30 Eylül 2018 Pazar

KURTULUŞTAN 12 EYLÜL E YAKIN TARİHİMİZE KISA BİR BAKIŞ BÖLÜM 3

KURTULUŞTAN 12 EYLÜL E YAKIN TARİHİMİZE KISA BİR BAKIŞ BÖLÜM 3


   Adım adım ihtilale doğru28 Nisan 1960'da İstanbul Üniversitesi'nde I. sınıf amfisinde kurulan Tahkikat Komisyonu'na gönderme yapıp, ''Hukukun
bittiği yerde hukuk okunmaz'' şeklinde ateşli bir konuşma yapan hukuk öğrencisi Nuri Yazıcı kürsüden iniyor, binlerce öğrenci arkasından yürüyerek orta bahçeye çıkıyordu. Orta bahçe tıklım tıklım dolu, heykelin önünde İstiklal Marşı söyleyen gençlerin üzerine, polis cipi hışım ile  sürülüyor, eli tabancalı polisler büyük hukukçu İstanbul Üniversitesi  Rektörü Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ı tartaklıyorlar, yerlerde sürüklüyorlar, Beyazıt Meydanı'nda atlı polisler gençleresaldırıyordu. Bu olaylarda Orman Fakültesi  öğrencisi 20 yaşındaki Turan Emeksiz kurşunlara hedef oldu, yaşamını yitirdi. Yüzlerce üniversiteli 
genç yaralandı. 5 Mayıs 1960'da da Ankara, öğrencilerin DP iktidarını protesto gösterilerine sahne oldu.




555 K Olayları (beşinci ayın beşinci günü saat beşte Kızılay'da) olarak tarihe geçen bu gösterilerde göstericiler arasında sivil giyinmiş çok sayıda genç subay da vardı. 
Bu olaylarda Başbakan Adnan Menderes'in yurtdışından dönüşünde aracının yolu kesildi, Adnan Menderes tartaklandı.

14 Mayıs 1960 günü Ankara çevresinden geldikleri anlaşılan çember sakallı, kasabalı görünümlü kalabalıklar Kızılay'a doluşmaya başladı. Böyle bir güruhun gözlerine kestirdikleri gençleri hırpaladığı haberini alınca genç süvari subayları Kızılay'a inerek gençlerin yanında yer aldılar. 21 Mayıs 1960 günü ise Ankara, halkın alkışları arasında Harp Okulu öğrencilerinin DP aleyhine gösterilerine sahne oldu.

Ve DP iktidarı, 27 Mayıs 1960 ihtilali ile son buldu.

27 MAYIS İHTİLALİ: " Ordu - gençlik El Ele!"




27 Mayıs 1960 günü Türk Silahlı Kuvvetleri DP iktidarını devirerek, yönetimi fiilen eline aldı. Cumhuriyet tarihinin en önemli dönemeçleri arasında olan bu olayla 10 yıllık"demokrasi denemesi" son buluyordu. Celal Bayar, Adnan Menderes ve DP ileri gelenleri tutuklandılar. Halk bu olayı sevinçle karşıladı. Orduya sevgi gösterilerinde bulunuldu.
Cemal Gürsel Devlet Başkanlığına getirildi. TBMM'nin yetkileri feshedildi, anayasanın bazı maddeleri geçersiz sayıldı. Onun yerine 12 Haziran 1960'da kurulan Milli Birlik Komitesi (MBK) tüm yetkiyi eline aldı. 38 üyeden oluşan MBK ülkeyi fiilen yönetmeye başladı.




   3 Ağustos 1960'da 235 general ve amiral emekliye sevk edildi. Bu olay 'Eminsular' adıyla anılır. 27 Ekim'de Üniversite öğretim üyelerinin affına ve yer 
değiştirilmelerine dair kanun kabul edildi. Sonradan 147'ler olarak adlandırılacak olan 147 öğretim üyesi görevlerinden uzaklaştırıldı. Günler geçtikçe MBK içinde 
çelişkiler artıyordu. Bu çelişkilerin sonucunda MBK üyesi 14 subay ordudan uzaklaştırılarak, yurtdışına " Müşavirlik " adı altında sürgüne gönderildiler. 14'ler adı verilen bu subaylar arasında Alpaslan Türkeş, Orhan Kabibay, Orhan Erkanlı, Münir Köseoğlu, Mustafa Kaplan, Muzaffer Karan, Şefik Soyuyüce, Fazıl Akkoyunlu, Rıfat Baykal, Dündar Taşer ve Numan Esin gibi isimler vardı.

   14 Ekim 1960'da DP'li yöneticilerin yargılandığı Yassıada mahkemesi başladı. Bu mahkemeler 203 celse sürmüş, 529 sanık, 1063 tanık dinlenmiştir. 
15 kişi ölüm cezası, 31 kişi müebbet hapis, 418 kişi muhtelif cezalar almış, 123 kişi ise beraat etmiştir. MBK, 15 ölüm cezasından 4'ünü onaylamamış, Celal Bayar'ın cezası yaşından dolayı hapse çevrilmiş, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idamları ise onaylanmıştır. Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan hakkındaki karar İmralı Adası'nda 16 Eylül 1961'de yerine getirildi. Üçüncü idam mahkûmu devrik Başbakan Adnan Menderes, Yassıada'da intihar girişiminde bulunduysa da kurtarıldı. Hükmün infazı için iyileşmesi beklendi ve ertesi gün, 17 Eylül 1961'de idam edildi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan idam ediliyordu.

Demokrasiye geçiş ve sivil yönetim konusunda gerek yurtdışından, gerekse yurtiçinde baskılar artmaya başladı. Yeni bir anayasanın oluşturulması ve ülkenin yeniden seçime götürülmesi göreviyle Kurucu Meclis oluşturuldu. Siyasi arena, Kurucu Meclis'in işbaşı yapmasıyla hareketlendi. 11 Şubat 1961'de eski
DP'lilerin kurduğu Adalet Partisi (AP), 13 Şubat 1961'de de Türkiye İşçi Partisi (TİP) kuruldu.

Bu arada ordu içindeki terfi ve tayinlerde hükümetin fazlaca etkin olması, ordu içinde huzursuzluk yaratmaya başladı. 6 Haziran 1961'de ordu içindeki Silahlı Kuvvetler Birliği, ihtilalin lideri Cemal Gürsel'e bir muhtıra verdi. Muhtırada görevden alınan Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel'in göreve iadesi istendi. 
    8 Haziran'da İrfan Tansel Hava Kuvvetleri komutanlığına döndü.
    9 Temmuz 1961'de halk oyuna sunulan yeni anayasa %65 evet, %35 hayır oranıyla kabul edildi. Bu anayasa cumhuriyetin en demokratik ve özgürlükleri genişletenanayasası olarak bilinmektedir.


< 6 Haziran 1961'den itibaren Türkiye yeni bir döneme girmişti. Kutuplar İnönü'nün güdümündeki Çankaya Köşkü ile Harp Okulu'ndaki Aydemir'in Komutanlık Odası arasında geriliyordu. Talat Aydemir ve Fethi Gürcan'ın beraberlikleri 6 Haziran 1961'de meyvesini verdi ve 8,5 ay fiilen, 1 yılı aşkın bir süre dolaylı olarak, etkileri  ise yaklaşık 20 yıl sürecek ve ancak 12 Eylül 1980 darbesinde ortadan kaldırılacak, "genç subaylar demokrasisi"ni yaşattı Türkiye'ye.
Öner Gürcan [4] >

1961 Anayasasına göre yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu' ndan kuruludur. Millet Meclisi , genel oyla seçilen dört yüz elli milletvekilinden kuruludur. Cumhuriyet Senatosu ise üç çeşit üyeden oluşmuştur.

Yüzelli adet olan birinci grup üyeler halk tarafından seçilir. Onbeş adet olan ikinci grup üyeler ise Cumhurbaşkanınca seçilir. Bu iki grup üyelerin görev süresi altı yıldır.  Ancak Cumhuriyet Senatosu seçimleri altı yılda bir değil, iki yılda bir yapılır. Her seçimde, Cumhuriyet Senatosu üyelerinin üçte biri yenilenir. 
Üçüncü grup üyeleri ise ömür boyu görev yapar. Anayasa bunlara “tabii üyeler” demektedir. Bunlar da kendi içinde iki gruba ayrılır. 
    Bunlardan birincisi 13 Aralık 1960 tarih ve 157 sayılı Kanunun altında adları bulunan Millî Birlik Komitesi başkan ve üyeleridir.
İkincisi ise eski Cumhurbaşkanlarıdır. (Senato, 1982 Anayasası ile kaldırılacaktı.)


<   Cumhuriyetin nitelikleri konusunda 1961 Anayasası, 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanunundan oldukça farklıdır. 1924
    Teşkilât-ı Esasîye Kanunu 2'nci maddesinde devletin temel nitelikleri olarak cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık sayılmıştır. 1961 Anayasası bu altı ilkeden halkçılığı, devletçiliği ve inkılapçılığı kabul etmemiştir. Milliyetçilik ilkesini ise “ Millî Devlet ” olarak değiştirerek kabul etmiştir.
     Anayasa bunların yanında, “insan haklarına dayanan devlet”, “Demokratik Devlet”, “Sosyal Devlet”, “ Hukuk Devleti” gibi yeni temel ilkeler kabul etmiştir. 
Bu ilkelerden hukuk devleti ilkesi gibi bazılarının temelleri eski Anayasalarımızda mevcuttur. Ancak sosyal devlet ilkesi tamamıyla bu Anayasanın bir yeniliği dir.
  Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku [5] 1961 Anayasası, 27 Mayıs askeri harekatının ''beraatı'' dır. Bu anayasa Türk toplumunun binlerce yıllık tarihi içinde yarattığı en ilerici anayasadır. 
Dr. Alev Coşkun,
1961 Kurucu Meclis Üyesi [6] >


  1961 Anayasasının, ancak %65 "evet" ile kabul edilmesi dikkat çekicidir. Bu oran, 1981 anayasasının niteliği ve kabul oranıyla karşılaştırıldığında, iki halk oylamasının  yapıldığı ortamdaki demokratikliğin bir göstergesi olabilir mi diye düşünüyor insan. Ülkenin, 1960 ihtilalinden sonra yaşayacağı genel seçimlere giderken ABD ve Avrupa ile ilişkilerinde fazlaca değişen birşey olmamıştı. ABD'nin Ocak 1961'de yaptığı 43 milyon dolarlık yardımla birlikte 27 Mayıs'tan beri yapılan yardım tutarı 279 milyon doları bulmuştu. 17 Şubat 1961'de Türk ve Alman İş ve İşçi Bulma Kurumları arasında anlaşmaya varıldı. 105 kişilik ilk Türk işçi kafilesi Almanya'da bir inşaat firması tarafından işe alındı. 2 Haziran 1961'de Almanya'nın Türkiye'ye vereceği 200 milyon mark tutarındaki kredi ile ilgili anlaşma imzalandı.

   Ancak ülkenin onurunu kurtarma çabaları da gözden kaçmıyor: 30 Mayıs 1961'de DP iktidarı döneminde yabancı bankalara rehin edilen altınlarımızdan kurtarılan 4 tonluk ilk parti Londra'dan yurda getirildi. Altınlar 1955 - 56 yılları arasında rehin edilmiş, rehindeki toplam 85 ton altının büyük bölümü ABD, İngiltere ve Fransa'da 
bulunuyordu.

1961 GENEL SEÇİMLERİ: İlk koalisyon(lar) dönemi 15 Ekim 1961'de yapılan genel seçimlerde CHP umutluydu. DP'nin 27 Mayıs'ın altında ezilip yokolduğu düşünülüyordu. 
Ama beklenen gerçekleşmedi. Seçimlerde yaklaşık 10,5 milyon oy kullanılmıştı. CHP ancak %36,7 oy alabilmişti. DP'nin yerine kurulan AP ise seçimlerden %34,8 ile  başa baş çıkmıştı. 450 üyeli mecliste CHP 173, AP 158 milletvekiline sahip olmuştu. CHP açısından senato üyeliklerinde durum daha da vahimdi. 

   150 Üyenin 71'ini AP, 36'sını CHP almıştı.

Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümeti, İnönü'nün deyimiyle "Karma Hükümet", CHP ile AP tarafından kuruldu. 26 Ekim 1961'de de Türkiye'nin
dördüncü Cumhurbaşkanlığı'na, ihtilal lideri Cemal Gürsel seçildi. 22 Şubat 1962'de Ankara'da Harp Okulu Komutanı Albay Talat Aydemir'in başlattığı ayaklanma girişimi, hükümet ve cumhurbaşkanı ile yapılan anlaşma ile sonuçlandı. Ertesi gün, 22 Şubat direnişine katılan genç subaylar emekli edildiler. Harp Okulu öğrencileri de 1 ay zorunlu izne gönderildiler.

   10 Mayıs 1962'de "Asker kişiler tarafından 22-23 Şubat 1962 olayları dolayısıyla veya daha evvel bu olaylara esas teşkil edebilecek mahiyette işlenen fiil ve hareketler için ceza kovuşturması yapılmaması hakkındaki kanun" kabul edildi. Bu kanunla Talat Aydemir ve arkadaşları affedildiler. 22 Mayıs 1962'de CHP ile AP  arasındaki "af" tartışması sertleşti ve 30 Mayıs 1962'de İnönü, AP'nin af ile ilgili tutumu üzerine istifa etti. CHP-AP Koalisyonu çekildi. 
   2 Haziran 1962'de İnönü, yeniden kabineyi kurmakla görevlendirildi. Çok çetin geçen görüşmelerden sonra dönemin ikinci koalisyonu,  CHP-YTP-CKMP Koalisyonu kuruldu. 9.
   İnönü Kabinesi (2. Koalisyon Hükümeti) 134 red, 4 çekimser oya karşın 259 oyla güvenoyu aldı.

  < Seçimler bilindiği gibi sonuçlanınca Milli İrade'nin tam olarak gerçekleşmediği inancına varmıştık. Bu anda Türk Silahlı Kuvvetleri içinde fikir ayrılığı belirmeye başladı. Kanaat o idi ki, memleketin muhtaç olduğu ekonomik ve sosyal reformlar ilmi tarzda değil, gelişigüzel uygulanacak ve siyasi kavgalarla memlekette 27 Mayıs'tan 
öncesine nispetle daha gergin bir hava yaratılacaktı…
Talat Aydemir Ve Talat Aydemir Konuşuyor [7]
22 Şubat 1962 olaylarından hep Talat Aydemir'in başlattığı 22 Şubat İhtilali diye bahsedilir. Oysa 22 Şubat günü yaşananlar, ihtilalci subayların bir oldu bitti ile bulundukları yerden sürülmeleri amacıyla yürütülen ve bizzat İnönü tarafından başlatılan bir karşıdevrimdir.
Öner Gürcan [4] >

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder