3 Kasım 2017 Cuma

PKK TERÖR ÖRGÜTÜ HAKKINDA, BÖLÜM 7

PKK TERÖR ÖRGÜTÜ HAKKINDA, BÖLÜM 7

İKİNCİ BÖLÜM 

ABDULLAH ÖCALAN VE PKK’NIN KURULUŞU. 


I. ABDULLAH ÖCALAN’IN KISA ÖZGEÇMİŞİ VE KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ; 

PKK’nın tarihini95, ideolojisini ve gelişim sürecini iyi anlayabilmek için Öcalan’ın hayat hikayesini ortaya koymak gerektiği için fayda olacağını düşünüyoruz. Öcalan’ın hayatı özellikle çocukluk dönemi incelendiğinde o yılların duyguları ve düşüncelerinde ne derece etkili olduğu görülecektir. 

Kesin doğum tarihini Öcalan kendisi de bilmemekle birlikte 1947-48-49 tarihlerinden birisi olduğunu tahmin etmektedir. Yedi kardeşin en büyüğü olup, 
ilkokulu Urfa’nın Saylakkaya köyünde okuyan Öcalan bu yıllarını kendi ifadesiyle şöyle anlatmaktadır."... İlkokulu okuduğum köy Türkçe konuşulan eski Ermenilerin kaldığı bir yerdir. Fakat Ermeniler göçertilmiş, kalmamış, kalanlar ise sonradan İslamlaşmış, Türkleşmişlerdir. Beş yıl o köyde okudum. Her gün bir saat git bir saat gel, tam 5 yıl... Orda üç beş Türk üç dört de Kürt köyü var. Erkenden bir kimlik sorunu çıktı. İlkokuldan itibaren Türk köyü, Türkçe konuşuyorlar. Bizde Kürtçe konuşuluyor ..."96. 

Abdullah Öcalan'ın evindeki yaşam biçimi de, gelecekte şekillenecek siyasi düşüncelerini derinden etkilemiştir. Yine kendi ifadesiyle evdeki yaşam şöyledir: 

“ ....Kendimi bildim bileli aile içinde kavgacıydım. şiddetli huzursuzluk vardı. Ailede baba otoritesi gelişme olanağı bulamamıştı. Annemin kavgacı yanı ağır 
basıyordu. Bu da babamı geriletmişti. Baba geri, silik bir duruma düşmüştü. İhtiyardı ve aileyi yönetme dirayetini gösteremiyordu: Bazen bir denge unsuru olarak bizi yanlarına almaya çalışırlardı....." "...Kişiliğimin ilk çizgileri daha köydeyken belirmeye başladı. Köyde kavgacılık hakimdi. Anne tarafımızdan sürekli kavgaya itiliyorduk. Yani biri bana tokat vursa mutlaka kendimi onun intikamını almak zorunda hissederdim. Çünkü almazsam Annem ekmek vermezdi. Bu da bizi silik bir yapıya itiyordu. Bize çok zor gelmesine rağmen annemin istediğini yapmazsak iflah etmezdi..." 

"...Aslında ben kavgacı değildim ama annemin baskısı vardı. Mesela “ailenin namusu için bir şey yapmıyorsun dayak yiyorsun karşılık vermiyorsun böyle evlatlık olmaz” derlerdi. Bu durum baştan itibaren ben de endişe yarattı.Yani beni mutlaka intikam almaya itiyorlar. Ben de “ Ben nasıl alacağım diyorum” diyorum. Çekingen bir şekilde kavgaya giriyorum. Kafa göz yarılıyordu. Nasıl taş yediğimi hatırlarım. Daha çocukken bu bende ciddi bir sorundu..."97. 

Öcalan’ın geçirdiği bu çocukluk dönemi ilerideki yıllarda onun kişiliğinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Baskıcı bir aile ortamında yetişen Öcalan, örgüt 
lideri konumuna geldiğinde de baskıcı, otoriter ve despot bir kişilik sergileyecektir. 

“Parti Tarihi " adlı dökümandan Öcalan’ın sözlerinin analizini yaptığımızda; çocukluğuna dair yazılanların “ bir parti lideri nasıl karizmatik, 
önder kişilikli, isyancı bir ruha sahip olmalı?” sorusuna cevap arama kaygısı taşıdığı görülür. 

 Öyle ki babasıyla köy meydanında taşlı sopalı kavga sonucu köyü ilk terk edişini; “ilk isyancı girişim” olarak nitelemesi, okuma arzusunu; “hep birinci 
olmak” arzusu gibi ifade etmesi, ilkokul yıllarında arkadaşlarıyla oyun oynarken Türk Silahlı Kuvvetlerinden etkilenerek oyunlar oynaması, Tapu Kadastro 
Meslek Lisesinde okumak için Ankara’ya ilk gelişinde, gördüğü Atatürk heykelinin heybetinden ve çarpıcılığından etkilendiğini abartılı bir tarzda ifade 
etmesi...98 hep aynı kaygının göstergesi olarak ortaya çıkar. 

“...Hasan Bindal (Hamza), köyde aramızın iyi olmadığı bir ailenin çocuğuydu. Ailesiyle kavgalıyız ve kesinlikle çelişkiliyiz. Yani arkadaş olma yerine 
çarpışma, karşı koymam gereken bir aile(nin)çocuğuydu. Hala dün gibi hatırlıyorum. Yaşıtımdı ve köyde arkadaşım olacaktı. En büyük problemim 
şuydu;şimdi ben Hamza ile kavga mı edeceğim. Yoksa onunla dostluk, arkadaşlık mı edeceğim? Sanırım yedi yaşlarında iken ortaya çıkan ilk ciddi sorun buydu. şimdi arkadaşlık edeyim mi ? etmeyeyim mi? Edersem aileyi bozar, karşıma çıkarırmıydım? Kesin çıkarır. Onun ailesi kuşkulu. Bizim aile kuşkulu. Herşeyi göğüsleyerek alttan alta ilk gizli örgütlenmemi Hasan Bindalla yaptım. Tabi bu onunla ilk ilişkim oluyor. Yani onunla illi(e)gal ilişki. Köydeki ilk siyasi örgütlenmem oluyor. Çünkü resmi otoritesine karşı ilk siyasi örgütlenmeyi yapıyordum. Tabi çok önemlidir. Ve hemen bunu haber alır almaz çok ağır bir biçimde üzerime geldi. Aile düzenine karşı gizli bir örgütlenmeydi. O günden böyle aldık. Benim için önemlidir...." 

"...Köy çelişkilerine karşı bir köy birliği ve bu köy birliği giderek beni halkın birliğine götürüyor. Köyde halk arasındaki bir çelişki(yi) daha yedi yaşındayken 
çözmeye başlarsan bunuda ailenin resmi düzenine karşı yaparsın. Eğer birde çok ısrarlıysan, bu senin halkının da birliğine gideceği anlamına gelir. Benim için çok 
önemli bir mücadele aracıdır. Sonuna kadar bağlı kaldım. Ben bu ilkeyi halka uyguladım. Benim büyük bir birlikçi olmam böyle başladı diyebilirim...'99. 

Daha yedi yaşındayken Hamza’yla kurulan gizli arkadaşlığı illegal örgütlenmeye benzetmesi, böylelikle aile otoritesine karşı çıkışı resmi otoriteye 
karşı çıkış olarak görmesi, Hamza’yla kurulan bu birliğin (!) köy birliğine ve sonuçta halk birliğine dönüştürülmesi, ancak Öcalan gibi ileride örgüt lideri (!) 
olabilecek birinin yedi yaşındayken yapabileceği şeylerdir. 

Kendi ağzından kaleme alınan hayat hikayesine baktığımızda, Öcalan’ın fikir çizgisinde de çelişki ve kırılmalar olduğunu görürüz.Örneğin din ve Tanrı 
konusunda derin çelişki yaşadığını100, 1966-1968 yıllarında Ankara’da Meslek Lisesinde okurken Maltepe Camiinde namaza gittiğini, Necip Fazıl Kısakürek’in 
konferanslarını takip ettiğini ve bunlardan etkilendiğini101, 1970 yılında “Sosyalizmin alfabesi” adlı kitabı okuduktan sonra eski dinsel eğilimlerini terk 
ettiğini söyler102. 

II. PKK’NIN KURULUŞU ve FAALİYETLERİ 

1. Ankara’da Kürtçü Hareketin Organizasyonu 

PKK103 terör örgütü her ne kadar, 1978 yılında resmen kurulmuşsa da terör örgütü faaliyetleri 1973 yılında Abdullah Öcalan tarafından Ankara'da 
başlatılmıştır. Bu dönemde Öcalan'ın yanında bir grup üniversite öğrencisi vardır ve Öcalan bunların arasında doğal bir lider gibidir104. Bununla birlikte kesin 
olan bir şey var ise o da, PKK 1970-1980 tarihleri arasında sol örgütlerin gölgesinde yayılmış ve gelişmiştir. 

Öcalan 7 Nisan 1973'de bir grup arkadaşı ile birlikte örgütünü kurma yolunda ilk toplantıyı Çubuk Barajında yaptı. Toplantıda bir parti kurup gerilla yöntemleri ile 
ayaklanma hazırlamak gerektiğini anlattı. Öcalan'ın amacı Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş'in gerilla yöntemlerini birleştirmekti. Öcalan bu dönemde 
Ankara'da yakın arkadaşları Kemal Pir ve Haki Karaer ile birlikte aynı evde kalmaktadır. 

PKK Terör örgütü bu amaca ulaşmak için, başlangıçta silahlı propaganda faaliyetleri ile kırsal kesimde emniyetli barınma yerleri tesis etmeyi, eylemleri tırmandırarak buralara hakim olmayı, kırsal alanda yeterli güce ulaştıktan sonra şehirlere saldırarak halkı ayaklandırmayı hedef almıştır. Bu hedeflere ulaşabilmek için; silahlı güç kullanma, şiddet, sindirme, kitle gösterileri, otoriteyi sarsma, baskın, sabotaj ve halkın duygularını istismar etme yöntemlerini benimsemiştir. 

Ayrıca giderek artan şiddet hareketleri ile sürekli olarak iç ve dış kamuoyunda gündemde kalmayı ve mücadelesini Kürt Milliyetçiliğine dayatarak dünyada demokratik haklardan yoksun en büyük etnik kitle olan kürt halkının bakımsızlığı ve kurtuluşu adına yaptıkını ileri sürerek uluslararası kamuoyunda mazlum kürt halkı rolünü oynamaya ve uluslararası alanda destek bulmayı ve Türkiyeíde etnik kökeni kürt olan nüfusun desteğini kazanmayı hedeflemiştir. 

Başlangıçta Marksist-Leninist ideolojiyi esas alan terör örgütü, son yıllarda islami dekerlere önem veren bir görüntü ile kürt milliyetçilikine dayanan ırkçı yapısını 
ön plana çıkarmaya başlamıştır. 

Çubuk Barajında toplananların çoğu düşüncelerinden kısa süre sonra vazgeçerler105. Fakat Öcalan gelecek ile ilgili planlarında ısrarlıdır. Oluşturacağı 
grup tamamen bağımsız bir temelde çalışacak ve hiç bir örgüte bağlı olmayacaktır. Bu faaliyetler ilk başlarda gizli bir dernek çerçevesinde 
yürütülmeye çalışılır ve 1974'de ADYÖD ( Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği)106 ve arkasından DDKD( Doğu Devrimci Kültür Derneği)107. de 
kurulur(Cemil Bayık, Kesire Öcalan, Şahin Dönmez, Kemal Pir, Haki Karaer vs.) 

Katılımların artması ve grubun düşüncelerinin yaygınlaşmaya başlaması dolayısıyla bu faaliyetlerin dernek çatısı altında yürütülmesi dikkat çekmiş ve 
1975'de ADYÖD polis tarafından kapatılmıştır. 

Dernek görüntüsü altında legal imkanların değerlendirilmesi Öcalan'a göre oldukça faydalı olmuştu. Bu faaliyetleriyle ilgili olarak şöyle demekteydi: “...Orada çok sayıda kişi tanıdık. Çok kişi bizi tanıdı. Görüşlerimizi dinletmenin bir kürsüsü haline getirdik...”108. 

2. Bölgeye Dönüş Fikri 

Derneğin kapatılması üzerine faaliyetler artık gizli yürütülmek zorunda idi. Yani başka bir deyişle yeraltına inilecekti. Yeniden yapılanma amacıyla Ankara 
Dikmen semtinde 1975 Ekim ve 1976 Ocak aylarında iki toplantı yapılır. Bu iki toplantıya katılan kişilerden bazıları: 

Abdullah Öcalan, Şahin Dönmez, Kesire Yıldırım, Haki Karaer, Baki Karaer, Cemil Bayık, Murat Karayılan. 

Bu toplantılarda alınan ortak karar, grubun giderek büyümekte olduğu, bağımsızlık düşüncesinin halka indirilmesi gerektiği ve bu amaçla da Kürdistan’a 
gidilmesinin zorunlu olduğudur. Bölgeye ilk giriş yapan Haki Karaer’dir. Daha sonra bir çok kişi değişik bölgelere gönderilerek halkla bütünleşmek ve halkı 
örgütlemek amacıyla görevlendirilirler. Bu strateji Örgüt tarafından Ülkeye Dönüş olarak adlandırılacaktır109. 

1975’de Dikmen'de yapılan toplantıların en önemli sonucu, o güne kadar Türkiye'de faaliyet gösteren Türk ve Kürt sol örgütlerinin geleneksel yapılarından kopulması, yeni örgütlenmeyi değişik ve pratik bir zemine oturtma kararının alınmasıdır. Daha da önemlisi mücadelenin Ankara'dan Bölge'ye intikal 
ettirilmesidir110. 

İdeolojik grup aşamasında grup çizgisini belirleyecek bir manifestoya ihtiyaç duyulur. İlk manifesto, 1976 yılı başlarında Öcalan tarafından ve Hayri 
Durmuş'un da yardımıyla yazılır111. 

Dikmen toplantıları sonrası diğer önemli bir gelişme ise bu hareketin adı konusundadır. Gruba verilen isim artık Apocular olmuştur. 

PKK örgütünün askeri kanadının önemli isimlerinden Şemdin Sakık bu dönemdeki faaliyetlerle ilgili şöyle demektedir: 

İlk zamanlarda APO'da dahil olmak üzere örgüt elemanlarının herhangi bir ideolojik-politik formasyonu yoktur.Ardına sığındıkları tek düşünce "Kürdistan 

Sömürgedir" teorisidir. Ve bu sözüm ona sömürge Kürdistan'ın da Vietnam Devrimindeki "uzun süreli halk savaşı" ve gerilla mücadelesi temel alınarak 
kurtulabileceğine inanırlar. 

3. Bölgeye İntikal ve İlk Kongre 

Halk savaşına geçmek için de ilk önce Doğu ve Güneydoğu illerinde propaganda ve örgütlenme faaliyetleri yapmak, halk savaşının zeminini hazırlamak gerekmektedir. Bu amaçla 1973-1976 yılları arasında Ankara'da Öcalan önderliğinde ve Kendilerine KUK "Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları" 
denen grup 1976 yılı başlarında grup grup Bölgenin belli başlı yörelerine dağılır ve faaliyetlerini yürütmeye başlarlar 112. 

Öcalan 1977'nin Nisan ayında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine bir seyahat düzenler. Yaklaşık iki ay sürecek olan bu seyahat sırasında Ağrı, Kars, 
Bingöl Diyarbakır, Antep gibi şehirlere uğrar. Kendi ifadesiyle 50-60'ar kişilik toplantılar düzenler. Bu toplantıların amacı grubu tanıtmak ve taraftar sayısı 
hakkında bilgi vermektir. Bu dönemde Öcalan'ın kafasında parti kurma düşüncesi vardır ama bunun için henüz erken olduğunu düşündüğü için girişimde bulunmaz. 

1977 yılının 18 Mayısında Öcalan ile birlikte daha ilk toplantıdan beri yanında olan ve herkesin gözünde Öcalan'ın en yakın arkadaşı olarak bilinen 
Haki Karaer Antep’te öldürülür. Öcalan her ne kadar “...Haki'yi Türkiye Cumhuriyeti öldürttü...” dese de kendisinin öldürttüğü yolundaki iddialar, 
küçümsenmeyecek boyuttadır113. Zira bu olaydan sonra Öcalan grup içerisinde tek güç olarak, lider olur. Arkadaşlarına danışmadan 1977 yılının sonlarında 

Kürdistan Devriminin Yolu adlı broşürü ve henüz kurulmamış olan partinin programını tek başına yazar114. 

4. Güneydoğu’da İlk Kongre 

1978 yılında dönemin amatör mücadelecilerden oluşan grubun artık bir parti adı altında örgütlenmesi ve profesyonelleşmesi gerekmektedir. Bunun için 
aynı yılın 28 Kasımında Lice İlçesi Fis Köyünde ilk kongresini toplayan grup partileşerek PKK (Partiya Karkeran Kurdistan- Kürdistan İşçi Partisi) adını alır ve 
Öcalan partinin genel sekreteri seçilir. Merkez Komite ise Şahin Dönmez, Mehmet Karasungur, Cemil Bayık, Mazlum Doğan ve M. Hayri Durmuş'dan 
oluşturulur115. 

PKK'nın I. Kongresi olarak nitelendirilen bu toplantıya: Abdullah Öcalan, Cemil Bayık, Şahin Dönmez, Mehmet Hayri Durmuş, Mehmet Turan, M. Cahit 
şener, Ferzende Tağaç, Ali Haydar Kaytan, Mazlum Doğan, Hüseyin Topgüder, Ali Gündüz, Sakine Cansız, Kesire Yıldırım, Abbas Göktaş, Abdullah Kumral, 
Faruk Özdemir, Duran Kalkan ve Ali Çetiner gibi isimler de katılmışlardı. 

PKK'nın kuruluşunun yapıldığı bu toplantıdan, kamuoyuna ilan edildiği tarih olan 29 Temmuz1979 tarihine kadar geçen 8 aylık süre zarfında kuruluş 
faaliyetlerini sürdüren dar bir kadronun dışında, hiç kimse bu faaliyetlerden haberdar edilmemiştir116. 

Nitekim Öcalan toplantı sonunda Kuruluş bildirgesi ve gerekli altyapı hazırlıkları tamamlanana kadar parti isminin gizli tutulmasını ve hiç bir yerde 
partiden bahsedilmemesini istemiştir. 

Kuruluş bildirgesinin hazırlanmasını da Öcalan kendi üstlenmiştir. Diğer elemanlar bölgelerinde PKK'nın kuruluşuna ilişkin pratik hazırlıklar ile 
uğraşırken, Öcalan gizlendiği evlerde Kesire Yıldırım'a Kuruluş Bildirgesini dikte ettirmiştir. 

PKK'nın kurulmasıyla sonuçlanan Fis köyündeki bu toplantıda bir takım 
kararlar da alınmıştı. Bu kararlar doğrultusunda: 

1. Planlı hazırlık döneminin başlatılması, 
2. Kadro azlığı, eğitimsizlik ve yetersizliklerin giderilmesi, 
3. Yanlış tutum sonucu halkın örgüte karşı tavır almasının önlenmesi, 
4. Dış bağlantı ve ilişkilerin geliştirilme çabaları. 


PKK bu genel kararların dışında bir eylem programı da hazırlar. Buna göre: hedefler şöyle tesbit edilmiştir: 


1. Devlet güvenlik kuvvetleri ve bunların istihbarat kaynaklarına karşı mücadele etmek. 
2. Türk milliyetçi örgütleri ve bunların önde gelen liderlerini öldürmek. 
3. Doğu ve Güneydoğudaki nüfuzlu ve popüler kişileri sindirmek. 
4. Güneydoğulu milletvekilleri, Belediye başkanları ve Aşiretlerin ileri gelenlerine karşı savaş ilan etmek117. 

Böylece hazırlıklarına Ankara'da başlanarak yaklaşık 6 yıl sürdürülen, bu hazırlıkların 3 yılı bölgede devam eden bu süre içerisinde kendilerinin deyimiyle 
Kürdistan Devrimcileri halkın deyimiyle Apocular, bir yandan yoğun şiddet eylemleriyle bölgeyi kaosa sürüklemeyi ve bundan yarar ummayı, diğer yandan da saflarına kazandırdıkları ve irtibata geçebildikleri kişileri örgüt kölesi haline getirmek için çeşitli yöntemler geliştirmeyi sağlayacaklardı118. 

Kongreye katılanlar, partinin bölge komitelerini oluşturmak üzere. sorumlu oldukları bölgelere dağılarak iş, okul ve aileleriyle bağlarını koparacaklardır. 
Nitekim1976'da Ankara'dan bölgeye gelen Apocular denilen militanlar 1977'de Gaziantep Akbank şubesi soygunu, Karakol bombalama, MHP'lileri öldürme, diğer sol örgütleri bölgeden temizleme ile işe başlamışlardı. 

1978'de ise Halkın Kurtuluşu ve Kürdistan Ulusal Kurtuluşcuları adlı örgütlerle mücadeleye girişilir. Yüzlerce kişi ölür. Urfa'da Bucaklar'a Hilvan'da 
Süleymanlılar'a savaş açılır. PKK kuruluşunu Temmuz 1979'da Urfa milletvekili Mehmet Celal Bucak'a saldırarak resmen ilan eder. 119 

III. PARTİNİN DEŞİFRE EDİLMESİ VE ÖCALAN’IN YURTDIŞINA KAÇIŞI 

PKK'nın Örgütlenme ve silahlı eylem faaliyetleri devam ettiği bir sırada, Elazığ il merkezinde başlatılan bir operasyon neticesinde, PKK Merkez komite 
üyesi ve genel örgütlenme sorumlusu ve örgütün o dönemki ikinci adamı konumundaki Şahin Dönmez120 ile birlikte Elazığ bölge komitesinden bir çok üst düzey elemanının Mayıs 1979 yılında yakalanması üzerine, güvenlik güçleri nezdinde PKK geniş manada ilk defa deşifre olacaktı. 

Şahin Dönmez'in Elazığ'da yakalandığı sıralarda, Öcalan'ın ise Diyarbakır’da olduğu ve bu yakalanmayı haber aldıktan sonra kaldığı evi terkettiği de bilinmektedir121. 

Şahin Dönmez ve arkadaşlarının yakalanmaları PKK açısından yeni bir süreç olan cezaevi sürecini de başlatmıştır. Elazığ tutuklamaları üzerine, örgüt lideri Öcalan'ın diğer örgütlerden daha katı ve farklı olarak, tutuklanma durumunda kalanların kesinlikle polise bilgi vermemesi, verenlerin hain ilan edilmesi türünde bir cezaevleri tavrı geliştirdiği görülmüştür. 

Altı yıl boyunca örgüte dair bilgileri ustalıkla gizleyen ve parti kurmasına karşın bunu ilan etmekten çekinen örgüt lideri Öcalan'ın Elazığ tutuklamalarından kıl payı kurtulması, güvenlik kuvvetlerinin eline kendisi ve örgütü hakkında çok önemli bilgilerin geçmesi, yeni tedbirler almasına vesile teşkil etmiştir. Bu tarihden itibaren Öcalan kendini en yakın elemanlarından bile gizleyerek Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep gibi vilayetlerde sürekli yer değiştirerek barınmaya çalışacaktır122. 

PKK'nın kendi yayınlarından birinde Öcalan ve örgütünün yaşadığı bu huzursuz dönemler ve sonuçlarıyla ilgili şu bilgiler yer almaktadır123 

...Şahin Dönmez Elazığ'da Mayıs ayında tutuklanır. Bu tutuklamalar partileşmeden sonra ilk tutuklamalardır. Şahin Dönmez aynı zamanda da Elazığ'da da üst düzeyde sorumludur. Tutuklandığında Elazığ’da Cemil Bayık yoldaş da vardır. Cemil Bayık daha karakolda iken, polisi atlatarak bir yolunu bulup kısa sürede karakolu terkeder. Ya Şahin..... Şahin daha iki tokat yemeden "Tamam size her şeyi söyleyeceğim" diye keklik gibi ötmeye başlar. İşte bu tutuklamayla parti hakkında ilk bilgilerde düşmanın eline geçer. Parti manifestosu ilk defa Şahin'in üzerinde yakalanır.şimdiye kadar düşmanın bilmediği bütün bilgileri tek tek düşmana söyler. 

Ve düşmanı hareket hakkında bilgilendirir. En önemlisi de ilk çözülmesi hemen başkanı yakalatma girişimi olur. Başkan'ın ilk bulunacağı Diyarbakır'daki Günaydın Apartmanı olduğunu sanır ve hemen polisi oraya koşturur. Ancak başkan burada yoktur. Burada olmayınca gerçek tahminleri hemen polise söyler. "Apo Urfa'da veya Mardin'dedir. Orda kesin yakalarsınız" diyor. Ancak bu dönemde polis hemen oraya geçmez. Tabiiki Başkan'ın özelliklerini bildiği için şunu da söylemeyi ihmal etmez; " 

APO dışarıda yalnız kalsa dahi taşları örgütleyip üzerimize yollar." Ama büyük tahribatlar da vermiyor değil. Yaklaşık olarak beşyüze yakın ilişki veriyor.(Kadro ve 
Yurtsever ilişki) Yalan, düzmece ifadelerle, birçok kişiyi tutuklatıyor. 

Şahin'in yakalanmasıyla önderlik kendini korumaya alır. Gittiği her yerde ilişkiler ile kendisine çok dikkat ederler. Ama Başkan oldukça temkinlidir. Sürekli 
yer değiştiriyor. Sıkıyönetim de gittikçe her alana ağırlığını koymaya başlıyor. Veya çalışıyor. Düşman kimi yerde istihbarat aldı mı, kuş uçurtmuyor. 

Sadece gizlenme devletten değildir. Diğer ilkel milliyetçi, ihanetçi örgütlerden de gizlenmeye çalışır. 

Onlar tarafından vurulma durumu olabilir. Ne olursa olsun, Başkan'ın kendine garantiye alması, devrimi de garantiye alması demek oluyor. Kimi yerde 
tutuklamayla yüzyüze kalıyor. şans eseri kurtulduğu da oluyor. Ancak işini şansa da bırakmak istemiyor. Başkan bu yoğun saldırı ve tutuklamaların ardının mutlaka bir darbeyle sonuçlanacağını büyük bir öngörüyle sezer. Artık ülkede barınabilmenin imkanı kalmaz. Ülke dışına çıkmanın ilk fikri de Mayıs 79'da Şahin unsurunun tutuklanmasıyla olur. Ancak bu sadece düşüncedir bu aşamada...124" 

Görüldüğü üzere Şahin Dönmez'in tutuklanması hadisesi Öcalan'ın kendiadamlarını ne çabuk hain ilan ettiği ve ileride böyle kişilerin ölüm emirlerini nasıl acımasızca vereceğinin de ilk sinyalleri olmuştur. Cemil Bayık adı ise emniyet kayıtlarında hiç geçmemekle birlikte burada zikredilmektedir. Öte yandan Öcalan ve partinin sadece devlet korkusu taşımadığı aynı zamanda diğer Kürtçü ve Devrimci sol örgütlerin de baskı eylemlerinden çekindikleri de dile 
getirilmektedir. 

1. Suriye'ye Geçiş ve Kamp Çalışmaları 

Öcalan Suriye'ye geçişini değişik konuşmalarında farklı gerekçelere dayandırmıştır.Kimi zaman barınmakta olduğu Şanlıurfa'nın, sıcaklarından ve 
sineklerinden bunaldığı için, bazı konuşmalarında yurt içerisinde giderek sıkışan örgüte geniş manevra imkanları sağlamak için, bir başka yerde de iki gün 
içerisinde verilmiş ani bir kararla yurt dışına çıktığını söylemiştir125. 

Aslında burada dikkat çeken nokta şudur: Öcalan ve örgütü ne zaman takibat altına alınsa ve engellerle karşılaşsa Öcalan'ın ilk yaptığı iş hep kendini 
sağlama alması olmuştur. Bunu yaparken de çeşitli senaryolar ve komplo teorileri oluşturmakta ve bütün bu karşı faaliyetlerin kendi şahsına yönelik olduğunu kendi adamlarına empoze etmektedir. 

Nitekim eldeki bilgilerden yurt dışına çıkışının belli bir plan gereği olduğu ve bunun bağlantıları ile ön hazırlıklarının önceden yapıldığı anlaşılmıştır126. 

Öcalan 4 Temmuz 1979'da Suruç tarafından Suriye'ye geçer. Bu durum PKK'ın kuruluşunu ilan etmesiyle başlayan bir süreçtir. Suriye'den Lübnan'a127 
geçerek FKÖ ile temas kurar. Bu ilişkiler sonucu Lübnan'da kamp çalışmaları başlatılır. Öcalan bu arada bir kaç grubunu da Lübnan getirtmeyi başarır. Artık 
bundan sonra yapılacak iş bu kampta eğitilenleri eylem yapmak üzere Türkiye'ye yollamaktır128. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI ;

95 Ayrıntılı bilgi için bkz. Abdulhaluk Çay; Her yönüyle Kürt Dosyası, İstanbul, 1994, s.448,: A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, Ankara, 1993, s.50-80. 
96 Görüldüğü gibi evde farklı bir dil konuşulmasına karşın, okulda farklı bir dil ile eğitim verilmesi, daha o yıllarda kendi ifadelerine göre, kafasında ilk soru 
işaretlerinin doğmasına neden olmuştur. 
Parti Önderliği ile Gazeteci M. Ali Birand tarafından yapılan röportaj örgüt tarafından kitap olarak yayınlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz., PKK Mahzum Korkmaz Akademisi Yay. Lübnan s. 89 
97 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 11-12. 
98 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 14-16. 
99 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 12-13. 
100 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 16. 
101 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 17. 
102 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 18. 
103 PKK, tarihi çizgisi içinde birbirini izleyen irili ufaklı 37 ayaklanma ve 1959 yılında başlatılan illegal Türkiye Kürt Talebe Cemiyeti ve çeşitli ayrılıkçı kürtçü 
örgütlenmelerden sonra, en yaygın ve en etkin bir terörist kuruluştur. Hedefi kürtlerin kurtuluşudur. Bu nedenle günümüzde; Kürtçenin bir dil olarak benimsenmesi, kürt folklörünün canlandırılması, kürt köy adlarının yeniden ihdası, kürt şahıs adlarının kullanılması, kürt bayrağının kullanılması, Nevruz türü milli bayramların kutlanması ve hepsinin üstünde kürtçü teorisyenleri vasıtasıyla kürt tarihi ve coğrafyasının oluşturulması gibi bir milleti meydana getirmenin bütün metod ve kuralları uygulanmaya çalışılmıştır. 
104 Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000); (A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan,s.43) 
105 Çubuk Barajındaki toplantıya katılanların kimler olduğu hususunda henüz kesin bilgiler mevcut değildir. 
106 ADYÖD' de yer alanların çoğunu Türk Devrimci gençler oluşturmak-tadır. DDKD ise tamamen ilkel milliyetçi diye nitelendirile-bilecek Kürt gençlerden oluşmaktadır. ADYÖD' de Öcalan etrafında oluşturulan gruba devrimci gençlik arasında sempati duyulmaya, daha sonraki dönemlerde örgütün lider kadrosunu oluşturacak olan kişiler bu dernek sayesinde biri birlerini tanımaya başlamışlardı. 
107 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 20-21: Ayrıca DDKD Doğu Anadolulu gençlerin bir kısmı solculuğun etkisiyle aynı zamanda Irak'taki 
 Barzani hareketinin bir kolu olan TKDP (Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi) kurduğunu belirtilmiştir. Doğulu okumuşların kurdukları ve Kürt kökenli avukat, 
doktor ve benzeri okumuşların. meydana getirdikleri bu dernek Doğuya; yol, su, eletrik, fabrika gibi istekler ile isim yapma çabasına girmiş bir dernektir. 
Faaliyet sahaları Diyarbakır, Silvan, Siverek,Ağrı'dır.. (A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan,Ankara,1993, s.40. 
108 İsmet G. İmset; PKK Ayrılıkçı şiddetin 20 Yılı, İstanbul 1993, s.31. 
109 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s. 21. 
110 İmset, a.g.e., s.32. 
111 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s.21. 
112 Öcalan'ın 1976 yılında kadrolaşmada yeterli sayıya ulaşmasından sonra bu gruba KD (Kürdistan Devrimcileri" adı verdiği belirtilmektedir) A.Cem Ersever, 
Kürtler PKK ve Öcalan,s. 43 ) 
113 Haki Karaer'in Türk kökenli olup, Barzani yanlısı İsterkasor örgütü tarafından öldürüldüğü de söylenmektedir.Bkz. İmset. a.g.e.,s.37. 
114 Atilla Şehirli; Türkiye'de Bölücü Terör Hareketleri (ve Devletin aldığı tedbirler), İstanbul 2000, s.268. 
115 Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000): (A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan,s.50) 
116 PKK. Emniyet Genel Müdürlüğü İst. Dai. Bşk. Yay. C.1, s.251. 
117 Atilla Şehirli; Türkiye'de Bölücü Terör Hareketleri (ve Devletin aldığı tedbirler), İstanbul 2000, s.269.: (A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan,s.52-55. 
118 PKK. Emniyet Genel Müdürlüğü İst. Dai. Bşk. Yay. c.1, s.258. 
119 A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve ÖcalanAnkara,1993, s.52-54. 
120 Şahin Dönmez: Şemdin Sakık'ın beyanlarına göre Öcalan'ın yardımcısı olarak ifade edilmektedir. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğünün PKK adlı kitabında (sayfa 257) 
Öcalan'ın yardımcısı olarak Cemil Bayık gösterilmekte, Şahin Dönmez ise Merkez Yürütme üyesi olarak belirtilmektedir. Aynı eserde 269'uncu sayfada ise yukarıda zikredildiği gibi şahin Dönmez Örgütün ikinci adamı olarak belirtilmektedir. Bu da gösteriyor ki Sakık'ın şahin Dönmez Öcalan'ın yardımcısıdır ifadesi doğrudur. 
121 PKK. Emniyet Genel Müdürlüğü İst. Dai. Bşk. Yay. C.1, s.269. 
122 PKK. Emniyet Genel Müdürlüğü İst. Dai. Bşk. Yay. C.1, s.273. 
123 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman. 
124 Parti Tarihi, PKK üyeleri tarafından yazılan doküman. 
125 A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan,s 53-58PKK. Emniyet Genel Müdürlüğü İst. Dai. Bşk. Yay. C.1, s.275. 
126 A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan,s.64: Bkz.PKK. Emniyet Genel Müdürlüğü İst. Dai. Bşk. Yay. C.1, s.277-280. 
127: Lübnan ve bekaa vadisi diğer terör örgütleri ve kaçakçılar ile temas kurduğu bir alan olarak belirlenmiştir. Ayrıca Lübnan Avrupa ve Ortadoğu'ya açılım sahasıdır: A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, Ankara,1993,s.22 
128 A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, s.55-58. 

 8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR;

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder