.00/1737. Maynard B. Barnes tarafından yazılmış. 15 Ekim 1923 tarihli, "Political Situation in Turkey" başlıklı rapor. Bu raporda da, yazarının, 1923'te Türkiye'deki siyasi muhalefete ilişkin gayet  faydalı gözlemleri vardır. 
11 Bu partiye ilişkin hakkaniyetli bir toparlama için, bkz. Erik Jan Zürcher, Political Opposition in the  Early Turkish Republic: The Progressive Republican Party 1925-1925 (Leiden: E.J.Brill, 1991) ve Ahmet Yeşil, Türkiye Cumhuriyeti'nde İlk Teşkilatlı Muhalefet Hareketi: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Ankara:  Cedid, 2002). 
12 Mete Tunçay yerinde bir gözlemle kitleleri takip etmek veya onların önüne geçmek bakımından  Mustafa Kemal'in 1923'ten önceki ve sonraki pozisyonları arasında büyük bir fark olduğunu belirtir, bkz. Türkiye Cumhuriyetinde ... , 219. Mustafa Kemal'in, Konya Türk Ocağı'nda verdiği, ilk olarak 26 Mart, 1923'te, Hakimiyet-i Millliye'de yayınlanan ilgili söylevi için, bkz. Atatürk'ün Söylev ve Demeçler, cilt 2,  (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1959), 140-41. 
13 Rauf Bey Mustafa Kemal'in rakibi olduğunu asla kabul etmedi, ancak Mustafa Kemal'in liderliğine değil kullandığı yöntemlere muhalefet ettiğini savundu. Fakat Mustafa Kemal ve özellikle onun asabi mizaçlı yakın çevresi onu daima, sert bir siyasi muhalefet yapmaya muktedir bir rakip olarak gördüler. 
Türkiye'deki ABD Yüksek Komiserliği Delegesi Maynard B. Barnes, "Ben de, Rauf Bey'in hiçbir zaman Mustafa Kemal Paşa'nın tam bir destekçisi olmadığını ve Kemal'in de ondan daima şüphe ettiğini düşünmeye eğilimliyim," gözleminde bulunur. Bkz. 867.00/1740, 4 Ekim 1923 tarihli Maynard B.  Barnes raporu. 
14 Bkz. "Sabık-ı Heyet-i Vekile Reisi Rauf Bey ile Mühim Bir Mülakat" Vatan ı Kasım 1923. Tam metin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 22 Ekim 1923'teki grup toplantısı nıtanaklarında da yayınlanmıştır; CHP Grup Toplantısı Tutanakları 1923-1924, yay. haz. Yücel Demirel, Osman Zeki Okur, (İstanbul:  Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2002), 23-30. 
15 CHP Grup Toplantısı ... , 15-111. 
16 Age., 78. 
17 "The Ghazi's Speech." The Times, 2 Kasım 1927, s. 8, sayı 44728; sütun C. 
18 CHP Grup Toplantısı ... , 102. 
19 Ankara İstiklal Mahkemesi, Ankara İstiklal Mahkemesi'nde Cereyan Eden Su-i kasd ve Taklib-i Hükumet Davası'na Ait Resmi Zabıtlar, yay. haz. Selma Ilıkan, Faruk Ilıkan. (İstanbul: Simurg, 2005), 699. 
20  9 Eylül ve 24 Eylül 1924'te, sırasıyla İzmir ve İstanbul'da Rauf, Kazım ve Ali Fuat arasında iki toplantı yapıldı. Bu toplantılarda bir muhalefet partisinin teşkili konusu tartışıldı, bkz. Zürcher, s. 165.  Ahmet Emin Yalman, muhtemel bir yeni parti haberlerinin ilk 6 Kasım 1924'te Son Telgrafta yayınlandığını öne sürer. 
Bkz. Yakın Tarihimizde, 135. 
***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder