9 Kasım 2017 Perşembe

ANNAN PLANI BİR İŞGALDİR BÖLÜM 4

ANNAN PLANI BİR İŞGALDİR  BÖLÜM 4

Ankara Ticaret Odası Başkanı, ANNAN PLANI, BARIŞ HAREKATI, KIBRIS, KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ, KOFFİ ANNAN, Rauf Denktaş, Sinan AYGÜN, 
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat, GKRY lideri Papadopulos’un 5 Temmuz 2007 tarihli mektubuna cevaben göndermiş olduğu 14 Ağustos 2007 tarihli mektubunda, iki lider arasında yapılması öngörülen görüşmenin 8 Temmuz mutabakatı ile sınırlı kalmayarak, kapsamlı çözüm müzakerelerinin başlatılması hedefi doğrultusunda Kıbrıs sorununun tüm boyutlarıyla ele alınacağı anlayışı üzerine inşa edilmesini önermiştir.
Papadopulos aynı gün (14 Ağustos) BMGS Özel Temsilcisine göndermiş olduğu mektupta, Sayın Talat’tan aldığı mektuba atıfla, iki lider arasındaki görüşmenin tarihinin belirlenmesi için bir an önce Koordinasyon Komitesi’nin toplanmasını teklif etmiş ve görüşmenin, bir önceki mektubunda da belirttiği üzere, 8 Temmuz sürecinde yaşanan tıkanıklığı aşmaya yönelik olacağını belirtmiştir.
21 Ağustos 2007 tarihinde yapılan Koordinasyon Komitesi toplantısında, iki liderin 5 Eylül 2007 tarihinde bir araya gelmeleri kararlaştırılmıştır.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile GKRY Lideri Papadopulos’un 5 Eylül 2007 tarihli görüşmesi
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile GKRY Lideri Papadopulos 5 Eylül 2007 tarihinde BMGS’nin Özel Temsilcisi Möller’in de hazır bulunduğu bir toplantıda bir araya gelmişlerdir.
Toplantıda Cumhurbaşkanı Sayın Talat, iki tarafın kapsamlı çözüm perspektifi üzerine yoğunlaşmalarının önem taşıdığının altını çizerek, iki taraf arasında iki, iki buçuk ay sürecek hazırlık dönemini müteakip kapsamlı müzakerelerin başlatılması ve 2008 yılı sonuna kadar kapsamlı çözüme ulaşılması yönünde bir öneri getirmiştir. Sayın Talat’ın önerisi Papadopulos tarafından reddedilmiştir.
Görüşmeden sonra BMGSÖT Möller tarafından yapılan açıklamada, görüşmenin yapıcı bir ortamda gerçekleştiği, iki liderin sürecin biran evvel başlatılması konusunda anlaştıkları, kapsamlı çözüme ilişkin gündeme gelebilecek konuları görüştükleri ve temaslarına BM aracılığıyla devam etmeye ve uygun zamanda da yeniden bir araya gelmeye karar verdiklerini bildirilmiştir.
Kıbrıs Türk tarafının 16 Ekim 2007 tarihli Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) önerisi
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat, 16 Ekim günü New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile bir görüşme yapmıştır. Sayın Talat bu görüşmede Papadopulos’un uzlaşmaz tutumuna atıfta bulunarak, Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı çözüme ilişkin yaklaşımını izah etmiş, ayrıca Genel Sekreter’e Kıbrıs’ta iki taraf arasında olumlu bir atmosferin tesis edilebilmesi için bir Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) paketi sunmuştur.
Sözkonusu GAÖ paketiyle, Ara Bölge’de iki tarafın Silahlı Kuvveleri’nin birbirinden uzaklaştırılması (dekonfrontasyon) yönündeki 1989 tarihli Anlaşmanın genişletilmesi, Lokmacı (Lefkoşa içi) ve Yeşilırmak (KKTC’nin batı ucu) sınır kapılarının açılması, Erenköy’e serbest geçiş sağlanması, eşit sayıda Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum üyeden oluşacak bir Uzlaştırma Komitesi kurulması, karşılıklı tatbikatların sınıra yakın bölgelerde gerçekleştirilmemesi, Yiğitler-Pile yolunun inşa edilmesi, insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçla mücadele gibi konularda taraflar arasında BM Barış Gücü aracılığıyla işbirliğinin artırılması önerilmiştir.
Öte yandan GKRY lideri Papadopulos, 15 Ekim 2007 tarihinde BMGS Ban’a gönderdiği mektubunda, 8 Temmuz süreciyle ilgili olarak bazı öneriler ortaya koymuştur.
Konuyla ilgili olarak KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca 23 Ekim 2007 tarihinde yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının 8 Temmuz sürecini anlaşılır ve sonuç almaya yönelik hale getirmek için çalışırken Kıbrıs Rum tarafının süreci içinden çıkılmaz hale getirmek için çaba gösterdiğine dikkat çekmiştir.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Barış Gücü’ne ilişkin 3 Aralık 2007 tarihli raporu BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (BMBG) faaliyetlerine ilişkin Haziran-Aralık 2007 dönemini kapsayan raporu 3 Aralık 2007 tarihinde yayınlanmıştır.
Raporda, Kıbrıs Türkleri üzerindeki izolasyonların kaldırılması telkin edilmiş ve bunun tanıma anlamına gelmediği belirtilmiştir. Raporda ayrıca, 8 Temmuz sürecine ilişkin gelişmeler ele alınırken, Kıbrıs Türk tarafının sergilediği tutumunun 8 Temmuz süreciyle uyumlu olduğu kaydedilmiş, Ada’da varılacak çözümün iki kesimli ve iki toplumlu federasyon ile siyasi eşitlik ilkelerine dayanacağı vurgulanmış, çözümün ana hatlarının bilindiği ve çözümün unsurlarının geçtiğimiz on yıllarda oluşmuş müktesebat ile anlaşmalara dayanacağı ifade edilmiştir. Ada’daki BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına ilişkin 1789 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı 14 Aralık 2007 tarihinde kabul edilmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile Sayın Başbakanımızın mektupları
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'a 22 Şubat 2008 tarihinde mektup göndererek, Kıbrıs Türk tarafının çözüm yönündeki iradesini muhafaza ettiğini ve yeni bir müzakere sürecini başlatmaya hazır olduğunu vurgulamıştır. Sayın Talat mektubunda ayrıca, önümüzdeki döneme ilişkin Kıbrıs Türk tarafının beklentilerini ortaya koyarak BMGS Ban’ın kişisel olarak sürece dahil olmasını ve kapsamlı çözüm çabalarına ivme kazandırmasını istemiştir.
Sayın Başbakanımız 6 Mart 2008 tarihinde BM Genel Sekreteri Ban, AB Komisyonu Başkanı Barroso, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri ile AB Üyesi ülkelerin Devlet veya Hükümet Başkanları’na gönderdiği mektuplarda, 2008 yılının Kıbrıs’ta adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüme ulaşılması için bir fırsat penceresi sunduğunu, Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat’ın sözleri ve eylemlerinde ifadesini bulan Kıbrıs Türk tarafının yapıcı yaklaşımını desteklemeye devam ettiğini, Türkiye’nin, anavatan ve üç garantör devletten biri olarak kapsamlı müzakere süreci yoluyla çözüme katkıda bulunmaya kararlı olduğunu, ayrıca Kıbrıs Türk halkının maruz bırakıldığı haksız izolasyonların kaldırılması yönünde somut adım atılmasını beklediğimizi bildirmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile GKRY lideri Hristofyas’ın 21 Mart 2008 tarihli görüşmesi
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile Şubat 2008’de GKRY’de yapılan başkanlık seçimlerini kazanan Hristofyas 21 Mart 2008 tarihinde BM Genel Sekreteri’nin Özel Temsilcisi Möller’in de hazır bulunduğu toplantıda Kıbrıs sorununda bulunulan aşama ile önümüzdeki döneme ilişkin görüş alışverişinde bulunmak üzere bir araya gelmişlerdir.
Görüşmede gündelik yaşama ilişkin konuları ele alacak Teknik Komiteler ile özlü konular üzerinde çalışacak Çalışma Grupları’nın oluşturularak çalışmalarına başlamaları kararlaştırılmıştır. Görüşmede ayrıca iki liderin üç ay sonra biraraya gelerek Teknik Komiteler ve Çalışma Grupları’nın çalışmalarını gözden geçirmeleri ve bunların sonucunu kullanarak BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu çerçevesinde kapsamlı müzakereleri başlatmaları hususunda mutabakata varılmıştır.
Sayın Talat ve Hristofyas ayrıca, Lokmacı Kapısı’nın, diğer kapılardaki yerleşik uygulamaya uygun olarak teknik açıdan mümkün olan en kısa sürede açılmasını kararlaştırmışlardır. Bahsekonu kapı, 3 Nisan 2008 tarihinde iki liderin temsilcileri ile Lefkoşa Türk ve Rum Belediye Başkanları’nın katıldığı bir törenle karşılıklı geçişlere açılmıştır.
21 Mart Süreci
Liderlerin 21 Mart tarihinde vardıkları mutabakat doğrultusunda, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat’ın temsilcisi Özdil Nami ile Rum başkanlık komiseri Yakovu arasında yapılan görüşmelerde, altı Çalışma Grubu ile yedi Teknik Komite oluşturulması üzerinde mutabık kalınmıştır. Bu bağlamda, Çalışma Grupları “Yönetim ve Güç Paylaşımı”, “AB Konuları”, “Güvenlik ve Garantiler”, “Toprak”, “Mülkiyet” ve “Ekonomik Konular”; Teknik Komiteler ise “Suç/Suça İlişkin Konular”, “Ekonomik ve Ticari Konular”, “Kültürel Miras”, “Kriz Yönetimi”, “İnsani Konular”, “Sağlık” ve “Çevre” başlıklarından oluşmaktadır.
Çalışma Grupları ve Teknik Komite’ler 18 Nisan Cuma günü Ara Bölge’de yapılan bir törenle çalışmaya başlamıştır.
BMGS’nin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı Pascoe’nun bölgeyi ziyareti ve BM Güvenlik Konseyi Başkanlık Açıklaması,
BM Genel Sekreteri’nin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı Büyükelçi Lynn Pascoe, bölgeye yaptığı değerlendirme ziyareti çerçevesinde 30 Mart-2 Nisan tarihleri arasında Ada’da iki tarafla, 7 Nisan’da Atina’da Yunan yetkililerle yürüttüğü temasların ardından 8 Nisan’da ülkemizi ziyaret etmiştir. BMGSY Pascoe Sayın Bakanımız tarafından kabul edilmiş ve Bakanlığımız yetkilileriyle temaslarda bulunmuştur. Kıbrıs sorununa BM Genel Sekreteri’nin iyiniyet misyonu çerçevesinde kapsamlı çözüm bulunması amacıyla izlenecek yol konusunda kendisiyle yararlı ve yapıcı görüş teatisinde bulunulmuştur.
BM Genel Sekreteri’nin Siyasi İşler Yardımcısı Büyükelçi Pascoe, New York’a dönüşünde Kıbrıs konusundaki temasları hakkında 15 Nisan 2008 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’nin kapalı oturumunda bir sunuş yapmıştır.
Büyükelçi Pascoe, sunuş sonrasında yaptığı açıklamada Ada’nın yeniden birleşeceği yolunda ihtiyatlı bir iyimserlik taşıdığını söylemiş, öte yandan iki toplum arasında yürütülen müzakerelerin kolay olmayacağını düşündüğünü kaydetmiştir. Büyükelçi Pascoe, Ada’da görev yapacak Çalışma Grupları ile Teknik Komiteler aşamasında ilk üç ay içerisinde olumlu gelişmeler kaydedilmesi halinde BM Genel Sekreteri’nin önümüzdeki aylarda bir Özel Danışman atamayı değerlendirebileceğini ifade etmiştir.
Sözkonusu sunuştan iki gün sonra, 17 Nisan 2008 tarihinde BM Güvenlik Konseyi adına Dönem Başkanı Güney Afrika Daimi Temsilcisi bir Başkanlık Açıklaması yapmıştır.
Güvenlik Konseyi Başkanlık Açıklaması’nda, iki lider arasında 21 Mart tarihinde varılan mutabakatın memnuniyetle karşılandığı belirtilmiş, Güvenlik Konseyi’nin Çalışma Grupları ile Teknik Komiteler’in çalışmaya başlamasını cesaret verici bulduğu kaydedilmiş, bu çalışmaların BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet görevi çerçevesinde kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulunmasına yönelik kapsamlı müzakereler için zemini hazırlayacağı ifade edilmiştir. Açıklamada ayrıca, Lokmacı Kapısı’nın açılmasının memnuniyetle karşılandığı, BM Güvenlik Konseyi’nin, ilgili kararlarında ifadesini bulduğu üzere, iki kesimli, iki toplumlu bir federasyon ve siyasi eşitlik temelinde Kıbrıs’ın birleştirilmesini desteklemeye devam edeceği, BMGS’nin taraflara yardımcı olma arzusu ile hazırlık döneminde katedilecek ilerlemeye bağlı olarak yeni bir Özel Danışman ataması ihtimali memnuniyetle kaydedilmiştir.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un Kıbrıs Özel Temsilciliği ve Kıbrıs'taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefliği'ne atadığı Taye-Brook Zerihoun, 13 Mayıs’ta Ada’ya gelerek görevine başlamıştır.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile GKRY lideri Hristofyas’ın 23 Mayıs 2008 tarihli görüşmesi
21 Mart görüşmesi sonrasında meydana gelen gelişmeleri değerlendirmek üzere KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile GKRY lideri Hristofyas 23 Mayıs 2008 tarihinde Ara Bölge’de BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Zerihoun'un evsahipliğinde bir araya gelmişlerdir.
Görüşme sonrasında yapılan ortak açıklamada, iki liderin siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu federasyona bağlılıklarını yeniden teyit edilmiş, ortaklığın, eşit statüdeki Türk ve Rum kurucu devletlerinden oluşan, tek uluslararası kimlikli, federal bir hükümete sahip olması konusunda hemfikir oldukları kaydedilmiştir.
Konuyla ilgili olarak Bakanlığımız tarafından aynı gün yapılan açıklamada, ülkemizin Ada’da 21 Mart 2008 tarihinde başlayan hazırlık sürecini desteklediği ve Kıbrıs’ta yerleşmiş BM parametreleri olan iki kesimlilik, siyasi eşitlik ve iki Kurucu Devletin eşit statüsüne dayanan yeni bir Ortaklık Devleti kurulması amacıyla kapsamlı ve adil bir çözüme ulaşılması için iki liderin BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu çerçevesinde en kısa zamanda doğrudan müzakerelere başlamasını beklediği kaydedilmiştir.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Barış Gücü’ne ilişkin 2 Haziran 2008 tarihli raporu ve 1818 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (BMBG) faaliyetlerine ilişkin Kasım 2007-Mayıs 2008 dönemini kapsayan raporu 2 Haziran 2008 tarihinde yayınlanmıştır.
Ada’daki BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına ilişkin 1818 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ise 13 Haziran 2008 tarihinde kabul edilmiştir.
İngiltere ile GKRY arasında 5 Haziran 2008 tarihinde imzalanan Ortak Mutabakat Belgesi
İngiltere ile GKRY arasında bir Ortak Mutabakat Muhtırası, 5 Haziran 2008 tarihinde Londra’da, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ile GKRY lideri Hristofyas tarafından imzalanmıştır.
Konuya ilişkin olarak Bakanlığımız tarafından yapılan açıklamada, Kıbrıs’taki iki liderin görüşme süreci içinde bulundukları bir dönemde yapıcılıktan uzak unsurlar içeren bir Mutabakat Muhtırası imzalanmasının sürece olumsuz bir müdahale teşkil ettiği, Kıbrıs sorununa kalıcı ve adil bir çözüm bulunması yönündeki çabalara gölge düşürdüğü kaydedilmiş ve Muhtıra metninin, BM parametreleri ile Ada’daki iki lider tarafından 21 Mart ve 23 Mayıs tarihlerinde varılan mutabakatı yansıtmadığı belirtilmiştir. Açıklamada ayrıca, dost ve müttefik İngiltere’nin GKRY ile böyle bir Muhtıra imzalamak ihtiyacı duymasına, Kıbrıs Rumlarının açılımlarda bulunduğuna ve iki tarafça paylaşılan stratejik çıkarlara değinmesine anlam verilemediği ifade edilmiştir.
BM Genel Sekreteri'nin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı Pascoe'nun Ada'yı ziyareti
BM Genel Sekreteri'nin Siyasi İşler Sorumlu Yardımcısı Lynn Pascoe, Kıbrıs konusunda bulunulan aşama hakkında değerlendirmelerde bulunmak üzere 16-18 Haziran 2008 tarihlerinde Ada’da bazı temaslarda bulunmuştur. Pascoe, 17 Haziran günü KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile görüşmüştür.
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, BMGSY Pascoe ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerine işaret ederek, Kıbrıs Türk tarafının son zamanlardaki bazı kaygılarını ve yaşanan bazı tartışmaları konuşma fırsatı bulduklarını belirtmiştir.
35. İslam Konferansı Örgütü Dışişleri Bakanları Toplantısı
18-20 Haziran 2008 tarihlerinde Kampala'da yapılan 35. İslam Konferansı Örgütü Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda kabul edilen “Kıbrıs'ta Durum” başlıklı kararda izolasyonların kaldırılması ve İKÖ üyesi ülkelerin KKTC ile daha fazla işbirliği ve dayanışma içerisine girmeleri yönünde daha çok adım atmaları çağrısı yapılmıştır. Kararda ayrıca, üye ülkelerin KKTC ile üst düzey temaslarını artırmaları ve eğitim, sağlık ile spor alanlarında işbirliği yapmaları istenmiştir.
Toplantı kapanışında yayınlanan Kampala Deklarasyonu’nda ise Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüme ulaşılabilmesi için taraflar arsındaki görüşmeler sürecinin desteklendiği belirtilmiş ve Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonların kaldırılması çağrısı yapılmıştır.
İki liderin 1 Temmuz 2008 tarihli görüşmesi
1 Temmuz 2008 tarihinde iki lider, Çalışma Grupları ile Teknik Komitelerin ilk raporlarını gözden geçirmek üzere Ara Bölge’de biraraya gelmişlerdir. Görüşme sonrasında Özel Temsilci Zerihoun tarafından okunan Ortak Açıklama’da iki Lider’in tek egemenlik ile tek vatandaşlık konularını görüştükleri ve bu konularda prensipte anlaşarak uygulanmasının detaylarını kapsamlı müzakereler çerçevesinde görüşme konusunda uzlaştıkları, ayrıca iki liderin 25 Temmuz'da yeniden bir araya gelerek Çalışma Grupları ile Teknik Komitelerin son raporlarını gözden geçirmeye karar verdikleri kaydedilmiştir. İki lider son hazırlık toplantılarını 25 Temmuz'da gerçekleştirmişler ve görüşmenin ardından yaptıkları Ortak Açıklamada kapsamlı görüşmelerin 3 Eylül 2008 tarihinde başlamasına, ayrıca iki liderin üzerinde anlaşacakları çözümün Ada'nın iki tarafında eşzamanlı referandumlara sunulacağına karar verdiklerini ifade etmişlerdir.
3 Eylül 2008 Kapsamlı Müzakere Süreci
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat ile GKRY lideri Hristofyas 3 Eylül 2008 günü bir araya gelerek, Kıbrıs’ta BM Genel Sekreteri’nin iyiniyet misyonu çerçevesinde kapsamlı çözüm müzakerelerini başlatmışlardır. Anılan toplantıda iki lider, içerikli ilk toplantının 11 Eylül 2008 günü başlamasını ve “Yönetim ve Yetki Paylaşımı” konusunun ele alınmasını kararlaştırmışlardır.
Toplantıda BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı (BMGS ÖD) Alexander Downer, yaptığı açılış konuşmasında, sürecin Kıbrıs’taki iki tarafa ait olduğunu, BM’nin bu süreci desteklemeye hazır olduğunu, hazırlık döneminde büyük ilerleme kaydedildiğini, bugüne kadar Kıbrıs konusunda oluşmuş hacimli müktesebattan yararlanılabileceğini belirtmiş; kendisinin BMGS’nin Özel Danışmanı olarak atanmasının BM’nin ve Genel Sekreterin müzakere sürecine yönelik desteğinin güçlü bir göstergesi olduğunun altını çizmiştir.
GKRY lideri Hristofyas açılış konuşmasında, Kıbrıs’ta varılacak çözümün temellerinin, Kıbrıs’taki üniter devleti federal bir yapıya dönüştüren 1977-1979 Doruk Anlaşmaları ile belirlendiğini, çalışmalara ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarının rehberlik etmesi gerektiğini, “Kıbrıs”ın AB’nin tam üyesi olduğunu, bu çerçevede çözümün, AB ilkelerine dayanmasını beklediklerini belirtmiş; sürecin sahibinin Kıbrıslılar olduğunu, sonucun Kıbrıslılar için “Kıbrıslı” bir çözüm olacağını vurgulamış, hakemlik ve suni süre-bitimlerini kabul etmeyeceklerini ileri sürmüş, aynı zamanda tüm konularda anlaşılmadan hiçbir konuda anlaşılmamış olacağının altını çizmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat açılış konuşmasında, Kıbrıs’ta yeni bir ortaklık kurulması sürecinde iki taraf arasında ortaya çıkabilecek görüş ayrılıklarının, tarafların iyiniyeti ve karşılıklı fedakarlıklarla aşılabileceğini, BM çerçevesinde 40 senedir devam etmekte olan müzakere sürecinin, çözümün parametrelerini oluşturduğunu, ayrıca 21 Mart süreci çerçevesinde yaptıkları 23 Mayıs ve 1 Temmuz Ortak Açıklamalarının, yeni oluşacak yapının temel çerçevesini çizdiğini, ayrıca, 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarının devamının, taraflardan birinin diğeri üzerinde hakimiyet kurmamasının, Ada’daki, iki taraf arasındaki iç denge ve ülkemiz ile Yunanistan arasında dış dengenin devamının çözümün asli parçalarını oluşturduğunu vurgulamıştır.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, 3 Eylül görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, Kıbrıs'ta iki liderin kapsamlı müzakerelere başlamasını memnuniyetle karşıladığını ve BM'nin sürece verdiği değişmez desteği ifade etmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat, müzakerelerin başlaması vesilesiyle yaptığı Kıbrıs Türk halkına muhatap “Halka Sesleniş” konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs Adası üzerindeki haklarından vazgeçmeye niyeti olmadığını, bu hakların, “iki halkın siyasi eşitliği ve iki Kurucu Devletin eşit statüsü” ile korunabileceğini, Kurucu Kıbrıs Türk Devleti ile Kurucu Kıbrıs Rum Devleti’nin eşit statüsüyle, 1950’lerden beri devam edegelen mücadele neticesinde elde edilen “kendi kaderini belirleme hakkı”nın yeni ortaklık devletine taşınacağını ifade etmiştir.
İki lider 3 Eylül’deki açılıştan sonra ilk içerikli toplantıyı 11 Eylül tarihinde gerçekleştirmiş ve “Yönetim ve Güç Paylaşımı” konularını ele almışlardır. Liderler bilahare düzenli olarak biraraya gelerek sırasıyla “Yönetim ve Güç Paylaşımı”, "Mülkiyet", "AB Konuları", "Ekonomi" ve "Toprak" konularını görüşmüşlerdir. Temmuz ayında tamamlanması öngörülen ilk tur görüşmelerde son olarak "Güvenlik ve Garantiler" konusunun ele alınması beklenmektedir. Liderler arasındaki görüşmeler marjında liderlerin özel temsilcileri Özdil Nami ve Yorgos Yakovu da düzenli olarak bir araya gelmektedirler. Tarafların üzerinde uzlaşıya varamadıkları hususlar bir yana ayrılmakta ve görüşmeler bir sonraki konu üzerinden sürdürülmektedir.
GKRY ile Rusya Federasyonu arasında imzalanan Ortak Bildiri
GKRY ile Rusya Federasyonu arasında Rum lider Hristofyas'ın Moskova ziyareti çerçevesinde 19 Kasım 2008 günü Ortak Bildiri imzalamıştır. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat’ın sözkonusu bildiriye ilişkin yaptığı açıklamada, Rusya’nın Kıbrıs Rum tarafıyla yayınladığı ortak bildiriyle çözümsüzlüğe destek çıktığını, bunun da sürece ciddi şekilde zarar verdiğini, 1977-1979 doruk anlaşmaları ve BM Güvenlik Konseyi kararlarında üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federal bir devlete dönüşeceğinin öngörüldüğüne” ilişkin deklarasyonda yer alan ifadenin tamamen yalan olduğuna vurgu yapmıştır.
Kıbrıs’taki mülkiyet sorunu ve uluslararası mahkemeler önündeki davalar
Avrupa Birliği Adalet Divanı ve AİHM önündeki davalar, Kıbrıs sorunun en karmaşık boyutlarından birini oluşturan mülkiyet sorununu yakından ilgilendirmektedir. Kıbrıs’taki mülkiyet konusunun kapsamlı bir çözüm içerisinde bir bütün olarak çözümlenmesi fikri yıllar içinde BM platformunda geliştirilmiştir. Bu bütünlük son olarak Annan Planı çerçevesinde de ele alınmıştır. Kıbrıs Türk tarafı, mülkiyet sorununun kapsamlı çözüm içerisinde bir bütün olarak ele alınması fikrini savunmakta ve belirlenecek objektif kıstaslar çerçevesinde tazminat, takas veya iade yoluyla çözümlenmesini istemektedir.
Orams Kararı
Kıbrıs sorununun kapsamlı çözüm müzakereleri devam ederken ABAD, 28 Nisan 2009 günü, Orams davasına ilişkin görüşünü açıklamıştır. Orams kararı, hem Kıbrıs'taki mülkiyet sorununu doğrudan ilgilendirmekte hem de başta iki kesimlilik olmak üzere temel BM parametrelerini aşındırıcı bir nitelik arzetmektedir. Orams davası, GKRY vatandaşı Apostolides'in, KKTC/Girne/Lapta'daki toprağı üzerine ev inşa ettikleri gerekçesiyle İngiliz Orams çifti aleyhine GKRY mahkemelerinde açtığı davanın ve bu mahkemelerin verdiği kararın, İngiltere mahkemelerinde tanıtılmasına ilişkin olup, GKRY mahkemesinin verdiği ihlal kararı ilk olarak İngiliz mahkemesi tarafından tanınmamış, bunun üzerine Apostolides davayı bir üst mahkeme olan İngiliz İstinaf Mahkemesi'ne götürmüş ve İngiliz İstinaf Mahkemesi başvuruyu bir karara bağlamadan önce ABAD'a havale ederek mütalaa istemiştir.
ABAD Savcılığı davaya ilişkin olarak 18 Aralık 2008 tarihinde verdiği görüşünde, GKRY mahkemesinde verilen kararın, AB üyesi ülkelerde tanınabileceğini belirtmiştir. İngiltere nezdinde sürecin durdurulmasına ve geri çekilmesine ilişkin siyasi düzeyde yaptığımız üst düzeyli girişimler sonuç vermemiş ve ABAD, Orams davasına ilişkin mütalaasını 28 Nisan 2009 tarihinde açıklamıştır. Kararın operatif paragraflarında özetle, AB müktesebatının Kıbrıs'ın kuzeyinde askıda bulunmasına rağmen, GKRY mahkemelerinin KKTC'deki mülkiyet, medeni ve ticari konulara ilişkin olarak verdiği kararların tüm AB üyesi ülkelerde tanınması ve uygulanmasının mümkün olduğu bildirilmektedir. ABAD'ın verdiği bu kararın yorum yapılmasına imkân sağlamayacak kadar açık olduğu ve bu nedenle İngiliz Mahkemelerini bağlayabileceği değerlendirilmektedir. İngiliz İstinaf Mahkemesinin, ABAD kararını dikkate alarak önümüzdeki sonbaharda Orams başvurusunu nihayete erdirmesi beklenmektedir.
Orams kararı, Kıbrıs sorununun en önemli ve karmaşık sorunlarından birini teşkil eden mülkiyet meselesinin, kapsamlı çözümün diğer unsurlarıyla bir bütün olarak ele alınması ve belirlenecek objektif kıstaslar çerçevesinde tazminat, takas ve iki kesimliliğe halel getirmeyecek belli tavanlar çerçevesinde kısmı iade yoluyla çözümlenmesi ilkesini, ayrıca, Kıbrıs'ta bir tarafın diğer taraf üzerinde yetki kullanamayacağına ve tahakküm kuramayacağına ilişkin temel BM parametresini göz ardı etmekte; çözüm felsefesinin temelinde yer alan "ortaklığın yenileneceği" gerçeğini dikkate almamakta ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yetki alanını (jurisdiction) ve egemenliğini Kuzey'e teşmil eden bir içerik taşımaktadır. Öte yandan, Orams kararı, müzakereler sonucunda ortaya çıkacak çözümün unsurlarının bilahare, mahkeme kararlarıyla aşındırılmamasını teminen, anlaşmanın AB'nin birincil hukuku olması gerektiği hususunun da en çarpıcı biçimde ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Konu hakkında, Bakanlığımızca 29 Nisan 2009 tarihinde bir açıklama yapılarak, karar üzerinde ayrıntılı hukuki incelemenin yapılmakta olduğu, sözkonusu kararın müzakere süresince belirlenmiş parametrelere ve kurulacak yeni ortaklığın doğasına aykırı olduğu ve kararın GKRY'nin haksız bir şekilde elde ettiği AB üyeliğinin çözüm çabaları aleyhine suistimal edilmesinin bir örneğini teşkil ettiği kaydedilmiştir. Bilahare yapılan ikinci açıklamada ise bazı ferdi mahkeme kararlarıyla çözüm sürecine zarar verilmeye çalışılmasının kabul edilemeyeceği, çözümün BM parametreleri ve zemininde sağlanacağı, Orams Kararı’nda atıfta bulunulan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin 1960 yılında kurulan Ortaklık Devleti olmadığı, Kıbrıs Rumları’nın, Kıbrıs Türkleri’ni veya Ada’nın tamamını temsil etmeye yetkili olmadıkları gibi, eşit siyasi statüye sahip Kıbrıs Türkleri üzerinde yetki veya egemenlikleri bulunmadığı, Yargı kararlarıyla “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Kıbrıs Türkleri’ne dayatılması çabalarının sonuç doğurmayacağı vurgulanmıştır.
Öte yandan, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat da kararın açıklanmasını müteakip, KKTC'deki tüm siyasi partilerin katılımıyla yapılan bir toplantı sonrasında bir açıklama yaparak, Kıbrıs'ta iki ayrı hukukun yürürlükte olduğunun karar çerçevesinde dikkate alınmamış olmasının ciddi bir hata teşkil ettiğini, kararın müzakere sürecine ciddi bir zarar verdiğini, İngiliz mahkemesinin ABAD kararı çerçevesinde bir kararı benimsemesi halinde müzakere sürecinin bir daha düzeltilmesi mümkün olmayacak şekilde zedeleneceğini ve Kıbrıs'taki mülkiyet sorununun çözümünün sadece bireysel tercihler dikkate alınarak ve iki kesimlilik ilkesi sınırlandırılarak üretilecek yöntemleri Kıbrıs Türk tarafının kabul etmeyeceğini bildirmiştir.
AİHM Önündeki Mülkiyet Davaları
Mülkiyet konusunda iki tarafın üzerinde anlaşacağı bütüncül bir formül bulunmasını istemeyen GKRY, son yirmi yıldır vatandaşlarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmaları için teşvik edip, desteklemekte, böylece bir yandan iki kesimliliği pratik olarak önlemeye çalışırken diğer taraftan uluslararası hukuk açısından ülkemizi zor durumda bırakmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde bekleyen çok sayıda Rum mülkiyet başvurusuna ilişkin olarak Mahkeme’nin talep ve beklentilerini karşılamaya yönelik bir iç hukuk yolu olarak, AK Sekreteryası ile de danışılarak, Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) ihdas edilmiş ve Komisyon 2006 Nisan ayından itibaren çalışmalarına başlamıştır. TMK’nın etkinliği, AİHM tarafından belirlenen 8 pilot davanın incelenmesi çerçevesinde belirlenecektir.
AİHM’nin yapacağı inceleme neticesinde TMK’nın etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmesi halinde, AİHM, önünde bulunan diğer Rum mülkiyet başvurularının (1475 adet) TMK’ya yönlendirilmesi durumu ortaya çıkacak, ayrıca TMK’nın kamulaştırma yapma fonksiyonu ağırlık kazanacaktır.
Öte yandan, AİHM Kıbrıs’taki mülkiyet konusuna ilişkin olarak TMK’nın kurulmasından önce kabul edilebilir bulmuş olduğu otuzbeş davayı da halen görüşmeye devam etmektedir. Bu otuzbeş davanın dördü 20 Ocak 2009 tarihinde, sekizi ise 27 Ocak 2009 tarihinde AİHM tarafından Loizidou içtihadı çerçevesinde ihlal kararı ile sonuçlandırılmış olup, bu davalara ilişkin herhangi bir tazminata henüz hükmedilmemiştir. Öte yandan, anılan başvurulardan birinin görüşülme süreci (Lordos başvurusu) AİHM tarafından TMK’nın etkinliğine ilişkin inceleme sonuçlanana kadar askıya alınmıştır.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Barış Gücü’ne ilişkin raporu ve 1873 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (BMBG) faaliyetlerine ilişkin raporu S/2009/248 sayılı BM belgesi olarak 20 Mayıs 2009 tarihinde yayınlanmıştır.
Ada’daki BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına ilişkin 1873 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı (S/RES/1873/2009) ise 29 Mayıs 2009 tarihinde, olumsuz oyumuza karşılık 14 olumlu oyla kabul edilmiştir.
İKÖ 36. Dışişleri Bakanları Konseyi: Kıbrıs’ta Durum Başlıklı Karar
36. İslam Dışişleri Bakanları Konferansı, 23-25 Mayıs 2009 tarihleri arasında Şam'da gerçekleştirilmiştir. KKTC Dışişleri Bakanı Sayın Özgürgün'ün de katıldığı konferansta kabul edilen İDBK kararında Kıbrıs konusunda yerleşik BM parametreleri temelinde bir çözüme bir an önce ulaşılması hususunda tarafların siyasi eşitliğinin, iki kesimliliğin vurgulanması gerektiği, Kıbrıs Türkleri’nin maruz kaldığı kısıtlamaların uluslararası toplum tarafından ortadan kaldırılması için somut adımların atılması, sözkonusu kısıtlamaların kaldırılması hususunda İKÖ üyesi devletlerin Kıbrıs Türkleri ile işbirliği içerisinde olması gerektiği, İKÖ üyesi ülkeler ile KKTC arasında üst düzey ziyaretlerin, kültürel ve sportif faaliyetlerin gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder