24 Ağustos 2019 Cumartesi

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI (1950.1960) ve BASIN. BÖLÜM 1

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI (1950.1960) ve BASIN. BÖLÜM 1



Nuran YILDIZ*
A.Ü. İletişim Fakültesi, Araştırma Görevlisi.

GİRİŞ 

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI. İKTİDAR BASIN İLİŞKİLERİ,

İktidar - Basın ilişkileri bağlamında her toplumda ve her dönemde yaşanan çeşitli sorunlar, basının dördüncü güç olarak kendini kabul ettirmeye 
başlamasıyla iktidarı elinde bulunduranların denetleme isteklerinin artmasına ve daha yoğun sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. 
İktidar sahiplerinin, iktidarlarını sürdürmek ve meşruiyetlerini sağlamak için düşünce ve inançlarının kamuoyuna duyurarak, kamuoyunun desteğini 
sağlamaları yaşamsal niteliktedir. Bununla birlikte basının kamuoyu oluşturma ve yansıtma özgürlüğü hiçbir zaman sınırsız olmamış, bu özgürlüğün  sınırları düşünce ve inanç özgürlüğünün sınırlarıyla çizilmiştir. Siyasal iktidarların basının kamuoyunu oluşturma işlevinden yararlanabilmeleri için, basın özgürlüğünü sağlamak gibi bir görevi de yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu görev ekonomik destek, siyasal baskılardan koruma ve kamusal görevleri yerine getirmede kolaylıklar sağlama v.b. şeklinde yerine getirilebilir.
20. yüzyılın ikinci yarısına kadar genellikle bir gazete bir politikacının ya da bir partinin aracıyken sonraları, daha fazla insan tarafından okunmak, daha fazla reklam almak gibi ekonomik gerekçelerle her ikisinden de (en azından görünüşte) bağımsızdır.
İktidar ve muhalefet ikilisi basının bu bağımsızlığını kendi çıkarları doğrultusunda sınırlamaya gittikleri gibi değişik dönemlerde bu sınırlamaları tam 
olarak olmasa bile kaldırmışlardır. 

    Basın ve iktidar ilişkilerinin Türkiye açısından hareketlenmesi ise 1946'da çok partili sisteme geçilmesiyle gerçekleşmiştir. 
1946-1950 dönemini bir geçiş dönemi olarak değerlendirirsek 14 Mayıs 1950 seçimlerinde DP'nin iktidara gelmesinden 27 Mayıs 1960 askeri darbesine 
kadar geçen dönemde basın-iktidar ilişkileri ayrı bir önem taşımaktadır.

*Bu Makale Ocak 1996'da A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana bilim Dalı Doktora Proğramı'nda yer alan Türkiye'nin 
Siyasal Sorunları seminer ders i için hazırlanan aynı başlıklı çalışmanın gözden geçirilmiş yazımıdır.
** A.Ü. İletişim Fakültesi, Araştırma Görevlisi.

Bu çalışma DP'nin basma dönük liberal eğilimleri ve baskıcı eğilimleri olmak üzere iki bölüm halinde oluşturulmuştur. 
Ayrıca 1950 öncesi DP'nin muhalefet dönemi Giriş II'de kısaca özetlenmektedir.

GİRİŞ II

DP'NİN MUHALEFET DÖNEMİ;

1946- 1950 dönemi, DP'nin basına yaklaşımı açısından liberal olarak değerlendirilebilir. Bu döneme çalışmanın temel yapısının farkı nedeniyle özet olarak değinmek doğru olacaktır.

 1939'da Başlayan, önce bir aylık olarak düşünülen ama daha sonra üçer aylık uzatmalarla '' Kasım 1947'ye kadar " süren sıkıyönetim dönemlerinde Hükümet 
olağanüstü yetkilere sahip olmuştur. Bu dönemde Bakanlar Kurulu gerekli bulduğu gazeteyi gerekli gördüğü süreyle kapatmış, kararlar Basın Yayın Umum 
Müdürlüğü* tarafından gazetelere bildirilmişti. ** 
Hükümetin bu gücü yürürlükteki 1931 Matbuat Kanunu'nun gazete kapatma yetkisini hükümete veren 50. Maddesinden kaynaklanıyordu.

    1946'ya kadar geçen süre içinde iktidar, basının demokratik düzen, çok partili yönetim isteklerinin karşısına yasaklarla Çıkmıştı, Muhalif basına uygulanan 
baskılar yalnızca yasal sınırlarda kalmamış, iktidar yanlılarının saldırgan tavırlanyla da kendini göstermiştir. 
4 Aralık 1945'de Tan olayı yaşandı. Sertellere ait olan ve SSCB yanlısı tutum izleyen Tan Gazetesi 10 bini aşkm genç tarafindan basılarak tahrip edildi.

7 Ocak 1946'da DP'nin kurulmasıyla Türkiye için yeni bir dönem başladı*** 

DP, CHP iktidarının Özellikle de  Sıkıyönetim altında da yoğun baskıcı döneminde hızla  örgütlenmiştir. DP'nin kısa sürede güçlenmesini, örgütlenme 
yeteneğine ya da birikmiş toplumsal muhalefete dayandırmanın ötesinde daha önce yaşanan başarısız bir '' Çok Partili yaşam'' deneyiminin bulunmasıyla 
ilişkilendirmek gerekmektedir. 
İnönü, DP'yi hem çok partili sürecin temsilcisi, hem de en azından bir süre denetleyebileceği bir muhalefet partisi olarak desteklemiştir. 

* Basın Yayın Umurn Müdürlüğü 7 Haziran 1920 de " Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiye si " teşkilat kanunuyla kurulmuş, 22 Mayıs 1933'te 
Matbuat Umum Müdürlüğü adını almış, 16 Temmuz. 1943'de adı değiştirilerek '' Basın Yayın Umum Müdürlüğü '' olmuştur. 
Ayrıntılı bilgi için bkz. Murat GÜVENİR, 2. Dünya Savaşında Türk Basını, İstanbul, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, No:31, 1991 .s.59-64 .

** Basının Denetimi bu müdürlüğün yanı sıra meslek kuruluşu olarak bugünkü Gazeteciler Cemiyeti'nin ilk biçimi olan Basın Birliği' yle de sağlanıyordu. 
Ayrıca parti üyesi gazeteciler için önlemler alınmaktaydı. Örneğin  1939'da CHP Niızam namesi' nin bir maddesi, Sahibi Partili olan , gazete ve dergilerin 
Parti görüşlerine, ters düşen yayınlar yapmasını yasaklamıştı .

*** Aynı gün yaptıkları basın toplantısında,  CHP ile DP arasındaki farkı soran gazetecilere Menderes DP için " Belki iki parmak daha sol'dur" yanıtını vermiştir. 
Karpat'a göre ise bu partinin " Biricik özel vasfı, Hükümete muhalif oluşu "dur. Ayrıntılıbilgi için bkz.
Kemal KARPAT, Türk Demokrasi Tarihi, İstanbul, 1967.

....

   DP Basın Özgürlüğünün en büyük savunucusu olmuştur* .

   Buna karşılık DP'nin iktidara gelmesinde basın önemli rol oynamış, DP'yi kurtarıcı olarak kamuoyuna sunmuştur. 
CHP, bu gelişmeler karşısında 1947'de yapılması gereken Genel seçimleri erkene alarak (21.7.1946), 
    DP'nin beklenmeyen yükselişinin önünü kesmeye çalışmıştır. 
Bu dönemde CHP de Basının desteğini sağlamak için seçim kararını açıklamadan önce, 1931 Matbuat Kanunu'nun 50. Maddesindeki gazete kapatma yetkisinin hükümete verilmesine ilişkin hükmün kaldırılması hakkındaki tasarılan Meclise getirmiş 13.6.1946'da bu tasarı kabul edilmiştir. 
Böylece gazete ve dergilerin hükümetler yerine mahkeme tarafından, Bir aydan iki yıla kadar kapatılması karara bağlanmıştır. 

    Bu tasarının görüşülmesi sırasında Menderes'in söylediği sözler, basına umut vermiştir: " Gazete ve Dergilerin kapatılabilmesi.  Basın hürriyeti için gayet 
ağır bir baskıdır. Çünkü bir gazetenin kısa bir zaman için dahi kapatılması, onun mahvına kadar gidebilir."1 

   Aynı Menderes kendi iktidarı döneminde bu düşüncesinden hareket ederek '' Kapatma " cezasına sıkça başvuracaktır. 14.6. 1946'da ise kabul edilen 
bir yasayla da basın suçları affedilmiştir. CHP tarafından Üniversiteler Kanunu'nun kabul edilerek, Üniversitelere özerklik sağlanması, Cemiyetler Kanunu'nda değişiklikler yapılarak " Sınıf esasına dayanan" Partilerin ve Sendikaların kurulması olanağının sağlanması,**  
Basının ve DP'nin muhalefetin yumuşatma  önlemleri arasındadır.

   Aynı dönemde Cemiyetler Kanunu'nun oluşturduğu ortamda kurulan dernekler, basın özgürlüğünü daha iyi korurlar gerekçesiyle Basın Birliği de kaldırıldı,2

İktidar bunların yanı sıra DP'nin şiddetli muhalefetine' yer veren gazeteler için soruşturmalar açtı, bazı gazeteciler tutuklandı***. 
Bu gazetecilerin duruşmaları büyük sansasyon yarattı ve basının DP yanında yer almasına haklılık kazandırdı. Gazeteciler hakkında beraat kararı verildi 
ancak CHP zor durumda kaldı.
   Demokrat Parti 1946 seçimleri sonrasında her gün bir il ya da ilçede miting ve toplantı yaparak basının dikkatini seçim kanunu üzerine çekmeyi başarmıştı. 
Basın yürürlükteki yasayla millete huzur ve güven veren bir seçim yapılamayacağını belirterek iktidarı kınamıştı .

* 1875-1964 yılları arasında Fransızlar tarafından yayımlanan İstanbul Gazetesinin DP ile ilgili değerlendirmeleri ilginçtir. 
Gazete DP'yi bir " Hoşnutsuzlar Partisi " olarak görüyor ve Parti'nin gücünü politik hakların elde edilmesi için Önderlik etmekten aldığını belirtiyordu. 
İstanbul'a göre DP bu niteliğini yitirdiği zaman güç durumda kalacaktı. 
DP'nin iktidar olmasından sonra ise DP ile ilgili olarak hiçbir yazı yayımlamadı. Bunun nedeni ise gazetenin Fransız'çıkarlarını temsil etmesi, DP'nin ise
ABD'ye yakın olmasıydı. Ayrıntılı bilgi için bkz. Korkmaz ALEMDAR, İstanbul (1875-1964), Ankara, AİTİA Yay.,1980, s.181-190.

** Değişiklik Türkiye Sosyalist Partisi ve Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi'nin kurulmasına yol açtı. .

*** Yeni Asır ve Demokrat İzmir gazetelerinden Adnan Düvenci, Mithat Perin, Şevket Bilgin, Adnan Bilget.
...

Seçim ortamında, CHP ve DP tartışmalarında hasının önemli bir yer tuttuğunu, bu tartışmalarda taraf olarak yerini aldığını, DP'yi destekleyici yazılar 
yayımladığını görmekteyiz. İktidarın yayın organlarından olan Ulus gazetesinin başyazarı F.R. Atay şöyle yazmıştı: " DP, bir Siyasi parti olmaktan çıkmıştır. 
Bu bir yıkıcılar ve intikamcılar hareketidir."3

    CHP'nin 21 Temmuz 1946 seçimlerini kazanmasının ardından Recep Peker'in başbakanlığında kurulan hükümetin programında ", .. 
Bir taraftan vatandaşları din telakkisinde, vicdan kanatların da, düşündüklerini söyleyip yazmakta, ...Tam Serbest bırakan ve öte yandan memleketin asayişini
 Büyük  Millet Meclisi'nin. otoritesini, vatandaşların, zümrelerin ve siyasi partilerin şeref ve haysiyetlerini masun tutan zihniyet, hükümetimize esas olacaktır .... 
   Şurasını da bir dikkat noktası olarak arz etmek isteriz ki, hadiselerin ehemmiyetini ölçmekte vehimlere kapılarak günün işini kolaylaştırır görünen
fakat ilerisi için zararlı tepkilere yol açan Lüzumsuz seri tedbirlere başvurmaktan dikkatle kaçınacağız"4  ifadesi yer almakta, Gazete sütunlarından " Süzülecek temiz istekleri " yerine getirmek için özel bir dikkat sarf edileceği  açıklanmakta dır. 
   Bununla birlikte, seçimlerden yalnızca Üç gün sonra (24 Temmuz) Hükümet, Seçim sonuçları hakkında vatandaşları şüpheye düşürücü ve memleketin 
huzurunu sarsıcı her türlü neşriyatı yasakladı. 
Ertesi gün, Celal Bayar'ın "İşte ben iddia ediyorum, Hattaa İtham ediyorum; seçim işlerine fesat karıştırılmıştır. Seçimler Memleketin. Hakiki iradesini  
göstermekten uzaktır " şeklindeki sözlerini yayımlayan Yeni Sabah ve Gerçek gazeteleri kapatıldı; Aynı demeci aktaran Tanin'e dokunulmadı. 
Çünki Tanin iktidar yanlısı bir gazeteydi. İzmir'de ise " Hayır! Biz bunları seçmedik " diye başlık atan İzmir ve İleri Demokrasi Gazeteleri " Seçimi
İhlal ", " Halkı, İsyana teşvik " suçlarını işledikleri ileri sürülerek mahkemeye verildiler.5

   İktidarın basın üzerindeki bu baskıcı tutumu Muhalif yayımları önlemek yerine artırdı. 16 Aralık 1946'da Sıkıyönetim Komutanlığı, Cemiyetler Kanunu'ndaki 
değişikliğe dayanarak kurulan kimi partilerle onları destekleyen gazete ve dergileri kapattı..

19 Nisan 1947'de, Menderes'in İzmir'de yaptığı konuşma " Meclis'in manevi şahsiyetine hakaret ve meşruluğunu şüpheye düşürücü unsurlar bulunduğu " 
gerekçesiyle Ulus'ta yayımlanmamış, konuşmayı yayımlayan Kuvvet, Tasvir, Demokrasi, Yeni Asır, Demokrat İzmir gazetelerinden 8 Gazeteci Mahkemeye 
verilmişti. 
Bu Gazetecilerden biri olan Ağaoğlu, Menderes'ten mahkemeye gelmesini istemiş ve savunması sırasında Menderes'i göstererek" Işte, konuşan o, 
konuşmayı yayımlayan ben.
Şayet ortada suç varsa, Suçlu serbest, ama o suça sebep olan konuşmayı havadis diye veren gazeteci hapis. Konuşmayı yapan serbest ise, ortada suç yok  demektir"6 şeklinde savunma yapmıştır. 

   Ağaoğlu aynı olayla ilgili bir başka noktaya da dikkat çekerek her zaman suç unsuru yazılar yayımlamaktan çekinmeyen Ulus'un bu konuşmayı "suç
unsuru bulunduğu" gerekçesiyle yayımlamamasının, sonuçları önceden bildiğini ve böylece iktidarla Ulus arasındaki gizli ilişkileri gözler önüne serdiğini 
belirtmektedir.

   Daha sonia iktidara gelen Hasan Saka Hükümeti, ilk hükümet programında (10 Eylül 1947 - 10 Haziran 1948) " fikir ve kanaat hürriyetine hürmet 
göstermekte ne derece titiz davranacak " olsalar da yasaların yasak ettiği aşırı sağcı ve solcu tahrik ve oluşumlara karşı çok uyanık ve tedbirli olacaklarının 
üzerinde özellikle durmaktadır. 2. Saka Hükümeti (10 Haziran 1948-16 Ocak 1949) programında Basın Kanunu'nun değiştirilmesine yönelik bir istek belirtilerek "...
bir taraftan Anayasamızın sağladığı hürriyetlerin sınırı içinde en geniş tenkid hakkını tanıyan,fakat diğer taraftan, en medeni memleketlerde olduğu kadar 
ferdin şeref ve haysiyetini koruyan bir şekle koymanın lüzumuna inanmış bulunuyoruz,,7 denmektedir. 

  Bununla birlikte Basın Kanunun da değişiklik yapılamamıştır. Programın devamında konumuz açısından dikkat çeken bir nokta da " Rejime zarar verecek 
propaganda ve tahrikat la müessir şekilde mücadele etmek azmindeyiz" cümlesidir.

Şemsettin Günaltay Hükümeti ise (16 Ocak 1949-22 Mayıs 1950) 2. Saka Hükümeti'ne atıf yaparak kendilerinin de Basın Kanunu'nu önemle ele alacaklarını, basın özgürlüğünü azami derecede güvence altına alarak aynı zamanda da vatandaş şeref ve haysiyetini kıskançlıkla koruyan, Batı demokrasilerinin mevzuatını örnek alacaklarını belirtmiştir. Böylece yoğun basın muhalefetine hoş görünme çabası içine girmişlerdir.

   Bu dönemde gazeteler, Menderes'i geleceğin lideri olarak gördükleri için ona ait haberleri büyük manşetlerle ve genellikle birinci sayfadan veriyorlardı. 
DP'nin basınla iyi ilişkiler kurmasının nedenleri kendi politikalarından daha çok CHP'nin baskıcı yönetiminden kaynaklanmaktaydı. 
   Çünkü basın, DP'yi özgürlükçü bir ortamı sağlayacağı gerekçesiyle destekliyordu. DP iktidarında bu gerekçe gerçekleştirilmeyince basın DP'nin
karşısına geçti. Muhalefet döneminde Hüseyin Cahit Yalçın'a duyulan güven, Ahmed Emin Yalman ve ölümüne kadar Ali Naci Karacan'la kurulan dostluk 
basın ve seçim kanunlarına destek çatısı alunda gelişmiş ve DP'nin iktidarıyla da sona ermiştir. 
Hatta Sarol'a göre Menderes Yalman'ın kişiliğinde bütün basını özdeşleştirmiştir. Belki de bu nedenle Menderes'in basına baskısının artması, Yalman'ın Muhalefete geçmesiyle şiddetlenmiş olabilir.

1946-1950 döneminde Türkiye'de birikmiş bir toplumsal-siyasal muhalefetin varlığı, Demokrasiye geçiş sürecinin sancıları, muhalif basının çıkışları 
DP tarafından iyi değerlendirilmiştir.

* Kapatılan Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi ile Türkiye Sosyalist Partisi'nin Sendika, Ses, Nor Or, Gün, Yıgın ve Dost Gazete ve dergileri ve bunların matbaaları kapatılmış, siyasi hukuki nizamı bozma yolunda propaganda yapan Yarın gazetesi ve matbaası dörı ay için kapatılmış,   İrticai yayınlar yaptığı gerekçesiyle Büyük Dogu Dergisi ve matbaası dört ay için kapatılmıştır. Bkz. a.g.e., s. 209 .
* Bu Gazeteciler Şevket Bitgin, Adnan Düvenci, Mithat Perin, Atıf Sakar, Salih Gürhan, Fuat Arna, Adnan Bilgetin ve Samet Ağaoğlu'dur. 
Ayrıntılı bilgi için bkz. Samet AĞAOGLU, Siyasi Günlük, (haz.) Cemil Koçak, İstanbul, İletişim Yayınları, 1992, s.422-428.

....

DP'nin bütün muhalefet döneminde kullandığı başlıca ideolojik araç " Demokrasi " sözcüğü olmuştur.9
Basının iki önemli işlevi olan ' Muhalefet etme ' ve ' Bilgilendirme ', DP Politikalarına uygun bir zemin yaratırken aynı işlevler 1950 sonrasında DP'nin karşısına mutlaka yok edilmesi gereken birer engel olarak çıkmıştır.

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder