24 Ağustos 2019 Cumartesi

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI (1950.1960) ve BASIN. BÖLÜM 3

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI (1950.1960) ve BASIN. BÖLÜM 3



II- BASKICI EĞİLİMLER

  Demokrat Partisinin 1950'lerin başlarındaki tutumunun ' Beyaz Devrim'den ' Beyaz Terör'e dönüşmesi başta basın, üniversite gibi toplumsal kurumlara 
yönelik baskıcı eğilimlerinin sonucudur.30

  DP'nin basına yönelik olumsuz gelişmeleri daha çok izlediği ekonomik ve siyasal politika ile ilgilidir. DP iktidarının özellikle ikinci yarısından itibaren toplumsal yaşamdaki değişmeler (Köylerden kentlere göçler, kentlerin kapalı alan olmaktan çıkmaları, yeni varlıklar sınıfının oluşumu vb.) her kesimde hoşnutsuzluklar  yaratmaya başlamıştı. Toplumsal muhalefet potansiyelleri artarken basına uygulanan yasaklar elbette öteki toplumsal kurumlara da ülkeyi çözümsüzlüğe  doğru götürmekteydi.
Hükümet, toplumsal muhalefet devlet aygıtlarıyla ne derece baskı altında tutulursa o ölçüde yok edilebilir yanılgısını yaşıyordu ..
1950 Basın Kanunu çıkarılırken Mecliste yaşanan tartışmalar, DP' nin basının denetimi konusunda henüz ortak bir tutumun oluşmadığını göstermekteydi*
    Baskıcı önlemlerin ilk işaretleri 2. Hükümet programında kendini göstermekteydi.
    2. Menderes Hükümeti (9 Mart 1951-17 Mayıs 1954) Programında , Kökü dışarda olan teşkilatın faaliyetini fikir harriyeti çerçevesi içinde mütalaa etmek 
ve masamaha ile karşılamak bizim için mümkün değildir. 31 denmekte, bu tür faaliyetleri düşünce özgürlüğü ile asla ilgili görmediklerini açıklamaktadırlar. 
Programda yer alan ilk programın da da izah ettiğimiz! gibi, birinci hedefimiz kanuni kıstaslar elde etmektir;

   Türk hakimine ' bu nev'iden suçları' teşhis edip cezalandırabilmek imkanlarını vermek lazımdır " cümlesi dikkat çekmektedir.32 
Programın basınla doğrudan ilgili olan bölümünde ise "... Matbuat hürriyetini hatta bütün hürriyetlerin teminatı saymak çok yerinde olur. 
Bu itibarla matbuat hürriyeti nin büyük bir hürmet ve hassasiyetle muhafazasına çalışılacağını hiçbir tereddüt e mahal bırakmayacak katiyetle ifade etmek
isteriz.

    "Ancak, hiçbirimizin gözünden kaçmadığını ve bütün arkadaşları ve hakiki matbuat hürriyetine samimi olarak bağlı bulunan matbuat müntesiplerini 
mustarip ettiğine eminiz ki, Şahsa hakaret, İftira, Teşhir ve hatta şantaj mahiyetini taşıyan bir takım neşriyat alıp yürümüştür.. 

    Bu kabil neşriyaz ın fikir, tenkid ve matbuat hürriyeti ile ve amme menfatinin müdafaasiyle bir alakası olmadığını söylemeye lüzum yoktur. 
Bu tarzda neşriyat kanunu usul ve müeyyidelerin noksan oluşunun delilini teşkil eder. Bu itibarla hürriyet nizamını layık ı ile tatbik eden büyük demokrasilerde 
mevcut olan hüküm ve müeyyidelerin tetkikini ve bunların bir tasarı halinde,  Yüksek Meclise arz ve teklifini kararlaştırmış bulunuyoruz.,,33 

A_ Baskıcı Yasal Düzenlemeler.,

   1950 Kanunu'nun getirdiği olumlu hava fazla uzun sürnemiş, 2. Menderes Hükümeti basının işleyişini zorlaştırıcı önlemleri gündeme getirmeye başlamıştır.
1953 Düzenlemesi: 14153 Temmuz'unda daha önce sıfat ve hizmetlerinden dolayı bakanlara yapılan hakaretin takibi şikayete bağlıyken, artık savcının, bakanın olur'unu alarak re'sen takibine bırakılması kabul edilmiştir. Muhalefetteki basın bunu "iktidarı kaybetmekten korktuğu için, kendi durumunu kurtarmayı tasarlamak", iktidar yanlısı basın ise " ortalıktaki anarşik manzaraya son vermek" olarak değerlendirdi. 
Bu dönemde DP'nin ekonomik ve siyasal alanda yeterli olmadığını gören basının muhalefetini artırdığı görülmektedir.
1954 Düzenlemesi: İki düzenleme olmuştur. Birincisi 9 Mart'da basın davalarına bakacak mahkemeler konusunu düzenlerken İkincisi yeni yasa çıkartmak
olmuştur. 1954 yılının ilk aylarında tasarı olarak getirilen " Neşir Yoluyla Veya Radyo İle İşlenecek Bazı Cürüm ler Hakkında Kanun" 9 Mart 1954'de kabul edildi. 
Yasa, özgürlükleri önemli ölçüde sınırlamaktadır. Bu Anayasaya göre Namus, Şeref veya Haysiyete, Tecavüz edilmesi, itibar kırıcı yayın yapılması, özel veya 
aile durumunun rıza alınmadan teşhiri 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve 1000 liradan 10 bin liraya kadar para cezası ile cezalandırılabilecekti. 

Bu suçlar resmi sıfatı olanlara karşı işlendiğinde ceza üçte birden yarıya kadar artırılabilecek ti. Yine bu yasa, devletin siyasi ve mali itibarını sarsacak veya
halkın telaş ve heyecanlanmasına neden olacak yalan haberlerin yayınını bir yıldan Uç yıla kadar hapis. 2500 liradan az olmamak üzere para cezası ile 
cezalandırıyordu. Üstelik suçlanan gazeteciye de iddiasını ispat etme hakkı dı verilmiyordu.
....

Ispat Hakkı: 

   1956'da adı biraz değiştirilerek daha da sıkılaştırılan ve basın özgürlüğünü önemli ölçüde zedeleyen bu yasa, " Ispat hakkı " tartışmalarını da başlattı.
" Ispat hakkı " gazetecilere yayımladıkları haberler dolayısıyla haklarında dava açılması halinde haber konusu iddiayı ispat etme hakkını vermeyi ve ispatın 
davalının durumunu etkilemesini öngörüyordu. Tasarı görüşülürken, Adalet Komisyonu Başkanı Halil Özyörük, hakaret davalarında Bakanlar ve bazı yüksek 
memurlar için " İspat hakkına cevaz olamayacağını " öne sürmüş; o arada yazı işleri müdürlerini " baldırı çıplaklar " diye nitelemiş; bu da gazetelerde protesto 
yazılarının yayımlanmasına yol açmıştı.34

2 Mayıs 1955'de Fethi Çelikbaş ve 10 DP milletvekili Meclise " Ispat hakkı " önergesi verdiler. Basına bu hak tanınmadıkça milletvekili, devlet memuru gibi devlet görevlilerini kuşku altında bırakacaklarını ileri sürdüler. Önerge ceza yasalarında da değişiklik gerektirdiği gerekçesiyle reddedildi. 
Bunun üzerine bu on Milletvekili* Partiden istifa etti, Dokuz milletvekili* de partiden atıldı. Bu temizlemenin altında yatan gerçek ise Ispatçıların parti içi muhalefeti güçlendirerek Menderes'i kongrede yenilgiye uğratma isteklerinin varlığıydı. Basın bu konuyu uzun süre gündeminde tuttu. 
11 Kasım 1955'de Sarol Devlet Bakanlığından istifa etti.

    Sarol'a göre " İspat hakkı " konusunun adeta ülkenin tek sorunu hale gelmesi Akis dergisi ve bir kısım muhalefet gazetelerinin işbirliği sonucudur.35* 
Bununla birlikte Sarol Basın Yayın Umum Müdürlüğü'nün bütçesi komisyonda görüşülürken basın için istenen " İspat hakkı "nı desteklediğini belirtti ve 
Menderes tarafından bu konuyu tekrar açması nedeniyle azarlandı. .

3. Menderes Hükümeti (17 Mayıs 1954- 9 Aralık 1955 ) ve 4. Menderes Hükümeti (9 Aralık 1955-25 Kasım 1957) programlarında genel anlamda özgürlüklere değinilmekle birlikte basın. ve düşünce özgürlüğüne ilişkin açıklamalara yer verilmemiştir. Bununla birlikte 3. Menderes Hükümeti döneminde 30 Haziran 1954'00 seçim kanununa değişiklik getiren dört maddenin birisi radyonun siyasal partilere kapatılmasıyla ilgiliydi. Bu maddeye dayanarak iktidar radyoyu hükümet adına istediği gibi kullanacaktı.
DP'nin, 1954 seçimlerinde kazandığı başarıya dayanarak antidemokratik yönde ilerlemesi, değişik kesimlerin eleştirilerine hedef oluyordu. 
Bu dönemde iktidarın hoşuna gitmeyen demeçler veren öğretim üyeleri Bakanlık emrine alındı. Bunlardan birisi DP iktidarı için " Demokrasi değil Kakokrasidir"  diyen Hukuk Fakültesi Profesörü Bülent Nuri Esen'dir.

* Bu milletvekilleri Fethi Çelikbaş, Enver Güreli, İbrahim Öktem, Raif Aybar, Şeref Kamil Mengü, Muhlis Bayramoğlu, Ekrem Alican, Turan Güneş, 
Mustafa Ekinci ve Kasım Küfrevi'ydi.
*DP'den atılan dokuz milletvekili Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, Ekrem Hayri Üstündağ, Safaettin Karanakçı, Ragıp Karaosmanoğlu, İsmail Hakkı Akyüz, Behçet Kayaalp, Ziyyat Ebüzziya, Mustafa Timur, Sabahhaddin Çıracıoğlu'ydu.

** Feroz' Ahmad'ın değerlendirmesine göre ise ispat hakkı tartışmaları, DP içindeki muhalefetin Menderes'e karşı partiyi toparlayacakları bir platform sağladı. 
Parti içinde ve dışında sınırlı bir ilgi konusuydu ve sıradan seçmenler için bir sorun bile değildi.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Feroz AHMAD, Demokrasi Sürecinde Türkıye (1945-1980), İstanbul, Hil Yayınları, 1992, s.13.

Bu dönemdeki uygulamalar sonucunda Türkiye için çok partili düzenin hala söz konusu olmadığı belirtilmektedir. Çünkü iktidarın baskıcı tutumu sonucunda 
sağsız ve solsuz bir demokrasi yürürlükteydi.
"Ispat Hakkı" konusunda baş gösteren ve giderek derinleşen anlaşmazlık dolayısıyla DP'den ayrılanların 1955 sonlarında Hürriyet Partisini Kurmalan ve 
muhalefetin şiddetini artırması, DP ileri gelenlerinin basına, muhalefete  ve Üniversite çevrelerine sert eleştiriler yöneltmelerine yol açıyordu.
Ocak 1956'da Bunların İktidara cephe aldıklarını belirtti ve konuşmasına" istersek bugün canlarına ot tıkayabiliriz " cümlesiyle son verdi.36
1956 Düzenlemesi: Bununla birlikte 1954'teki değişikliği yeterli görmeyen DP Hükümeti 1956'da yeni sınırlamalar getimiş iki yasa daha çıkarmıştır. 
Bu yasalardan Birincisi; " Yayın Yoluyla ve Radyo ile işlenen Suçlar Kanunu" na yeni maddeler eklenmesi, İkincisi ise Basın Kanunu'nda bazı değişiklikler 
yapılmasıdır. 1956 yılında DP Meclis grubuna getirilen Basın Kanunu'na ilişkin tasarı gazeteciliği ve gazeteleri. Gazete haberlerini, yorumlan sınırlayan 
bununla birlikte yanıt ve düzeltme haklarını genişleten yeni hükümler getiriyor du. Tasarıyı hazırlayan Adalet Bakanı Avni Köktürk " eldeki kanunun ihtiyaçlara 
cevap vermekten uzak bulunduğunu, tatbikatta şeref ve haysiyetlerin her vesile ile ayaklar altına alındığını gösterdiğini" açıklamış ve getirilen kısıtlamaları 
belirtmişti. Bakan bu açıklamaları bir kısıtlama olarak görmüyor, aksine bundan sonra uydurma haberler yerine kaliteli ve gerçeğe uygun yayımlar yapılacağını 
düşünüyordu. 1950 Basın Kanunu'nun iyi incelenmeden aceleye geldiği belirtilmişti. Bu düzenlemeyle, yazı işleri müdürleri ve muhabirlerin 
" Sorumluluğun anlamını bile bilmeleri " için lise mezunu olmaları koşulu getirilmiş, 30.
Maddede yer alan yasak yayımların sınırı biraz daha, genişletilmiş, bu arada gizli olan yasaların yayımı yasaklanmış, bu yasağa Meclis grup müzakerelerinin 
yayını da eklenmişti. ' Bu yasaklamalar sırasında insanlar düşüncelerini basın yoluyla açıklayamayınca DP ile ilgili  Düşüncelerini broşürlere basarak 
dağıtma yoluna gitmişlerdi. Menderes bu durum karşısında ne yapılacağını bilemiyor sıklıkla " bunlara nasıl cevap verilir ve tekzip edilir? " 
sorusunu soruyordu.

4. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder