3 Ekim 2018 Çarşamba

Milliyetçilerin Birinci vazifesi: " Türk Duygusunu Yüksek Tutmak! "


Milliyetçilerin Birinci vazifesi: " Türk Duygusunu Yüksek Tutmak! " 


 Arslan Bulut,

Kategori: Siyaset
2005-05-27


   Türkiye''de milliyetçilik açısından temel sorun, aslen Türk olmadığı halde, özellikle Sabetay Sevi''den itibaren kendisini Müslüman Türk olarak tanıtıp kendi ırkının çıkarlarını savunmak için her türlü ideolojik kalıba giren, böylece, bütün fikirleri içinden çıkılmaz bir karmaşaya sürükleyen nesillerden kaynaklanmaktadır.

Bunların sayısı bellidir ama etkinlikleri, örgütsüz Türk Milleti''nden daha fazladır! Yaptıkları da gizli etnik ırkçılıktır! Ermeni tehciri sırasında 300 bin civarında Ermeni''nin de Müslümanlığı benimsemiş görünerek ve isim değiştirerek Türkiye''de kaldığı tahmin edilmektedir! Yani "katledildi" denilen Ermenilerin üçte biri Türkiye''de kalmıştır.

Bu tür gruplar, etnik birlik duygusu içinde çalıştığı için, devlet bürokrasisinde, üniversitelerde, siyasette, iş dünyasında ve medyada önemli mevkiler edinmiş durumdadır. Dolayısıyla Türklük kavramını, Türkiye Cumhuriyeti''ni kuran milletin adı değil de sadece bir ırkın adıymış gibi gösteren bu çevrelerin başlattığı propaganda, diğer etnik unsurlar arasında da etkili olmuştur.

Türkiye''yi kuran irade olan Türk Milliyetçiliği, "Türklük" deyince, Türkmen, Tatar, Kazak, Kırgız ve Müslüman olmak kaydıyla Kürt, Çerkez, Gürcü, Arnavut gibi bütün etnik alt birimleri, Türk Milleti''nin mensubu kabul etmektedir.

Zaten, Balkanlar ve Kafkaslar''dan gelenlerin içinde ırken Türk olan büyük çoğunluğun dışında, Hıristiyanlar tarafından katledilmekte oldukları ve Türk sayıldıkları için Türkiye''ye sığınanlar da vardır.

Onları Türklüğe bağlayan bağ, sadece vatandaşlık bağı değildir herhalde! Atatürk''ün "Türkiye Cumhuriyeti''ni kuran halka Türk Milleti denilir" kabulünün gereği budur.

Ancak, Türklüğü, bu etnik unsurlardan biriymiş gibi değerlendirmek, millet adını kabul etmemek demektir.

Bu durumda milli birlik ve beraberlik sağlanabilir mi? .

Burada mesele, toplumun en büyük ortak bölenlerini değil, en küçük ortak katlarını öne çıkarabilmektir! Biz bir bütün olarak, Anadolu''yu yeniden nasıl vatan yaptık? Hangi saldırılara maruz kaldık? Balkanları, Kafkasları, Ortadoğu''yu niçin terk ettik? Bunları bilirsek, bizi tek millet yapan duygunun ne olduğunu çabuk anlarız? Bu da yine Atatürk''ün başlattığı uluslaşma sürecini her gün geliştirmekle mümkün olabilir.

Çünkü, tıpkı insan gibi millet de her gün yeniden doğar! Millet, Atatürk''ün belirtiği gibi, müşterek varlığını devam ettirmek için Türk milliyeti bağıyla fertlerini toplamışsa, veya "Türk duygusunu yüksek tutarak" milli mücadele verebilmişse, "milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle beslemek " ve bunu "milli ülkümüz" kabul etmek yerine, milli kimliği etnik bir unsur veya "etnik unsurların vatandaş olarak toplanması" derecesine düşürerek milli kimliğe darbe vurmakla ulaşılacak sonuç, milli birliğin dağıtılması, Türkiye''nin Türk vatanı olmaktan çıkarılması değil midir? Yine Atatürk''ün belirttiği "Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hakim olmanın imkanı yoktur.

Halbuki asırların yarattığı milli bir ruha, kuvvetli ve daimi bir milli iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz" tespitini bilenler, bu yüzden Türklük kavramını etnik bir grup derecesine indirmeye çalışıyor, böylece asırların meydana getirdiği milli ruhu, azim ve iradeyi birkaç yıl içinde yok etmeyi deniyor! .

Vatandaşlık edebiyatı, kötü niyetli, kandırılmış insanları yola getirmez! İnsanoğlunun her zaman anladığı dil, güçtür! Güçlü olursanız, mesele yoktur.

Ancak siz kendi iradenizle, Türk milliyetçiliğini bile yozlaştırırsanız, adamlar, size alkış da tutar, sütunlarını da programlarını da açar, baş tacı da eder! Başarınız için duacı da olur! Çünkü yaptığınız iş, niyetiniz ne olursa olsun, Türk Milliyetçiliği değil, Türklük kavramını sadece ve sadece vatandaşlığa bağlayarak sulandırmak, böylece, etnik taleplere de meşruiyet kazandırmaktır! Bir devlet etnik kimlik ve kültürleri değil, sadece ortak kültürü ve millet olma bilincini geliştirmek ve beslemekle yükümlüdür.

"Türk Milliyetçisiyim" diyenlerin birinci vazifesi de budur! Kimsenin diline, kültürüne karışmamak gerekir ama, devletin veya milliyetçi bir partinin milliyetçilik anlayışını sulandırmaya, kimsenin hakkı yoktur! Devam edeceğiz.

http://acikistihbarat.com/Haberler/1000-Haberler-MGK

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder