18 Ekim 2020 Pazar

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 12

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 12


Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,


(62) Sabık Akhisar Kaymakamı Yüzbaşı Küçük Ethem.,
 
    Kuvayı Seyyarede, Ethem'in emrinde çalışıyordu. Onunla birlikte Yunanistan'a gitti. Eylül 1934'te Yunan vatandaşlığına geçtiyse de, aftan sonra memlekete döndü. 

(63) Düzceli Sami "Aço Fumpat" .,

   Çerkes kökenli ve harbiye mezunuydu. Ethem'in ağabeyi Tevfık'in yaveriydi. Aftan sonra Türkiye'ye döndü ve 17 Nisan 1946'da öldü. 

(64) Burhaniyeli Halil İbrahim., 

(65) Susurluk'tan Demirköprülü Hacı Ahmet., 
  
   Halil İbrahim de, Hacı Ahmet de, memleketi terk edip Yunanistan'a gittiler ve aftan önce Suriye'de öldüler. Çerkes Kongresi Delegeleri., 
Bu Gruptakiler, 24 Ekim 192ı'de İzmir'de toplanan Çerkes Kongresine katıldıkları için 150'likler listesine alınmıştır. 

Bu kongre, çok sayıda Çerkes ileri geleninin bir araya toplanarak yayınladıkları Şarki Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti Bildirisiyle, büyük devletlere ve dünyaya ayrılıkçı niyetlerini bildirdikleri kongreydi. 225 

Söz konusu bildiride, Ankara aleyhtarı duygular açıkça gözlenebilir.226 

    Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Çerkes nüfusun değişmezliğinden, Türklerin kötü yönetiminin sorumlu olduğu ileri sürülmektedir. 

Söz konusu belgeye göre iki milyonluk Çerkes nüfusu, aslında altı milyon olmalıydı. İTC'nin zorbaca Türkleştirme politikaları yüzünden, 
Çerkes nüfus potansiyeline ulaşamamıştı. Ankara'daki milliyetçiler, ayrıca Çerkesleri kendilerine katılmaya zorlamış ve ustaca yönlendirmişlerdi. 
 
   Ne var ki Çerkesler Kemalistlerin "gayri insani harekat ve sakim [yanlış] siyaset"ini fark ettikleri anda, hemen onların aleyhine dönmüş ve 
"medeni Yunan yönetimi" altında barış içinde yaşama arzusu ile Yunan hükümetinin himayesinde birleşmişlerdi.227 Cemiyet, Ankara'ya 
hizmet edenler kadar (Rauf Orbay gibi), İstanbul hükümetinin emrindeki Çerkesleri de eleştiriyordu. Bu yüzden, cemiyet mensupları İstanbul hükümetine 
hizmet ettikleri için değil, Yunanlılarla birlik oldukları ve Ankara'ya isyan etme potansiyeli taşıdıkları için 150 'likler listesine alındılar.228 
150'likler listesinin bu kısmında, Şarki Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyetinin 17 kurucu ve idarecisinden 15'inin adı bulunmaktadır. 

   Sadece, Miralay Ahmet ve Sefer Hoca da 150'1ikler arasında idiler, ancak adları cemiyetin kurucu ve idarecisi olarak geçmiyordu. Öte yandan, Cemiyetin 
kurucularından onu listeye alınmamıştı. cemiyetin tüm kurucularının adlarının neden listede yer almadığını ve diğer iki ismin nereden geldiğini bilmiyoruz. Ancak Cemiyet başkanı Talustan Bey'in listeye alınmadığını biliyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivi'nde, bu grup mensuplarının alelade gündelik faaliyetleri dışında pek fazla işe yarar bilgi bulunmamaktadır.229 

(66) Bağ Osman., 
(67) Sabık İzmit Kaymakamı İbrahim Hakkı 
(68) Brau Sait 
(69) Berzek Tahir 
(70) Maan Şirin 
(71) Koca Ömer oğlu Hüseyin 
(72) Bağ Kamil 
(73) Hamete Ahmet 
(74) Maan Ali 
(75) Harun-iir-Reşit 
(76) Eskişehirli Sefer Hoca 
(77) Nuri Bey oğlu Bigalı İsa 
(78) Kazım 
(79) Lampaz Yakup 
(80) Kumpat Hafiz Sait 
(81) Emekli Yarbay Ahmet 
(82) Dava vekili Bazadurug Sait 
(83) Şamlı Ahmet Nuri, 

POLİSLER...

Bu gruptakiler, esasen polis olarak işgal kuvvetleriyle yaptıkları işbirliğinden dolayı seçilmişlerdir. Bunlar, bölgelerindeki Kuvayı Milliye mensuplarını tevkif edip mahkeme önüne çıkarmakta vasıta olmuşlardı. 

(84) Sabık İstanbul Polis Müdürü Tahsin.,
 
Kalkandelen doğumluydu; Hürriyet ve İtilafa mensuptu. Damat Ferit tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğüne atandı. Bu görevde iken, İngiliz yetkililerle sıkı bir işbirliği içinde milliyetçilere karşı çalıştı; bu yüzden Gavur Tahsin diye bilinir. Türk istihbarat raporları, onun 1933'te Felemenk asıllı bir kadınla evli olduğunu ve Paris'te mukim bulunduğunu tespit eder. 1937'de Hollanda'da idi. Aftan sonra, 30 Temmuz 1938'de Türkiye'ye gelmiş, 
fakat 13 Ağustos 1938'de geri dönmüştür. 1939'da vatandaşlıktan çıkarıldığını ve 1965'te Hollanda vatandaşlığına geçtiğini biliyoruz.230 

(85) Sabık İstanbul Polis Müdür Muavini Kemal 
(86) Emniyet-i Umumiye Müdür Muavini Ispartalı Kemal 
(87) Sabık İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Şube (Siyasi Suçlar) Müdürü Şeref 
(88) Sabık İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Şube (Siyasi Suçlar) Başmemuru Hafiz Sait 
(89) Sabık Arnavutköy Merkez Memuru Hacı Kemal 
(90) Polis Müfettişi Namık 
(91) Şişli Komiseri Nedim 
(92) Sabık İzmit Merkez Memuru, Edirne Polis Müdürü ve Yalova Kaymakamı Fuat 

  1921'de Türkiye'yi terk ederek Mısır'a hareket etti. 1922'de Suriye'de Fransız otoriteleri için çalışmaya başladı. 12 Kasım 1936 tarihli bir polis raporuna göre, Halep'teki Türk konsolosluğuna yanaşıp Türk istihbaratından iş istemiş ve sürgündeki 150'likler hakkında bilgi toplamak üzere kiralanmıştır.231 

(93) Adana Polis Müdürü Yolgeçenli Yusuf 
(94) Sabık Unkapanı Merkez Memuru Sakallı Cemil 
(95) Sabık Büyükdere Merkez Memuru Mazlum 


   Ankara'nın zaferi üzerine İngilizlere sığınarak Yunanistan'da yaşamaya başladı. 
Bir süre İngiliz istihbaratı için çalıştıktan sonra, Hollanda mandasındaki Cava'ya giden Mazlum, aftan sonra geri dönmedi. Şaduman Halıcı'nın mastır tezinde, bu eski polis memurları hakkında önemsiz bazı bilgiler bulunmaktadır. 232 

(96) Sabık Beyoğlu Komiser Vekili Fuat., 

GAZETECİLER..

Bu gruptaki, gazeteciler Ankara çevresine karşı besledikleri şüpheyi ve buna bağlı muhalefeti yüksek sesle telaffuz etmekteydiler. 
Onların İstanbul rejimine olan sadakatleri, Ankara tarafından bir tehdit olarak değerlendirildi ve bu gazeteciler listeye dahil edildi. 
Bu grup, seçme sürecinin keyfiliğini açıkça ortaya koyar, çünkü başka birçok muhalif gazeteci listeye alınmamıştır. 

(97) Serbesti Gazetesi sahibi, Hürriyet ve İtilaf mensubu Mevlanzade Rıfat.,
 
    Günümüzdeki Irak topraklarında doğmuş Kürt kökenli bir Osmanlı idi, ancak yaşamının çoğu sürgünlerde geçti. ilk olarak, sabık Sultan Mehmed Reşat'ın adamı olduğu şüphesiyle  II. Abdülhamid tarafından sürgün edildi; İTC'nin 1908'de meşrutiyeti yeniden ilan etmesiyle Yemen sürgününden dönerek, İstanbul'da, İTC'yi eleştiren makaleler yayınlayan Serbesti gazetesini çıkarmaya başladı. İmparatorluktan ikinci kaçışı, vuku bulan 31 Mart Vakasının ardından, 22 Nisan 1909'da oldu.233 

   Bu kez Paris'e sürgüne gitmişti; orada İTC aleyhtarı Islahat-ı Esasiye-yi Osmaniye Cemiyetine katıldı. 234 Onun, bir süreliğine Mısır ve Yunanistan'da vakit geçirdiğini de biliyoruz. Sürgünden ikinci dönüşü ı-lürriyet ve İtilafın kuruluşuyla da çakıştı ve hemen gidip oraya üye oldu. Halil Menteşe hatıratında, 
Rıfat'ın, Mustafa Kemal tarafından, kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle mahkemeye verildiğini belirtir. 235 

Mevlanzade Rıfat, ı. Dünya Savaşından sonra Kürt milliyetçisi faaliyetlere girişti; ancak listeye konuluşu, Kürt milliyetçiliğiyle ilgili faaliyetler yüzünden değil, Ankara hareketine karşı olan duruşundan dır. Yazdığı, İttihat Terakki İktidarı ve Türkiye İnkılabının İç yüzü 236 adlı kitapta İTC'yi ve Kemalistleri eleştiriyordu. 

Bu muhalefeti, kendisine 150'likler arasındaki yerini hazırladı ve Türkiye'yi üçüncü kez terk edip Suriye'nin Halep şehrine gitti. 

Osmanlı ve İngiliz kaynaklarından, onun, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında, Kürt milliyetçiliğiyle ilgili faaliyetlere girdiğini öğreniyoruz.237 

  Bazı kaynaklar, Mevlanzade Rıfat'ın Kürt devrimcisi sıfatıyla San Remo'daki Sultan Vahdeddin'i ziyaret ettiğini de kaydederler.238 

Oysa Türk istihbarat raporları, şaşırhcı bir biçimde onun Türk istihbarah tarafından görevlendirildiğini ortaya koyar. Sedat Bingöl, 150'1iklerle ilgili çalışmasında, onun Türkiye hesabına çalışan bir casus olarak yaphğı faaliyetleri açıkça gösteren bir belgeye işaret eder. Mevlana zade, 1930'da Türk yetkililerine (herhalde Atina'daki Türkiye Konsolosluğuna), sürgündeki 150'liklerin, Kürt milliyetçisi Hoybun örgütünün ve Ermenilerin faaliyetleriyle ilgili olarak Ankara'ya bilgi vermeyi ve sürgünde Türkiye lehine yazılar yazmayı planladığını bildirdi. Ne var ki Türk yetkilileri, bunun onun Türk ajanı kimliğini ifşa edeceğinden hareketle böyle yazılar yazmamasını istediler.239 

Ancak Mevlanzade Rıfat bu bilgi kendisine ulaşmadan, 12 Eylül 1930'da öldü. 

(98) Türkçe İstanbul Gazetesi Sahibi Sait Molla.,

  1882 doğumlu Sait Molla, medrese kökenli olup ulemaya mensuptu. Şura-yı Devlet azası ve Hürriyet ve İtilafın aktif bir üyesi olan Sait Molla, Mayıs 19ı9'da İngiliz Muhipleri Cemiyeti başkanı oldu ve sahibi olduğu İstanbul gazetesinde İngiltere taraftarı pek çok yazı yayınladı. Bir İngiliz ajanı olan Rahip Frew'a yazdığı mektuplara Kemalistlerce el konunca, İngiliz ajanı olmakla suçlandı. 240 
Bu kendisinin reddettiği bir iddia oldu. 

İstiklal Savaşının 1922'de son bulmasının ardından İngiliz pasaportuyla ülkeyi terk ederek önce Romanya'ya, oradan da Mısır'a kaçtı. Türk yetkililerini, mektuplar göndererek 15o'liklerin Mısır'daki faaliyetlerinden haberdar ettiği bildirilir.241 Mayıs 1925'te Kıbrıs'ta bulunuyor, Ankara rejimini eleştiren yazılar yazmaya ve İngilizlerle yazışmaya devam ediyordu. 
   Mektuplarından birinde, Ankara rejimini İslam dünyasındaki " Zehirli yılan " olarak betimler. 242 

6 Haziran 1930'da Paris'e gitmek üzere Kıbrıs'tan çıktı, ancak üç gün sonra Atina'da görüldü. Bu güzergah değişikliğinin sebebi, kendisinin 150'liklerin Batı Trakya'da kalmasına izin verilmesi için Yunan Başbakanı Venizelos'la görüşme isteğiymiş gibi gözükmektedir. 

Ne var ki, Venizelos onunla görüşmedi. Bir daha Paris yolculuğuna çıkma fırsatı bulamayan Sait Molla 14 Temmuz 1930'da Atina'da öldü. 

(99) İzmir M..savat Gazetesinin Sahibi ve Köşe Yazarı ve Darülhikmet üyesi lzmirli Hafız lsmail., 

   İzmir'de doğup medrese eğitimi alarak hafız oldu. Osmanlı bürokrasisindeki görevleri arasında, 4 Kasım 1922'ye kadar kaldığı Muhaceret Dairesi Başkatipliği ve Darülhikmet üyeliği vardır. Bir Hürriyet ve İtilaf taraftarı olarak Ankara'yı eleştiren yazılar yazdı. 1919'da ünlü Ayasofya Camii'nde verdiği bir vaazda, İTC'yi "İslamiyeti tam manasiyle içine sindiremeyenler" ve "tehcir ve katliamların sorumluları" şeklinde tarif ettiği belirtilir.243 

   Hafız İsmail Hakkı'nın Ankara hareketini İTC'nin bir parçası olarak gördüğünü ilave etmeye gerek bile yok. Ankara'nın başarısı üzerine, Mısır'a giderek Müsavat gazetesini orada yayınlamaya devam etti. 1933 öncesinde vefat etti. 

(100) Aydede Gazetesi sahibi ve Posta Telgraf Sabık Müdür-Ü Umumisi Refik Halit., 

2 Mart 1888'de İstanbul'da doğdu. 244 Babası Mehmet Halit, bilinen bir Mevlevi tarikatı mensubuydu.245 Tahsilini Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'nden yaptı ve avukatlık eğitimi gördü. Maliye Bakanlığında ve İstanbul Belediyesinde çeşitli alt kademe mevkilerde çalışırken, İTC kökenli meslektaşlarından uzak durdu. İTC'nin destek verdiği sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın ıı Haziran 1913'te bir suikasta kurban gitmesi üzerine, önce Sinop'a, sonra da 1918'e kadar kalacağı Çorum'a sürüldü. Döndükten sonra resmen Hürriyet ve İtilaf üyesi oldu ve müteakiben Damat Ferit Paşa hükümetince, 12 Mart 1919'da Posta Telgraf Umum Müdürlüğne atandı.246 Kabine değişikliğinden doğan kısa bir aradan sonra, 5 Nisan 1920'de aynı mevkie ikinci kez getirildi. 

    Refik Halit daha çok bir gazeteci ve yazar olarak tanınır. Aralarında, Servet-i Fünun, Tercüman-ı Hakikat, Son Havadis, Muhit, Fecr-i Ati, Kalem, Vakit, Tasvir-i Efkar, Zaman, Cem, Şerah, Alemdar, Peyam-ı Sabah, Peyam ve Aydede'nin de bulunduğu pek çok dergi ve gazete yayınlamıştır. 

    Yayınlarında, önce İTC'ye, daha sonra Ankara'ya yönelen, daimi bir muhalefet tonu vardı. 

Ancak, Ankara çevresinin hedefi haline gelmesi, Anadolu' daki direniş hareketinin telgraflarını göndermeyi reddettiği Posta Telgraf Umum Müdürlü.. 

Görevi sırasındadır. Milliyetçiler arasındaki haberleşmeye ağır bir darbe indirmiş olduğu bu hareketiyle, kendine 150'likler listesinde bir yer açmış oluyordu. Gazetelerdeki makaleleri onun Mustafa Kemal karşıtlığını ve Ankara çevresine duyduğu küçümsemeyi açıkça ortaya koyar. Onun zihninde, Ankara hareketi İTC'nin ta kendisiydi. Yazılarından birinde Mustafa Kemal'i İTC liderlerine benzetmiş ve onlardan biri olan Cemal Paşa'dan dem vurarak "Cemal gitti ama Kemal geldi," demişti.247 

    Kemalistlerin İstiklal Savaşında üstünlüğü ele geçirmeye ve İstanbul'u sıkıştırmaya başlaması, özellikle de Ankara hareketinin keskin muhaliflerinden, yakın arkadaşı, eski Dahiliye Nazırı Ali Kemal'in öldürülmesi üzerine, Refik Halit 9 Kasım 1922'de memleketi terk etti. 

150'likler listesi 1924'te ilan edildiğinde, o zaten yurtdışındaydı. Sürgün hayah Beyrut'ta başladı. Ankara aleyhtarı yazılarına Halep'te de devam etti. Ancak, 18 Mayıs 1928'de yayınlanmaya başlayan Vahdet'teki yazıları, yavaş yavaş giderek daha Ankara ve Kemalist inkılap yanlısı bir havaya büründü. Hatay'daki (Antioch) Ankara yanlısı makaleleri, bu bölgenin 1939'da Fransız kontrolündeki Suriye'den, Türkiye Cumhuriyeti'ne geçmesinde rol oynadı. 150'likler için 1938'de bir af kanunu çıkarılmasındaki ana gerekçenin, Refik Halit'in Hatay'daki faaliyetleri olduğu öne sürülür.248 

Refik Halit, Mustafa Kemal'e ve Ankara hareketine karşı olduğunu açıkça kabul eden ve bundan dolayı özür dileyen 15o'liklerden biriydi.249 

1938'de İstanbul'a döndü ve 18 Temmuz 1965'teki ölümüne kadar burada kaldı. 

DİPNOTLAR;

225 Cemiyet'in sekiz maddelik tüzüğü Karaca'da yayınlanmıştır, 119-21. 
226 Ankara taraftan Çerkes örgütleri de vardı; Bkz. Tunaya, 585. 
227 "Çerkes Milletinin Düvel-i Muazzama ve Alem-i insaniyet ve Medeniyete Umumi Beyannamesi" Tunaya'da yayınlandı, 587-91. Tunaya, Çerkeslerin çıkardığı tüm isyanların, söz gelimi Anzavur ve Çerkes Ethem isyanı gibi, Çerkes milliyetçilik hareketleri olarak yaftalanamayacağı uyarısında bulunur, age., 586-87. 
228 Bazı Çerkes isyanları, söz gelimi Düzce ve Bolu isyanları gibi, Ankara kuvvetlerine rahatsızlık yarattı. Bkz. Rüknü Özkök, Milli Mücadele Başlarken, Düzce-Bolu İsyanları (İstanbul: Karacan, 1970). 
229 Halihazır bilgiler için. Bkz. Halıcı, 196-202. 
230 EGMA 12222-84, F1 ve F11, Halıcı, 203'te. 
231 EGMA 12222-92/E 6, E 9, F 2 Bingöl, 169-170'te zikredilmiştir. 
232 Halıcı, 202-10. 
233 Türkiye tarihinde "31 Mart Vakası" olarak bilinen, 13 Nisan 1909'daki bu olay, İTC rejimine karşı Abdülhamid yanlısı, gerici, karşı devrimci bir ayaklanma sayıldı. 
234 Bu cemiyet, bir başka İTC karşıtı şahsiyet olan Şerif Paşa tarafından kuruldu, Bkz. Özoğlu, Kurdish Notables ... , 110-13; Rıfat'ın yaşamı için ayrıca bkz. Rohat Alakom, Şerif Paşa: Bir Kürt Diplomatının Fırtınalı Yıllan (lstanbul: Avesta, 1998), 75-80; Metin Martı, yay. haz., Mevlanzade Rıfat'ın Anılan  (İstanbul:Arma, 1992). 
235 Halil Menteşe, İsmail Arar, Halil Menteşe'nin Anılan (İstanbul: Hürriyet Vakfı, 1986), 77 Alakom'da zikredildiği şekliyle, 74. 
236 Mevlanzade Rıfat, İttihat Terakki İktidan ve Türkiye İnkılabının İçyüzü (İstanbul: Yedi İklim, 1993). 
237 Özoğlu, 83, 
238 Martı, 6. 
239 EGMA, 12222-97/C 9 Bingöl'de zikredilmiştir, 172. Bu belge, Dahiliye Vekaletinden Hariciye Vekaletine gönderilmiş. 13 Eylül 1930 tarihli bir mektuptu. Mektupta, Mevlanzade Rıfat'ın açık açık bir makale yazmaktan kaçınması ve Türkiye'nin muhaliflerine dair bilgi toplamaya devam etmesi gerektiği ifade ediliyordu. Türk Konsolosluğu bu bilgileri gözden geçirecek ve değerli olanları için ona nakdi ödeme yapacaktı. 
240 Bu mektuplar Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'unda yayınlanmıştır, Bkz. Korkmaz, yay. haz., 201-207. 
241 Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllamıdaki Kurnluşlar (Ankara: TIK, 1988), 141-43, 
242 İngiliz arşivlerindeki, C O, 67/216/3 dipnotlu bu mekhıp "Kıbrıs'ta Bir 150'lik: Sait Molla"da yayınlandı, Bkz. http://www.biyotarih.com/?p=46 (erişim 6 Ocak 2009). 
243 Tarık Zafer Tunaya, İslamcılık Akımı (lstanbul: Simavi, 1991), 113. 
244 Onun doğum gününe ilişkin farklı tarihler verilir. Ancak ben, Minelbab İlelmihrab, 98'de bu tarih verildiği için onu 2 Mart olarak aldım. Bir diğer faydalı hatırat da yine onun Bir Ömür Boyunca'sıdır. 
245 Nihat Karaer, Tam Bir Muhalif: Refik Halid Karay (İstanbul: Temel, 1998), 22. 
246  Bu daha önce kabine düzeyinde bir atamaydı. 
247 Alemdar, 3 Ocak 1920, makalenin bir sureti için bkz. Karaer. 175. Mustafa Kemal'i eleştiren referansların topluca bulunması için bkz. Karaer, 70-87; Toker, 171-172. 
248 Erdeha, 210, Karaer, 104-107. 
249 1923'teki hatıratında (Minelbab İlelmihrab), bu duygu gayet belirgince ortaya konmuştur. Refik  Halit, 2 Haziran 1938'de günlük Tan gazetesinde yayınlanan bir telgrafında "Sürgünde hepimize gurur veren Atatürk, Çok Yaşa," diye haykırır. 


13. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder