8 Şubat 2020 Cumartesi

Terör Kavramı Kapsamında Ortadoğu’da Kimyasal Terör

Terör Kavramı Kapsamında Ortadoğu’da Kimyasal Terör 


HULUSİ EKBER KAYA


Özet 

11 Eylül terör saldırılarının sonucunda terör kavramı yeniden tartışılmaya 
başlanmıştır. Soğuk Savaş’dan, saldırıların gerçekleştiği tarihe kadar ABD, ideolojilerle mücadele ederken, 11 Eylül saldırılarından sonra bu mücadele yerini “İslami Terör”e karşı mücadeleye bırakmıştır. “İslami Terör” kavramı her ne kadar Müslüman toplumlar tarafından kabul edilmeyen ve tartışılan bir kavram olsa da uluslararası arenada genel kabul gördüğü bir gerçektir. Söz konusu kavramın uluslararası ilişkiler literatürüne girmesiyle birlikte gözler ABD’nin şer ekseni içine dahil ettiği İran ve Irak’a çevrilmiştir. 

Özellikle kitle imha silahlarına sahip olduğu ve terörü desteklediği iddia edilen bu ülkeler ellerinde bulundurdukları saldırı kapasiteleriyle, ABD’nin kendisine herhangi bir saldırı yapılabileceğini düşünmeye itmiştir. ABD, Irak müdahalesinin gerekçesini Saddam rejiminin elinde bulundurduğunu düşündüğü kimyasal silahlara dayandırmaktaydı. Söz konusu silahların bölgedeki terör gruplarının eline geçmesinin mümkün olacağı ve bunun sonucunda da bölgede kimyasal terörün türeyeceği düşünülüyordu. 

2010 yılında Tunus’ta başlayan ve Kuzey Afrika ülkelerini etkileyen, daha sonraki yıllarda Ortadoğu’ya da sıçrayan Arap Baharı olarak adlandırılan halk hareketlerinin son ayağı olan Suriye’de de günümüzde devam eden çatışmalarda birçok insan hayatını kaybetmiştir. Suriye’de kullanılan kimyasal silahlar büyük tepki çekmiş ve bu silahların ne kadar tehlikeli olduğu gerçeğini dünya bir kez daha görmüştür. Fakat kimyasal silahların kim tarafından kullanıldığı tartışma konusu olmaya devam etmiş ve tekrar kimyasal terör kavramı gündeme gelmiştir. Kimyasal silahlar maliyetleri düşük, transferleri kolay ve ufak bir 
labaratuar ortamında bile üretilebilen silahlardır. Bu bağlamda terör grupları tarafından tercih edilen ve terör kavramının temelleri olan “korku yayma” ,“tedirgin etme” ve “şiddet” unsurlarını fazlasıyla taşıyan bu silahlar geçmişten günümüze çatışmalarla anılan bölgenin güvenliğini tehdit etmektedir. 

Bu çalışmada terör kavramına çeşitli perspektiflerden bakılarak kimyasal terör 
açıklanmaya çalışılacak ve Ortadoğu’da kimyasal terör sorunu irdelenerek özellikle bu sorunla anılan başlıca ülkeler incelenecektir. 

Terör Kavramı Kapsamında Ortadoğu’da Kimyasal Terör 

 Terörizmin akademik, sivil ve yasal alanlarda halen açık ve evrensel bir açıklaması yoktur.27 

11 Eylül 2001'den beri terörizmin tanımı için yeni bir aciliyet belirlenmiştir. 

Bu aciliyetin ardındaki temel neden terörizmin artık gözardı edilemeyecek hukuki sonuçları olan bir olgu olduğu gerçeğidir.28 Terörizm sınıfına giren hareketler devlet politikaları yönetmeliklerinde net bir şekilde karşılık bulamaz. Birini terörist olarak isimlendirmek Claudia Card’a göre sadece bir keşif yapmak değil, üzerlerine bir yargılama kondurmaktır.29 

 Bilindiği gibi en şiddetli ve en tehlikeli terörizm hükümet terörü olarak da kullanılan ülke terörizmidir. Ülke terörizmi; ülke veya ülkeyle bağlantılı grupların ülkenin kendi halkına karşı veya işgal altında olan başka bir halka karşı uyguladığı, hükümetin amaçlarını yerine getirmek için karşı çıkanları sindirme hedefinde olan bir terör şeklidir.30 

 Enders ve Sandler’e göre terörizm, normal dışı şiddetin alt kimliklerce vahşet veya normal dışı şiddet tehdidini kullanarak politik, dini, ideolojik amaçlarını gerçekleştirmek için büyük kitleler üzerinde korku yaratmasıdır.31 Chomsky, terörizmi; zorlayıcı niyetlerin, bir toplum üzerinde politik, dini veya diğer amaçları yerine getirmek için kullanılmasıdır şeklinde tanımlamıştır. Stern, terörizmi bir kitle ya da kitleleri etkilemek veya korkutmak amacıyla 
silahsız kişilere yönelik şiddet tehdidi veya hareketi olarak tanımlar.32 

Bir Siyaset bilimci olan Robert English’e göre terörizm politik bir amaç için heterojen bir şiddet kullanılması veya şiddet tehdidinde bulunulmasıdır. Birçok hareketi, hedefleri ve aktörleri içerebilir.33 

 Ted Honderich terörizmi politik şiddet olarak tanımlamaktadır. Honderich terörizmi veya politik şiddeti, politik ve sosyal niyetlerle, insanları korku içine sokmayı hedefleyen, ahlaki gerekçeleri konusunda soru işaretleri yaratan, ülkeler ve toplumlar arasında küçük çaplı şiddet yaratan ve uluslararası savaşlara uygun olmayan politik bir hareket olarak tanımlamaktadır.34 

 English’e göre teröristler ortak bir karakterde birleşir: psikolojilerinin normal durumu. Bu durum terörizm hareketlerine nasıl karşılık verileceğini belirler. Özellikle Amerikan savunma topluluğu kurallarında, terörizmin sadece İslamcı militan bir hareket olduğuyla ilgili yanlış bir bakış açısı vardır. Bütün terör hareketlerini İslam dini geleneklerine bağlamak doğru değildir. Din, teröristin terör yaratma konusunda itici gücü olabilir ancak politik ve sosyal bazı faktörler olmadan ortaya çıkamaz.35 

 Terörizm genellikle zayıf sivillerin güçlüye, ülkeye karşı yaptığı asimetrik strateji olarak görülür. Birçok durumda ülkelerin yaptığı hareketler terörizm olarak algılanmaktan çok, düşük düzeyli savaş, meşru müdafaa ve eğer başarılı olursa bölgesel ve pragmatik olarak görülür.36 

 Son zamanlarda uluslararası terör örgütlerinin ulaşım ağı belirgin bir hal almıştır. 

Birçok ülkede birçok temsilcileri vardır ve bir ülkeden fazlasına karşı aktif 
olabilmektedirler.37 Taktik olarak uygulanan terörizmi ülke temsilcileri ve askeri olmayan organizasyonlar arasındaki terörizmden ayırmak gerekir. Görüldüğü gibi, terörizmin tanımı henüz tam olarak yapılmamıştır. 38 

Tablo 1: Terörün belirleyicileri 39 


 Terörizm, toplumda genel bir korku ortamı oluşturmak ve belirli bir siyasi amacı elde etmek için sistematik bir şekilde şiddetin kullanılması olarak tanımlanmakta dır. Bir başka ifadeyle terörizm bir siyaset yapma biçimi, hatta siyasetin en radikal biçimi olarak da tanımlanabilir.40 

 Terörizm, uluslararası bir fenomen olduğu için, terörizme verilecek karşılık da uluslararası alanda olmalıdır. Eğer terörizmin tehdidine karşı etkili bir karşı tedbir düzenlenecekse, ilk olarak kabul edilebilir bir düzeyde sorunun tanımlanmasına ihtiyaç vardır.41 

 Terör, teknolojinin gelişmesi ile hem nitelik hem de nicelik olarak değişimlere uğramıştır. Günümüz anlayışında da terör türlerinden biri de nükleer, kimyasal, radyolojik ve bakteriyolojik terördür.42 Konvansiyonel silahlara göre çok daha fazla tahribat yapabilen ve çok daha fazla sayıda insan ve diğer türden canlının ölümüne neden olan silahlara kitle imha silahları denir.43 

 Sovyetler Birliği’nin dağılması, senelerce çok yüksek miktarlarda üretilen her türlü KİS kategorisindeki nükleer, biyolojik ve kimyasal silahın ve bunların yapımında kullanılan malzeme ve teknolojinin üzerindeki kesin Sovyet otoritesini de zaafa uğratmıştır. Aralarında İran, Irak, Libya ve Kuzey Kore’nin bulunduğu bir grup ülkenin bu silahlara ve/veya onları geliştirme kapasitesine sahip olmak maksadıyla doğrudan ya da terör gruplarını kullanarak girişimlerde bulundukları tespit edilmiştir. Bu süreç terörist grupların da KİS sahibi olmaları sonucunu doğurmuştur.44 Kimyasal silahlar için birçok tanım vardır. Klasik askeri tanımlara göre kimyasal silahlar zarar verdikleri organlara göre sınıflandırılır. Genellikle, kimyasal silahlar ciğer etkenleri, kan etkenleri, deri veya deri yakan etkenler ve sinir etkenleridir.45 

Ülkelerin büyük çoğunluğu tarafından imzalanan 1993 Kimyasal Silah Anlaşması, var olan bütün kimyasal silah stoklarını yok etmeyi ve ileride bunların geliştirilmesini, üretilmesini, stoklanmasını, transferini ve kullanımını engellemeyi amaçlamaktadır. Kimyasal silahlar öldürmek üzere yapılan, insan yapımı toksin maddelerdir.46 

 Kimyasal terör konusunda en büyük tehlike El Kaide gibi devlet dışı aktörlerden gelmektedir. Askeri ve dini duygularla motive edilmiş terörist organizasyonlar ülkelerden daha az ahlaki ve yasal kısıtlamalara uyarlar ve konvansiyonel silahları kullanmaya daha meyillidirler.47 El Kaide açık bir şekilde nükleer, biyolojik ve kimyasal silah olarak tanımlanan kitle imha silahlarını kullanma eğiliminde olduklarını belirtmiştir. 

Örneğin 21 Mayıs 2003’te El Kaide mensuplarından olan Nasir Bin Hamd al-Fahd, İslam kanununa göre KİS’in Batı ülkelerine karşı kullanılmasının uygun olduğunu söylemiştir.48 

 Bazı terörist gruplar büyük hedefler ortaya koyarlar ve bunları hayata geçirmek için KİS’i de içeren şiddet dolu ve konvansiyonel olmayan bir çok yola başvurmakta tereddüt etmezler. Dahası gizli terörist gruplar ve organizasyonlar konvansiyonel olmayan silahları elde etme ve kullanma becerisine sahiptir. Bu nedenle 1990’ların ortalarından itibaren KİS terörü uluslararası düzeydeki en önemli konulardan biri haline gelmiştir.49 

 Kimyasal Silah Antlaşması sadece devleti aktör olarak almaktadır. Anlaşma devlet dışı aktörlerce meydana getirilecek bir kimyasal terörizme değinmemiştir. Ancak Suriye’deki rejimin düşmesi ve kimyasalların Hizbullah gibi devlet dışı aktörlerin eline geçmesi ihtimali devletleri konu üzerinde düşünmeye itmiştir.50 Son yıllarda biyolojik ve kimyasal silahlar terörist örgütlerce korku salarak ve tehdit yaratarak amaçlarını yerine getirmek için bir araç haline gelmiştir. Gerçekten de El-Kaide örgütü gerektiği taktirde kimyasal ve biyolojik 
silahlar kullanmakta tereddüt etmeyeceklerini açık bir şekilde belirtmiştir.51 

 Suriye’nin kimyasal silahları hakkındaki endişeler sürmektedir. Beşar Esad’ın 
yönetimi kaybetmesi durumunda kimyasal silahları üzerindeki denetimini kaybetmesinden ve silahların muhalif grupların veya teröristlerin eline geçmesinden endişe edilmektedir. Bu durumda kimyasal maddelerin denetimi daha da zorlaşacaktır. Suriye Kimyasal Silah anlaşmasına taraf olmadığı için Suriye’nin sahip olduğu silahların gerçek miktarı hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır.52 Teröristler toksik endüstriyel kimyasalları gitgide daha çok 
kullanmaktadır. Birçok ülkede bu maddelerin satışı denetlenememektedir. Bunların üretimi de büyük miktarda olduğu için denetlenmesi daha da zorlaşmaktadır. Teröristlerin gelişigüzel yapılan kimyasal silah denemeleri son yıllarda birçok kazaya sebebiyet vermektedir.53 

     Sonuç olarak, eğer ülkeler kimyasal silahlar konusunda ortak adımlar atarlarsa, özellikle Ortadoğu’da yaşanması muhtemel bir kimyasal terör saldırısının önüne geçebilirler. 

Burada ülkelerin birbirleriyle istihbarat paylaşımları önemli rol oynamaktadır. Aksi takdirde Ortadoğu’da halen devam etmekte olan çatışmalar ve karmaşa haline bir de kimyasal terör saldırısı eklenmesi olasılıklar dahilinde gözükmekte dir. Unutulmamalıdır ki terörizm istikrarsızlıklardan beslenir. 

Kaynakça 

 Adaskova ,Dasa – Chuguryan, Simona Chuguryan- Kucharcik, Rudolf, “The International Cooperation in the Fight Againist the WMD Terrorism”, 
European Researcher, Vol 65, No 12-2, 2013 

Aydın, Fatih Mustafa, "Etnik Ayrılıkçı Terörle Mücadele Politikaları Kapsamında Türkiye ve İspanya Analizi", Terörle Mücadelede Makro ve Mikro Perspektifler, 2011 

Caşın, Mesut Hakkı, Uluslararası Terörizm, Ankara 2008 

Cebeci, Münevver, "Defining the "New Terrorism": Reconstruction of the Enemy in the Global Risk Society", Uluslararası İlişkiler, Cilt. 8, Sayı. 32, 2012 

Chainoglou , Kalliopi, "Book Reviews", European Law Journal, Cilt.14, Sayı.4, 2008 

Chalela, Julio A. – Burnett,W. Thomas, “Chemical Terrorism for the Intensivist”, Military Medicine, Vol 177, No 495, 2012 

Friedman, David, “Biological and Chemical Weapons Arms Control in the Middle East”, The Nonproliferation Review, Vol 19, No 3, 2012, 

Kastanidou, Elisabeth Symeonidou-, "Defining Terrorism", European Journal of Crime, Criminal Law and Criminal Justice, Cilt. 12, Sayı.1, 2004 

Kibaroğlu, Mustafa, “Kitle İmha Silahları ile Terör: Kıyametin Yeni Eşiği mi?”, Avrasya Dosyası, Cilt 12, No 3, 2006 

Kibaroğlu, Mustafa, “Ortadoğu'da Nükleer Silahlardan Arındırılmış Bölge (NSAB) Oluşturulması Çabaları ve Türkiye”, Ortadoğu Analiz, Vol 4, No 48, 2012 

Krieger, Tim - Meierries, Daniel, "What Causes Terrorism?", Public Choice, Cilt.147, Sayı.1-2, 2011 

Lizardo, Omar, "Defınıng and Theorizing Terrorism: A Global Actor-Centered Approach", Journal of World-Systems Research, Cilt.14, Sayı.2, 2008 

Meisels, Tamar, "Defining terrorism – a typology", Critical Review of International Social and Political Philosophy, Cilt. 12, Sayı. 3, 2009 

Panter , Heather, "Defining Terrorism and Counterterrorism Methods", Crime Law Soc Change 2012 

Reitan, Eric, “Defining Terrorism for Public Policy Purposes: The Group Target Definition", Journal of Moral Philosophy, 7, 2010 

Tucker, Jonathan B., “The Role of the Chemical Weapons Convention in Countering Chemical Terrorism”, Terrorism and the Political Violence, 
Vol 24-1, 2012 “Syria Crisis Highlights importance of Chemical Weapons Convention”, Strategic Comments, Vol 19, No 12, 2013 

Tucker, Jonathan B., “The role of the Chemical weapons Convention in Countering Chemical Terrorism”,Terrorism and The Political Violance, 
Vol 24, No 1, 2011 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;


27 Heather Panter, "Defining Terrorism and Counterterrorism Methods", Crime Law Soc Change, 2012 58:, s. 579. 
28 Kalliopi Chainoglou, "Book Reviews", European Law Journal, Vol 14, No 4, 2008, s.509. 
29 Eric Reitan, “Defining Terrorism for Public Policy Purposes: The Group Target Definition", Journal of Moral Philosophy, 7, 2010, s.254. 
30 Elisabeth Symeonidou-Kastanidou, "Defining Terrorism", European Journal of Crime, Criminal Law and Criminal Justice, Vol 12, No 1, 2004, s.18-19. 
31 Omar Lizardo, "Defınıng and Theorizing Terrorism: A Global Actor-Centered Approach", Journal of World-Systems Research, Vol 14, No 2, 2008, s. 93. 
32 Omar Lizardo, a.g.m., s. 93. 
33 Heather Panter, a.g.m., s. 579. 
34 Tamar Meisels, "Defining terrorism – a typology", Critical Review of International Social and Political Philosophy, Vol 12, No 3, 2009, s. 335. 
35 Heather Panter, a.g.m., s. 580 
36 Münevver Cebeci, "Defining the "New Terrorism": Reconstruction of the Enemy in the Global Risk Society", Uluslararası İlişkiler, Vol 8, No 32, 2012, s. 39 
37 Elisabeth Symeonidou-Kastanidou, a.g.m., s. 20 
38 Omar Lizardo, a.g.m., s. 108 
39 Tim Krieger-Daniel Meierries, "What Causes Terrorism?", Public Choice, Vol 147, No 1-2, 2011, s.5. 
40 Fatih Mustafa Aydın, "Etnik Ayrılıkçı Terörle Mücadele Politikaları Kapsamında Türkiye ve İspanya Analizi", Terörle Mücadelede Makro ve Mikro Perspektifler, 2011, s.3. 
41 Mesut Hakkı Caşın, Uluslararası Terörizm, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2008, s.142. 
42 Haydar Çakmak, Terörizm, Ankara, Platin Yayınevi, 2008, s.33-40 
43 Mesut Hakkı Caşın, a.g.e., s.662 
44 Mustafa Kibaroğlu, “Kitle İmha Silahları ile Terör: Kıyametin Yeni Eşiği mi?”, Avrasya Dosyası, Cilt 12, No 3, 2006, s124-132. 
45 Julio A. Chalela-W. Thomas Burnett, “Chemical Terrorism for the Intensivist”, Military Medicine, Vol 177, No 495, 2012, s.497. 
46 Jonathan B. Tucker, “The Role of the Chemical Weapons Convention in Countering Chemical Terrorism”, Terrorism and the Political Violence, Vol 24-1, 2012, s.105-106. 
47 Jonathan B. Tucker, a.g.m., s.105. 
48 Jonathan B. Tucker, a.g.m., s.106. 
49 Dasa Adaskova-Simona Chuguryan-Rudolf Kucharcik, “The International Cooperation in the Fight Againist the WMD Terrorism”, 
European Researcher, Vol 65, No 12-2, 2013, s.2937-2938. 
50 “Syria Crisis Highlights importance of Chemical Weapons Convention”, Strategic Comments, 19/12, 2013,s.3. 
51 David Friedman, “Biological and Chemical Weapons Arms Control in the Middle East”, The Nonproliferation Review, Vol 19, No 3, 2012, s.401. 
52 Mustafa Kibaroğlu, “Ortadoğu'da Nükleer Silahlardan Arındırılmış Bölge (NSAB) Oluşturulması Çabaları ve Türkiye”, Ortadoğu Analiz, Vol 4, No 48, 
2012, s.70. 
53 Jonathan B. Tucker, “The role of the Chemical weapons Convention in Countering Chemical Terrorism”,Terrorism and The Political Violance, 
Vol 24, No 1, 2011, s.106. 



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder