17 Ekim 2018 Çarşamba

AĞRI İSYANLARI 1926 – 1930 BÖLÜM 6

AĞRI İSYANLARI  1926 – 1930 BÖLÜM 6



C) LOZAN ANTLASMASI VE SONRASINDA TÜRKİYE’NİN İÇ POLİTİKASI

    Lozan görüsmelerinin ilk ayagı 20 Kasım 1922’de basladı. Bu görüsmelerde özellikle Musul konusu, Türk heyeti ile İngilizlerin arasının gerginlesmesine sebep oldu.
Bölgenin stratejik konumu ve yeraltı zenginligi göze alındıgında, İngiltere’nin burada yasayan Kürtleri düsünüyor olması söz konusu degildi. Buraları Türkiye’ye bırakmak istemiyor ve bu sebeple de bölgede yasayan Kürtleri el altından Türkiye ye karsı kıskırtıyordu.46 Oysa Hoybun örgütünde baskanlık yapmıs ve pek çok Kürtçülük hareketi içinde rol alan Dr. Mehmet Sükrü Sekban47, “Kürt Meselesi” adlı eserinde “hiçbir Kürt politikacının Türkiye’den ayrılmayı düsünmedigini” açıkça söylüyordu.48

Lord Curzon’un, Kürtleri bahane ederek Musul’u hedeflemesine Türkiye’den büyük tepkiler geldi. Curzon, “Kürtlerin oylama yapmaya muktedir olmadıklarını” iddia ediyordu. 
Bu iddianın gerçek olmadıgının kanıtı ise TBMM çatısındaki milletvekilleriydi. Ankara’da bulunan ve Türkiye’nin her yerinden gelen vekiller Curzon’a tepki gösterdiler. 
Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey “Curzon’un Kürtlere hakaret ettigini ve vekillerin seçimle meclise geldiklerini” belirterek tepkisini ortaya koydu. Mardin milletvekili Necip Bey “seçim tutanaklarının Curzon’un yalanlayıcısı oldugunu” ileri sürdü. Muş milletvekili Hacı İlyas Sami Efendi göre ise “ İngilizler,Türk, Kürt ve türlü namlar altında birlesip birlik olmus tekbir milletin bulundugunu çok iyi bildikleri için bunları ayrılıga, anlasmazlıga ve ayaklanmaya yöneltmek istiyorlardı.” Hakkâri milletvekili Mazhar Müfit Bey de “Kürtlerin ve Türklerin aynı soydan geldikleri gibi bu güne kadar da tüm felaketlere beraber gögüs gerdiklerini” 
söyledi. Böylece Kürtlerin ayrı bir talebi olmadıgı ve Türklerle beraber yasamak arzuları bildirilmis bulunuyordu.49

Bu arada görüsmelerde Ermeniler de taleplerde bulundular. İsmet Pasa ile bas basa görüsen eski Osmanlı bakanlarından Norakanduyan Efendi’nin “nerede olursa olsu, Ermeni yurdu olarak bize bir yer verin”50 sözleri Ermeni taleplerini açıkça ortaya koyuyordu. Yeni Cumhuriyet de sıkıntılar yasıyordu. Cumhuriyet ilanında sert ve yıkıcı direnmeye ragmen, basta Atatürk olmak üzere Cumhuriyetin kurucuları memleketin muhtaç oldugu köklü devrimleri gerçeklestirme gayreti içindeydiler. Bu devrede muhalefet edenler, önce Cumhuriyet karsısında istedikleri biçimde ve kendi iktidarlarında bir devlet kurmak hayali içinde yasadılar.

Genç Cumhuriyet yasadıgı pek çok sıkıntı ile beraber ülkenin tümünde ihtiyaçlara yönelik atlımlar yapmaya gayret gösterdi. Ancak bu çabalar bile isyancılar tarafından suiistimal edildi. İsyanları baslatmak için dini istismarın yanı sıra her türlü bahane ve hatta devletin bu hizmetleri bile kullanıldı. Devletin ulasımı kolaylastırmak için bölgeye getirdigi yol, egitim için yaptıgı okul ve hatta asayişin sağlanması için kurulan karakollar dahi isyanları körüklemek için bahane oldu. 
Bu cümleden olarak tüm bu hizmetlerin “bölgeyi sömürebilmek amacıyla getirildigi” gibi iddialar bazı çevrelerce bu gün dahi dillendirilebilmektedir. Yolların yapılmasını tamamen devletin, halk  

üzerindeki egemenligini süreklilige dönüstürmesi, kendi disiplinini koruması ve böylece ordularının rahatça hareket edebilmesi amacına yönelik oldugu  savunulmakta dır. 
  Okulların yapılmasını ise Kürtleri Türklestirmek, karakol denetimini sürdürmek için yapıldıgı söylenmektedir.51 Bu iddiaların saçma ve gerçek dısı oldugu çok nettir. Zira o yollar yapılmadan önce de bölgede asker görev yaptı. Bölgede askerin görev yapmasının nedeni ise, yine yöre halkının asayisini, güvenligini ve huzuru sağlamaktı.

Ayrıca Mustafa Kemal ATATÜRK kullandıgı cümle ile genç Cumhuriyet’in halkına yaklasımını net olarak gösterdi. “ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! ” Türküm diyerek, kendisini Türk hisseden ve Türk kabul edilen herkes bu tanımın içerisine girer.


III. AYAKLANMANIN BAŞLAMASI VE 1926 YILI OLAYLARI

A) İSYAN BÖLGESİNİN SINIRLARI

     İsyanın sınırları olarak baslangıç bölgesini ayrı, gelisme evresinin sınırlarını ayrı olarak degerlendirmek gerekir. Zira daha sonra isyancılara destek olmak amacıyla farklı bölgelerde bazı olaylar olmustur. Buraları da isyan bölgesine dâhil edilmelidir.
Baslangıçta, Agrı ayaklanmalarına sahne alan bölge, genellikle Sıhlısuyu ve
gölünün kuzeyi – Çengel geçidi doğusu – Eski Korhan – Ahuri kuzeyi – iran sınırı ile çevrelenmişti.52 Bu bölge kabaca Agrı Dağı bölgesidir.
Sonraki asşamada ayaklanmaya sonradan sahip çıkacak olan Hoybun cemiyeti;
ayaklanmanın daha etkili, daha yoğun ve basarı sansının daha da fazla olması amacıyla ayaklanma bölgesinin yeni sınırlarını bizzat belirledi. Bu nedenle de isyan, Hoybun’a mal edildi.
Seçilen araziler, elbette askerlerin ulasmasının zor olacagı aynı zamanda da isyancıların barınma şartlarının da güç olacagı yerler olmalıydı. Bu durum, sartları zorlastırsa da başarı sansını daha da arttıracaktı.

Hoybun, çıkarmayı düsündügü isyan bölgesini altıya böldü. Agrı’yı merkez ve
birinci bölge kabul etti. İkinci bölge Şeyh Barzan bölgesi (Suriye’de), üçüncü bölge Haco Aga bölgesi (Suriye’de), dördüncü bölge Barzani Asiretinin içinde (Irak’ta), besinci bölge Sason (Mus) bölgesi ve altıncı bölge de Dersim bölgesiydi.”53 Seçilen bölgelere dikkat edildiğinde çoğunluğunun Türkiye topraklarında olduğu görülmekteydi.
Hoybun’un yönlendirmesi ile bu isyanla dogrudan baglantılı olmayan ancak isyanın gelismesini ve süresini etkileyen baska isyanlar da vardı. Zeylan bölgesinde ve Süphan Dagında, Hakkâri’de (Oramar _syanı), Mus’ta, Ercis’te isyan benzeri olaylar meydana geldi. İsyanın çıktıgı bölgeye uzak da olsa bu bölgelerdeki olaylar isyanın sürecine etki ettiginden isyan bölgesi içine
dâhil edilmelidir. Zira bu olaylar, ordumuzun siklet merkezinin Agrı bölgesine yogunlasmasını geciktirmis ve isyanın daha da uzamasına sebep olmustur.
Bu olaylar Agrı’dan farklı bölgelerde meydana geldilerse de, Hoybun cemiyetinin
planını çizdigi ve tertiplemis oldugu Agrı isyanının çıkarılacagı bölgenin merkezi olarak Agrı Dagı seçilmisti.54 Ayaklanma basladıktan sonra da, zaman içerisinde Hoybun Cemiyetinin isyan için merkez olarak seçtigi Agrı Dagı bölgesinde yogunlasmıstı

B)  İSYANIN BAŞLANGICI

İsyanı başlatan olay başlangıçta çok küçük, ama daha sonra büyümesi planlanan bir hareketti. İsyanın başlangıcı için planlanan olay gerçekleştirildikten sonraki adım isyanı duyurmaktı.
Bölgede sık yasanan eşkıyalık hareketlerinden birisi gibi görülen ve Yusuf TASO’nun Doğu bayazıt’ın Muson bucagının Kalacik köyünden hayvan ve öteberi çalması,isyanın baslamasının görünürdeki sebebi oldu. İran’daki asiretlerle is birligi yapmıs olan Yusuf Taso çaldıgı hayvanları ve emtiayı Agrı Dagı’na götürdü. İsyancıların maksatları Seyh Sait isyanından dolayı kin duydukları askerlerden intikam almaktı. Takibe gelecek olan jandarma müfrezesi ile girilen çatısma sonunda da isyan başlayacaktı.55 Sakiler bu askeri birlige ciddi bir zarar vermeyi düsünüyorlardı. Bu amaçla İran’daki bazı asiretleri de sınıra yaklastırdılar.
Sonunda her sey onların istedikleri gibi gerçeklesti. Eskıyalara karsı yapılan ve kötü idare edilen ilk askeri harekât basarısız olunca bir anda isyan konusulmaya baslandı. İsyanı duyurma ve yaygınlastırma isi daha sonra gerçeklesti. Agrı Dagı’na sıgınan eski isyancılar da isin içine girdiler.

C)  BİRİNCİ  ASKERİ HAREKÂT (16 MAYIS 1926)

1. Harekâtın  İcrası

İsyancıların Yusuf TASO önderliginde yaptıkları eskıyalıga karsı, ordu süratle harekete geçti. Sakileri takip için bir Jandarma Müfrezesi ile 28 nci Piyade Alayı 
görevlendirildi.

Harekâta derhal başlanması hedeflendi.

Harekâta baslamadan önce sınır sorunları yasanan _ran, yanlıs anlamaların önüne geçilebilmek maksadıyla bilgilendirildi. Bölgeyi iyi bilen yöre insanından kılavuzlar alındı.
Zaman kaybetmeksizin aceleyle harekâta baslandı. Gerekli istihbarat bilgilerinin ve hazırlıkların tamamlanmadan harekâtın yapılmasının harekâtın sonucunu da etkilemesi muhtemeldi.
16 Mayıs 1926 günü Doğu bayazıt batısı, Gürbulak kapısı, Agrı Dagı üçgeni bölgesinde asayisi saglama harekâtı, 28 nci Piyade Alayı birlikleri tarafından baslatıldı.56 İsyancıların sayısı 100 veya 150 silahlı olarak degerlendirilmisti.57 Dogubayazıt’tan hareket eden 28 nci Alay, Zarova ile Asagı Demirkapı arasında bir gösteris harekâtı yaparak, asileri bu bölgeye çekti. Aynı günün aksamında Jandarma müfrezesi Agrı Dagı’na çıkarak asilerin bulundugu bölgeye hâkim tepelere vardı. 17 Mayıs 1926 sabah saat 09.00’da isyancılara karşı taarruza geçildi. Bu zaman içerisinde Yukarıdemirkapı bölgesinde bulunan diger bir isyancı kuvveti de batıya kayarak, Jandarmalarla çarpısmaya basladı. Müsademe esnasında alayın sol tarafından Serdarbulak ve Gevgeve istikametinden gelen İran’ın Sakanlı ve Kızılbas58 asiretlerinden mütesekkil kuvvetli bir asi grubu da isyancılara katıldı.59 Böylece toplam isyancı sayısında ciddi bir artıs meydana geldi. Askeri kuvvetlerimizce beklenmeyen bu durum dengeyi isyancıların lehine çevirdi. Alay, güneybatıya kayarak Hamzaköy kuzeybatısında Yusuf TASO ve Lezgi’nin grubu ile temas saglamayı basarmıstı. Ama diger grupların 
destegini alan isyancılar bir anda askeri birliklere karsı üstünlük sagladılar. Bunun sonucu çıkan çatısma daha da büyüdü.60

 İran yönünden gelen Kızılbas Asireti İngilizler tarafından en yeni silahlarla donatılmıstı. Bu güç durum karsısında 6 saat kadar süren çarpısmalardan sonra, Alay çekilmeye basladı ve gece yarısından sonra Bayezıd’a geldi.61 Harekâtın sonunda önemli miktarda askerimiz sehit düstü.62 Alay’ın harekât sonunda basarısız olmasının sebepleri sunlardı:

a. Alay komutanının harekâttan önce _ran hudut subayına Agrı Dagında bir harekât yapılacagını bildirmesi, İranlı yetkililerin isyancıları bilgilendirdigi ihtimalini akla getirmekteydi. Çünkü isyancılar askeri birliklerimizi, arazide gerekli tertibatı alarak beklediler. Bu sebepten dolayı da gereken baskın saglanamadı.

b. Birliklerin ellerinde bulunan haritalar yetersiz olmalıydı ki, Alay komutanı yöre insanından birkaç kisiyi kılavuz olarak karargâhında bulundurdu. Ancak bu
esnada gerekli gizlilik prensiplerine de uyulmamasının basarısızlıga sebep oldugu degerlendirilmektedir.

c. Yapılan tertiplenme hatası da basarısızlıgı getiren baska bir faktördü. 2 nci Tabur komutanı ile Alay Karargâhında bulunan bir jandarma subayı sol yandaki
tepenin tutulmasını teklif etmislerdi. Alay komutanı, elinde üç ihtiyat bölügü olmasına ragmen bu öneriye kulak asmadı. 2 nci Tabur bu tepeden açılan yan ve geri ateslerinin etkisi altında kaldı.63

d. Bölgede yapılacak olan harekâtta kullanılan istihbarat ile sınır güvenligi de yetersizdi. Bu cümleden olarak İran’dan gelen asiretlerden, son ana kadar haberdarolunamadı. Askeri birliklerle fiili olarak sınırın kapatılması, en ideal olan hareket tarzı idi.
Arazinin yapısı da bunun uygulanmasına imkân vermemekteydi. Ancak yöre halkından saglanacak istihbarat ile bu açık kapatılabilirdi. Harekâtın aceleyle baslaması, bu ihtimali de ortadan kaldırdı.

e. Bu acele, ayrıntılı planların yapılmadan harekâta baslanmasına ve göreve çıkan birlikler arasında koordine saglanamamasına sebep oldu. Alay, 2 nci Taburunun yan ve gerilerinden ates aldı. Diger taburlar da bu duruma engel olamadı.

Bu harekât sırasında komsu ülkelerin, özellikle de İran’ın isyanı destekledigi ortaya çıktı. İngiliz ve Sovyet Ermenileri tarafından silahlandırılan Sakanlı ve Kızılbaş asiretlerinin İran’dan gelerek isyancıların yanında yer almaları da bu iddiayı dogrulamaktadır.64

2. Harekâtın Sonuçları

   1926 yılındaki bu olaylar, çevrede yankı buldu. İsyancılar, isyanı genişletebilmek için büyük bir fırsat yakaladılar. Yurt içinden kendilerine ciddi katılımlar oldu. 
İsyancılara katılanların basında İbrahime Hasso Biro Tello (Bro Heski Tello) bulunmaktaydı. Bro Heski Tello önceki isyanlara katılmamıstı. Ama bu isyanda adı en çok geçenlerden biri olacaktı. 
Celalli Aşiretinden olan Bro Heski Tello’nun 250 adamı ile beraber isyancılara katılması, mevcutlarının ve psikolojilerinin güçlenmesini sağladı.65
Harekâtın başarısız olması aynı zamanda isyancıların propagandalarını yapmalarını da sagladı. Artık daha önceki isyanlarda rol alanlar da bu isyana dâhil olmak için çaba gösterdiler. Zira başıboş isyancılar için de bu bir fırsattı.

Bu gelismeler üzerine yeni ve ayrıntılı bir harekât daha yapılması ihtiyacı dogdu. Haziran ayı içerisinde yapılması planlanan ikinci askeri harekâta yönelik hazırlıklar basladı. Yapılan bu ilk askeri harekâtın basarısız olması isyancıların 4 yıl kadar Türkiye’yi uğraştırmalarına ve Ağrı Dağı’nı merkez edinmelerine sebep oldu. Artık tarihteki adıyla “Agrı İsyanı” büyümeye ve ön plana çıkmaya baslamıştı.


7 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder