8 Kasım 2017 Çarşamba

Kürt Hareketi Yeni Bir Yarılmanın Eşiğinde

Kürt Hareketi Yeni Bir Yarılmanın Eşiğinde…

images (3)





Şimdi İngiliz yönetmen Ken Loach’un, Türkçeye “Özgürlük Rüzgârı” adıyla çevrilen, 2006 yapımı, İrlanda kurtuluş mücadelesinin 1920’lerdeki bir kesitini anlatan Wind That Shakes the Barley filmini seyretmenin tam zamanıdır. Filmde, Britanya Krallığı ile IRA arasında imzalanan “barış anlaşması”ndan hemen öncesi ve sonrası anlatılır. Kısaca söyleyecek olursak, barış anlaşmasını imzalayan İrlanda Cumhuriyetçileri, İrlanda’da nizamı sağlamaya girişen resmi devlet gücüne dönüşür ve anlaşmayı kabul etmeyen direnişçi İrlandalıları silah yoluyla bastırmaya girişirler. Filmin bundan sonraki son derece dramatik sahnelerini anlatmamak en iyisi.

indir (4)




AKP hükümeti, “barış süreci”ni “yasal güvence” altına alan bir tasarıyı meclise sevk etmiş. Burada ayrıntılara girecek değilim. Bana öyle geldi ki bu tasarı, “barış süreci”nden çok, görüşmeleri yürütecek devlet görevlilerine yasal koruma sağlamayı amaçlıyor. Tabii bir de, silah bırakacak olanlara bazı “güvenceler” söz konusu. Geçmişteki pişmanlık yasalarında da buna benzer güvenceler tanınıyordu. Bu seferkinin farkı, silah bırakacaklardan bir “pişmanlık” beyanı talep edilmemesidir.
Öte yandan, ben yasada Kürtlerin temel talepleriyle, örneğin en temel taleplerden olan “ana dilde eğitim”le ilgili herhangi bir şey göremedim. Bilmiyorum, belki bunlar daha sonraki süreçte gündeme gelecektir. Fakat ne olursa olsun, bana kalırsa, Kürt halkını bazı hoş olmayan sürprizler beklemektedir.  Kısacası, bu devlet, Kürt direnişini kırdığını düşündüğü an, temel haklardan hiçbirini kabul etmeyecek, Kürtlerin üst tabakasını kendi tarafına çektikten ya da en azından tarafsızlaştırdıktan sonra orta vadede hareketin plebyen kesimini bilfiil ezmeye girişecektir.
Olacakları şöyle bir senaryo üzerinden izleyebiliriz gibi geliyor bana: Çok uzak olmayan bir gelecekte PKK, lideri Abdullah Öcalan’ın yönlendirmesiyle silah bırakımına gidecek ve dağdan inecektir. Abdullah Öcalan, belki yine çok uzun olmayan bir ev hapsi aşamasından sonra serbest bırakılacak ve bilfiil siyasete girecektir. PKK, legal bir siyasi parti olarak örgütlenecek, bugünkü legal yapıları da içine katarak seçimlere girecektir. Aynı zamanda Kürt siyasal hareketi (yasal PKK), Kürt burjuvazisinin temsilcisi olarak Kürdistan’da gelişmekte olan yeni elitlerle kaynaşacak ve devletin buralardaki güvenliğini güvence altına alan fiili bir kolluk kuvveti olarak da görev yapacaktır.
En önemlisi, Kürt burjuvazisiyle bağlarını iyice güçlendirmiş ve yerel yönetimlere de hâkim olmuş Kürt siyasal hareketiyle, bugüne kadar bu hareketin esas yükünü çekmiş tabandaki plebyen Kürt hareketi (yoksul Kürt gençlerinin ve Kürt yoksul köylülerinin oluşturduğu hareket) arasında fiili bir yarılma ve kopuş yaşanacaktır. Devletin ikbal kapılarından pay alan ya da yeni yatırım olanaklarını değerlendiren elit kesim, plebyen hareketin muhalefetini uyuşturmaya, olmadı fiilen bastırmaya çalışacaktır.
Son derece ilginçtir ki, “geri” denen Kürdistan’da, bugüne kadar Türkiye’nin bütününde görülmemiş ölçüde gelişkin ve keskin bir sınıf mücadelesi yaşanacaktır. Öcalan’da bugün kendi devrimci idollerini ve sınıf özlemlerini gören yoksul Kürt gençleri ve yoksul Kürt köylüleri, karşılarında devletin polisiyle o güne kadar inandıkları liderlerini kol kola gördüklerinde elbette sarsılacaklardır. Wind That Shakes the Barley. Sınıf mücadelesi rüzgârı yeni boy veren buğday başaklarını sarsacaktır. Ama belki de bu sarsıntı onlarda yeni bir bilinç sıçramasına yol açacaktır.
Nasıl? Ulusal özlem ve taleplerin bile gerçekten hayata geçmesinin, esasında ulusal bir sorundan çok, bir sınıf sorunu olduğunu görmelerine yol açarak.

Gün Zileli
26 Haziran 2014
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder