31 Ağustos 2019 Cumartesi

SİYASALLAŞMA SÜRECİNDEKİ ETNİLERİN BÖLGESEL BAKIŞI., BÖLÜM 2

SİYASALLAŞMA SÜRECİNDEKİ ETNİLERİN BÖLGESEL BAKIŞI., BÖLÜM 2



a) Dış Gücün Yardımına Duyulan İhtiyaç 

Idean Saleyhan dış güçler tarafından sağlanan barınma ve lojistik imkânının grupların mobilizasyonu açısından çok önemli bir fırsat teşkil ettiğini ifade etmiştir.19 
Kendi stratejik seçimleri doğrultusunda soruna müdahil olan Hindistan, çeşitli araçlar üzerinden TEKK’ye destek sağlamıştır. 
Hindistan’ın TEKK’ye desteksağlaması Örgütün amaçlarını gerçekleştirmesi doğrultusunda kaynaklarını mobilize etmesinde etkili olmuştur. 

C.R. Mitchell’a göre devletlerin müdahalede bulunması için iki unsurun varlığı şarttır. Bu unsurlardan birini müdahale etmek için gerekli motivasyona ve 
kapasiteye sahip olan dış aktör teşkil ederken, diğerini de çatışma yaşayan taraflardan en az birinin dış yardıma ihtiyaç duyması ve buna yönelmesi 
oluşturmaktadır.20 
İç çatışmaların uluslararası boyutunu inceleyen George Modelski de dış güçlerin desteğine yönelik talebin karşılanmasının sözkonusu çatışmaların uluslar  arasılaşmasında temel mekanizmayı oluşturduğuna işaret etmektedir.21 
C.R. Mitchell, dış güçlerden yardım talep edilmesi durumunda iki unsurun etkili olduğunu iddia etmektedir. 

Bu unsurları: 

• Politik sistem içerisinde sağlanan sosyal entegrasyon düzeyi ve politik meşruluk, 
• Mücadele içerisindeki tarafların bir dış gücün yardımının yükleyeceği maliyetler karşısında amaçlarına ulaşmalarına verdikleri göreli önem teşkil etmektedir.22 
Mitchell’a göre, tarafların amaçlarına ulaşmaları konusuna verdikleri önem yaptıkları kâr-zarar analizleri çerçevesinde göreli olarak şekillenmektedir.23 

Örgütler söz konusu analizler çerçevesinde yabancı güçlerden destek arayışına girmekte ve bu çerçevede gerek mücadele ettikleri merkezle gerekse de 
dış güçlerle ilişkilerini geliştirmektedirler. Dış güçlerin desteği bir taraftan örgütlerin mücadele kapasitesini ve imkânlarını olumlu yönde etkileyerek başarı 
beklentisini arttırırken, diğer taraftan da onlara bazı maliyetler yüklemektedir. 
Bu maliyet ve kazanç arasındaki denge ise, rasyonel mülahazalarla kaynaklarını mobilize eden örgüt liderliğinin seçimleri üzerinde son derece önemli bir 
yer teşkil etmektedir. Dolayısıyla dış güçler ve dış güçlerin yardımını talep eden taraflar itibariyle incelendiğinde sürecin çift yönlü olarak işlediği ve yardım 
talep eden tarafın da rasyonel ve stratejik mülahazaları çerçevesinde şekillenen ihtiyaçları üzerinden dış güçlerle ilişki kurduğu görülmektedir. 

Örgütlerin kapasitelerinin ve imkânlarının gelişmesinde başlıca rol oynayan dış devlet yardımlarından birini sınırları dahilinde örgüt kamplarına izin 
vermesi/topraklarını operasyonların üssü olarak kullandırması teşkil etmektedir. Idean Salehyan, operasyonlarında üs olarak diğer ülkenin topraklarını kullanan 
örgütlerin kendi ülkelerinin yargı yetkisinden ve askeri önlemlerinden kaçarak mücadele maliyetini düşürdüğünü ve pazarlık sürecinde avantaj kazandığını 
belirtmektedir.24 

Uppsala/PRIO Armed Conflicts Dataset verilerinden yola çıkan Salehyan, 291 isyancı örgütün (rebel groups) yüzde 55’inin komşu ülkelerdeki kaynaklardan yararlandığını ifade etmektedir.25 

Hindistan’ın Tamil Nadu’da faaliyet göstermesine izin verdiği kamplar ile sağladığı askeri desteğin Örgütün kapasitesini geliştirmesinde önemli fırsatlar 
sunduğunu ve Sri Lanka ile mücadelesinin yüklediği maliyetlerin düşmesinde rol oynadığını söylemek mümkündür. 

C.R. Mitchell, kâr-zarar analizini tarafların amaçlarına ulaşmaları konusuna verdikleri önem kapsamında üç faktör üzerinden ele almaktadır. Bu faktörler şöyle sıralanmaktadır;26 

1-Tarafların amaçlarına ulaşamaması durumunda ortaya çıkacak olası maliyetler, 
2- Mevcut politik ve sosyal sisteme zarar vermenin veya ortadan kaldırmanın yükleyeceği maliyetler ve 
3-Güçlü bir yabancı aktör/patron üzerinden kuvvetli bir nüfuz veya politik hakimiyet davet etmenin yüklediği maliyetler 

TEKK örneğinde incelendiğinde, sıralanan üç maliyet unsurundan amaçlara  ulaşılamaması ve yabancı bir gücün nüfuzu konularında Örgütün süreç içerisinde  geçirdiği gelişime paralel şekilde artış görüldüğünü söylemek mümkündür. Örgütün 1983 yılında Jaffna’daki bir askeri konvoya çok sayıda kayıp verdirmesiyle başlayan saldırıları27 1980’lerin ortalarından itibaren hız kazanmış ve Sri Lanka Devleti ile girdiği yoğun çatışmalar Hindistan’ın arabuluculuğuyla sonuçlanmıştır. 
Rohan Gunarathna 1983 yılından önce diğer Tamil gruplarının olası bir mücadeleyi yürütecek finansal kaynağa sahip olmadığını belirtmiştir. Buna karşın TEKK, etkili bir şekilde organize olmuş ve 1983 yılındaki çatışmalardan sonra Tamil Nadu’ya göç eden 100.000 civarındaki sığınmacıyı da mobilize etmiştir.
Örgütün mobilize ettiği sığınmacıların yanı sıra ciddi miktarda finansal kaynak sağlayan diasporanın28 ve Hindistan’ın da desteğiyle örgütsel varlığını 
güçlendirerek, birinci maddede ifade edilen olası bir yenilginin faturasını ağırlaştırdığını iddia etmek mümkündür. 


TEKK, özellikle de 1990’lardan itibaren Ada’nın kuzey ve doğu bölgelerinde varlık gösteren polis gücü, hukuk ve vergi sistemleri ile Sri Lanka yönetimine alternatif bir de facto yönetim kurmuştur.29 Ordu gücüne ve deniz kuvvetlerine sahip tek militan örgüt olarak, Sri Lanka ve Hindistan donanmalarından sonra Palk Boğazı’nda üçüncü bir güç olarak varlık gösterme iddiası içerisine girmiştir.30 

Örgütün sosyal, politik ve askeri anlamda kurmuş olduğu yapı itibariyle değerlendirildiğinde, ikinci maddede belirtilen mevcut politik ve sosyal sisteme zarar vermenin veya ortadan kaldırmanın yükleyeceği maliyetlerin son derece düşük derecede kaldığını (hatta TEKK’nin sistem-karşıtı bir hareket olduğunu) 
söylemek mümkündür. 

Üçüncü Maddede belirtilen güçlü bir yabancı aktörün yardımına başvurularakdış etkiye açık hale gelmenin maliyetinin de Örgütün büyüyen askeri gücüne paralel 
yönde arttığı düşünülebilir.31 Nitekim Ada’da yaşanan çatışmalar üzerine Hindistan’ın bölgeye gönderdiği Barış Gücü askerlerinin32 

(Indian Peace Keeping Force: IPKF) TEKK ile yaşadığı şiddetli çatışmalar neticesinde 1990 yılında çekilmesi ve Örgütün 1991 yılında Rajiv Gandhi’ye 
düzenlediği suikast gibi örneklerle ortaya konduğu üzere, Örgüt çıkarlarına aykırı gördüğü durumlarda Hindistan karşısında açık bir tavır sergilemekten 
kaçınmamıştır. 
Dolayısıyla askerigücüyle de devlet benzeri bir yapılanma sergileyen Örgüt açısından yabancı bir gücün etkisi altında kalmanın maliyetinin küçük çaplı örgütlere göre çok dahafazla olduğu iddia edilebilir. 
Özellikle de kuruluş aşamasında Hindistan’da bulunan kampların Örgütün insani ve lojistik destek tedarikinde kritik öneme haiz olduğugörülmektedir. 

Ancak Örgütün ciddi bir ilerleme kaydettiği 1990’lardan itibaren, organizasyonel ağlarının küresel çapta genişlemesi ve desteklenmesi gibi unsurların neticesinde yabancı bir gücün nüfuzunu kabul etmenin maliyetinin arttığını söylemek mümkündür. 

Diğer taraftan, Örgütün gerilemesi şeklinde düşünülebilecek olan süreçte terörist eylemleri ve suç örgütleriyle girdiği işbirlikleri nedeniyle uluslararası konjonktür  de terörizm boyutunda değerlendirildiği, ABD başta olmak üzere uluslararası sistemin önde gelen aktörleri tarafından faaliyetlerinin yasaklandığı.33 ve Sri Lanka Ordusu’nun baskısını arttırdığı görülmektedir. Örgütün karşılaştığı küresel çaplı baskı sonucunda ise, sürecin yüklemiş olduğu maliyetin ve buna paralel şekilde dış güce duyulan ihtiyacın artış göstermeye başladığını iddia etmek mümkündür. Nitekim TEKK de bu hipotezi destekler şekilde uluslararası sistemde baskıyla karşılaştığı dönemde Hindistan’dan yardım talebinde bulunmuş ve Gandhi suikastinden dolayı özür dilemiştir.34 

Buradan hareketle, bir dış gücün yardımına duyulan ihtiyacın, örgütün organizasyonel kapasitesine ve içinde bulunduğu koşullara bağımlı olarak değişkenlik arz ettiğini iddia etmek mümkündür. 
Dolayısıyla TEKK’nin Hindistan’a yönelik bakışını Örgütün kapasitesi ve içinde bulunduğu koşullar üzerinden detaylı bir şekilde değerlendirmek anlamlıdır. 

3. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder