3 Mart 2019 Pazar

TÜRK TARIM VE GIDA SEKTÖRÜ VE AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ

TÜRK TARIM VE GIDA SEKTÖRÜ VE AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ



Selçuk MARUFLU 
23 Ağustos 2007

Tarım Sektörü, Türkiye Ekonomisi içinde önemli bir yere sahiptir. 

    2005 yılında tarımın istihdam içindeki payı % 33 düzeyindedir. Bu oran, AB ülkelerinde % 4,5, ABD'de ise % 3'tür. Tarım sektörünün, sanayi ve hizmet sektörlerine kıyasla, GSMH içindeki payı yıllara göre azalan bir seyir izlemekte dir. Türkiye'nin son 5 yılda ortalama % 5.5 büyüme göstermesine karşın, tarımın büyümesi % 2'lerde kalmış ve tarım sektörünün GSMH içindeki payı küçülmüştür. Örneğin, 1970'li yıllarda GSMH içinde % 40'larda olan tarımın payı 2005 yılında % 14'lere düşmüştür. Tarımsal üretimde mutlak değerlerle artışlar olmuşsa da, ticaret hadlerinin tarım ürünleri aleyhine işlemesi, tarım ürünleri talep esnekliğinin düşük olması sonucu, tarım payı milli gelirde azalmıştır. Ancak, AB ülkelerinde tarım payı % 1.5'tur. Bu durum hala Türk ekonomisi içinde tarımın önemli olduğunu göstermektedir. Diğer bir göstergede, Türkiye'de kişi başına düşen Milli Gelir 5500 $'a yükselmişken, bu rakam tarımda; 1600 $'da kalmıştır. AB'de, 135 milyon hektar genişliğindeki tarım alanlarında, yaklaşık 7 milyon kişi çalışırken, ülkemizde kayıtlı-kayıtsız 27 milyon hektar tarım alanında, yaklaşık 12 milyon kişi istihdam edilmektedir. Buna göre, AB'de kişi başına 19 hektar, Türkiye'de ise 2.8 hektar tarım alanı düşmektedir. Türkiye'de; tarım sektörünün, reform bekleyen yapısal sorunları mevcuttur, Türk tarımının en bariz vasfı, küçük ve çok parçalı aile işletmeleridir. Bu küçük aile işletmeleri verimi, tarımsal ürün değerlerini düşürmektedir, Tarım sektörüne dönük Yabancı Sermaye yatırımları düşüktür. Tarımsal sanayi ve örgütlenme, eğitim ve zirai extension, pazarlama, modernizasyon, tarımda yeterli teknoloji kullanımı, verim ve tür ıslahı, optimalizasyon, büyük sorunlar olarak hala önümüzde durmaktadır. Diğer bir sorun da, tarımdaki nüfus yoğunluğudur. Tarım nüfusu hala toplam nüfusun % 30'unu aşmaktadır. Sektörde, aile çalışanları ve gizli işsizlik bir hayli yoğundur. Gelmiş-geçmiş hükümetler yanlış destekleme politikaları ile tarımda çarpık yapılanmayı özendirmişlerdir. Türkiye için birici derecede önem arz eden hayvansal, yem, yağ bitkileri ihmal edilmiş, tahıl, tütün, hububat, şeker pancarı, fındık gibi ürünlerin desteklenmesi, yanlış ve atıl üretime ve ürün stoklarına (Fındık/Tütün) yol açmıştır. Dünya fiyatları ve pazarlama imkanları dikkate alınmadan, sırf politik (oy) mülahazaları ile yapılan destekleme politikaları ve hatalı sübvansiyonlar, tarımda katma değer, ihracat, yerinde ve rantabl ürün elde etme kapasitesini frenlemiştir. Ana hatları ile diğer sorunlar; Üretici ve işletmeci teşkilatlanmanın yetersizliği, bitkisel üretim ve hayvansal üretim arasındaki dengenin kurulamamış olması, verimlilik önemli sorunlar olarak devam etmektedir. Örneğin; Türkiye'de dekar başına 190 kg buğday elde edilirken, bu rakam dünya ortalamasında 280 kg, AB ortalaması olarak da 600 kg'dır. Mısırda, Türkiye'de dekar başına 380 kg üretim alınırken, AB'de 900 kg ve dünyada 450 kg'dır. İnek başına süt üretimi Türkiye'de 1600 litre iken, AB'de 5500 litredir. Sığır eti üretimi, Türkiye'de 160 kg'ken, Dünyada 220 kg, AB'de ise 280 kg'dır. Bu durum, Türkiye'nin, AB'nin bir hayli gerisinde olduğunu ve rekabette zorlandığını ortaya koymaktadır. 1963 Ankara Anlaşması, Türkiye ile AB arasında ortaklık ilişkisini kurmuştur. Sektör ayrımı yapılmaksızın, taraflar arasında önce Gümrük Birliği tesis edilecek ve hazırlık dönemi, geçiş dönemi ve son dönem olarak üç aşamalı bir tam üyelik sürecine geçilmesi öngörülmektedir. 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokolla, tarım sektöründe dâhil olmak üzere, 22 yıl sürecek bir geçiş dönemi sonunda, gümrük birliği gerçekleşecek ve daha sonra Türkiye Tam Üye olacaktı. Tarım sektörü açısından Gümrük Birliği'nin tesisi, bu dönemde Türkiye'nin tarım politikasını, AB'nin ortak tarım politikasına uygulaması şartını öngörüyordu. Katma protokolün 35. maddesi Türkiye ve AB arasında Tarım Ürünleri Ticaretlerinde tercihli rejim uygulamasını öngörüyordu. Bu tercih sistemi Türkiye'nin lehine olup, AB Tarım ürünlerinde, Türkiye'ye, Ad-Volorem Gümrük Vergisi muafiyeti, tarife hatalarında muafiyet, spesifik vergi indirimi, pazara giriş kolaylıkları tanınmıştır. 1 Ocak 1998 tarihi itibariyle Türkiye'ye domates salçası, kümes hayvanları eti, koyun, keçi eti, meyve suları, peynir, marmelat, reçel'de tarife kontenjanı, vergi muafiyet ve ihalesini tanımış, bilhassa, zeytinyağı ve fındıkta miktar sınırlaması (Talebe bağlı olarak) kaldırılmıştır. Buna göre AB'ye yönelik, Türk Tarım İhracatının % 19 vergi indiriminden, % 68 vergi muafiyetinden yararlanmıştır. Tüm bu gelişmeler sonucu fındık, üzüm, incir, zeytinyağı, tütün, pamuk, işlenmiş tarım ürünleri (konserve ve meyve suları), balıkçılık ürünleri, meyve ve sebzelerimiz in AB ülkelerine ihracı mümkün olmuştur. Tarım ürünleri ihracında, AB payı % 46'dır. Buna karşılık AB ile birtakım sorunlarda mevcuttur. Canlı hayvan ve et tarife kotaları ve ton balığı ihracında sorunlarla karşılaşılmaktadır. Türkiye canlı hayvan ve et ithalatında AB'ye yasak uyguladığından, Temmuz 1998'den beri AB'de salça ve karpuz alımına sınırlama getirmiştir. Türkiye, AB'ye tam üyelik yolunu açacak, müzakerelerde tarım ve gıda konusunda zorluklar yaşamaktadır. Yaklaşık 90.000 sahifelik topluluk müktesebatının yarısı, karmaşık tarım konularını ihtiva etmektedir. Türk tarımı ile AB tarım politikası karşılaştırıldığında ortaya uyum sorunu çıkmaktadır. Örneğin, ülkemizdeki çiftçiye doğrudan gelir desteği ve bazı sübvansiyonlar AB'ce kabul edilmemektedir. Katılım ortaklığı belgelerinde ve ilerleme raporunda, esas itibariyle, alt yapı eksiklikleri, Türk tarımının uluslararası rekabete ayak uydurmaması, arazi kayıt sistemi, hayvan sağlığı, bitki sağlığı, hayvan kimlik sistemi, tarımsal piyasalara ilişkin idari yapıların oluşturulması, kırsal kalkınma, ormancılık, balıkçılık alanlarında uyumsuzluklar mevcuttur. Bunların üzerinde, Türkiye'yi en fazla sıkıntıya sokan ve zorlayan husus, Türkiye'de gıda güvenliği ve gıda denetimlerinin yetersiz olmasıdır. Tüm bu sorunların çözümü için çalışma grupları kurulmuş, ancak, çalışma sonuçları, istenilen düzeye gelememiştir.


Kaynak: https://www.oncevatan.com.tr/turk-tarim-ve-gida-sektoru-ve-avrupa-birligi-sureci-makale,22888.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder