6 Şubat 2020 Perşembe

Soygun Ekonomisi

Soygun Ekonomisi  



Agah Oktay GÜNER
agahoktayguner@hotmail.com
19 Eylül 2011


Bu gün öyle bir ekonomik sistem içinde yaşıyoruz ki; savaşlar başlatıyor, insanları öldürüyor, darbeler, rejim değişiklikleri planlıyor. Bugünü iyi anlamak için düne bakmalıyız. II. Dünya Savaşı’nda Avrupa’da 50 milyona yakın insan öldü. Savaş yüzünden ülkelerin ekonomileri yıkıldı. ABD de bu savaşa katıldı. Ancak kendi topraklarında ciddi bir saldırı görmedi. Avrupa yıkılırken ABD yükseldi. Çünkü Rockefeller gibi Hitler’e ve diğer devletlere silah, gıda malzemesi pazarlayan iş adamları sermaye birikimini  sağladı. Savaş Avrupa’yı bitirirken ABD güçlendi. İşte ABD’de biriken bu paranın ihtiyaç sahiplerine ulaşması, borç verilmesi ekonominin büyümesi için önemli bir adımdı. 
Bu maksatla 1944 yılında ABD’nin Bretton Woods kasabasında bir toplantı yapıldı. Burada dünya ekonomisini önemli ölçüde etkileyen, bugün bile tesirleri görülen kararlar alınmıştır. IMF ve Dünya Bankası bu toplantıda alınan kararlar uyarınca kurulmuştur. IMF’nin o tarihte açıklanan kuruluş amacı: II. Dünya Savaşı sebebiyle ekonomileri batakta olan ülkelerin bütçe açıklarını düşürmek, iktisadi yapılarının düzelmesine yardımcı olmak için kısa vadeli finansman ve teknik destek sağlamaktır. IMF kredi vererek, bu yolla ülkeleri bağımlı kılmakta ve batak durumlara sürüklemektedir. Dünya Bankası’nın açıklanan kuruluş amacı: Yıkılan şehirlerin tekrar kurulması, alt yapı projelerinin onarılması, yenilenmesi için uzun vadeli kredi vermektir. Ancak asıl gaye IMF’ninki ile aynıdır. IMF ve Dünya Bankası birlikte hareket eder, önce hedefteki ülke borçlandırılır. Bunların direktifleri dışına çıkınca kredi musluğu kısılır. Ülke yönetimi derhal itaat etmek zorunda kalır. Zira devlet borçludur, tüketim ekonomisi ile şartlandırılmış halk borçludur. Dünya Bankası ve IMF’nin merkezleri Washington’dadır. Her iki kuruluşun sermayesindeki en büyük hisse; Musevi aileler olan Rockefeller ve Rothsehild’lere aittir. Bilindiği gibi Rothsehild’ler İngiltere banka sisteminin %100’üne, Fransa’da ise %98’ine sahiptir. Bretton Woods toplantısında alınan önemli bir karar da; altına dönüştürülebilen tek para biriminin ABD Doları olması ve diğer ülkelerin paralarının değerlerinin buna göre ayarlanmasıdır. Toplantıda 35 dolar= ı ons altın olarak sabitlenmiştir. Bu çerçevede her dolar saptanan altın karşılığı çerçevesinde basılacak ve ABD dolar verip altın alabilecekti. Bu kararla ABD Doları dünya parası haline geldi. Merkez Bankaları altın yerine  ABD Doları depolamaya başladı. Dolar rezervi para oldu. Böylece küre çapında işgalin finans ayağı sağlandı. ABD üretmeden para kazanmanın yolunu bulmuştu. ABD ekonomi yönetimi matbaada para basıyor, başka ülkelerin ürettiğini hiçbir emek harcamadan satın alıyordu. Basılan paralar Dünya Bankası ve IMF tarafından yüksek faiz karşılığı diğer ülkelere kredi olarak verilmeye başladı.İşte bu gelişme karşısında Fransa Cumhurbaşkanı de Gaulle ile Alman Başbakan Adenauer ABD’nin altın karşılığı değil karşılıksız dolar bastığını tespit ettiler. Piyasadan dolar toplayıp, ABD’ye “Al dolarları ver altını”  demeye karar verdiler. Rusya’yı da ABD’ye altın satmaması için bilgilendirdiler. Bu planı fark eden ABD, usta bir oyunla Avrupa çapında “68 gençliği”ni ortaya çıkardı ve “68 hareketi” başladı. Çalkantılar sonunda de Gaulle siyasetten çekildi. 1971 yılında yaşanan bütçe açığı sebebiyle ABD Bretton Woods anlaşmalarından çıktı. Doların altın karşılığına ilişkin kararı kaldırdı. Ülkelerin elindeki dolarlar kâğıt parçası oldu. IMF, Dünya Bankası, GATT ile  ABD’nin kan emicileri diğer ülkelerin boğazını sıkarken 1961 yılında OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) kuruldu. Amaç üye ülkelerin ve ABD’nin Marshall planı çerçevesinde kalkınması olarak belirtildi. OECD ekonomik büyüme yolunda borçlanmayı normal kabul ettirerek ülkelerin borç yükünü arttırmıştır. Bu gün Yunanistan, İspanya, Portekiz, İrlanda, İzlanda borç yüzünden kıvranıyor. Eğer Türkiye içine sokulduğu üretmeden tüketme politikasını terk etmezse  10 yıl içinde bu felâketi yaşayabilir.Biz aklımız ve gönlümüzle bu çıkmaz yolun yönetenlerce bir an önce görülmesini temenni ediyoruz.İşte bir makale çapında ABD’nin serveti ve zenginliğini özetledim. Kâğıdı altın değerine satanlar şimdi yalanlar icat ederek Afganistan’ı, Irak’ı işgâl ediyor. Bütün bir İslâm coğrafyasını kana bulayarak rejimlerini değiştiriyor. Amaç tüm bu bölgenin yer altı servetlerini sömürmektir! ABD’yi Avrupa’nın hürriyet sevdalısı insanlarıyla katiller, eşkıyalar ve soyguncular kurmuştu. Şimdilik devleti ikinci bölümdekiler, yani; katiller, eşkıyalar ve soyguncuların nesilleri yönetiyor. Atalarımız “Soydur çeker, topaldır seker” demişler. Milli, kaynaklarımızı topyekün harekete geçiren, her türlü israfa son veren, ekonomi politikalarıyla süper gücün kölesi olmak yerine kendimizin sultanı olmak zorundayız. 


Kaynak Yeniçağ: 
Soygun Ekonomisi  
Agah Oktay GÜNER 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/soygun-ekonomisi-19791yy.htm


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder