24 Ekim 2018 Çarşamba

TÜRKİYE'NİN BÖLÜNME RİSKİ NEDİR?

TÜRKİYE'NİN BÖLÜNME RİSKİ NEDİR? 


Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK 
Fadime Gözde ÇOLAK 
RAPOR NO: 29 Şubat 2011 
BİLGESAM YAYINLARI 


Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devletinin kurulması Türkiye’nin güvenliği açısından önemli sorunlar doğurabileceği gibi ülkenin yıllardır mücadele ettiği PKK terörü bağlamında da ilave sorunlara neden olabilecektir. Bundan daha önemlisi ise Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulması uzak bir ihtimal de olsa böyle bir gelişme Türkiye’nin bölünmesine sebep olabilecek şartları doğurabilir. Bu ihtimal son derece uzak olmakla birlikte ABD’nin Irak’tan çekilmesi bağlamında dikkate alınması gereken bir konuya işaret etmektedir. 

Burada en önemli nokta Kuzey Irak’ta kurulacak bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye Kürtlerine cazip gelmesi ihtimalidir. Buna paralel olarak hâlihazırda bölücülükten vazgeçtiğini açık bir şekilde ifade eden PKK terör örgütünün silahlı çatışmanın tonunu ve şiddetini artırma ihtimalidir. PKK’nın ayrı bir Kürt devleti hedefinden vazgeçerek Kürtlerin siyasi ve kültürel hakları için mücadele ettiğini ifade etmeye başlamış olması bir yönüyle örgütün bu hedefi gerçekçi bulmamasına bağlanabilir. Hâlbuki Kuzey Irak’ta kurulacak bir bağımsız Kürt devleti PKK açısından silahlı mücadeleye yeni bir anlam yükleyebilecektir. 

Otuz yıldan beri bölücü ve ayrılıkçı bir siyasi hedef çerçevesinde faaliyet gösteren PKK terör örgütünün hedeflerine ulaşamayacağı ve Türkiye’yi bölemeyeceği genelde hamasi ve daha çok bir umuda işaret eden bir söylemle dile getirilmektedir. Bununla birlikte bunun tam aksi bir retorik de Türkiye’nin bir cendere içinde sıkıştığını ve büyük güçlerin en azından bazılarının Türkiye’yi bölme hedefini sürekli gündemlerinde tuttuklarını ima etmektedir. 

Sıklıkla Sevr Antlaşması’na atıfta bulunması nedeni ile liberal ve iyimser çevrelerce Sevr Sendromu olarak da isimlendirilen bu düşünce çizgisi bir kenara bırakıldığında Türkiye’nin bölünme ve parçalanma riski daha gerçekçi bir zeminde tartışılabilecektir. 

Küresel siyasi hesaplar ne olursa olsun, dünya siyasi sisteminin alacağı şekil önemli ölçüde uluslararası hukuk parametreleri çerçevesinde belirlenecektir. Burada spesifik uluslararası hukuk kurallarından ziyade küresel sistemi var eden genel ilkelere atıfta bulunmak gerektiğini belirtmekte fayda vardır. Yoksa uluslararası anlaşma ve sözleşmelerde ifade edilen kuralların sıklıkla ihlal edildiği herkesin malumudur; ancak genel ilkelerin devamlı ve sistemli bir biçimde ihlali o kadar kolay değildir. 

Bu nedenle de Türkiye’nin parçalanma ve bölünme riskinin gerçekçi bir analizi için günümüz uluslararası hukuk anlayışına yön veren temel ilkeleri dikkate almak gerektiği açıktır. Bu çerçevede belirtmek gerekir ki klasik uluslararası hukuk anlayışına göre Türkiye’nin bölünmesi ya da parçalanmasının söz konusu olamayacağını söylemek mümkündür. Ancak, değişen ve daha çok transnasyonel bir niteliğe bürünen günümüz uluslararası hukukuna 
göre Türkiye’nin toprak bütünlüğünün garanti edilmesi büyük ölçüde Türkiye 
vatandaşlarının evrensel hak ve hürriyetlerinin sahici bir biçimde korunmasına bağlı olacaktır. 


 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder