9 Mart 2019 Cumartesi

Bizi kim, neden ve nasıl takip ediyor?

Bizi kim, neden ve nasıl takip ediyor? 








Prof.Dr.Sait Yılmaz 
11 Nisan 2018 

 Batı dünyasını son dönemde meşgul eden konulardan biri de Cambridge Analytica adlı şirketin Facebook ile ilişkilerinin ortaya çıkması ile yaşanan skandal oldu. Cambridge Analytica, İngiltere’de 1993 yılında kurulan Stratejik İletişim Laboratuvarları (SCL) adlı bir şirketin devamı. Bu şirketin yönetim kurulunda İngiliz yönetici sınıfı, eski askerler ve savunma sözleşmecileri gibi derin devletin üyeleri bulunuyordu. 2011’de İngiliz Savunma Bakanlığı’nın SCL ile 40 bin poundluk bir sözleşme yaparak, “hedef kitle analiz” eğitimi 
aldığı ortaya çıktı. 2012 yılında SCL’nin yerini Cambridge Analytica aldı ve faaliyet sahasına ABD de dâhil edildi. 

 ABD ve İngiltere medyası içinde çöreklenen şirket, en az 50 milyon Facebook 
kullanıcısı üzerinden çalışmalar yapmış. Bu çalışmalar, hileli yöntemlerle seçimleri yönlendirmek ve politikacıları tuzağa düşürmek üzerine kurulu. Amerikalı milyarder Robert Mercer ile ortaklık halinde, ABD seçimlerinde Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi desteklendi. ABD Savunma Bakanlığı ise 500 bin dolarlık bir sözleşme ile bu şirketten denizaşırı propaganda ve dezenformasyon konusunda araştırma ve analitik destek aldı. NATO, 775 bin dolarlık bir proje ile SCL ile Doğu Avrupa’da Rusya’yı hedef alan propaganda operasyonları 
yapıyor. 

Buraya kadar olanlar; lobicilik, reklamcılık ve seçimleri yönlendirme operasyonları için yabancı özel şirketlerin, sosyal medya ile işbirliği yaparak kamuoyunu nasıl yanılttığının yeni bir örneğini oluşturuyor. Bunlar dışında; potansiyel suçluların takibi, arşivleme, fişleme gibi kolluk güçleri takibi dışında özellikle yabancı istihbarat teşkilatları tarafından sosyal medya üzerinden sosyal radar ve duyarlılık analizlerine tabi tutuluyoruz. Sadece telefonlarımız ve sosyal medya hesaplarımız ya da e-postalarımız takip edilmiyor, özel 
hayatımıza giriliyor, masum insanlar ya da şirketler hakkında istihbarat amaçlı bilgi toplanıyor, izleniyoruz. Peki, bizi kimler ve nasıl takip ediyor? İşte bu soruya, hikâyenin Batı dünyasındaki bölümü ile ilgili özet bir cevap vermek niyetindeyiz. 

 Soğuk Savaş döneminde istihbarat teşkilatlarında kariyer yapmanın yolu ‘takip’ 
işlerinden geçerdi. Klasik bir takip üç kişi ile şu şekilde yapılırdı; ilk kişi (1) hedefin 20-30 m. arkasından gelir, ikincisi (2) sokağın karşısında paralel yürür, üçüncü (3) ise (1)’in gerisinden gelerek başka bir istihbarat servisinin arkalarına takılıp takılmadığını kontrol ederdi. Bir süre sonra (1), (2)’nin; (2), (3)’ün yerini alır, (3) ise (1)’in yerine gelirdi. Bugün Batı istihbaratı içinde takip işleri yerine sosyal medya üzerinden ‘hedef bulma’ kariyer yapma yöntemi haline geldi. 

Bu hedefler, drone’lar ve suikastlar ile yok ediliyor; bu ölüm zincirine ise ‘terörle 
mücadele’ deniyor. 

 Bu işin tepesinde ise ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) var. NSA, PRISM programı yolu ile YouTube, Skype, Google and Apple şirketlerin server’larından doğrudan bilgi çekebilmektedir. Son birkaç yıldır ABD’de Apple ve FBI arasında yapılan “açık kapı” tartışmaları ise istihbaratçılara verilen ortak şifrenin (arka kapı) Amerikan vatandaşları için sınırlanmasına yönelikti. NSA, bu program sayesinde dünya üzerindeki herkesin email, internet ve sosyal medya ilişkilerini izlemekte ve öncelikle mesajlaştığımız kişilere ait adres listelerimizi toplamakta dır. NSA’nın Özel Kaynak Operasyonları (SSO) günde yaklaşık 450 
bin, yılda ise 250 milyon adres kaydetmektedir. 

 Diğer bir takip alanı bilgisayar izlemesidir (computer surveillance). Bu başkalarına ait bilgisayarda yapılan işlerin izlenmesi kadar, hard drive’da depolanan bilgiler veya internet yolu ile kullanılan bilgileri de içermektedir. Xkeyscore; kablolu şebekeler ve tesislerden gelen bilgileri toplar. Bu bilgiler Fairview, Stormbrew, Blarney ve Oakstar şeklinde kodlanan programlar üzerinden gelmektedir. Örneğin, Blarney küresel şebeke yolu ile “metadata” 
istihbarat toplama programıdır. Yukarıdaki sistemler şüphesiz meşhur küresel kulak Echeleon’un yerini almıyor. Bu sistemler daha çok cari, gerçek zamanlı ve tesadüfi bilgi toplama işleri için düşünüldü. 

Hiçbir internet bağlantısı NSA’ya uğramadan ABD’ye girmemektedir. En çok bilgi 
Yahoo üzerinden gitmekte, onu sırası ile Hotmail, Gmail ve Facebook izlemektedir. En değerli bilgiler Facebook üzerinden gelmektedir. NSA dev bir Facebook Arama Grafiği’ne sahiptir. ABD için bu 2008 yılından beri geliştirdiği halkların duyarlılık analizi ve sosyal radar çalışmaları ile başka ülke halklarına angaje olma çalışmasının bir parçasıdır. Facebook’un en ilginç kullanım alanlarından birisi siyasi amaçlı sosyal eyleme geçirme özelliğidir. Twitteroloji, küresel ölçekte çeşitli halkların ruh halinin analizinde kullanılmaktadır. 

Sosyal şebeke haritası oluşturularak kişilerin ilgi alanları, dostları, dâhil olduğu 
gruplar, istekleri, inançları, düşünceleri ve faaliyetleri ile ilgili bilgi toplanmaktadır. Google e-postası olan Gmail tüm haberleşmeleri saklamanın yanında insanların ne konuştuğuna bakarak reklam şirketlerine tavsiyelerde bulunur. Google sayfaları bilgisayarınıza yüklediği yardımcı programlar (cookies) ile sizin bilgisayar kullanma alışkanlıklarınızı, ne okuduğunuzu, hangi siteleri gezdiğinizi takip eder ve böylece profiliniz çıkar. Google; MI5, MI6 ve GCHQ gibi İngiliz istihbarat teşkillerinin ana bilgi kaynağı arasındadır. Google Cloud 
ise NSA’nın yabancı ülkelerde büyük ölçekte bilgi toplamasına ve özel operasyonlar yapmasına yardım ediyor. 

 ABD’nin küresel istihbarat toplama faaliyetlerinin önde gelenlerinden bir diğeri tüm dünyayı dinlediği “telekulak” sistemidir. 2013 yılında, NSA/CIA ajanları dünyanın çeşitli yerlerindeki 90 adet “Özel Toplama Servisi” birimini kullanarak aralarında 35 ülke liderinin de bulunduğu milyonlarca kişiyi dinlediği ortaya çıktı. Bu birimler, sadece izleme yapmamakta, seçilen hedeflere örtülü operasyonlar da düzenlenmektedirler. Cep telefonlarının takibi ile günde yaklaşık 5 milyon görüşme kayıt altına alınıyor ve yüz milyona yakın aletin yeri depolanıyor. ABD istihbaratı, dünyanın her köşesindeki gazetelerden, telefon görüşmelerine elde edilen bilgilerden hedef listesi oluşturuyor. NSA’nın Blackpearl adlı gizli programı tüm dünyadaki bankalar arasında elektronik fon transferi standardı sağlayan sistem olan Swift ağını kullanıyor. 

CIA, Virginia’daki Sosyal-Medya Takip Merkezi ile Açık Kaynak Merkezi’nde 
çalışan analizciler, milyonlarca tweet, facebook mesajı, online sohbet kaydı ve diğer www üzerindeki halk verilerinden dünyanın her yerindeki bölgeler ve gruplar hakkında bilgi edinmektedir. Bu merkez; sadece Çin, Pakistan ve Mısır gibi ülkelerden günde beş milyon tweet toplamaktadır. BBC Monitoring ile ortak çalışan ABD Açık Kaynak Merkezi ise 150 ülkede 100’den fazla dilden 3000 kaynağı her gün izlemekte ve ABD açısından önemli olanları İngilizceye tercüme ettirmektedir. BBC Monitoring, Rusya Federasyonu ve Orta Asya’da yayınlanan gazeteleri, radyo ve televizyonları izlemektedir. ABD Açık Kaynak Merkezi, Uzak Doğu ve Latin Amerika’yı izlemektedir. İki kuruluş Afrika’yı, Ortadoğu’yu ve Avrupa’yı aralarında bölüşmüşlerdir. 

 Bu işte Batılılar yalnız değiller. Rusların siber istihbarat özellikle siber saldırı 
kabiliyetleri Batıdan çok daha iyi durumdadır ve çeşitli ülkelere (Estonya, Ukrayna vb.) yapılan saldırılar ile sürekli test edilmektedir. Rusya, sosyal medya üzerinden etkileme operasyonlarına çok daha önem vermekte ve son yıllarda pek çok ülkenin seçimlerine bulaşmıştır. Çin ise büyük ölçüde teknoloji kopyalama faaliyetlerine odaklanmıştır. Bu kısa makalede değinemesek de, Rus ve Çin istihbaratının faaliyetleri ile ilgili daha önce yazdığım makale ve kitap bölümlerini okuyabilirsiniz. Rus istihbaratının son dönemi ile ilgili kitap 
çalışmamız da devam ediyor. 

 Sonuç olarak, sadece sosyal medya üzerinden eğilimleriniz ya da ilişkileriniz değil, telefonlarınız üzerinden görüşmeleriniz ve nerelere gittiğiniz takip ediliyor. Etrafımızdaki gizli ya da açık kameralar ile hareketleriniz; bankalar, oteller, benzin istasyonlarındaki işlemleriniz, kart kullandığınız tüm alış verişleriniz sürekli kayıt altına alınıyor ve şahsınıza ait bir dosyada toplanıyor. Bankaların para hareketleri ile ilgili rapor vermeleri sorumluluğu var. IBAN no.ları, biyometrik resimler vb. uygulamalar, terörist ve suçlu takip ediyoruz 
maskesi altında Batılıların bize dayattığı takip uygulamalarıdır. Peki, takip edilmek istemiyorsanız ne yapmalısınız? Bu makalenin amacı, durum farkındalığı yaratmaktı. Kaçınmak istediğiniz bilgileriniz varsa en azından özel bilgilerinizi internete bağlanan bilgisayarlarda saklamamanız, mümkünse akıllı telefon kullanmamanız tavsiye edilebilir. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder