31 Ağustos 2019 Cumartesi

21.YÜZYIL DÜNYA ENERJİ DENGESİNDE PETROL VE DOĞALGAZIN YERİ., BÖLÜM 4

21.YÜZYIL DÜNYA ENERJİ DENGESİNDE PETROL VE DOĞALGAZIN YERİ., BÖLÜM 4



Özbekistan Ham Petrol ihracatı açısından önde gelen bir ülke olmamakla birlikte, fazlalık olduğu taktirde, Hazar’ın doğusundaki petrolü Batıya (başta BTC) ve Doğuya taşıyacak bir boru hattı inşaa edildiği zaman, Özbekistan da kazanan tarafta yer alacaktır. Üstelik, böyle bir ihtimal, coğrafi avantajından dolayı Özbekistan’a kendi petrolünü Kazakistan ve Türkmenistan ile mübadele etme şansı da vermektedir. 
Hazar’ın batısındaki boru hatları Kazakistan ve Türkmenistan’ın kârlılığını arttırabilmektedir. Özbekistan’ın doğu ve güney piyasalarındaki rekabet gücü diğer piyasalara göre biraz daha fazla olmakla birlikte; özellikle Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzatılacak doğal gaz boru hatlarının hayata geçmesiyle, Azerbaycan ve Türkmenistan gazının ardından Özbekistan gazı da Batı piyasalarına ulaşabilir. 

Bu vesileyle, bölge doğal gaz ihracat olanaklarına bakıldığında ilk göze çarpan faktör, Hazar’ın temel uluslararası pazarlara olan uzaklığıdır. Esasen, daha önce sözü edilen petrol boru hattı güzergâhlarının karşı karşıya bulunduğu zorluklar, doğal gaz boru hatları için de geçerlidir. Mevcut tek çıkış yolu RF kontrolündeki eski boru hattı sistemidir. RF, bu sistemden sadece BDT ülkelerine yapılan gaz ihracatına imkan tanımakta, ancak, ekonomik açıdan zayıf bu ülkelerin gaz borçlarını ödemeleri mümkün olamamaktadır. 

Orta ve uzun dönemde artması muhtemel talep nedeniyle Avrupa, Pakistan, Hindistan ve Güneydoğu Asya’ya boru hatları yapılması gündeme gelebilecektir. Pakistan ve Hindistan’a yapılması planlanan doğal gaz ihracatı, yıllardır iç savaşın şiddetle devam ettiği ve bugün de ABD ve Batı ülkeleriyle savaşın ardından yeni bir denge oluşturulmaya çalışılan Afganistan üzerinden planlanmaktadır. Ancak, savaşın ardından güvenli ve istikrarlı bir ülke yaratılması ve boru hatları için gereken anlaşmaların tamamlanması için, kanımızca en az 10 yıl geçmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, Pakistan ve Hindistan pazarları hızla gelişse bile, Afganistan güzergâhının içinde yer aldığı bu tip boru hattı projelerinin gerçekleşme şansı, bize göre kısa ve hatta orta vadede mümkün gözükmemektedir.38 Doğu Türkistan üzerinden Çin’e ihracı düşünülen doğal gazın ise uzun bir mesafe kat etmesi gerekmektedir. 

Diğer ihraç güzergahı ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanmaktadır. Burada çeşitli güzergâh alternatifleri tartışılmaktadır. Bu planlara göre, Türkiye’ye doğal gaz İran veya Hazar Denizi’nden geçecek bir hat ile ulaşabilecektir. Doğu-Batı Enerji Koridoru’nu geliştiren Türkiye ve ABD, tercihini ikinci seçenekten yana kullanmıştır. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar ve Hazar’ın statüsünün belirlenmemiş olması özellikle Türkmen doğal gazının İran üzerinden Türkiye’ye taşınması konusundaki en önemli engeldir. 

Türkiye’nin tercihi olan Hazar geçişli ikinci alternatif (TCP) ise, özellikle Türkmenistan’ın, Türkiye ile imzalamış olduğu anlaşmadan kaynaklanan 
yükümlülükleri yerine getirmemesi ve boru hattını yapacak PSG konsorsiyumu nun yetkilendirme belgesini uzatmaması nedeniyle şimdilik askıdadır. Yine de, her şey bu kadar olumsuz değildir. Eğer Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan ve Türkmenistan, özellikle de Azerbaycan ve Türkmenistan bir araya gelerek, Azeri gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak Şah Deniz Projesi’ni, Hazar geçişli boru hattının ilk basamağı olarak görür ve ortak bir çözüm üretirlerse, kanımızca suni nitelikteki bu tip tüm sorunlar rahatlıkla çözümlenir. 

Bu anlamda, uzunca bir aradan sonra, Ekim 2001’de, Azerbaycan ve Türkmenistan yetkililerinin, boru hattının kapasitesi hakkındaki görüşmeleri 
yeniden başlatmış olmaları çok olumlu bir adımdır. 

<  Günümüzde, Rusya’nın sahip olduğu atıl durumdaki boru hatlarının taşıma kapasiteleri, bölge rezervlerinin nakliyesini kaldıracak durumda ve yeterlilikte değildir. >

Buraya kadar ele alınanları kısaca toparlarsak: Günümüzde, Rusya’nın sahip olduğu atıl durumdaki boru hatlarının taşıma kapasiteleri, bölge rezervlerinin 
nakliyesini kaldıracak durumda ve yeterlilikte değildir. Bu konudaki diğer bir sınırlama ise, mevcut Rus ham petrol ihraç hatlarının büyük bölümünün, Karadeniz’deki Novorosisk Limanı’nda son bulması ve buradan yükleme yapan tankerlerin Akdeniz’e, yani pazara açılabilmek için fazlaca kalabalık, ekolojik ve politik olarak da hassas olan Karadeniz ve Türk Boğazları’nı kat etmek zorunda olmalarıdır. 

Önümüzdeki 20 yıl içinde Hazar Bölgesi ham petrol ihracat potansiyelinin hızla artacağı anlaşılmaktadır. Bölgedeki üç büyük uluslararası ortak girişim olan Azerbaycan’daki AIOC (Azeri-Çırak-Güneşli), Kazakistan’daki Tengizchevroil (Tengiz) ve Agip KCO (Kaşağan) konsorsiyumların faaliyetleri sayesinde, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde üretimin 3.5- 4 milyon varil/gün ve ihracatın 2.5-3 milyon varil/gün’e ulaşması beklenmektedir. Bu da gösteriyor ki, Hazar Bölgesi yeni bir Orta Doğu olamasa da, 4-6 milyon varil/gün üretim kapasitesine sahip, stratejik 
açıdan Batı’nın elindeki en önemli petrol sahası olan Kuzey Denizi’ne yaklaşık olarak eşit bir kapasiteyi dünya enerji piyasalarına sunacaktır. 

Türkiye Cumhuriyeti olarak, yürütülmekte olan çeşitli uluslararası boru hattı projelerinin desteklenmesine ilişkin politikalarımızda, ülkemiz ihtiyaçları ve çıkarları vazgeçilmez ve birincil öncelikli faktörler olmakla birlikte; Hazar Bölgesi’nde üretilecek petrol ve doğal gazın üçüncü ülkelere taşınmasını teşvik etmek de, özellikle tüm bölgenin sosyo-ekonomik refahı ve siyasi istikrarı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu önemli gerçeğin bilincinde olan Türkiye, söz konusu amaca ulaşmak için yoğun uğraşlar vermektedir. 

Şu bir gerçek ki, geride bıraktığımız son üç yıl içinde, bunca seçeneğin arasında ekonomikliğini çoktan kanıtlamış, Eylül 2002’de inşaat çalışmaları başlatılacak ‘Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi’ ve öncelikle Azeri ardından Türkmen gazlarını ülkemize buradan da Avrupa’ya sevk etmeye yönelik ‘doğal gaz boru hattı projelerimiz’ bir adım öne çıkmıştır. BTC ile birlikte ‘Doğu-Batı Enerji Koridoru’nu tesis edecek Şah Deniz Projesi ise sadece Hazar boru hatları denklemini Türkiye lehine değiştirmekle kalmayacak, orijinal planda bu koridorun diğer ayağı olan Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı’nın da ilk ayağını oluşturacaktır. Artık, 21. Yüzyılın Enerji Projesi olarak da adlandırılan, BTC HPBH Projesi’ni kısaca ele alan aşağıdaki bölüme geçebiliriz. 

IV. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi 

a. Projenin Gelişimi 

Hazar Denizi’nin soğuk suları altında yatan ‘zengin’ hidrokarbon rezervlerinin, uluslararası enerji piyasalarına ulaştırılması meselesi, 10 yılı aşkın bir süredir Türk ve Dünya kamuoyunun yakından, merakla ve dikkatle takip ettiği çok önemli bir gündem maddesidir. 

Kuşkusuz, BTC HPBH Projesi’nin hayata geçtiği bugünlere gelinmesinde, Hazar Denizi’nde yer alan Azeri, Çırak ve Güneşli sahalarındaki petrolün arama, üretim ve paylaşımı konusunda Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ‘SOCAR’ ile yabancı petrol şirketleri arasında, 20 Eylül 1994 tarihinde, Bakü’de ‘Azerbaycan Petrollerinin Üretim Paylaşım Anlaşması’ imzalanmasının ve böylece Ana İhraç Boru Hattı’nın kurulmasının çok kritik bir rolü vardır. 

Ana İhraç Boru Hattı inşasının uzun bir süre gerektireceğini göz önünde bulunduran AIOC Konsorsiyumu üyeleri, Haziran 1995 tarihinde, ilk yıllarda üretilecek ham petrolün (Erken Petrol) mevcut altyapının kullanımı yoluyla ihraç edilmesine karar vermiştir. 

Türkiye, Ağustos 1995’te, ham petrolün ‘ Batı güzergâhı ’ üzerinden Supsa İhraç Terminali’ne (Gürcistan) ulaştırılmasını kapsayan bir teklif sunmuştur. Ancak Konsorsiyum, Ekim 1995’te, ‘Erken Petrol Üreti-mi’nin, Batı ve Kuzey güzergâhları kullanılarak, iki hat halinde ihraç edilmesini kararlaştırmıştır. Bu karar doğrultusunda, 1998 yılı itibarıyla her iki güzergâhtan 5 milyon ton/yıl düzeyinde ham petrol sevkiyatına başlanmıştır. Ancak özellikle Kuzey Hattı’nın bir kaç kez kesintiye uğraması ve Temmuz 1999’da saldırıya uğraması sonucu bu hattan taşımacılık tamamen durmuştur. Özellikle hattın güvenliği meselesi nedeniyle tüm üreticilerin ve enerji dünyasının dikkati ve ilgisi bir anda 
güvenli, ekonomik bir boru hattı alternatifi sunan BTC Projesi’ne yönelmiştir. 

BTC HPBH Projesi kapsamında, Bakü’den başlayıp, Ceyhan’da son bulacak bir boru hattı ile başta Azeri petrolü olmak üzere Bölge’de üretilecek petrollerin Ceyhan’a taşınması ve buradan da tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılması planlanmaktadır. Bu kritik proje, petrolün uluslararası piyasaya ihracı için kullanılacak emniyetli bir taşıma sisteminin tesis edilmesini amaçlamaktadır. Kaldı ki, söz konusu proje ile hem ekonomik açıdan uygun hem de çevresel açıdan sürdürülebilir bir taşıma sistemi kurulmuş olacaktır. 

Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Ana İhraç Boru Hattı Projesi ile ilgili olarak Dünya Bankası finansmanı ile müşavir PLE firmasına hazırlatılan fizibilite raporu, 1997 yılı sonunda tamamlanmış ve Ağustos 1998’de banka tarafından onaylanmıştır. Söz konusu fizibilite etüdünde, projenin teknik ve ekonomik yapılabilirliği irdelenmiş; bunun yanı sıra finanssal ve hukuki yapılanmaya yönelik çeşitli model önerilerine de yer verilmiştir. 
Ayrıca detaylı bir Çevresel Etki Değerlendirme Etüdü de hazırlanmıştır. 

Projenin resmiyet kazanmasına yönelik çerçeve anlaşması niteliğindeki ‘Hükümetlerarası Anlaşma-IGA’, 18 Kasım 1999’da, İstanbul’da yapılan son AGİT Zirvesi’nde bir araya gelen Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye Cumhurbaşkanları tarafından, ABD Başkanı’nın da şahitliğinde imzalanmıştır. Ayrıca, ‘Ev Sahibi Ülke Anlaşması-HGA’, ‘Anahtar Teslim Müteahhitlik Anlaşması-TA’ ve ‘Hükümet Garantisi Anlaşması-GG’ da bu tarihte parafe edilmiştir. 

3 Ekim 2000’de Azerbaycan, BTC Projesi’ni desteklemek üzere bir ‘Sponsor Grup’ meydana getirmiştir. 17 Ekim’de, AIOC üyesi 8 şirketten (SOCAR, BP, Unocal, Statoil, TPAO, Itochu, Ramco ve Delta-Hess) oluşan bu yeni grubun üyeleri, bir ‘Sponsor Grup Finansman ve İşbirliği Anlaşması’ imzalayarak Ana İhraç Boru Hattı (MEP) Katılımcıları adını almıştır. 

MEP Katılımcıları, 17-18 Ekim 2000 tarihlerinde sırasıyla Azerbaycan ve Gürcistan ile ‘Ev Sahibi Ülke Anlaşmaları’nı tamamlamış; 19 Ekim 2000 tarihinde ise Türkiye Cumhuriyeti ile ‘Ev Sahibi Ülke Anlaşması’ ve ‘Hükümet Garantisi Anlaşması’nı, BOTAŞ ile de ‘Anahtar Teslim Müteahhitlik Anlaşması’nı imzalamıştır. Böylece, artık bir ‘Dünya Projesi’ haline de dönüşen bu önemli boru hattı projesinin realize edilmesinin önündeki tüm engeller ortadan kalkmış ve BTC hattı için onay alınmıştır. 

BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN HPBH PROJE KRONOLOJİSİ 

(1992-1997) 
(Mayıs 1998) 
(Ekim 1998) 
(Nisan 1999) 
(Kasım 1999) 
(Kasım 1999) 
(Ekim 2000) 
(Ekim 2000) 
(Ekim 2000) 
(15 Kasım 2000-5 Mayıs 2001) 
(19 Haziran 200118 Haziran 2002) 
(28 Ağustos 2002) 
(29 Ağustos 2002) 
(10 Eylül 2002) 
(18 Eylül 2002) 
(20 Eylül 2002) 
(26 Eylül 2002) 

Muhtelif Görüşmeler 

İstanbul Mutabakat Zaptı Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye Ankara Deklarasyonu Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye, Kazakistan, Özbekistan Devlet Başkanları (ABD Enerji Bakanı şahit) İstanbul Protokolü Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye (ABD yetkilisi şahit) 

IGA’nın İmzalanması Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye Devlet Başkanları (ABD Başkanı şahit) İstanbul Deklarasyonu Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan ve Türkiye Devlet Başkanları (ABD Başkanı şahit) HGA’nın İmzalanması Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye TA’nın İmzalanması Hükümet Garantisi’nin İmzalanması 

Temel Mühendislik 

Detay Mühendislik 
Detay Mühendislik-İş-Tamamlama Belgesi 
Arazi Temin ve İnşaat-İşe Başlama Bildirim 
Arazi Temin ve inşaat-Resmi Başlangıç Tarihi 
BTC Temel Atma Töreni-Bakü 
BTC Türkiye Kesimi Sözleşmeleri İmza Töreni-Ankara 
BTC Ceyhan Terminali Temel Atma Töreni-Adana 

Aralık 2000’de Ramco şirketinin AIOC konsorsiyumundaki tüm hissesi Devon Energy, Unocal ve Delta-Hess şirketleri tarafından satın alınmıştır. 

Böylece, AIOC konsorsiyumundaki şirket payları değişmiş ve AIOC içinde meydana gelen bu değişiklik, BTC Sponsor Grubu’na da yansımıştır. 
Daha önce bu oluşuma katılmamış olan ‘Devon Energy’ şirketi, Ramco’nun Sponsor Grup içindeki hisselerinin bir kısmını alarak gruba dahil olmuştur. Ramco hisselerinin geriye kalanı ise Unocal ve Delta-Hess şirketlerine devredilmiştir. Devon Energy daha sonra Sponsor Grup’dan çekilmiştir. 

<  18 Ekim 2001 tarihinde Sponsor Gruba (MEP) İtalyan dev Petrol ve Enerji firması ENI’nin katılımı projenin geleceği açısından çok önemli bir dönüm noktası olmuştur.  >

Gerek AIOC Konsorsiyumu gerekse Sponsor Grup liderliğini BP şirketi üstlenmektedir. 

18 Ekim 2001 tarihinde Sponsor Gruba (MEP) İtalyan dev petrol ve enerji firması ENI’nin katılımı projenin geleceği açısından çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. Böylece, ilk kez AIOC üyesi olmayan, yani taşınacak petrolün sahibi olmayan bir firma MEP Katılımcısı unvanını almıştır. ENI katılımının önemli bir diğer özelliği ise, BTC hattı ile Kazak petrollerinin de taşınmasının önünü açmış olmasıdır. Gerçekten de, ENI’nin alt kuruluşu olan Agip, Kazakistan’daki dev Kaşağan sahasının operatörü ‘Agip KCO Konsorsiyumu’nun lideri konumundadır. Fransız Total Fina Elf, Japon Inpex ve Amerikan ConocoPhillips firmalarının da katılımıyla Sponsor Grup içerisindeki şirketler ve payları zaman içerisinde değişmiş olup, pay dağılımı aşağıdaki gibi oluşmuştur: 



Tablo 6 : Sponsor Grup İçindeki Firmaların Payları 

MEP Katılımcıları, 1 Ağustos 2002’de, inşaat ve işletme faaliyetlerini yürütmek amacıyla ‘BTC Co.’ ve finansman işlerinden sorumlu olmak üzere ise ‘BTC Invest’ şirketlerini kurarak, BTC hattının hayata geçirilmesi konusundaki kararlılıklarını bir kez daha kanıtlamışlardır. BTC Co. üyelerince gerek Kazak petrolünün de BTC hattı ile taşınması gerekse dış finansman sağlanması kapsamında yürütülen görüşmeler çok olumlu şekilde devam etmektedir. BTC boru hattı inşaatının % 30’unun BTC Co.’daki hisseleri oranında şirketler tarafından ve geriye kalan % 
70’inin ise uluslararası finanssal kuruluşlarca karşılanması planlanmaktadır. 

Anahtar Teslim Anlaşması çerçevesinde müteahhit olarak görevlendirilen BOTAŞ, her biri projenin ana aşamalarını da temsil eden, ‘Temel Mühendislik’ çalışmalarını 6 ay, ‘Detay Mühendislik’ çalışmalarını 12 ay içinde başarıyla tamamlamıştır. BOTAŞ, 10 Eylül 2002 itibarıyla resmi olarak başlatılan üçüncü ve son aşama ‘Arazi ve İnşaat’ çalışmalarını ise 32 ayda bitirmekle yükümlüdür. 

Tüm hattın tamamlanması ve devreye alınması için hedeflenen tarih ise 2005 yılı bahar aylarıdır. 


5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder