13 Kasım 2017 Pazartesi

Ülkücü Baskısını niye tartışan yok?

Ülkücü Baskısını niye tartışan yok? 



Mehveş Emin
AKŞAM,


Türkiye’de farklı olmak, gerçekten de sorun! Bırakın farklı olmayı, sizin için belirlenen ‘sınırların dışında’ fikir ifade etmek bile dert... 

Prof. Dr. Binnaz Toprak başkanlığında, ‘Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Muhafazakarlaştırılanlar’ araştırmasının üzerine kopan tartışmalara bakılırsa, hepimiz, diğerini bir yere ‘kutulamaya’, bir diğer deyişle ‘ötekileştirmeye’ çalışıyor... 

Şahsen araştırmanın metodolojisini eleştirenler kampında yer aldım, ancak raporda anlatılanların doğruluğuna ve tespitlere dair itirazım yok. Tersine, başı açık kadınlara ‘örtünme baskısı’, Kürtlere ve Alevilere karşı ayrımcılık, gençlerin muhafazakâr çemberdeki bunalımları gibi konuların gündeme gelmesini hem gerekli hem de sağlıklı buluyorum. Burada problem, ‘amaçlı örneklem’ seçilmesinde, yani ‘laik’ diye tanımlanan kesimlere ulaşmak için kullanılan yöntemde. Laiklere ulaşmak için gittikleri her kurum ve bağlantı, neticede taraf...

Keşke farklı cinsiyet, etnik köken veya dinden olan insanların gündelik hayatta ne gibi baskılarla karşılaştığı, ayrı ayrı incelense... Baskının ne kadar yaygın olduğu, kişilerin hayatlarının ne kadarında bu sorunları yaşadığı araştırılsa... Tekrarlıyorum, böylelikle araştırmanın bilimsel kimliğinden şüphe duyulmaz, genelleme yapmak daha doğru olurdu. 

REİS MASALARINA BAKIN

Evet, mevsimlerden kış, iktidardaki partinin kadrolaşma hızı baş döndürücü, muhafazakâr iklim hiçbir zaman olmadığı kadar egemen... Peki baskının tek sorumlusu onlar mı? Araştırmada gençlere giyim-kuşam konusunda baskı yapan asıl kesimin ülkücüler olduğu vurgulanırken, herkesin bu konuyu teğet geçmesi ayrıca manidar! Kimse MHP’lilerin üniversitelerde kurduğu ‘reis’ masalarını sorgulamıyor mesela. Baskının ötesinde, şiddeti dile getiren ifadeler var raporda. Peki dinlediği müzik yüzünden yatağından kaldırılıp dövülen genç, minibüse bindiğinde yer verilmeyen başı açık kadının gördüğü ilgiyi hak etmiyor mu?
Bir başka ‘kutulama’ hastalığı da araştırmayı yapan Açık Toplum Enstitüsü’yle ilgili. Okur tepkilerinden kimi yazarlara, bir Soros fobisi söz konusu... Açık Toplum ne yapsa, ‘ülkeyi bölüyor, gizli amaçları var’ gibi önyargılarla karşılanıyor. Ruşen Çakır’ın belirttiği gibi, daha önce AKP’ye hizmet ediyorlar diye topa tutulan Açık Toplum, bu defa aynı kesim tarafından kucaklanıyor! (Not: Toprak’ın son araştırmasıyla TESEV’in bağlantısı yok, düzeltirim.)

Yahu, bir durun... Komplo teorileriyle beslenmek yerine, bu araştırmaların daha sık ve daha farklı kurumlar tarafından yapılmasına destek olun. Beğenmiyorsanız, kesenin ağzını siz açıp araştırma yapın da tartışalım!

TÜRK’ÜM, MÜSLÜMANIM BAŞKASINI TANIMAM!

•  Özür dileme modası yaygınlaşıyor. Son olarak Ertuğrul Günay, Alevilerden özür diledi! Sayın Arıtman’ı göreve çağırıyorum. Derhal Günay’ın ailesinin soy kütüğü çıkarılsın. Kesinlikle bir akrabası Alevi’dir! 
•  Cumhurbaşkanı Gül, CHP’li Arıtman’a 1 YTL’lik tazminat davası açtı... Peki o ‘Ben Türk ve Müslümanım’ vurgusuna gerek var mıydı? Fantezi bu ya: Gül, sırf tepkisini göstermek için ‘Belki de Ermeniyim, ne fark eder! Halkımı kucaklar, öperim’ deseydi ne hoş olurdu...


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder