2 Mart 2017 Perşembe

IRAKTAN IRAGA, Uydu Kentler ve Bazı Sorunlar



IRAKTAN IRAGA, Uydu Kentler ve Bazı Sorunlar 



2007 sonrası politika değişikliğinin bir etkisi de Iraklıların Türkiye’deki kalış sürelerinin kısalması ve bekleyiş halindeki mültecilere yönelik yönlendirmelerin daha sistemli bir şekilde gerçekleşmesi oldu. Türkiye’de geçici olarak kalabilmek için BMMYK’ya “geçici sığınma” başvurusu yapan kişilerin yasal ikamet izni alabilmek ve sosyal yardımlardan faydalanabilmek için Türk makamlarına da “geçici sığınma” başvurusunda bulunmaları gerekmektedir. Daha sonra, sığınmacılar başvuru dosyalarının incelenmesi döneminde İçişleri Bakanlığı’nın belirlediği bir “uydu kent”e yönlendirilmektedir. Türkiye’de uydu kent olarak belirlenmiş çoğu İç Anadolu’da bulunan 28 kent (Afyon, Ağrı, Aksaray, Amasya, 
Bilecik, Burdur, Çankırı, Çorum, Eskişehir, Hakkari, Isparta, Karaman, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Kütahya, Nevşehir, Niğde, Silopi, Sivas, Tokat, Van ve Yozgat) bulunmaktadır.25 1994 yönetmeliğine göre düzenlenmiş yasal bir yükümlülük olarak uydu kentlere yerleştirilen sığınmacı ve mülteciler haftanın belli günlerinde polis merkezlerinde imza vermekte, böylece 
denetim altında tutulmaktadırlar. 

Geçmişte bekleyiş sürelerinin belirsizliği ve uydu kentlerdeki sosyal-ekonomik koşulların büyük kentlerde yaşamaya göre daha sıkıntılı olması dolayısıyla sığınmacılar bu illerde kalmak yerine kaçak olarak İstanbul gibi büyük şehirlerde kalmayı tercih ediyordu. Ancak yeni düzenlemeyle birlikte uydu kentlerde kalmamaları durumunda üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeyeceklerinin farkında olan Iraklı mülteciler, iş imkânları çok kısıtlı olsa da, Anadolu illerine gitmeyi “zorunlu olarak tercih ediyorlar”. Sivil toplum kuruluşları ve diğer kurumlar da 
bu kuralın uygulanması konusunda kamu kuruluşlarına destek veriyorlar. 

Yukarıdan bahsedilen kuruluşlar arasındaki işbirliği, 2007’den beri Iraklı mültecilerin daha hızlı ve sorunsuz yerleştirilmesini mümkün kılmış olsa da, bazı sorunlar sürmektedir. Bunlardan başlıcası, Türk makamlarının çıkış harcı uygulamasıdır. Çıkış harcı, sığınmacı ve mültecilerin Türkiye’deki ikametleri süresince ödemek zorunda oldukları bir ücrettir. İltica başvuruları incelenirken veya üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeyi beklerken geçici ikamet izni alan sığınmacı ve mülteciler, bazen 5 hatta 10 yıla kadar uzayabilen bu süreler için ikamet 
ücreti ödemek zorunda bırakılmaktadır. Çıkış harcı meselesi Türkiye’de bekleyişleri sırasında uzun süre kalmak zorunda olan ve yasal olarak 
çalışma imkânları olmayan Iraklı sığınmacılar açısından ekonomik anlamda oldukça sıkıntı yaratmaktadır. 

Bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları, bu sorunun çok acil bir konu olduğunu ve çözebilecek tek merciinin Türk makamları olduğunu belirtmektedirler. Ancak şimdiye kadar, BMMYK Türkiye Temsilciliğinin sığınmacı ve mültecilerin ikamet harcının kaldırılması için İçişleri, Dışişleri ve Maliye Bakanlıklarına yaptığı başvurular bir sonuç vermemiştir. 

Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD), 
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (İHAD), 
İnsan Hakları Derneği (İHD), 
İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD), 
Mazlum-Der, Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der), 
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi de, 26 Ekim 2009’da yaptıkları ortak bir basın açıklamasıyla 
Türkiye’de geçici ikamet izni alan sığınmacı ve mültecilerden alınan ikamet harcının kaldırılmasını talep etmişlerdir. 



POLİTİKA ÖNERİLERİ 


BÖLÜM 3: 


Irak göçüne yönelik politika önerileri birkaç başlık altında ele alınabilir. Göçü yavaşlatmak ve hatta geri döndürebilmek için Irak’ta yapılması gerekenler; ülkesinden ayrılmış olanlar için Türkiye gibi komşu ülkelerde yapılacaklar ve artık geri dönme koşulları ve isteği olmayanlar için kalıcı bir çözüm için yapılması gerekenler. 

İstanbul’da görüşme yaptığımız Iraklılar beklentilerini çok net ve basit bir şekilde ifade etmişlerdir: İstedikleri “herkes gibi güvenli ve düzenli bir hayat” yaşayabilmektir. Görüştüğümüz kişilerden pek çoğu ülkelerinden ayrılmış olmaktan memnun olmamasına rağmen Irak’taki koşullar yüzünden başka çareleri kalmadığını söylemişlerdir. Göçe neden olan en temel faktör, kişinin ülkesinde yaşadığı sorunlardır. Bu alandaki araştırmaların da gösterdiği üzere, göç hem ekonomik hem de psikolojik açıdan çok külfetli bir iştir. Memleketinde huzurlu bir ortama sahip olan hiç kimse durup dururken göçe kalkışmaz. Bu yüzden, hem Irak’a hem de komşu ülkelere ağır bir maliyeti olan bu göçü durdurmanın yolu Irak’taki koşulların iyileşmesini sağlamaktadır. 2003’te Saddam Hüseyin’in iktidardan düşmesiyle, bir iyimserlik ortamı oluşur oluşmaz göçün hız kesmesi gibi, bugün de Irak’taki ortam düzelse Irak’tan çıkışlar azalacak ve hatta belki geri dönüşler başlayacaktır. 

Hâlihazırda ülkesini terk etmiş ve Türkiye gibi komşu ülkelere sığınmış olanlar açısından ise, belli alanlarda yapılacak düzenlemelerle bu sıkıntılı sürecin daha az yara alınarak atlatılması sağlanabilir. Bu konulardan ilki sığınmacı ve mültecilerin ödemek zorunda olduğu çıkış harcı uygulamasıyla ilgilidir. Çıkış harcı, sığınmacı ve mültecilerin Türkiye’deki ikametleri süresince ödemek zorunda oldukları bir ücrettir. Türkiye’de geçici ikamet izni alan bir mültecinin, Türkiye’de çalışan yabancı bir şirket müdürü ile aynı ikamet ücretini ödemek zorunda kalmasını eleştiren sivil toplum örgütleri bu harcın kaldırılmasını talep etmektedir. Çıkış harcı uygulamasının kaldırılması, Türkiye’de çalışma izni edinemeyen ve kısıtlı maddi olanaklarla hayatlarını idame ettirmeye çalışan sığınmacıların yükünü hafifletmek açısından da önemlidir. 

Avrupa’da Türkiye’den başka yalnızca bir ülkede bulunan bu uygulamadan vazgeçilmesi, Türkiye’nin insan hakları alanındaki itibarını yükseltmesini 
ve yabancılara karşı misafirperverliğini kanıtlamasını da sağlayacaktır. 

Daha genel planda düşünülmesi gereken bir diğer konu da, göçmen ve sığınmacılarla çalışan kolluk kuvvetleri, sınır ve ikamet memurlarına bu alanlarla ilgili eğitim verilmesidir. Yetkili kişilere göç ve iltica konusunda bilgilendirme yapılması, sınır bölgelerinden büyük kentlere, sürecin farklı aşamalarıyla ilgili bilgi sahibi olmalarını, böylece daha sağlıklı kararlar almalarını sağlayabilir. 

Türkiye’de mültecilerle ilgili bir diğer konu uydu kent uygulamasıdır. İçişleri Bakanlığı’nın büyük kentlerdeki yığılmayı engellemek ve kurumların iş yükünün yerel yönetimlerle paylaşılmasını sağlamak açısından tercih ettiği bu yeni uygulama, sığınmacılar açısından bazı sıkıntılara neden olmaktadır. Sığınmacılar iltica başvurularının değerlendirilme süresince uydu kentler yerine, kozmopolit yapısı sayesinde daha kolay adapte oldukları ve iş olanaklarının daha gelişmiş olduğu İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde beklemeyi tercih etmektedirler. 
Sığınmacıların uydu kentlerde halkla kaynaşması ve geçimlerini sağlayabilmek için yasal çalışma izni alabilmeleri, bunun için de yerel yönetimler, sosyal güvenlik mekanizmaları ve sivil toplum örgütlerinin bilgilendirilmesi ve göçmenlere duyarlı yerel politikalar geliştirilmesi gerekmektedir. 

Son 10 yıldır göç ve iltica alanında giderek sayıları artan ve önemli bir aracı rolü üstlenen sivil toplum kuruluşları, önceki bölümlerde anlatıldığı gibi devlet ve BMMYK süreçlerine eklemlenir hale gelmiştir. Göçmen ve mülteciler alanında çalışan dernek ve benzeri kurumların desteklenmesi sayesinde olası gerilimlerin hafifletilmesi ve sorunların çözülmesi mümkün olacaktır. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarıyla belediyeler arasındaki iletişimin güçlendirilmesi ve paydaşlıklar kurulması göçmen ve mülteci meselesinin yönetiminde kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır. 

Sonuç olarak, Irak’tan Türkiye’ye göç çeşitli alanlarda sıkıntılar yaratmakla birlikte, bunların çözümü için sınırları güvensizlik ortamından kaçan kişilere kapatmak yerine, sivil aktörleri süreçlere dâhil eden daha kapsayıcı politikalar geliştirmek gerekmektedir. Göç sayesinde iki ülke arasındaki ticari, siyasi, sosyal ve kültürel ilişkiler geliştiği unutulmamalıdır. İlişkilerin geliştirilmesinde şüphesiz diaspora grupları önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye-Irak ilişkilerinde 20. yüzyılın başından beri önemli bir rol üstlenen Türkmen derneklerinin başlıca 
faaliyetleri arasında diaspora siyaseti olması da bunun bir kanıtı olarak gösterilebilir. Ancak sadece Türkmenlerle değil, Iraklı diğer grup ve derneklerle de diyalog kurulması Türkiye’nin Irak’la ilişkilerinin güçlendirilmesini sağlayacaktır. 

İki ülke arasındaki bağı geliştirecek en önemli unsurlardan biri göçmenlerdir. Irak’tan ayrılmak zorunda kalmış kişilerin ülkeleriyle bağlarını koruyabilmesi için Irak’a gidip gelebilmeleri önemlidir. Iraklı göçmenlerin Türkiye’ye yasal olarak giriş çıkışları ve kalışlarının kolaylaştırılması iki ülke arasında malların ve fikirlerin dolaşımını da hızlandıracaktır. İki ülke arasında sık ve rahatça seyahat edebilecek kişiler karşılıklı ilişkilerin gelişmesini mümkün kılacaktır. Bu özellikle, son yıllarda Türkiye’de ikamet izni almakta zorluk çeken Türkmenler için geçerlidir. 


SONUÇ 


Irak’ta bitmek bilmeyen çatışma ve şiddet ortamı, istikrarlı bir siyasi ve ekonomik yaşam kurulamaması, ülke dışına göçün devam etmesine 
neden olmaktadır. Uzun yıllardır devam eden bu süreç sonunda, pek çok aile ve topluluk geride hiçbir üyesi kalmamacasına Irak’ı terk etmiş veya baskılar sonucu ülke içinde yer değiştirmek zorunda bırakılmıştır. Bu göçün hâlihazırda en bariz etkilerinden biri Irak’ın etnik ve dini çeşitliliğinin yok olması; ülkede mekânsal açıdan ayrışmış, toplumsal olarak parçalanmış bir yapının ortaya çıkması olmuştur. 

Bir başka önemli etki ise, eğitimli ve orta sınıf meslek sahibi kişilerin gerek genel çatışma ortamı gerek doğrudan kendilerine yapılan saldırılar yüzünden ülkeyi terk etmek zorunda kalmasıyla Irak’ın yetişmiş insan birikimini kaybetmesi olmuştur. Oysa bir ülkenin hem siyaseten, hem ekonomik ve toplumsal açıdan istikrar kazanmasında en önemli etkenlerden biri orta sınıfların ve eğitimli nüfusun oranıdır. Irak’ın geleceği tartışılırken sıklıkla göz ardı edilen ve telafisi on yıllar sürecek bu “insan kapasitesi kaybı” Irak’ın yeniden inşası sürecinde 
en çok sıkıntı yaratacak unsurlardan bir olacaktır. Bu göç Irak’ın toplumsal dengeleri açısından önemli bir kayma yaratmaktadır. Irak’ın kentli, eğitimli, meslek sahibi nüfusu komşu ülkelere kaçarken, ortaya çıkan tablo Irak’ın geleceği açısından çok da umut verici olmayan bir demografik, siyasi ve sosyo-ekonomik değişime işaret etmektedir. 


DİPNOTLAR 

1 Sığınmacılarla ilgili sayısal verilerin her kaynakta farklı verildiğini, dolayısıyla da çok güvenilir olmadıklarını belirtmek gerekir. Dönemin Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz Eylül 1988’de Türkiye’ye sığınan Iraklıların sayısının 62 bin 920 olduğunu açıklamıştı. (“Irak’a Sıcak Takip İzni Yok” Cumhuriyet, 6.9.1988.) Mesut Yılmaz’ın açıklamasından 3 gün önce gazetelerde sığınmacı sayısının yaklaşık 120 bin olduğu yazılmıştı. (“Kürtlere Çadırkent” Cumhuriyet, 4.9.1988). Daha sonra Türk yetkililer de, bu sayının 117 bin olduğunu ve bunların 51 bin 542’sinin sınır bölgesindeki kamplara yerleştirildiğini duyurdu (Kaynak 1992, 45-47). Farklı kaynaklardaki verileri incelediğimizde 1988’de Türkiye’deki Iraklı sığınmacıların sayısının yaklaşık 100 bin olduğunu söyleyebiliriz. 

2 Bu ambargonun yol açtığı ağır yoksullaşmanın gündelik hayattaki etkileri ve Iraklı kadınların deneyimlerine dair Nadje Al-Ali’nin çalışması 
çarpıcı örnekler sunmaktadır (Al-Ali, 2009). 

3 Bir karşılaştırma imkânı sunması açısından, aynı yıl Türkiye’de BMMYK tarafından üçüncü bir ülkeye yerleştirilen İranlı sayısının bin 
83 olduğunu hatırlatalım. UNHCR, “2005 Global Refugee Trends”, UNHCR yayınları, Cenevre, 2006. 

4 Londra merkezli Opinion Research Business (ORB) ve Independent Institute for Administration and Civil Society Studies’ın (IIACSS) 
ortak araştırmasının sonuçlarıyla ilgili haber için bkz. 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=246146 

5 Iraq Body Count adlı bağımsız kuruluşa göre, sivil ölümleri açısından en kötü yıl Mart 2006- Mart 2007 arasındaki işgalin dördüncü yılı 
olmuştur. 
http://www.iraqbodycount.org/analysis/numbers/year-four/.  Ayrıca bkz. (Al-Ali, 2009; 259-293). 

6 UNHCR, Resettlement of Iraqi Refugees, 12.3.2007 

7 Türkçede « grup halinde mülteci statüsü belirleme » olarak tanınan prima facie uygulaması, büyük ölçekli bir iltica akınında, dosyaları 
tek tek incelemeden herkesin mülteci sayılması demektir. Mülteci statüsünün bu şekilde verilmesi, kişisel statü belirleme işlemi yapılmadan 
grup halinde koruma ve yardım ihtiyaçlarının karşılanmasını mümkün kılar. 

8 New York Times’da yayınlanan bir habere göre, 2003’den beri ABD’ye yerleşen 30 bin Iraklı arasında, yaklaşık bin 500 kişi mülteci 
larak kabul edildi. Irak’taki krizin başlıca sorumlularından biri olmasına rağmen bu kadar az mülteci kabul eden ABD’nin aksine, İsveç 
2003’ten beri 40 ila 80 bin arası Iraklıya kapılarını açtı. Sadece 2007’de İsveç’e iltica eden Iraklıların sayısı 18 bin idi. Ancak, hızla artan 
mülteci nüfusu karşısında tedirgin olan İsveç de 2008’de daha sıkı bir kabul politikası uygulamaya başladı. “Iraqi Refugees Find Sweden’s 
Doors Closing” The Washington Post, 10.4.2008; “Iraqi Immigrants Face Lonely Struggle in U.S.”, New York Times, 12.8.2009; “U.S. to 
Allow 7,000 Iraqi Refugees”, Elise Labott, CNN, 15 Şubat 2007, 
http://edition.cnn.com/2007/POLITICS/02/14/us.iraq.refugees/index.html 

9 U.S Citizenship and Immigration Services, “Iraqi Refugee Processing Fact Sheet”, 11.2.2009. 

10 “Iraqi Refugees: Resettle the Most Vulnerable”, Refugees International, 16.1.2007 

11 Mülteci kabul eden ülkeler, son yıllarda başvuruda bulunanlara tam mülteci statüsü vermek yerine “insani koruma statüsü” adı altında 
sosyal ve ekonomik yükümlülükleri daha az olan bir statü vermeyi tercih etmektedir. 

12 UNHCR, Statistiques sur les Iraquiens déplacés dans le monde, 2007 
http://www.unhcr.fr/cgibin/texis/vtx/home/opendoc.pdf?tbl=SUBSITES&id=470387fc2 

13 “La Syrie appelle à une solution à la question des réfugiés irakiens”, Le Quotidien du Peuple, 2.8.2007. 

14 “Bam Ki Moon’dan Irak’a komşu ülkelere çağrı”, 17.04.2007, Voice of America-News, 
http://www.voanews.com/turkish/archive/200704/2007-04-17-voa19.cfm?moddate=2007-04-17 

15 Güvenlik güçlerine yakalanmadan Türkiye’den geçmeyi başaran pek çok göçmen olduğu da açıktır. BM kaynaklarına göre Avrupa ülkelerinde 
1996’da iltica talebinde bulunan 22 bin Iraklı Kürt bulunuyordu ve çoğu Avrupa’ya giderken Türkiye’den geçmişti. 


16 “Kürt Göçü Durmuyor” Özgür Bakış, 14.3.2000; “ Kürt mülteciler İtalya Sahilinde” Yeni Gündem, 21.7.2000; “ İtalya’da 250 Mülteci 
Daha ” Yeni Gündem, 13.8.2000; “ Sessiz Ama Büyük Göç ”, Yeni Gündem, 19.9.2000. 

17 28 Temmuz 1951 yılında Birleşmiş Milletler Mültecilerin Statüsü ve Vatansız Kişilere dair Konferans sonucu Mültecilerin Statüsüne dair 
Sözleşme’nin tam metni için bkz. 
http://www.unhchr.ch/html/menu3/b/o_c_ref.htm 

18 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin kabulüne kadar Türkiye’de iltica yasası yoktu. 2510 sayılı 1934 İskân Kanunu sadece “Türk kökeninden ve 
kültüründen gelen kişilerin” göçmen olabileceğini belirtiyordu. Bu kanunun 4. Maddesi Türk kültürüne bağlı olmayanların, anarşistlerin, 
casusların, göçebelerin ve çingenelerin Türkiye’de yerleşmesinin kabul edilmeyeceğini belirtiyordu (Kirişçi, 2000). 

19 Bu yönetmeliğin tam ismi “Türkiye’ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye’den İkamet İzni Talep Eden Münferit 
Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve 
Esaslar Hakkında Yönetmelik”tir. 

20 BMMYK, 
http://www.unhcr.org/cgi-bin/texis/vtx/home/opendoc.pdf?tbl=PUBL&id=4371d1a90&page=home 

21 Eğitim amacıyla gelenler arasında, Türkiye’ye yerleşenler dışında iki gruptan daha bahsetmek gerekir. Bunlar Irak’a dönenler ve transitlerdir. 
Gelen öğrencilerin bir kısmı eğitimleri bitince Irak’a dönmüştür. Bu kişilerin bir kısmı daha sonra çoğunlukla ticari faaliyetler için 
Türkiye’ye gidip gelmeye devam etmiştir. Transitlerse, Türkiye’deki eğitimlerinden sonra üçüncü ülkelere gidenlerdir. Arapça ve Türkçe 
bilmeleri ve diploma sahibi olmaları sayesinde Birleşik Arap Emirlikleri ve Libya gibi ülkelerdeki Türk şirketlerinde çalışmışlardır. Ayrıca 
daha az sayıda da olsa, Avrupa’ya yerleşen Türkmenler de bulunmaktadır. 

22 “Iraqis worldwide celebrate landmark vote” (Dünya çapında Iraklılar sınırtaşı seçimi kutluyor) 
http://www.cnn.com/2005/WORLD/
meast/01/28/iraq.expat.voting/index.html. 
Avustralya (11.806); Kanada (10.957), Danimarka (12.983); Fransa (1.041); Almanya (26.416); İran (60.908); Ürdün (20.166); Hollanda (14.725); 
İsveç (31.045); Suriye (16.581); Türkiye (4.187); BAE (12.581); İngiltere (30.961); Amerika (25.946). Bkz. BBC, 28.01.2005 
http://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/4215393.stm) 

23 “Türkiye’deki Iraklılar Seçime İlgi Göstermiyor” Zaman, 19.01.2005; “Türkiye’deki Türkmenler, Kerkük’ün Geleceğini Etkileyecek Sürece İlgisiz” Zaman, 23.01.2005. 

24 2007 sonrası, Bağdat’tan gelenler arasında havayolunu tercih edenlerin sayısı dikkat çekici derecede yüksektir. Uçak biletlerinin 700-800 
dolar olması, özellikle ailece seyahat edenler için ciddi bir birikim gerektirmektedir. 

25 “Türkiye’de Mültecilik ve Sığınma Başvurusu, Helsinki Yurttaşlar Derneği, 
http://www.hyd.org.tr/multecielkitabi/kitap3.asp?idm=mands 


KAYNAKÇA 

AL-ALİ Nadje (2009), 1948’den bugüne Iraklı kadınların anlatılmayan öyküsü, İletişim Yayınları, İstanbul. 
AL-TİKRİTİ Nabil (2008), “US policy and creation of a secterian Iraq”, Iraq’s Refugee and IDP Crisis: Human Toll and Implications, Middle East Institute, Washington DC, sf.16-18. 
APAP Joanna, CARRERA Sergio ve KİRİŞÇİ Kemal (2005), EU-Turkey Relations in the Pre-Accession Period: Implementing the Schengen Regime and Enhancing Border Control, CERP report. 
ASLAN Mustafa ve PEROUSE Jean-François (2003), “İstanbul: le comptoir, le hub, le sas et 
l’impasse”, Revue Européenne de Migrations Internationales, cilt.19, no.3, sf.173–204. 
BAYRAKTAR Damla (2008), La Politique de Diaspora parmi les Turcs d’Irak, Yayınlanmamış Lisans 
Tezi, Galatasaray Üniversitesi. 
CHATELARD Géraldine (2002), “Jordan as a Transit Country: semi-protectionist immigration policies 
and their effects on Iraqi forced migrants”, working paper no.61, Robert Schuman Centre for Advanced 
Studies European University Institute. 
CHATELARD Géraldine (2005), “L’émigration des Irakiens de la guerre du Golfe à la guerre d’Irak (1990-2003)”, H. Jaber ve F. Metral (ed.), Mondes en mouvements: 
Migrants et migrations au Moyen-Orient au tournant du XIXe siècle, içinde IFPO, Beyrouth. 
DANIŞ Didem (2008), “Re-communitarization en route: Iraqi Christian Transit Migrants in Istanbul”, 
Viewpoints Special Edition, Iraq’s Refugee and IDP Crisis: Human Toll and Implications, The Middle East Institute, Washington DC, sf.23-25. 
DANIŞ Didem (2009a), “Irak’tan Uzağa: 1991 sonrası Irak’tan dışarı göç” Ortadoğu Analiz, cilt.1, no.6, Haziran 2009. 
DANIŞ Didem (2009b), “Arap Dayanışması Çözülürken: Suriye, Ürdün ve Lübnan’da Iraklı Mülteciler”, Ortadoğu Analiz, cilt.1, no.9. 
DANIŞ Didem ve PARLA Ayşe (2009), “Nafile Soydaşlık: Irak ve Bulgaristan Türkleri Örneğinde Göçmen, Dernek, Devlet”, Toplum ve Bilim, no.114, sf.131-158. 
DANIŞ Didem, PEROUSE Jean François ve TARAIGHI Cherie (2009), “Integration in Limbo: Iraqi, 
Afghan and Maghrebi Migrants in Istanbul”, A. İçduygu ve K. Kirişçi (ed.), Land of Diverse Migrations, içinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul. 
DUMAN Bilgay (2010), Türkiye’ye Yönelik Türkmen Göçü ve Türkiye’deki Türkmen Varlığı, ORSAM, Rapor No.19. 
EGM (2001), Dünyada ve Türkiye’de Yasadışı Göç, Ankara: Emniyet Genel Müdürlüğü, Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanlığı. 
ERDER Sema (2000), “Uluslararası Göçte Yeni Eğilimler: Türkiye ‘göç alan’ ülke mi?”, F. Atacan, F. Ercan, M. Türkay ve H. Kurtuluş (ed.), Mübeccel Kıray İçin Yazılar, içinde Bağlam, İstanbul, sf.235-259. 
FAİST Thomas (2003), Uluslararası Göç ve Ulusaşırı Toplumsal Alanlar, Bağlam yayınevi, İstanbul. 
HIRO Dilip (2003), Iraq: A report from the Inside, London : Grante Books. 
HÜRMÜZLÜ Erşat (2006), Irak’ta Türkmen gerçeği, Kerkük Vakfı İktisadi İşletmesi, İstanbul. 
İÇDUYGU Ahmet (2003). Irregular Migration in Turkey, IOM Migration Research Series, Genova. 
KAYNAK Muhteşem (1992), The Iraqi Asylum Seekers and Türkiye (1988-1991), Tanmak, Ankara. 
KİRİŞÇİ Kemal (1993), “Provide Comfort and Turkey: Decision Making for Refugee Assistance”, Low Intensity Conflict and Law Enforcement, cilt.2, no.2, sf.227-253. 
KİRİŞÇİ Kemal (1994), “Refugee Movements and Turkey in the Post Second World War Era”, ISS/ 
POLS, İstanbul : Boğaziçi University Research Papers, sf.95-101. 
KİRİŞÇİ Kemal (1996). “Is Turkey Lifting the Geographical Limitation? The November 1994 Regulation on Asylum in Turkey”, International Journal of Refugee Law, cilt.8, no.3, sf.252-279. 
KİRİŞÇİ Kemal (2000). “Disaggregating Turkish Citizenship and Immigration Practices”, Middle Eastern Studies, cilt.36, no.3, sf.1-22. 
KİRİŞÇİ Kemal (2001), “UNHCR and Turkey: Cooperating towards an improved implementation of the 1951 Convention on the Status of Refugees”, 
International Journal of Refugee Law, cilt.13, no.1/2. 
LAFOURCADE Fanny (2001), Stratégies de Survie en Irak : l’exemple de l’institution universitaire, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Institut d’Etudes Politiques de Paris. 
LOGAN Joseph (2008) , “From exile to peril at home: returned refugees and Iraq’s displacement crisis”, Iraq’s Refugee and IDP Crisis: Human Toll and Implications, Middle East Institute, Washington 
DC, sf.33-35. 
SAATÇİ Suphi (2004), Hasretin Adı Kerkük, Kerkük Vakfı Yayınları, İstanbul. 
ŞİMŞİR Bilal N. (2004), Türk-Irak İlişkilerinde Türkmenler, Bilgi Yayınevi, İstanbul. 
UNHCR (2000), The State of the World Refugees: Fifty Years of Humanitarian Action, Oxford University Press. 
UNHCR (2006), “2005 Global Refugee Trends”. 
UNHCR (2007), Resettlement of Iraqi Refugees. 




****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder