9 Temmuz 2017 Pazar

SESSİZ DEVRİM - Türkiye’nin Demokratik Değişimi BÖLÜM 2

SESSİZ DEVRİM - Türkiye’nin Demokratik Değişimi BÖLÜM 2


TAKDİM 

Çok partili siyasi hayatın başlangıcından 2000’li yıllara kadar farklı dönemlerde, demokrasimizin içinde bulunduğu sorunların aşılması için yoğun mücadeleler verilmiştir. Ancak demokratikleşme sürecimiz olağandışı müdahaleler nedeniyle zaman zaman kesintiye uğratılmıştır. İleriye doğru atılan adımlara ve gösterilen çabalara rağmen, uzun yıllar boyunca demokrasimizin evrensel standartları yakalaması mümkün olamamıştır. Bu nedenle devlet ve toplum arasında bir kopukluk oluşmuş; siyasi iktidarlar toplumun değişim taleplerini tatmin edici düzeyde karşılayamamış lar dır. 

Toplumsal ve siyasal hayatta belirgin hale gelen sorunların çözümüne ilişkin olarak son on yılda Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı demokratikleşme hareketlerinden biri gerçekleştirilmiştir. Son on yıllık süreçte atılan adımların temel amacı, belli odakların ve bürokratik oligarşinin iradesiyle şekillenen yönetim sisteminin tasfiye edilip yerine millet iradesinin egemen olduğu demokratik bir yönetim sisteminin tesis edilmesidir. Bu bağlamda izlenen insan odaklı yönetim anlayışının bir gereği olarak temel hak ve özgürlüklerin her 
alanda ve evrensel ölçülerde geliştirilmesine yönelik reformlar gerçekleştiril miştir. Bir tür “sessiz devrim” niteliğinde gerçekleştirilen bu reformlarla hatırı sayılır bir mesafe katedildiği yerli ve yabancı pek çok gözlemci tarafından kabul edilmektedir. 

Belirtilen dönem içerisinde bireyi merkeze alan ve devlet ile toplum arasındaki kopukluğu gidermeye çalışan politikalar üretilmiştir. Eşit vatandaşlık bilinciyle insanlarımız arasında ayrım yapılmadan herkesin temel hak ve özgürlüklerden en geniş şekilde yararlanmasını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Farklı toplum kesimlerinin hassasiyetleri göz önünde bulundurularak geçmişten gelen mağduriyetler ortadan kaldırılmış ve mağduriyetlere neden olanlardan hesap sorulmaya başlanmıştır. 

Kuşkusuz demokratikleşme ve bireysel özgürlüklerin genişletilmesi hiçbir zaman bitmeyecek bir yolculuktur. Nitekim en ileride olduğu düşünülen ülkeler bile demokrasi ve insan hakları bağlamında farklı sorunlarla karşılaşabilmektedir. Ancak burada asıl önem taşıyan nokta; sistemin, demokrasinin kurumsallaş masını, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını ve hukuk dışı yollara başvuran kişilerin engellenmesini içerecek mekanizmalarla donatılmış olma-sıdır. Son on yıllık dönemde geçmişin hatalarını silme konusunda önemli mesafe kat eden ülkemiz, kurumsallaşan ve yaşam kültürüne dönüşen bir demokrasi inşa etme çabasını sürdürmelidir. 

Elinizdeki envanter, geride bıraktığımız on yıllık zaman diliminde Türkiye’nin demokratikleşme ve temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi bakımından hayata geçirdiği uygulamaların bir özeti niteliğindedir. Bu çalışma aracılığıyla iç ve dış kamuoyu, Türkiye’nin son on yıllık demokratikleşme reformlarını ilk elden takip etme imkânı bulacaktır. Hazırlanmasında emeği geçen Müsteşarlık personeline ve katkı sunanlara teşekkür eder; ilgililere faydalı olmasını dilerim. 

Doç. Dr. Ulvi SARAN 
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı 

SESSİZ DEVRİM - Türkiye’nin Demokratik Değişim ve Dönüşüm Envanteri  2002-2012

GİRİŞ 

19. yüzyılın sonunda imparatorluklar çağı sona ererken dünyamız 20. yüzyılla birlikte yeni bir birey, toplum, devlet ve piyasa modeline doğru evrilmekteydi. Bu yeni model, devletlerin birbirine daha kapalı, toplumların birbirinden daha kopuk, piyasaların birbiriyle daha az ilişkili olduğu, bireyin ise henüz tam olarak ortada olmadığı bir modeldi. 21. yüzyılda ise bambaşka bir çağa; birey, toplum ve devlet ilişkilerinin çok daha farklı kurulduğu bir dünyaya doğru evrilmekteyiz. Küreselleşme süreçlerinin, kitle iletişim araçlarının, iletişim ve bilişim teknolojilerinin yoğun etkisi altında, kapalı toplumların, devletlerin ve grupların eski hallerini sürdürebilme potansiyelleri gittikçe azalmaktadır. Bireylerin, toplumların ve piyasaların çok daha iç içe geçtiği veklasik devlet egemenliğinin eski anlamını kaybettiği günümüz dünyasında demokrasi, insan hakları ve özgürlüklere aykırı uygulamaları sürdürebilmenin zorluğu ise gittikçe artmaktadır. 

Bu gelişmelerin ülkemizi de çok boyutlu olarak yakından etkilediği rahatlıkla gözlenmektedir. Nitekim Türkiye bu gelişmelere kayıtsız kalmamış, 11 Eylül sonrasında dünya genelinde güvenlikçi uygulamalar öne çıkmasına rağmen, 2002-2012 döneminde tarihinin en kapsamlı demokratikleşme süreçlerinden birini gerçekleştirmiştir. 

Ülkemizin geçmişte karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan birinin, millet ile devlet arasında bir mesafe bulunması ve yanlış uygulama ve politikalar nedeniyle birey-devlet arasındaki mesafenin giderek açılması olduğu bilinmekte dir. Bu durum, büyük ölçüde ülkenin karşı karşıya olduğu siyasal ve toplumsal sorunların çözümünün güvenlikçi paradigmaya mahkum edilmesinden kaynaklanmıştır. 
Uzun yıllar boyunca vatandaşların gerek demokrasi gerekse hakve özgürlükler alanının genişletilmesi yönündeki en temel talepleri görmezden gelinmiş, hatta bunların dile getirilmesi engellenmiştir. Söz konusu güvenlikçi ve halka karşı mesafe koyan politikaların, sorunların çözümü noktasında yarar sağlamadığı, tam tersine bu sorunların büyümesine neden olduğu yaşanan pek çok acı tecrübeyle ortaya çıkmıştır. 

Demokrasi standardının yükseltilmesi bağlamında yakın tarihimizde önemli reformlar hayata geçirilmiştir. Çok partili siyasal hayata geçildikten sonra, başta Adnan Menderes ve Turgut Özal dönemleri olmak üzere, demokratikleşme ve sivilleşme alanlarında çok önemli adımlar atılmıştır. Yakın dönemde atılan adımlara bakıldığında ise 1999-2001 yılları arasında Avrupa Birliği (AB) uyum süreci bağlamında gerçekleştirilen ve temel haklar alanında yenilikler getiren reformlar da oldukça önemlidir. Ancak reformların yoğunluğu, kapsamı, 
niteliği ve etkileri düşünüldüğünde, 2002-2012 dönemi özel bir önem arz etmektedir. Bu dönemde, tamamı “demokratikleşme” başlığı altında ele alınabilecek sivilleşme, normalleşme, hukuk devleti ve insan hakları standartlarının yükseltilmesi açısından tarihi nitelikte reformlar gerçekleştirilmiştir. 

  Türkiye tarihinin en kapsamlı sivilleşme ve demokratikleşme süreçlerinden birinin yaşandığı bu dönemde askeri, bürokratik ve yargısal vesayet rejimlerinin kıskacında, olağan yaşamın hemen hemen her alanına getirilen aşırı kısıtlamalar birer birer kaldırılarak hayatın çok yönlü normalleşmesine yönelik çabalar kararlılıkla sürdürülmüştür. Kendi toplumunun ve dünyadaki gelişmelerin gerisinde kalan ve bu nedenle pek çok değişimin önünde engel olan kamu bürokrasisinin olumsuz etkileri azaltılmıştır. 

Demokratikleşme adımları, Türkiye özelinde 21. yüzyılın ilk on yılına damgasını vururken gelecek yılların temel tartışma gündemini de belirlemiştir. Özellikle 2009 sonrası “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” sürecinde yoğunlaşan bu tartışmalar, esasen devletin demokratikleştirilmesini ve sivilleşmesini 
hızlandırdığı gibi siyaset kurumunu da güçlendirmiştir. Bu süreçte hayata geçirilen ve millet ile devlet arasındaki engelleri kaldırmayı amaçlayan düzenlemeler, son tahlilde devletin etkisini azaltıp, sivil toplumun alanını genişletmeyi ve bireyi öne çıkarmayı hedeflemektedir. Kürtler, Aleviler, Romanlar, gayrimüslim vatandaşlar gibi çeşitli toplum kesimlerini ilgilendiren düzenlemeler, toplumun bu sorunlarla yüzleşmesini sağlarken; aynı zamanda sorunların serbestçe tartışılmasına ve çözüm arayışlarının hızlanmasına zemin hazırlamıştır. 

<  Temel hak ve özgürlükler alanını genişleten, insanların gündelik hayatını her alanda kolaylaştıran ve devlete güven duygusunu pekiştiren bu adımlar toplumun sadece bir kesimi için değil, tamamı düşünülerek atılmıştır. >
  
Milletimizin zenginliğini oluşturan etnik, dini ve kültürel farklılıklar 1990’lı yıllarda telaffuz dahi edilemezken, bu dönemin sonunda alabildiğine özgür ve dinamik 
bir tartışma ortamı doğmuştur. Türkiye, bu ortamdasorunlarını açıklıkla konuşup tartışarak kendi demokratikleşme hamlelerini hızlandırmıştır. 

Temel hak ve özgürlükler alanını genişleten, insanların gündelik hayatını her alanda kolaylaştıran ve devlete güven duygusunu pekiştiren bu adımlar toplumun sadece bir kesimi için değil, tamamı düşünülerek atılmıştır. Gerçekleştirilen uygulamalardan, her alanda kıskaç altına alınmak istenen toplumun tüm kesimleri yararlanmıştır. Özgürlük ve demokrasi çıtasını yükselten adımlarla terör eylemleri ve meşru talepler birbirinden ayrıştırılmış, toplumun her kesimine karşı daha duyarlı ve sorumlu yaklaşılmıştır. Önceki dönemler deki yanlış uygulamalardan kaynaklanan mağduriyetlere son verilmiştir. Böylelikle, Türkiye’nin, her bir vatandaşı için daha özgür, güvenli, müreffeh ve huzurlu bir ülke haline gelmesi sağlanmıştır. Uzun zamandır tartışılan ancak 2000’li yıllarda somutlaşan ‘demokratikleşme politikaları’, bir taraftan toplumun sorunlarla yüzleşmesini sağlarken, diğer taraftan bir tür “sosyal restorasyon” işlevi 
görmektedir. Dünyada yaşanan değişimin dalga boyunu yakalamak isteyen Türkiye’nin, son on yılda yaptıklarına bakıldığında, tüm bu adımların bir tür “sessiz devrim” olarak nitelendirilmesi yanlış olmayacaktır. 

Bu çalışmanın amacı, 2002-2012 yıllarını kapsayan on yıllık dönemde demokratik değişim ve dönüşüm yönünde atılan adımların bir envanterinin ortaya konulmasıdır. Bu envanter ile devletin on yıllık dönem içerisinde geçirdiği evrim daha iyi görülebilecektir. Atılan adımlar gelecek kuşaklara daha sağlıklı ve doğru bir şekilde aktarılmış olacaktır. Aynı zamanda, geleceğe dönük gerçekçi ve doğru bir yol haritasının belirlenmesi açısından bu tür geniş çaplı bir envanterin gerekli olduğu açıktır. Zira atılan adımların ve reform hareketlerinin sürekliliği ve doğru hedeflere yönelmesi, öncelikle geçmişin ve bugünün doğru bilinmesiyle hayat bulabilecek bir konudur. 

Bu sayede, reform süreci hakkında bilgilenmek isteyen ulusal ve uluslararası kamuoyunun ihtiyaç duyduğu bilgilerin aktarılması da mümkün olacaktır. Dolayısıyla envanter, son on yılda yapılan reformlar ile ilgilenenler açısından ciddi bir referans niteliği taşımaktadır. 

Bu envanter, son on yılda yapılan bütün çalışmaları değil, demokratikleşme ve insan hakları alanında atılan adımları ve bu adımların atılabilmesini kolaylaştıran başlıca diğer unsurları kapsamaktadır. 

Çalışmanın ilk bölümünde, geride bıraktığımız on yıllık dönemde Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda katettiği mesafeyi gösterebilmek ve böylece süreci doğru şekilde değerlendirebilmek için atılan adımlar genel hatları ile ortaya konulmuştur. Bu bölümde, kronoloji değil, konu bazlı anlatım esas alınmıştır. 

İkinci bölümde ise, atılan adımlara, yıllara göre kronolojik ve detaylı bir şekilde yer verilmiştir. Bu amaçla demokratikleşme alanında doğrudan veya dolaylı etkisi olan tüm düzenleme ve uygulamalar belli tarih sırasına göre ele alınmış; böylece son on yılın demokratikleşme envanteri ortaya konulmuştur. Esas olarak 2002-2012 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanan bu bölüme, önemine binaen 2013’de gerçekleştirilen demokratikleşme adımları da dahil edilmiştir. 

Ancak demokratikleşme, özgürlük ve insan hakları çıtasını yükseltmenin pek çok unsuru ihtiva eden, çok yönlü ve uzun vadeli; belki de hiç tamamlanmayan bir süreç olduğu açıktır. Dolayısıyla hızla değişen Türkiye ve dünya şartlarında yapılması gerekenler, kuşkusuz yapılanlarla sınırlı değildir. 

Envanter; yerli ve yabancı araştırmacılar, uzmanlar, akademisyenler ve düşünce kuruluşlarının, ülkemizdeki son on yılda atılan demokratikleşme adımlarını toplumsal, siyasal, hukuki, iktisadi, kültürel, askeri, güvenlik ve özgürlük gibi tüm boyutlarıyla analiz edecek çalışmalarına “referans kitap” olarak kaynaklık edebilirse amacına ulaşmış olacaktır. 

**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder