25 Mart 2017 Cumartesi

İzler İzlenimler



İzler İzlenimler


Yekta Güngör Özden
01.12.2008/Sayı:214


Abartılı bir Barack Obama karşılanışı ve beklentisiyle rüzgârlanan siyaset ekonomik kriz tehlikesiyle zikzaklara başladı. Başkanlarının geleneksel ABD siyasetini kimi konularda sınırlı değişikliklerle uygulamaları dışında genelde ve temelde bir sapma olmadan yürütme gerçeğini gözardı eden lâfazanlar umut çiçekleri serpmeye başladılar. Ermenilere yakın duruşunu açıklayan Obama’nın Abdullah Gül’ü telefonla aramasını sıcak yakınlaşma olasılığına bağlamak yanılgıdır. Türkiye ABD yeni Başkanıyla yeni olmasa bile yenilenen-yinelenen sorunları yaşayacaktır. Bu bir kestirme (tahmin) değil, tutum ve davranışlarındaki belirtilerin verdiği izlere dayanan içtenlikli gerçekçiliktir. İstese Irak’ın kuzeyinden gelen terörü bir saatte durduracak ABD, ılımlı İslâm girişimini Fethullah Gülen’i beslemek ve kimi medyaya Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne vermediği uydu görüntülerini sağlamakla sürdürmektedir. ABD’nin AB ile danışıklı dövüş biçiminde sergilediği, sözden ileri gitmeyen dostluğu ve stratejik ortaklığı Vatikan’ı bile etkilediğinden Hıristiyanlararası Birlik Kurulu Başkanı (Papalığa bağlı) Kardinal Walter Karper “Soykırım bir gerçektir” diyerek Ermenileri okşamıştır. Ermenistan Dışişleri Bakanı’nın Abdullah Gül’ü ziyaretini “bilgece” nitelemesi de işlerine gelen açılımın övgüsüdür.

Barzani’nin silâhlandığı söylentileri önemsenmelidir. Bulgaristan’dan gizlice silâh alındığına ilişkin haberler öncelikle Türkiye’yi ilgilendirmektedir. Ne var ki Irak’ın kuzeyinde “Türk Üniversitesi” denilen kuruluşun açılışında bulunan AKP milletvekilleri, Fethullah Gülen’in ABD destekli yayılmasına katkının yeni bir izini göstermişlerdir.

Baskılar bunlarla sınırlı kalmıyor. Ekonomik kriz kapıyı çalmaya başlayınca IMF’le ilişki kurulamayacağını söyleyen Başbakan’ın kısa bir süre sonra dönüp ilişkiyi açıklaması da ilginçtir. Yerel seçimler nedeniyle halka yüklenen iktidar sunumlarının yarattığı ağırlık önümüzdeki yıl yakınmaları artıracaktır. Siyasal amaçlı giderlerin yükü geçim-yaşam koşullarını daha da güçleştirecektir. Durgunlukların yıkım durumunu alması da olasıdır. İşyerlerinin kapanması, işsizliğin artması, borçların ve açıkların büyümesi, alım gücünün düşmesi, üretimin azalması olumsuz belirtilerin kimileridir. Ama iktidarın gözü oydan başka bir şey görmemektedir. Deniz Feneri olayı umursamazlık sayılacak bir yavanlıkla sessizliğe gömülmekte, sorumlu tutulanlardan RTÜK Başkanı yerinde oturmakta, kadrolaşma ve partizanlık sürmekte, iktidar partisinin kimi taşra yöneticilerinin yolsuzluk olayları medyanın ilgisi oranında duyulmaktadır.

Başka neler

Hüseyin Üzmez olayında Adlî Tıp Kurumu’na yönelik eleştiriler sürürken bu kez İmralı’da yeni yapılar oluşturularak terör örgütü liderine tanınacak olanaklar tartışılmaya başlandı. AB ölçütleri gereği olduğu söylenen düzenlemeler cezalının esenliğine ilişkindir. AB Türkiye’de başka hiçbir tutukla ya da cezalı için bu ilgiyi göstermemektedir. Emekli 1. Ordu Komutanı, Emekli Jandarma Genel Komutanı çok ağır sağlık koşulları içindeyken bile AB’nin kılı kıpırdamamaktadır. Yalnız komutanlar mı? Yazarlar, düşünürler aylardır iddianamesi yazılmamış bir soruşturma nedeniyle tutukevindedir. Değişik cezaevlerinde başka cezalılar, durumu kötü olanlar yok mudur? Ölenler için ne yapılmıştır? İşkence bir sorun değil midir? AB yoluyla sağlanan olanaklar gerçekte PKK’ya verilen ödünlerdir. Ülkenin her şeyi AB ve ABD için fedâ edilmektedir. İnsanî ve hukuksal yön elbet gözetilecektir ama herkes için olduğunda anlam taşır. Ayrıcalıklar bu anlayışla bağdaşmayan çözülmeler ve yitiklerdir. Apo, dışarıdakilerin çoğundan iyi durumdadır. Şimdi saltanat istemektedir. PKK’cı kişi ve kuruluşlarla görüşmek yanlıştır.

CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün Ergenekon dâvasının iddianamesiyle ilgili olarak Adalet Bakanı’na yönelttiği sorular yargı-adalet-hukuk bağlamında kaçınılması zorunlu çok büyük sakıncaları gündeme getirmektedir. Ayrıca, tutukevinde bulunan emekli 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon’un sağlık durumu da endişe vericidir. Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral ve ADD Genel Başkanı Şener Eruygur’un ivedi düzelmesini dilediğimiz sağlık durumu da hepimizi ilgilendirmelidir. Yargılamanın aydınlatma ve gerçeği saptayarak olumsuzlukları önleme yerine yıldırma, yıkma, önceden cezalandırma yöntemi olduğu düşünülemez.

Yunan uçaklarının Ege’deki tâcizi önlenemiyor ki yıl içinde 590.sına girişebiliyorlar. Bir yerde öyle, bir yerde böyle.

Almanya’da yönetim yargısı öğretmenin sıkmabaş yerine bere kullanmasına bile olur vermezken karaçarşafı çocukça savunan ve destekleyenlere şaşmamak elde değil. Ne günlere kaldık. Alman Düddeutache Zeitung gazetesinin 14 Kasım günlü sayısında yayımlanan hezeyanlara neden olan Mustafa Filminin sorumluluğu büyüktür. Yüzkarası denilecek tutum yazı okununca kınanacaktır.

Suçların, özellikle cinsel saldırı suçlarının artması toplum yaşamındaki bozuklukların kanıtıdır. Önemle ele alınması gerekirken kimi toplum kuruluşları dışında ciddî bir ilgi içlenmemektedir.

Maliye Bakanlığı’nın dernek ve vakıflara yaptığı yardımların gizli tutulması yandaşlık ve partizanlık kuşkusunu çağrıştırmaktadır.

CHP’nin kendini inkâr anlamındaki “ Çarşaflıları üye yaparak rozet takma ” girişiminin eleştirileri sürmektedir. CHP’ne onun ilkelerini benimseyen, yanlışlarını bırakan, özveri gösteren katılabilir. Partinin ödüm vermesi istenemez. Ödüncülerin, destekçileri aymaz yazarların savunmaları gerçekleri değiştiremez.

Denizli’de padişahlığı öven öğretmen yakında yöneticiliğe yükseltilirse şaşılmasın. Böyle kötü örnekler çoktur ama duyulmamaktadır. Öğretmenler Günü’nün mutluluğuna gölge düşüren olumsuzluklara karşın sevindiren durumlar da yaşanmıştır. Ulusal Eğitim Derneği’nin Prof. Dr. Şerafettin Turan’a “Eğitim Onur Ödülü”nü, Anadolu Eğitim Sendikası’nın Denizli önceki milletvekillerinden Mustafa Gazalcı’ya “ Başöğretmen Onur Ödülü ” vermesi bunlardan ikisidir. İki saygıdeğer eğitimciyi ve ödül veren kuruluşları bu nedenle içtenlikle kutluyoruz. Gereken coşkuyla kutlanmama burukluğu değerbilirlik örneği yaklaşımlarla daha az üzmüştür.

Ayrıca

Anayasa Mahkemesi ilgillerinden kimilerinin Anayasa’nın değiştirilmesi önerilemez kurallarını tartışmaya açma zaman ve nedenlerinin yarattığı tartışma medya yönlendirmeleriyle çizgi dışına çıkmıştır. Konuşmaların yapıldığı etkinliği düzenleyenlerle sonuçta alınan karar gözetildiğinde bilimsel görüşlerden çok siyasal tutumun öne çıktığı saptanmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin yapısını, anayasa yargısını ilgilendiren kuralların ele alınmadığı etkinlikler beklenen yararı veremez.

Kitap

Başbakanlık önceki Müsteşarlarından Yaşar Yazıcıoğlu’nun Kripto yayınları arasında yer alan Bitmeyen Hesap adlı yeni kitabı günümüz iç ve dış olumsuzluklarımızın kaynaklarını, nedenlerini, sonuçlarını bilgece ve kapsamlı biçimde açıklamaktadır. Kişisel ve kurumsal sorumlulukları da değerlendiren kapsamlı yapıtı okurlarımıza salık veriyoruz.


http://www.turksolu.com.tr/214/ozden214.htm

**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder