10 Kasım 2017 Cuma

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASIVE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 2


TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASIVE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 2



TABLO 1. AB ILE GKA’SI BULUNAN ÜLKELER




GKA, göç veren ve transit ülkeler için doğurabileceği potansiyel maliyetler bakımından riskli bir anlaşmadır. Günümüzde düzensiz göçün ana istikameti 
Avrupa olduğu için bu anlaşmalar, AB’den ziyade diğer tarafa sorumluluklar yüklemektedir. Bundan dolayı AB, GKA için müzakereye girdiği ülkelere 
anlaşmanın imzalanması ve gereğince uygulanması karşılığında birtakım vize kolaylıkları önermektedir. Vize kolaylıklarının içeriği ve yol haritası her ülkeye 
yönelik özel olarak belirlenmektedir. Örneğin GKA imzalanmış bazı ülkelerin vatandaşlarına Schengen vizesi başvurularında işlem ve prosedürlerin kısaltılması, başvuru ücretinin düşürülmesi, bazı kişilere çoklu giriş hakkı tanınması gibi kolaylıklar sağlanmıştır. Halen AB ile Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve Yeşil Burun arasında yürürlükte bulunan vize kolaylığı anlaşmaları mevcuttur.

SÜREÇLERİN ANA HATLARI

AB, GKA imzaladığı bazı ülkelerle ise kısa süreli vizeleri kaldırmıştır. Örneğin GKA’ların yürürlüğe girmesinin ardından AB, 2009 yılında Sırbistan, Karadağ ve 
Makedonya, 2010 yılında Arnavutluk ve Bosna-Hersek, 2014 yılında da Moldova vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanımıştır. AB ile GKA’sı bulunan ülkelerden Ukrayna ve Gürcistan’ın yanı sıra kendisini tanıyan üye ülkelerle ayrı ayrı geri kabul anlaşmaları imzalayan Kosova, vize serbestisi için gerekli kriterleri karşılamış ve Avrupa Komisyonu bu üç ülkeyle vizelerin kaldırılması için tavsiye kararlarını 2016 yılının ilk yarısında yayımlamıştır.3 Konsey ve Parlamento’da yapılacak oylamaların sonucunda söz konusu ülkelerin Schengen bölgesindeki vize muafiyetinin yürürlüğe girmesi beklenmektedir. AB’nin Doğu Ortaklığı kapsamındaki bir diğer ülke Belarus’la ise GKA ve vize serbestisi süreçleri eş zamanlı olarak sürdürülmektedir. 

AB’nin bir ülkeyle yürüttüğü vize serbestisi diyaloğu, o ülkeyle geri kabul anlaşmasının imzalanması ve uygulamaya konmasına bağlı olmanın yanısıra 
söz konusu ülkenin gerçekleştirmesi gereken reformları içeren bir yol haritasını esas alır. Yol haritasında belge güvenliği, düzensiz göçle mücadele, sınır yönetimi, kamu düzeni, kamu güvenliği, dış ilişkiler ve temel haklar gibi ana başlıklar altında ele alınan reformların detayları ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Hükümetlerin yol haritası uyarınca attıkları adımlar, AB uzmanlarınca dikkatlice incelenmekte ve buna göre vize serbestisine dair olumlu veya olumsuz görüşler Komisyon’a iletilmektedir. Komisyon, reform ve uygulamalardan tatmin olduğu takdirde, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’ne vizelerin kaldırılmasını önermektedir. Parlamento ve Konsey tasarıyı kabul ettiği takdirde vize serbestisi yasalaşmaktadır. Parlamento’daki oylamada salt çoğunluğa bakılırken Konsey’deki oylamada nitelikli çoğunluğa, yani üye ülkelerin en az yüzde 55’ini ve AB nüfusunun en az yüzde 65’ini temsil edecek sayıda olumlu oya ihtiyaç vardır. Schengen vize rejimini benimsemeyen Birleşik Krallık ve İrlanda bu oylamada oy kullanmadığından nitelikli çoğunluk için gerekli oranlar bu iki ülke dışarıda kalacak şekilde hesaplanmaktadır.

Parlamento’nun tasarıyı kabul etmemesi durumunda tasarı yine Konsey’e gönderilmekte ve Konsey’in görüşleri alındıktan sonra ikinci kez Parlamento’ya 
gitmektedir. Parlamento tasarının bu halini kabul ederse tasarı yasalaşmakta, reddederse süreç olumsuz sonuçlanmaktadır. Parlamento tasarının üzerinde değişiklik önerirse tasarı Konsey’e gönderilmekte, eğer Konsey bu değişiklikleri uygun bulursa süreç yine olumlu sonuçlanmaktadır. Konsey’in katılmadığı noktalar olduğu takdirde tasarı, Komisyon, Konsey ve Parlamento üyelerinin oluşturduğu bir uzlaşma komisyonunda son şekline getirilmektedir. Metnin son hali yukarıda belirtildiği şekilde Konsey ve Parlamento’da ayrı ayrı oylanmaktadır. Süreç, kurumlardan her ikisinin de olumlu oy kullanması durumunda olumlu, aksi takdirde olumsuz sonuçlanmaktadır. Sürecin herhangi bir aşamada olumsuz sonuçlanması durumunda vize serbestisi için Komisyon’un Parlamento ve Konsey’e yeni bir tasarı sunması gerekmektedir.4



KOMISYON’UN TEKLIFININ YASALAŞMA PROSEDÜRÜ 

Vize yol haritası uyarınca gerçekleştirilmesi istenen reformlar, GKA’da da olduğu gibi AB’nin iç güvenlik bakımından yararına olacak reformlardır. Nitekim 
yukarıda da kısaca değinildiği üzere vize politikaları, güvenlik politikalarından ayrı düşünülemez. Devletlerin vize politikalarını belirlerken göz önünde bulundurdukları en önemli hususlardan biri istenmeyen ziyaretçileri uzak tutmaktır. 

Vize uygulamaları sayesinde devletler, ülkeye girecek kişiler üzerinde henüz onlar sınıra ulaşmadan denetimde bulunma imkanını elde ederler. Böylece ülkeye yönelecek “zararlı” kişileri bir “uzaktan denetim”e tabi tutmuş olurlar.5 

Ekonomik, siyasi, toplumsal ve hukuki bakımdan kendi standartlarını oluşturmuş bir devletler üstü kurum olan AB de, vize politikalarını belirlerken öncelikle 
kendi çıkarlarını ve güvenliğini dikkate almaktadır. Anthony Richmond’un belirttiği gibi, Schengen vize rejimi, varlıklı Avrupa devletlerinin bir araya gelip 
“kendi imtiyazlı konumlarını” korumak adına istenmeyen kişileri topraklarından uzak tutmak için oluşturulmuş bir mekanizmadır.6 GKA ve vize serbestliği süreçlerine de kendi çıkar ve güvenliğini önceleyerek yaklaşan AB, özellikle sınır kontrolü ve belge güvenliği alanlarındaki reformların hayata geçirilmesine özel 
bir titizlik göstermektedir. Üçüncü ülkelerin sınır kontrollerinde AB’nin ortaya koyduğu kriterlerle hareket etmeleri sayesinde AB’ye yönelik seyahat edenler bir ön filtrelemeden geçmektedirler. Böylelikle AB sınırlarındaki yığılmanın ve olası güvenlik risklerinin azaltılması mümkün olmaktadır.7 

GKA müzakerelerinin vize diyaloğu ile beraber yürütülmesinin karşı taraf için de yararlı tarafları vardır. Böylelikle AB ile anlaşmayı imzalayacak olan ülke, 
vize yol haritasında bahsedilen reformları AB’nin de desteğini alarak yerine getirmekte ve son aşamada AB’den vize kolaylıkları elde edebilmektedir. GKA süreciyle eş zamanlı olarak yürütülen vize diyaloğu süreci, AB’ye şartlılık (conditionality) prensibine bağlı bir teşvik ve ikna gücü vermektedir. Böylelikle ülkeler, göç ve güvenlik alanındaki birçok reformu vize kolaylığı ya da muafiyeti beklentisiyle sürat ve titizlikle hayata geçirebilmektedir.

Öte yandan, AB’nin GKA’yla vize diyaloğunu birbirine endekslemesi, sürecin ister istemez siyasileşmesine sebep olmaktadır. Zira çoğu teknik içerikli 
reform ve uygulamalar karşısında ülkelere vize serbestliği vaat edilirken bu konudaki nihai karar teknokratlar tarafından değil, üye ülkelerin AB Konseyi 
ve Parlamentosu’ndaki temsilcileri tarafından alınmaktadır. Dolayısıyla bu kararın alınmasında üye ülkelerin siyasi hesaplarının önemli bir ağırlığı bulunmaktadır. Bu durumda AB ile müzakere durumundaki ülkeler, vizeler konusundaki nihai karar üzerinde Komisyon’un görüşlerinden ziyade üye ülkelerin o anki siyasi pozisyonlarının etkili olacağı düşüncesiyle reformlara yeterince eğilmeme yoluna da gidebilmektedir. 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder