22 Şubat 2017 Çarşamba

AKP Ordu’yu Hizaya Çekmeye çalışıyor



AKP Ordu’yu Hizaya Çekmeye çalışıyor


İnan Kahramanoğlu

18.08.2003/Sayı:37


AKP hükümetinin Meclis’ten geçirdiği 7. uyum paketinde yeralan MGK’nın sivilleştirilmesi tartışmaları sürerken toplanan Yüksek Askeri Şura hükümetle ordu arasında yaşanan çatışmanın boyutlarını bir kez daha ortaya koydu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ilk kez başkanlık ettiği YAŞ toplantısında Ordu ile hükümet arasında yaşanan söz düellosu toplantının asıl gündemi olan terfileri bir anda arkı plana attı.

İrticai faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle Ordu’dan ihraç edilmesi istenen 18 subay ve astsubayın ihraç kararlarına muhalefet şerhi koyan Başbakan Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül askerlerin sert tepkisiyle karşılaştı.

AKP’ye Karşı Ordu-Millet işbirliği

İhraç kararlarını imzalamayacağını söyleyen Gönül’ün sözleri üzerine irticai faaliyetlerde bulunan bir astsubayın sarıklı ve cübbeli fotoğrafları yansıtılarak Erdoğan ve Gönül’ün itirazlarına yanıt verildi.

1. Ordu komutanı Orgeneral Çetin Doğan ihraç kararlarına muhalefet şerhi koyulmasına sert tepki göstererek Tayyip Erdoğan’ı “TSK’yı rencide etmeyi, etkinliğini ortadan kaldırmayı ve yönetim biçiminde köklü değişiklikler yapmayı planlamak”la suçladı.

Doğan’ın “Türk halkının AB sevdasını da arkanıza alarak bu yolda gidiyorsunuz. Günü geldiğinde bu yaptıklarınızın ayırdına varacak ve hesabını soracak güç mutlaka çıkacaktır. Ama bu güç sanmayın ki bir askeri müdahale olacaktır. Gerekirse ordu-millet işbirliğiyle sonuç alınacaktır” şeklindeki sözleri Ordu’nun AKP hükümetine yönelik tepkisinin boyutlarını da göstermiş oldu.

Doğan’ın açıklamaları diğer komutanlar tarafından da desteklendi. Doğan’ın konuşmasının ardından söz alan Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman da Doğan’ı destekleyererek “Kadrolaşmadan, köylere kadar inen irtica faaliyetlerine kadar, hepimizi rahatsız edecek bir icraat sözkonusu. AB’ye şu aşamada alınmamızın söz konusu olmadığını bildiğiniz halde, laik dokuyu bozacak her türlü hareketi AB gerekçesine sığınıp yapıyorsunuz” şeklindeki sözleriyle hükümetin gerçek niyetlerinin ordu tarafından kavrandığını ve hükümetin faaliyetlerini dikkatle takip edildiğinin işaretlerini verdi.

Ordu’yu hizaya çekme çabaları

Bu suçlamalar karşısında zor durumda kalan Erdoğan’ın “TSK’yı rencide etmek gibi bir niyetlerinin olmadıgı” yolundaki sözlerine rağmen yaşanan gerilim toplantıya ara verilerek geçiştirilmeye çalışıldı. Tayyip Erdoğan teamül gereği sadece ilk günkü toplantılara başkanlık etmesi gerekirken Turgut Özal’dan sonra ilk kez toplantının bütün oturumlarına başkanlık ederek Ordu üzerinde denetim kurma ve Ordu’yu hizaya çekme niyetini açığa vurmuş oldu.

AKP hükümetinin sekiz aylık icraatların tümü de aslında Ordu’yu etkisizleştirerek siyasetin dışına itmeye hedefliyordu. Son olarak 7. Uyum paketinin de Meclis’ten geçmesiyle birlikte Kuvvet Komutanlarının MGK dışında bırakılmasının yanısıra MGK Genel Sekreterliği’nin sivilleştirilmesi, YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması, Ordu harcamalarının Sayıştay denetimine tabi kılınması gibi düzenlemeler, AKP’nin orduyu tasfiye planının diğer aşamaları.

AKP’nin Ordu’yu tasfiye planı AB ve ABD’nin çıkarlarıyla da örtüştüğü için bu plan ABD-AB-AKP ittifakı tarafından adım adım uygulamaya konuyor ve bugünkü haliyle bakıldığında bu planının büyük ölçüde başarıya ulaştığını da görmek zorundayız.

Ordu’ya yönelik bu saldırı planı Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu tarafından da açıkça ifade ediliyor. Papandreu, Türk hükümeti ile Ordu arasında bir çatışma var. Ordu’daki bazı değişikliklere hükümetin müdahale etmesi ihtimali var. Asker istemediği değişiklikleri gerçekleştirdiğini görüp olay çıkarabilir ya da hükümet, Ordu’da yapmak istediği değişiklikleri mazeretlendiremeyeceğinden dolayı zor durumda kalabilir. AKP Kıbrıs meselesini de kapatmak istiyor” diyerek AKP’nin gerçek niyetini ortaya koyuyordu.

Büyükanıt: Kimse TSK’yı hizaya getiremez

Tayyip Erdoğan ve Vecdi Gönül’ün YAŞ toplantısındaki tutumlarına yanıtsa Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevinden 1. Ordu Komutanlığı’na terfi eden Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tan geldi. Büyükanıt, AB uyum yasaları ile askerin hizaya getirildiği yorumlarına “İstikametimiz doğrudur. İstikametimiz doğru olduğu için bizi kimse hizaya getiremez” diyerek kaşılık verdi.

Büyükanıt’ın Erdoğan ve Gönül’ün ihraç kararlarına muhalefet koymasına tepkisi ise daha sertti. Büyükanıt “... ‘YAŞ kararları yargı denetimine açık olmadığı için muhalefet ediyorum” diyerek, anayasanın bir hükmünü yok kabul etmemiz mümkün değildir” sözleriyle Erdoğan ve Gönül’ü suçladı. “Bu YAŞ’ta hukuk ihlali oldu mu” sorusuna da Büyükanıt “Evet, oldu” yanıtını verdi.

Böylelikle ilk olarak dönemin başbakanı Abdullah Gül’ün YAŞ kararlarına muhalefet koymasıyla başlayan Ordu’ya meydan okuma girişimlerninin başbakan Tayyip Erdoğan tarafından da aynen devam ettiririleceği görülmüş oldu. Gül’ün muhalefet şerhini “Başbakan irticaya cesaret verdi” sözleriyle eleştiren Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ten sonra bu kez de Büyükanıt’ın açıklamaları hükümete açık birer uyarı niteliği taşıyor. Fakat Erdoğan’ın son açıklamaları ve AKPlilerin toplantıya ilişkin değerlendirmeleri bu uyarıların AKP tarafından pek dikkate alınmadığını göstermekte.

Protokolde Türban Krizi

YAŞ toplantısında ortaya çıkan gerilim toplantıdan sonra da sürdü. Başbakan Erdoğan’ıın eşinin türbanlı olarak katılacak olması dolayısıyla komutanlara vereceği yemeği iptal etmesinin ardından Genelkurmay Başkanı Özkök de Askeri Şura üyelerine vereceği yemeği protokolden çıkarttı ve böylece Tayyip Erdoğan yemeğe davet edilmemiş oldu.

Türban krizini manşetlerini taşıyan Şeriatçı basın da Ordu’ya yönelik saldırılarının dozunu iyice arttırdı. YAŞ karalarının yargı denetimine açık olmamasının antidemokratik olduğu propagandasına girişen Şeriatçı basın Ordu’nun siyaset üzerindeke etkisinin yok edilmesi çağrılarını yeniledi. Şeriatçı basının esas hedefi ise Yaşar Büyükanıt oldu.

Büyükanıt’ın Erdoğan ve Gönül’ün tavırlarını “Anayasa’ya aykırı” olarak nitelendirmesini hazmedemeyen Şeriatçı gazeteler Büyükanıt’ı ağır bir dille suçladılar. İhraç kararlarının yargı denetimine tabi olmadığı için hukuka aykırı olduğunu söyleyen ve Avrupa kapılarında adalet arayan şeriatçılar Avrupa İnsan Haklanı Mahkemesi’nin kararlarını ise görmezden gelmeyi tercih ettiler. Oysa AİHM bugüne kadar Ordu aleyhine açılan 107 davada “YAŞ kararlarının ceza kanunu çerçevesinde incelenemeyeceği ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adli yargıyla ilgili maddesine aykırı olmadığı” gerekçesiyle ihraç kararlarının hukuka aykırı bir yönünün bulunmadığına karar vermişti.

Gözler 30 Ağustos’a çevriliyor

AKP iktidarının devlet içindeki şeriatçı kadrolaşmadan dış politikadaki tavırlarına kadar her alanda Cumhuriyet’in temel niteliklerini ve Türkiye’nin bağımsızlığını tehdit eden politikalarının önümüzdeki dönem içinde daha da hız kazanacağı düşünüldüğünde AKP tehlikesine karşı Ordu’nun nasıl bir tavır alacağı ise merak konusu. Ancak Çetin Doğan ve Aytaç Yalman’ın açıklamalarının Genelkurmay Başkanlığı tarafından yalanlanmadığı düşünüldüğünde Ordu’nun sürece müdahale etme ihtimali özellikle Şeriatçı ve Amerikancı gazetelerin canını oldukça sıkmışa benziyor.

Bütün gözler Ordu’nun 30 Ağustos sonrasında oluşacak yeni komuta kademesinin tavrına kilitlenmiş durumda. Şeriatçı basınsa Ordu’yu tasfiye planının uygulanmasını kolaylaştırmak için Ordu düşmanlığının dozunu günden güne arttırıyor.

Şeriatçı Vakit gazetesi, AKP iktidarına Ordu millet işbirliği ile müdahale edileceğini söyleyen Çetin Doğan’a saldırırken Doğan’ın 28 Şubat sürecindeki bir sözünü hatırlatıyor: “TSK, laik,demokratik ve sosyal hukuk devletini bozmak isteyen ve içeriden kaynaklanan tehditlere karşı da sorumluluk sahibidir. bu, sadece bizim değil, tüm yurttaşların sorumluluğudur. Ancak bizim farkımız elimizde silah olmasıdır. Silah olduğu için doğru yerde, halkın istediği yönde ve doğru zamanda kullanma bilincindeyiz”

Şeriatçılarn bütün bu saldırganlıkları aslında yaşadıkları korkudan kaynaklanıyor.


http://www.turksolu.com.tr/37/kahramanoglu37.htm


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder