10 Kasım 2017 Cuma

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASIVE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 6

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASIVE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 6


VİZE DİYALOĞU VİZE SERBESTİSİ YOL HARİTASI

GKA’nın ekinde bulunan “Vize Politikası Alanında İşbirliği Hakkında Ortak Beyan” adlı paragrafta, “Akit taraflar, halklar arası temasları daha çok artırmak 
amacıyla... vize politikası alanında ve ilgili alanlarda işbirliklerini güçlendirirler” ifadesi yer almaktadır. Bu ifadeye uygun olarak, GKA’nın imzalandığı 16 Aralık 
2013 tarihinde Vize Serbestisi Yol Haritası adlı belge iki tarafça kabul edilmiş ve böylelikle AB tarafından Türk vatandaşlarına uygulanacak vize serbestliği süreci 
resmiyet kazanmıştır.57 

Yol haritasında Türkiye’den Belge Güvenliği, Göç ve Sınır Yönetimi, Kamu Düzeni ve Güvenliği ve Dış İlişkiler ve Temel Haklar alanlarında çok sayıda reformu 
hayata geçirmesi talep edilmiştir. Bu gereklilikler karşılandığı takdirde Türk vatandaşlarının Schengen bölgesine58 90 güne kadar olan kısa süreli ziyaretlerinde vizeden muaf tutulacakları öngörülmüştür. Uzun süreli seyahatler ile çalışma ve yerleşme hakkını içinde barındıran serbest dolaşım hakkı ise bu kapsamın dışında kalmaktadır. 

Yol haritasında Türkiye’den istenen reformlar arasında öne çıkan başlıklar şunlardır:

• GKA’nın yürürlüğe konması ve gereğince uygulanması
• Avrupa’ya yönelik yoğun yasa dışı göçlerin olduğu ülkelerle vakit geçirilmeden geri kabul anlaşmaları imzalanması ve bunların yürürlüğe konması
• AB standartlarına uygun olmayan pasaportların kullanımına son verilmesi Sınır kontrollerinin dikkatli uygulanması
• Sınır geçişleri ve sınır görevlilerine ilişkin AB normlarına uygun yeni bir yasa yapılması
• AB’ye fazla yasa dışı göçmenin geldiği ve AB için “yüksek güvenlik riski” teşkil eden ülkelerin vatandaşlarına sınır kapılarında vize verilmemesi ve 
bunların Türkiye’ye giriş koşullarının gözden geçirilmesi
• Havaalanı aktarmalarında üçüncü ülke vatandaşlarına transit vize uygulanması
• AB üyesi ülke vatandaşlarından Türkiye’ye girişte vize istenmemesi
• Sığınmacı ve mültecilere yönelik düzenleme ve uygulamaların uluslararası normlara uygun duruma getirilmesi ve kurumsallaştırılması
• Mülteci statüsündeki kişilere geçimlerini sağlama, kamu hizmetleri ve sosyal haklardan yararlanma ve Türkiye’ye entegrasyon imkanlarının 
tanınması
• Göçmenlere ilişkin kanunların AB standartlarına uygun hale getirilmesi, bu konuda verilerin sağlıklı tutulması ve yasa dışı göçlere karşı gerekli 
tedbirlerin alınması
• Türkiye sınırları içinde kanunsuz olarak bulunan üçüncü ülke vatandaşlarının sınır dışı edilmesi
• Sınır aşan organize suçlar, kaçakçılık, terör ve yolsuzluklarla mücadele edilmesi, bu konulara ilişkin uluslararası sözleşmelerin uygulanması
• AB’nin Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşların, mültecilerin ve vatansızların kimlik bilgilerine erişimine müsaade edilmesi
• Kişisel verilerin muhafazası hakkındaki yasal prosedürlerin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi


TÜRKIYE’NIN ANLAŞMAYA KOYDUĞU MEŞRUHATLAR

Kabul edilen yol haritası metni üzerinde Türkiye tarafı, “meşruhat” adı altında bazı açıklama, yorum ve çekinceler kaydetmiştir. Bunlardan başlıcaları 
aşağıda verilmiştir: 

• AB, yol haritasına ilişkin değerlendirmelerini adil, sonuç odaklı ve teknik kriterler temelinde yapmalıdır. 
• Türkiye’nin üçüncü ülke vatandaşları için GKA’yı uygulamaya koymasıyla eş zamanlı olarak AB Türk vatandaşlarına yönelik vize zorunluluğunu kaldırmadığı 
    takdirde Türkiye GKA’yı askıya alma yoluna gidebilecektir. 
• Türkiye’nin AB vatandaşlarına vize uygulaması mütekabiliyet prensibine dayalı olacaktır.
• AB üyesi olup Schengen bölgesi dışında kalan ülkelere GKA’nın uygulanabilmesi için bu ülkelerin de Türk vatandaşlarına yönelik vize zorunluluğunu 
    kaldırmaları beklenmektedir.
• Türkiye’nin AB’deki sınır komşuları yalnızca Yunanistan ve Bulgaristan’dır.
• Türkiye’nın sınırlarında aldığı güvenlik önlemleri değerlendirilirken Yunanistan’la olan deniz sınırlarının belirsiz olduğu hesaba katılmalıdır.
• Türkiye’nin AB vize politikalarına tam uyumu, AB’ye üyelik süreci tamamlandığında mümkün olabilir.
• Türkiye, Cenevre Sözleşmesi’ne koymuş olduğu coğrafi kısıtlamayı AB’ye tam üye olduğu zaman kaldıracaktır.
• Türkiye’nin AB tarafından “güvenli üçüncü ülke” olarak tanımlanmıyor oluşu, üçüncü ülke vatandaşı sığınmacıların geri gönderimlerinde 
   dikkate alınmalıdır. 
• Türkiye, yalnızca GKA ve vize süreciyle doğrudan alakalı olan uluslararası sözleşmeleri imzalamayı ve onaylamayı taahhüt eder.
• Türkiye, 4 Sayılı AİHS ek protokolüne AB’ye tam üye olduğu zaman taraf olacaktır. 
• AB tarafından nihai karar üzerinde belirleyici olacağı belirtilen, Türk vatandaşlarının AB’ye üye ülkelerce reddedilen vize başvurularının ve 
  AB’de yasa dışı durumda bulunan Türk vatandaşlarının sayısı objektif verilere dayanmayabilir. 
• Türkiye, GKA’nın uygulanması esnasında bazı başvuruları haklı gerekçelerle reddedebilir. Dolayısıyla AB tarafından nihai karar üzerinde 
   belirleyici olacağı belirtilen, GKA kapsamında AB ülkelerinden geri gönderimlerin Türkiye tarafınca kabul edilme oranları sayısal olarak bir gösterge sayılamaz.
• AB tarafından nihai karar üzerinde belirleyici olacağı belirtilen, Türkiye’den AB’ye kanunsuz veya sahte belgelerle geçen kişilerin sayısı yalnızca 
   Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirememesinin bir göstergesi olarak değerlendirilemez.
• AB tarafından nihai karar üzerinde belirleyici olacağı belirtilen, Türkiye kolluk kuvvetlerinin kaçakçılığa karşı gerçekleştirdikleri operasyon sayısı 
   tek başına anlamlı bir gösterge olarak görülemez. 



16 Aralık 2013’te iki tarafın kabul ettiği mutabakat zaptının ikinci maddesinde vize diyaloğunun meşruhatlı yol haritası üzerinden yürütüleceği açıkça 
belirtilmiştir. Bununla beraber Türkiye’nin sunduğu meşruhatlar yalnızca Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Dolayısıyla Komisyon’un meşruhatlı 
yol haritası çerçevesinde olumlu görüş belirtmiş olması durumunda dahi Parlamento ve Konsey’in bu meşruhatları nasıl değerlendireceği belirsizdir. 
Nitekim Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde meşruhatlı yol haritası bulunurken AB’nin internet sitesindeki versiyonunda bu meşruhatların yer almaması 
dikkat çekicidir.59 

AB’NIN DEĞERLENDIRMELERI

Vize serbestliğinin gerçekleşmesi, öncelikle Türkiye’nin vize yol haritasında uygulamayı taahhüt ettiği şartları yerine getirmesine bağlı olduğundan Komisyon, 
Türkiye’yi yol haritasının uygulanması bakımından düzenli olarak izlemiş ve bu konuda toplam üç rapor yayımlamıştır. Bunun dışında AB kurumlarının başka 
metinler içinde vize serbestisi sürecine değindikleri de olmuştur. 

Vize Yol Haritası 1. Değerlendirme Raporu 

Avrupa Komisyonu’nun vize diyaloğu süreciyle ilgili bugüne kadarki ilk değerlendirme raporu 20 Ekim 2014’te yayımlanmıştır. Türkiye’nin o güne 
değin yol haritasında attığı adımların değerlendirildiği bu raporda, Türkiye’nin birçok şartı karşılama yolunda attığı olumlu adımlar not edilirken 
özellikle aşağıdaki hususlarda henüz gereklilikleri yerine getirmekten uzak olduğu belirtilmiştir:60 

• Belge güvenliği konusunda AB ile işbirliği 
• Sınır yönetiminin yeniden yapılandırılması ve bu konuda komşu ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesi
• AB vize politikalarına uyum 
• Düzensiz göçmen hareketlerinin takibi ve önlenmesi
• Üçüncü ülkelerle GKA’ların imzalanması ve uygulamaya konması 
• EUROPOL ile operasyonel işbirliği 
• AB yargı kurumlarıyla işbirliği
• İnsan ticareti, kaçakçılık, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele 
• Kişisel verilerin muhafazası 
• Roman vatandaşların sosyal haklardan yararlanması ve toplum hayatına katılımı 
• Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 4 ve 7 sayılı ek protokollerinin onaylanması 
• Organize suçlarla ve terörle mücadelede temel insan haklarına uyulması

Avrupa Komisyonu’ndan uzmanlar Nisan-Temmuz 2015 arasında Türkiye’de gözlemlerde bulunmakla beraber 2015 yılında vize diyaloğu süreciyle ilgili bir 
değerlendirme raporu yayımlanmamıştır. AB’nin Türkiye için 10 Kasım 2015’te yayımladığı ilerleme raporunda ise, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor şartlara 
rağmen vize serbestisi yol haritasının öngördüğü koşulları yerine getirme yolunda ilerleme kaydettiği belirtilmiştir. Yine de raporda Türkiye’den özellikle şu 
konularda somut adımlar beklendiği ifade edilmiştir:

• Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun uygulanması için gerekli kurumsal yapılanmanın ve düzenlemelerin tamamlanması
• Geçici koruma altındaki Suriyelilerin çalışma haklarının yasal olarak sağlanması
• AB’nin ve üye ülkelerin yargı ve kolluk makamlarıyla işbirliğinin kolaylaşması amacıyla kişisel verilerin korunması hakkında Avrupa standartlarına uygun bir kanunun kabul edilerek yürürlüğe konması
• Organize suç ve kaçakçılık şebekelerine karşı kanunların daha sıkı uygulanması ve suçlu bulunanların mal varlıklarına el konması
• Ege kıyılarından gerçekleşen düzensiz göç trafiğinin önlenmesi; bu yolda Yunanistan makamlarıyla işbirliği içinde olunması
• Üçüncü ülkelere yönelik vize rejiminin AB ile uyumlu hale getirilmesi,
• Elektronik vize uygulamasının düzensiz göçleri önleyici biçimde gözden geçirilmesi
• Entegre sınır yönetiminin kurulması ve bu yönetimin tek bir sivil kuruma bağlı olması
• Sınır kapılarında ve uluslararası havalimanlarının transit bölgelerinde pasaport kontrollerinin sıkılaştırılması
• Emniyet teşkilatı ile üye ülkelerin Türkiye’deki ilgili personeli arasında göç ve sınır güvenliği konularında bilgi paylaşımının ve işbirliğinin artırılması
• Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan arasında imzalanan sınır güvenliği işbirliği anlaşmasının taraflarca onaylanması ve yürürlüğe konması
• Suriye sınırının sınır güvenliği konusunda eğitimli personel tarafından korunması
• İnsan ticareti kurbanlarının tespiti ve kabulüne ilişkin kurumsal ve operasyonel kapasitenin artırılması
• Türkiye’nin 2009 yılında imzalamış olduğu Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’nin TBMM tarafından onaylanıp yürürlüğe girmesi61 


Aralık 2015 AB Konseyi Kararları

AB Konseyi, genişlemeyle ilgili aday ülkeler hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini 15 Aralık 2015’te yayımlamıştır. Bu belgede vize serbestisiyle ilgili olarak 29 
Kasım zirvesinde yürürlüğe konan Ortak Eylem Planı’nın uygulanmasının olumlu katkılar sağlayacağı temennisinde bulunulmuş ve Türkiye’den beklentiler dile 
getirilmiştir. Türkiye’nin GKA ve vize yol haritasını “tam ve etkin” bir biçimde uygulamasının beklendiği metinde özellikle iki vurgu dikkat çekmiştir. Birincisi, 
Konsey Türkiye ile üye ülkeler arasında mevcut GKA benzeri anlaşmaların “gereğince uygulanmasını” talep etmiştir. Daha önce de belirtildiği üzere, Yunanistan 
ile yürürlükteki geri kabul sözleşmesine ilişkin Yunanistan makamlarından ve çeşitli uluslararası çevrelerden, geri gönderim taleplerinin yeterince karşılanamadığına 
dair eleştiriler gelmekteydi.62 29 Kasım zirvesinde varılan siyasi mutabakatın da bir sonucu olarak Türkiye, 2016 yılının başlarından itibaren Yunanistan’dan 
geri kabulleri hızlandırmıştır.

Metinde dikkat çeken bir diğer nokta ise Konsey’in Türkiye’den GKA’yı ve vize yol haritasını “bütün üye ülkeleri kapsayacak şekilde” uygulamasını istemesidir. 
Buradan Konsey’in Türkiye’den GKA’yı Schengen bölgesi haricindeki AB ülkelerine de uygulaması ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) karşı 
tutumunu değiştirmesine yönelik bir beklentinin olduğu sonucu çıkarılabilir. Halbuki meşruhatlı yol haritasında Türkiye, Schengen bölgesine dahil olmayan 
AB üyesi ülkeler için GKA’yı ancak bu ülkeler Türk vatandaşlarına vize uygulamaktan vazgeçtikleri takdirde uygulamaya koyacağını belirtmiştir. Ayrıca 
Türkiye, GKRY’yi tanımadığından GKA’yı bu ülkeye uygulamayacağını açıkça ifade etmiştir.63 

Konsey kararlarında ayrıca GKA ve vize yol haritasının “tam ve etkin” biçimde uygulanmasından söz edilirken “Türkiye’nin tek taraflı beyanlarından üzüntü 
duyulduğu” ve “bu beyanların hukuken etkisinin bulunmadığı” şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Tam olarak neyi kastettiği belli olmayan bu ifadeler, Türkiye’nin 
vize yol haritasına koyduğu meşruhatları ima ediyor olabilir. Bugüne kadar AB tarafından yol haritasındaki meşruhatlara ilişkin açık bir itiraz gelmemekle beraber 
16 Aralık 2013’teki mutabakat zaptında bu meşruhatların nihai değil, tartışmaya açık noktalar olduğuna dair ifadeler kullanılmıştır. Meşruhatlar konusunda 
Türkiye ve AB kurumları arasında yaşanabilecek bir anlaşmazlık, vize serbestisi sürecinin uzamasına hatta rayından çıkmasına sebebiyet verebilir. 

Vize Yol Haritası 2. Değerlendirme Raporu 

AB uzmanlarının 2015 yılındaki gözlemlerinin ve daha sonraki değerlendirmelerin sonucunda vize diyaloğunun ikinci değerlendirme raporu 4 Mart 2016 
tarihinde yayımlanmıştır. Raporda Türkiye’nin özellikle 29 Kasım 2015 tarihli zirveden sonra birçok olumlu adımı hızla attığına dikkat çekilmiştir. Buna karşılık, 
yol haritasında ancak sınırlı bir ilerlemenin sağlandığı, 72 kriterin 19’unun tamamen, 17’sinin neredeyse karşılandığı, 24 kriterin kısmen karşılanıp iyi yönde 
ilerlemeler sağlandığı, 9 kriterin kısmen karşılandığı, 3 kriterin ise hiç karşılanmadığı kaydedilmiştir. AB’nin Türkiye’den öncelikli beklentileri arasında şu 
noktalar öne çıkmıştır:64 

• Belge güvenliği konusunda AB ile işbirliği 
• Hamilinin parmak izini de içeren yüksek güvenlikli pasaportların kullanıma sunulması
• Polis ve havaalanı personelinin sahte belgeleri tespit konusunda yeterliliklerinin artırılması 
• Sınır yönetiminin yeniden yapılandırılması ve bu konuda komşu ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesi
• AB vize politikalarına uyum 
• Düzensiz göçmen hareketlerinin takibi ve önlenmesi
• Sığınmacılara sağlanan sosyal hak ve imkanların güçlendirilmesi 
• Yunanistan ile yürürlükte bulunan geri kabul sözleşmesinin daha sıkı uygulanması 
• EUROPOL ile operasyonel işbirliği 
• AB yargı kurumlarıyla işbirliği
• İnsan ticareti, kaçakçılık, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele 
• Kişisel verilerin muhafazası 
• Roman vatandaşların sosyal haklardan yararlanması ve toplum hayatına katılımı 
• Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 4 ve 7 sayılı ek protokollerinin onaylanması veya kanunların bu sözleşme hükümlerine uyumlu hale getirilmesi
• Organize suçlar ve terörle mücadelede temel insan haklarına uyulması

20 Nisan 2016 Türkiye-AB Mutabakatı Değerlendirme Raporu

Avrupa Komisyonu, Türkiye ve AB arasında Mart 2016’da varılan mutabakat uyarınca gerçekleştirilen uygulamaları değerlendirdiği bu raporda, vize serbestisi 
süreci hakkında da bazı görüşler ortaya koymuştur. Komisyon, Türkiye’nin bütün şartları yerine getirmesi durumunda 4 Mayıs 2016 tarihinde yayımlayacağı 
üçüncü değerlendirme raporu ile beraber vizelerin kaldırılması yönünde Konsey ve Parlamento’ya teklifte bulunacağını açıklamıştır. Mutabakattan kısa süre 
sonra 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun TBMM’de kabul edilmesi, Türkiye ile Pakistan arasında daha önce imzalanmış olan GKA’nın onaylanarak 
yürürlüğe girmesi, Türkiye’nin EUROPOL ile işbirliğini artırması, Avrupa Konseyi Sınırdışı Sözleşmesi’nin ek protokollerini imzalaması ve Yunanistan ile 
arasındaki geri kabul sözleşmesini hakkıyla uygulaması gibi gelişmelerin olumlu karşılandığı raporda, Türkiye’nin 4 Mayıs tarihine kadar aşağıdaki noktalara 
yoğunlaşması talep edilmiştir:65 

• Türkiye’ye halihazırda yapılmış bulunan 140 bin iltica başvurusunun hızlı 
bir şekilde değerlendirilmesi; yeni mülteci başvurularının hızla alınması
• Sadece Suriyelilere değil, bütün mültecilere kanunen çalışma hakkı tanınması
• Yüksek derecede düzensiz göç riski oluşturan ülkelere vize uygulanması
• Bütün AB vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanınması
• Kişisel verilerin korunması prosedürlerinin AB ile uyumlu hale getirilmesi
• Temel haklarla ilgili yol haritasında belirtilen adımların atılması
• GKA’nın bütün üye ülkelere yönelik olarak gereğince uygulanması
• AB’nin polis ve yargı kurumlarıyla işbirliğinin geliştirilmesi
• 1 Haziran 2016’da GKA kapsamında başlayacak olan üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulü için gerekli şartların sağlanması


İkinci değerlendirme raporunun yayımlanmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, vize yol haritasında kalan şartların yerine getirilmesi konusundaki 
çabalarını yoğunlaştırmıştır. Bazı yasal değişikliklerin gerçekleştirilmesi Mayıs ayının ilk günlerini bulmuş, böylece hükümetin planladığı bütün düzenlemeler 
Komisyon’un üçüncü raporunu yayımlayacağı 4 Mayıs 2016 tarihine kadar tamamlanmıştır. 27 Nisan 2016 tarihli yönetmelikle Türkiye’deki mülteci ve 
ikincil koruma statüsüne sahip bütün yabancılara çalışma izni için başvuru hakkı tanınmıştır.66 Gelecekte karşılaşılabilecek güvenlik ve düzensiz göç sorunlarının 
önlenmesi amacıyla e-vize dağıtım prosedürlerinde yeni tedbirler uygulamaya konmuştur.67 2 Mayıs 2016 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlarına 
Schengen bölgesinde vize serbestisi tanındığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere AB üyesi ülkelerin tamamı için vize uygulamasının kaldırılacağı açıklanmış,68 
böylece Türkiye yol haritasına koyduğu meşruhatlarda esnekliğe gitmiştir.

Vize Yol Haritası 3. Değerlendirme Raporu 

Komisyon, vize diyaloğuna ilişkin yayımladığı üçüncü raporda Türkiye’nin sınırlı bir süre içinde gerçekleştirmiş olduğu kapsamlı değişiklikleri övgüyle karşılamıştır.69 
Yol haritasındaki kriterlerin tamamı karşılanmış olmasa da Komisyon, Türkiye’nin çabalarındaki ciddiyet ve samimiyeti takdir etmiş, bu kriterlerin de makul 
bir süre içerisinde yerine getirileceği kanaatine varmıştır. Örneğin GİGM’in bekleyen iltica başvurularının sayısını 100 bine indirmiş olması Komisyon’u tatmin 
etmiştir. Pasaportların AB standartlarına göre yenilenmesi konusundaki teknik çalışmalar da en erken Ekim 2016’ya kadar devam edeceğinden, Türkiye’nin 
bu gerekliliği vize serbestisinden önce yerine getiremeyeceği anlaşılmıştır. Yine de Komisyon, bu konuda bir ara çözüm olarak, Türkiye’nin şifreleme bakımından 
AB kriterlerini karşılamayan fakat hamilinin parmak izini ve diğer biyometrik verilerini taşıyan geçici pasaportları kullanıma sunmasını kabul etmiştir.70 

Böylelikle Komisyon, Mart 2016 mutabakatında kararlaştırılmış olduğu gibi, Türk vatandaşlarına vize zorunluluğunun kaldırılması için Konsey ve Parlamento’ya 
teklifini resmen sunmuştur. Bununla beraber oylamaların olumlu sonuçlanması için yedi kritere ilişkin birtakım düzenleme ve uygulamalara gerek 
bulunduğunu açıklamıştır. Oylamalara kadar geçecek süre zarfında Komisyon’un Türkiye’yi gözlemlemeye devam edeceği ve söz konusu kriterlerde ilerleme olup 
olmadığına ilişkin Konsey ve Parlamento’ya bilgi vereceği ifade edilmiştir. Bu kriterler ve Türkiye’den beklenenler aşağıdadır:

• GKA’nın gereğince uygulanması: Türkiye, GKA’yı üçüncü ülke vatandaşları için 1 Haziran 2016 tarihinden itibaren uygulamaya koyacaktır.
• AB standartlarına uygun yeni pasaportların kullanıma sunulması: Kısa vadede yukarıda bahsedilen ara formülle çözüm bulunacaktır.
• Yolsuzlukla mücadele: Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) Türkiye’ye ilişkin son raporunda sunmuş olduğu tavsiyelerin 
yerine getirilmesi istenmektedir. Bu tavsiyeler içerisinde yasama faaliyetlerinde sivil topluma daha fazla danışılması, torba yasa çıkarılmaması, 
milletvekillerine mali şeffaflık getirilmesi, milletvekillerinin ve yakınlarının ekonomik faaliyetlerde bulunmaması, yolsuzluk şüpheleri karşısında 
adli kurumların gereğini yerine getirmeleri, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, hakim ve savcıların atama ve etik değerlendirmelerinin AB standartlarında 
gerçekleştirilmesi gibi yasama ve yargıyı ilgilendiren birçok hususa vurgu yapılmaktadır.71
• Kişisel verilerin korunması: Bu konudaki yasal düzenlemelerin AB standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi istenmektedir. Özellikle 6698 sayılı Kanun 
ile kurulan Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun bağımsızlığının ve yasa uygulayıcıların kanunlar çerçevesinde hareket etmesinin altı çizilmektedir.
• EUROPOL ile operasyonel işbirliği: İki taraf arasında bir işbirliği anlaşması için müzakerelerin başlatılması istenmektedir. Bunun için ise öncelikle 
kişisel verilerin korunmasına ilişkin değişikliklerin yapılması gerekmektedir.
• AB üyesi ülkelerle ceza yargısı konusunda işbirliğinin artırılması
• Terörle mücadelede insan haklarına uyulması: İlgili kanun ve uygulamaların AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi istenmekte, özellikle 
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’ndaki terör tanımının 2002/475/JHA sayılı Avrupa Konseyi Çerçeve Kararı’na uygun şekilde netleştirilmesi 
ve suçlarla cezalar arasındaki orantının gözetilmesi beklenmektedir.72

Yukarıda sayılan yedi kriterden ilk ikisi uygulamaya ilişkin olup geri kalan beş tanesi yasal değişiklikler de gerektirdiğinden Komisyon Türkiye’den bu beş 
kritere yoğunlaşmasını istemiştir. Parlamento ve Konsey’den de, bu kriterler yerine getirilmeden vize serbestliğinin gündeme alınmayacağına yönelik açıklamalar 
gelmiştir.73 Türkiye ise özellikle terörün önemli bir güvenlik tehdidi meydana getirdiği bir dönemde Terörle Mücadele Kanunu’nda herhangi bir değişiklik 
yapılamayacağını ifade etmektedir.74 Bu şartlar altında vize serbestisi, Mart 2016 mutabakatında öngörülen takvime göre hayata geçirilememiştir.

Vize Serbestisine Yönelik Avrupa’daki Bakışlar 

Türkiye’ye tanınacak vize serbestisi her ne kadar teknik şartlara bağlanmışsa da nihai karar Konsey ve Parlamento’da alınacağından siyasi mülahazalar bu karar 
üzerinde belirleyici olacaktır. Bu durum, Batı Balkan ülkelerinin vize diyalog süreçlerinde de gözlemlenmiştir. AB, vize diyaloğu yürüttüğü beş Balkan ülkesinden 
üçüne (Makedonya, Sırbistan ve Karadağ) 19 Aralık 2009’da vize serbestliği tanımış, Arnavutluk ve Bosna-Hersek ile vizeler ise şartları yeterince karşılamadıkları 
gerekçesiyle kaldırılmamıştır. Fakat bu iki ülkeyi dışarıda bırakmak siyaseten uygun bulunmayarak onlar da bir yıl geçmeden vize serbestisine dahil 
edilmiştir. Türkiye’ye vize serbestliği tanınıp tanınmaması da AB’ye üye ülkelerin ulusal çıkarları ve dış politikaları çerçevesinde verecekleri bir karar olacaktır.

Türkiye’ye vize serbestliği tanınması konusunda AB’deki endişeler, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya ziyaret amaçlı gelip geri dönmeme ihtimali üzerinde yoğunlaşmıştır. 
Bu kaygı büyük ölçüde yakın geçmişteki olumsuz tecrübelere dayanmaktadır. Özellikle 1980 darbesi ve sonraki yıllarda büyüyen terör sorunu yüzünden 
çok sayıda Türk vatandaşı Avrupa ülkelerinden siyasi sığınma talebinde bulunmuş, birçok kişi de Türkiye’deki olumsuz ekonomik şartlardan dolayı Avrupa’ya iş 
aramak için kaçak geçiş yapmıştır. Bu gelişmeler, Avrupa’nın birçok ülkesinde yaşayan Türk vatandaşlarının sayısını artırdığı gibi, çok sayıda Türk işçisinin de yaşadığı 
Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde Türklerin önemli bir azınlık/diaspora haline gelmelerine katkıda bulunmuştur. Türk nüfusun toplumsal 
hayattaki görünürlüğünün artması karşısında bu ülkelerde ırkçı gruplar Türkler aleyhinde eylem ve saldırılarda bulunmaya başlamışlardır. Daha sonraki yıllarda 
Türkiye’den Avrupa’ya düzensiz göçler büyük oranda azalmış olmasına rağmen75 ırkçı grupların Türklere yönelik sergilediği olumsuz tavırlar devam etmektedir. 
Dahası uluslararası terörizmin şiddetini artırdığı son yıllarda Avrupa’da büyüyen güvenlik kaygıları ile beraber yükselen milliyetçilik ve İslam karşıtlığı (İslamofobi) 
yüzünden bazı siyasi ve toplumsal kesimler Türkiye’ye vize serbestliği tanınmasına temkinli yaklaşmaktadırlar.76 Örneğin son yıllarda Almanya, Avusturya, Hollanda, 
Fransa ve GKRY gibi ülkelerden bazı yetkili ve siyasetçiler Türkiye ile vizelerin kaldırılmasına karşı olduklarını ifade etmişler, bazıları da vize muafiyetinin yalnızca 
belirli kişilerle sınırlandırılması fikrini ortaya atmışlardır.77 

Yine de bu olumsuz bakışlar Avrupa’nın ancak birkaç ülkesinde dile getirilmiş olup bu ülkelerdeki genel eğilimi de çoğu zaman yansıtmamaktadır. Türkiye’de sorun ve krizlerle geçen 1980’li ve 1990’lı yılların ardından yaşanan siyasi istikrar, ekonomik büyüme ve terör olaylarındaki azalma sayesinde Türk vatandaşlarının Avrupa’ya siyasi ve ekonomik sebeplerle kitlesel göç riskinin ortadan kalkmış olduğuna dair kanaatler güçlenmiştir. Bu sayede, birkaç istisna hariç olmakla beraber üye ülkelerde Türkiye ile vizelerin kaldırılması konusunda kategorik anlamda bir olumsuz tavır bulunmamaktadır.78 Dahası, AB’nin 2015 yılında karşı karşıya kaldığı göçmen krizinde Türkiye’nin külfet paylaşımında bulunarak hem GKA’nın daha erken bir tarihte uygulamaya konmasını, hem de Yunan adalarındaki Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesini kabul etmesi, AB ülkelerinde Türk vatandaşlarına yönelik vizelerin kaldırılması için ek bir siyasi motivasyon meydana getirmiştir. Krizin Türkiye ile Avrupa’yı siyaseten yakınlaştırmasıyla gerek AB yetkililerinden gerekse AB içindeki lokomotif ülkelerin siyasi liderlerinden vizesiz seyahat konusunda olumlu sinyaller 
gelmiştir.79 Suriye krizinin kısa bir süre içinde çözüme kavuşturulma ihtimalinin zor olması, Suriye’den dışarıya düzensiz göç potansiyelini canlı tutacağından AB’nin bu süre boyunca Türkiye ile yakın siyasi ilişkileri koruma yönünde hareket edeceği öngörülebilir. Türkiye’nin Afrika ve Asya’dan Avrupa’ya yönelik göç güzergahlarından biri olmasından dolayı AB’nin düzensiz göç konusunda Türkiye ile işbirliğini uzun vadede sürdürmesini gerektirmektedir. Mülteci krizinin Avrupa’da meydana getirdiği kaygıların halen canlı olduğu bir ortamda, Türkiye’nin GKA’yı tam olarak uygulamaya koyması ve düzensiz göçle etkin mücadele etmesi karşılığında AB ülkelerinin Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanımaları gerçekçi bir beklentidir. 

Turizm gelirlerine ihtiyaç duyan AB ülkeleri de Türkiye’den daha çok turist gelmesine sıcak bakmaktadırlar. Halen birçok AB ülkesi, Türkiye’den daha çok 
ziyaretçi çekebilmek için Türk vatandaşları için vize süreçlerini hızlandırmış hatta birtakım özel uygulamalar yürürlüğe koymuştur. Örneğin Yunanistan, 2012’den 
bu yana yılın belli dönemlerinde Rodos, İstanköy, Sisam, Sakız ve Midilli adalarına turistik amaçla giden Türk vatandaşlarına sınırda kısa süreli vize sağlamaktadır.

80 Bulgaristan hükümetinden de Türk turistlere vize kolaylıkları sağlanacağına dair işaretler gelmektedir.81 

Türkiye’de sınır kontrollerinin yetersiz olmasından dolayı üçüncü ülke vatandaşlarının sahte kimlikle Avrupa’ya geçebilecekleri endişesi de bazı ülkelerin vize rejiminin devamını istemelerinde etkili olmuştur. Sınır kontrollerinin güçlendirilmesi bu endişeleri de ortadan kaldıracaktır. 

Avrupa’da bazı çevreler ise, vize serbestisinin ardından birçok Türk vatandaşının iltica amacıyla Avrupa’ya gelebileceğini, bu kişilerin başvurularının reddedilebilmesi için Türkiye’nin “güvenli ülke” olarak tanınması gerektiğini ifade etmektedirler.82 

Güvenli ülke kavramı, demokrasiyle yönetilen, baskının, işkencenin, insanlık dışı davranış veya cezaların, şiddet tehdidinin ve silahlı çatışmanın düzenli olarak 
gözlemlenmediği ülkeler için kullanılmaktadır. Henüz AB’nin resmen kabul etmiş olduğu bir güvenli ülke listesi bulunmamakla beraber, Avrupa Komisyonu’nun Eylül 2015’te önerdiği güvenli ülkeler listesinde Türkiye yer almaktadır.83 Bu listenin kabul edilmesi, Türkiye’den gerçekleşebilecek yoğun bir düzensiz göç dalgasına yönelik üye ülkelerdeki endişeleri azaltacaktır. AB bu listeyi kabul edinceye kadar üye ülkeler de kendi yayınladıkları listelerde Türkiye’yi güvenli ülke ilan edebilirler. 

Öte yandan, Türkiye’de terör eylemlerinin şiddetlenmesi, insan hakları uygulamalarında sorunlar yaşanması ve sosyo-ekonomik bunalımların ortaya çıkması gibi durumlarda, Türkiye’ye yönelik risk algılamalarının tersine dönmesi ve olumsuz görüşlerin yeniden güç kazanması söz konusu olabilir.84 Nitekim son aylarda artan terör olayları ve buna bağlı ortaya çıkan siyasi gerilimler üzerine Türkiye’nin güvenli ülke ilan edilmesine ve vize serbestliğine karşı görüşler ortaya konmaya başlamıştır.85 Kaldı ki Türkiye’ye tanınacak olan güvenli ülke statüsü ve/veya vize serbestliği, gelecekte yaşanacak olumsuzluklar durumunda AB mevzuatı uyarınca dondurulabilir veya geri alınabilir. Dolayısıyla Türkiye’de iç barışın korunması ve demokratik değerlerin güçlendirilmesi, AB’ye vizesiz seyahat rejiminin tesis edilmesi ve devamlılığının sağlanmasında büyük önem taşımaktadır. 

7 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder