1 Şubat 2017 Çarşamba

YEREL SEÇİMLERDE KENT BÜYÜKLÜĞÜ İLE OY VERMENİN YÖNÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ BÖLÜM 1




YEREL SEÇİMLERDE KENT BÜYÜKLÜĞÜ İLE OY VERMENİN  YÖNÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ,
BÖLÜM 1



TÜRKİYE ÖRNEĞİ 1963-1999 



Dr. Tayfun Çınar 
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 
Yerel Seçimlerde Kent Büyüklüğü İle Oy Vermenin Yönü Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği 1963-1999 

Özet 

Bu çalışmanın amacı seçmen davranışı üzerinde kent büyüklüğünün etkisini analiz edebilmek, oy vermenin yönü ve partizanlık etkisi ile kent büyüklüğü arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını 1963 ile 1999 yılları arasında ülke düzeyinde gerçekleştirilen sekiz yerel seçimin toplu sonuçları ışığında Türkiye örneği üzerinden karşılaştırmalı düzeyde ortaya koymaktır. Oy vermenin yönünün saptanabilmesi için, yerel seçimlere katılan çok sayıda siyasal partinin varlığını da göz önünde bulundurarak, siyasal partiler politik yelpazede konumlanmalarına göre sağ ya da sol eğilimler olarak sınıflandırılmış, bağımsızların durumu ayrı bir başlık altında incelenmiştir. Mekansal ölçek farklılaşmasına dayalı oy verme davranışındaki değişikliği test etmek içinse genellikle kentleşme yazınında eşik olarak kabul edilen 10 bin ve 50 bin ölçekleri kullanılmıştır. Çalışmanın ilk önemli bulgusu siyasal, toplumsal ve ekonomik koşullarda değişiklik olmasına rağmen, aynı eğilime oy vermeye devam etmek olarak tanımlanabilecek partizanlık etkisinin kent ölçeğinin 
değişmesiyle ilişkisinin bulunmasıdır. Çalışmanın ikinci bulgusu sağ ya da sol siyasal eğilimlerin seçim başarısının kent ölçeğine dayalı düzenlilikler göstermesine rağmen, hangi eğilimin kent ölçeği büyüdükçe başarı kazandığı konusunda bir genelleme yapılamamasıdır. 

Anahtar Kelimeler: Kentsel oy verme davranışı, yerel seçim, partizanlık etkisi, kent büyüklüğü etkisi, Türkiye. 

The Relationship between Urban Size and Voting Patterns in Local Elections: Turkish Case 1963-1999 
• Ankara Üniversitesi SBF Dergisi • 62-3 


1. GİRİŞ 

Siyaset bilimi yazınında “oy verme davranışı” ve genel düzeyde seçim çalışmalarına ilişkin çok sayıda bilimsel araştırma bulunmasına rağmen yerel 
seçim politikası ve kentsel oy verme davranışı üzerine çalışmaların, ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerde yakın zamanlara kadar yeterli ilgiyi gördüğü 
söylenemez. Bu nedenle yerel seçimlerde oy verme davranışının belirleyicileri üzerine yapılmış çalışma sayısı yok denecek kadar azdır (Lieske, 1989: 151). 
Az sayıdaki yerel seçim çalışmalarının büyük çoğunluğu da ülke geneline yönelik toplu sonuçları göz önünde bulundurarak hazırlanmayıp, bunun yerine bir ya da birkaç örnek belediye temelinde yapılmış alan araştırması ya da anket sonuçları değerlendirilerek hazırlanmışlardır. Bu tercihin temel nedenlerinden biri ABD gibi ülkelerde toplu sonuçlara bakılarak birbirinden oldukça farklı büyüklük ve çeşitliliğe sahip standart bir örgütlenmeye sahip olmayan yerel yönetim birimleri arasında karşılaştırma yapma olanağının bulunmamasıdır. 


Aynı seçimde toplu sonuçlar açısından yönetimler arası karşılaştırma yapma olanağı bulunmadığından, bu durumun doğal sonucu olarak seçimler arası 
karşılaştırma yapma olasılığı da ortadan kalkmaktadır. ABD benzeri federal devletlerde benzer yöntemsel sorunlar ortaya çıkmaktadır. Elinizdeki çalışmada 
ise federal devletlerin aksine üniter bir devlet olan ve tekdüze yerel yönetim sistemine sahip Türkiye’de yerel seçimler karşılaştırmalı olarak ele alınarak 
kent büyüklüğü ile oy verme davranışı arasındaki ilişki araştırılacaktır. Bunun için öncelikle Batılı ülkelerdeki kent büyüklüğü ile oy verme davranışı 
arasındaki ilişkiye yönelik yazın kısaca gözden geçirilecektir. Bunu izleyen iki bölümde Türkiye’de siyasal davranışla mekan arasındaki ilişki üzerinde 
durularak, az sayıda incelemeye konu olmuş olan Türkiye’de yerel seçim çalışmaları incelenecektir. Beşinci bölümde 1963 ile 1999 yılları arasında 
yapılan sekiz yerel seçim kapsamında siyasal partiler ve siyasal eğilimler ortaya konulacaktır. Daha sonraki iki bölümde yerel seçim sonuçlarını karşılaştırmalı 
bir düzeyde ele almak için yöntem sorunu tartışılarak verilerin nasıl kullanıldığına ilişkin açıklamalar yapılacaktır. Son iki bölümde ise çalışma 
kapsamında erişilen bulgular sunulduktan sonra ulaşılan sonuçlar kısaca değerlendirilecektir. 

2. MEKANSAL ÖLÇEKLE OY VERMENİN YÖNÜ ARASINDAKİİLİŞKİ 

Sosyal ve ekonomik değişkenlerle siyasal davranış arasında nasıl bir ilişki bulunduğu başta siyaset bilimciler olmak üzere sosyal bilimcilerin 
üzerinde durdukları konulardandır. Son yıllarda Batılı ülkelerde yapılan seçim analizleri kapsamında mekansal değişkenlerin oy verme davranışı üzerinde 
etkisi de güncel tartışma konuları arasına girmiştir (OLIVER, 2000: 362). Mekansal değişkenlerin oy verme davranışı üzerindeki etkisini inceleyen 
araştırmacılarca seçim araştırmalarında mahalle etkisi, yerel etki ve bölge etkisi gibi mekansal ya da coğrafi değişkenler değerlendirilmeye başlanmış, bu 
kapsamda modeller ortaya konmuştur. Bu modellerde, farklı kent büyüklüklerinin oy verme davranışı üzerindeki etkisi de irdelenen konular 
arasındadır (Johnson vd., 2002; Allister / Studlar, 1992; Cox, 1971). 

Oy verme davranışı ile mekansal değişkenler arasında bağ kurarak, bu bağı farklı modellerle sınayan çalışmaların son dönemlerde artış göstermiş 
olmasına rağmen, oy verme davranışıyla kent büyüklüğü ya da kentsel ölçek arasında anlamlı bir ilişki kurulup kurulamayacağı çok daha önceden siyaset 
biliminin tartışma konuları arasına girmiştir. Bu açıdan, Amerika Birleşik Devletlerinde geniş yankı uyandıran modernleşme kuramı çerçevesinde 
kentleşme ile siyasal davranış arasında ilişki kuran çalışmaların mekansal değişkenlerle siyasal davranış arasındaki ilişkiye yönelik tartışmayı 20. yüzyılın 
ortalarından itibaren başlattığı söylenebilir. Modernleşme kuramı doğrultusunda ortaya konan tez artan refah, eğitim, kentleşme ve endüstrileşmeyle birlikte 
siyasal sisteme katılımın da artacağı yönündedir. Bu teze dayalı olarak kentleşmenin kendisi siyasal katılımı artırıcı bir değişken olarak ele alınmıştır. 
Bazı kuramcılar bununla da sınırlı kalmamışlar; kentleşmenin sol partilere dönük oy verme davranışına yol açacağını varsaymışlar, başta Lipset ve 
Lazarsfeld olmak üzere bazı ünlü siyaset bilimciler sola oy verme davranışının kent büyüklüğü ile ilişkili olduğu düşüncesini ileri sürmüşlerdir. Bu kapsamda 
sola oy vermeyi etkileyen iki önemli faktörden biri kent büyüklüğüyken, diğerinin de kentte yer alan fabrikaların ölçeği olduğu belirtilmiştir 
(Aktaranlar Bealey / Dyer, 1971: 84; Epstein, 1956: 145). 

Daha sonraki çalışmalarda yöntemsel olarak kullanılan “yer büyüklüğü analizi”yle (the size of place analysis) kent büyüklüğünün belli bir oy verme 
davranışına yol açıp açmadığı varsayımı sınanmıştır. Bu çalışmalardan bazıları seçimlerde oy verme davranışını açıklamada yer büyüklüğünün yetersiz bir 
değişken olduğu sonucuna varırken (Masters / Wright, 1958: 1086), bazı çalışmalarda ise yer büyüklüğünün anlamlı sonuçlar verdiği belirtilmiştir. Yer 
büyüklüğü analizinin ortaya konduğu kabul edilen Epstein’ın çalışmasında ABD’de bulunan Wisconsin’de seçim sonuçlarına göre kent büyüklüğü 
küçüldükçe, Demokrat oyların gücünün düştüğü bulgusuna erişilmiştir. Farklı kent büyüklüklerine göre oy verme davranışının değişip değişmediğini sınamak 
üzere ortaya attığı yer büyüklüğü analizinde Epstein, küçük yerleşim yerlerinin daha büyük yerleşim yerlerine göre oy verme davranışında daha tutucu olduğu 
varsayımına dayanmış; küçük yerlerdeki görece homojen toplumsal yapının böyle bir sonuç doğurduğunu ortaya koymuştur. Böylece daha muhafazakar ve 
geleneksel bir politikayı tercih eden Cumhuriyetçilerin görece küçük yerleşim yerlerinde daha başarılı olacağını ileri sürmüştür (Epstein, 1956: 143-144, 146). 

Benzer analizler daha sonraları başka araştırmacılar tarafından yeniden gözden geçirilerek güncellenmiş; bu çalışmalarda Epstein’ın ulaştığına benzer 
sonuçlara varılmıştır (Adamany, 1964; Bonjean / Lineberry, 1971). Bu doğrultuda Fenton da, Amerika Birleşik Devletleri’nin Batı eyaletlerinde kent 
büyüklüğü ile Demokrat oylar arasında korelasyon bulmuştur (fenton, 1966: 33, 54, 132). Böylece sanayileşmiş Batı ülkelerinde kent büyüklüğü değiştikçe 
seçmenlerin oy verme davranışının farklılaşıp farklılaşmadığı, eğer farklılaşıyorsa oy verme davranışının sol ya da sağ hangi eğilime doğru 
yöneldiği kuramsal düzeyde ortaya konmaya çalışılmıştır. 


3.TÜRKİYE’DE SİYASAL DAVRANIŞIN MEKANLA BAĞLANTISI 


Türkiye’de, Batılı ülkelerdeki kadar çok sayıda olmasa da, genel seçimlere ilişkin ampirik çalışmalar yapılmıştır. Özellikle çok partili rejime 
geçilmesinden günümüze dek ulusal düzeyde seçimler akademik dünyanın ilgisini çekmiştir. Bu doğrultuda Batıda modernleşme kuramı çerçevesinde 
ortaya atılan tezler, Türkiye örneği üzerinden sınanmış; çoğu zaman söz konusu tezlerin neden Türkiye’de geçerlilik taşımadığına ilişkin açıklamalar 
yapılmıştır. Seçim çalışmaları içinde genel seçimlerin mekansal boyutunu ele alan ampirik çalışmalar da yer almıştır. Bunlar içinde, Özbudun, 1965 ve 1969 
genel seçimlerini de göz önünde bulundurarak 1973 ulusal seçimlerinde oy verme davranışı ve siyasal katılımı analiz etmiştir. Analizde siyasal katılım ve 
siyasal kurumlaşma bağımlı değişken, sosyo-ekonomik modernleşme ise bağımsız değişken olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda kentsel ve kırsal 
farklılaşma ve bu farklılaşmanın siyasal davranış üzerine etkisi istatistiksel açıdan değerlendirilmiş; Türkiye’de kırsal alanlarda siyasal katılımın kentsel 
alanlardan daha yüksek olduğu bulgusuna erişilmiştir. Bu bulgu, modernleşme kuramı ve Batılı ülkelerdeki çalışmalarda erişilen sonuçlardan farklılık 
göstermiştir. Türkiye’de kırsal alanda kentsel yerlere göre daha yüksek katılım oranlarının saptanmasının en önemli nedeni olarak kırsal alanda güçlü aşiret ve 
feodal ilişkilerin varlığı gösterilmiştir (Özbudun, 1976: 123, 161-62; Özbudun / Tachau, 1975: 470-71). 

Genel seçim sonuçlarına dayalı olarak seçmenin büyük kentlerde oy verme eğilimleri başka çalışmalarda da ele alınmıştır. Bu çalışmaların 
sonuçlarına göre, merkez sağın 1960’lı yıllarda büyük kentlerde egemen olduğu, ancak bu egemenliğin özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’de 1970’li 
yıllarla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’nin yükselişi ile merkez solun eline geçtiği belirtilmiştir. Bu siyasal olgu karşısında üç büyük kentte oy verme 
davranışının kent merkezi ile gecekondu alanları arasında farklılaştırılmasına gidilerek, mekansal bir analiz ortaya konmuştur. Buna göre, gecekondu 
alanlarında düşük gelirli seçmenler arasında siyasal eğilim olarak solun hızla yükselişe geçtiği bulgusuna erişilmiştir (Danielson / Keleş, 1985: 106-108; 
Özbudun, 1980: 123-24). 

1960 ve 1970’li yılların siyasal seçim coğrafyasının aksine 1990’lı yıllar ise merkez sağın erimesine paralel biçimde merkez dışı sağ partilerin yükselişe 
geçtiği dönem olarak resmedilmiştir. Bu dönemde Türk sağının içine düştüğü kimlik krizinin, ideolojik olarak daha önceki dönemlerde merkez dışı görülen 
radikal partilerin önünü açtığı belirtilmiştir (Açıkel, 2003: 186). Böylece milliyetçi ve İslamcı vurguları öne çıkan partilerin merkeze doğru yönelmeleri 
söz konusu olmuştur. 1990’lardaki siyasal seçim coğrafyasındaki köklü değişim mekansal değişkenlere dayalı yeni çalışmaların da yapılmasına neden olmuştur. 
Bu çalışmalar arasında Çarkoğlu genel seçimlerin coğrafyası üzerine odaklanırken; West, Türk siyasetinde bölgesel etmenler üzerinde durmuştur 
(West, 2005; Çarkoğlu, 2000). Hazama ise, genel seçim yazınında ortaya konan sosyal yarılmaların oy verme davranışını daha istikrarlı hale getirerek siyasal 
eğilimler arasında geçişlilikleri ve hareketliliği azaltacağı varsayımını Türkiye örneği üzerinden sınamıştır. Böylece il düzeyinde sosyal yarılmaların oy verme 
davranışı üzerindeki etkisini ortaya koyarak Türk seçmeninde partizanlık etkisinin azalıp azalmadığını zaman süreci içinde analiz etmiştir (Hazama, 2003). 

Bu bölümde ele alınan çalışmalar genel seçim sonuçlarını göz önünde tutarak Batılı ülkelerde tartışılan bazı hipotezleri Türkiye örneği üzerinden 
sınamışlardır. Bu açıdan il düzeyi veya büyük kentlerde oy verme davranışını da analiz etmişlerdir. Ancak bu çalışmalar yerel seçimler üzerinde ya hiç 
durmamışlar, ya da yerel seçim sonuçlarını ikincil düzeyde ele almışlardır. Bu nedenle Türkiye’de yerel seçim çalışmalarını ayrı bir başlık altında inceleme 
gereksinimi bulunmaktadır. 

2.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder