3 Ekim 2018 Çarşamba

DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE (1950-1960) TARIM POLİTİKALARI VE ETKİLERİ BÖLÜM 2

DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE (1950-1960) TARIM POLİTİKALARI VE ETKİLERİ  BÖLÜM 2



4. DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE UYGULANAN TARIM POLİTİKALARI VE ETKİLERİ 

4.1. DP Hükümetinin Tarım Politikaları 

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte ekonomik kalkınma için yeterli kaynağa ve sermaye sahip olmayan Türkiye, tüm umudunu dış yardımlara bağlamıştı. Bu kapsamda, savaş sonrasında hazırlanan tüm plan ve programlar dış yardımların sağlanabilmesine yönelik olarak şekillenmişti. Bunun için, sanayileşme yerine tarım sektörü ağırlıklı olarak kalkınma gerekmekteydi. Nitekim, Türkiye’ye yapılacak yardımların değerlendirilmesi ve incelemeler yapılması amacıyla Türkiye’ye gelen ABD’li heyetler tarafından da Türkiye’nin tarım potansiyeli çok yüksek bir ülke olduğu ve üretimin arttırılabileceği vurgulanmıştır. Buna göre; tarıma dayalı bir kalkınma modeli çerçevesinde alınacak tüm dış yardımların tarım sektöründe yöneltilmesi gerekmekteydi (Oktar ve Varlı, 2010: 9). İç ve dış konjonktürde meydana gelen gelişmeler, DP Hükümeti’nin izleyeceği ekonomi politikalarının da şekillenmesinde doğrudan etkili olmuştur. DP dönemi öncesinde 1947 yılında Marshall yardımı neticesinde Türkiye’ye getirilen traktörler, tarımda makineleşme sağlanması ve bu sayede üretimin arttırılmasında etkisi olmuştur. DP Hükümeti öncesinde, 1947 Planı kapsamında belirlenen tarıma öncelik veren iktisat politikası, DP Hükümeti zamanında da benimsenmiştir (Oktar ve Varlı, 2010: 9). Buna ilaveten, DP döneminin başlangıcında yaşanan olumlu hava koşulları da tarım sektöründe meydana gelen üretim artışında etkili olmuştur (Taş, 2004). 

22.05.1950 - 09.03.1951 tarihleri arasında görevde kalan Birinci Menderes Hükümeti’nin hükümet programında iktisadi büyüme ve kalkınma konusunda şu ifadelere yer verilmiştir(BMHP, 2013): “Nüfusumuzun yüzde sekseni zirâatle meşgul bulunmakta, Türkiye'de zirâat milli ekonominin ticaretimizin ana kaynağını teşkil etmektedir. 
Bunun içindir ki milli gelirin artması ve her sahada kalkınmanın ana şartı bu temelin kuvvetlenmesi suretiyle mümkün  olabilecektir.” 

Buradan da görüldüğü üzere, Birinci Menderes Hükümeti iktisadi kalkınmasını tarımsal büyüme üzerine oturtmuştur. DP Hükümeti’nin tarım politikaları, I. Menderes Hükümeti Programı’nda şu şekilde yer almaktadır (BMHP, 2013): 

Zirâatın iktisâdi bünyemizin temelini teşkil ettiğini hiç bir zaman gözden uzak 
tutmayacağız. Eski iktidarın yaptığı gibi gösterişçi ve pahalıya mal olan bir devlet müessesesinin, karasaban ve kağnının mahkümu olan geri bir zirai bünye üzerine kurulamayacağı, kurulmak istendiği takdirde ise milli ekonomiyi takatsiz düşüreceği hakikatı daima hesap olunmak lazımdır. 

Zirâati ön plana alan böyle bir görüşle hareket ederek zirai kredi davasını zirâat alet ve vasıtaları meselelerini hastalık ve haşerelerle mücadele, iyi tohum ve tohumlar; ıslah mevzularını zirâat tekniğini ilerletme çarelerini ehemmiyetle yeni baştan gözden geçireceğiz. 

Küçük ve büyük sulama işlerine hız vermenin, verimi süratle artıran ve yeni yeni teşebbüslere geçmek imkânını veren bir mevzu olduğuna kaniiz. Topraklandırma işini daha emniyetli, pratik ve süratli usullere bağlamak niyetindeyiz. …zirâat bütçesini takviye etmek ve zirâatimizin ana davalarını teşkil eden yukarıda ifade ettiğimiz mevzuları memleket çapında olarak ele almak azmindeyiz. Sulama işleri gibi yol ve tarife meselelerini de zirâatimizle doğrudan doğruya alakalı mevzular addetmekteyiz. Hatta vergiler ve gümrük tarifeleri sistemleriyle zirâatimizi kuvvetlendirmenin çarelerini arayacağız. 

…Zirâat Bankasının sermayesini sözde değil hakikatte arttırmak lüzumuna kani 
bulunuyoruz. Yine kredi mevzuunda kooperatiflere daha fazla ehemmiyet vereceğiz. 09.03.1951 - 17.05.1954 tarihleri arasında görevde kalan İkinci Menderes Hükümeti’nin hükümet programında, bir önceki hükümet programında yer alan ifadelere yer verilmiş ve bu konuda “Demokrat Partinin ilk hükümeti ile yeni Hükümetin programı arasında esaslı bir değişiklik aramaya mahal 
olmadığı” ifadesine yer verilmiştir (İMHP, 2013). Bu kapsamda, tarımda makineleşmenin sağlanması, özel teşebbüse ağırlık verilmesi, iktisadi cihazlanmanın ve yatırımların arttırılması, yabancı sermayenin arttırılması ve devlet müdahalesinin azaltılma hususlarına yine öncelik verilmiştir. 
Dördüncü Menderes Hükümeti döneminde de önceki dönemlerde olduğu gibi kalkınmanın temel aracı olarak tarımsal kalkınma hedefi öncelikli olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, 09.12.1955 - 25.11.1957 tarihleri arasında görevde kalan Dördüncü Menderes Hükümeti’nin hükümet programında iktisadi 
büyüme ve kalkınma konusunda şu ifadelere yer verilmiştir (DMHP, 2013) 
“Zirâat, milli ekonomimizin temelidir. Bir taraftan milletimizin beslenme ve giyinme ihtiyacını ve sanayimizin hammadesini temin ve diğer taraftan ihracatımızın da ana kaynağını teşkil eder. Aynı zamanda zirai kalkınmamız memlekette şimdiye kadar istihsâl ve istihlâki laşey mesabesinde olan ve milli ekonomimizde yeri çok ehemmiyetsiz bulunan nüfusumuzun en büyük kısmının yaşayış seviyesini yükseltecek ve onları nispi bir refaha kavuşturmak suretiyle memleketimizde içtimai adaleti tahakkuk ettirecek ve milli bünyemizi 
takviye edecektir.” 

“…bütün sahalardaki kalkınma gayret ve hareketlerimiz, ticaretimiz ve sanayileşmemiz, zirai kalkınmamızdan en geniş feyzini alacaktır. Şu cihet de unutulmamalıdır ki, zirai kalkınmamıza sarf edilecek gayretler ve bu sahada yapılacak envestismanlar bu sahanın tamamiyle bakir olması sebebiyle, verimlerin en yüksek seviyelerde elde edilmesini mümkün kılacak ve şüphe yoktur ki, zirai envestismanlar neticelerini diğer mevzulara nazaran çok 
kısa zamanda verecektir.” 

Tarımsal kalkınma ve diğer alanlardaki kalkınma amacıyla bu dönemden itibaren yol, liman, iskele inşası gibi konulara da önem verildiği görülmektedir. Bu kapsamda, hükümet programında şu hedeflere yer verilmektedir: 

“Zirai kalkınmamızla doğrudan doğruya alakalı olan bu mevzular yanında münâkale meselelerimizi ve karayollarımızı en kısa zamanda tekemmül ettirmeliyiz. Bunun yanında silolar, limanlar ve iskeleler inşası ve sair bayındırlık işleri de zirai kalkınmamızla, dolayısiyle fakat sıkı sıkıya alâkalı mevzular teşkil eder.” 

1950 Yılı’na kadar hızlı sanayileşme politikalarının etkisiyle tarım sektörü istenilen gelişmeyi gösterememiştir. DP döneminde ise “tarımsal kalkınmaya” öncelik verilmiştir. DP Hükümeti’nin tarım öncelikli kalkınma projesinin temelini ekilebilir tarımsal alanların arttırılması ve tarım sektörünün pazar ekonomisine daha büyük açılımının sağlanması ilkeleri oluşturmuştur (Oktar ve Varlı, 2010: 10). Bu kapsamda; zirai mücadele, köy sulama, kimyevi gübre ve toprak, bağcılık ve meyvecilik, çayır mera ve yem nebatları, hayvancılık, zirai öğretim ve bakım işleri konularına ağırlık verilmiştir (ÜMHP, 2013). DP Dönemi’nde hayvancılık konusunda da gelişmeler sağlanmıştır. Bu dönemde, kümes hayvanları ve yumurta üretimi, arıcılık ve bal üretimi, küçükbaş ve büyükbaş hayvanların üretiminde büyük artışlar yaşanmıştır. Hayvancılıkta meydana gelen yüksek artışlara bağlı olarak et, süt, yapağı, deri, kıl, tiftik üretimlerinde de artışlar yaşanmıştır (Albayrak, 2004: 339-340). 

Bu dönemde özellikle tarımda makineleşmenin artması konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. İlkel denilebilecek araçlarla yapılan tarımsal üretim yerini makineli üretime bırakmış ve tarımda ciddi bir modernizasyon yaşanmıştır. Bu çerçevede, traktör kullanımı çok hızlı bir şekilde yaygınlaşmıştır. Tarımda makineleşme konusunda ABD’den gelen dış yardımların büyük etkisi olmuştur. 1950-1960 yılları arasında ABD dış yardımlarının yarısının tarımsal makineleşmeye ayrılmıştır. Daha önce de belirtildiği gibi, DP dönemi öncesinde Marshall yardımı çerçevesinde Türkiye’ye gönderilen traktörler 
tarımda makineleşmede hızlı gelişmenin ilk aşamasını oluşturmuştur. Marshall yardımı kapsamında yapılan yardımlar büyük ölçüde tarımsal malzeme ve mekanizasyondan oluşmuştur. Çünkü Marshall yardımının temel amacı tarımsal üretim kapasitesinin arttırılması ve karşılanmasıdır. Bu amacın 
gerçekleştirilebilmesi için de Türkiye’ye çok sayıda traktör ve pulluk gönderilmiştir. Tarımda hızlı makineleşmenin ilk etkisi ekime açılan arazinin genişlemesi ve tarımsal üretimdeki artış olmuştur (Öçal, 2005: 50-51; Oktar ve Varlı, 2010: 11). 

Tarımda makineleşme ve traktör sayısının artışından yalnızca Marshall yardımı değil aynı zamanda Ziraat Bankası tarafından verilen düşük faizli ve uzun vadeli kredi kolaylıkları da etkili olmuştur. Bu sayede, yalnızca büyük toprak sahipleri değil aynı zamanda küçük üreticiler de traktör alabilme imkanına kavuşmuştur 1950-1960 döneminde Ziraat Bankası tarafından verilen kredi miktarında 6 kata yakın bir artış yaşanmıştır (Oktar ve Varlı, 2010:12-13). 


Şekil 1. Ziraat Bankası Tarım Kredileri (1950-1960) 
Kaynak: Oktar ve Varlı, 2010: 13. 

Tarımı desteklemeye yönelik politikalar çerçevesinde bu dönemde tarımsal kredilerde de çok büyük artışlar yaşanmıştır (Bakınız: Şekil 1). Tarım kredi miktarı 1950 yılında 810 milyon TL iken, 1960 yılında 4,7 milyar TL’ye yükselmiştir. Tarım sektörü aynı zamanda taban fiyat uygulamaları ve destekleme alımları aracılığıyla da desteklenmiştir. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından taban fiyatlarında, üreticiye önemli bir kâr marjı bırakılmıştır. Yüksek taban fiyat uygulamaları neticesinde bitkisel üretim çok büyük miktar artış göstermiş, ancak bunun sonucunda da meralar ve hayvancılık açısından nispeten bir gerileme söz konusu olmuştur (Erdoğan, 2008: 90). 

DP döneminde, tarım sektörüne sağlanan kredi olanaklarının genişletilmesi, karayolu ulaşımının geliştirilmesi ve tarım ürünleri fiyatlarının önceki yıllara göre daha çok desteklenmesiyle birlikte tarımdaki gelişme hız göstermiştir (Erdoğan, 2008: 91). 

Uygulanan politikalar neticesinde, DP Hükümeti’nin özellikle ilk 4 yılında olmak üzere genel olarak 1950-1960 yılları arasında tarım alanında çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. 1950-1954 yılları arasında tarımsal üretimde ciddi artışlar yaşanmış ve Türkiye, DP Hükümet programında belirtildiği üzere “yakın 
senelere kadar halkımızın yiyeceği ekmeklik buğdayı hariçten ithal ederken iki, üç sene gibi çok kısa bir devre zarfında hububat üreten memleketler arasında altıncı ve ihracatçı memleketler arasında da dördüncü” olmuştur. Bu dönemde, iyi hava koşulları ve Kore Savaşı’nın yarattığı dış konjonktür ile birlikte tarımsal üretim ve milli gelirde çok büyük artışlar yaşanmıştır. Benzer şekilde, o dönemde önemli bir ihracat ürünü olması nedeniyle pamuk üretiminde de sulama, gübreleme ve iyi tohumlukların yetiştirilmesine yönelik politikalar uygulanmış ve bunun sonucunda da Türkiye “Dünya Pamuk Üretiminde yedinci ve pamuk ihracatında da beşinci” sıraya gelmiştir (ÜMHP, 2013).
Tarımsal üretim artışı yıllık ortalama %13’ü bulmuş, tarım sektöründe çalışanların kişi başına reel geliri %46,5 oranında bir artış göstermiştir. Ancak, tarımsal nüfus içerisinde büyük toprak sahipleri ile küçük çiftçi çıkarlarının çatışması durumunda büyük toprak sahiplerinin çıkarlarına öncelik verilmiştir (Boratav, 2004: 105-106). 

Tarım alanında yaşanan bu gelişmelerin Türkiye ekonomisi açısından sadece tarımsal üretim anlamında etkileri olmamıştır. Tarımsal gelişmelerin etkisiyle Türkiye’de özel sermaye birikimi de hızlanmış ve bu gelişmeler özel bankacılık sektörünün gelişmesine de zemin hazırlamıştır. 

3.2. Tarım Sektörünün Gelişimi 

İlk olarak; 1950-1960 yılları arasında Türkiye’deki tarım alanlarına bakıldığında, 1950 yılında 14.542 bin hektar (14,5 milyon hektar) olan tahıl ve bitkisel ürün alanının 1960 yılında %60’a yakın bir artışla 23.264 bin hektara (23,2 milyon hektara) çıktığı görülmektedir. DP döneminin başlangıcında 608 bin hektar olan meyve, içecek ve baharat bitkileri ekim alanı ise 1960 yılında %20 artışla 720 bin hektara çıkmıştır. 1950 yılında 561 bin hektar olan bağ alanı ve 297 bin hektar olan zeytin ağaçları alanları ise 1960 yılında sırasıyla 782 bin hektar ve 548 bin hektar düzeyine ulaşmıştır. Dönem içerisinde bağ alanında %39, zeytin ağaçları alanında ise %85’e yakın artış yaşandığı görülmektedir. 


Tablo 2. Tarım Alanları, Bin Hektar (1950-1960) 


Aşağıdaki tabloda seçilmiş tahıl ürünlerinin ekim alanları sunulmaktadır. Tablodan da görüldüğü üzere, tahıl ve diğer bitkisel ürünler ekim alanları ağırlıklı olarak buğday ve arpa yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. 1950 yılında 4.477 bin hektar tarım alanı buğday ekiminde, 1.902 bin hektar tarım alanı arpa ekiminde, 593 bin hektar tarım alanı mısır ekiminde, 84 bin hektar tarım alanı kuru fasulye ekiminde, 51 bin hektar tarım alanı mercimek ekiminde ve 77 bin hektar tarım alanı da nohut ekiminde kullanılmaktadır. 1950-1960 yıllarını kapsayan dönemde söz konusu tahıl ürünlerinin ekim alanlarında önemli artışlar olduğu görülmektedir. DP döneminde buğday ekim alanları %72 artışla 7.700 bin hektara, arpa ekim alanları %49 artışla 2.836 bin hektara, mısır ekim alanı %17 artışla 697 bin hektara, kuru fasulye ekim alanı %37 artışla 115 bin hektara, mercimek ekim alanı %104 artışla 104 bin hektara ve nohut ekim alanı da %13 artışla 87 bin hektara ulaşmıştır. Bununla birlikte, dönem içerisinde tahıl ekim 
alanlarında dalgalanma olduğu da görülmektedir. Özellikle mısır ekim alanlarının 1954 yılından itibaren (1956 ve 1959 yılları hariç) azaldığı görülmektedir. 



Tablo 3.Bazı Tahıl Ürünlerinin Ekim Alanı, Bin Hektar (1950-1960) 
Yıllar Buğday, Arpa, Mısır, Kuru Fasulye, Mercimek, Nohut, 


1950-1960 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde tahıl ürünlerinin üretiminde de %130’a yaklaşan üretim artışları yaşanmıştır. 1950 yılında 3.871.926 ton buğday üretimi elde edilirken, 1960 yılında buğday üretimi %118 artışla 8.450.000 tona yükselmiştir. Buğday üretiminde en fazla artışın 1951 ve 1954 
yıllarında olduğu görülmektedir. Arpa üretimi de 1950 yılında 2.047.018 ton iken, 1960 yılında %80 artış yaşanarak 3.700.000 tona ulaşmıştır. 10 yıllık dönemde mısır üretiminde yaklaşık %74, kuru fasulye üretiminde %73, mercimek üretiminde %130, nohut üretiminde ise %14 artış yaşanmıştır. 


Tablo 4. Bazı Tahıl Ürünlerinin Üretim Miktarı, Ton (1950-1960) 
Yıllar Buğday, Arpa, Mısır, Kuru Fasulye, Mercimek, Nohut, 
Kaynak: TÜİK, 2012: 179-181. 



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder