24 Ağustos 2019 Cumartesi

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI (1950.1960) ve BASIN. BÖLÜM 4

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI (1950.1960) ve BASIN. BÖLÜM 4



1956 Basın Kanunu değişikliğinin Mecliste görüşüldüğü sırada Adalet Bakanı Köktürk, her hürriyet gibi basın hürriyetinin de bir sınırı bulunduğunu, devletin
vatandaşın şeref ve haysiyetlerini korumakla yiikümlü bulunduğunu belirterek tasarının kabulünü istemişti. Bunun üzerinc İsmet İnönü söz alarak hayatının 
en sert ve ağır konuşmalarından birini yaparak bu yasayla iktidarın polis devleti olma yolunda ilerlediğini belirtmiştir. 
Menderes ise konuşmasında " Demokratik nizamın ancak bu kanunlarla sağlanacağını" söyler.37 
Aynı konuşmada  Menderes 1950 Basın Kanunu ile basın özgürlüğünü sağlamakla büyük bir hata işledinini söylemiştir. 
Bu keskin dönüşün ve kısıtlamaların temelinde ekonomik krizin boyutlarının yükselmesi yatmaktadır.

Meclis'teki görüşmeler sırasında CHP'den ısmet İnönü, Hürriyet Partisi'nden Turan Güneş, Millet Partisinden Osman Bölükbaşı tasarıları eleştirdiler. 
Prof. Turan Güneş, " İngiltere'de kamu Çıkarı açısından gazetecilere hakaret hakkı bile tanındığını, özel yaşamın da 'ispat hakkı' dışında bırakılmadığını 
ve her durumda kamu çıkarının esas alındığını anlattı"; her iki yasanın da anayasaya aykırı olduğunu söylemiş, " Bunlar şiddet kanunlarıdır. 
İktidar bir polis devleti olma yolundadır " demiştir.38

O gün kabul edilen, ertesi gün yürürlüğe giren 6733 Sayılı yasa, Basın Kanunu'nun kimi maddelerini değiştirdi. Bu değişikliklerle basın özgürlüğü sınırlanıyor; Her türlü yoruma elverişli, dolaylı ve örtülü sansüre yönelik hükümler getiriliyordu.
Sorumlu müdür olabilmek için lise öğrenimi zorunlu kılınıyordu. Ayrıca 6 aydan fazla hapis cezasına çarpılanlar sorumlu müdür de muhabir de olamayacaklardı. 

Yanıt ve düzeltme yazılarının yayınlanmasını zorlayıcı koşullar öngörülmüştü. " Kanun, nizamname veya resmi teşekküllerce ittihaz olunun karar gereğince 
gizli yapılan toplantılar" daki görüşmelerin, alınan kararların ya da gizli soruşturmaların ve aşamalarının, yargı mercilerinin görüşmelerinin yayımlanması yasaklanıyordu. Türk Ceza Kanunu'nun 141-142 .. maddelerine ve aşağıda sözü edilecek yasaya göre mahkumiyete karar verilirse, o yayın bir aydan üç aya kadar mahkeme kararıyla kapatılabilecekti. 32. Madde, " Memleket ahlakını, aile nizamını bozacak veya cürüm işlemeye teşvik veya tahrik edecek şekilde heyecan uyandıracak tafsilat ile hakiki veya hayali vakıaları hikaye veya tasvir veya tersim edenler"i cezalandırıyordu. 
Yayınları, içeriğinden söz ederek satanlar da cezalandırılacaktı. Gazeteci sanıkların mahkumiyetleri kesinleşmeden tutuklanmalarını engelleyen 39. Madde hükmü de kaldırıldı. İmzasız yazıların sahibi sorulduğunda 24 saat içinde savcıya bildirilecek, " Memleket ahlakını, Aile nizamını" bozmak 1000 liradan 
10.000 liraya kadar cezalandırılacaktı.

1954'de çıkarılan" Neşir Yoluy'ta veya Radyo ile İşlenecek Bazı Cürümler Hakkında Kanun", kimi maddeleriyle birlikte adı da değiştirilerek, "Neşir Yoluyla veya Radyo ile Yahut Toplantılarda İşlenen Bazı Cürümler Hakkında Kanun" adını aldı.  Bu değişiklik de Basın Kanunu değişikliğiyle birlikte, 7 Haziran 1956'da kabul edildi, 8 Haziran'da yürürlüğe girdi. Bu yasa, Namus, Şeref ve saygınlığa 
dokunacak, resmi sıfatı olanları küçük düşürecek nitelikte yayınlarla devletin saygınlığına dokunacak, halkın devlete güvenini sarsacak ve zorunlu ihtiyaç 
maddelerinin fiyatlarının değişmesine yol açacak nitelikte yazıları cezalandırıyordu.

   Neşir yoluyla veya radyo ile namus, şeref ve haysiyete tecavüz edilmesi veya hakarette bulunulması bir yıldan üç yıla kadar hapis, 3 bin liradan 1O bin liraya 
kadar para cezası gerektiren suçlar haline getirilmişti *

      *27 Mayıs'tan sonra kurulan" Antidemokratik Yasaları Ayıklama Komisyonu", Basın Kanunu değişikliklerinden birçoğunun ve anılan yasanın kaldınlması 
      gerektiğini belirtti. Bu görüşler doğrultusunda gereken yapıldı. Hukukçulardan oluşan komisyon. " Neşir '' Yoluyla veya Radyo ile Yahut Toplantılarda İşlenen Bazı Cürümler Hakkında Kanun"u şöyle değerlendir mekteydi: "... Hürriyetin suistimal edildiği bahanesi. Hürriyete vaki tecavüzlerde daima vesile ittihaz edilmiştir. Nitekim 6334 ve 6732 sayılı kanunlara ait mazbatalarda 'matbuat hürriyetinin kötüye kullanılması teşebbüs ve ihtimallerini
önlemek ve bu suretle bu hürriyeti zararlı hale gelmekten korumak maksadı' ile hareket olunduğu yazılı bulunmaktadır. Halbuki şeref ve haysiyetler böyle bir hususi kanun olmaksızın pek uzun bir müddet korunabilmiştir. Kanunda yer alan ( ... )  İstihkar ve istihfaf (aşağılama ve küçümseme) hissi telkin edebilecek yahut müphem ve suizanı davet eyleyecek mahiyette: neşriyat', ' suiniyet  maksadı mahsusa müstenid neşriyat bazı merciler aleyhine tahrik edici neşriyat' gibi ibarelerde, ceza hukukunun, aradığı katiyet yoktur. Demokratik bir ceza hukukuncm esası, neyin suç olduğu ve neyin suç olmadığı hususunda, yazıl bilgi sahibi olmak yolundaki vatandaş hakkını bu müphem ibarelere teslim etmek imkansızdır. 
      Sınırı belirsiz suçlar, hürriyete karşı ciddi bir tehlike teşkil eder. Nitekim bu kanunun tatbikatı, bu mülahazılayı  tamamıyla teyid etmiştir. 
      Basın suçlannın unsarlarını malüm olmamasından,  her hürriyet gibi basın hürriyeti de zarar görür. Zira cemiyet hadiseleri hakkında fikir yürütmek, 
tenkid etmek hürriyeti ceza tehdidi altında bırakılırsı, bu hürriyetin kullanılması veya mahkumiyete rağmen kullanılması yoluna gidilecektir ki, her iki davranış da modern bir cemiyet bünyesinde vahim sonuçlar yaratır." Ayrıntılı bilgi için bkz.. A. KABACALI, a.g.e., s. 252-253.
....

   Bu yasa değişiklikleri " Tepkiler yaratmıştı, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), aylık dergisinde şu eleştiriyi yöneltiyordu: " Yeni kanunlar sıkıyönetimin 
kaldırıldığı gün yürürlüğe girmiştir. Bunlar sıkıyönetimi aratmayacaktır. Halkı telaşa düşürecek haberlerin yayılması yasak edilmiştir. 
Bir parti içerisinde görüş ayrılıkları olduğunu yazmak yasaktır. 
Meclis toplantılarının yazılması sınırlandırılmıştır. Cezalar ağırlaştırılmış, sorumluluklar artırılmış, haberleşme olanakları daraltılmıştır. Yeni kanunlar basın özgürlüğü için çok ağır bir tehdit sayılır. Enstitü, Türk basınının çok büyük bir 
çoğunluğunun yeni tedbirleri, protesto etmesini sevgiyle karşılar, Basın özgürlüğünün ve demokratik kuruluşların korunması için savaşan Türk gazetecilerinesaygılarını bildirir. "39

   DP hem içte hem de dışda artan muhalefeti yumuşatmak için 5. Hükümet programında geri adım atmıştır. 5. Menderes Hükümeti (25 Kasım 1957- 27 Mayıs1960) programında ise " Memleket nizam ve istikrarını zedeleyecek ölçüsüzlükler" belirtilerek bunlann yeniden Yaşanmaması için tedbir almak zorunluluğu açıklanmaktadır.
Programda" ...Demokrasilerde matbuat rejimlerinin  haiz olduğu ehemmiyeti izahtan müstağni addederek matbua  ait mevzuat  tatbikatada bizzat hürriyet 
nizamını zedeleyecek bazı boşlukların ve eksikliklerin mevcıutiyetine işaret etmek lüzumuna kaniiz. Bunların suratle gözden geçirilerek halledilmesni ele alacağız" 
cümlelerine yer verilmektedir. Bu dönemde DP Hükümeti, yalnızca yasalar düzenleyerek değil etkili başka bir yönteme başvurarak ekonomik baskılar uygulamıştır. 
Gazete ve dergi kağıtlarının dışarıdan ancak ' Devlet tekelince alınması kararlaştırılmış'tır. .

    Resmi İlanlar Sorunu: 

   DP'nin Resmi ilanlar konusundaki tutumu DP iktidarının ilk günlerinden itibaren kendi yayın organlarını destekler yönde olmuştur. İlan dağıtımıyla ilgili ilk düzenleme 13 Eylül  1950 'de yapılmıştır. İlanların verilmesi sırasında gazetelerin niteliklerine bazı sınırlamalar getirilmiştir. 
4 Temmuz 1951 'deki ikinci düzenleme ile resmi ilanların dağıtımı Bakanlığın takdirine bırakılmıştır.*
* 31 Mart 1952'de İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Tarafından verilen bir yemekte Vakit'ten Hakkı Tank Us resmi ilanların bir düzene sokularak, bazı 
gazetelere iltimas edilmek suretiyle basın özgürlüğünün tehlikeye düşürülmesinin önüne geçilmesini istedi. Bunun üzerine bir konuşma yapan Menderes,  basın özgürlüğünün bütün demokratik özgürlükler arasında en sağlam garantiye dayandığını,  Hükümetin bazı gazetelere ayrıcalık tanımasının söz konusu olmadığını ileri Sürmüştür  Ayrıntılı bilgi için bakınız: F. AHMAD, a.g.e., s. 95, Menderes'in aksi görüşüne rağmen Ağustos 1952'de Tekirdağ İl Kongresinde, parti aleyhine yazı yazan gazetelerin resmi ilanları kesilerek cezalandırılmaları istenmiştir. Bkz. Cumhuriyet, 18.8.1952.

Demokratların gazeteleri 'Lehimizde' ve 'Aleyhimizde' diye iki gruba ayırması da bu tarihlere rastlamaktadır. Ekonomik baskının önemlilik derecesini o 
'dönemde gazete sahiplerinin gazeteleri dışında kazanç yolları olmadığı düşünüldüğünde anlamak daha olasıdır.

11 Temmuz 1953'deki üçüncü düzenleme ile 1951'deki madde yürürlükten kaldırılmış, ilan verilirken gazeteler arasında ayrım gözetilmeyeceği yalnız, milli birlik ve beraberliği tehdit eden gazetelere İlan verilmeyeceği belirtilmiştir. 1953 yılında yayımlanan resmi ilan kararnamesinin sonunda şu hüküm vardır: 
"Kategoriler ve her kategori için tayin edilecek nispetler de ilanların gazetelere verilen bedelleri Baş vekaletçe vazifelendirilen bir komisyon tarafından 
tespit olunur." Bu hüküm iktidarın basın üzerindeki resmi ilan kılıcı durumundadır. '
5. Hükümetin kuruluşundan yalnızca iki gün sonra 27.11. 1957 Tarihinde 4/9714 Sayılı Kararname'yle ilk defa özel ilan ve reklamlar bazı hukuki kayıt ve koşullara
bağlanmış, Resmi İlanlar Şirketi'ne.* yeni bir hak tanınmıştır. Bu hakla bütün özel ilan ve reklamların Resmi İlanlar Şjrketi aracılığından geçirilerek 
yayınlanması zorunlu kılınmış,  Türk Basın Birliği aracılığı ile yayımlattıkları ilan ve reklamlar için alacakları komisyon oranı %10 olarak saptanmıştır.40 
* 1931 yılına kadar hiçbir kayda bağlanmayan Resmi İlanlar , 20.7.1931 tarihli kararnameyle gazetelere "Türk Maarif Cemiyeti" kanalıyla verilmesi karara 
bağlanmıştı.
    Cemiyet bu işi 1943 yılına kadar özel bir şirket aracılığıyla yürütmüş, 1943 yılındaki bir kararnameyle aracılık hakkı Cemiyetten alınarak Basın Birliği'ne 
verilmiştir. Birliğin birçok gazeteyle birlikte kurduğu Türk Basın Birliği Resmi ve Ticari lIanlar Şirketi ise 1957'de kurulan Resmi İlanlar Şirketi'ne kadar 
görev yapmıştır.

Basını resmi ilan ve reklamların yanısıra özel ilan ve reklamlar kanalıyla da kontrol eunek amacını güden bu durum, 27 Mayıs Devrimi'yle son bulmuştur.41
Bu Uygulamanın sonucu olarak DP'nin yaymorganı Zafer ile CHP'nin yayın organı Ulus arasında şöyle bir ilan dağıtımı ile karşılaşılmaktadır:42

          1958                          1959                 1960 ( 27 mayısa kadar )   
Zafer   963. 248                  1.234.884           403.364
Ulus    456. 397                     542.867           212.248

İlan ve Reklam konusunda DP'nin' tutumunu sergilemede en iyi yol şu genel rakamları vermek olacaktır:43

....


1.7.1950  31.12.1959  Arasında  gazetelere verilen Resmi İlan ve Reklam tutarlarları.;

Cumhuriyet                                                         2.653.704
Milliyet                                                               2.271.437
Hürriyet                                                              2.269.643
Vatan                                                                 1.641.145
Tercüman                                                            1.139.578
Havadis                                                               1.146.882
Apoyevmatini                                                            91.460
Son Posta                                                            2.145.394
Yeni İstanbul                                                       1.817.612
Zafer-Zafer AkşHm Postası                                     7.114.330
Hürses                                                                1.021.926
Ankara Telgral'                                                     1.083.296
Ulus                                                                      930.953
Son Havadis                                                           690.418



Resmi ilanlarla ilgili olarak DP'nin yaptığı Son düzenleme 3 Ağustos 1959'da ilan dağıtımının incelenmesinin Basın Yayın ve Turizm Bakanlığınca yapılması 
koşulunun getirilmesi olmuştur.

1960 Düzenlemesi: Baskıcı yasal düzenlemelerin sonuncusuna gelince, DP'nin isteğiyle İnönüyü Yeşilhisar'da engelleyen 3 Albayın* bir gün sonra istifası
Menderes iktidarının orduya güvenmemesinde ki haklılığı gösteriyordu. Basına ve orduya güvenemeyeceğini düşünen DP bu kez Meclise dönüp 
18 Nisan 1960'ta 2247 sayılı " CHP ve bir kısım basının faaliyetlerini tahkike memur Meclis Tahkikat Encümeni "nin kurulması hakkında karar çıkarıldı. 
* Selahattin Çetiner, Bahri Yazır, Osman Özcan.

  Bu karar 7 Nisn'da toplanan DP Grup toplantısında görüşülmüş, " Bu muhalefet" ve Bu basın"la ülkenin yönetilemeyeceğine karar vermeleri sonucunda ortaya çıkmıştı. Tahkikatın selayeti açısından ilgili her türlü haberin yayımlanması, dolayısıyla mecJis görüşmelerinin de yayımlanması yasaklandı.

  Meclisteki tartışmalara konulan yayın yasağı yüzünden  Gazeteler tarihi oturumla ilgili yayım yapamıyorlarsa da İsmet İnönü'nün o oturumda söylediği 
" Artık, sizi ben bile kurtaramam" Sözleri ertesi gün gençler arasında dolaşıyordu. Yasağın çıktığı gün İnönü'nün meclis konuşmalarını " Meclis müzakerelerinin aleni olması" esasına dayanarak basan Ulus gazetesinin matbaası sabaha karşı saat beş dolaylarında basıldı ve gazetelere el konuldu.44 

Baskından kaçırılan  gazeteler de CHP' milletvekillerince satıldı. Meclise dönük haberleri yayınlayamayan basın bunun üzerine Kore'deki öğrenci hareketlerine
yoğun biçimde yer vermeye başladılar. 27 Nisan 1961 Taıihinde 7468 sayılı yasa ile " Meclis Tahkikat' Encümeni'nin Vazife ve Salahiyetleri Hakkında Kanun" 
çıkarıldı.
Basınla ilgili önemli hükümler den biri de şuydu:  Her türlü yayının yasak edilmesi halinde bu yasalta uymayan gazete ve dergilerin basım ve dagıtımı önlenir. 
Yayın yasaklarına ısrarlı şekilde uymayan yayınlar kapatılır."
28 Nisan'daki öğrenci hareketleri üzerine sıkıyönetim ilan edildi. Böylece ülkede üç başlı bir yönetim gündeme geldi: 
Hükümet, Tahkikat Komisyonu ve Sıkıyönetim.

5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder